Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
-23 EYLÜL 2000 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA
17
Diinden
bugiine
Başbakan Bülent Ecevit'in 24
Mayıs 1958 günü Ulus
gazetesinde yazdığı ve
"Atatürk'ün Emaneti" adlı
yazısı elimize geçti. Okuyalım:
"Bazı çevrelerdeki irtica
kıpırdanışlannın gitgide daha
saldırgan hale geldiğini
görmek, bütün devrimci
Türklere kaygı veriyor.
Bu kıpırdanışlarda, Demokrat
Parti'nin müsamaha sınıriannı
aşıp gizli ve açık teşvike kadar
varan tavizci ve istismarcı
politikası büyük rol oynamıştır.
O yüzden adalet cihazı bile,
ancak bazı devrimci
yurttaşlann ihbar ve ısran
üzerine harekete geçebilmiştir.
Fakat adli işlemin ne yönde
geliştiğinden yurttaşlar
habersizdirier. Çünkü, iktidar
partisini güç dunıma
düşürebilecek her dava
konusunda olduğu gibi, bu
konuda da gizlilik karan vardır.
... Acaba Ankara Cumhuriyet
Savcısı, mesela Nurculuk
hareketinin son tehlikeli
belirtileri hakkında, bu
hareketle ilgili davalar hakkında
hiçbir şey duymamış, birçok
gazete ve dergilerin bu konuda
yayınladıklan haber ve
yazılannı okumamış mıdır?
Yoksa Ankara Cumhuriyet
Savcısı'nın 'inkılâplara
sadakat' ölçüsüne göre bütün
bu kıpırdanışlar 'inkılâplara
sadakatsizliğe dalâlet'
etmekten uzak mıdır?"
1958'deki Ecevit, savcıları
gericiliğe karşı göreve
çağınyor. Ya bugün?
SIK KANSU
SSK Elden GidiyorSSK'yi yeniden yapılandıran kanun
hükmünde kararnamede SSK
Yönetim Kurulu'na verilen bir yetki
şöyle tanımlanıyor:
"Kurum adına gayrimenkul
alınması, satılması, sahip olduğu
gayrimenkullerin kullanma,
değerlendirme, idare edilme,
tahsis şekli, gayrimenkuller
üzerinde özel veya tûzelkişiler ile
yap-işlet-devret ya da işlet-devret
modeli ile işlerin yaptınlması
hakkında karar vermek."
Gündelik deyimle SSK Yönetim
Kurulu, SSK hastanelerini ve
hizmetlerini özelleştirebilecek...
Inanmıyor musunuz? O zaman
kararnamedeki "Sağlık işletmeleri"
başlıklı maddeyi açalım:
"SSK'nin mevzuat gereği hizmet
vermekle yükümlü olduğu kişilere
sağlık hizmeti vermek ve
protokolde belirtilen süre sonunda
mülkiyeti, işletme ve diğer haklan
ile biriikte kuruma devredilmek
üzere; mülkiyeti kuruma ait olan,
intikal eden ya da tahsis edilen
gayrimenkuller üzerinde .
özel veya tüzel kişiler eliyle
sağlık işletmesi kurulup
işletilmesine veya kurulu
bulunan kurum sağlık tesisi
ya da işletmesinin yeniden
modernizasyonu ve
organizasyonu yapılarak
işletilmesine kurum yönetim
kurulunun teklifi ve bakanlığın
onayı üzerine izin verilebilir."
Yani? SSK üyeleri, kararname
çıktıktan sonra kendi
hastanelerinden, kendi arazilerinin
üzerine kurulacak tesislerden
sağlık hizmeti "satın alacaklar".
Bir başka hüküm:
"Sağlık hizmeti veren her bir sağlık
işletmesinin yönetim kurulu; sağlık
tesisinin bulunduğu il veya ilçedeki
mülki amir veya temsilcisi
başkanlığında, belediye başkanı
veya temsilcisi, işletme mûdürü,
başhekim, teknik ve destek
hizmetler müdûrü, işçi temsilcisi,
işveren temsilcisi ve işletmede
çalışan personelin temsilcisi olmak
üzere toplam sekiz üyeden oluşan
bir kuruldur."
Bu ne demek? Işçilerin
birikimleriyle gerçekleştirilmiş SSK
hastanelerinin yönetimi, tesislere
katkısı bulunmayan kesimlere
devredilecek! Düşünün bir kere,
kararname yürürlüğe girdikten
sonra başkentin altını üstüne
getiren Ankara Anakent Belediye
Başkanı Melih Gökçek, SSK
Ankara Dışkapı Hastanesi'nin
yönetiminde temsil edilebilecek...
SSK elden gidiyor, işçilerin haberi
yok.
AyhanSanhan, Ünye'de
beşinci sınıfa giden bir
ayakkabı boyacısı çocuk
ile yaptığı röportajı Eğit-
Der'in yayın organı "abe-
ce"deyayımladı:
- Burası Türkiye'nin han-
gi coğrafi bölgesinde kalı-
yor?
- Coğrafi bölgesinde.
- Türkiye'de kaç coğrafi
bölge var?
- Altı.
Boyacı çocukla röportaj
- Peki alb olsun. Burası
onlardan hangisi?
- Akdeniz Bölgesi.
- Akdeniz Bölgesi olur
mu? Şu denizin adı ne?
- Akdeniz.
- Afe Akdeniz'iyahu, bak-
sana, rengi ak mı?
- Ak değil.
-Yane?
- Yeşil.
Sürüp giden röportajdan
çıkan sonucu Sanhan şöy-
le özetliyor
"Boyacı, belediye parkın-
dadolaşıyor. Nasibinianyor.
Çocuk parkına sırtını dönü-
yor. Çokacıkıncaekmekyi-
yor. Askeriik için para birik-
tiriyor. San ktz bacağını açı-
yor. O, kızSara bakmıyor. Ba-
bası kahvede oturuyor.
Okulda öğretmenler para
istiyor. Vermeyeni dövüyor.
Mûdüraltına Mercedes çe-
kiyor. Kaymakam 'Isteye-
mezler' diyor. Onye, Sam-
sun'a bağlı, ama nedense
valisi Ordu 'da oturuyor. Bu
para toplama işine ne de-
diği bilinmiyor. BurasıAkde-
niz Bölgesi. Bu deniz Akde-
niz. Rengi yeşil."
ISSIZ ODA YAZILARI
VEDAT ÖZDEMtROĞLU
Tiirk Edebiyaü Kaç
KHometre Geride?
Tartışılıyor; Türk edebiyatı-
nın geri kalmasından Marksist-
ler mi sorumlu? Son gündem
bu.
Türk edebiyatının geri kal-
mastndan şu ya da bu kesimi
sorumlu tutmak için öncelikle
lığını kafadan
gerekiyor. Niye? Edebiyatı kim,
neye göre ölçüyor? Bir ülke
edebiyatçılannın toplam kitap
satış sayısına göre mi? Ulus-
lararası ödüllerin toplamına gö-
re mi? Medyada bahsedilme
oranına göre mi? Nasıl oluyor
bu?
Edebiyat, bilim ya da tekno-
loji değil ki rakamların diline
çevrilebilsin! Tek bir roman, tek
bir öykü, tek bir şiir, tüm ede-
biyatı tek başına değiştirebilir.
Yoksa futbolda olduğu gibi,
edebiyatta da bir "Şampiyon-
larLigi" var da bizim mi habe-
rimiz yok? "Batılı" bizi daha
çok sevip övdüğü zaman mı
ilerlemiş sayılacağız? Ya da
Batı'nın benimsediği edebiyat-
çılarımız yanlış yolda mı? Bu
arada, biz ne oluyoruz, bizim
ilgi veyargılanmızın hiç mi öne-
mi yok? Siyasette olduğu gi-
bi, edebiyatta da hep daha uy-
gar toplumlara yaranmakla mı
geçecek ömrümüz? Biz, bir ki-
tabı ya da yazan değerlendirir-
ken onun milliyetine ve diline
bakmıyoruz, yazdıklanna bakı-
yoruz. Çünkü dili ne olursa ol-
sun, sanat ve edebiyat ayn bir
dünya. "Şu toprakta şu bitki
yetişir" der gibi, edebiyatçıyı
yerel kimliğiyle sınırlı tutmak,
edebiyatçılara "folklor ekibi"
gibi yaklaşmak doğru mu?
Elbette, dünya sınırlara bö-
lünmüş ve bu sistemin bütün
yönleri hayatayansıyor. Biz bir
Ingiliz ya da Amerikalıyla ta-
nıştıöımız zaman bize ilk soru-
lan, Ingilizce bilip bilmediği-
miz. Bilmemiz normal, bileme-
yişimiz anormal karşılanıyor.
Oysa bizim de bir dilimiz var
ve biz kimseye "Peki, sen Türk-
çe biliyor musun" diye sormu-
yoruz. Çünkü onun dili aslolan.
Onun dilini konuştuğumuz öl-
çüde uyganz. Niçin? Çünkü o
daha zengin; bu kadar basit.
Türkiye'de elini sıcak sudan
soğuk suya sokmayan genç-
ler, Ingiltere'ye gidip Ingilizce
öğrenmek uğruna çocuk bakı-
cılığı yapıyor. Gerçek hayat
orada da biz sanal mıyız? Ây-
nı genç Farsça ya da Arapça
öğrenmek için aynı çileye kat-
lanır mı?
Hayatın pratiğini siyaset, si-
yaseti de ekonomik altyapı be-
lirliyor. Fakat yaşamsal öneme
sahip bir sanat dalı olarak ede-
biyatı, tüm sanatlar gibi, gün-
lük yargılardan uzak tutup ko-
rumamız gerekmez mi?
Türk edebiyatı neye göre ge-
ri kalmış?
Siyasal olarak, insanoğlu-
nun en büyük düşü olan sınır-
sız, sınıfsız dünya hedefi beyin-
lere gireli çok olmuştur. Ne ka-
dar tökezlerse tökezlesin, bu
amaca bağlıjjk ve bu ugurda
rriücadele bitmeyecek. Sömü-
rü tamamen kalkana kadar in-
sanoğlunun insanlığa karşı so-
rumluluğu da bitmeyecek. Ta-
rihin "ilerici gündemi" böytey-
ken edebiyatın daha üretildiği
andan itibaren herhangi bir
şehre, ülkeye, eyalete değil in-
sanlığa mal olduğunu iddia et-
mek yanlış mı? Edebiyatı, var
olan günlük yargılardan ve eko-
nomik göstergelerden olabildi-
ğince uzak tutup büyülü bir
dünya gerçeği olarak kutsa-
mak gerekmiyor mu? Türk ede-
biyatı, Türk lokumu gibi bir ol-
gu mudur?
Fakat, doğru, Türk edebiya-
tı Marksistler yüzünden geri
kalmıştır! Marksistler olmasa,
bugün Türk edebiyatı doruklar-
da olurdu! Zaten Türk turizmi-
nin, Türk el sanatlannın veTürk
Kuşu'nun geri kalmışlığı da
Marksistlerin eseridir!
Eğer edebiyatımızı geri bı-
raktıracak sayı ve güce sahip
Marksistimiz olduysa ne mut-
lu bize! insanlık ve doğa için en
akılcı çözümleıi üreten Mark-
sizme bak; sen gel, Türk ede-
biyatını geri bırak!
Zaten işkencenin sebebi de
Marksistler. Onlar olmasaydı
kimlere işkence yapılırdı?
Marksistler olmasa kimler
idam edilir, kimlerin kitapları
yakılır, kimlerin hayatı karartı-
hrdı?
Araştırılsın, satanizme bile
Marksistlerin yol açtığı ortaya
çıkar! Nasıl çıkar, ben bilmiyo-
rum, ama uzman çok, onlar bir
açıklama yapartar.
Bence Marksistlere, Türk
edebiyatını değil de Türk Mark-
sizmini niçin geride bıraktırdık-
lannı sormak gerek. Türk Mark-
sizmi olur mu? O olursa bu da
olur!
Toplumsal bilinçlenmeden,
örgütlü direnişten, bireysel çı-
kışlan bırakıp tüm dünya maz-
lumlan adına mücadeleden so-
rumlu tutulmalı öncelikle Mark-
sistler. Asıl gündem buyken
edebiyatı, skorlan olan biroyun
gibi görüp faturayı belli bir ke-
sime çıkarmak ne fayda sağ-
lar ve geleceği nasıl değişti-
rir? Bu saptamayla Marksist-
ler ve edebiyatımız kaç günde
değişir? Sonuçsuz tartışmalar
sadece reklama yarar.
Ey Marksistler! Önce edebi-
yat, sonra Marksizm!
Ey işçiler! Atın elinizden
kumanda aletlerini; kitap
okuyun ve de okutun!
; Bir soru, bir yanıt!
- CHP ile FB arasındaki benzeriik nedir?
-Birini yönetenler "altı yabancı" kuralından habersiz, diğerini
yönetenler "altı ilkeyi" hayata geçirmekten!..
(Bu arada Beşiktaş-F. Bahçe maçında, tinerci çocuğu tekme
tokat döven Ahmet Ham adlı kalpsiz kişiyi kınıyorum!)
Şaşkınlık
Eski Din Öğretimi Genel Mü-
dürü Ahmet Gül, Hikmet Uluğ-
bay Milli Eğitim Bakanı olana
değin yıllarca o makamda otur-
muş, egitimin dinselleşmesi için
çaba harcamıştı. Gül'ün sorum-
luluğu altında çıkanlan "Din öğ-
retimi Dergisi" buna bir örnekti.
Bu derginin 1993 yılında yaytm-
lanan 43. sayısında, çocuklann
ilkokul 4. sınıfa gelene değin
inanma alanına en duyaıiı oldu-
ğu 4-10 yaşlan arasında din eği-
timinden uzak kaldıkları, ilgileri-
nin başıboş bırakıldığı gerekçe-
siyle "Din kültürü ve ahlak bilgi-
si dersleri ilkokul 1. sınıftan baş-
layarak okutulmalı" önerisi dile
getirilmişti. Aynı dergide, din kül-
türü ve ahlak ders programlan-
na "Kuranı kerimiyüzünden oku-
mayı öğretme" ünitesinin konul-
ması da istenmiş, bunun gerek-
çesi de şöyle açıklanmıştı:
"Çocuklanmızın Kuran'ı öğ-
renmemeleri bir boşluktur. Bu
ihtiyacın karşılanacağı yer de
okullardır."
Okulları tümüyle medreseye
dönüştürmeyi amaçlayan bu
önerilerin gelişmesine öncülük
eden Ahmet Gül'ün başkanlığı-
nı sürdürdüğü Türkiye Din Eği-
timi Vakfı'nın 1999'da çıkardığı
takvimde halifelik övülmüş. Şa-
şırtıcı değil.
Son görevi Özel Eğitim Hiz-
metleri ve Rehberlik Genel Mü-
dürlüğü olan Gül'e, yeniden "gü-
zel ve tüzel"bir makama taşına-
bilmesini engellememek ama-
cıyla "uyarma ve kınama" ceza-
sı verilmesi de şaşırtıcı değil. Yıl-
lardırgericilik üreten Milli Eğitim
Bakanlığı'nın tutucu kadroları
birbirlerini kayırmayacaklar da
ne yapacaklar?
Bütün bu gelişmeleri uyum
içinde izleyenlere gelince... işte
asıl onlar şaşkın.
HAYVANLAR ISMAIL GÜLGEÇ igulgec(a yahoo.com
^28
KİM KlME DUM DUMA BEHİÇAK behicak@turk.net
ÇtZGtLtK KÂMİL MASARACI
HARBt SEMİH POROY semihporoy@yahoo.com
TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 23Eylül
136? 'OB BUSÜtJ,
Ö Ü
BAHRIYıEU KESSAM BOYAR.
AÜ SAMİ
BSSMG YAKINUĞı M£DeUİYL£ y /E
'NE (JSÜZ£L- SAAJATlAG AKAOeMİSt) OEVHM
f, İTİRPiKTBM SOM&4 0A PA&S'E GirMİŞTt.
RSSSAAA CO/eMOM'UM A7ELYES.I
;
NO£ 4 YtLÇAU-
ŞflflJ 8OYA/Z, YUIİOA DÖNÜNCe,g#H&Y£OEN EMEK
UYE AY&ULItŞrt. UZU*J YILLAK Ç£ÇfTU MÛZ£LEGDE~
HlÛ&ÜR. OLABAK BULUUAAUÇ, eu ABAPA F>ÛS7A PCJL-
AR1 VE A&Ğ/T PARALA&IN ÛSTÛHPEKı £E£lHALE1£j
ş. YAĞUBOYA yAPrrLA&MPA YER. YER. IZLE-
NİMCI (EMPRESYOMİST} ETkJLER GÖ&ÛLMESİME
fCA&Ş/N, SEÜÇEHJÇİLJK AĞIR. SASMtŞTIf*
GÖRÜŞ
EMlN GURSES
ABD'de lobi Diplomasisi
Ermeni lobisinin Rum lobisi ile işbiriiği sonucu uzun''
yıllardır kabulü için yoğun çaba gösterdikleri soykı-:
rım tasansı, ABD Temsilciler Meclisi alt komitesinden1
"
geçti. Şimdiye kadar Yahudi lobisinin engellemeleriy-T
le karşılaşan Rum ve Ermeni lobileri, Yahudi lobisinujj
'yeni ortadoğu'daki yeni hesapları nedeniyle isteksç
davranması sonucu şimdilik başanlı oldular. *-N
ı
Bu karar Uluslararası llişkiler Komitesi'nde de ka^'
bul görürse Genel Kurul'a gidecek. Kasımda yapıla^
cak seçimlerin bu gelişmeyi etkilediği, Kaliforniyah /
Kongre üyelerinin buradaki Ermeni seçmenlerin oyu*o'
nu almak için böyle bir tasanyı destekledikleri ifao>j
ediliyor. Kaliforniya en büyük eyalet olarak Temsilcji0
ler Meclisi'ne 50 üye göndermektedir. Bu tasannjp,.
sponsoriuöunu Kaliforniyalı Kongre üyesi G. Rudario-'
vich yaptı. Ozellikle dincilerden ve Ermeni seçmenla^i
den destek alan C. Sm'rth ise Türkiye karşrtlığını seç-^(
menine hoş görünmek için yaptığını gizlemiyor. Bt^y
yükelçi Gündüz Aktan'ın VVashington'un dış politika^
anlayışına uygun uyarıları Washington'u kaygılandrr-^
maya başlamıştır. VVashington böyle çıkışlara alışık de1
^
ğildi. Bu yöntemin uygulanmasında geç bile kalındıL)
ABD yönetimi, lobilerin bazı faaliyetlerine göz yuma*..
rak dış politika hedefleri için kullanmaktadır. Lobil6=)
rin ABD ulusal çıkarlarına olası bir zaranna ise Peh-
tagon'un izin vermeyeceği açıktır. Yöntem 'öncezU-'-
ra sok.. sonra kurtancı rolüne soyun' yöntemidir •'h:
Türkiye düşmanlığı ozellikle Lübnan'dan göç edö1
-1
rek Kanada ve ABD'ye yerieşen Ermenilerin torunla*«''
rı arasında son derece güçlü. Bunlann Batı'daki örO
gütleri Ankara-Erivan arasında ilişkilerin yumuşamarı
sını engellemek için Petrosyan'ın Ermenistan Devffev
Başkanlığı görevinden istifa etmesini sağlamışlar(3j>
llişkiler iyiye giderse Batı'daki Ermeni dayanışmast-^
nın da sonunun başlangıcı olacağını biliyortar. Bu daı«ı
yanışmanın bazı akademisyenlere, lobicilere zenginA
lik sağlaması, bunlann Türkiye düşmanlığını sürdi)f-H
melerine neden oluyor. .^
Kaliforniya Ünıversitesi'nden sicilli Türkiye düşm^,- \
nı Prof. R.G. Hovannasyan Beyrut'ta 20 Temmûz^;
2000 tarihinde yaptığı bir konuşmada Ermenistan-ıff
eski Devlet Başkanı Levon Ter-Petrosyan'ı Ankri-»
ra'dan soykınm nedeniyle tazminat ve toprak t»«.
tebinde bulunmadığı için eleştiriyor ve yeni dev-V
let başkanı Koçaryan ı Türkiye'ye karşı sert bir pp
1
^
litika ızledıği için övüyordu. Ayrıca ilginçtir, Iran'ı Ef-
menistan'a verdiği destekten dolayı överken iki h â V
kın birbirlerine benzerliğini, Hint-Avrupa mirasını pay-
1
laştıklannı; dil, kültür ve sosyal sistemlerinin birçok yöth
den birbirleriyle ilişkisini öne çıkararak stratejik hesap^'
lan ırkçı bir yöntemle öne çıkarmaya çalışmıştır. . ; l
Ağustos 2000'de Erivan'da yapılan bir toplantıdâ
Türkiye düşmanlığının örgütü olan, Aralık 1994 'te Pet» •.
rosyan tarafından terörist gruplan banndırdığı iddiasıy-'
la kapattığı ve Yunanistan vatandaşı olan liderı Hra-
ir Marukyan'ı yurtdışı ettıği, Şubat 1998'de ise Ko-
çaryan'ın faaliyetine tekrar izin verdiği milliyetçi DaŞ—
nak hareketinin temsilcileri, Sevr'in Anadolu'nun
önemli bir kesimini Ermenistan'a veren maddelerinirv
gerçekleştirilmesi için uluslararası çaba gösterilmesi
karannı aldırmışlardı. Bu karar uygulama aşamasıpaj
getirilmeye çalışılıyor. ABD'nin soykırımı resmi olarak
tanıması ve bu konuda kamu personelini eğitmeyi ye~;
her yıl 24 Nisan'daki resmi açıklamada soykınm ifa-'
desinin yer almasını kabul etmesi sonuçta Batı Avru^
pa ülkelerinin benzer bir tutumu takınmalarına yol'
açabılecektır. Bu da Batı'daki Ermeni dıasporasına 'Eğec,
. bu soykıoın$a,,Aimanj[a'nın yaptığı. gibi, Tüfâye <j/ft,
tazminata mahkum edilmelidir
1
demenin kapısını açâ-•
caktır. ["4
Daşnak hareketi ABD'deki Ermeni seçmenlerin
önemli bir kesimini kontrol ediyor. ozellikle Kal'rför-"
niya eyaletinde yaptıklan propaganda sonucu soykı-'
rıma hemen hemen herkesi inandırmışlar. VVashinigf-'
ton bu düşmanlık propagandasına göz yummuştuı*
Ankara, lobicilik ya da yalanı en iyi satma politikas^
restini gördüğünü Gündüz Aktan'ın yaptığı gibi düş^,
manlıktan beslenenlerin yüzlerine söylemelidir. ^',
ABD yönetiminin bu gelişmeleri seçim sonrasına er-
;
telemesi kendi yarannadır. Tasarıya karşı çıkan bazf
J
Kongre üyelerinin de belirttiği gibi Ankara-Washing-«
ton ilişkileri 1974 sonrası döneme gerileyebilir. 19741
Kıbrıs müdahalesinden sonra Türkiye'ye karşı ABD;
Kongresi'nin aldığı silah ambargosu karan sonrası;
Dr. Kissinger, Kongre üyelerine 'ABD'nin ulusal ç/^(
karlannı tam olarak bilmedikleri'ni söylemişti. 1978'4e,
Ankara-Moskova arası yakınlaşma girişimi sonrasT
ambargo kalkmıştı. •-,(.
Diplomaside ayak oyunlan devam ediyor. Geçmiş-
te Çarlık ve Batılı emperyalistler tarafından kullanılan.
'Doğu Ermenileri'n'm, 'Batı Ermenileri'nm oyunurra-
gelmemesi dileğimiz. Ankara da bu konuda temkiflth
olmalıdır. zJ
Not Geçen haftaki 'Petrolde Serbest Pazar"
da günlük dünya üretimi rakamlan 77 ve 75
'ton' yerine, 77 ve 75 milyon Var//' olacaktı.
özür dilerim.
E-mail: emingursesftyahoo.com
Fax: 0212 513 85 95
BULMACA SEDAT YAŞAYAıV
1 2 3 4 5 6 7 8SOLDANSAĞA:
1/ 1910-1949
yıllan arasında
hizmet veren
ünlüTürkyolcu
gemisi. 2/ Bir-
denbire... Hint
mûziğine özgû
tellibirçalgı.3/
Doruk... Tok-
yo'nun eski adı.
4/ "Kırmızı bir
oluyor so-
luğum / Yüzü-
mün yanmasın-
dan anhyorum'* (Cemal
Süreya)... Üstü kapalı ..
olarak anlatma... Vila-
yet. 5/ Abdülhak Hâ- 2
mitTarhan'ınbırtiyat- 3
royapıü. 6/Kalehende- 4
ği... Işaret. 7/ Ödenti... 5
Bir cins güvercin. 8/ g
Tûık halk edebiyatında
çoban türküsü. 9/Istem
dışı yapılan hareket... 8
Mantıkta, doğru olarak 9
kabul edilen iki yargıdan
üçüncü bir yargı çıkarma temelıne dayanan uslamlama,
yolu. "-"•'
YUKARIDAN AŞAĞIYA: -"-ü
1/ San, turuncu, ya da beyaz çiçekler açan bir süs bfU.
kisi. 2/ Bir çokluğu oluşturan varlıklann her biri... :^4.
- - Başına Yürümek": B. Necatigü'in şiir kıtabı. 3/ K^ft
" nağı mitolojik çağlara dayanan kirişli bir çalgı... Tafr-,
lı sularda yaşayan beyaz etli bir balık. 4/ Renkli cam
parçalanndan oluşan pencere süslemesi ya da resiın.'
5/ Mantık... Lezzet. 6/ Bir soru eki... Nazilerin politi-
kasında Germen ırkından kimselere yakıştmlan adA,,
Baryum elementinin simgesi. 7/Tanntanımaz... Briç-
te, bir löveyi üstûn bir kâğıtla almayıp daha aşağı fâf
kâğıtla alma. 8/ Çam türüne yakın bir orman ağacjÇj
Kmıı hastalıklarla karşı bağışıklık sağlamak üzere vu-
cuda verilen eriyik. 9/ Yapmacıklı davranış... Cazibe.