Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
25 EYLÜL 2000 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA
17
Havaya yazılan
öneri
ANAP, son 20 yıldır bu ülkenin yöne-
timinde pay sahibi olan partilerden. Hem
de ülke ve toplum gereksinimlerine dö-
nük plan yapılmasını rafa kaldıran parti-
lerden. Bugün Türkiye'de bir enerji sıkın-
tısından söz ediliyorsa eğer, ANAP'ın sa-
yesindedir.
Aynı ANAP'ın önde gelenleri, bugün de,
bir kamu hizmeti olan enerji sektörünün
özel ellere devredilmesi, bir avuç şirke-
te "uygun koşullarda" enerji alım, satım
ve dağıtım garantileri, imtiyazlan verilme-
si peşinde.
Aynı ANAP'tan Enerji ve Tabii Kaynak-
lar Bakanı olan Cumhur Ersümer, ge-
çen hafta Bakanlar Kurulu'na enerji ta-
saraıfu sağlamak amacıyla öneri sun-
muş:
"Zarareden Seydişehir Alüminyum ile
Iskendenın Demir Çelik fabrikalannı ka-
patalım ya da üretimlerini durduralım."
Iki kamu tesisinin kapatılmasının ya-
ratacağı tüm sakıncaJar bir yana, Seydi-
şehir Alüminyum'da 2 bin 800, lskende-
run Demir Çelik'te de 11 bin işçi çalışı-
yor. Bu iki tesis kapatılırsa bu insanlar ne
yer, ne içer? Sayın Ersümer işin bu ya-
nını hiç düşünmüyor. Kaldı ki, geliştirdi-
ği öneri gerçekleri de yansıtmıyor.
Bir kere Seydişehir Alüminyum tesis-
leri, Ersümer'in ileri sürdüğü gibizararet-
miyor. Bu yılın son 8 ayında kân 4.2 tril-
yon liraya ulaşmiş. Yıl sonunda 7 trilyon
lira kâr bekleniyor.
Iskenderun Demir Çelik'e gelince...
Özçelik-iş Sendikası Başkanı Recai Baş-
kan'a göre tesis, bu yılın ilk 8 ayında
677 milyon kilovatsaat elektrik enerjisi kut-
lanmış. Ancak, küçük bir aynntı: 677 mil-
yon kilovatsaatlikenerjinin 602 milyon ki-
lovatsaatini fabrika "kendisi" üretmiş.
Var mısınız hep beraber tempo tutma-
ya: "Havaya, havaya, Ersümer'in öneri-
si havaya!"
İSIK KANSU
Cumhupiyetin kazanımları film şeridi gibi
Yaratılmak istenen sanal dün-
yaya karşılıkTürk-lş, kendi görüş-
lerini tabanına ve topluma aktara-
bilmek için çareyi video kaseti ha-
zırlamakta buldu. Sosyal güvenlik,
iş güvencesi, özelleştirme gibi ko-
nularda yaklaşık yanmşar saattik
filmlerçekildi. Ülke çapındaki sen-
dika şubelerı aracılığıyla işçilere
de gösterilmeye başlandı kasetler.
Hatta kımi yerel televizyon kanal-
ları da filmleri yayımlama karan al-
dılar.
Türk-lş'in "özelleştirme" kase-
tindeki saptamalara birgöz atalım:
"Atatürk, anayasaya devletçilik
ilkesini ekletti. Günümüzde ana-
yasaya özelleştirme anlayışı kon-
du. Atatürk döneminde devlet el'ıy-
le sürdürülen eğitimde büyük ba-
şanlar sağlandı. Bugün devletokul-
lan çökertilmiş, eğitim özelleştiril-
miş durumda. Atatürk dönemin-
de fr&ngiyle, veremle, srtmayla mü-
cadele edildi; temel sağlık altyapı-
sı kunuldu, koruyucu hekımlik an-
layışıyeıieştirildi. Günümüzde sağ-
lık özelleştiriliyor. Atatürk, kendi
çiftiiklenni bağışlayarak bugünün 77-
GEM'ini kurdu. Bugün flGEM ki-
ralama adı a/fında özelleştiriliyor.
Atatürk, ormanlan milliieştirdi ve
devletleştirdi. Bugün ormanlanmı-
zın özelleştirilmesiisteniyor. Atatürk
Zonguldak Kömür Havzası'nı ve
kömür işçisini Fransız şirketlerin-
den ve diğer özel şirketlerden kur-
tardı. Bugün bu madenteröze/teş-
tirilmeye ve kapatılmaya çalışılıyor.
Atatürk Etibank'ı kurdu. Günümûz-
dekiler Etibank'ı özelleştirdi. Ata-
türk Ergani bakır madenini milli-
ieştirdi ve devletleştirdi. özelleştir-
meciler bu madeni özel sektöre
devretti. Atatürk Sümerbank'ı kur-
du, özelleştirdiler. Atatürk Izmit'te
kâğıt fabrikası kurdu. SEKA bugün
özelleştiriliyor. Atatürk Karabük De-
mir Çelik Fabrikası'nı kurdu. Fab-
rika birsüre önce özelleştirildi. Os-
manlı döneminde ve Cumhuriye-
tin ilk yıllannda elektrik üretim ve
dağıtımını yabancı şirketleryapar-
dı. Atatürk bu şirketleri milliieştir-
di ve devletleştirdi. Bugün bu iş-
letmeler özelleştiriliyor. Osmanlı
döneminde tramvaylaryabancı şir-
ketlerin elindeydi. Atatürk bunlan
milliieştirdi ve devletleştirdi. Şim-
di halk otobüsleri aracılığıyla özel-
leştirme yaşıyoruz. Osmanlı döne-
minde Istanbul ve Izmir'in su da-
ğıtımını yabancı şirketler üstlen-
mişti. Atatürk bunlan devletleştir-
di. Şimdi yabancı şirketler kentle-
rin su dağıtım işine yeniden el at-
maya çalışıyoriar."
Tam bu sırada arka fondaki ses
soluklanıyor ve yorumu yapıştın-
yor:
"Birileri Atatürk'ten sanki inti-
kam alıyor."
Doç. Dr. Şengül Habtemrtoğlu,
Dünya Ticaret Örgütü'nün
(DTO) kadın işgücünü nasıl - -
tehdrt ettiğini araştırmış.
"DTÖ'nün ticaretpolitikalan
gündeme geldiğinde kadınlar
sessizdir. Kadın bakış açısı hiç
yoktur ve ticaretin liberalize
edilmesine ilişkin
DTÖ çalışmalannda belirgin bir
kadın politikasına rastlanmaz"
diyor ve ekliyor "Çünkü
kadınlar unutulmuştur."
Uıtutulan kadm
Hablemitoğlu, kadın işgücünün
durumundan da söz ediyor:
"Bütün dünyada kadınlar, hâlâ
temel eğitime, çalışmaya, arazi
ve kredi olanaklanna eşit olarak
erişememeyi içeren, yaşamın
her alanına yayılmış bir dizi
aynmcılıkla karşı karşıyadıriar.
Ihraç ürünleri üretimi alanında
27 milyon çalışanın
yüzde 19'u kadındtr - - -
ve erkeklerden
yüzde 20-50 oranında
daha az ücret almaktadıriar.
Hükümetler, buralarda
yatınmlan çekici kılmak amacıyla
düşük işgücü standartlannı
benimsemek için yanşıriarken
ücretler ve çalışma koşullan
kadınlar açısından katlanılmaz
olmuştur."
İş çıkara gelince, kadtn
unutulmuyormuş meğer...
ÇALIŞANLARIN
SORULARI/SORUNLARI
YILMAZ ŞİPAL
SSK, 51 Yılın Tavan Ucretleri
Nisan 1950'de o günkü adıyla İşçi Sigortalan Kurumu olan
Sosyal Sigortalar Kurumu'nca "malullülc, yaşhlık ve ölüm si-
gortalan" uygulamasına başlandı. 2000 yılı Nisan ayında 50.
yılını dolduran bu uygulama 51. yaşına basmıştır.
1950 yılı Nisan ayında prime esas taban ücret 60 (altmış), ta-
van ücret ise ayda 600 (altıyüz) liraydı. 50 yıl içinde SSK. tavan
ücreti milyon kat artarak, 600 liradan 600 milyon liraya ulaşmış-
tır.
Bu elli yıllık sürenin SSK primine esas ucretleri, Türkiye'de-
ki ekonomik darboğazlann ve enflasyonunda bir göstergesi gi-
Bu yazımızla, SSK'nin 2000 yılmı da içine alan 51 yıllık pri-
me esas tavan ücretlerini karşılaştırarak enflasyonun 50 yıllık
geçmişini de gösteren bir ışık tutmayı amaçladık. Bunu yapar-
ken sözcükler yerine sayılann dilini kullanmayı yeğledik.
SSK 1950-2000 Dönemi 51 Yıllık Tavan Ucretleri
Yıl
1950
1951
1952
1953
1954
1955
1956
1957
1958
1959
1960
1961
1962
1963
1964
1965
1966
1967
1968
1969
1970
1971
1972
1973
1974
Toplam
5.400
7.200
7.200
7.200
15.300
18.000
18.000
18.000
18.000
18.000
18.000
18.000
18.000
18.000
18.000
33.000
36.000
36.000
36.000
42.000
43.200
47.250
59.400
59.400
59.400
Artş%
%0.00
%0.00
%0.00
%0.00
%112.50
% 17.65
%0.00
%0.00
%0.00
%0.00
%0.00
%0.00
%0.00
%0.00
%0.00
%83.33
%9.09
%0.00
%0.00
%16.67
%2.86
%9.38
-%25.71
%0.00
%0.00
Yri
1975
1976
1977
1978
1979
1980
1981
1982
1983
1984
1985
1986
1987
1988
1989
1990
1991
1992
1993
1994
1995
1996
1997
1998
1999
Toptam
65.700
72.000
86.400
107.940
135.480
211.500
238.500
293.250
427.320
571.140
790.020
1.023.300
3.302.248
7.065.720
12.787.380
22.080.060
31.564.980
46.842.660
64.937.430
85.386.240
109.891.080
278.247.960
630.952.740
1.150.143.840
1.993.941.000
Artş%
%10.61
%9.59
%28.75
%24.93
%25.51
%56.11
%12.77
%22.96
%45.72
%33.66
%38.32
%29.53
%222.71
%113.97
%80.98
%72.67
%42.96
%48.40
%38.63
%31.49
%28.70
%153.20
%126.76
%82.29
%73.36
2000 Yılr Tavan Ucret Toplamı 5.880.000.000 %194.89
51 Yıllık Tavan Ucret Toplamı 10.321.839.838
50+1= 51 Yıllık SSK Tavan Ucret Oranlan
Oönem
1950-1954
1955-1959
1960-1964
1965-1969
1970-1974
1975-1979
1980-1984
1985-1989
1990-1994
1995-1999
2000 Yılı
Toplam
Yıl
5
5
5
5
5
5
5
5
5
5
1
51
5 Yıl Toplamı
42.300
90.000
90.000
183.000
268.650
467.520
1.741.710
24.968.668
250.811.370
4.163.176.620
5.880.000.000
10.321.839.838
%Oranı
%0.0004
%0.0009
%0.0009
%0.0018
%0.0026
%0.0045
%0.0169
%0.2419
%2.4299
%40.3337
%56.9666
%100.0000
Medyaya
duyuru
"Muteber işadamlanmız" ile ek-
ran kuşu "san-at-çılanmız"m açılış,
saçılış ve kapanışlanna düşkün
"medyamız"a duyuru:
Değerli eğitimci ve dilbilimci Be-
şir Göğüş, Ankara Namık Kemal İlk
ve Ortaokulu'nun kurucusudur. Mil-
li Eğitim Bakanlığı Talim Terbiye
Kurulu'ndaraportör, Türk Ansiklo-
pedişi'nde danışman olarak çalış-
mış; Öğretmen Okulları Genel Mü-
dür Yardımcılığı, bakanlık müfet-
tişliği yapmıştır. Uzun yıllar Ata-
türk'ün Türk Dil Kurumu'nda gö-
rev üstlenmiştir.
