25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
EYLÜL 2000 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA HABERLER Alparslan Türkeş, kendiyazdığı kitapta Yassıada durıışmasına etki ettneye çaltştığım belirtiyor Olaylan 'örtbas'etme %-A aJNEVTAKAUN Yassıada Duruşmalan'nda tanık ola- rak dınlenen Fahri Çoker, sonrakı yıllar- da Cumhurbaşkaru Fahri Konrtûrk'ün hukuk danışmanlığını yaptı. 6-7 Eylül'de İstanbuTda asken yargıç olarak görev ya- pan Çoker. olaylar sırasında ızinli oldu- ğunu, daha sonra Kadıköy bölgesıne sı- kıyönetim yargıcı olarak atandığını be- lirtır ve mahkeme başkanının "Orfî İda- reKomutanı(OrgeneralNurettın Aknoz) bu işleri sosyahstier yapn diye telkinde buhuıuyormuş. Doğnımu?" sorusuna şu çok düşundurucu karşılığı venr: - General Aknoz bızı muayyen günler- de toplar \ e hadıselen görüşürdü. Bu gö- ruşmelerde bunlann sosyahstier tarafuv dan yapridığm tespit etmemizi (a.b.ç.) söylerdı. Ankara'ya geldığınde meydan- larda salkun saflam insanlann asıkhğını gormekistediğuıi (a.b.ç.) so>lerdı. Sosyalistlerin bu davada özel bir yeri var. O dönemin. yanı Soğuk Savaş yılla- nntn günah keçılen sosyahstler, 6-7 Ey- lül'de bır kez daha ilahlara kurban edil- mek ıstenıyor Sosyahstler. dönemin sı- kıyönetım komutanının emnyle ıçen alı- nıyor. Köprülü, Menderes, Bayar ağız bırlığı ederek suçluyu işaret ediyorlar. u Bu işi sosyalisder yapo." Köprülü ve Menderes. Amenkan elçısıne "Bu işi sos- yafisderyapû" deyıp işın ıçınden sıynlı- yorlar. Emekli elçi Semih Günver. "Am- lar"ında F. Rüştü Zoriu'nun suçu sosya- hstlenn üzenne yıkmak ıçın ıcat ettıği kumazlıklan anlatır Tanık: Reflk Kttapçtgil Olaylar sırasında tstanbul Vali Muavi- ni olan Refik KitapçıgîL Yassıada'da şun- lan söyler: "6 Eytül gecesi vflayet çok kalabahkü. İçişleri Bakanı Namık Gedık makam odasındakfi. _ VaKBey (Fahretön Kerim Gökay) 'Sert tedbır alın, gaz ve sıs bom- balan kullanıp hadiselen önleyin' diye emir vemordu. Saat 930 sulanydı. Bu- na karşıhk Dahihye Vekili Namık Gedik 'Vah Bey, bu halkın bır galeyanıdır. On- lan cebren (zorla) degıl, teskın (sakinleş- tırme) suretıyle yatıştırahm' diyordu. Ge- ce 23.00 sulannda ori tdare ilan edersek belki hadiseleri durdururuz, diye tezek- kür edildL. Bir de silah kullanüması me- sefcsi vanh. Ordu kumandanı benim ya- mmdabaabirlikleretelefoDrttL Vahsı- lah kullahılmasmı ıstryor. Fakat sız kul- lanrnayın' dedBer* Hükümetın sorumluluğunun en büyük kanıtlarmdan bıri bu Istanbul altüst olu- yor, yağma-talan başlıyor. Vali sert ted- birler alarak duruma hâkım olmaya çalı- şırken Içışlen Bakanı Gedık. "Bu halkın galeyanıdır. Onlan cebren değiL tesldn suretiyk yattşarahm" dıyor. Yağma baş- ladıktan saatler sonra sıkıyönetun ılanı akla gelıyor. Orada bıle netlik yok. Ko- mutanlar "Silah kuDanahm mı" tereddü- dü ıçınde. Tanık: Fransız polttikacı Mendes France O dönemin ünlü polıtıkacılanndan. es- kı Fransa başbakanlanndan Mendes France o sırada Uluslararası Para Fonu toplanhsı nederuyle Türkıye'dedir. Men- des France, 6-7 Eylül davalanna katıl- mıyor. Ancak uluslararası basın onünde Türkıye'ye en ağır suçlamalardan bınnı yöneltmekten çekınmıyor. (Ne yazık kı haksız demek güç.) O sıralarda Kıbns mıtınglennde sık sık kullanılan slogana "Kıbns Türktür" sloganına Fransızca göndermede bulunarak ve bu" keume oyunu yaparak Türklen suçluyor. ICıbns Türk'tür yerıne "Qui brise est Turc (Türkçe okunuşu: Ki briz e rürk; Türk- çe anlamı: Yakan yıkan Türk'tür" dıye- rek olaya tanıyı koyuyor. O döaemin ün- lü bir politıkacısının ağzından yabancı basına yansıyan bu sözler. salt bır bölüm Türk'ü değıl, Türkiye'yi lekeliyor. Tanık: Patrlk Athenagoras 1948 yılında patnk seçılen ve Kıbns olaylanna rağmen Türkıye"de kendı açı- sından çabşmalannı sürdüren Athenago- ras, 6-7 Eylül'de Rum cemaatinın uğra- dığı saldın karşısında hemen Ortodoks Kutsal Meclisi'ni (Saınt Sinod) topluyor. Kutsal Meclis 12 Eylül 1955'te Başba- kan Menderes'e şu mektubu yollar "..Jvutsal yerler tahammül edüemez su- rette ihlal \e tahrip edilmiştir. Aziz hey- keUerinin gözleri oyulmuş. patriklerin ve diğerlerinin mezaıian tecavüze uğranuş- tır. Kemikler meydana saçılmtş ve yakA- mtşur. Bir papaz nJdürülnıüştür. Diğerie- ri taciz edilmiştir. Teşkilatn, bir ptana ve belli bir programa j»öre hareket eden. bir yerden emir alan gruplar. eUerinde tah- rip aiederi\ le hareketsiz kalan zabıta kuv- vetlerinin gözleri önünde ve aynı anda şehrin çeşitü bölgekrine ya> ünuştır. Bun- lar bir yerden işaret almışçasına. Rumla- ra karşı dehşetvericisurette tecavüze geç- mişlerdir." Aslmda Kutsal Meclıs'ın mektubunun anlamı apaçık ortadadır. Yüce Adalet Dı- dıklan maddi \e manevi kayipjann kar- ^lanması talep ediliyordu." Türkes de\am edıyor "Derhal Dışişle- ri Bakanı'nı cağırdım ve üç kişih'k bir ku- rul oluşturarak Köprülü'ye götürmesini istedim. Giden hevet Köprülü ile göriiş- tü. Biz açıklama yapmasını istedik. Vap- bğı yanlışı düzettınesi için hemen basma yeni bir derneç vermesini istedik. Önce dircnmiş, "\çıklama \apmam' denıiş... Heyet kanalnla Köprülü'ye kesin ihtan- mı ulaştıntım. DüşünebilKor musunuz, koskoca profesör eski bir dışişleri baka- nı ülkesini jurnaUiyor... (iönderdigim ha- ber ü/erine Köpriilü yelkenleri indirmiş, ertesi gün bir basın toplanhsı y aparak es- ki iktidann Atatürk'ün e\'ine bomba koy- madığmı söyiemiş. Bu haber de basmda savunmada. Atatürk'ün evine bomba ko- nulması olaymda, tamamen Yunan mah- kemelennın \ erdıği karar doğrultusunda hareket edıldığıne dıkkat edıp tüm suç- lamalan reddedıyordu. Fatın Rüştü Zor- lu da sav unmasmda, olaylan Yunanhla- nn tertıp ettığını söylüyordu. (Şahınlenn Dansı, s. 230) İşte böyle! İnanılır gıbı değıl ama aynen boyle! Aslında Alpars- lan Türkeş bu kadar açık sözlü davrana- rak tanhin ışuıı kolaylaştınyor. Bundan çıkan açıkça şudur Türkeş ve kımı 27 Mayısçılar. u .4man mffletimiz zarar gö- rûr'* telaşma kapılarak davaya etkı et- meye çalışıyorlar. Önce Fuat Köprülü'ye baskı yaparak ıfadesını değiştirmesıni, yumuşannasmı saglıyorlar. Köprülü'nün açıklamasından sonra. Türkıye'den taz- 6-7 Eylül olaylanndan sonra can ve mal gü\«nliği ka>gısına kapdan Rum yurttaşlar. Türkiye'yi terk ermeye başladılar. \anı Başkanı Salim BaşoL Yassıada da tanık olarak dınlenen Athenagoras"ın ıızenne gıder, sıkıştmr. Fakat Athenago- ras DP yonetıcılen aleyhınde şahıtlık yapmaz, başyargıcın ısrarlı sorulannı ge- çıştınr Patnk Athenagoras tanh önünde suclulan ortbas etmenın günahını üzen- ne alır. Tanık: Alparslan Türkeş 27 Mayıs Mılli Birlik Komıtesi üyesi. 27 Mayıs'ın başbakanlık müsteşan, ıhti- lalın kudretlı albayı Yassıada duruşma- sında tanıklık etmıyor. Ancak Yassıada duruşmastna etkı etmeye çalıştığı. kendi yazdıklan ıle ortaya çıkıyor Dolayısıyla türkeş1 ın "Şahinİerin Dansı'1 adını taşı- yan anılannı başlı başına bır tanıklık ola- rak kabul edebılınz. Türkeş. anılannda Fuat Köprülü'nün 27 Mayıs Ihtılalf nden hemen sonra \er- dıği demece catarak anlatmaya başlıyor: -Köprülü'nünaçıklamasıbasuıdacok büyük başuklarla yer aldL.. tş büyiidü. Yunan hükümeti Türkhe'yebir nota ver- dL Notada 6-7 Eylül Ölavlan'nın esld Türk hükümetinin bir tertibi olduğu be- lirtiByor. İstanbul'daki Rumlann uğra- yer akh. bir büyüksiyasal skandal kısmen de oisa tamir edfldL" rurkeş. Menderes ve Bayar' ı olaylann tertıpcısı olarak gören bır hâkım albayı Soruşturma Kunılu'na göndenrken ken- dısıne şunlan söyler: "Eski yönetkifcri ne yapıp yapıp muhakkak suçlanıak hırsıy- İa hareketedilirse. ülke menfaatlan aynk- lar alüna ahnır. Bu konu fazla kurcabn- mamalıdır. Çünkü devieti birtakun dış proMetnterle karşı karşıya getiriyor.'' Türkeş, hâkım albay yanında ıken Yüksek Soruşturma Kurulu Başkanı'nı makamına çagırarak ona şunlan söylü- yor' "Bu hâkbn albay ın özel bilgileri var- mış. Kendilerini dinley in. Ancak eski ik- tidar mensuplarını suçlayıcı beyanlar ararken de\ktin yüksek menfaattannı tahrip ermeyin." Türkeş sözlenm şöyle bağlıyor. "Söz konusu bombayı Celal Bayar ve- ya Adnan Menderes ko> dunnuş olabitir. Onlar memleketin menfaatını bu yönde görmüş, duşünmüş bulunabilirier." Türkeş. kitapta topu Yunanlılara ata- rak daha doğrusu topu onlara atan Men- deres-Zorlu'nun yanında yer alarak olay- lann ıçınden cıkmaya çalışıyor. Adnan Menderes. Yassıada'da yaptığı mınat talep eden Yunanıstan'ın suçlama- lannın önünü kesmek ıçın hükümet adamlannın sıyasi sorumluluklannı mümkün olduğunca azaltan bır kurgu ge- liştinyorlar. Dığer bir deyışle 27 Mayıs- çılardan kımılen, mahkeme üzennde baskı yaparak Menderes- Bayar-Zor- lu'yu kurtarmaya çahşıyorlar... Ulusal çdcarlar, 6-7 Eylül Olaylan'nın desilmesını. ûzenne gıdibnesiru mı ge- rektınr, yoksa örtbas edilmesını mı? Türkeş'uı soruşturmayı etkileme ça- balannın Yassıada'daki 6-7 Eylül Dava- sı'nı etkıleyıp etkilemedığuıı göreceğız. Ancak hakkında önce men-ı nıuhakeme yanı soruşturmaya gerek yok karan alı- nan Köprülü'nün daha sonra tutııklandı- ğı düşünülürse Türkeş'in Soruşturma Kurulu'nu etkılediği açıkça görülüyor. Tanıklar Millı Birlik Komıtesi üyele- rı Suphi Karaman. Sami Küçük. Numan Esin. 27 Mayıs dönemmuı hayattakı en onemlı tanıklanndan üçüne soruyorum: - Mıllı Bırhk Komıtesi 6-7 Eylül Olay- lan'm örtbas etmeye çahştı mı? - Türkeş, sorgulamada baskı yaptı mı kımseye? tşte yanıtlar Suphi Karaman: Biz o olayda (Fuat Köprülü olayı) tanhe karşı sorumlu dav- ranmadık. Menderes'ın, Bayar'm suçu- nu örtbas etmeye çalıştık. Kanımca 6-7 Eylül'de yağmayı talanı gerçekleştıren Demokrat Partı teşkılatıdır. Sami Küçük: Fuat Köprülü'nün de- mecı uzenne olay Komıte'nın önüne gel- di. Getu-en Orhan Erkanlı dır Köprü- lü'nün de gözaltına alınmasım istedi. Ben ve bazı arkadaşlar muhalefet ettik. Ben Komite'nın yanlış davranışlannın karşmuzdakilen birbirine kenetlemesin- den çekinıyordum. Türkeş'in nasıl dav- randığını hatırlamıyorum. (Anılannda, Türkeş'in Orhan Erkanh'ya destek ver- dığı açıkça görülüyor.) Numan Esin: Fuat Köprülü'nün beya- natı üzenne Yunanıstan, Türkiye'yi suç- ladı. Hükümetm o tertıpte yer aldığını söyledı ve tazmınat talep ettı. Bunun üze- nne Türkeş harekete geçtı. "Kişisei hu- sumetiiçinmemleketezararveriyor" de- dı. Türkeş'ın, 6-7 Eylül Olaylan'nı ört- bas etmek ıçin çaba gösterdiğini hatırlı- yorum. Suphi Karaman'ın dediğı doğnı olmalı. Olayı yumusatmak ıçın guişim- lerde bulunmuş olabılinz. İşte böyle. Her kafadan bır ses çıkıyor. Ama bır yerde kesmek zorundayız. Dınledıklerimızden yeni bir "esas hak- kmda mütalaan çıkar mı? Ben bilemiyo- rum. Ama 6-7 EylüTün yağmacılanyla, talancılanyla, kışkırtıcılanyla tam anla- rruyla hesaplaşamadıgımıza ınanıyorum. Bir gün, yenlden... -' 1) Once şu tespın yaparak başlayalım 45 yıl sonrakı muhasebeye. Yassıada Ehı- ruşmalan olmasaymış, 6-7 Eylül Olayla- n "idm vurduya gkfecekmiş'' Vuramn- kıranın yanına kâr kalacakmış. Kirru ay- dınlanmızın dudak büktüğü 27 Mayıs ve onun yargısı. tanh önünde ıyi kötü suç- lularla hesaplaşmaya gınşme sorumlu- luğunu üstlenır. 2) 27 Mayısçılann bu olaylar karşısın- da ıkili bir konumda olduklannı belırt- mehyız. Bir bölümü, yukanda belırttiği- mız gıbı, yanplamayı sağlarken Alpars- lan Türkeş'in "mHB çıkariar" adına So- ruşturma Kurulu'na baskı yaptığı ve so- nucu etkılemeye çalıştığı görülüyor. Ancak Yüksek Adalet Dıvanı Başka- ru SaMm Başol'un ve Devnm Mahkeme- sı'nm Türkeş'in etkisı altında kalmadığı ve suclulan ortaya çıkarmak ıçın çaba gosterdığı kanısındayım. 2) Patnk Athenagoras ve Rum asıllı DP mılletvekıh A. Haçopulosgıbı ınsan- lann, Yüce Mahkeme önünde neden sus- tuklannı anlamak mümkün değıldır. An- cak bu kışılenn olaylann örtbas edilme- si çabasına, ıster ıstemez alet olduklan açıktır. 3) Kim yaktı yıktı Istanbul'u? 6-7 Ey- lül Olaylan, pek çok tanığın ve başyar- gıç Salım Başol'un Yassıada'da ısrarla dediğı gıbı, "•mürettep"tır, yam tertıptır. Yassıada Dunışmalan'nda belırttığı gıbi olaylar "tertip"tır. Bu "tertip" Mende- res'in ağustos sonunda Liman Lokanta- sı'nda yaptığı kışkırtıcı konuşma ile baş- lamış, Atatürk'ün evıne bomba konma- sı ile sürmüş, tstanbul Ekspres'in yaymı ıle hızlanmış ve olaylann patlamasına rağmen Içışlen Bakanı NanukGedik'in, "Bu halkın galeyanıdır. kimseş i incitme- yin" talimatı ıle sonuçlannı doğurmuş- tur. Bu tertibın esas sorumlusu, o sırada ıktidan elınde tutan DP yönetımıdır. Ka- muoyunu gererek hazırladıklan senaryo- yu, Gençlik Orgütlen'nı, DP'nın ocak- bucak teşkılatlannı sokağa dökerek, va- roşlardakı gecekondu sakınlennı azınlık yurttaılann zengınliklenne karşı kışkn"- tarak tanhe bu lekeyı sürenler onlardır. 4) 6-7 Eylül Olaylan hakkında daha çok şey yazılacak. 1lerde olaylann daha da netlik kazanacağına ınanıyorum. 5) Bu satırlan yazarken her fırsatta "sosyalisderi günah keçisi" gıbi ılahlara kurban ederek koca bır ulkeyi yonettiği- nı sanan dönemin DP'lı yöneticılennı ya- ni Bayar'ı, Menderes'ı, Zorlu'yu. Ge- dik'i. Köprülü'yü, Nurettin Aknoz'u öf- ke ile, buna karşmk gördüklen tüm hak- sızlıklara rağmen eğılmeden, bükühne- den hakkı, adaletı, ınsanlanmızı, uygar- lığımızı savunan bir avuç sosyaJisü say- gı ıle yâd ettım. Bu olay bana bn- kez da- ha, tanhin kalabalıklarca değıl, tanh bı- lincıne sahıp uzak görüşlü, namuslu ın- sanlarca yazıldığını hatırlatrı... ÜTTİ İstanbul veİzmirde Örfi İdareİlan Edadi HİCumhuriYet ı v \ n ı Bl VIH«I mnmmvmm Cumhyriy T a r l » *.»»». • »r» «*i SeUnörte Atatürkün evine bomba abbnm yurdda mfîâl 3ün gece İstanbulda nüessif hâdiseler oldu -yr^ mmtm fa* ı BüyükMiUet MeclisiToplantoya Çagınl Örft \âmf Ank*r*. tstanbıü »e tanirde dlevanı ediyor. Stikunet avtf ettı, örfi tdare Kumamknhgm» Korfemral Nureddin Aknoz tâyin edi) Kıbns Konferanstnda Londramn yeni plânt 9 E ' ! u ! hazırlıkl Vekiller diin Vilâyette toplandılar 6-7 Eylül'de tstanbul ve İzmir'de meydana gelen olaylar gazetemiziıı manşerinde yer almıştı. Selanik'te Atatürk'ün evine bomba stıldığı söylentisiyle başlayan olaylarda Rum yurttaşlanmıza saldınlmıştı. DUZ^AZI ORHAN BİRGtT Jesön Kuçugu, Buyugu OlmuyopPazar günü, Vatikan'da yapılan ve "Türk Papa " di- ye anılan 23. Jean Paul'ü Katolık adetlerine göre "cennet kademesı"ne yükselten törenı izleyen özel çağnlılar arasında, beni asıl ilgılendiren ısim, Musta- fa Sangül oldu. On yıl Istanbul'da Şişli Ölçek Sokak'taki Vatikan Büyük Elçiliği binasında üst düzey temsilcilik görevi yaptığı sırada, dilimizi mükemmel denilecek kadar iyi öğrenip konuşan, ülkemizden aynldıktan sonra da bu sefer gittiği her yerde bızım fahri büyük elçiliğimızi üstlenen Jean Paul'ü, ölümünden yıllarca sonra "Be- ato'iuk düzeyine yükseltırken Vatkan elbette Türk Hükümetinden de gözlemcı- konuklar ısteyecekti. Ama, mesela Kültür Bakanımızın başkanlık ettiği bu heyette, bir ilçe belediye başkanı niye yer alıyordu? Şişli Belediye Başkanı Sangül, kendisinin Vati- kan'ın özel çağnlısı olduğunu söylerken bu konu- mundan dolayı duyduğu mutlulugu da saklamtyor. Çağnyı, başkanlık ettıği Şişli'de Hınstiyan hemşeh- nleri ile kurduğu özel ılgı koprusunün doğal bir so- nucu otarak değerlendiriyor. Köprünün ilk harcı, 18 Nisan 1998 seçimlerinden sonra Belediye Başkanlığı'ndaki örgutlenme sırasın- da atılıyor. Sangül, sanınm cumhuriyet döneminde ilk kez Ermenı kökenli bıryurttaşımızı, Vasken Baron'u, başkan yardımcılıklanndan birisine getinyor. Şişli Belediye Başkao Yardımcısı Vasken Baron, bu kimliği ile galiba-yedek subaylık dışında- kamu gö- revi yapan ilk Hınstiyan yurttaşımız olma özelliğini de taşıyordu. Vasken Baron'u başkan yardımcıs) yapmakla, Sa- ngül'ün nasıl olumlu bir işleme imza attığı kısa süre- de kendısini gösterdi. Özellikte Ermeni kökenli Şişli- liler, sorunlan ıçın beledrye ıle sıkı bır ılışkıye gırmek- te yanşır oldular. Ama öyle anlaşıtıyor ki, Sangül'ün Hınstiyan seçmenlennın soruniannı çözumleme be- cenleri bır başkan yardımcısı atamasıyla sınıriı kalma- yacaktı. Karagözyan Yetimhanesi'nin tahliyesinden ötürü ortada kalan çocuklara kısa sürede yeni bannma ve okul olanağı sağlandığmı anlatıyor. Rum, Ermeni ve Musevi cemaatlennin okul ve ibadethaneterinin ba- kım ve onarılmasının tamamlandığını söylüyor ve özellikle Şişli Belediyesi sınırian dışında olmasına karşın, ılgilenenleri yüz yıllık geçmişe sahip Beyoğlu Üç Horon Kilisesi'nde özel hattatlara yaptınlan res- torasyon çalışmalannın sonucunu görmeye çağn- yor. Mustafa Sangül, bir bölümünü belediye bütçesin- den karşılayarak geri kalanını da sponsor bularak bu onanmlar için yanm trilyon lira sarfetmiş. "Söytece" diyor, "Uaik cumhuriyetin tüm yurttaşlanmıza yan- sız davranma ılkesını, Şişli" de kendi ilçemizde ya- şama geçırdik;hemşehrilenmizın bir bölümünün ken- dilerini azınlık olarak hissetmelerini önlemeye çalış- tık. Yirmi birinci yüz yılda, bu çoğunluk ve azınlık kav- ramlannın farklı kökenlerden gelmiş, farklı din ve mez- heplerdekı insanlar arasında duvariar oluşturmasını anlamak gerçekten anlamsızlaşıyor. Kendisini, doğ- duğu ya da yaşadığı topraklann ınsanlan olarak his- seden ve benimseyen, "ben bu ülkenin yurttaşıyım" diye tanımlayanlar arasında azınlık kavramı, bana zaman zaman "ben çoğunluğum" deyişin tersine bir tanımlama olarak gelıyor. O zaman, öyle bir tanımlamayı, kendi mantıksal oyunlanm ıçinde surdürerek çoğunluğun azınlığa üst- ten bakışı, merdivenlennin basamaklannda bir tır- manma yürüyüşüne çıktığımı varsayıyorum. Tırma- nışı sürdürürsem, bırden Nasyonal Sosyalistlerin, o kahrolası "üstün ırk" mertebesı ıle mı karşı karşıya kalacağım diye, bir kuşkular dünyasının karanlık tü- nellerı içınde yolculuğu mı çıktım diye ürküyorum. Bu yüzden Sangül'ün 2000 yılı Türkıye'sınde Şiş- li'de uygulamaya başladığı yeni modelı oğrenmek- ten ne kadar mutlu olduğumu kayrtlara geçırtmek is- tiyorum. Şişli Belediye Başkanı'na, gecen hafta pa- zar günü, bir Türk dostu Hınstiyan din adamı adına düzenlenen dinsel bırtören ıçın "özel çağnlı" statü- sü kazandıran bu özelliklennı, bir anda ülkenin ötekj beldelennde yaygınlaştıracak genel adımlara o ka- dar ihtiyacımız var ki? Biliyor musunuz? Dün gece, 6-7 Eylül 1955 vah- şet kalkışmasının kırk beşinci yıl dönümüydü. Istan- bul'u, özellikle kente eski uygartıklar dönemi için be- şikJik yapan yörelerde, sergilenen utanç verici olay- lan, aynı zamanda bır bilim adamı da olan Cüneyt Akalm, gazetemizdeki dizi yazısında bugünkü ku- şaklara anlatıyor; eski kuşaklann anılannı ve elbette üzüntülennı de tazeliyor. Anlatılıp tazelenenler bir dönemin, kırk beş yıldır tüm gerçekleri ile sorumlulan hâlâ aydınlatılamamış "utanç belgelen "nden örneklerdir. Şişli Belediye Başkanı'nı, geçen pazar Vatikan'a özel çağnlı olarak götüren becerilerini biraz da bu ne- denle bugünkü "Düzyazı "nın konuğu seçtim. Kırk beş yıl öncesinın bir Devlet Ayıbını, seçilmiş bir bel- denin başkanı olarak yanm yüz yıl sonra da olsa, te- mizleyip onarmaya çalıştığı, seçmenleri arasında "azınlık" ya da "çoğunluk" kavramlannı ortadan kal- dıracak sağlam köprülerin temellerini atmak istediği için. Faks:0212-677 07 62 < , E-mail: obirgit J e-kolay.net İstanbul Valisi Cakır 'Sokak çocuklanna sahip çıkılacak' İstanbul Haber Servi- si - tstanbul Valisi Erol Çakır, sokakta yaşayan veya sokakta çalıştınlan çocuklann ıçınde bulun- duklan ortam ve gıttikçe artan sayılannın toplu- mun bugünü ve yannı için büyük bir potansıyel tehdit oluşturduğunu be- lirterek bu çocuklann "suç makinelerine" dö- nüşmesıne göz j-umul- maması gerektiğını be- lirtti. Istanbul Valisi Erol Çakır, Valilik'te düzen- lediği basın toplantıstn- da 19 Ağustos'ta Resmi Gazete'de yayımlanan "Sokakta Yaşayan veya Sokakta Çalıştınlan Ço- cuklann Korunması Su- retiyleKamu Eseniiğinin Sa^anmasıİkÜgiliGü- venlikKaran" gereğince yapılacak olan çalışma- lan değerlendirdi. So- kakta yaşayan ve çalıştı- nlan ılkokul çağındaki çocuklann yüzde 46'sı- nın okula gidemediğini, yüzde 90'uunın düzen- sız beslendiğini, yüzde 42'sinın sokakta kötü muamele gördüğünü, yüzde 95 'inın 5 veya da- ha fazla kardeşının oldu- ğunu bıldiren Çakır, "Hiçbir devlet geceyansı sokaklarda küçük ço- cuklann çahşmasuıa göz \Timmaz, bu çocuklann hepsinin okula gftmesi sağlanacak7 " diye konuş- tu.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle