27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
2 5 EYLÜL 2000 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER Mali soramluluk sigortası Bayındırlık ve Iskân Bakanlığı tarafından ertelendi Yapı denetim sistenıi defindi• Bakanlığın erteleme karan, inşaatlarda can ve mal güvenliğini sağlamak üzere getirilen yapı denetimi sisteminin delinerek işlevsiz kalmasına neden oldu. CEMULUTAŞ Inşaat yapımı, ruhsat al- ma ve yapı denetimi süre- cinde yapı denetimi kuru- luşlannın yaptırması gere- ken mali sorumluluk si- gortası uygulaması, sigor- ta sektörüyle yaşanan an- laşmazlık nedeniyle Ba- yındırlık ve Iskân Bakan- lığı tarafindan ertelendi. Marmara Bölgesi'nde geçen yıl yaşanan 17 Ağustos ve 12 Kasım'daki yıkıcı depremlerin ardın- dan ortaya çıkan büyük "can ve mal kaybını engellemek ve kflynak israfina neden olan plansız, kontrobüzve kaüteslz yapuaşrnayı ön- lemek amacıyla" 3 Şubat 2000'de çı- kanlan ve 10 Temmuz'da yürürlüğe giren 595 sayılı kanun hükmûnde ka- ramame (KHK), uygulamada önem- li sorunlarla karşılaşıyor. Bayındırlık Bakanlığı'nda oluşturulan Yüksek Fen Kurulu Başkanlığı, yapı denetimi ile ilgili kuruluşlara yeterlilikleri öl- çüsünde başvurulan değerlendirerek yetki vermeye devam ederken 23 Herkes yaptıracak Sigorta, zorunlu 8 Eylül'de yayımlanan ve 27 Eylül'de yürürlüğe girecek olan 587 sayılı KHK gereğince, mal sahipleri tarafından yaptınlması gereken "zorunhı deprem sigort8sı"nı yapnrmak zorunlu. Zorunlu deprem sigortası, Doğal Afet Sigortalar Kurumu nam ve hesabına sözleşme yapmaya yetkili sigorta şırketleri tarafindan yapılacak. Yetkili sigorta şirketleri veya acentelen, zorunlu deprem sigortası primı tutannın yüzde 12.5'i oranında komisyon alacak. Doğal Afet Sigortalan Kurumu dışındaki kişi ve kuruluşlar zorunlu deprem sigortası yapamayacak. Ancak KHK'ye göre zorunlu deprem sigortası, binalarda meydana gelebilecek hasann 20 mityar TL'lik bölümünü karşılamakla yükümlü olduğundan, yapının değeri bunu aşarsa, "zorunlu deprem sigortas'' yapılmış olması şarüyla 20 milyar TL'nin üzerindeki lasım için isteğe bağlı olarak özel sigorta yaptınlabilecek. Ödenecek primler için henüz bir açıklama yapümamakla birlikte sigorta bedeli hesabına esas olarak çelik, betonarme ve karkas yapılar için metrekaresi 150 milyon, yıgma kâgir yapılar için 100 milyon, diğerleri için 50 milyon TL belirlendi. Mal sahipleri ne yapacak? Yapılar denetlenecek Mal sahipleri için yapılannı yapı denetimi kuruluşlanna denetletmeleri zorunlu. Arsasına inşaat yapmak isteyen mal sahibi, uygulama projelerini, jeoteknik raporlar dahil her türlü etüde dayalı çalışmalan, kanun, imar planı, yönetmelik, şartname ve standartlara uygun olarak yaptırdıktan sonra bir yapı denetim kuruluşuyla sözleşme imzalayacak. Yapı sahibi denetim hizmet bedeli olarak il özel idareleri ve belediyeler adına bankada açılan hesaba, kuruluşla yapügı sözleşme çerçevesinde yapı maliyetinin yüzde 4 ile yüzde 8'i arasmdaki tutannı yatıracak. Kuruluşa, projenin ve jeoteknik raporlann uygunlugunu kontrol