Bugün "medya"da çatışanlann
çoğunluğunun yetişmelerine katkı-
da bulunan dilbilgisi kitaplannı, Türk-
çe sözlükleri, Türkçe öğretimi kıla-
vuzlannı hazıriamıştır.
Beşir Göğüş'ü, eşi Cemile Gö-
ğüş ve kızı Sezen Göğüş ile bir-
likte geçen yıl 17 Ağustos depre-
minde yitirdik. Hayatta kalan tek kı-
a DiteK Göğüş Ülgüray, kardeşi Se-
zen Göğüş'ün avukatlık bürosunu
"Beşir Göğüş Türk Dili Araştırma
Merkezi" haline dönüştürdü. Dil Der-
neği ile Göğüş ailesinin biriikte ger-
çekleştirdikleri merkez, 3 binin üze-
rindeki kitabıyla birlikte "ŞehitAdem
Yavuz Sokak Şahin Işhanı No:16/6
Kızılay/ANKARA" adresinde yann-
dan başlayarak Türk dili konusun-
da araştırma yapmak isteyenlerin
hizmetine açılıyor.
Dil Derneğı Başkanı Prof. Dr.Şe-
rafettin Turan'ın, merkezin açılışı-
na ilişkin düzenledığı basın toplan-
tısına ilgi göstermeyenleredir sö-
zümüz...
Türkiye'de yalnızca ucuz ve sulu
sıradanlıklar yok elbette. Onur ve
mutluluk duyutacak bilime ve bilgi-
ye dönük sıradışılıklar da yaşanıyor.
Beşir Göğüş'ün uğraşısını binlerce
kitap ileyaşatacak küçücük, ama ay-
dınlık merkez bunun bir kanrtı.
HAYVANLAR ISMAÎL GÜLGEÇ lgulgec@yahoo.com
KİM KİME DUM DUMA BEHÎÇAK behicak(qtun\.net
- =>.?
HARBt SEMİH POROY semihporoy@yahoo.com
TARİHTE BUGÜN MÜMTAZARIKAN 25Eylül
ANKARA 12. ASLİYE HUKUK
MAHKEMESİ'NDEN
Esas No: 2000/316 Davacı: Ankara Büyûkşehir Belediye Başkan-
lığı Vekili: Av. A. Faruk Erol Davalı: Yusüf Alptekin
Dava: Tescil Dava Tarihr. 12.5.2000 Davacı Ankara Büy. Beld.
Başk. taranndan davalı Yusuf Alptekin aleyhine açılan tescil davası-
nın verilen ara karan gereğince, Davalı Yusuf Alptekin'e çıkanlan
tebligat bila ikmal iade edilmış. zabıta tahkikatında da adresi meçhul
olarak bildirildiğinden, dava dilekçesinin ve duruşma gününün ilanen
tebliğine karar verilmiş olup bu dava ile ügiH ibraz etmek istediği bel-
geleri duruşmanın bırakıldığı 17.10.2000 günü saat 09.45'e kadar
göndermeniz veya bir vekil tarafından kendinizi temsil ettirmeniz, et-
tırmediğiniz takdirde 7201 sayılı TY'nin 23-29 ve devamı maddeleri
ile HUMK'nin 213-377. maddeleri gereğince yargılamanın yokluğu-
nuzda yapüacağı ve hüküm verileceği tebliğ yerine kaim olmak üze-
re ilan olunur. 15.9.2000 Basın: 52470
PASİFİK'/GOR£N GÖZLER..
1SQ'TB BU6ÛN, PASİtiK(BÜYÜK OKWNUS)il
KB2BİRAVRUPAU TM&fMMM ĞÖttkCÜf
VASCO NUNE2 D£ BALBOA, eÛN£YAMggİI*
ADU KOLDNtYİ KUttAN BtRSEIİİİiı'ENCİYOİ.
ANCAK, İSPANYA KH&UNtN &ÖMOej?&Sİ
YALİYİ TANtMAMAlOA İSMNCl OURuAMJNA
GİÜMSTİ- KIRAUN 6UVENİNİ KA2ANMAIÇ İ^H,
&İR YERU ŞE&'H/N SâZUHU ETTİâi eÛVUK
DGNİ2I SULAMK ISTEOÎ. PANAMA'NtN fiV
DAR YE8İND£,BArırA OOİAU, 19OAOAMI
VE 600 YBRLİ İLE YOtA ÇltCTl. KOKAUJMÇ
Bifl TROPİKORMANOA İLERLİyE£EK,2S
GÜNDB ÖBÛROVtM ULAÇrilAR.Bi* 7EPE-
D£N PASİÜK'İ fUC ĞÖftSN DE 8AI&OA OU>U.
ANKARA 12. ASLÎYE HUKUK
. HÂKİMLİĞl'NDEN
EsasNo: 1998/415
Davacı Büyükşehir Belediyesi Başkanlığı vekili taranndan davalı Ramazan Tükel aleyhine açılan tescil davasının mahkememizde
yapılan muhakemesi sonunda,
Davalı Ramazan Tükel'e çıkanlan tebligatlar bila ikmal iade edilmiş, zabıta tahkikatında da adresi meçhul olduğundan, mahkeme-
mizden verilen 15.4.1999 tarihve 1998/415esas, 1999/196 karar sayılı ilamı ile Mamak ilçesi Mutlu-Kutlu Mahallesi, 36180 ada, 4 par-
seldekı 56/1035 olan davalı hissesinin 2942 sayılı kanunun 17'nci maddesi uyannca bu hissesinin tapu sicilinden iptali ile davacı An-
kara Büyûkşehir Belediyesi adına tapuya tesciline karar verilmiş olmakla işbu ilanın karar tebliği yerine geçerli olmakla 15 gün okuma,
15 gün tebliğ süresi, toplam 1 ay içerisinde kendisini bir vekille ya da kendisi taranndan temyiz etmesi, temyiz etmediği takdirde kesin-
leşeceği hususu karar tebliği yerine geçerli olmak üzere ilanen tebliğ olunur. 11.9.2000 Basın: 52471
GÖRÜŞ
SONMEZ TARGAN
Kurultay!
CHP 30 Eylül'de olağanüstü kururtaya gidiyor. özel-
likle aydın kesim, içinde yer yer küçümseme duygu-
lannın da bulunduğu ironik bir tutum içinde. Nedeni,
bu partinin çok sık kuruttay yapıyor olması.
Demokratlığı ve çağdaş hukuk ilkelerini dilinden
düşürmeyen aydınımızın bu tutumuna şaşmamak el-
de değil. Çünkü, kuruluşu, yapısı ve ışleyişi demok-
ratik ilkelere göre biçimlenmiş tüm örgütlerde kuruJ-
taya gitmekten değil, gidilmemekten şikâyetçi olun-
ması gerekmez mi?.
Gerek sendikalarda, gerek demokratik kitle örgüt-
lerinde, gerekse siyasal partilerde kurultay (Genel Ku-
rul) en büyük organdır. Bu organı sağlıklı ve düzenli
çalışmayan bir toplum kuruluşunun (dikkat edilirse
salt sivil demiyoruz) demokratik ve katılımcı bir yapr-
ya sahip olduğu ileri sürülemez.
Her ne nedenle olursa olsun, bir toplum kuruluşu-
nun kurultayını çalıştırıyor olması, diğer organlannın
da sağlıklı çalışıyor olmasının ya da sağlıklı çalışma
araytşı içinde olduğunun kanıtıdır.
Ozellikle siyasal partiler için kurultayın ne anlama
geldiğini biraz daha açmamız gerekecek. Kurultay,
bir partide stratejik önem taşıyan tüm siyasal konu-
lann görüşülerek karara bağlandığı en yüce organoV.
Başka bir deyişle, partiler, temsil ettikleri kitlelerin ya-
şama ilişkin tüm istemlerini siyasal bir izlenceye dö-
nüşmesinin son noktasını kurultayda koyariar. Kurul-
tayda alınan siyasal karariara alt organlann uymama-
sı ya da bozması yetkisı olmadığı gibi, kurultay bu yet-
kisini hiçbir organa devredemez. Bu yetki devredile-
bilıyor ya da önemli siyasal karaıiar öncesi bu yetki-
ye gidilmiyorsa, o partide demokratik ilkelerin varlj-
ğından söz etmeye de olanak yoktur.
Bunu bir örnekle açalım. Geçen genel seçimlerde
sağlı-sollu bırçok parti umduklannın tamamen dışın-
da büyük bir seçim yenilgisi aldılar. Bunlann içinden
kaçı seçim yenilgilerini değeriendirmek ve sorumlu-
lannı sorgulamak için kurultay topladı?.. Gerekçesi ne
olursa olsun, partileri siyasal erke taşıyacak nihai ça-
lışma alanı olan seçimlerde büyük bir yenilgiye uğra-
yan bir parti, siyasal niteliği ne olursa olsun, bunun
sonuçlannı en azından değeriendirmek için bir genel
kurul toplama gereği duymuyorsa, söyleminin de-
mokrat olrt.ası biryana, kendi içinde ve işleyişınde de-
mokratik kurallara uyulduğunu beklemek safdillik olur.
Türkiye'nin siyasal yaşamında yer almış bütün par-
tiler için yapılan ortak bir şikâyet vardır. Partilerin yö-
netim kadrolarının değişmediğinden yakınınz. Bu ya-
kınma haklı olsa bile tek başına doğru değildir. Her
parti, son belirlemede bir sınıf istencinin örgütlenmiş
en yüksek biçimidir. Ve bu örgütlenme, sahibi olduğu
sınüf adına verilen savaşımlann içinden pişerek gelmiş
kadrolann bir izlence etrafında buluşmasıyla parti olu-
yorsa, partinin hem kendi sınrfının tamamının, hem de
kitlelerin gözünde "meşrulaşma "sının ana dayanağı-
nı da kuruttay oluşturur.
Bu anlamda Türkiye'de birçok partinin, yasal ge-
reklilik olmanın dışında cıddi bir kurultay yaptığına ta-
nık olmadım. Bizdeki demokratikleşmemenin, daha
geniş anlamıyla katılımcı demokratik yaprya ulaşa-
mamanın temel çelişkisi de burada yatıyor: Kendi
içinde beceremediği demokrasiyi tüm toplum adına
isteme ciddiyetsizliği...
Kurultaylann değişik işlevleri var. Tüzük değişiklik-
lerinin yapılması, organlann seçimi vs.. Ben daha çok
siyasal boyutu üzerinde durdum. Şimdi yine aynı bo-
yut üzerinden CHP kurultaylannı irdelemek istiyorum.
Kantmca, CHP'nin sık sık kurultay yapıyor olması-
nı deği), kuıultay yaptjğını sanıyor oimasıru eleştirm«-
miz gerekir. Çünkü CHP kurultay yapmıyor, toplanıp
topluca dedikodu yapıyor. Şayet gerçekten kurultay
yapmak istiyorsa, öncelikle hangi sınıfa, hangi öğre-
ti (ideoloji) ile önderiik edeceğine artık bir karar ver-
melidir. Sıkıntısı, üyelerin yazılımdaki sahtecilikten
kaynaklanmıyor, tersine kendisine kesin ve doğru bir
siyasal rota çizemediği için her aklına gelenin bu par-
tiye üye yazılabileceğine davetiye çıkanyor olmasın-
da yatıyor.
İşçi sınıfıyla, kırsal kesimdeki üreticilerle, demokra-
tik kitle örgütleri ile organik bağının olmaması bir ya-
na, siyasal bağı bile olmayan, olması için de çabası
bulunmayan bir sosyal demokrat parti olabilir mi?
Vazgeçtik bunlardan, uluslararası sermaye kuruluşla-
rı ve fınans odaklannın öğretisi olan yeni dünya dü-
zeni ve küreselleşmeye sağdan çok daha teşne bir sos-
yal demokrasi olabilir mi?.. Bizde, CHP'de maalesef
bunlar oluyor ve bunlara karşı ciddi bir ideolojik tavır
gelişmedigi için de kurultay sandıklan toplantılara sık
sık tanık olunuyor.
CHP'deki gelişmelere bu açıdan baktığımızda, par-
ti önderiiği konusunda kopartılan fırtınayı da pek cid-
diye almaya olanak yok. Bir partiye, CHP'de olduğu
gibi, televizyon dizisine baş oyuncu arar gibi genel baş-
kan aranmaz. Önce öğretini netleştir, siyasal hattını
belirle, parti izlenceni sade ve anlaşılır duruma getir,
genel başkan bunlann doğal bir ürünü olarak kendi-
liğinden belirir. Üyelik için de öyle. Parti tutumu net-
leşince üyelerin yazımı ya da silimi yeni duruma göre
kendiliğinden netleşir.
CHP'yi herkesin kendine göre siyasal rant aradığı
bir ortak pazar konumundan adına yaraşır bir duru-
ma taşıyacak bir kurultaya asıl gereksinme var.
Yeter ki bu işlevi görsün.. isterse her gün kurultay
olsun...
B U L M A C A SEDATYAŞAYAN
1 2 3 4 5 6 7 8SOLDAN SAĞA:
1/ Yelkenlı bir
yarış teknesi.
2/ Buyurucu- 2
lar, âmirler...
Itici neden, gü-
dü. 3/ Asaf
Halet Çele- 5
bi'nin bir şiir
kitabı. 4/
Uganda'nın
başkenti. 5/ 8
Memelilerde g
protein meta-
bolizmasının son ürü-
nü olan ve idrarla dı- 1
şan atılanmadde... Bir 2
soru sözü... En kısa 3
zaman süresi. 6/ Uzak- 4
doğu'da yetişen bazı 5
ağaçlardan elde edi-
len ve eşyalan süsle-
meyeyarayanreçine... o
Afrika'da bir ülke. 7/ °
tlaç... Bir nota... Yaz 9
yağmuru. 8/ lç sıkıntısı. 9/ Bir şeyin özünü oluştu-
ran ana öğe... Lokmanruhu.
\TJKARIDAN AŞAĞIYA:
1/ Kalınca kabuklu, iri ve uzun taneli bir üzüm cin-
si. 2/Parola... Üç Silahşörler'denbiri. 3/Türkmü-
ziğinin en eski makamlanndan biri... Bir nota. 4/
Havaya fırlatılan bir plakanın vurulması ilkesine da-
yah atıcıhkdalı... Gümüşbahğımnküçüğü. 5/Yur-
dumuzda birpetrol bölgesi... Iki tarla arasındaki sı-
nır. 6/ Dert, keder... Bir cetvel türü. II Leylak ren-
gi, açık mor... Bağıt. 8/ Boru sesi... Kanşık renkli.
9/ Çekmecelerine çamaşır konulan dolap.