23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 23 EYLÜL 2000 CUMARTESİ 8 HABERLERİN DEVAMI Istanbul Edırne Kocaeli Çanakkale Izmir Manisa Aydın Denizli PB Y PB PB A A A A C P 31 30 28 34 35 36 35 B 26 Adana A 36 Zonguldak B 27 Antalya Samsun Trabzon Giresun Ankara Eskişehir Konya Sıvas PB PB PB B B B B 27 24 26 29 31 29 27 A 35 Kars Mersın Diyarbakır Şanlıurfa Mardin Siirt Hakkâri Van A A A A A B B 32 32 34 31 32 27 23 B 22 Parçalı bulutlu Yurdun kuzey kesimle- ri parçalı buiutiu, Trak- ya sağanak yağışiı ote- ki yerter az bulutlu ve açık geçecek. Hava sı- caklığında önemlı bır değışıklik olmayacak. Ruzgar yurdun bat ke- sımlerinde güney ve doğu, doğu kesımienn- de kuzey ve doğu yön- terden hafif, ara sıra or- ta kuvvette esecek. S MERKEZL Oslo Helsınki Stockholm Londra Amsterdam Brüksel Paris Bonn PB PB PB Y PB PB PB PB 14 14 15 22 22 22 25 17 Münih PB 21 Zürih Berlin Budapeşte Madrid Vıyana Belgrad Sofya Roma Atina PB Y B Y Y Y PB PB 18 17 25 15 18 18 25 30 PB 17 Şam Moskova Aşkabat Astana Taşkent Bakû Bişkek Tiflis Kahire PB A Y PB PB PB PB A 12 30 13 26 30 20 27 33 A 35 Stslı k Çok bulutlu . Yağmurtu Karlı Sulu kar , Gök gürüttuiü GUNCELcÜNEYT ARCAYÜREK • Baştarafı 1. Sayfada Ne çare, Cem'in, umut aşılayan vurgulaması Cem'e layık biçimde hafif özüıîü. "Türkiye'nin üze- rine düşenleriyaptığı takdirde" diye başlıyor. Türkiye'nin "üzerine düşenleri" ise: Başbakan Ecevrt açıkladı. Hemen her konuyu içeren uzun bir liste. Listede Türk yemeklerinden vazgeçilmesi, Avru- pa mutfağına uygun gıda rejiminın topluma sindiril- mesi dışında hemen her türden AB'ye uyum sağla- yacak kurallar, yasalar, düzenlemeler var ki vari AB'nin Genişlemeden Sorumlu "Komiseri" Ver- heugen, Insan Haklan Üst Komisyonumuzun hazır- layıp hükümete sunduğu raporu pek beğenmişti. Bakanlar Kurulu raporu ufak tefek "çekincelerie" kabul etti.. Fakat? Raporun kimi yerleri bir ortağın ciddi muhalefe- tiyle karşılaştı! Bu "muhalefet", Bakanlar Kurulu tartışmalann- dan sonra AB'ye sunulacak "bir çeşit taahhütname niteliğindeki demokrasi paketi"r\\ değişik bir adla, 'referans ve ça//şma belgesi' başlığıyla kabul ettir- di. Oysa, 8 Kasım'da AB, Türkiye'nin yapmayı taah- hüt ettiği yaptınmları içeren bu metne dayanarak "katılım ortaklığıpelgesini" itan edecek. Insan Haklan Üst Kurulu raporunun içerik ve isim değiştirilerek önüne gelmesini AB acaba nasıl de- ğerlendirecek? Nitekim; Avrupa'nın kimi ülkeleri Bakanlar Kuru- lu'nda kabul edilen metne değişik gözle bakacak- lamı duyumsattılar.. ömeğin Ispanya; raporun hükümette tartışılma- sını "çokolumlu birgelişme" diye nitelemesine bir ek yapıyor: "Imzalanması ise çok daha olumlu ola- caktır". Fransa, raporun kabul edilmesi kadar uygulanma- sını da önemli görüyor. Almanya; raporun "resmileşmesineyönelikgeliş- meteri" iziiyor. Bu yargılar; Bakanlar Kurulu'ndaki değişiklikler- den önce Verheugen'in beğenisini kazanan, kuşku- suz AB üyelenne dağıtılan rapor metniyle bağlantı- lı. Bakanlar