ettirecek. Kontrol sonucu varsa yapı denetim kuruluşunun saptadığı hata ve eksiklikleri giderecek. Yapı müteahhidi sözleşmeli şantiye şefı bulunduracak. Şantiye şefı yapılan, yapı denetimi kuruluşunun teknik talimatlanna uygun olarak inşa ettirecek. Mal sahibi belediyeden yapı ruhsan alabilmek için yapı denetimi kuruluşuyla. müteahhitle yapılan sözleşmeleri; yapı denetimi kuruluşuna ait izin belgesi, mali sorumluluk sigorta poliçesi ve primlerinin ödendiğine dair belgeleri ıbraz edecek. Yapı kullanma izni için ise yapuun projesine uygun olarak bitirildiğine dair yapı denetimi kunıhışu tarafindan ilgili idareye rapor verümesi gerekecek. Ağustos'ta valiliklere ve belediyele- re gönderdiği ve gizli tututmaya özen gösterilen bir yazıyla da yapı deneti- mi kuruluşlannın yaptırması gereken mali sorumluluk sigortası uygulama- sımn 6 ay ertelendiğini bildirdi. KHK'nin 22. maddesi yapı denetim kuruluşlanna "yapının taşryıcı siste- minde meydana gelecek yapı hasarla- nndan kaynaklanan zarann karsılan- masmı sağlamak üzere mah' sorumlu- lok sigortası yapnrma zorunluhığu" getiriyor. 13. maddesinde ise mal sa- hibinın yapı ruhsatı alabilmesi için mali sorumluluk sigortasının ibraz edilmesini gerektiriyor. Böylece mal sahibi, yapı denetimi kuruluşu ve sigorta şirketi arasmda üçlü bir denetim sistemi kurarak in- şaat kalitesi geürmeyi hedefleyen ba- kanlık, ertelemeyle sistemi kendini delmiş oluyor. KHK'ye göre binadan sorumlu tu- tulan yapı denetimi kuruluşunun, ma- li sorumluluk sigortası ertelendiği için yapıda herhangi bir hasar meyda- na gelmesi durumunda bunun sorum- luluğunu üstlenmeyeceği ve yine yıl- lar süren adli ihtilaflara neden olaca- ğı belirtiliyor. 'KHK işlevsiz kakh' ~ İnşaat Mühendisleri Odası tstanbul Şubesi Başkanı Cenuü Gökce, yapı denetim kuruluşlanrun sigorta konu- su açıklığa kavuşturulmadığı için mal sahiplerinden gelen talepleri geri çe- virebileceklerini ya da Türkiye'de çok yaygın olan "bir jey ofanaz" mantı- ğıyla öngörüsüz işler yapa- bilecekleri kaygılarmı dile getiriyor. KHK'nin bu 6 aylık erteleme nedeniyle işlevsiz kaldığını ve kar- maşaya neden oldugunu anlatan Gökçe şunlan söy- ledi: "KHK'ye göre yapı de- netimi hizmeti bedeli, yapı maoyetinin yüzde 4-8 ora- nında beliriendi. Sigorta sektörfi ise sigorta bedeli olarakyapıdenetimi şirket- lerinden yapı maliyetinin yüzde 3-3J5'initalep ediyor. Anlaşmazhk da buradan kaynâklanryor. Çünkü bu durumda yapı denetimi kuruluşu para kazanama- mış oluyor. Para kazana- mayacağı bir işe de hiçbir kuruluş gu-mez." Gökçe 6 aylık erteleme sonunda da bu anlaşmazlı- ğm çözümleneceğini san- madığım, dolayısıyla yapı denetimi sorununun de- vam edeceğini söyledi. Sigortalar kanşmasm Yapı denetimi kuruluşlannın yap- nrması gereken mali sorumluluk si- gortasının, zorunlu deprem sigortası ile kanştınlmaması gerektiğine dik- kat çeken Gökçe, u MaH sonımhıhık sigortası, yapı denetimi kuruluşunun denetimini yapbğı inşaatta ortaya çt- kabflecek bir hasara karşı yapnrdıgı âgortadır. Yani mal sahibine karşı so- rumluluğunu sigorta eder. Zorunlu deprem sigortası ise mal sahibi tara- findan yaptmhr" dedi. Tarilıi koruyan muhtar ÖZGEN ACAR ANKARA (Cumhuriyet) - Olacak iş değil! Alışılmışın tersine bir köy muh- tan, köydeki tarihsel kalmtılan tahrip karan veren "Koruma KuruhTnu Kül- tür Bakanlığına şikâyet etti. Eskişehir'in Siyrihisar İlçesindeSiJ Ballıhisar köyünd^essihûs ânük1oerİ- fa tinde tarihsel alan içinden su borusu geçirilmesine ve direk dikilmesine Köy Muhtan NecdetFaydaa tepki gös- terdi. Yanm kilometre uzaklıktaki komşu Ertuğrul köyüne su götürmek amacıy- la antik Pessınus kentinin "nekropol (antik mezarnk)" alanından su bonila- nnın geçirilmek istenmesi Ballıhisar köylüleri arasmda rahatsızlık yarattı. Muhtar, ana tannça Kybele'den do- layı Friglerin dinsel başkenti olan Pes- sinus'ta kazı yapan Belçikalı arkeolo- ji profesörü John Devreker'e Kültür Bakanlığı Temsılcisi Yaşar Erten ve müze görevlisi Koray Faydacı ile bir- likte olay yerinde inceleme yaptırdı. Su borusu döşeme ve direk dikim bölgesinin Pessinus'un antik mezarlık içinde ve kurul karan ile koruma böl- gesi olduğu belirlendi; durum yetkili- lers,iletilerek çalışmalar durduruldu. • Ancak, daha sonra kurulun "direk- lerin düdlebUeeeğroe" karar vermesi üzerine başlayan boru döşeme çalış- malanna muhtarlık itiraz etti. Aynı anda yolun kullanım alanını da olumsuz etkileyen direk dikimi sıra- sında nekropol alanı içinde beş metre genişliğinde mermerden yapılmış üç tarihsel kalıntı ortaya çıktı. Buluntunun mezar olduğunun anla- şıhnası üzerine Muhtar Faydacı, Kül- tür Bakanı'na, Eskişehir Valiliği'ne, Anıtlar ve Müzeler Genel Müdürlü- ğü'ne 7 Eylül'de birer itiraz dilekçesi gönderdi. Sevgili Yüksek öğrenim Gençleri, Büyük bir çabayla, türlü zoıiuklan, yoksunluk ve olanaksızhklan aşarak üniversite- lere girme hakkı kazandınız, yürekten kutluyoruz. Sizleri yetıştirdikleri ve yüksek öğ- renime kadar getırdiklerı için anne ve babanızı da kutluyor, bugünkü koşullarda yük- sek öğrenime çocuk yetiştirmenin ne denli zor, ne çok emek isteyen bir durum ot- duğunu bildiğimiz için, ulusumuz adına onlara teşekkür ediyoruz. Sevgili Gençler, Bazjlannız büyük ya da orta boy kenttere belki de ilk kez gelecek ve eğer hazıriıklı değilseniz, şaşkına dönecek, şoke olacaksınız. Bir çoğunuz, kendi olanaklarıyla bu yeni sistemin karmaşasına dayanamayacağını fark edecek, belki de buralara gel- dığine pişman olacak. Kayıt sırasında yaşanacak karmaşa sizi bezdirecek, bir yurt ya da ev bulmak sorun olabilecek. Işte bu dönemde karşınıza çok iyi arkadaşlar çıkabileceği gibi, bu karmaşadan ve •şaşkınlığınızdan yararlanabilecek zararlı akımlann milrtanlanyla da karşılaşabile- ceksiniz. Onlar, sizin temiz ve saf duygu, beklentı ve sorunlannızı öne çıkaracak ve sizin ruhunuza, benliğinize, beyninize ve özgürlüğünüze sahip çıkmak için asıl amaçlannı gizleyerek binbir insancıl gösteri ve duygu sömürüsü yapacak, size son derece lüks olanaklar sunacaklardır. Sizinle birlikte gelen anneniz ve babanız bile sizi bir yaşam boyu etkisi altına ala- cak ve kendi çıkartarı uğruna kullanacak bu akımlann sunuculannı beğenecek, so- runlannızın çözümü için onlann yönlendirmesini ve oniara bağımlı olmanızı, hoşgö- rü, daha doğrusu çaresizlikle onaylayabileceklerdir. Sevgili Gençter, Sizler, Türkiye Cumhuriyeti'nin çağdaş okullannda iyi ya da yetersiz koşullarda da olsa, birçok bilgiler edindiniz. Aklınızı kullanmayı, kendi kararlannızı almayı ve çağ- daş, demokrat, özgürtüğüne düşkün, inançlanna başkalannın hükmetmesine izin vermeyecek bireyler olmayı öğrendiniz ya da öğreneceksiniz, öğrenmehsiniz! Bin- bir zortukla savaşarak kendi pratik zekânızla Türkiyemizin toprağından aldığınız ya- ratıcılığınızla buralara geldiniz; asla ve asla sizlere bazı kolaylıklar sağlanacak diye kendiniz olmaktan ödün vermeyin, ilkel yönlendirmelere, gerici, bölücü, akımlara kapılmayın. lleriye, aydınlığa, çağdaşlaşmaya yönelin. Büyük kentlere yerleşme, bes- lenme, kültürel açlığı gıderme gibi sorunlannızı çözmek için yalnızca öğrencisi ola- cağınız fakültelerin danışmanlanna başvurun. Kredi Yurtlar Kurumu'nun yurtlanndan birine yerieşmeye çalışmalısınız; bilmediğiniz, tanımadığınız, ama size çok iyi olanaklar sunacak, ardından da ruhunuzu esir alacak, yasadışı, Cumhuriyet düşmanı kurumlara yakınlık göstermeyin, sonradan pişman ola- cağınız geriye dönüşü olmayan tuzaklara asla düşmeyin. Yurt çıkmadığında dekan- lıklannızdakı "Öğrenciden sorumlu oğretim görevlileri"nı bulup derdınizi anlatın. On- tann yönlendirme ve yardımları sizi pek çok tuzaktan koruyacaktır. Yine Kredi Yurtlar Kurumu'nun, diğer devlet kurumlannın ya da fakülte sorumlulannızın bilgi ve yönlen- dirmestyle, bılinen saygın burs veren oluşumlann burslanna başvurun. Bizler sizin, Atatürk ilkeleri doğrultusunda çağdaş gençler, "Fikri hür, irfanı hür", düşünen, araştıran, kendini yalnız meslek alanında değil sanat ve kültür alanında da geliştiren, okuyan, eylemli olarak kültür ve spora yönelık etkinliklere katılan, ya- ratıcı ve hem kendisinin, hem de ailesinin bağımsızlığına düşkün, özgür bireyler ol- manızı istiyoruz. Hepinizi kendi çocuklanmız gibi görüyor, sizlere kucak açmaya, biraz olsun çözüm bulmaya hazır olduğumuzu belirtiyoruz. Başarı dileklerimiz hep siziniedir. Çağdaş Yaşamı Destekleme Demeği ve Vakfı 0212-252 03 53 0212-252 44 33 CoşkunAraly sözün bittiği yerden bize balayor HATİCETUNCER Gazeteye telefonla gelen izinsiz bir gösteri yapılacağı haberi üzerine Istanbul'un caddelerinden birinde boynumuzda fotoğraf makineleTİmiz beklerken Coşkun Aral'la karşüaş- tık. Coşkun Aral yammıza gelip ni- çin beklediğimizi öğrenince, "Negü- zel, sizlere imreniyorum" demişti. Şaşkın şaşkın baktık yüzüne. 1 Ma- yıs 1977'de Taksim Meydanı'nda çektigi fotoğraflar tüm dünyada ya- yımlanmıştı. 12 Eylül öncesinden geniş bir arşive sahipti. Polonya'yı sarsan ve yeni bir dö- nem başlatan Gdansk grevini SIPA Press adına izlemiş, dünyada çok sa- yıda savaş fotografına im- zasını atmıştı. Filistinü ço- cuklan, Kuzey trlanda'yı onun objektifinden izle- miştik. "Haberd" belgese- liyle dünyatelevizyonlann- da çoktan özel bir yer edin- mişti. Bizler, Aral'aözenip "onun gibi olmayı'' hayal ederken o bir cadde köşesinde kor- san gösteri bekleyen gazetecilere im- rendiğini söylüyordu. tşte Coşkun Aral'ın dünyanm sa- yılı foto muhabirleri arasma girme- sini sağlayan bu heyecan ohnuş. Bir an, foto muhabirinin gözünden dola- yısıyla objektifinden geçip insanla- ra sunuldu mu artık söz biter. îyi bir fotoğrafa fotoğraf altı gerekmediği söylenir hep. Coşkun Aral'ın, ''Sö- zün Bittiği Yer" başlığıyla Irlan- da'dan, Beyrut'tan, Afrika'dan savaş- lann içinde çektigi iki yüzden fazla fotoğrafını topladığı albüm işte bu sözün kanıtı. Coşkun Aral, "Tanık olduğu olay- lan başkalanna anlaorken ifade bi- çimi olarakteknolojinin bir nimetin- den objektifin içinden geçen fihn ve- ya digital banda kaydedip görüntüy- le aktaran insan" olarak tanımlıyor foto muhabirini. Aral devam ediyor: "Evrensel tanımlama: Görsel ta- nık, photo reporter. Sonuçta tarihe - mal olacak bir bdgeyi hazırlayan in- san. Yaşannuş olaylan, yaşamanuş insanlara doğru aktararakpozhifbir ifade biçimiyle pozhif bir anlam yûk- kyerek dahaiyisine, insanın olgunlaş- masına, evrimini tamamlamasına destek olacak biçimde, daha aktfa, yeri geldiğinde bir misyon yapmak bizim işimiz." Ama tanık olunan olaylarda fotoğ- raf makinesinin herhangi bir insan tarafından kullanıldığındakı yansı- • Coşkun Aral, "Tanık olduğu olaylan başkalanna anlatırken ifade biçimi olarak teknolojinin bir nimetinden objektifin içinden geçen film veya digital banda kaydedip görüntüyle aktaran insan" olarak tanımlıyor foto muhabirini. ma değil bir haber fotoğrafı. "Bir grafik anlayışı bir peyzaj, tasarlan- ma taşn-fotoğraf.Rembrandt'm bir ışığmı Chagall'ın grafiğini uyarlaya- biliyor. Bu arada bazı şeylerin ön pla- na çıkanhp düşûnce oJuşturuhnası'' kaygılarmı da taşır foto muhabiri. Yani foto muhabiri salt deklanşöre basmayan; doğru yerde, doğru za- manda olmasının dışında yaşadığı aktardığı olaylar konusunda çok ge- niş bilgi sahibi olmasını gerektiriyor. Bir toplumun çocukluklannı bÛip, duyarltlüdannı bilip ona göre tavır belirlemesi bir sosyolog ohnasıdır. Foto muhabirinin elinde toplumlan etkileyebilecek bir alet olması, onun sorumluluğunu arttınyor. Aral "Ateş Aranda-Underfire" filminı anımsa- nyor: "Fumde bir devrim bderi öl- mûşolr,ancak fotoğramımçekflipha- yatta olduğu imajı verümesi gerekü- dir. Foto muhabiri fotoğrafı çeker. Böyle bir olay vaşandL Nikaragua de- ğfl Boüvya'da oldu. Lider Che idL Yapüğmuz işin ne kadarönemBokhı- ğu ortada. Napahn'dan yanan kızço- cuğunun fotoğran Amerikan kamu- oyunu farklı bir noktaya getirdL Tî- me'deyaymılanan BeyTutta cektiğim bombardıman alünda kucağmda ço- cuğmia kaçan bir kadın fotoğran. Bir anda Amerika'nın tavn değiştL Bız Israil'in Lübnan'ı Fihstinh terörist- leri öldürmek için bombaladığını sa- nıyorduk. Siviller de varmış' dedi- kc Tarihetanıkohıyoruzveonuniçin olumhı şeyler yapmahyız.'' Aral, haber ve fotoğraf peşinde koşarken kendini de daha iyi tanımış. Afga- nistan'da mücahitlerle bir- likte haftalarca dağlarda yürümüş. Aral "Hayanmda spor yapmamış bir adam- dım. Dağlarda günlerce yü- rSdfim. Açlıkla boğuştum. Hamam- böceği büe yedim. Kurumuş bir keki payiaşırken duyduğum hazlar var. Bûtün bunlan yaparken kendimi ta- nıyorum" diye anlaüyor o günleri. Coşkun Aral'a göre foto muhabi- ri ya da köşe yazan, muhabir yani ga- zeteci toplumu yanlış yönlendirme- meye dikkat etmeh. Bu "misyonu" şöyle açıklıyor Aral: "Kolayahgı dikkate alan, toplu- mun çocuksuluğundan faydalanan bazı meslektaşlanmı/ var Cinsd dûr- tüleri, çocuksu dürtüleri teşvik edka anlanüarda kurnazuklarla reyting adma haberyapıp kullanıvorlar. Oy- sa biz mücadeleedip toplum kaütesi- ni evrensel ve çağdaş düzeye çekmek znrundayjz." AYDINLANMA EMRE KONGAR 12 Eylürden Bugüne Değişmenin Dinamiği-ll Geçen hafta başladığım, "ikiz ideolojik dö- nemlerin birbirini izJeyen diyalektik etkileşimi" çerçevesinde yapmaya çalıştığım bir çözümleme çabamı bu hafta sürdürüyorum. 12 Eylül öncesindeki "teröre boyun eğmiş de- mokrasi" ideolojisi, "can güvenliğini sağlayan baskıcı yönetim" dönemini, "can güvenliğini sağlayan baskıcı yönetim dönemi" de "özgür- lükçü demokrasi" ideolojisinin güçlenmesi sonu- cunu doğunmuştu. Işte Özal, hem bir önceki dönemin uzantısı hem de birsonraki dönemin temsilcisi olarak "çelişki- li" bir kimlikle ortaya çıkmıştı. Böylece "Özal Dönemi"nin "çelişkili ve ken- dine özgü" (paradoksal ve nevi şahsına münha- sır) niteliği Türkiye'ye damgasını vurdu. Ozal'ın 1982 Anayasası'nın kısıtlayıcı niteliğini ve 12 Eylül döneminin baskıcı özelliklerini kurum- laştırma çabalan ve bu çabalarta çelişen demok- ratikleşme özlemlerini uzlaştınma projesı, "küre- selleşrne bağlamında dışa açılma" ve "demok- ratikleşme eğilimlerinde tek yönlü olarak siya- sal Islama ve şoven milliyetçiliğe öncelik tanı- ma" eylemlerinde buluştu. Özal dönemi'nin bu çelişkili özelliği bugün bi- le pek çok kişinin aklını kanştırmakta ve bu döne- min "baskının kurumlaşmasınr mı yoksa "de- mokratikleşmeyi" mi temsil ettiği hâlâ tartışıl- maktadır. Oysa Özal, bir yandan kısıtlayıcı bir anayasayı ve baskıcı askeri dönemi kurumlaştınrken öte yan- dan demokratikleşme adına dışa "açılmayı sağla- yarak küreselleşmeye koşut önlemler almış, öz- gürlükler açısından da sadece siyasal Islama ve şoven (bölücü) milliyetçiliğe destek vererek çar- pık bir demokrasi anlayışı sergilemiştir. Özal dönemi, böylece "baskıcı yönetim dö- neminin" dogurduğu, hem bu dönemin ıdeoioji- sini hem de onun tepkisi olan "demokratikleş- me" beklentilerini uzlaştırmaya çalışan çelişkili bir "çarptk demokrasi" niteliğiyle ortaya çıkmıştır. Bu çelişkili "çarpık demokrasi'' dönemi kaçı- nılmaz olarak, bir yandan küreselleşme karşıtı olan, öte yandan gerçek demokrasinin kurulma- sını hedefleyen tepkileri oluşturmuş, bunun sonu- cunda da 1991 seçimlerine "demokratik sol slo- ganlar" egemen olarak ortaya DYP-SHP hükü- meti çıkmıştır. 1991 seçimleri, "çarpık demokrasi" ideoloji- sinin tepkisi olarak ortaya çıkan "demokratik ide- olojinin" sonuçlannı simgeler. Bundan sonrası, tam bir "örgütsel beceriksiz- lik" örnegi olarak gerek DYP'nin, gerekse SHP'nin (ve sonradan CHP'nin) biraz da lider değişiklikle- rinin etkisiyle, temsil ettikleri demokratik ıdeoloji- lerden bütünüyle uzaklaşmasına, dönemin ANAP- DYP etkileşimi sonucu "yolsuzluklar" iktidanna dönüşmesine ve artık buna karşı tepkilerin oluş- masına yol açmıştır. Bu arada "dürüst siyaset" ve "demokratik- leşme" ideolojilerinin yükselmesi, Refah Parti- si'ne iktidar yolunu açmış ve ne yazık ki bir önce- ki "yolsuzluk" döneminin tepkileriyle oluşan Re- fah-DYP hükümeti, bu süreci değerlendiremedi- ğinden, hem demokrasinin siyasal Islam adına yozlaştınlması hem de yolsuzluk ideolojisinin de- vamı suretiyle yerini, "temiz siyaset" ve "laik ve demokratik devlet" tepkilerine bırakmıştır. Işte bugünkü iktidar da bu beklentileri simgele- yen tam bir "tepki" iktidandır. Orta sağı temsil eden ANAP ve DYP'nin yolsuz- luklarla yıpranması, yani seçmen gözünde "güven yitirmesi" yüzde 50 dolayında dolaşan orta sağ oylann önemli bir bölümünün 1999 seçimlerinde eski bir şoven-milliyetçi partiye kaymasına yol aç- mış, MHP böylece "ikinci büyük parti" olarak hü- kümete katılmıştır. Bunun temel nedeni seçmenin "temiz politika" aramasıdır. Aynı neden, orta sağ oylann küçûk bir bölümü- nün de eski bir "orta sol" parti olan DSP'ye kay- masına yol açmıştır. DSP'nin ana söylemi, tarihsel olarak "orta sol" bir nitelik taşıdığı için, bu partinin asıl büyüme ne- deni, "orta solun temsilcisi" rolüne soyunmuş olan CHP'nin inanılmaz bir "dar kadrocu" ve "dar görüşlü" siyaset anlayışı içinde orta sol seç- menin gözünde "güven yitirmiş'' olmasından kaynaklanmıştır. DSP, böylece esas bölümü "orta sol", az bir kısmı ise "orta sağ" oy kaymasından kaynakla- nan ve "dürüstlük" ile "güven" faktörierinin çe- kiciliğine dayanan bir büyüme yaşamıştır. Devamı haftaya. ALOVA 'DA 2 MAHKUMÎYET 'Zemin etüdü yapürmaımşlar' FARUKKIKIAY YALOVA-Marmara depreminde yıküan ve 23 kişinin ölümüne neden olan apartmam yapan "SS Murat Yapı Kooperatifı" yöneticileri Kemal Uzun ve Şükran Uzun ile binanın teknik sorumlusu Mehmet Tozlu hakkmda Yalova Asliye Ceza Mahkemesi'nce mahkûmiyet karan verildi. Kooperatifin zemin etüdü yapılmadan kurulduğu ortaya çıktı. Kooperatif, adım, Uzun çiftinin oğlu jeofizik mühendisi Murat Uzun'dan alıyordu. Murat Uzun katıldığı panellerde zemin etüdünün önemine dikkat cekiyordu. 17 Ağustos depreminin ardından Yalova Cumhuriyet Başsavcılıgı'nca TCY'nin 455/2 maddesi gereğince "Tedbirsizlik. dikkatsizlik sonucu birden fazla kişinin ölümüne sebep olma" suçundan açılan toplam 167 davadan ilk mahkûmiyet karan geçen günlerde çıktı. Murat Yapı Kooperatif yöneticisi ve müteahhidi olan Kemal Uzun, kooperatif yöneticisi Şükran Uzun ve binanın teknik sorumlusu Mehmet Tozlu'nun toplam 8 yıl ve 80 milyon ağır para cezası aldığı davanın sonucu, deprem bölgesindeki diğer davalara emsal oluşturacak.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle