Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
EYLÜL 2000 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA
HABERLER
Alparslan Türkeş, kendiyazdığı kitapta Yassıada durıışmasına etki ettneye çaltştığım belirtiyor
Olaylan 'örtbas'etme
%-A
aJNEVTAKAUN
Yassıada Duruşmalan'nda tanık ola-
rak dınlenen Fahri Çoker, sonrakı yıllar-
da Cumhurbaşkaru Fahri Konrtûrk'ün
hukuk danışmanlığını yaptı. 6-7 Eylül'de
İstanbuTda asken yargıç olarak görev ya-
pan Çoker. olaylar sırasında ızinli oldu-
ğunu, daha sonra Kadıköy bölgesıne sı-
kıyönetim yargıcı olarak atandığını be-
lirtır ve mahkeme başkanının "Orfî İda-
reKomutanı(OrgeneralNurettın Aknoz)
bu işleri sosyahstier yapn diye telkinde
buhuıuyormuş. Doğnımu?" sorusuna şu
çok düşundurucu karşılığı venr:
- General Aknoz bızı muayyen günler-
de toplar \ e hadıselen görüşürdü. Bu gö-
ruşmelerde bunlann sosyahstier tarafuv
dan yapridığm tespit etmemizi (a.b.ç.)
söylerdı. Ankara'ya geldığınde meydan-
larda salkun saflam insanlann asıkhğını
gormekistediğuıi (a.b.ç.) so>lerdı.
Sosyalistlerin bu davada özel bir yeri
var. O dönemin. yanı Soğuk Savaş yılla-
nntn günah keçılen sosyahstler, 6-7 Ey-
lül'de bır kez daha ilahlara kurban edil-
mek ıstenıyor Sosyahstler. dönemin sı-
kıyönetım komutanının emnyle ıçen alı-
nıyor. Köprülü, Menderes, Bayar ağız
bırlığı ederek suçluyu işaret ediyorlar.
u
Bu işi sosyalisder yapo." Köprülü ve
Menderes. Amenkan elçısıne "Bu işi sos-
yafisderyapû" deyıp işın ıçınden sıynlı-
yorlar.
Emekli elçi Semih Günver. "Am-
lar"ında F. Rüştü Zoriu'nun suçu sosya-
hstlenn üzenne yıkmak ıçın ıcat ettıği
kumazlıklan anlatır
Tanık: Reflk Kttapçtgil
Olaylar sırasında tstanbul Vali Muavi-
ni olan Refik KitapçıgîL Yassıada'da şun-
lan söyler:
"6 Eytül gecesi vflayet çok kalabahkü.
İçişleri Bakanı Namık Gedık makam
odasındakfi. _ VaKBey (Fahretön Kerim
Gökay) 'Sert tedbır alın, gaz ve sıs bom-
balan kullanıp hadiselen önleyin' diye
emir vemordu. Saat 930 sulanydı. Bu-
na karşıhk Dahihye Vekili Namık Gedik
'Vah Bey, bu halkın bır galeyanıdır. On-
lan cebren (zorla) degıl, teskın (sakinleş-
tırme) suretıyle yatıştırahm' diyordu. Ge-
ce 23.00 sulannda ori tdare ilan edersek
belki hadiseleri durdururuz, diye tezek-
kür edildL. Bir de silah kullanüması me-
sefcsi vanh. Ordu kumandanı benim ya-
mmdabaabirlikleretelefoDrttL Vahsı-
lah kullahılmasmı ıstryor. Fakat sız kul-
lanrnayın' dedBer*
Hükümetın sorumluluğunun en büyük
kanıtlarmdan bıri bu Istanbul altüst olu-
yor, yağma-talan başlıyor. Vali sert ted-
birler alarak duruma hâkım olmaya çalı-
şırken Içışlen Bakanı Gedık. "Bu halkın
galeyanıdır. Onlan cebren değiL tesldn
suretiyk yattşarahm" dıyor. Yağma baş-
ladıktan saatler sonra sıkıyönetun ılanı
akla gelıyor. Orada bıle netlik yok. Ko-
mutanlar "Silah kuDanahm mı" tereddü-
dü ıçınde.
Tanık: Fransız polttikacı
Mendes France
O dönemin ünlü polıtıkacılanndan. es-
kı Fransa başbakanlanndan Mendes
France o sırada Uluslararası Para Fonu
toplanhsı nederuyle Türkıye'dedir. Men-
des France, 6-7 Eylül davalanna katıl-
mıyor. Ancak uluslararası basın onünde
Türkıye'ye en ağır suçlamalardan bınnı
yöneltmekten çekınmıyor. (Ne yazık kı
haksız demek güç.) O sıralarda Kıbns
mıtınglennde sık sık kullanılan slogana
"Kıbns Türktür" sloganına Fransızca
göndermede bulunarak ve bu" keume
oyunu yaparak Türklen suçluyor. ICıbns
Türk'tür yerıne "Qui brise est Turc
(Türkçe okunuşu: Ki briz e rürk; Türk-
çe anlamı: Yakan yıkan Türk'tür" dıye-
rek olaya tanıyı koyuyor. O döaemin ün-
lü bir politıkacısının ağzından yabancı
basına yansıyan bu sözler. salt bır bölüm
Türk'ü değıl, Türkiye'yi lekeliyor.
Tanık: Patrlk Athenagoras
1948 yılında patnk seçılen ve Kıbns
olaylanna rağmen Türkıye"de kendı açı-
sından çabşmalannı sürdüren Athenago-
ras, 6-7 Eylül'de Rum cemaatinın uğra-
dığı saldın karşısında hemen Ortodoks
Kutsal Meclisi'ni (Saınt Sinod) topluyor.
Kutsal Meclis 12 Eylül 1955'te Başba-
kan Menderes'e şu mektubu yollar
"..Jvutsal yerler tahammül edüemez su-
rette ihlal \e tahrip edilmiştir. Aziz hey-
keUerinin gözleri oyulmuş. patriklerin ve
diğerlerinin mezaıian tecavüze uğranuş-
tır. Kemikler meydana saçılmtş ve yakA-
mtşur. Bir papaz nJdürülnıüştür. Diğerie-
ri taciz edilmiştir. Teşkilatn, bir ptana ve
belli bir programa j»öre hareket eden. bir
yerden emir alan gruplar. eUerinde tah-
rip aiederi\ le hareketsiz kalan zabıta kuv-
vetlerinin gözleri önünde ve aynı anda
şehrin çeşitü bölgekrine ya> ünuştır. Bun-
lar bir yerden işaret almışçasına. Rumla-
ra karşı dehşetvericisurette tecavüze geç-
mişlerdir."
Aslmda Kutsal Meclıs'ın mektubunun
anlamı apaçık ortadadır. Yüce Adalet Dı-
dıklan maddi \e manevi kayipjann kar-
^lanması talep ediliyordu."
Türkes de\am edıyor "Derhal Dışişle-
ri Bakanı'nı cağırdım ve üç kişih'k bir ku-
rul oluşturarak Köprülü'ye götürmesini
istedim. Giden hevet Köprülü ile göriiş-
tü. Biz açıklama yapmasını istedik. Vap-
bğı yanlışı düzettınesi için hemen basma
yeni bir derneç vermesini istedik. Önce
dircnmiş, "\çıklama \apmam' denıiş...
Heyet kanalnla Köprülü'ye kesin ihtan-
mı ulaştıntım. DüşünebilKor musunuz,
koskoca profesör eski bir dışişleri baka-
nı ülkesini jurnaUiyor... (iönderdigim ha-
ber ü/erine Köpriilü yelkenleri indirmiş,
ertesi gün bir basın toplanhsı y aparak es-
ki iktidann Atatürk'ün e\'ine bomba koy-
madığmı söyiemiş. Bu haber de basmda
savunmada. Atatürk'ün evine bomba ko-
nulması olaymda, tamamen Yunan mah-
kemelennın \ erdıği karar doğrultusunda
hareket edıldığıne dıkkat edıp tüm suç-
lamalan reddedıyordu. Fatın Rüştü Zor-
lu da sav unmasmda, olaylan Yunanhla-
nn tertıp ettığını söylüyordu. (Şahınlenn
Dansı, s. 230) İşte böyle! İnanılır gıbı
değıl ama aynen boyle! Aslında Alpars-
lan Türkeş bu kadar açık sözlü davrana-
rak tanhin ışuıı kolaylaştınyor. Bundan
çıkan açıkça şudur Türkeş ve kımı 27
Mayısçılar. u
.4man mffletimiz zarar gö-
rûr'* telaşma kapılarak davaya etkı et-
meye çalışıyorlar. Önce Fuat Köprülü'ye
baskı yaparak ıfadesını değiştirmesıni,
yumuşannasmı saglıyorlar. Köprülü'nün
açıklamasından sonra. Türkıye'den taz-
6-7 Eylül olaylanndan sonra can ve mal gü\«nliği ka>gısına kapdan Rum yurttaşlar. Türkiye'yi terk ermeye başladılar.
\anı Başkanı Salim BaşoL Yassıada da
tanık olarak dınlenen Athenagoras"ın
ıızenne gıder, sıkıştmr. Fakat Athenago-
ras DP yonetıcılen aleyhınde şahıtlık
yapmaz, başyargıcın ısrarlı sorulannı ge-
çıştınr Patnk Athenagoras tanh önünde
suclulan ortbas etmenın günahını üzen-
ne alır.
Tanık: Alparslan Türkeş
27 Mayıs Mılli Birlik Komıtesi üyesi.
27 Mayıs'ın başbakanlık müsteşan, ıhti-
lalın kudretlı albayı Yassıada duruşma-
sında tanıklık etmıyor. Ancak Yassıada
duruşmastna etkı etmeye çalıştığı. kendi
yazdıklan ıle ortaya çıkıyor Dolayısıyla
türkeş1
ın "Şahinİerin Dansı'1
adını taşı-
yan anılannı başlı başına bır tanıklık ola-
rak kabul edebılınz.
Türkeş. anılannda Fuat Köprülü'nün
27 Mayıs Ihtılalf nden hemen sonra \er-
dıği demece catarak anlatmaya başlıyor:
-Köprülü'nünaçıklamasıbasuıdacok
büyük başuklarla yer aldL.. tş büyiidü.
Yunan hükümeti Türkhe'yebir nota ver-
dL Notada 6-7 Eylül Ölavlan'nın esld
Türk hükümetinin bir tertibi olduğu be-
lirtiByor. İstanbul'daki Rumlann uğra-
yer akh. bir büyüksiyasal skandal kısmen
de oisa tamir edfldL"
rurkeş. Menderes ve Bayar' ı olaylann
tertıpcısı olarak gören bır hâkım albayı
Soruşturma Kunılu'na göndenrken ken-
dısıne şunlan söyler: "Eski yönetkifcri ne
yapıp yapıp muhakkak suçlanıak hırsıy-
İa hareketedilirse. ülke menfaatlan aynk-
lar alüna ahnır. Bu konu fazla kurcabn-
mamalıdır. Çünkü devieti birtakun dış
proMetnterle karşı karşıya getiriyor.''
Türkeş, hâkım albay yanında ıken
Yüksek Soruşturma Kurulu Başkanı'nı
makamına çagırarak ona şunlan söylü-
yor' "Bu hâkbn albay ın özel bilgileri var-
mış. Kendilerini dinley in. Ancak eski ik-
tidar mensuplarını suçlayıcı beyanlar
ararken de\ktin yüksek menfaattannı
tahrip ermeyin."
Türkeş sözlenm şöyle bağlıyor.
"Söz konusu bombayı Celal Bayar ve-
ya Adnan Menderes ko> dunnuş olabitir.
Onlar memleketin menfaatını bu yönde
görmüş, duşünmüş bulunabilirier."
Türkeş. kitapta topu Yunanlılara ata-
rak daha doğrusu topu onlara atan Men-
deres-Zorlu'nun yanında yer alarak olay-
lann ıçınden cıkmaya çalışıyor.
Adnan Menderes. Yassıada'da yaptığı
mınat talep eden Yunanıstan'ın suçlama-
lannın önünü kesmek ıçın hükümet
adamlannın sıyasi sorumluluklannı
mümkün olduğunca azaltan bır kurgu ge-
liştinyorlar. Dığer bir deyışle 27 Mayıs-
çılardan kımılen, mahkeme üzennde
baskı yaparak Menderes- Bayar-Zor-
lu'yu kurtarmaya çahşıyorlar...
Ulusal çdcarlar, 6-7 Eylül Olaylan'nın
desilmesını. ûzenne gıdibnesiru mı ge-
rektınr, yoksa örtbas edilmesını mı?
Türkeş'uı soruşturmayı etkileme ça-
balannın Yassıada'daki 6-7 Eylül Dava-
sı'nı etkıleyıp etkilemedığuıı göreceğız.
Ancak hakkında önce men-ı nıuhakeme
yanı soruşturmaya gerek yok karan alı-
nan Köprülü'nün daha sonra tutııklandı-
ğı düşünülürse Türkeş'in Soruşturma
Kurulu'nu etkılediği açıkça görülüyor.
Tanıklar Millı Birlik Komıtesi üyele-
rı Suphi Karaman. Sami Küçük. Numan
Esin.
27 Mayıs dönemmuı hayattakı en
onemlı tanıklanndan üçüne soruyorum:
- Mıllı Bırhk Komıtesi 6-7 Eylül Olay-
lan'm örtbas etmeye çahştı mı?
- Türkeş, sorgulamada baskı yaptı mı
kımseye?
tşte yanıtlar
Suphi Karaman: Biz o olayda (Fuat
Köprülü olayı) tanhe karşı sorumlu dav-
ranmadık. Menderes'ın, Bayar'm suçu-
nu örtbas etmeye çalıştık. Kanımca 6-7
Eylül'de yağmayı talanı gerçekleştıren
Demokrat Partı teşkılatıdır.
Sami Küçük: Fuat Köprülü'nün de-
mecı uzenne olay Komıte'nın önüne gel-
di. Getu-en Orhan Erkanlı dır Köprü-
lü'nün de gözaltına alınmasım istedi.
Ben ve bazı arkadaşlar muhalefet ettik.
Ben Komite'nın yanlış davranışlannın
karşmuzdakilen birbirine kenetlemesin-
den çekinıyordum. Türkeş'in nasıl dav-
randığını hatırlamıyorum. (Anılannda,
Türkeş'in Orhan Erkanh'ya destek ver-
dığı açıkça görülüyor.)
Numan Esin: Fuat Köprülü'nün beya-
natı üzenne Yunanıstan, Türkiye'yi suç-
ladı. Hükümetm o tertıpte yer aldığını
söyledı ve tazmınat talep ettı. Bunun üze-
nne Türkeş harekete geçtı. "Kişisei hu-
sumetiiçinmemleketezararveriyor" de-
dı. Türkeş'ın, 6-7 Eylül Olaylan'nı ört-
bas etmek ıçin çaba gösterdiğini hatırlı-
yorum. Suphi Karaman'ın dediğı doğnı
olmalı. Olayı yumusatmak ıçın guişim-
lerde bulunmuş olabılinz.
İşte böyle. Her kafadan bır ses çıkıyor.
Ama bır yerde kesmek zorundayız.
Dınledıklerimızden yeni bir "esas hak-
kmda mütalaan
çıkar mı? Ben bilemiyo-
rum. Ama 6-7 EylüTün yağmacılanyla,
talancılanyla, kışkırtıcılanyla tam anla-
rruyla hesaplaşamadıgımıza ınanıyorum.
Bir gün, yenlden... -'
1) Once şu tespın yaparak başlayalım
45 yıl sonrakı muhasebeye. Yassıada Ehı-
ruşmalan olmasaymış, 6-7 Eylül Olayla-
n "idm vurduya gkfecekmiş'' Vuramn-
kıranın yanına kâr kalacakmış. Kirru ay-
dınlanmızın dudak büktüğü 27 Mayıs ve
onun yargısı. tanh önünde ıyi kötü suç-
lularla hesaplaşmaya gınşme sorumlu-
luğunu üstlenır.
2) 27 Mayısçılann bu olaylar karşısın-
da ıkili bir konumda olduklannı belırt-
mehyız. Bir bölümü, yukanda belırttiği-
mız gıbı, yanplamayı sağlarken Alpars-
lan Türkeş'in "mHB çıkariar" adına So-
ruşturma Kurulu'na baskı yaptığı ve so-
nucu etkılemeye çalıştığı görülüyor.
Ancak Yüksek Adalet Dıvanı Başka-
ru SaMm Başol'un ve Devnm Mahkeme-
sı'nm Türkeş'in etkisı altında kalmadığı
ve suclulan ortaya çıkarmak ıçın çaba
gosterdığı kanısındayım.
2) Patnk Athenagoras ve Rum asıllı
DP mılletvekıh A. Haçopulosgıbı ınsan-
lann, Yüce Mahkeme önünde neden sus-
tuklannı anlamak mümkün değıldır. An-
cak bu kışılenn olaylann örtbas edilme-
si çabasına, ıster ıstemez alet olduklan
açıktır.
3) Kim yaktı yıktı Istanbul'u? 6-7 Ey-
lül Olaylan, pek çok tanığın ve başyar-
gıç Salım Başol'un Yassıada'da ısrarla
dediğı gıbı, "•mürettep"tır, yam tertıptır.
Yassıada Dunışmalan'nda belırttığı gıbi
olaylar "tertip"tır. Bu "tertip" Mende-
res'in ağustos sonunda Liman Lokanta-
sı'nda yaptığı kışkırtıcı konuşma ile baş-
lamış, Atatürk'ün evıne bomba konma-
sı ile sürmüş, tstanbul Ekspres'in yaymı
ıle hızlanmış ve olaylann patlamasına
rağmen Içışlen Bakanı NanukGedik'in,
"Bu halkın galeyanıdır. kimseş i incitme-
yin" talimatı ıle sonuçlannı doğurmuş-
tur. Bu tertibın esas sorumlusu, o sırada
ıktidan elınde tutan DP yönetımıdır. Ka-
muoyunu gererek hazırladıklan senaryo-
yu, Gençlik Orgütlen'nı, DP'nın ocak-
bucak teşkılatlannı sokağa dökerek, va-
roşlardakı gecekondu sakınlennı azınlık
yurttaılann zengınliklenne karşı kışkn"-
tarak tanhe bu lekeyı sürenler onlardır.
4) 6-7 Eylül Olaylan hakkında daha
çok şey yazılacak. 1lerde olaylann daha
da netlik kazanacağına ınanıyorum.
5) Bu satırlan yazarken her fırsatta
"sosyalisderi günah keçisi" gıbi ılahlara
kurban ederek koca bır ulkeyi yonettiği-
nı sanan dönemin DP'lı yöneticılennı ya-
ni Bayar'ı, Menderes'ı, Zorlu'yu. Ge-
dik'i. Köprülü'yü, Nurettin Aknoz'u öf-
ke ile, buna karşmk gördüklen tüm hak-
sızlıklara rağmen eğılmeden, bükühne-
den hakkı, adaletı, ınsanlanmızı, uygar-
lığımızı savunan bir avuç sosyaJisü say-
gı ıle yâd ettım. Bu olay bana bn- kez da-
ha, tanhin kalabalıklarca değıl, tanh bı-
lincıne sahıp uzak görüşlü, namuslu ın-
sanlarca yazıldığını hatırlatrı...
ÜTTİ
İstanbul veİzmirde Örfi İdareİlan Edadi
HİCumhuriYet ı v \ n ı
Bl VIH«I
mnmmvmm Cumhyriy T a r l »
*.»»». • »r» «*i
SeUnörte Atatürkün evine bomba
abbnm yurdda mfîâl
3ün gece İstanbulda
nüessif hâdiseler oldu
-yr^ mmtm fa* ı
BüyükMiUet MeclisiToplantoya Çagınl
Örft \âmf Ank*r*. tstanbıü »e tanirde dlevanı ediyor. Stikunet avtf
ettı, örfi tdare Kumamknhgm» Korfemral Nureddin Aknoz tâyin edi)
Kıbns Konferanstnda
Londramn yeni plânt 9 E
'
! u
!
hazırlıkl
Vekiller
diin Vilâyette toplandılar
6-7 Eylül'de tstanbul ve İzmir'de meydana gelen olaylar gazetemiziıı manşerinde yer almıştı. Selanik'te Atatürk'ün evine bomba stıldığı söylentisiyle başlayan olaylarda Rum yurttaşlanmıza saldınlmıştı.
DUZ^AZI
ORHAN BİRGtT
Jesön Kuçugu, Buyugu
OlmuyopPazar günü, Vatikan'da yapılan ve "Türk Papa " di-
ye anılan 23. Jean Paul'ü Katolık adetlerine göre
"cennet kademesı"ne yükselten törenı izleyen özel
çağnlılar arasında, beni asıl ilgılendiren ısim, Musta-
fa Sangül oldu.
On yıl Istanbul'da Şişli Ölçek Sokak'taki Vatikan
Büyük Elçiliği binasında üst düzey temsilcilik görevi
yaptığı sırada, dilimizi mükemmel denilecek kadar iyi
öğrenip konuşan, ülkemizden aynldıktan sonra da bu
sefer gittiği her yerde bızım fahri büyük elçiliğimızi
üstlenen Jean Paul'ü, ölümünden yıllarca sonra "Be-
ato'iuk düzeyine yükseltırken Vatkan elbette Türk
Hükümetinden de gözlemcı- konuklar ısteyecekti.
Ama, mesela Kültür Bakanımızın başkanlık ettiği bu
heyette, bir ilçe belediye başkanı niye yer alıyordu?
Şişli Belediye Başkanı Sangül, kendisinin Vati-
kan'ın özel çağnlısı olduğunu söylerken bu konu-
mundan dolayı duyduğu mutlulugu da saklamtyor.
Çağnyı, başkanlık ettıği Şişli'de Hınstiyan hemşeh-
nleri ile kurduğu özel ılgı koprusunün doğal bir so-
nucu otarak değerlendiriyor.
Köprünün ilk harcı, 18 Nisan 1998 seçimlerinden
sonra Belediye Başkanlığı'ndaki örgutlenme sırasın-
da atılıyor. Sangül, sanınm cumhuriyet döneminde ilk
kez Ermenı kökenli bıryurttaşımızı, Vasken Baron'u,
başkan yardımcılıklanndan birisine getinyor.
Şişli Belediye Başkao Yardımcısı Vasken Baron, bu
kimliği ile galiba-yedek subaylık dışında- kamu gö-
revi yapan ilk Hınstiyan yurttaşımız olma özelliğini de
taşıyordu.
Vasken Baron'u başkan yardımcıs) yapmakla, Sa-
ngül'ün nasıl olumlu bir işleme imza attığı kısa süre-
de kendısini gösterdi. Özellikte Ermeni kökenli Şişli-
liler, sorunlan ıçın beledrye ıle sıkı bır ılışkıye gırmek-
te yanşır oldular. Ama öyle anlaşıtıyor ki, Sangül'ün
Hınstiyan seçmenlennın soruniannı çözumleme be-
cenleri bır başkan yardımcısı atamasıyla sınıriı kalma-
yacaktı.
Karagözyan Yetimhanesi'nin tahliyesinden ötürü
ortada kalan çocuklara kısa sürede yeni bannma ve
okul olanağı sağlandığmı anlatıyor. Rum, Ermeni ve
Musevi cemaatlennin okul ve ibadethaneterinin ba-
kım ve onarılmasının tamamlandığını söylüyor ve
özellikle Şişli Belediyesi sınırian dışında olmasına
karşın, ılgilenenleri yüz yıllık geçmişe sahip Beyoğlu
Üç Horon Kilisesi'nde özel hattatlara yaptınlan res-
torasyon çalışmalannın sonucunu görmeye çağn-
yor.
Mustafa Sangül, bir bölümünü belediye bütçesin-
den karşılayarak geri kalanını da sponsor bularak bu
onanmlar için yanm trilyon lira sarfetmiş. "Söytece"
diyor, "Uaik cumhuriyetin tüm yurttaşlanmıza yan-
sız davranma ılkesını, Şişli" de kendi ilçemizde ya-
şama geçırdik;hemşehrilenmizın bir bölümünün ken-
dilerini azınlık olarak hissetmelerini önlemeye çalış-
tık.
Yirmi birinci yüz yılda, bu çoğunluk ve azınlık kav-
ramlannın farklı kökenlerden gelmiş, farklı din ve mez-
heplerdekı insanlar arasında duvariar oluşturmasını
anlamak gerçekten anlamsızlaşıyor. Kendisini, doğ-
duğu ya da yaşadığı topraklann ınsanlan olarak his-
seden ve benimseyen, "ben bu ülkenin yurttaşıyım"
diye tanımlayanlar arasında azınlık kavramı, bana
zaman zaman "ben çoğunluğum" deyişin tersine bir
tanımlama olarak gelıyor.
O zaman, öyle bir tanımlamayı, kendi mantıksal
oyunlanm ıçinde surdürerek çoğunluğun azınlığa üst-
ten bakışı, merdivenlennin basamaklannda bir tır-
manma yürüyüşüne çıktığımı varsayıyorum. Tırma-
nışı sürdürürsem, bırden Nasyonal Sosyalistlerin, o
kahrolası "üstün ırk" mertebesı ıle mı karşı karşıya
kalacağım diye, bir kuşkular dünyasının karanlık tü-
nellerı içınde yolculuğu mı çıktım diye ürküyorum.
Bu yüzden Sangül'ün 2000 yılı Türkıye'sınde Şiş-
li'de uygulamaya başladığı yeni modelı oğrenmek-
ten ne kadar mutlu olduğumu kayrtlara geçırtmek is-
tiyorum. Şişli Belediye Başkanı'na, gecen hafta pa-
zar günü, bir Türk dostu Hınstiyan din adamı adına
düzenlenen dinsel bırtören ıçın "özel çağnlı" statü-
sü kazandıran bu özelliklennı, bir anda ülkenin ötekj
beldelennde yaygınlaştıracak genel adımlara o ka-
dar ihtiyacımız var ki?
Biliyor musunuz? Dün gece, 6-7 Eylül 1955 vah-
şet kalkışmasının kırk beşinci yıl dönümüydü. Istan-
bul'u, özellikle kente eski uygartıklar dönemi için be-
şikJik yapan yörelerde, sergilenen utanç verici olay-
lan, aynı zamanda bır bilim adamı da olan Cüneyt
Akalm, gazetemizdeki dizi yazısında bugünkü ku-
şaklara anlatıyor; eski kuşaklann anılannı ve elbette
üzüntülennı de tazeliyor.
Anlatılıp tazelenenler bir dönemin, kırk beş yıldır
tüm gerçekleri ile sorumlulan hâlâ aydınlatılamamış
"utanç belgelen "nden örneklerdir.
Şişli Belediye Başkanı'nı, geçen pazar Vatikan'a
özel çağnlı olarak götüren becerilerini biraz da bu ne-
denle bugünkü "Düzyazı "nın konuğu seçtim. Kırk
beş yıl öncesinın bir Devlet Ayıbını, seçilmiş bir bel-
denin başkanı olarak yanm yüz yıl sonra da olsa, te-
mizleyip onarmaya çalıştığı, seçmenleri arasında
"azınlık" ya da "çoğunluk" kavramlannı ortadan kal-
dıracak sağlam köprülerin temellerini atmak istediği
için.
Faks:0212-677 07 62 < ,
E-mail: obirgit J e-kolay.net
İstanbul Valisi Cakır
'Sokak çocuklanna
sahip çıkılacak'
İstanbul Haber Servi-
si - tstanbul Valisi Erol
Çakır, sokakta yaşayan
veya sokakta çalıştınlan
çocuklann ıçınde bulun-
duklan ortam ve gıttikçe
artan sayılannın toplu-
mun bugünü ve yannı
için büyük bir potansıyel
tehdit oluşturduğunu be-
lirterek bu çocuklann
"suç makinelerine" dö-
nüşmesıne göz j-umul-
maması gerektiğını be-
lirtti.
Istanbul Valisi Erol
Çakır, Valilik'te düzen-
lediği basın toplantıstn-
da 19 Ağustos'ta Resmi
Gazete'de yayımlanan
"Sokakta Yaşayan veya
Sokakta Çalıştınlan Ço-
cuklann Korunması Su-
retiyleKamu Eseniiğinin
Sa^anmasıİkÜgiliGü-
venlikKaran" gereğince
yapılacak olan çalışma-
lan değerlendirdi. So-
kakta yaşayan ve çalıştı-
nlan ılkokul çağındaki
çocuklann yüzde 46'sı-
nın okula gidemediğini,
yüzde 90'uunın düzen-
sız beslendiğini, yüzde
42'sinın sokakta kötü
muamele gördüğünü,
yüzde 95 'inın 5 veya da-
ha fazla kardeşının oldu-
ğunu bıldiren Çakır,
"Hiçbir devlet geceyansı
sokaklarda küçük ço-
cuklann çahşmasuıa göz
\Timmaz, bu çocuklann
hepsinin okula gftmesi
sağlanacak7
" diye konuş-
tu.