Kurulu'ndan geçen son metinde; orta ve uzun vadeye yayılanların dışında kısa vadede Çözü- me ulaştınlması istenilen, ömeğin özgürlükler için (312) bir ifade yok. Idamın kaldırılması yok! Umut Mehmet'in ekmeği AB üyelerinin her yerde, ancak hangi anlamda kullandığı bilinmeyen tartışmalı "azınlık" sözcüğü- ne dayanan ıfade, "ulusal azınlıkların konınması" MHP'nin muhalefetıyle karşılaştı. Başbakan'ın "Azınlıklarkonusunu Avnıpa'ya ka- bul ettirdik, endişe edilmemeli" demesine karşın; özellikle kuzey ülkelerinin tutumunu göz önünde tu- tan MHP direnmekte haklı mı değil mi? Başbakan kuşkusuz, Avrupa'nın, Kürtleri azınlık görme eğilimine karşı Lozan'ı öne sürerek Türki- ye'de azınlık olmadığını kabul ettirdiğimizi söylemiş olabilir. Yazılı bir güvenceyi Bahçeli'ye gösterdi mi acaba? Kimileri idamın kaldınlmasına direnen MHP'nin yumuşadığından söz ediyor. Oysa, MHP dün ne söylüyorsa bugün yineliyor. Toplum eğilimlerini yan- sıtan kararları şu: Öcalan infaz edılir, ölüm cezası kalkar! öcalan'ı ipten kurtarmaya azmetmiş Avrupa ile AB tam üyeliği uğruna idamın hemen kalkmasından ya- na olan Ecevit ile toplumdaki eğilime koşut hareket eden Bahçeli'nin böylesi duyarîı bir konuda uzlaş- malan, anlaşmalan olanaksız! Idam gibi, azınlıklar gibi konularda direnmesi, he- le Bahçeli'nin Başbakan'a Komiser Verheugen'e ve- rilen rapor metninin daha önce kendisine iletilmedi- ğine ilişkin yakınılan göz önünde tutulursa... ... MHP'nin, hükümet içınde hem iktidar ortaklığı hem de muhalefet görevi yaptığını kabul etmek ge- rekecek galiba! Kanıt mı? Ortada: "Rapor hükümetimizce 'res- men' benimsenmiştir" ifadesı Bahçeli'nin itirazı üze- rine Ecevit'in kamuoyuna yaptığı açıklamadan çıkanldı. Daha işin başındaki gelişmeler ilginç değil mi? tki tutuklu ölüm sımnnda Istanbul Haber Servisi - Ümraniye Cezaevi'nde bulunan ve idamla yargı- lanan Kâzım Yılmaz ve Hasan Kızılkaya adlı iki tutuklu, hastalıklannm ilerlemesi nedeniyle ölûmle karşı karşıya. İCı- zjlkaya'nın hepatit B. Yıl- nj&z'm kalbinden rahat- sızlığı olduğunu belirten avukatlan, iki gencin te- davi edilmesi için başvu- ruda bulunulduğunu, an- cak halen tedavi edilme- diklerini söylediler. IHD tstanbul Şube- si'nde basın açıklaması yapan avukat Mehmet Er- bil ve Fatma Karakuş. idamla yargılanan her iki hastanın tedavileri için kı- sa bir süre sonra Avrupa tnsan Haklan Mahkeme- si'ne başvuracaklannı be- lirttiler. İ3AMNEŞTY International Ulnslararası Af Örgütü, bugün cezaevinden çıkacak olan insan haklan aktivisti AJan Birdal'ı Ankara Merkez Kapalı Ce- zaevı önünde bir "çiçek denizi"' ile karşılayacak. Uluslararası Af Örgütü, sadece ifade özgürlüğü hakkını kul- lanmış olduğu için cezaevıne konan Akın Birdal'ı dâşfince snç- Inso olarak görmektedir Uluslararası Af Örgütü. Türk hükümetinden, ifade özgür- lügünü kısıtlayan Türk Ceza Vasası'nın 312. Maddesi'ni de- ğiştınnesını veya yürürlükten kaldırmasını talep etmektedir. Uluslararası Af Örgütü. tüm düşûnce suçlulannııı serbest bırakılması; sı- yasi tb.ukhılanıı derhal ve adıl olarak yargılanmalanmn sağlannusı; ölüm ce- zasmııı. tutuklulara ışkencev e dıger acımasız muamelelenn u>gulanmaınası. sı- yası öldûrmelenn ve kayıplann son bulması ıçın kampanyalar yürüten dünya çapında bağımsız bır ınsan haklan hareketıdır Af Örgütü seksıvonlan bulunduklan ülkelerle ılgılı çalışma yapmazlar. Uluslararası Af Örgütü-Amerika, Ingiltere, Hollanda, Fransa ve Norveç Seksiyonlan 'Evrensel bansa katkKİa bııhnıınr H Baştarafı 1. Sayfada rak "Üniversitelerin bttimsei fa- attyetiermin yanında, demokrasi küHürünün egemen olduğu, öz- gür düsûncenin yaraba dûşûnce- ye dönûştüğü, her türiü düşünce- nin özgûrce tarOşüdığL, evrensei değerierin özümsendiği ve geüşti- ği kurumlar durumuna getanesi gerekmektedir'" dedi. Sezer, ilk üniversite akademik açıhşını Muğla'da yaptı. Dün sa- at 10.00'da uçakla Dalaman'a ge- len Sezer, buradan askeri helikop- terle Muğla Piyade Taburu'na, oradan da Muğla Valiligi'ne geç- ti. Muğla Valisi Liitfi Yiğenoğ- hı'ndan kısa bir brifıng alan Sezer, daha sonra üniversite kampusuna geçti. Kampusun kafeteryasında yapılan törenin ardından helikop- terle Gökova Okluk Koyu'na ge- çen Cumhurbaşkanı Sezer, bura- da da dönemin Cumhurbaşkanı Turgut Ozal tarafından yaptınlan ve eski Cumhurbaşkanı Sûleyman Demirel tarafından hiç kullanıl- mayan devlet konukevinde incele- melerde bulundu. Daha sonra Uluslararası Kenan Evren Koleji'nin temel atma töre- nine katılan Sezer, ardından An- kara'yadöndü. Muğla Üniversite- si'nin akademik açılışuıda konu- şan Cumhurbaşkanı Ahmet Nec- det Sezer, Türkiye'nin 2000'li yıl- lara, gelişmiş üİkelerin özgürlük- leri temel alan hedefıni yakalaya- rak insan haklan ve demokrasi ek- sikliklerini gidermek üzere yola çıktığını beürterek "Modern dû- şfincenin gelişmesine, demokrasi kfiitürünün yerleşmesiııe üniversi- telerkatkısa|lamabdırw dedi. Se- zer, gençlere seslenirken "Ulusal kûltfirfimüze sahip çıkarak evren- sd değerlerle sentezkştirip evren- sei banşa, kardeşliğe katkıda bu- lunun. Bunu yaparken Atatürk devrim veflkekrjnirehberedmin" diye konuştu. Atatûrkönderlığınde, ulus ege- menliğini üstün kılarak ve evren- sei değerleri ilke edinerek kurulan Türiaye Cumhuriyeti'nin, hedefı- ni, çağdaş uygarhk düzeyine ulaş- mak biçiminde ortaya koyduğu- nu, Cumhuriyet'in en önemli pro- jelerinden birinin üniversiteler ol- duğunu vurgulayan Sezer şöyle konuştu: "1933 yıhnda kabul edi- len 2552 sayıh kanunla, Osman- h'dan gekn Darülfünun geleneği taribe kanşmtş, Türkiye Cumtau- riyeti'nin çağdaş bir yapıya sahip üniversiteleri doğmuştur. Üniver- site reformunun başansında o SH rada totaüter devletterin basküa- nndan kaçan uluslararası üne sa- hip yabancı bilim adamlannm da önemli katktlan olmuştur. Türia- ye yabancı bilim adamknna ner tüıiü desteği ve özgür çabşma or- tanunı sağlayarak büiroe ve bilim adamına verdiği önemi daha o gûnden ortaya koymuştur." Bugün cumhuriyetin kurulma- sıyla başlatılan üniversite hamle- sinin hızla devam ettiğini, ancak üniversiteyi bitiren gençlerin hep- sine iş olanağı bulunamamasının kendisini üzdüğünü belirten Cumhurbaşkanı Sezer sözlerini şöyle sürdürdü: "Fakat üniversi- telerimizden diploma alan çoğu gencimizin dünyanın değişik filke- lerinde iş olanağı bulabilmesi ve büimsel alandaki başanlan bizie- re gekcek için ümit vermektedir. Üniversitelerin bilimsel faahyede- rinin yanında, demokrasi kültü- rûnün egemen olduğu, özgür dü- şüncenin yaraücı düşünceye dö- nüştüğû, her türiü düşüncenin öz- gürce taıUşıldığı, evrensei değerie- rin özümsendiği, geUştiği kurum- lar durumuna gelmesi gerekmek- tedir. Özellikle çabşma kümırün- den uzlaşma kültürüne geçişte gençlerimize büyük sorumluluk- lar düşmektedir." Muğla Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ethem Ruhi FıgJah da, son yülarda ücretlerin dengesizli- ği nedeniyle öğretim üyeliğinin cazibesini yitirmesinden yakınır- ken mesleğin cazip hale getiril- mesini istedi. Fığlalı, "ilahiyatçı'' kimliğini anımsatarak yaptığı ko- nuşmasmda, Türkiye'de laiklik projesinin tam anlamıyla hedefı- ne ulaşıp kurumlaşamadığını sa- vunarak şunlan söyledi: "Cumhuriyet'üı ilk onhı yüla- nnda, ülkenin muhtetif yerlerinde birnüca, yani geriye dönüş. geçmi- şi yeniden kurma ham hayaü ile karşuaşmış ve görünüşte üstesin- den gelmiş ve o zihniyet sindiril- mişti. Çok partili dönemk büiik- te bir ktsım sözde tarikat ve din is- tismarosı cemaaderin parti kur- malan veya kurulmuş partileri kuDanmaksuretiyle iktidanelege- çirmeyi düşleyen faaliyetierine ve hatta intanhk adına utanç duyula- cakdehşetteki cinayetkrine rastb- nıroiundu." Sezer: El sıkıııayaıı valiler var ANTCARA(Cumhuriye*Bürosu)-Cumhur- başkanı Ahmet Necdet Sezer'in aralannda Feöıullahçılann bulunduğu üeri sürülen vali- ler kararnamesine tepki göstererek "Eisıkma- yanlarda var" dediği bildirildı. Memurlann meslekten çıkanlmasmı kolay- laşüran kanun hükmünde karamame (KHK) ile ilgili tamşmalar sırasında Cumhurbaşka- nı Sezer ile Başbakan Yardımcısı Hüsamet- tin Özkan arasında restleşme ohnuştu. Öz- kan. Sezer'i KHK'yi imzalamaya ikna etmek amacıyla yaptığı görüşmede, "trtica De mü- cadek için bu kararnamenin çokönemli oklu- gunu" söylemişti. Sezer'in ise buna karşılık olarak "Eğer irtica ile mücadetede bu kadar önemliyse, siz de irticaya bu kadar karşıysa- nız,ozaman valilerkararnamesini bana getir- memeniz geretdrrJL Aralannda el sıkmayan- lar da wr* dediği öğrenildi. Sezer'ın hükü- metle çatışmamak için valiler kararnamesini imzalamayı uygun gördüğu savunulmuştu. Hükümetın, KHK ile yapmayı düşündügü dü- zenlemenin ardından tçişleri Bakanlığı perso- neli olan ve tarikat yanlısı 200"ün üzerinde kaymakamın kamu ile ılişığının kesılmesi gündemde. Başbakanlık Takıp Kurulu'nca daha önce yapılan çahşmalar sonucu halen aktif görevde bulunmasına karşın tf kadm eti sıkmayan kaymakam ve vali n sayısının umulandan çok olduğu savunuluyor. 'Türkiye barış için çalışıyor 9 c KÜrt îdlİs' • Baştarafı 1. Sayfada cin içüıde olmasına karşın taraflara bır öneri getirmediğini belirten Bar-Ner, ls- mail Cem'in taraflar arasındaki bazı yan- lış anlamalann gideritaıesinde önemli rol oynadığmı kaydetti. Arafat'm, Israil'in Harem ül Şerif'te bir sinagog inşa edece- ğını sandığını, ancak bu durumun Cem'in ziyareti sırasında düzeltilebildiğini belir- ten Bar-Ner, Tel-Aviv yönetımınin de Arafat' uı "dini bir Hder" ohna amacında olduğu kaygısını taşıdığmı, Türk Dışişle- ri Bakanı'nın bu konuda kendilerini ikna ettiğini anlattı. Bar-Ner, Cem'in Arafat'a, 13 Eylül'de tek yanlı bir hareketle bağımsız devleti i- lan etmesinin de yanlış olacağuu söyle- diğini belirterek "Cem, Arafat'a, anlaş- maya dayanmayan böyle bir devletin göç- süz olacağuu ama anİaşmamn ardmdan kunılacak bir devletin daha sağJam te- melleri olacağuu bfldirdT dedi. Uri Bar- Ner, Israil'in Manavgat sulannı satın al- mak istemesiyle ilgili bir soruya da şu yanıtı verdi: "Türkrve'den su ahnaya hazınz. Türki- ye'deki suyun rezervi ve kahtesi çok iyi. Ancak taktknğmuzşey,suyunfiyaükonu- su. Suyun taynma^ı konusunda aralann- da bir Türk firmasının da bulunduğu 15 firmadan tekttfaktık. Kstaslanmıza uy- gun 7 teklifi değeriendirmeye başladık. Taşuna bedeli ile birfikte suyun metreküp beden 60-70 cent ounah. Çünkü bizim de- nizden antma yoluyla elde edeceğimiz su- yun bedeii de bu kadar. tleriki haftalarda Israil'den bir heyet gekcek ve temaslarda buhmacak Bize verflecek fryat 60-70 cent dvannda ohırsa su »l««tgiT ama bir do- lar olursa almayacağız,'' gözaltına alındı Haber Merkezi - Bursa'nın Demirtaş beldesindeki bir arazinin yasadışı yollardan satılması sebebiyle Bursa Ağır Ceza Mahkemesı tarafından hakkında gıyabi tutuklama kâran çıkartılan yeraltı dünyasımn ünlü isimlerinden 'Kürt Idris' lakaph Idris Özbir, Avşa Adası'ndaki villasında yakalandı. Bursa Emniyet Müdürlüğu Organize Suç ve Silah Kaçakçılığı Şube Müdürlüğu tarafindan 1.5 ay önce gerçekleştirilen operasyon çerçevesinde aranan Özbir, dün akşam saatlerinde deniz otobüsüyle geldiği Avşa Adası'nda güvenlik güçleri tarafından yakalandı. tdris Özbir'in yakalandığı sırada yanında oğlu Rüstem Özbir'in de bulunduğu öğrenildi. GURHANUÇKAN Sevgili Aziz Nesin'in ünlü bir sözü vardın "Komünizm- den neden korkuyortar, anla- mıyonım. Bize komünizmi ge- tirsek öyte bir şekle sokanz ki onu komünist ûlketer b//e ta- ruyamazlar." (Biraz akıldan yazdığım için harfiyen böyle olmayabilir.) Gerçekten de Is- veç'in uluslararası terminolo- jiye kattığı "ombudsman" sözcüğü son günterde ülke- mizde öyte akıl almaz biçim- lerde yorumlanıyor ve olma- yacak kılıklara sokuluyor ki şaştrmamak elde degil. "Ombudsman" isveçce'de birçeşfttemsilci kişi anlamına geliyor. Var oluşunun en önemli nedeni, bireylerin ka- mu kuruluşlanyla ve kurumla- nyla otan anlaşmazlıklannda bireyleri ternsil etmek ve ma- kam istismari olduğu şeklin- deki başvurulan inceieyip ka- rara bağlamak. "Ombuds- man" ve onun/onlann görev- lendirdiği kişiier cezai bir yön- teme, yaptınma gidemezler, yalnızca ilgiti makamlann dik- katini çekerter ve kamuoyunu bikjilendtrirler. Bu kurum emekli ve emektar devlet me- murlanna verilen bir çeşit onursal başkanlık, gösterişi bol btr makâm değildir. isveç'te en eski ve ilk "om- bundsman" kurumu "Adatet Ombudsmanlığı"dw ve baş- langıcı 1809'a kadar gider. Adalet Ombudsmanlan (JO) 4 kişidir. Bu kişiler, parlamento tarafından 4 yıllığına seçilirler ve hepsi kıdemli, deneyimli hukukçudur. Göreve başla- dıklanndan itibaren parlamen- •Omhudsman' Nedir, Ne Değftfir. toya karşı özerktir. JO'nun en temel görevi pariamentonun; yargıçlan, kamu görevtilerini ve askeri yöneticileri denetle- mesine yardımcı olmaktır. JO'nun görev sahası dtşında kalan kamu görevlileri sunlar- dın Parlamenterter, bakanlar ve görevine seçjmle gelmiş otan belediye meclisi üyeleri. JO'ya yılda ortalama 3 bin 500-4 bin şikâyet gelir. JO, hangi konulann üzerine gide- ceğine kendi karar verir ve ce- zaevleri, askeri tesisler gibi kamu hizmetindeki yertere ani ziyaretterde bulunma hakkına sahiptir. Diğer ombudsmanlara ge- lince... Bunlann hepsi birer ombudsman ve görevindeki personelden oluşan kuruluş- tardır. Tüketici Ombudsma- nı" (KO) taketicilerin satın al- dıklan mallar ve hizmetterie il- gili şikâyetleriyte ilgilenir. Hak- lı bulunan tüketicinin mağdu- riyettnin gideriimesi için önce satıcı fırmaya uyanda bulunur. Bir sonuç alınmazsa o zaman adli yola başvurması için tü- keticiye yardımcı olur. "FırsatEşitliği Ombudsma- nt" (Jamo) 1980'de oluşturul- du. Işyerinde kadıniara ve er- keklere fırsat eşitliği tanınma- sıyla ilgili yasanın kapsamına giren başvurulan inceler. Söz konusu yasaya 1992'de işyerlerinde fiziksel olarak ve sözle cinsel taciz kapsamı da sokulduğundan beii Jamo'ya yılda geten 400 kadar başvurunun çoğunluğu ••• bu kapsamdadır. "Etnik Aynmcılık Ombuds- manı° (DO) 1986'da oluşturul- du. Bireylerin etnik köken, din- sel inanç, ten rengi, ana dilr gi- bi özelliklerinden dolayı aynm- cılığa tabi tutulduğu kuşkusu olan durumlarla ilgilenir. Birey- leri haklan konusunda bilgi- lendirir, kamuoyunu aydtnlatır ve saptanan etnik aynmcılık olaylannda ikjili resmi ma- kamlan ve adli mercileri hare- kete geçirir. Irkçılığın hızla tır- manmakta olduğu Isveçte DO'ya çok sık iş düştüğünü burada vurgulayalım. "Çocuktann Ombudsmanı" (BO) 1993"te oluşturuldu. Ya- şı 18'den küçük her bireyin yazılı ve sözlü başvurusuna açıktır. Aile içinde istismar ve cinsel tacizle ilgili başvurular- da çocuklann kimliği saklı tu- tulur ve ilgili resmi kurumtara başvurulur. BO'yaayncaokul- larda ve anaokullannda çalı- şan personel de kuşkulandık- ian durumlarda çocuklann gü- venliği için başvurabiltr. "Basın Ombudsmanı" (PO) seçimi diğerterinden çokfark- lı olan bir ombundsmandır. Adalet Ombundsman'ı, Baro- lar Birliği ve Ulusal Gazeteci- ler Sendikası temsilcilerinden oluşan bir komite tarafından seçilir. Temeli, 1916'da kuru- lan Basın Konseyi'ne dayanır. Onursal bir mahkeme diye ta- nımlayabileceğimiz Basın Konseyi'nın karanna gelenek- sel olarak saygı gösterilir. Bu bakımdan dünyanın en eski basın kuruluşudur. Son halini 1969'da buldu. Bireylerin, herhangi bir basın organında kişilik haklarının çiğnendiği, hakarete uğradığı ve zan altın- da bırakıldığı yönündeki baş- vurularını inceler. Bu arada bireyin, PO'nun karannı beklemeden yargı yo- luna gitme hakkı vardır. PO, başvuruyu ya yersiz bulur, ya konuyu Basın Konseyi'ne ak- tarmaya karar verir ya da söz konusu yayın organınm bireye karşı haksrz davrandığını ka- muoyuna duyurur. İsveç'te yayın organları "dayatmasız tekzip" olarak nitelenebilecek böyte durumlarda PO'nun ka- rar gerekçesini halka duyurur- lar, bir çeşit basın ahlakı gere- ği olarak. PO'ya yıtda 500 ka- dar başvuru gelir ve bunlar- dan yaklaşık beşte birinde bi- rey hakh bulunur. PO'ya baş- vumıak ücretsizdir. Bireyin kişisel olarak mağ- durolmadığı asılsız haber, ko- nuyu saptjrma vs gibi durum- larda JO başvuruyu kabul et- mez. Böyle durumlar Basın Konseyi'nin Hgi sahasına gi- rer. Topaıiarsak, ombudsman sistemi yalnızca sokaktaki, mağdur durumdaki ve kendi- ni resmi dairetere ve özel şir- ket ve kuruluşlara karşı yaJnız hisseden bireylerin haklannı savunmak için oluşturulmuş- tur. Böytelikle somut görev ya- pan bir kurumdur, emekli ka- mu görevlilerinin bir çeşit sus payı veya "taltif" olarak otur- tuldukları maroken koltuklu, özel şoförlü ve bir dolu hiz- metkâriı bir "böyyük" makam değil... G U N D E M MUSTAFA BALBAY • Baştarafı 1. Sayfada soyunan ABD yönetimi, Ermenilerin oyunu alabilmek için iki tarafa da bu oyunu oynuyor... Seçim öncesi Ermenilere, "Bakın, size soykınm uygulandığına ilişkin tarihselgerçeği dile getiriyoruz" diyecekler. Seçim sonunda tasan tüm aşamalardan geçme- miş olacak. O zaman da Türklere, "Biz sizi hiç üzer miyiz; onlaralt komisyon, yan komisyon falandı. Ba- kın, nihai karar çıkmadı" diyecekler! Dinleyenler de bunu yiyecekler! Başta sözünü ettiğim yazının ardından pek çok faks ve elektronik posta mesajı aldım. Kimileri şöy- le söylüyordu: "Sayın Balbay, bu olaylar 1915'te olmuş. Biz ne- den üstümüze alıyoruz? Ermenilerin, Mustafa Ke- mal'/n Türkıyesi'yle bir sprunu olmadı ki!" Eski milletvekili Reşrt Ülker, geçmiş dönemde bu konuda yapılan çalışmaları, ABD'deki oylamalan anımsatıp ekliyordu: "...Üzüntüm, 85 yıl önce meydana gelmiş olayia- nn tüm gerçekliğiyle anlatılmamasıdır. özünde Os- manlı'nın da Ermenilerle sorunu yoktu!" Yılmaz Hastürk, TBMM üyesi olduğu 1984'te ya- şananlan anımsatıyordu: "ABD Temsilciler Meclisi 10 Eylül 1984 günü, Er- meni iddialanna dayalı olarak, 24 Nisan'ı 'Insanın In- sana Zulüm Günü' olarak ilan etmişti. Ben de çık- tım, 24 Eylül'ün 'Kızılderili Soykınmı ve Zencilere Ya- pılan Işkenceleri Kınama Günü' olmasını önerdim... MDP ve HP'liler evet dediler. Özal'/n ANAP'ı hayır dedi. Ben o günkü önerimi yineliyorum!" Bir başka okur da kısa ve yalın bir soru sormuş: "Ben o dönemde olanlarta ilgili hiçbir şey bilmh yorum. Aydınlatır mısınız?" Bir köşe yazısının sınırlan içinde son soruyu açma- yaçalışalım... Ermenilere soykınm uygulandığı iddia edilen 1915 yılında, Osmanlı Parlamentosu'nda 14 Ermeni asıllı Osmanlı milletvekili vardı. Bunlardan 2'si de bakan- dı. Osmanlı, Ermenilere şu adı vermişti: Millet-i Sadıka... Yani sadık millet. Bu çerçevede, pek çok Ermeni, yöneticilikte en üst makamlara ka- dar çıkmıştı. Çatn camdan ise... 1915 yılı, Birinci Dünya Savaşı'nın alevlendiği bir dönemdi. Başta Ruslar ve Ingilizler olmak üzere Os- manh'yı "hasta adam" ilan edip paylaşmayı kafaya koyanlar, Doğu Anadolu'daki 6 ilimizde Ermenilerin Osmanlf ya karşı ayaklanması için her şeyi yaptılar. Daha net anlatımla, Ermeniler Doğu cephesinde Ruslar^jpjrlikte Osmanlı'yı vurmaya başladılar... Bunun üzerine içlerinde Ermenilerin olduğu Os- manlı hükümeti, 7.5.1915'teTehciryani Göç Ettirme Yasası'nı yürüriüğe koydu. Yasa önce karamame olarak çıktı, 15 Eylül 1915'te Osmanlı Parlamento- su'nda onaylandı. .. w . . . . .. Yasayı birlikte okuyalım: ' ' ? "Madde 1- Savaş halinde, ordu, kolordu, tümen ve mevki kumandanlan, yurt savunması, asayiş ko- rvnması ve hükümet emirierine karşı koyma veya s/- lahlı tecavüz vaki olursa buna karşı derhal askeri kuvvet kullanarak hareketi bastırmaya, tecavûz ve di- renmeyi yok etmeye yetkili ve mecburdur. Madde 2- Ordu, kolordu ve tümen kumandanla- n, askerigerekler karşısında casusluk ve hıyanet ha- linde görecekleri kasaba ve köy halkını teker teker veya toplu halde diğer yeriere sevk ve iskân ettire- bilirier." Üzerinde kıyamet kopanlan durum bu. Zorunlu göç sırasında yaşamını yitiren Ermeni crfdu mu? Evet. Irısanlığın en kanlı dönemi olan 1. Dünya Savaşı ko- şullan içinde kan kaybeden sadece Ermeniler değil- diki. I. Dünya Savaşı'nın bütün süreçlerinde Ermeni kaybı 300 bin, Türklerin kaybı 2.5 milyon! Hiçbir savaşın muhasebesi denk çıkmaz. Yazıyı ra- kamlara boğmayalım. Ermeniler isterlerse Anadolu tarihinden banş da çıkarabilirler. Ama büyük Üİkelerin kucağından Türkiye'ye sa- panla taş atmanın, en başta onlara yaran yok. Kor- kanz, önümüzdeki dönem bu konulara çok değin- mek durumunda kalacağız. Yazıyı bir Ermeni atasö- zü ile noktalayalırri: Çatın camdan ise başkasının çatısına taş atma! balbay@cumhuriyetcom.tr DUYURU CAFER ÖZERKOÇun TAZİYE YEMEĞI OKMEYDANI CEM EVİNDE 23 EYLÜL 2000 CUMARTESİ GÜNÜ SAAT 16.00'DA VERİLECEKTİR. AİLESİ ANADOLU LİSELERİ VE KOLEJLERE HAZIRLIK KURSLARINDA BAŞARIYA GİDEN YOLDA "SEÇENEKLERİN EN tYÎSl" ÎSTANBUL ERKEKLİSESİ îlköğretim 7. ve 8. Sınıflar için, Anadolu Liseleri ve Kolejlere Hazırlık Kurslarımızın KAYITLARI DEVAM ETMEKTEDÎR. NOT: Kursumuz 23 Eylül 2000 tarihinde başlayacaktır. Kurs kontenjanımız sımrlıdır. ISTANBUL LISESI KURS YÖNETtVÖ tSTANBULLİSESİTÜRKOCAĞICADDESİ NO.4 CAĞALOĞLU 34440/tSTANBUL TELEFON: (0 212) 514 15 7<V4 Hat Dahili 126
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle