Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
EYLÛL 2000 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA
17
Köye
giriş
parası Elektronik posta: someposta.cumhufiyetcom.tr Tel: 0.212.512 05 05 Faks: 0.212.512 44 97
- Deprem bölgesinde
çadırda eğ'rtim
yapılmayacakmış...
"Cimende vapılacak!"
_ı
Dikili'den sonra Killik,
Killikten sonra
Denizköy...
Ege kıyısındaki '
Denizköy
turizmleyeni
tanışıyor...
Görenlerin
söylediği,
Bodrum'un 30 yıl
öncesine benziyor...
Geleceği de Bodrum'u
aratmayacak gibi!
Bürokratiar tarafından
hemen keşfedilmiş...
Başbakanlık K.H. 16
Bölge Müdüriüğü
Sosyal Tesisleri
kondurulmuş...
Manzaraya egemen
tepede kurulan
tesisten denize kadar
merdivenler
indiritmiş... Yine
görenlerin anlattığı,
köyün girisinde iki kişi
bekliyor... İki köylü,
ellerinde makbuz,
köye giriş için
herkesten 1 milyon lira
istiyor... Makbuzun
üzerindeki yazıdan
belli ki, "muhtariık"
böyle uygun görmüş,
her gelenden para
almaya çalışıyor...
Biraz üsteleyince
vatan toprağına
"ayakbastı" parası
vermeden girmek
olası ama orada bir
köy var, kıyıda;
gitmesek de girişi
parayla bir köyl
alk arasında "tüpgaz" olarak bilinen sıvılaş-
tınlmış (likit) petrol gazı her ne kadar mut-
fakta el yakıyorsa da "otogaz" olarak özel-
likle taksicilerin yüzünü güldürüyordu ki
hükümet hemen duruma el koydu ve otomobiller-
de kullanılan "gaz'ın katma değer vergisi oranını yüz-
de 17'den yüzde 40'a yükseltti...
Katma değer vergisindeki yüzde 23'lük artışa tak-
sicilerin tepkisi geçtikten sonra her şey "normal"e
döndü...
Alan memnun, satan memnun...
Şimdi birileri köşeyi dönüyor...
Herkes otogaz istasyonu açmaya çalışıyor; akar-
yakıt istasyonlan otogaz pompası koyuyor...
"Memnuniyet verici" sistem şöyle işliyor:
Tüpraş'ın ürettiği sıvılaştınlmış petrol gazını önce
ana bayiler alıyor ve tali bayilerine aktanyor.
Tali bayiler, istasyonlara iki tür "gaz" satıyor...
Dökmegaz ve otogaz...
Otogaz
Sanayide çeşitli alaniarda ve turistik tesislerdeki
gibi büyük mutfaklarda kullanılan dökmegazın ve oto-
mobillerde kullanılan otogazın katma değer vergisi
bu aşamada aynı: Yüzde 17...
Sıvılaştınlmış petrol gazı, istasyondan otomobile
pompalanırken "otogaz" oluyor ve katma değer
vergisi yüzde 17'den yüzde 40'a yükseliyor.
Istasyon, otogaz tüketicisinden yüzde 23 daha faz-
la vergiyi alıyor...
Fakat karşılığında fatura kesilmiyor...
Kesilse de depoya giren kadar olmuyor...
Bu durumda, yüzde 23'ler istasyon sahibinin ce-
bine kalıyor...
Bu kadaria bitmiyor...
Istasyon, elindeki "dökmegaz"a fatura keserek
tali bayiden aldığı "mal"ın satışını gerçekleştiriyor.
Faturalar, sanayi tesisine ya da turistik işletmeye
kesiliyor. Bugüne kadar örneğin 100 kilo "gaz" tü-
keten işletmeler bir bakıyorsunuz 500 kilo tüketiyor!
Akaryakıt istasyonu kestiği faturadaki yüzde 17
katma değer vergısini zaten tahsil etmiş, dolayısıy-
la karşı tarafın açıktan yüzde 17 ödemesine gerek
kalmıyor; istasyona, kestiği fatura karşılığında yüz-
de 10 "komisyon" vermek yetiyor.
Cepteki yüzde 23'e bir de yüzde 10 eklenince
buyrun size çift kaymaklı ekmek kadayıfı...
Bütün otogaz istasyonlarının böyle çalıştığı tabii
ki söylenemez...
Ama...
Birileri var ki, günde açıktan 500 milyon liraya pa-
ra demiyor...
"Sistem"i keşfedenler otogaz istasyonu açmak için
sırada bekliyor...
Maliye de seyrediyor!
SESSİZSEDASIZ(l) NLRİKUZTCEBE
\ J
TVterhametten doğan mapazm hezeyanları
1
Tez-Koop Iş Sendikası genel mer-
kezinden bir yıl içinde sekiz kişinin işi-
ne son verilmesiyle ilgili olarak genel
sekreter Faruk Ustûn tarafından te-
lefonla arandık ve yönetim kurulundan
yazılı bir açıklama aldık...
Diyorlar ki:
"Garip ama gerçek sendikacılık ör-
neği başlıklı yazınızda yer alan iddi-
alar 'gerçek' değil, memametten do-
ğan bir marazın hezeyanlarıdır."
"Çalışmayan, iş üretmeyen, aylak-
lık yapan, yalan ve dedikodu üreten,
dürüst olmayan, bir başka sendika
hesabına çalışan, diğer çalışanlann
onurunu, kişiliğini rencide edici dav-
ranışlarda bulunan kişilerin işçi sen-
dikalannda bannmalan olanaksızdır."
"İşçi sınıfının ilkelerine bağlı kala-
rak.işçi sınıfının çıkarlannı korumak
ve geliştirmek için yoğun bir çalışma
sürdürmekteyiz ve bu nedenledir ki,
Koop-lş Sendikası üzerimize saldırtıl-
maktadır."
"Içtenlikle belirtiriz ki; bu gibi kişi-
lerin üzerimize saldırtılmasının nede-
ni bu odaklardan kaynaklanmaktadır.
Ancak bu gibi saldırılara karşı hâlâ
yasal yollara başvurmayışımızın nede-
ni 'kudurmuş köpeğin tasmasını çıkar-
tarak serbest bırakan mı, yoksa ku-
durmuş köpek mi suçludur' so-
rusuna verilebilecek cevabı
bulmuş olmamızdır. Aynca, iş-
çi sınıfı için bin türlü mücade-
lemiz her platformda devam et-
mekteyken, bu gibi sahtekârlann sal-
dınlan ile uğraşacak vakit bulamayı-
şımızdandır."
Bu arada, Faruk Üstün'ün geçen
seçimde milletvekili adayı olduğu
ODP'ten de arandık; özgürlük ve da-
yanışmacılar hakkında olumsuz yazı-
lar yazmamamız direktifıni aldık!
Geri kazanım projesi
Her yıl bin ton atık
geri kazandırılaeak
Istanbul Haber Servisi -
Deprem bölgelennde tüm pre-
fabrik konutlarda "Katı Atık
Geri Kazanım Projesi" baş-
latıldı. Kocaelı, Sakarya, Yalo-
va ve Düzce'de katı atık ve ge-
n kazanım eğitım çalışmalan
yapılması öngörülen projede,
Düzce ilınde de okul öncesi,
gençlik eğitım ve sosyal faali-
yet merkezlerinin kurulması yer
alıyor
Birleşmiş Milletler Kalkın-
ma Programı (UNDP) ve Çev-
re Koruma ve Ambalaj Atıkla-
n Değerlendirme Vakfı (ÇEV-
KO) ısbirhğı, A\Tupa Insani Yar-
dım Teşkilaö (ECHO) finansma-
nıyla depremden etkilenen böl-
gelerde, 7 Ağustos tarihinden
itibaren "Katı Atık Geri Ka-
zanım Projesi" başlatüdı. Dep-
rem bölgelerindeki 34 bm pre-
fabrik konut sahibını hedefleyen
projeyle beledıyeler her yıl bin
ton atığı geri kazandırmış ola-
cak. 2,5 milyon dolarlık bütçe-
ye sahip olan projede katı atık
sorunlanna çözüm bulmak
amaçlanıyor. Kocaeli, Sakarya.
Yalova ve Düzce illerinde kul-
lanılmak üzere 5 çöp kamyonu,
3 geri kazanım kamyonu, 3 vi-
danjör, 3 ilaçlama cihazı, 34 ge-
ri kazanım noktası, 3 bin katı aük
konteynen ve 450 bin çöp tor-
basmın ilgili belediyelerin hiz-
metine sunulması tasarlanıyor.
Projeye göre belediyelerin
araçlanyla toplanan çöpler, te-
sislere getirilerek 13 ayn kısma
aynlacak. Atık tesisleri ÇEV-
KO tarafından iki ay sûreyle
yönetilirken belediyelerin ilgi-
li personeli de eğitilecek. Vakıf
tarafindan depremzedelere çöp
aynştırma konusunda da bilgı
verilecek.
ÇEVKO Projeler Koordma-
törü Cezmi Neyim depremden
sonra yerleşim alanlannın de-
ğişmesi nedeniyle belediyele-
rin çöp toplamakta zorlandığı-
nı ifade ederek "Çöp topla-
ma, taşıma ve ilaçlama konu-
sunda prefabrik daha iyi bir
sisteme ihtiyacı olduğunu be-
lirledik. Depremden sonra
yerieştirilen çöp konteynerle-
ri yetersiz olduğu gibi çoğun-
da çöp konteynerieri büe yok-
tu" dedi.
Proje kapsammda Düzce'de
bulunan 6 prefabrike yerleşim
bölgesinde de okul öncesi,
gençlik eğitim, sosyal faaliyet
ve tıbbi teşhis merkezleri kuru-
lacak.
Engelliler eğlendi
reyle bilgisayar, yabancı dil ve el sanatlan eğitimi alan
engelliler, Büyûkçekmece Aqua Marine'de gönülle-
rince eğlendiler. Palyaçolarla birlikte dans eden engel-
lilerden bazdarı, daha sonra havuzda yüzdüler. Zi-
hinsel ve ortopedik engellilerin el sanatlan, görme
özürlülerin ise bilgisayar kursuna katıldığını belirten
merkez yetkilileri. amaçlannın engellilerin kendi ayak-
ları ûzerinde durnıalarını sağlamak olduğunu anlat-
tdar. (Fotoğraf: YEŞlM GÜL)
Görme bozukluğu başarıyı
olumsuz yönde etkiliyor
fstanbul Haber Servisi - Uz-
manlar, görme bozukluklannın
okul başansını önemli ölçüde
etkilediğine dıkkat çekerek an-
ne- babalara yeni öğretim yılma
başlamadan çocuklarının göz
muayenelerini yaptırmalan uya-
nsında bulundular. Göz sağlığı
uzmanlan, çocuklann okul ba-
şansımn görme bozukluklany-
la olumsuz yönde etkıiendığıru
ifade ettiler. Gelişmiş ülkelerde
okul kayıtlan sırasında göz mu-
ayene raporu ıstendığını vurgu-
layan Dünya Göz Hastanesi uz-
manlan, bazı göz hastalıklan-
nın ilköğretim çağı çocuklann-
da teşhis edilmesınin tedavide
önemli rol oynadığını söylediler.
Uzmanlar, göz tembellıği teda-
vısinın ancak 10 yaşına kadar
yapılabıldiğıne dıkkat çektiler.
KİM KİME DUM DUMA BEHIÇAK behicak@tur1c.net
ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACI
. •- •
' • ' • • p
HARBİ SEMlH POROY semihporoy@yahoo.com
r—^
\ \ \ ^ — \ * - • * - • • '
KEDt LEVO APTÜLİKA
TARlHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN
"KAPLUMBAĞA'N/N ÖA/CÜLÜĞÜ!
6Eylül
OBNİZALTJ A&>CJ,DÜ$JI*AN GEMUSZİNE KAGŞt
İ
TIĞI *TURTL£"CKAPUJMBA&A) ADLI DENİZALTI,
İHSAN eÛCU İl£ HAH£K£r BOıyoR KE &K l°'Çl-
y/ AN/MSATIYORPU. O SIKALAR KOLONİ OLAAJ
AM£/?/K4WA(, İN6lLr£R£'Y£ KAGŞI VEZDtĞİâz-
GURLUK £Al/A$WA,BV£HH£LL DE K4TKIDA BU-
UJNKMK isnroKCu. BAŞvtMeusu üz£B/*iEr oe.
OUO4A/ CAVUŞ E2BA LE£, O£NaAU7Y/ KUIMAN-
MAK /ÇİN 6ÖNÛ£KlUuU'STİ. ÇAVUf LEE, O 6£C£
NEVVYOBK UMANI AÇIKLA/HNDAtd /N6İLİZSAVAÇ
GEMİLEBİMS TURTLE'İLE YAKLA$ri.6£Mrl£eiNAl
vACAÇniiMm
PANO
DENİZ KAVUKÇUOGLU
Bir Tuhaf Hüzün
Onunla, o manzaralı evine taşındığından bu yana
üçüncü karşılaşmamızdı... Beş yıl kadar önce yine
böyle bir yaz günü Nişantaşı'nda bir kafede ilk kar-
şılaştığımızda ayaküstü yeni evini anlatmış, "Yeni evim
manzaralı..." demişti, "balkonumdan denizgörûnû-
yor..." Arkasından, gülerek eklemişti, "E, kolay de-
ğil, ayda 1800 dolarkira ödüyorum!" Yüzünden, ha-
yalleri en sonunda gerçek olan insanlann mutlulu-
ğu okunuyordu. Aynlırken "Ne kadardeğişmiş... ° di-
ye düşünmüştüm. Davranışlarıyla, diliyle, vurgula-
nyla bambaşka bir insan olmuştu gerçekten...
İki yıl sonra bir kış gecesi, Gayrettepe'de bir bar-
dayeniden rastlamıştım ona. Sarhoştu. Beni görün-
ce yanıma gelmiş, boş sandalyelerden birine otur-
muştu. "Biliyor musun" diye başlamıştı söze, "bu-
gün yeni bir başlangıç yaptım..." Sonra o gün, "bû-
yö/r" televizyon kanallanndan biriyle anlaştığını, ga-
zetesiyle ipleri kopardığını anlatmıştı. "Nihayet bitti
bu iş!" Bu "nihayet"e gelene kadar çektiklerini "bir
o, bir de Allah" biliyordu! Kim bilir kaç kez kırpmış-
lardı yazılannı... Her seferinde sineye çekmişti. Si-
neye çekmek zorunda kalmıştı... Geldiği, bulundu-
ğu yerde aptalca kahramanlıklara yer yoktu! llle de
şövalyelikyapılacaksa, yerindeyapılacaktı! "Ikicûm-
leyialt alta getirmekten aciz dangalaklar" bile mal mülk
sahibi oluyorlardı Istanbul'un en güzel yeıierinde...
Onun nesi eksikti ki? Ama yine de her şeyki bir sı-
nınvardı! Bir bankayolsuzluğu ile ilgili bir yazısı "yu-
kannın emriyle" üç kez geri dönünce, o sabah ge-
nel yayın yönetmeninin kapısına dıkilmiştı. "Koyar-
sınız-koymazsınız" tartışması, sonuçta kendisinin
kapıya konmasıyla noktalanmıştı! Yeni patronuyla el
sıkışmasının da o güne gelmesi "tamamen" bir rast-
lantıydı! Bana pek ınandırıcı geimemişti bu rastlan-
tı. Biraz üsteleyince, "Televizyon işini çoktan bağla-
mıştım..." demişti, "bu işler böyle yürüyorartık..."
Daha sonra ortak bir dostumuzdan, onun o ban-
ka yolsuzluğu yazısını da "sonucunu bilerek" yaz-
dığını öğrenmiştim. "Puştun hayatısenaryo"demiş-
ti dostumuz, "onda tongaya düşecek göz varmı..."
Kendini kovdurarak hem "kahraman" olmuş hem de
aldığı "sus payı" ile "balkonundan deniz görünen"
o dairenin sahibi olmuştu. Bütün bunlar benim ka-
famın almadığı, alamayacağı, esrarertgiz, kanşık iş-
lerdi. Bir süre sonra o "buyük" televizyon kanalın-
dan aynlıp bir danışmanlık şirketi kurduğunu duy-
muştum.
Yollarımızın kesişmediği başka başka hayatlarya-
şıyorduk yıllardır. Yaşadığımız kentte coğrafyalanmız
bileaynydı, bubirzamanlann "keskindevrimcisi" es-
ki arkadaşımla... Geçen hafta ona hiç ummadığım,
hiç beklemediğim bir yerde, Balıkpazan'nda rastla-
yınca şaşırmıştım. Şaşkınlığım yüzüme yansımış ol-
malıydı ki, ben daha sormadan, "Bugün nostaljik ta-
kılıyonım... "dedi. Eski dostluğumuzadına, Çiçek Pa-
sajı'nda, "Entelektüel Cavifte bir bira içmek öneri-
sini kıramamıştım. Biralarımızı beklerken gözüm,
gözlerinin altındaki torbalara takılmıştı. "Çokmuiçi-
yorsun"diyesordum. Güldü. "Içmedençekilirmibu
hayat?" Bu durumda yapılacak en doğru şey sus-
mak, sonunun nasıl geleceği bilinmeyen bir meyha-
ne muhabbetine kapı açmamaktı. Doğrusunu söy-
lemek gerekirse, onun hayatı da, hayata dair düşün-
celeri de beni uzun boylu ilgilendirmiyordu. Yollan-
mız bir yerde aynlmıştı. Eski, ortak yaşanmışlıklara,
anılanmıza bile farklı yerierden bakıyorduk ne zaman-
dır. Bu "eski" arkadaşlar, geçmişle hesaplaşmalan-
nın üstesinden bir türlü gelemiyorlardı nedense.
Kendi seçimleri olan hayatlannı içlerine sindirecek-
leri yerde, hiç durmaksızın "mazi" ile didişiyorlar,
yoruluyorlar, doğal olarak hırçınlaşıyorlardı. Kendi-
leri gibi olmayanlara, hissedilir, gözle görülür bir öf-
ke duyuyorlardı.
Birasını üç yudumda bitirip ikincisini söylcdikten
sonra bana doğru eğildi, bileğimi tuttu. Fısıldar gi-
bi, "Duyunca ne kadar üzûldüm... Bilemezsin..." de-
di. Bunu söylerken yüzünü bir hüzün kaplamıştı. Ak-
lıma ilk gelen, bir yıl önce yitirdiğim annem olmuş-
tu. "Hayat böyle... "dedim, "ölenleölünmüyor... Ûzûl-
me..." Yüzü bir an değişir gibi oldu, "Başın sağ ol-
sun, ama ben onu demekistememiştim..." Purosun-
dan derin bir nefes çekti. Biraz önceki o tuhaf hü-
zün yeniden yerleşmişti yüzüne. "Cumhuriyet'e..."
dedi, "Cumhuriyet'eçoküzülüyorum... Satlmışsmız...'
Bizim gazeteyi okumadığını üç yıl önceki konuşma-
mızdan biliyordum. "Okuyunca içi karanyor insa-
nın..." demişti. "Sen..." dedim, "manyak mısın alla-
haşkına?" Gerçekten garip oluyortardı bu yeni ha-
yatlann insanlan. Kalktım. Onu, o tuhaf hüznüyle
orada bıraktım. Istiklal Caddesi'ne çıktım. O hep
yalnızdı zaten... Kalabalıklarda bile...
F a k s : 0 2 1 2 - 7 2 3 84 97 . . . . . . .
(e-posta: dkavukcuoglu@tuyap.com)
BULMACA SEDAT YAŞAYAN
SOLDAN SAĞA:
1/ Aynı ulustan.
ırktan ya da dın-
den olan insanla-
nn oluşturduğu
bir topluluğu bı-
hnçliveplanlıbır
biçımde yok et-
me. II Oyunda
cezalı çocuk...
Roman, öykü gi- "
bi anlatı türle-
nnin gınş bölü-
müne venlen ad.
3/Veri... Yumur-
ta, nişasta, süt ve
1 2 3 4 5 6 7 8
şekerle yapılanbirtür hel-
va. 4/ İçinde katı bir mad-
de enmiş bulunan sıvı .
Genışlik. 5/ Meryem Ana
heykelcığıne ya da res-
mıne venlen ad. 6/ Adın
durum eklerinden bin .
Olumsuzluk belirten bir
önek... Gûmüşün sımge-
si. 7/Kabadayı... Yaşama
gûcü. 8/ Tiyatroda karşı-
lıklı konuşma sırasında,
bıroyuncununrolarkada- 9 _
şının sorulanna ya da sözlenne verdığı karşılık... Bir nota.
9/ Voleybol ve teniste o>oınun her bir bölümüne venlen
ad... Kalın bükülmüş sıcım
YUKARIDAN AŞAĞI\A:
1/ Ateşte yanmadığına hatta ateşı söndürdüğüne inanılan
efsanevi hayvan. 2/Gereğındençokyemekyiyen... Izmir'in
Selçuk ılçesindeki ünlü antık kent. 3/ Babası ölmüş olan
çocuk... Eskrimde kullanılan üç silahtan bin. 4/ Açık, bel-
lı. . Litvanya'run plaka ışaretı 5/ Sahıp... Eskıden lıse de-
recesindela okullara venlen ad. 6/ Agn (5165 m) ve Süp-
han (4434 m) dağlanndan sonra Türkıye'nın üçüncü yük-
sek tepesi... "— kapılı bir handa / Gidıyorum gündüz ge-
ce" (Âşık Veysel). II Karakter "Türkıye bir sıcak ülke /
Güneşı kocaman bir - - -" (Tahsın Saraç). 8/ Marangozluk-
ta paralel çizgıler çızmek ıçın kullanılan el aracı. 9/" — Ur-
gan". Gecenlerde yıtırdığımız yazar.. Saçın küçük tutam-
lar bıçıminde değışik renklerde boyanmış durumu.