16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 6 EYLÜL 2000 ÇARŞAMBA 14 [email protected] 5 7. U LUSLARARASI V ENEDİK F İLM F ESTİVALİ 4 Yaşamanın dayanılmaz giicü'Kûltür Scrvisi- Ünlü tngilız yazar Samuel Bcckett'ın 19 oyununu sine- maya uyarlama projesinin yapımcıhğı- nı üstlenen Alan Moloney, şu anda ta- mamlanmış 16 fılmın tanıtımı içın Ve- nedik'e geldi. Aralannda Oscar ödül- lü Ingiliz yönetmen Anthony Mİnghel- la, David Mamet ve Sir Richard Evre gibi yönetmenlerin bulunduğu projenin en önemli özelliği, Beckett'in ajansının, yazann oyunlannın sinemaya uyarlan- masına ilk defa ızın vermış olması. Ya- pımcı Moloney bu konuda çok dikkat- li davrandıkJarını belirtiyor. Hatta şım- diden, bir yönetmen, yonımu çok 'ra- dikaJ" bulunduğu içın projeden çıka- nlmışbıle. Küçük yaştan beri bir 'Beckettfana- tiğT olduğunu belirten Mınghella da, ya- zann 1963 yılında yazdığı, ölüm ve ya- şam üzenne oyunu 'ThePlay'i sinema- ya uyarlıyor. Moloney ile bırlikte Ve- nedık'te bulunan Minghella, "Herza- man onunla bir kahvede karşılaşabüme hayalJeri kurardım. Ona karşı hasta- lıklı bir ilgim var" dıyor. Bec- kett'in yapıtlannı 'güzellik ve şiddetin sarsıcı bileşkesT olarak yorumlayan Mınghella şöyle söylüyor: "Yazunını şekilkn- dirmesi, diyalog ve sözleri kul- lanımı o kadar müketnmel kL.Günümüzde çok az yazar onun eriştiği noktaya ulaşabili- yoıf Minghella, 'Play'de, 'Kris- tin Scott-Thomas dışında, Alan Rkkman ve Juhet Stevenson'a rol vermiş. En savunmasız ve kişisel - Venedik'te en çok dikkat çe- ken kadınlardan biri jün üyesı Iranlı kadın yönetmen Samira Makhmalbaf 'KaraTahta'ad lı filmı ıle sınırlan daha da zor- layan Makhmalbaf, şimdi de Iranlı kadınlann umutsuzluğu- nu ve koşullannı anlattığı 'Ka- dın Olduğum Gün' adlı üç dı- zilik bir film ıle dikkatleri yıne üzenne çekeceğe benziyor. Film, evden çıkmak isteyen bir kız çocuğu ile başlayıp bisikletle kocasının evinden kaçan bir ka- dın ile devam eden ve özgürlük için çırpınan yaşlı bir kadının hikâye- siyle bitiyor. - 'Palavra veÜtopya' fılminin yönet- meni 92 yaşındakı ManoeldeOliveira , "Hayalleri hayal kınklıklannın karşı- sma koymak için yaşb denecekkadarya- şamış olmak gerekli. Ütopyalan seviyo- rum, çünkü benim bu cehennemden kurtulmama yardım edıyorlar" dıyor. - Her ne kadar Italyan filmleri ağır- lıkta olsa da Asya filmlerine sırtını dö- riemeyen Venedik, Koreli yönetmen 'Ada' üe tepki toplayan Kim Ki-Duk, bu fîbnle yaşamanın gücünûn ne kadar dayaıulmaz olduğunu anlatmak istemiş. • Samuel Beckett'in 19 oyunu sinemaya uyarlanıyor. Tamamlanmış 16 filmin tanıtımı Venedik'te yapıldı. Projenin yönetmenleri arasında Anthony Minghella, Sir Richard Eyre, David Mamet de var. Koreli yönetmen Kim Ki-Duk, 'Ada' ve Gabriele Salvatores'in 'Dişler' filmleri içerdikleri şiddet nedeniyle Venedik'i sarstı. Manoel de Oliveira, ütopyalan 'cehennemden kurtulmasına yardımcı olduğu için' seviyor. Kim Ki-Duk un 'Seom' (Ada) filmi ile sarsıldı. Kaçamak arayan erkeklere göl- de balık tutabileceklen yüzer kulübe- ler kiralayan, yiyecek-içeceğin yaru sı- ra bedenini de sunan bir kızın hikâye- sinın anlatıldığı film, bir çocuğun ıntı- har ettiği ve kendini kimsenin sevme- dıgıne inanan bir kızın cinsel organını 'dddiği' sahneler yüzünden pek çok ki- şinin tepkisini üzerine çekti. 30 yaşın- daki yönetmen ise " Yaşamanın gücü- nûn ne kadar dayambnazolduğunu an- latmak istedim" diyerek eklıyor: "Bir erkeğin adası kadın, bir kadının adası ise erkektin" - 52 yaşındaki Italyan yönetmen Gi- useppe Bertolucci Italyan smemasının en büyük sorununun izleyicilerin Ital- yan filmi seyretmek istememesi oldu- ğunu belirtti. "Genel olarak özel efekt- ler ve teknolojikr kullanan Amerikan sineması dışında, tüm dünya sinemala- n gerçeği televizyonda bulâbinr. Çünkü sinemadaki bu seviyesizliği insanlara teievizyon alışnrdı veyineancak televiz- yon ile bu aşıiabilir" - •Mediterraneo' (Akdenız) filmıy- le ünlenen Oscar ödüllü.ltalyan yönet- men Gabriele Salvatores'in '1 Denti' (Dişler) filmi de Venedik'i sarsan ya- pıtlardan bir diğen. Salvatores'in psi- kolojık korku türündeki bu ılkfilmı,in- sanlann dişçı koltuğuna oturduklann- da yaşadıklan korkudan yola çıkılarak yaratılmış. Bu film de yine ızleyıcıle- rin ellen ağızlannda. kusmaktan zor kurtulduklan ve ayılıp bayıldıklan bir başka şiddet içeren çalışma daha. Baş- rolünü Sergpo Rubmi'nin oynadığı filrn- de, kız arkadaşının kıskançlık yüzün- den dişlennı kırdığı bir adamın, teda- vı içın sadist bir dişçinin koltuğuna oturmasıyla gelışen olaylaranlatılıyor. "I Denti, bugünekadaryapüğun en sa- vunmasız veen kişisel fılmlerimden bi- ri" dıyen Salvatores, filmınde psıkolo- jikbir gerilimın egemen olduğunu yad- sımıyor, ama asıl temanın aşk olduğu- nu vurguluyor: " Hiçbir korkufilmibir aşk hikâyesi kadar korkunç olamaz, Aşk, aklın yüksebniş bir haoidlr. Alkol ve uyuşturueu gibL Bu yüzden Battis- ti'nin 'Aşk içın ölünmez' sözüneinan- mıyorum. İnsan o noktaya kadar gele- büryor. Bfliyorum, çünkü ben de hem be- denimdehem de ruhumda biten biraş- kuı yaralaruu taşryorum." Gere, Hollyvvood'dan yakmdı Salvatores, filmin başkaraktennm ıki ön dişınin kınlmasının aslında geç- mışe doğru açılan bir kapı nıteliği taşıdığmı belirtiyor: "Böyiece anılar mekanizma- suu harekete geçirnüş ohryor. Zamanın sınırlannı kaldın- yor. Hayaletleri ortaya çıla- yor. Üç günlük tedavi süre- since annesiyle yeniden bu- luşuyor. içine doğru bir yot- culuğa çıkıyor." 'I Denti'nin daha önce çektıği 'Nirvana' ve yenı bilimkurgu filmı "Cromosoma Cakutta' ara- sında bir köprü niteliği taşı- dığını da ifade eden Salvato- res, fılmle, insanın ancak fi- zikselbiracıyla hayatınkav- rarrunı anladığmı ve yeniden doğmak içın ölmek gerekti- ğı mesajını ıletmek istiyor. Richard Gere, Hollywo- od sinemasının artık 'en dû- şük bütçeyleen büyük izteyi- cikities'nı yakalamaktan baş- ka bir amacı kalmadığını belirterek, fılmlerin sinema yerine teievizyon anlayışıy- la çekilmesınden yakındı. Robert Altman ın 'Dr T ve Kadmlar' filmınde canlandır- dığı kanşık ılişkıler içinde kuşanhp ka- lan jinekolog karakterinin, sanıldığı gi- bı doktor-hasta arasında gelışen seks iliş- kisiyle hıç bir ılgısi olmadığını belirt- ti. Tam tersine, bu karakterin, annesi- nin 30 yıl önce istedığı gibı normal bir insan tıpi olduğunu ıfade eden Gere, "Ben asla normal bir doktor, genç yaş- ta evlenenveçoiuk çocuğakanşan nor- mal birinsanokunadnn,buyüzdenböy- le bir tipi canlanduTtıak çok boşuma dedi. 'Kan gölü9 nün içînden gizli taşlama ve ıııizalı Ünlü Japon yönetmen Takeshi Kita- no'nun merakla beklenen 'Brother' ad- lı filmi gösterime sunuldu. Yalmz bir yakuzanın hıkâyesmı anlattığı fîlrnin- de Kitano, geri planda da Tokyo'dan Los Angeles'a uzanan gangster gruplan arasında gelişen öç alma sürecini de aktanyor. Kitano, kendine özgü üslu- buyla, cesetlerin ortalığa yayıldığı deh- şet verici katliamlarla dolu, her aynn- tısına kadar gösterilen harakiri, par- mak kesme ve Çin usulü işkence sah- neleri gibi fdakîet'efektleriyle bezedi- ği fılmiyle yine izleyiciyi şaşırtıyor. Daha önce 'Hana-Bi' fılmiyle Altın Aslan Ödölü'nün sahibı olan Kitano, bu 'kangölü'nün ardmda yatan gizh taş- lama ve mizah duygusu ile yine güçlü adaylardan biri. Kitano neden özellikle yakuzalar hakkında bir film yaptığını ise şöyle açıklıyor: "Tokvo'da benim büyüdü- ğüm mabaflede gençlerin sadeceiki şan- sı vardı: Yakuza ya da beyzbol o> uncu- su olmak. Ben ikincisini seçtim, ama benceJapoma'yı gerçek anlamda tem- sil eden yakuza geteoeğini göz ardı et- memeklazun." - Japonya'da yakuzalara karşı savaş yapıhyor mu? TAKESHt KİTANO - Geçenlerde yeni bir kanun çıkardılar ve artık ya- kuzalar daha kontrol altına ahndı. Biz tkinci Dünya Savaşı'nı kaybettikten sonra polisin, bizi Amerikahlann, Çin- lilerin ve Korelilerin baskısından ve şiddetinden koruma gücü yoktu. O za- man sadece yakuzalar vardı. - Bugün yakuzalann o kadar presti- jiyokherhalde? KİTANO - Biraz azaldı. Bugün ar- tık bir kariyer yapamayan polisler. ışı bırakıp yakuzalara katılıyor. - Siz de bir ara düşünmüşsünüz... KİTANO - Yakuza olmak, bir gen- cın başıboş gezmesinden daha ıyidir. En azından bırtakım kurallan ve disiplinı var. - Ne gibi mesela? KİTANO - Örneğin, bu" yakuza gru- buna dahil ohnak için ilk önce en az bir yıl, o klanın başkanınm evinde hızmet- çı olarak çalışmak gerekiyor. Köpeği gezmeye çıkarmak, yerlen sılmek, or- talığı toplamak... Kendinden kıdemli ağabeylerine saygı göstermen ve ken- di klan başını bir baba gibi sayman ge- rekiyor. Aynca, artık 'ben'kavramın kal- kıyor. Kendini feda etmek ve bu uğur- da ölmek en yüce davranışlardan biri sayılıyor. - Peki ülkenizdeki gençleri yakuza ol- maya özendirecekbirfBm çekmiş ofanak sizi rahatsız etmiyor mu? KİTANO - Bunu düşünmedim bile. Aklıma bır fikır geliyor ve onu çeki- yorum. - Filmin Amerika'da çekilen bölüm- leri de var. Orada kendmizi ülkenizde- ki kadar özgür hissettiniz mi? KİTANO - Tabıı. Aslında Amerika- lılar biraz ganp ınsanlar geliyor. Ama Amerikahlann Japonlardan farklı ça- lışma stili olduğu önyargısı doğru de- ğil. Japonlar sette teİc ışık sistemi uy- guluyor. Amenkalılann ise çeşitli tek- nikleri var. Bunu da sanınm ışsızliği ön- lemek içuı uydurmuşlar. Tabıi bir sigor- ta meselesi var. Eğer bir saat fazla çe- kim yapılsa, sette bir şey kınlsa sigor- ta ödüyor. Bu çok önemli bir fark ta- bıi... - Yapugmız birçok iş arasında en çok hoşunuza giden hangisi? KİTANO - Aslında eğer imkânım ol- saydı, yaşlı bir dede gibi, hiçbir şey yapmadan bütün günümü geçirebilir- dim. Yorulmaktan hoşlanmıyorum. Bu yüzden de bir filmde oynadığun ka- rakter de çok az konuşur. Çünkü uzun bölümleri ezberlemek gibi bir zoriuk içi- ne gırmekten sıkıhnm. Putin, Bolşoy 'un Müdürü Vasilyev 7 görevinden aldı Kültür Servisi - Rus tıyatrosunun en tanınmış kurumu Bolşoy Tiyatro- su'nun müdürü Vladimir Vasilyev, ti- yatronun 225. sezon açılışına ramak kala, beklenmedik bir biçimde göre- vinden ahndı. Devlet Başkaru Vladi- mir Putin tarafından imzalanan ka- rarda. Vasilyev'in sanat, ıdare ve yar- dımcı yönetmenlik görevlerinin hep- sinin elinden ahndığı belirtildi. Aynı zamanda eski bir dansçı ohna özelliği de taşıyan Vladimır Vasilyev, oldukça büyük tartışmalara yol aç- nuştı. Tiyatro eleştirmeni Elena Ko- valsskai'nin kötübir idarecı olarak ni- telediği Vasilyev, beş yıldır Bolşoy Ti- yatrosu'nu yönetiyordu. Kultura sanat gazetesinın opera eleş- tirmeni Larisa Dolgacheva, Vasilyev yö- netimindekı Bolşoy Tiyatrosu'nun ar- tık ne Royal Opera House ne de New York Metropolitan ile yanşamadığmı ıfade ederken Vasilyev'in tiyatroya kaybettırdiklennın kazandırdıklanndan çok daha fazla olduğunu belirtti. 60 yaşındaki eski başdansçının Bol- şoy'u hayalperest bir anlayışla kaçınıl- maz bir kötü sona sürüklediğinı savun- du. 90'h yıllann ortasından itibaren Moskova'da sayılan gittikçe artan eğ- lence olanaklan (disko, bar ve kaba- reler) nedeniyle Bolşoy Tiyatrosu ağır ve iç karartıcı dekoru ve repertuvan- nın yetersizlığinden dolayı yeterince seyirci çekememekten yakımyordu. Ekonomik, fıziksel ve estetik açıdan tam bir krizin eşiğine gelen Bolşoy Tiyatrosu, 147 yıÜık geçmişini zorluk- la taşıyan bir binada izleyicilerle bu- luşuyordu. Sanatsal düzeyi Moskova'nın ge- nel görüntüsüne paralel olarak gitgi- de düşen Bolşoy Tiyatrosu, sahneye mükemmel yorumlanmış eserler ko- yan St. Petersburg Tiyatrosu'yla artık yanşamaz hale gelmişti. Görevden ahndığını radyodan öğrenen Vladi- mir Vasilyev, tiyatronun yeni sezon gala gecesini iptal ettikten sonra ge- çen hafta, aralanndaki benzersiz tar- tışmanıngalıbı Kültür Bakanı Mikha- • Vasilyev, beş yıldır Bolşoy Tiyatrosu'nu yönetiyordu. Sanat yönetmenliğine orkestra şefı ve kemancı Gennadi Rozhedestvenki getirildi. ü Shvydkoi'yi protesto etti. Cumartesı günü yapılan toplantı- dan sonra ise Bolşoy Tiyatrosu'nun yeni idari kadrosu belli oldu. Tiyatro genel müdürlüğüne, uzun yıllar St. Petersburg Drama Bölümü'nü yöne- ten Anatoli tksanov getirildi. Öte yandan, Bolşoy Tiyatrosu'na sanat yönetmenı olarak. en son BBC Filarmoni Orkestrası'nı yöneten Gen- nadiRozhdestvenski atandı. Rozhdest- venskı'nın göreve gelmesiyle Bolşoy Tiyatrosu'nun sanat yönetmenı koltu- ğuna yeniden bır müzısyen ve orkest- ra şefi oturacak. Bolşoy Tiyatrosu'nda ilk defa yak- laşık lork yıl önce sahne alan ünlü şef ise sıkı bir pazarhktan sonra bu göre- vı üstlendı. Sanat çevrelen ise Bolşoy Tiyatrosu'nun eski görkemli günleri- ne dönüşünün 69 yaşuıdakı Rozhdes- venski ıle gerçekleşeceğıne şüpheli gözüyle bakıyorlar. Çünkü Bolşoy'un en büyük rakıbı olan St. Petersburg Ti- yatrosu'nun başmda 47 yaşındaki di- namık ve yemlikJere açık Valeri Ger- giev var. Rozhdestvenski'nin yirmi yıllıkbir keman sanatçısı ve müthiş bir müzikal belleğe sahip büyük bir deha olmasına karşm. aynı yerde uzun süre kalmaya ve orkestralarla uzun süre prova yapmaya dayanamadığı belirtiliyor. Bolşoy'un kaderıni değiştirecek kişinin gerçek bır sanat yönetmenı olması gerektiğini savunuluyor. Tiyatro, ıdari kadrosundaki yenile- meden sonra Kültür Bakanlığı spon- sorluğunda bir restorasyon çalışması- na da uğrayacak. 19. yüzyılda inşa edilen ve yer yer çökmeler gözlenen binada kapsamh bir çalışma uygulayacaklannı belirten Kültür Bakam, aynca bu bina resto- rasyondayken büyük sahne özelliği taşıyacak küçük bir bina inşa ettikle- rini kaydetti. Bolşoy Tiyatrosu yeni sezon için perdelenni 'Kuğu Gölû' balesiyle iki hafta sonra açacak. DEFTVE . GOLOESI FtŞEKÇİ Sagcılık mı? Rahmetli OrW1 Barias, her zamanki tatlı öfke- siyle girmişti odîma. Tartian Erd«m'/' tanırmısın?' dedi. Tanımam" d#tim. "Ben tanınm. Yıllardır yazdığı heryazısını oku- dum, görûşleri tûmüyle sağcıdır" dedi. CHP'nin seçirn yenilgisinden sonraydı. Değişen yönetimde Tarh*n Erdem partinin genel sekreteri olmuştu. Sol birpartiyesa Q^i bildiği birinin genel sekreter olmasına kıayordu. • • • 26 Ağustos akşarnı CNN Türk'te Tarhan Er- dem'te Hakkı Oevrim'in karşılıklı konuşmalannı iz- lerken anımsadııTi yukandaki sözleri. Anladığım kad^Y^^^13 ^ Erdem, konuşmasın- da cumhuriyet tarihi boyunca ülkemızdeki bütün temel değişimlenn ve ileriemelerin CHP tarafından hazıriandığını öne sürdü. 1961 Anayasasi'nda yer alan çağdaş hakJann da düşünsel altyapısmın 1950'lerin ikinci yansında CHP tarafından t>enimsenip hazırlandığını söyle- di. Bugüne gelindığinde de yıne CHP'nin görevinin toplumda çağın gerektirdiği dönüşümleri yapmak olduğunu, partinin bu dönüşümü gerçekleştirebı- lecek program ve kadrolarla donatılması gerekti- ğini ileri sürdü. Yaklaşımı bana akılcı göründü. Sağcı ya da sol- cu olması düşüncesı kafamda gerilere ıtildi. Siyasetimızin, ıçınde bulunduğu, günümüz dün- yasının hayli gerisindeki düzeniyle ülkemizin ge- reksinim duyduğu çağdaşlık yolundaki değişim- leri yapamayacağı görülüyor. İlk kez bir siyasi parti yöneticisi çıkıp bu işi an- cak biz yapanz, demiyor. Biz yapabiliriz, ama şu anki yapımızla değil, önce kendimizi yenıleyip bu değişimleri yapabilecek güce kavuşmamız, buna toplumu inandırmamız gerekir, dıyor. • • • Bazen bayılıyorum televizyonlanmıza. Sanki ha- ber değil, mizah yapıyorlar. Bakıyorum, cinsel skandalla suçlanan bir millet- vekili. Olay anlatılıyor. Ardından milletvekilinin Mec- lis'te yemin eden görüntüleri geliyor ekrana: Asık bir yüzle, "Vatanın ve milletin bütünlüğünü..." dı- ye başlayıp bütün ciddiyetiyle sürdürüyor ulusu- muzun temsilcisi. Sonra yine buluşulan daireler, video kasetleri, son- ra yine aynı ses ve gorüntü: "Vatanın ve milletin bötünlüğûnü..." ••• Isterkabullenelim, isterreddedetim, toplumumu- zun da, dünyanın da gensinde kalmış bir siyasal yaşamımız var. İlk kez bir siyasetçi çıkıp, toplumumuzun gerek- sindiği çağdaş dönüşümleri yapacak, benim par- tim de içinde, hiçbir siyasal kadro yok, diyor. Ama ben partimi bu atılımlan gerçekleştırebılecek biçim- de yenileme çabası içindeyım dıye de ekliyor. Bu yaklaşımı siyasal yaşamımız içın bir umut olarak gördüğümü söylemeliyim. Sağcıltğtn ya da solculuğun neter içerdiği üstü- ne çok şey söylenebilir. Ancak bizimki gibi gerici- liğin ve tutuculuğun tutsağı olmuş, hiçbir konuda hiçbir ileri adım atamaz duruma getirilmiş bir top- lumda, "Ben kadrolanmı ve toplumu yeni bir dö- nüşüm programı için hazıriryorum " diyen birine de ben, ister istemez yakınlık duyuyorum. Seçimlenn tutucu sağ olan cumhuriyetçilerle li- beral sağ olan demokratlar arasında geçtiği, sol bir iktidann yakın bir süreçte düşlerde bile görü- lemeyeceği ABD'de 1980'lerin Reagan yönetimi- ni mi istersin, 1990'lann CKnton yönetımini mi di- ye sorulsa, hiç düşünmeden öncekine gore daha insancıl, daha çağcıl olan ikincisini yeğleyeceğim gibi, tutuculuğun dar kalıplan içinde çırpınan top- lumumuzda da küçük bir ileri adımla bile heyecan- lanmamak elde mi? 'Altm Poıtakal Müzesf kupdacak • ANTALYA (AA) - Antalya'da 37 yıllık bır geçmişe sahip olan 'Altın Portakal Film Festıvali' adına bir müze kurulması için çahşmalara başlandı. Kırk yıla yaklasan bir geleneği temsıl eden yanşmamn halen bir arşive bile sahip olmaması üzerine harekete geçen yetkililer, 2001 yılına kadar müzenin tamamlanacağmı bıldirdiler. Kurulacak müzede sanatçılann balmumu heykelleri de yer alacak. Hegerm rahuna yaUaşmak • Kûltür Servisi-Alexandre Kojeve'in 'Hegel Felsefesine Giriş' adlı btabı Yapı Kredi Yayınlan Cogito Dizisi'nden çıktı. Hegel'deki varoluşçu yam ılk kez seslendiren, onun yöntemının diyalektik değil, betımleyıci olduğunu ısrarla belirten yazar, geleneksel felsefı yaklaşımlann ötesinde bir değerlendırme yapıyor. Vladimır Kandinski'nm yeğeni olan Kojeve, Sartre, S. de Beauvoir, Fukuyama, Breton, Adler, Kaufmann gibi yüzyılm en önemli sanat ve düşünce adamlanm etkılernişti. KÜLTÜR Ç t Z t K K A M I L M A S A R A C I
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle