Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
2 5 EYLÖL 2000 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA
kultur@cumhuriyet.com.tr 15
Menderes Samancılar, birbiri ardınafUmlerde rol alıyor, kitaplar hazırltyor
Uretken ve sorumlu bir sanateı• 'Gönlümdeki Köşk
Olmasa' filminden sonra
Antonio Rondalli'nin
yönettiği 'Derviş ve
Ölüm' adlı çalışmada
rol alacak olan
. Menderes Samancılar,
şiirlerinin yanı sıra film
gûncelerini de bir kitapta
toplayacak.
MELTEMKERRAR
Tûrk sinemasının önemli karakter
oyunculanndan bıri olan Menderes
Samancılar, çekimleri süren Danımar-
kalı yönetmen Elizabeth Rygard'ın
'Gönlümdeki Köşk Olmasa' fılmınin
başkarakterlennden bırini oynuyor.
1970'li yülann Avrupa'ya ışçı göçü-
nü farklı bir dille ele alan fılmde, göç
eden yoksul bir aılenin parasızlık ve
cimnlik ıçınde yaşayan dedesıni can-
landınyor. Sanatçı, bu filmin ardından
yeni bir çalışmanın çekimlerine baş-
İıyor.
'Derviş veÖlüm' adını taşıyan, Ital-
yan-Tüık ortak yapımı fılmi Italyan yö-
netmen Antonio RondalK yönetecek.
Yapımcılığını Ferzan, Asaf ve Sıddık
özpetek kardeşlerin sahibi olduğu
ASFFflm'in ûstlendiği filmin çekim-
leri ekim ayında ve tamamı Kapadok-
ya'da gerçekleştirilecek.
- 'Gönlûmdeki Köşk Olmasa' için
'Bu filmin arkasındayım' diyorsunuz.
FOm, neden bu kadar önemffi?
SAMANCILAR- Film, Türkiye'nin
en önemli sorunlanndan birini anla-
tıyor. Yoğun şıirsel öğeler var ama,
tûm anlatılanlar bir trajediden ibaret.
tnsanlar ûlkelerini bırakıp yurtdışına
işçi olarak gitmeye başladılarsa ülke-
de çok ciddi temel sorunlarvar demek-
tir. Bu filmde olduğu gibi özellikle
68-72 yıh çok önemli acılann yaşan-
dığı zamanlardı. Almanya'ya gidip
gelmeyen birçok insan oldu, gelinlik
kızlar evde kaldı. kadınlar dul kaldı.
Insanlann yurtdışına gitme nedenleri
ülkedeki açlık. Hepimizin ailesinden
bu acılan yaşayanlar var. Bazılannın
belki sonradan eleştireceği gibi bir
yoksulluk edebiyatı değil bu! Konu-
yu bu bağlamda ele aldığırruzda biz bil-
diğımız doğrulan yansıtmaya çalış-
bk.
Samancılar 'Ben bu ülkenin sanatçısı isem, sorunlannı anlatmakla yükümlüyüm' diyor. (Fotoğraf. SENEM ÖZTÜRK)
-Biryabananm böylebirkonuyaeğjl-
mesi sizin için ne aıüam taşıyor?
SAMANCILAR - Anlatılan şey bu
ülkenin gerçeği. Gönül isterdi ki bu-
nu bir Türk yönetmen çeksin.. ama
bu bir 'Türk fflmi'dir, yabancı olan
yönetmenidir. Anlatan Tûrk olur, Da-
nimarkalı olur, Alman olur.. bu başka
bir şey. Önemli olan evrensel bir ger-
çegı anlatabihnek. Açlık çok temel, çok
evrensel bir mesele. Neruda'yı okur-
ken gözlerimin dolması, Gorki'nin
'Ana'sını okurken yüreğımin sızlama-
sı gibi... Bızım meselemızı de bır Da-
nimarkalı yönetmen pekâlâ anlatabı-
lir. Her şey, yaşanan bütün acılar ül-
kedeki açlığın getirdiği sonuçlardı.
Ben bu ülkenin sanatçısı isem, sorun-
lannı anlatmakla da yükümlüyüm.
- Tüm yaşananları bir çocuğun gö-
zünden anlatmanuı getirdiği farkhhk
nedir?
SAMANCILAR-Aslında tamamıy-
la çocuğun gözünden anlatılmıyor.
Çocuğun gözü gibi, ama yaşanan ger-
çek anlatılıyor. O bir motif Dedenin
gözünden de anlatılabılır. Daha masu-
mıyet taşıyan, daha doğrubir motif ço-
cuk. Önemli olan, yönetmenin çağ-
daş boyutta bakabılmesı, bır filme şi-
ır gıbı evrensellık katabılmesidir.
'Rol akiıgım için pişmanım'
- Oynayacağuıız yeni filmden söz
edermisiniz?
SAMANCILAR - Film Yugoslav
yazarMehmetSefimoviç'ın 'Derviş ve
Öhlm' adlı kitabından sınemaya uyar-
lanıyor. ldam edilen bir yazann mü-
cadelesi ekseninde gelişen bir devrim
öyküsü. Tamamı Türkiye'de çekile-
cek, fakat uluslararası boyut taşıyan bir
film. Filmde önce rolümü beğendim.
Başrol değıl ama.. baş karakter ben-
ce.
-Arkaarkayagetenyabancıvapnn-
lann dışında, oynayacağmız yeni bir
Türk fîlmi var mı?
SAMANCrLAR-Ben Türkrye'de en
çok ödül alan oyunculardan biriyim..
ama her nedense uzun zamandır Türk
yönetmenlerden teklif almıyorum.
önümüzdeki baharda bir yerli film
projesinde oynayacağım. Yapımcılı-
ğını 'Güle Güle' fibnimn yapımcısı
Fanık Aksoy üstlenıyor. Film doğuda
çekilecek. Hepimizin her gün gördü-
ğü ama aklımıza gelmediğı. şakada
gjrgırda adını andığımız bır öyküyü içe-
riyor film. Herkesi kahkahalarla gül-
düreceğine inanıyorum. Bu sıralar
TRT için ıki film çektım. Bın Erdo-
ğanTokath nın çektığı 'Düber', diğe-
riFeyziTuna'nın yönethğı, OrhanKe-
mal'in bir yapıtı olan 'Bir Finz Var-
dı'. Feyzi Tuna'nın fılmi, bugüne ka-
dar oynadığım en kötü projelerden bi-
ri benim için. Temposuz bir film ol-
du. Ya yanlış bır proje seçildi ya da yö-
netmenin duyarsızlığı yüzünden böy-
le sonuçlandı. Böyle bır projede rol al-
dığım için çok pişmanım.
Gorûnenin arkasındaküer~.
- Bu yıl da kısa film projekriniz ola-
cakmı?
SAMANCILAR- Ben prensıp ola-
rak her yıl en az iki tane yeni sinema-
cının füminde oynuyorum. Bunlar la-
sa film ya da tez fılmi oluyor. Bugü-
ne kadar yırmi kısa filmde oynadım.
Severek oynuyorum bu filmlerde. Genç
insanlann bizim sektörümüze gelme-
siçok önemli. 'Çağdaş SinemaOyun-
culan DernegT olarak zaten genç ye-
teneklere her zaman kapımız açık.
Desteğimız bu yü ve daha sonra da de-
vam edecek.
- Senaryo dışmda şür ve öyküler de
yazryorsunu2.Su sıralar yenibirşey ya-
zryor musunuz?
SAMANCILAR - Bir şiir kıtabı çı-
karacağım. Kitapta 1974-2000 yılla-
n arasında yazdığım eski ve yeni şi-
irlerim yer ahyor. Bunun dışında, yıl-
lardan ben tuttuğum film gûnceleri-
ni bir kitapta toplayacağım. Bir deği-
şiklik olmazsa. şıır kıtabım Can, gün-
celer de Afa Yayınevı'nden çıkacak.
- Ffflm günceferini tutmaktaki ama-
cmızneydi?
SAMANCILAR - Aslında bunlan
yayımlamak dûşüncesiyle tutmadım.
Sinemaya başladığım yıllardan bu ya-
na edındığım ahşkanlıklardan bıri bu.
Geriye dönüp baktığunda nerde, ne
zaman, ne yaptığıma daır; film setın-
deki yaşadığırmz olaylara kadar ilgınç
anekdotlar var. Bu güncelen yayımla-
maktakı amacım Türk ızleyıcısıne bır
filmin çekilme aşamalannın zorlu şart-
lannı göstermek. Bir fılm nasıl çeki-
liyor ülkemizde, insanlar nasıl emek
veriyorlar, o filmin arka plarunda ne
var, bunu yazıyla anlatmak istedim. Gö-
rünenin arkasmda ûfcm çeyter var. Ba^
zen de hıçbir yerde, hıçbır zaman ya-
şanmayacak güzel arular var. Bunlar
ancak yazıyla anlatılabilirdi.
Taksim-Tünel arasında
'1870Beyoğlu
2000-Bir Efsanenin
Monografisi'
Küttir Servisi - Yapı Kredi Kültür Merkezi yeni
sezona Beyoğlu'nu selamlayarak başhyor.
Gecmişten bugüne Beyoğlu'nu çeşitli
yönlenyle ele almayı ve yorumlamayı
amaçlayan etkınlıkler arasında 4 büyük sergi, 5
ferklı yayın ve geleneksel Sah toplanalan
çerçevesinde yapılacak olan Beyoğlu
Konuşmalan var. Etkinliğin çekirdeğini 29
Eylül 2000 tanhınde Yapı Kredi Vedat Nedim
Tor MüzesTnde açılacak olan Beyoğhı Müzesi
tçin Önerfler adlı sergı oluşturuyor. Beyoğlu
tarihini, kentsel gelışım, okullar, oteller, büyük
mağazalar, dini yapılar, eğlence hayatı,
elçilikler gibi ana başlıklar aiünda anlatan sergi,
'bir Beyoğhı Müzesi nasıl olur' somsuna da
cevap anyor. Sergıde, Pera Palas'tan Tokatbyan
OteM'ne, Gafarta Mevtevihanesi'nden Santa
Maria Küisesi'ne, Fransız Sarayı'ndan HoBanda
Elçügi'ne, Bon Marche mağazasından satın
alınmış bir elbiseden Löbon'un pasta
kutulanna, eski tabelalara uzanan objelere, bilgi
panolan ve fotoğraflar eşlik ediyor. 1870
Beyoğlu 2000 etkınlıklennin önemli
projelerinden biri Beyoğlu Beledıyesı'nın
katkılanyla hazırlanan Bir Beyoğlu Fotoromam
adlı açık hava sergisi. Taksim-Tünel arasında
tstiklal Caddesi'ni boydan boya kat eden
sergıde, bu caddenin önemli olaylan, ınsanlan,
yapılan büyük panolarla anlatıhyor. Seyyahlarm
Pera ızlenimlen, Türk edebıyatında Beyoğlu'nu
konu alan, Beyoğlu'nda geçen metinlerden
ahntılar da bu serginin parçalan. Beyoğhı'nun
unutulmaz mekânı Markiz de özel bir
düzenleme ile sergiye katılıyor. Yapı Kredi
Sermet Çifter Kütüphanesı Salonu'ndaki
Beyoğlu sergisi, Dovarlarm Arkasmda adını
taşıyor. tstiklal Caddesı yapılanndan kıliselerin,
lokantalann, kurkçülerin, konutlann, okullann,
pasajlann görmediğimiz yüzleriyle, Murat
Germen'in fotoğrafian aracıhğıyla tanışacağız.
Beyoğlu sergılerinın sonuncusu olan Bugünkü
Program-GdecekProgram'a 8 sanatçı 12 ayn
işle katılıyor. Sarkis, Ayşe Erkmen, Serkan
Ozkava, Füsun Onur. Nazh Eda Noyaa, Aydan
Mnrtezaoğhı. Gübüm Karamustafa ve Sekla
Asal, Beyoğlu'nun farklı mekânlannı
kullanarak, Beyoğlu de ılışkilennı kendı sanat
yaklaşımlan doğrultusunda ıfade ediyor. '1870
Beyoğnı 2000-Bir E&aacnh Monografisi'
projesindeki her sergiye ayn bir katalog eşlik
edecek. Proje çerçevesinde Yapı Kredi Yayınlan
da 'TürkEdebiyatında Beyoğlu' başlıldı bır
seçki hazıriadı.
Şükriye Dikmen 'in sergisi Yapı Kredi Sanat Galerisi 'nde
Az çizgtyleçokşeyanlattıKühürServisi-EnisBatur "Türkres-
minin bem AÜanoVi, hem de Utopia'sı_"
olarak tanımlıyor, geçen hafta yaşamı-
nı yıtıren Türk resminm önemli ısimle-
rinden Şükriye Dikmen'i. Sanatçımn
ölümünden önce planlanan Şükriye Dik-
men Resim Sergisi Yapı Kredi Sanat
Galerisi'nde 8 Ekim'de açılıyor.
Şükriye Dikmen'ın kendıne özgü ge-
liştırdığı resim üslubunda, Doğu ve Ba-
tı uygarlıklanrun son derece nitelikli bır
biçimde yorumlanmasmın büyük bir
önemi vardı. Şükriye Dikmen 26 Kasım
1907'de Istanbul'da doğdu, Ökokulu Bü-
yükada'da tamamladıktan sonra Ame-
rikan Kız Koleji'nde okudu. Kolej'den
sonra 4-5 yıl boyunca Galata'dakı Mer-
kez Bankası nda calıştı. O dönem resim
çahşmalan çevresinin ilgisini çeken
Şükriye Dikmen, aile dostu olan Feyha-
man Duran'ın ısran üzerıne Güzel Sa-
natlar Akademisi orta bölümüne 1940
yüında kayıt yaptırdı. Zeki Kocamemi
Atölyesi'nde başladığı çahşmalannı Nu-
nıDah Berk ile sürdüren Dikmen, Ce-
mal Tollu Atöryesi' nden mezun oldu. Le-
opoki Levi'nın Akademi'deki çalışma
döneminde de Paris Okulu'nun düşün-
celerinden etkilenen Dikmen, Akade-
mi'yi bitirir bitirmez Paris'e gitti ve üç
yıl Fernard Leger, iki yıl da Academie
Ranson'da Gustava Singier ve Roger
Chastd ile çalışü. Aynca sanat tarihı eği-
timi almak için üç yıl Paris Ecole du Lo-
uvre'a devam etti.
Şükriye Dikmen, 1953 'te Paris'te Ga- j ^ _
lerie Jeanne Castel'de ilk sergisini açtı.
Bu sergı basına şöyle yansıdı: "Sanatçnunin-
sanı saran son derece sade ve anrtsal desenler
veyüzey halinde kullanünuş saf renklerle mej-
dana getirdiği nü'krini, portrelerini ve çiçek-
lerini sunduğu, Matısse'in saf tonlan ve sade
formlanndan, Leger' nin beürtilmiş formlann
bütünlüğünü sancı enerjisinden etkileniyor;
fakat bu iki ustanın etkisindcn de stynlarak çe-
kici, kişisel bir üshıpta yaprtlar veriyor."
Paris sergilerinden sonra, 1957'de Edinburg
Festivali'ne, 1961 'de Sao Paulo Bienali'ne ve
1962'de ıse Brüksel, Paris ve Viyana'da açılan
Türk sanatı sergilerine katıldı.
Sezer Tansuğ, sanatçımn üslubunun belir-
gin niteükleri balamından yer yer keskinleşen
açık sözlü konturlannı, düz renk uyumlannın
yüzey katmanlan halinde inşa ettiğini vurgu-
luyordu:"Yapıtianndaki derinlik, renk buluş-
lan ve sadeUk, bilhassa dikkatimizi çeken öz4-
^alışmalanmın özünü araştırdığınızda
sanatımın etûtler, notlar, hafıza ve icat
yoluyla oluştuğunu görürsünüz.
Lüzumsuz gösteri ve süslü ustalık
oyunlanndan uzak, çok mütevazı, içimden
geldiği gibi resim yapmaktayım.'
liklerdendi. Onun resimde varmak istediği he-
def, kompozisyon ve renkte sadeüğe ulaşmak-
ü." 1955'te Ankara'da Helıkon Galerisi'nde aç-
tığı sergiyi ise VVTIliam Spencer, "Cesur renk
kuUanımı, konturiann keskinliği, insanve hay-
van figürierinin aşınya varan sadeliğrylebütü-
nüyle orijinal" bıçımınde değerlendınyordu.
Istanbul Türk-Alman Kültür Merkezi Gale-
risi'nde 1962'de açtığı sergi için hocası Nurul-
lah Berk ise Şüknye Dikmen'ın yapıtlannda-
kı ModigHani etkisinden söz ediyor, değışme-
yen üslubunu vurguluyordu: "Şükriye Dik-
men'in ilk bakışta yaprtlannı tanıtan bir kişi-
liği var. Değişmeden, başka yoüarasapmadan,
tek bir görüş ve tekniğe bağh kalışını haün sa-
yıhr bir kalite bilmemek imkânsız. Dikmen yo-
hına dürüsoukle devam ediyor."
Güzel Sanatlar Akademi'sinden mezun olu-
şundan 20 yıl sonra, 1968'de açtığı retrospek-
tif sergi için Nurullah Berk; "-.Türk
resmi içindetamamıylakendinehas gö-
rüş veduyuşu, deseni, rengi, çahşma tar-
zı, bir baİama konulan, sevdiği ve deği-
şfebiçjmlerdetekrarlanıaktankorkma-
dığı motifleriyle Şükriye Dikmen, oriji-
naDiğe, tek'nğe kavuşmuştur-.'' diyor-
du.
1982'de Ankara'da açtığı bir sergi sı-
rasında sanatmı söyle anlatıyordu Şük-
riye Dikmen: "Az cizgiyle çok şey anlat-
mak istiyorum. Sadelikten yanayun.
Gördüğüm her şeyi yapmak istiyorum.
tnsanlarbeniçok flgflendiriyor.tlgİDçbu(-
duğum her insanm portresini yapmak
istiyorum. Doğa için de aynı şey söz ko-
nusu. Her nesneyi her cantayı kendime
göre iiade ediyorum. Resim; kompozis-
yon,desenverenküçlüsündenohışur. Bu
üçü olmazsa konu da önemli ounuyor.
Resmi iyi bifanek, çahşmaktan yüma-
makgerekryor."
'Eser sanatçımn değil halkmdır'
ŞükriyeDikmenyapıtlan hakkında ko-
nuşmayı sevmiyordu: "Çünkü yapdan
eser artik onu meydana getiren sanatçı-
nın değil, halkmdır. Eser birfilmsesey-
redenin, bir khapsa okuyanm, bir tab-
loysa da ona bakanuKhr."
Desen, sanat yaşamı boyunca resmi-
nin temeli oldu. Akademi ve Paris'te
özellikle desen üzerine çalıştı. Desen-
lerinde ışık ve gölge zamanla ortadan
kalkmış, kontur daha da belırgınleşmış,
I önemkazanmıştı. Şükriye Dikmen'inya-
pıtlarmı; 'nü' ve 'portre'leri içeren fi-
gür çahşmalan, peyjazlar, natürmortlar ve so-
yut çahşmalar olmak üzere dört ana gruba ayı-
rabiüriz.Portresı yapılan kışinin belirgin fızik-
sel ve ruhsal özelliklen Dikmen'm yorumuy-
la, güçlü bir biçimde izleyiciye sunulur. "Port-
reyaparkengeneDDdernodekbakarak.öncede-
sen, sonra boyayla çahşınm. Bazen de gördü-
ğüm, etkflendiğjm birini, bir şeyi modde bak-
maksızm aknmda canbuKhrarak resimkrim.
Tablolanmla estetik bir haz uyandırmayı, kişj-
lerin gördukleri objekrin bir başka yorumunu
sunmayı istiyorum."
Portrelerinde realist bir anlayış içınde, ob-
jekufve natüralist görüştenuzak, büyük bir sa-
delik içinde kişinin karakter ve özelliklenni uy-
gun form ve renk düzenı ıçınde veren Şükriye
Dikmen'in resmini yeniden tanımak için bü-
yük bir fırsat olacak Yapı Kredi Sanat Galeri-
si'ndekı sergı.
BU AŞAMADA "
ŞÜKRAN KURDAKUL
Ölümünün 25. Yılında
Bedri Rahmi'ye Saygı
Şair, ressam, düşün adamı, Karadeniz uşağı,
Anadolu gezgini, genç yaşında Paris'in ünlü
atölyelerinde çalışan, öğretmenlerin öğretmeni
nice Bedri Rahmi var bizim kuşağın anılarında.
Renklerin, sözcüklerin tutsağı. Evrenin görke-
mi karşısında şaşkınlığa düşünce mistik, derviş;
kafası kızınca isyankâr. Her zaman toplum ada-
mı.
Bedri Rahmi'nin kişiliğini bulduğu 194O'lı yıl-
lann Türkiyesi'ni anımsayalım. Çağdaş insanı
görenlerle göremeyenler arasindaki çatışkı sü-
rüyor. Okumuş muhafazakâr, geleneksel olana
düşkünlüğünden kurtulamadığı için savaş ede-
biyatı çığırtkanlığına kapılmış durumda. Bu çağ-
dışı, faşizm kokan edebiyat anlayışına toplum-
sal olgu nrteliği kazandırmak isteyenler Çınaral-
tı, Orhun, Gökbörü, Tandırağ vb. dergilerinde top-
lanmışlar.
Karşrtlan Insan, Ses, Yeni Edebiyat, Servet-[
Fünun, Uyanış dergilerinde çağdaş hümanii**
manın ana ilkeleri koşutunda bir edebiyatı ya-'
ratma uğraşı veriyor.
Doğup büyüduğü yörenin dillere destan tür-
külerinde çağdaş bır şıirın ipuçlannı yakalama
becerisi gösteren Bedri Rahmi'yi insana dönen
edebiyatın yapıcılan arasında görüyoruz.
Buluşlan, söyleyişi, resimleme gücü taşıyan söz-
cükleriyle özgün bir şair. Edebiyatçı kimliğinin ikin-
ci evresi sayılabılecek 1943'ten sonraki yaratı-
lannda Yunus Emre'den itibaren Osmanlı sa-
raylarına yenık düşmemış pek çok halk ozanı,
esin kaynağı oluyor bu şaire.
"Ağaç bütün
Işık bütün
Meyve bütün
Benim dünyam paramparça.
Büyük bir ayna kınlmış
Kınlıp yere dökülmüş
Kâinatın içine düşmüş
Düşmüş ama paramparça."
Çağdaş Türk Edebiyatı'nda belirttiğim gibi in-
sanla doğa iç içedir Bedri Rahmi'de. Belirgin özel-
lıklerınden biri de betimlemeleridır. Çok değişik
betimlemeier yapmayı sevdiği için renkleri ve be-
lirleyen sıfatlan da fazla kullanır. Toplumsal te-
malan işlerken yergi ve alay öğelerinden yarar-
landığı, bildiriden çekinmediği görülür.
Ne var ki, şiire çalıştığı söylenemez Bedri Rah-
mi'nin.
özellikle toplumsal yergi yazmaya heveslen-
diği zaman dönemin beğeni ölçülerine de, Türk-
çeyedetersdüşen "tahammûr", tasavvur", "kis-
ve" vb. gibi sözcükler kullanmaktan rahatsızlık
duymaz. Bu nedenle yer yer, etkileyici dizelerin
yanı sıra, sönük, çağnşıma kapalı dizelerle kar-
şılaşınz.
Nâzım Hikmet, Adalet Cimcoz'a yazdığı
mektuplann birinde Bedri Rahmi'nin şiirinden söz
ederken "Bedri gibi çok kuvvetli bir şairde in-
sanı şaşırtan teknik kusuriar var" diyerek, güzel
ile güzel olmayanın yan yanalığından doğan
olumsuzluğa dikkat çekmiş.
Çoğu zaman ilk buluşların coşkusuna kapıl-
mış olsada "Sitem", "Karadut" gibi, içtenüğiy-
le şiirınin utkusu sayılabılecek ömekler verdiği
unutulmamalı Bedri Rahmi'nin.
"Yâr, yâr.. seni kara saplı bir bıçak gibi
sîneme sapladılar.
Değirmen misali döner baş/m
Sevda değil bu bir hışım
Gel gör beni darmadağın
Tel tel çözülüp kalmışım.
yâr, yâr,
Canımın çekirdeğinde diken
Gözümün bebeğinde sitem var."
Bedri Rahmi, 21 Eylül 1975'te göçtü dünya-
mızdan. 25 yıl olmuş. Bu zaman dilimi uluslann
yaşamında da tarihin önemli bir parçası demek.
Yaşadığı, yarattığı yıllann nice Bedri Rahmi'sin-
den kültür ve sanatımıza çok şey kaldı.
I . Antonio Lauro Klasik ötar
Bienaii ekimde gerçekleşecek
• Kültür Servisi - Sevda Cenap And Müzik Vakfı
tarafından düzenlenen Antonio Lauro Klasik
Gitar Bienali'nin üçüncüsü 20-25 Ekim tarihleri
arasında Ankara'da gerçekleştırilecek. TC Kültür
Bakanhğı, Dışışlen Bakanlığı Kültür Işleri Genel
Müdürlüğü ve Venezüella Büyükelçiliği'nin
katkılanyla düzenlenen bienal 6 gün sürecek.
Ankara'da yapılan bienal, bu yılki konserleriyle
Eskişehir, Kunkkale, Nevşehir, Niğde, tstanbul,
Samsun, Van şehirlerine yayılacak. Şehir içi ve
dışında 20 konserin yer alacağı bienal
kapsamında aktif katılımcıların yanı sua gitar
derslerinin içeriğini merak eden dinleyicilere de
açık olan 3 çalışma grubu bulunuyor. Genç
yetenekler Kanneci, Toros, Hopstock, Lixi gibi
ünlü yorumcular ve gitann büyük üstadı A. Diaz
ile tanışma ve deneyimlerinden yararlanma
fırsatına sahip olacaklar. Yanşmaya otuz yaşından
gün ahnamış tüm Türk gençleri katılabılecek. Bir
Türk bestecisi yapıtının çalınması zorunlu olan
yanşmamn son başvuru tarihi 2 Ekim 2000. Üç
kıtanın temsilcilerinden oluşan jüride ıse A. Diaz,
T. Tezuka, J.G. Moreno, M. Toros ve E. Bayraktar
yer alıyor. Yanşmarun elemeleri 21-22 Ekim
tarihlerinde yapılacak.
Yomommni uçıarr yurtnşımn
ikJödülaldı
• Kültür Servisi - Belanıs'takı Uluslararası
Tiyatro Festivali'ne katılan Istanbul Devlet
Tiyatrosu'nun oyunu Refik Erduran'm yazdığı
'Yemenimin Uçlan' Türkiye'ye iki ödül getırdi.
Oyundaki Zehrâ rolüyle Bilge Şen 'En tyi
Oyuncu', Aleksander Kantaria da 'En İyi
Yönetmen' ödülüne layık bulundu. 'Yemenimin
Uçlan' ABD, Fransa ve Italya'mn da aralannda
olduğu 14 ülke arasında başan sağladı.