15 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
EYLÛL 2000 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA 17 Köye giriş parası Elektronik posta: someposta.cumhufiyetcom.tr Tel: 0.212.512 05 05 Faks: 0.212.512 44 97 - Deprem bölgesinde çadırda eğ'rtim yapılmayacakmış... "Cimende vapılacak!" _ı Dikili'den sonra Killik, Killikten sonra Denizköy... Ege kıyısındaki ' Denizköy turizmleyeni tanışıyor... Görenlerin söylediği, Bodrum'un 30 yıl öncesine benziyor... Geleceği de Bodrum'u aratmayacak gibi! Bürokratiar tarafından hemen keşfedilmiş... Başbakanlık K.H. 16 Bölge Müdüriüğü Sosyal Tesisleri kondurulmuş... Manzaraya egemen tepede kurulan tesisten denize kadar merdivenler indiritmiş... Yine görenlerin anlattığı, köyün girisinde iki kişi bekliyor... İki köylü, ellerinde makbuz, köye giriş için herkesten 1 milyon lira istiyor... Makbuzun üzerindeki yazıdan belli ki, "muhtariık" böyle uygun görmüş, her gelenden para almaya çalışıyor... Biraz üsteleyince vatan toprağına "ayakbastı" parası vermeden girmek olası ama orada bir köy var, kıyıda; gitmesek de girişi parayla bir köyl alk arasında "tüpgaz" olarak bilinen sıvılaş- tınlmış (likit) petrol gazı her ne kadar mut- fakta el yakıyorsa da "otogaz" olarak özel- likle taksicilerin yüzünü güldürüyordu ki hükümet hemen duruma el koydu ve otomobiller- de kullanılan "gaz'ın katma değer vergisi oranını yüz- de 17'den yüzde 40'a yükseltti... Katma değer vergisindeki yüzde 23'lük artışa tak- sicilerin tepkisi geçtikten sonra her şey "normal"e döndü... Alan memnun, satan memnun... Şimdi birileri köşeyi dönüyor... Herkes otogaz istasyonu açmaya çalışıyor; akar- yakıt istasyonlan otogaz pompası koyuyor... "Memnuniyet verici" sistem şöyle işliyor: Tüpraş'ın ürettiği sıvılaştınlmış petrol gazını önce ana bayiler alıyor ve tali bayilerine aktanyor. Tali bayiler, istasyonlara iki tür "gaz" satıyor... Dökmegaz ve otogaz... Otogaz Sanayide çeşitli alaniarda ve turistik tesislerdeki gibi büyük mutfaklarda kullanılan dökmegazın ve oto- mobillerde kullanılan otogazın katma değer vergisi bu aşamada aynı: Yüzde 17... Sıvılaştınlmış petrol gazı, istasyondan otomobile pompalanırken "otogaz" oluyor ve katma değer vergisi yüzde 17'den yüzde 40'a yükseliyor. Istasyon, otogaz tüketicisinden yüzde 23 daha faz- la vergiyi alıyor... Fakat karşılığında fatura kesilmiyor... Kesilse de depoya giren kadar olmuyor... Bu durumda, yüzde 23'ler istasyon sahibinin ce- bine kalıyor... Bu kadaria bitmiyor... Istasyon, elindeki "dökmegaz"a fatura keserek tali bayiden aldığı "mal"ın satışını gerçekleştiriyor. Faturalar, sanayi tesisine ya da turistik işletmeye kesiliyor. Bugüne kadar örneğin 100 kilo "gaz" tü- keten işletmeler bir bakıyorsunuz 500 kilo tüketiyor! Akaryakıt istasyonu kestiği faturadaki yüzde 17 katma değer vergısini zaten tahsil etmiş, dolayısıy- la karşı tarafın açıktan yüzde 17 ödemesine gerek kalmıyor; istasyona, kestiği fatura karşılığında yüz- de 10 "komisyon" vermek yetiyor. Cepteki yüzde 23'e bir de yüzde 10 eklenince buyrun size çift kaymaklı ekmek kadayıfı... Bütün otogaz istasyonlarının böyle çalıştığı tabii ki söylenemez... Ama... Birileri var ki, günde açıktan 500 milyon liraya pa- ra demiyor... "Sistem"i keşfedenler otogaz istasyonu açmak için sırada bekliyor... Maliye de seyrediyor! SESSİZSEDASIZ(l) NLRİKUZTCEBE \ J TVterhametten doğan mapazm hezeyanları 1 Tez-Koop Iş Sendikası genel mer- kezinden bir yıl içinde sekiz kişinin işi- ne son verilmesiyle ilgili olarak genel sekreter Faruk Ustûn tarafından te- lefonla arandık ve yönetim kurulundan yazılı bir açıklama aldık... Diyorlar ki: "Garip ama gerçek sendikacılık ör- neği başlıklı yazınızda yer alan iddi- alar 'gerçek' değil, memametten do- ğan bir marazın hezeyanlarıdır." "Çalışmayan, iş üretmeyen, aylak- lık yapan, yalan ve dedikodu üreten, dürüst olmayan, bir başka sendika hesabına çalışan, diğer çalışanlann onurunu, kişiliğini rencide edici dav- ranışlarda bulunan kişilerin işçi sen- dikalannda bannmalan olanaksızdır." "İşçi sınıfının ilkelerine bağlı kala- rak.işçi sınıfının çıkarlannı korumak ve geliştirmek için yoğun bir çalışma sürdürmekteyiz ve bu nedenledir ki, Koop-lş Sendikası üzerimize saldırtıl- maktadır." "Içtenlikle belirtiriz ki; bu gibi kişi- lerin üzerimize saldırtılmasının nede- ni bu odaklardan kaynaklanmaktadır. Ancak bu gibi saldırılara karşı hâlâ yasal yollara başvurmayışımızın nede- ni 'kudurmuş köpeğin tasmasını çıkar- tarak serbest bırakan mı, yoksa ku- durmuş köpek mi suçludur' so- rusuna verilebilecek cevabı bulmuş olmamızdır. Aynca, iş- çi sınıfı için bin türlü mücade- lemiz her platformda devam et- mekteyken, bu gibi sahtekârlann sal- dınlan ile uğraşacak vakit bulamayı- şımızdandır." Bu arada, Faruk Üstün'ün geçen seçimde milletvekili adayı olduğu ODP'ten de arandık; özgürlük ve da- yanışmacılar hakkında olumsuz yazı- lar yazmamamız direktifıni aldık! Geri kazanım projesi Her yıl bin ton atık geri kazandırılaeak Istanbul Haber Servisi - Deprem bölgelennde tüm pre- fabrik konutlarda "Katı Atık Geri Kazanım Projesi" baş- latıldı. Kocaelı, Sakarya, Yalo- va ve Düzce'de katı atık ve ge- n kazanım eğitım çalışmalan yapılması öngörülen projede, Düzce ilınde de okul öncesi, gençlik eğitım ve sosyal faali- yet merkezlerinin kurulması yer alıyor Birleşmiş Milletler Kalkın- ma Programı (UNDP) ve Çev- re Koruma ve Ambalaj Atıkla- n Değerlendirme Vakfı (ÇEV- KO) ısbirhğı, A\Tupa Insani Yar- dım Teşkilaö (ECHO) finansma- nıyla depremden etkilenen böl- gelerde, 7 Ağustos tarihinden itibaren "Katı Atık Geri Ka- zanım Projesi" başlatüdı. Dep- rem bölgelerindeki 34 bm pre- fabrik konut sahibını hedefleyen projeyle beledıyeler her yıl bin ton atığı geri kazandırmış ola- cak. 2,5 milyon dolarlık bütçe- ye sahip olan projede katı atık sorunlanna çözüm bulmak amaçlanıyor. Kocaeli, Sakarya. Yalova ve Düzce illerinde kul- lanılmak üzere 5 çöp kamyonu, 3 geri kazanım kamyonu, 3 vi- danjör, 3 ilaçlama cihazı, 34 ge- ri kazanım noktası, 3 bin katı aük konteynen ve 450 bin çöp tor- basmın ilgili belediyelerin hiz- metine sunulması tasarlanıyor. Projeye göre belediyelerin araçlanyla toplanan çöpler, te- sislere getirilerek 13 ayn kısma aynlacak. Atık tesisleri ÇEV- KO tarafından iki ay sûreyle yönetilirken belediyelerin ilgi- li personeli de eğitilecek. Vakıf tarafindan depremzedelere çöp aynştırma konusunda da bilgı verilecek. ÇEVKO Projeler Koordma- törü Cezmi Neyim depremden sonra yerleşim alanlannın de- ğişmesi nedeniyle belediyele- rin çöp toplamakta zorlandığı- nı ifade ederek "Çöp topla- ma, taşıma ve ilaçlama konu- sunda prefabrik daha iyi bir sisteme ihtiyacı olduğunu be- lirledik. Depremden sonra yerieştirilen çöp konteynerle- ri yetersiz olduğu gibi çoğun- da çöp konteynerieri büe yok- tu" dedi. Proje kapsammda Düzce'de bulunan 6 prefabrike yerleşim bölgesinde de okul öncesi, gençlik eğitim, sosyal faaliyet ve tıbbi teşhis merkezleri kuru- lacak. Engelliler eğlendi reyle bilgisayar, yabancı dil ve el sanatlan eğitimi alan engelliler, Büyûkçekmece Aqua Marine'de gönülle- rince eğlendiler. Palyaçolarla birlikte dans eden engel- lilerden bazdarı, daha sonra havuzda yüzdüler. Zi- hinsel ve ortopedik engellilerin el sanatlan, görme özürlülerin ise bilgisayar kursuna katıldığını belirten merkez yetkilileri. amaçlannın engellilerin kendi ayak- ları ûzerinde durnıalarını sağlamak olduğunu anlat- tdar. (Fotoğraf: YEŞlM GÜL) Görme bozukluğu başarıyı olumsuz yönde etkiliyor fstanbul Haber Servisi - Uz- manlar, görme bozukluklannın okul başansını önemli ölçüde etkilediğine dıkkat çekerek an- ne- babalara yeni öğretim yılma başlamadan çocuklarının göz muayenelerini yaptırmalan uya- nsında bulundular. Göz sağlığı uzmanlan, çocuklann okul ba- şansımn görme bozukluklany- la olumsuz yönde etkıiendığıru ifade ettiler. Gelişmiş ülkelerde okul kayıtlan sırasında göz mu- ayene raporu ıstendığını vurgu- layan Dünya Göz Hastanesi uz- manlan, bazı göz hastalıklan- nın ilköğretim çağı çocuklann- da teşhis edilmesınin tedavide önemli rol oynadığını söylediler. Uzmanlar, göz tembellıği teda- vısinın ancak 10 yaşına kadar yapılabıldiğıne dıkkat çektiler. KİM KİME DUM DUMA BEHIÇAK [email protected] ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACI . •- • ' • ' • • p HARBİ SEMlH POROY [email protected] r—^ \ \ \ ^ — \ * - • * - • • ' KEDt LEVO APTÜLİKA TARlHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN "KAPLUMBAĞA'N/N ÖA/CÜLÜĞÜ! 6Eylül OBNİZALTJ A&>CJ,DÜ$JI*AN GEMUSZİNE KAGŞt İ TIĞI *TURTL£"CKAPUJMBA&A) ADLI DENİZALTI, İHSAN eÛCU İl£ HAH£K£r BOıyoR KE &K l°'Çl- y/ AN/MSATIYORPU. O SIKALAR KOLONİ OLAAJ AM£/?/K4WA(, İN6lLr£R£'Y£ KAGŞI VEZDtĞİâz- GURLUK £Al/A$WA,BV£HH£LL DE K4TKIDA BU- UJNKMK isnroKCu. BAŞvtMeusu üz£B/*iEr oe. OUO4A/ CAVUŞ E2BA LE£, O£NaAU7Y/ KUIMAN- MAK /ÇİN 6ÖNÛ£KlUuU'STİ. ÇAVUf LEE, O 6£C£ NEVVYOBK UMANI AÇIKLA/HNDAtd /N6İLİZSAVAÇ GEMİLEBİMS TURTLE'İLE YAKLA$ri.6£Mrl£eiNAl vACAÇniiMm PANO DENİZ KAVUKÇUOGLU Bir Tuhaf Hüzün Onunla, o manzaralı evine taşındığından bu yana üçüncü karşılaşmamızdı... Beş yıl kadar önce yine böyle bir yaz günü Nişantaşı'nda bir kafede ilk kar- şılaştığımızda ayaküstü yeni evini anlatmış, "Yeni evim manzaralı..." demişti, "balkonumdan denizgörûnû- yor..." Arkasından, gülerek eklemişti, "E, kolay de- ğil, ayda 1800 dolarkira ödüyorum!" Yüzünden, ha- yalleri en sonunda gerçek olan insanlann mutlulu- ğu okunuyordu. Aynlırken "Ne kadardeğişmiş... ° di- ye düşünmüştüm. Davranışlarıyla, diliyle, vurgula- nyla bambaşka bir insan olmuştu gerçekten... İki yıl sonra bir kış gecesi, Gayrettepe'de bir bar- dayeniden rastlamıştım ona. Sarhoştu. Beni görün- ce yanıma gelmiş, boş sandalyelerden birine otur- muştu. "Biliyor musun" diye başlamıştı söze, "bu- gün yeni bir başlangıç yaptım..." Sonra o gün, "bû- yö/r" televizyon kanallanndan biriyle anlaştığını, ga- zetesiyle ipleri kopardığını anlatmıştı. "Nihayet bitti bu iş!" Bu "nihayet"e gelene kadar çektiklerini "bir o, bir de Allah" biliyordu! Kim bilir kaç kez kırpmış- lardı yazılannı... Her seferinde sineye çekmişti. Si- neye çekmek zorunda kalmıştı... Geldiği, bulundu- ğu yerde aptalca kahramanlıklara yer yoktu! llle de şövalyelikyapılacaksa, yerindeyapılacaktı! "Ikicûm- leyialt alta getirmekten aciz dangalaklar" bile mal mülk sahibi oluyorlardı Istanbul'un en güzel yeıierinde... Onun nesi eksikti ki? Ama yine de her şeyki bir sı- nınvardı! Bir bankayolsuzluğu ile ilgili bir yazısı "yu- kannın emriyle" üç kez geri dönünce, o sabah ge- nel yayın yönetmeninin kapısına dıkilmiştı. "Koyar- sınız-koymazsınız" tartışması, sonuçta kendisinin kapıya konmasıyla noktalanmıştı! Yeni patronuyla el sıkışmasının da o güne gelmesi "tamamen" bir rast- lantıydı! Bana pek ınandırıcı geimemişti bu rastlan- tı. Biraz üsteleyince, "Televizyon işini çoktan bağla- mıştım..." demişti, "bu işler böyle yürüyorartık..." Daha sonra ortak bir dostumuzdan, onun o ban- ka yolsuzluğu yazısını da "sonucunu bilerek" yaz- dığını öğrenmiştim. "Puştun hayatısenaryo"demiş- ti dostumuz, "onda tongaya düşecek göz varmı..." Kendini kovdurarak hem "kahraman" olmuş hem de aldığı "sus payı" ile "balkonundan deniz görünen" o dairenin sahibi olmuştu. Bütün bunlar benim ka- famın almadığı, alamayacağı, esrarertgiz, kanşık iş- lerdi. Bir süre sonra o "buyük" televizyon kanalın- dan aynlıp bir danışmanlık şirketi kurduğunu duy- muştum. Yollarımızın kesişmediği başka başka hayatlarya- şıyorduk yıllardır. Yaşadığımız kentte coğrafyalanmız bileaynydı, bubirzamanlann "keskindevrimcisi" es- ki arkadaşımla... Geçen hafta ona hiç ummadığım, hiç beklemediğim bir yerde, Balıkpazan'nda rastla- yınca şaşırmıştım. Şaşkınlığım yüzüme yansımış ol- malıydı ki, ben daha sormadan, "Bugün nostaljik ta- kılıyonım... "dedi. Eski dostluğumuzadına, Çiçek Pa- sajı'nda, "Entelektüel Cavifte bir bira içmek öneri- sini kıramamıştım. Biralarımızı beklerken gözüm, gözlerinin altındaki torbalara takılmıştı. "Çokmuiçi- yorsun"diyesordum. Güldü. "Içmedençekilirmibu hayat?" Bu durumda yapılacak en doğru şey sus- mak, sonunun nasıl geleceği bilinmeyen bir meyha- ne muhabbetine kapı açmamaktı. Doğrusunu söy- lemek gerekirse, onun hayatı da, hayata dair düşün- celeri de beni uzun boylu ilgilendirmiyordu. Yollan- mız bir yerde aynlmıştı. Eski, ortak yaşanmışlıklara, anılanmıza bile farklı yerierden bakıyorduk ne zaman- dır. Bu "eski" arkadaşlar, geçmişle hesaplaşmalan- nın üstesinden bir türlü gelemiyorlardı nedense. Kendi seçimleri olan hayatlannı içlerine sindirecek- leri yerde, hiç durmaksızın "mazi" ile didişiyorlar, yoruluyorlar, doğal olarak hırçınlaşıyorlardı. Kendi- leri gibi olmayanlara, hissedilir, gözle görülür bir öf- ke duyuyorlardı. Birasını üç yudumda bitirip ikincisini söylcdikten sonra bana doğru eğildi, bileğimi tuttu. Fısıldar gi- bi, "Duyunca ne kadar üzûldüm... Bilemezsin..." de- di. Bunu söylerken yüzünü bir hüzün kaplamıştı. Ak- lıma ilk gelen, bir yıl önce yitirdiğim annem olmuş- tu. "Hayat böyle... "dedim, "ölenleölünmüyor... Ûzûl- me..." Yüzü bir an değişir gibi oldu, "Başın sağ ol- sun, ama ben onu demekistememiştim..." Purosun- dan derin bir nefes çekti. Biraz önceki o tuhaf hü- zün yeniden yerleşmişti yüzüne. "Cumhuriyet'e..." dedi, "Cumhuriyet'eçoküzülüyorum... Satlmışsmız...' Bizim gazeteyi okumadığını üç yıl önceki konuşma- mızdan biliyordum. "Okuyunca içi karanyor insa- nın..." demişti. "Sen..." dedim, "manyak mısın alla- haşkına?" Gerçekten garip oluyortardı bu yeni ha- yatlann insanlan. Kalktım. Onu, o tuhaf hüznüyle orada bıraktım. Istiklal Caddesi'ne çıktım. O hep yalnızdı zaten... Kalabalıklarda bile... F a k s : 0 2 1 2 - 7 2 3 84 97 . . . . . . . (e-posta: [email protected]) BULMACA SEDAT YAŞAYAN SOLDAN SAĞA: 1/ Aynı ulustan. ırktan ya da dın- den olan insanla- nn oluşturduğu bir topluluğu bı- hnçliveplanlıbır biçımde yok et- me. II Oyunda cezalı çocuk... Roman, öykü gi- " bi anlatı türle- nnin gınş bölü- müne venlen ad. 3/Veri... Yumur- ta, nişasta, süt ve 1 2 3 4 5 6 7 8 şekerle yapılanbirtür hel- va. 4/ İçinde katı bir mad- de enmiş bulunan sıvı . Genışlik. 5/ Meryem Ana heykelcığıne ya da res- mıne venlen ad. 6/ Adın durum eklerinden bin . Olumsuzluk belirten bir önek... Gûmüşün sımge- si. 7/Kabadayı... Yaşama gûcü. 8/ Tiyatroda karşı- lıklı konuşma sırasında, bıroyuncununrolarkada- 9 _ şının sorulanna ya da sözlenne verdığı karşılık... Bir nota. 9/ Voleybol ve teniste o>oınun her bir bölümüne venlen ad... Kalın bükülmüş sıcım YUKARIDAN AŞAĞI\A: 1/ Ateşte yanmadığına hatta ateşı söndürdüğüne inanılan efsanevi hayvan. 2/Gereğındençokyemekyiyen... Izmir'in Selçuk ılçesindeki ünlü antık kent. 3/ Babası ölmüş olan çocuk... Eskrimde kullanılan üç silahtan bin. 4/ Açık, bel- lı. . Litvanya'run plaka ışaretı 5/ Sahıp... Eskıden lıse de- recesindela okullara venlen ad. 6/ Agn (5165 m) ve Süp- han (4434 m) dağlanndan sonra Türkıye'nın üçüncü yük- sek tepesi... "— kapılı bir handa / Gidıyorum gündüz ge- ce" (Âşık Veysel). II Karakter "Türkıye bir sıcak ülke / Güneşı kocaman bir - - -" (Tahsın Saraç). 8/ Marangozluk- ta paralel çizgıler çızmek ıçın kullanılan el aracı. 9/" — Ur- gan". Gecenlerde yıtırdığımız yazar.. Saçın küçük tutam- lar bıçıminde değışik renklerde boyanmış durumu.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle