Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 23 EYLÜL 2000 CUMARTESİ
O L ı A Y L A K V E O O R U S L J i ı K olay.gorus@cumhuriyet.com.tr
F
B Alman Anayasa Huku-
» ku'nda anayasanın, sade-
ce geçerlılik değil, varlık
garantisini de içermesi ge-
rektığı görüşü egemendir.
0 Bu nedenle anayasa, ola-
naklar ölçûsûnde tehlıkelere ve ortadan
kaldınlmaya karşı güvence altına alın-
mıştır.
Anayasanın KorunmasL aynı zaman-
da, salt anayasaya uygun bır siyasal sü-
reç içinde "anayasal devtet" oîarak var
olabilen ve varlığını koruyabilen devle-
tin varlıgının korunması demektir. Ana-
yasaya ve onun iç fonksiyon yeteneğı-
ne dışandan ve içeriden gelebilecek mü-
dahalelere, aşağıdan ve yukandan kay-
naklanabilecek anayasa aleyhtan faalı-
yetlere karşı oluşturulmuş kurumlar bu
korumayı sağlarlar (1).
Önleyicı nitelikteki anayasayı koru-
ma araçlan (temel haklann düşmesı, si-
yasal partilerin kapatılması, siyasal ce-
za hukuku) anayasanın varlığını ve onun
geçerlüiğini toplum yaşamında dar bir
çerçevede garanti ederler. Belli gücle-
rin siyasal sûreçten kaldınlmasını ve
gayri meşru ilan edilmesini siyasal öz-
gûrlüğü sınırlandırmak suretiyle sağ-
larlar. Anayasanın bu tür bir koruma bi-
çimi "mücadeteci demokrasi" formülü
üe gerekçelendinlmektedir(2). E Alman
Anayasa Mahkemesi kararlannda mü-
cadeleci demokrasi düşüncesi çoğu ke-
re bir yorum kurab olarak ortaya çıkmak-
tadır. Weimar Cumhuriyeri'nin dene-
yirnleri sonucu, F. Alman anayasa ko-
yucu, anayasanın korunmasına büyi'ık bir
çaba sarf etmiştir. Bu amacla F. Alman
Siyasal Partilerin Kapatılması
Prûf. Dr. Zafer GÖREN Yükseköğretim Denetleme Kurulu Üy
Anayasası önleyici garantiler içermek-
tedır. Siyasal partilerin kapatılması ku-
ralı bu garantilerden bırini oluşturmak-
tadır. F. Alman Anayasası md. 21 f.2 üe
yaratılmış olan, anayasa aleyhtan siya-
sal partilen kapatma olanağı "önleyici
anayasa kommasr açısındanbüyükbir
önem taşımaktadır.
F. Almanya'da 1930yılındanitibaren
kökten anayasa aleyhtan siyasal parti-
lenn yarattığı bunalım (kriz) sonucun-
da bu siyasal partilerin en gûçlü olan-
lannın kapatılması ile yaşanan Weimar
Cumhuriyeti zamanındaki deneyımler bu
kuralın Anayasaya konulmasma neden
olmuştur. Anayasa aleyhtan siyasal par-
tiler geciktirilmeden kapatılmalı ve de-
mokraside siyasal gûçlerin serbest faali-
yeri, demokrasi aleyhtarlannın, onun
sağladığı araçlarla, kendisini ortadan
kaldırmaya çalışaklan zaman smırlan-
malıydL F. Alman anayasası özgürlük-
çü demokrasinin sınırlan problemini,
"mücadeleci demokrasi"de karar kıl-
makla çözümlemeye çalışmaktadır (3).
Bu düzen sınırsız bir görecelik (röla-
hvızm) düzeni olmayıp, farklı yönlerde-
kı siyasal görüsleri sınırlayan F. Anaya-
sa"nın demokratik dûzeninin bir sonu-
cudur. Bu nedenle F. Anayasa'nın demok-
ratik düzen kımliğinı ortadan kaldıracak
ve başka bir hükümet sistemine dönüş-
tûrecek siyasal amaçlar anayasaya ay-
esı
kındır. Anayasa, bu amaçlan güden si-
yasal gûçlerin kapatılması olanağuu ya-
ratmaktadır
Siyasal partiler siyasal süreci belirle-
yen güçler olduğundan F. Anayasa siya-
sal partilerin kapatılmasını derneklerin
kapatılmasmdan daha farklı düzenle-
mektedir. Anayasa md. 21 f.2 siyasal
parti kapatmanın koşullannı dernek öz-
gürlüğünü dûzenleyen md. 9 f.2 'den da-
ha sınırlı tutmuştur. F. Anayasa siyasal
partilerin anayasaya aykınlığına karar
verme yetkisini Anayasa Mahkemesi'ne
tammış, onlan yasama ve yürütmenin
müdahalesine karşı korumuştur. F. Ana-
yasa siyasal partilerin kapatıl ması ko-
şullannı temel haklann düşmesi koşul-
lanndan daha aynntılı ve belirgin ola-
rak düzenlemiştir. Bir siyasal parti, F.
Cumhuriyet'in varlığını tehlikeye dü-
şürme ya da özgüriükçü demokratik te-
mel düzene zarar verme ya da onu orta-
dan kakürma amacını taşıyorsa anaya-
saya av kındır ve F. Anayasa Mahkeme-
si tarafindan kapaolabflir (EA. md. 21
f2 C.l). Burada siyasal parti kapatma-
nın önleyici niteliği belirgin bir şekilde
gözlenmektedir. Ancak bir siyasal par-
tinin kaparılmasında siyasal özgürlü-
ğün gereğinden fazla sınırlanmaması
gerekriği de açıktır. Bir siyasal partinin
kapatılmasma karar vermek ıçin özgür-
iükçü demokratik temel düzene zarar
verme ya da onu ortadan kaldırma ko-
nusunda "somut bir tehlike" var olma-
lıdır. Söz konusu siyasal partinin faali-
yefleri, anayasanın benimsediği demok-
rasi modelinin mannkh bir şekilde fonk-
siyon gösterebilmesi için tüm siyasal
partilenn üzennde en azından hemfikir
olduklan asli anayasa Ukelerine karşı ol-
malıdır. Anayasaya aykınlık, siyasal
partinin amaçlan veya (sadece üyeleri-
nın değil) taraftarlannın da davranışla-
n ile belırlenır. Anayasa aleyhtan olma
konusunda siyasal partinin iç organi-
zasyonu da ipucu verilebilir (4).
Bir siyasal partinin anayasaya aykın
olduğuna dişkin Anayasa Mahkemesi ka-
ran inşai nitelıktedir (5).
Anayasa Mahkemesi kapatılan siya-
sal partinin malvarhğına el koyabilir (F.
Anayasa Mahkemesi Yasası md. 46
f.3).
F. Anayasa Mahkemesi'nin kararlan-
na göre siyasal partinin kapatılması, ka-
patılan siyasal partiye mensup mılletve-
killerinın milletvekilliği sıfatının oto-
matik olarak düşmesi sonucunu doğu-
rur(6).
Bugüne kadar bir sağ parti olan SRP
ve bir sol parti olan KPD (7) kapanlmış-
tır. KPD (8) karannda F. Anayasa Mah-
kemesi anayasanın münferit kurallanna
ve hatta tüm kurumlanna karşı meşru va-
sıtalarla savaşma hakkını. özgüriükçü de-
mokratiktemel düzeni ohışturan en yük-
sek temel değerleri sarsmak istemediği
sürece her siyasal partiye tanımıştır. F.
Alman Anayasa Mahkemesi'ne göre bır
siyasal partinin ancak var olan düzen kar-
şısında aktif savaşçı ve saldırgan bir tu-
tum takınması, onun fonksiyon göster-
mesini planlı olarak engellemesi ve za-
man içinde bu düzenin kendisini yok
etmek istemesi halınde kapatılması meş-
rudur.
Siyasal parnTermkapanlmaanmtemel-
dedemokrasi ilkesine ters düstüğü iddia
edflmisse de öncelikle Alman deneyim-
krinin, usta demagoglann halen halkın
çoğunluğunu (istisnaitarihsel kosuilar al-
ünda) kötü yönlere sürükleme gücüne
sahip olduğunu göstermesi karşısında bu
tür kötüye kullanmaiara karşı siyasal
partilerin kapatılmasma ızin vermek su-
retiyle karşı konulabüeceğı düşüncesi ge-
liştirilmiştir.
(1) Scheuner U., Der Verfassungssc-
hutz im Bonner Grundgesetz, in: Um Recht
und Gerechtigkeit, Festgabe fur E Kauf-
mann (1950) s. 321.
Stern K., Das Staatsrecht der BRD
(1984) s. 176 vd.; Hesse K. Grundzuge des
Verfassungsrecht, 20 B, s. 288 vd.
(2) BVerfGE28, 36 (48 vd) 28 51 (55);
30, 1(19 vd)
(3) BVerfGE 5, 85 (139)
(4) BVerfGE 5, B 85 (143 vd)
(5) B VerfGE 296 (304 v8d.) 13, 46 (52),
13. 123 (126).
(6) BVerfGE 2. 1 (72 vd.)
(7) KPD: Almanya Komünist Partisi
SRP: Sosyalist De\let Partisi
(8) BVerfGE 5, 85 (141).
EVET/HAYIR
OKTAY AKBAL
Halktan Yana Olmak!
Benim hep yazmak istediğimi sevgili Ali Sirmen
yazdı geçen gün:
"Halktan yana olmak; eğitime daha fazla pay ayı-
rarak, enflasyonun yükünü emekçinin, üreticinin sır-
bna yüklemeyerek, banka kurtarmaya milyariarca do-
lardökerken sosyal güvenliği tırpanlamayarak, eme-
ğe öncelik tanıyan bir ekonominin çarklannı oluştur-
mayarak, çalışarak olur. Gerisi ise popülist bir lafü-
güzaftan başka bir şey değildir."
Halkçıhk, halkın içinde olmak; otobüste, vapurda,
uçakta sıradan yurttaşlaria biriikte gidip gelmek; so-
kağa çıkıp marketlerden alışveriş yapmak, eski mo-
del arabalarta yolculuk etmek, gezilerde köylüyle ay-
ran içmek, pide yemek değildir.
Yeni Cumhurbaşkanı, arabasını kırmızı ışıkta durdur-
tuyormuş, fazla koruma istemiyormuş, aylığı ile yeti-
niyormuş... Başbakan, eşiyle özel uçaklan kullanmı-
yormuş, kasket giyiyormuş, halktan biri gibi davran-
mak istiyormuş...
Uçaklara binmek, sıradan yurttaşın harcı mı? Yüz-
lerce milyonu nasıl versin; güçlükle karnını doyuran
emekçi, memur, ayda en çok yüz kırk milyon alabilen
emekli? Uçaktakiler halkın başka bir kesimi, vartıklı olan-
lar! Başbakan onların yanında oturursa halkın içinde
mi sayılır?
O 1950 Mayısı'nı anımsıyorum. Halkın içinden gel-
diği söylenen milletvekillerinin Ankara otel ve lokan-
talannda rakı içip kadeh tokuşturmasını!.. Işte niha-
yet halkegemenliği başladı, demişlerdi. O gün TBMM'ye
gelenler sıradan halk çocuklan mıydı, yoksa paralı ka-
saba eşrafı ya da onlann bu göreve uygun gördükle-
ri mi?
Cumhurbaşkanı Celal Bayar, ilk günlerde makam
arabası yerine ciple gider gelirdi, otobüse binerdi... Halk-
tan yana olmak bir gösteriydi, bir kandırmaca!.. Za-
ten belirii bir süre sonra DP iktidan araba saltanatını
patlattı. O gün bugün, bu saltanat sürüp gitmekte...
Yollarda, caddelerde tek başına yürüyen 'büyük bir
adam' görürseniz bilin ki arkasında en az iki koruma
gelmektedir! Halktan yana olduklannı söyleyen poli-
tikacılan kaç görevli koruyor, bir sorun da ögrenin!..
Hem, TV'lerde görmüyor muyuz, liderlerin etrafını sa-
ran, gözleri dört bir yana çevrili koruma ordusunu!..
Bu mu halkın içinde olmak?
Bülent Ecevit içtenliklidir. Ama neden böyle gös-
terilere kalkışıyor? Kırk yıldır onun halkı sevdiğini, elin-
den geldiğince halka yaraıiı olmaya uğraştığını biliyo-
ruz. Başardı, başaramadı ayn konu!.. Bir cumhurbaş-
kanı, bir başbakan halk sevgisini böyle ucuz yollar-
dan göstermemeli... Sirmen'in yazdığı doğru: "Uçak-
ta ayncalıksız seyahat etmek ya da makam arabası-
nı yerli markalar arasından seçmek, halktan yana ol-
mak anlamını taşımaz."
Şu Oğretmenlik Sınavı!
O L U K L U Bahkesir Üni. Necatibey Eğitim Fak.
M
illi Eğitim Bakanlığı. 1998-
1999 eğitim-öğretim yılında
başlattığı, ama o yıl uygu-
layamadığı oğretmenlik sı-
navını bu yıl yaptı. Bilindi-
ği gibi, bakanlık geçen yıl öğretmen adayla-
nndan smav harçlannı topladı, fakat smavı
gerçekleştiremedi. Daha sonra toplanan bu
paralar geri verilmedi. Başvuran adaylann ata-
ması yapıldığı için kişiler bu paranın ardına
düşmediler.
Oğretmenlik sınavma ilişkin bırkaç nokta
daha var, dile getirilmesi gereken:
Milli Eğitim Bakanlığı, ÖSYM'ye yaptır-
dığı smavı, bu smavm yapılmasını içeren ka-
ranndan önceki öğretmen adaylanna uygu-
layarak bir haksızlık yapmıştır. Sözgelimi
bu yıl yapılan sınava, eğitim fakültelerine
1996-1997 eğitim-öğretim yılında giren öğ-
retmen adaylan katılmıştır. Işte bu nedenle,
1998- 1999 eğitim-öğretim yılında uygula-
maya konulan bir yasamn ya da Bakanlar
Kurulu karannın geçmişe yöneük biçimde ge-
rekleştirilmesinin yasal açıdan sakıncalan
bulunmaktadır. Oysa doğru olan, smav ka-
rannın alınmasından sonra oğretmenlik hak-
kını kazanan kişilere uygulanmasıydı bu sı-
navın.
Aynca bu adaylar, neye dayandınlarak ko-
nulduğunu bilmedikleri 70 barajıyla da kar-
şılaşmışlardır. 70 barajının ne kadar yüksek
olduğu. bu smava girenlerle kazananlar ara-
sındaki orandan da bellidir. Bu baraj siste-
miyle ülkemizdeki öğretmen açığımn kapa-
tılamayacağı da çok açıktır.
Bu yıl, geriye dönük biçimde uygulanan
bır karann getirdiği sınava giren öğretmen
adaylan, hem sorulann türünü ve düzeyini
bilmemeleri hem de alanlanrun dışmda so-
rular sorulması açısından haksızhğa uğra-
mışlardır.
Sözgelimi eğitim fakültelerinin Türk dili
ve edebiyatı bölümünden mezun olan bir öğ-
retmen adayı, alanıyla hiç ilgisi olmayan ma-
tematik sorulanndan sorumlu tutulmuştur.
Matematikçiler açısından bakılınca da durum
tersinden aynıdır. Yine bu sınavda, eğitim
fakültelerinin eğitim derslerini dört yıl bo-
yunca alan öğretmen adaylanna bu alanla il-
gili hiçbir soru sorulmamıştır.
Bu nasıl bir smavdır ki sizi, dört yıl boyun-
ca aldığınız derslerin kimilerinden hiçbir so-
ruyla karşılaştırmıyor; tersine, dört yıl için-
de almadığınız derslerden çıkan sorularla
meslek yaşamnıa girişinize ya da giremeyi-
şinize karar verdiriyor.
Kanımızca Milli Eğitim Bakanlığı, bu yıl
yaptığı suıavın sorulanyla ve 70 barajıyla ne
ülkemizdeki öğretmen açığını kapatabilecek
ne de bu konuda başanlı oldugunu söyleye-
bilecektir. Torpille atanmayı önlemek gibi
bir iyi niyetten hareket ettiğine inandığımız
ve bunda da hakh olan Milli Eğitim Bakan-
lığı, bu yıl oğretmenlik sınavma giren öğret-
men adaylanna yukanda sayılan nedenlerle
haksızlık yapıldığını, bu adaylardan çoğunun
özlemle oğretmenlik mesleğine giımek iste-
diğini düşünerek tez elden başka bir uygu-
lamaya yönelmelidir.
Aynca şu da bilinmelidir ki Milli Eğitim
Bakanlığı'nm yaptığı bu sınavla, öğretmen
yetiştirdiğini bilerek onlan hazırlayan, onla-
ra diploma veren eğitim fakültelerinin duru-
mu da bu anlamda tartışılır olmaktadır. Or-
ta (vasat) düzeydeki bir öğrencinizin bu sı-
navı kazanarak öğretmenliğe atanacak ol-
ması, çalışkanlığmdan kuşku duymadığınız
ve bunu öğrencilik yıllannda aldığı notlarla
da kamtlayan bir başka öğrencinizin atanma-
yacak olması, bizim duyuncumuzu (vicda-
nımızı) rahatsız ettiği kadar Saym Milli Eğitim
Bakanı Metin Bostancıoğlu'nu da rahatsız
etmelidir.
Nâzım'ın 'İnce İstanbul'u
Muhsine HELİMOĞLU \AVUZ
N
âznn Paris'te. bir kitabını, res-
sam Tn-aje ye (Dikmen) "Ti-
raje'ye, İstanbul'um gibi ipin-
ce hanıma, lazuna" dıye im-
zalamış. Nâzım'ın özlemini
çekerek öldüğü "Ince İstanbul"una bakı-
yorum. Evet Büyükada'da yaşarken Tira-
je'nin ÇelikGülersoy'un köşklerinin bah-
çelerinde söyleşirken, Sami Karaören'in
çiçekli balkonunda çay içerken, Galata Ku-
lesi'nden, Çırağan'dan, Ortaköy'den, Hi-
sar'da Aşiyan'dan onu seyrederken gerçek-
ten ince, ipince, içe işleyen bir güzelim
cennet, ruhu yücelten bir derinliktir Istan-
bul.
Beyoğlu'nda ayaklanruza dolanan sokak
çocuklanyla, kaymış gözleriyle serseri ma-
yın gibi ortalıkta dolaşan tinercileriyle, ar-
ka sokaklardaki hayat kadmlan ve erkek-
leriyle, zaman zaman soluk alamadığınızı
duyumsadığınız insan denizi, arapsaçı tra-
fiği ve çirkin beton yapılaşmasıyla da bo-
gulduğunuz bir cehennemdir aynı zaman-
da.
Boratav Arşivi'nin masallannı yayına
haztrlamak için kaçıp saklandığım Bod-
rum'da, birincı cilt "UçarLeyli''yi bitirir bi-
tirmez, Istanbul-Büyükada'ya döndüğüm-
de, çok sevilen birisine kavuşmuş gibiydim.
Sonra da yirmi yedi yaşındaki oğlumu do-
ğum gününde elinden tuttuğum gibi "Da-
ha önce ghmistik ya" demesine aldırma-
dan, Fikret'e, Aşiyan'a götürdüm. (Anka-
ra'dayken de 'Anıtkabir'e götürürdüm).
Fikret'in çalışma odasımn duvannda asılı
olan "Sis" ve "Rücu" şiirlerinin öyküsünü
anlatıp, kim bilir kaçıncı kez Hahık'la olan
baba-oğul ilişkisinden söz ettim. Oğlumun
yeni yaş günlerinden birisinde de armağan
olarak onu Nâzrm'm mezanna götürmek is-
tiyorum, ama Moskova'daki "Novodoviçye
râodbişçe" mezarlığındaki mezanna de-
ğil. Onun "tnce tstanbuTundakı ya da Ana-
dolu'daki mezanna... Yeri gehnişken bir
kez daha sorahm: Nâzım'm mezan çok
sevdiği ve özlemini çekerek öldüğü ülke-
sine ne zaman gelecek... Biz bu düşün ger-
çekleşmesini, daha ne zamana değin bek-
leyeceğiz ve Nâzun'm yüreği ile elleri, bu
özlemle daha ne kadar yanacak...
"Bir vapur geçer Varna önünden
Uy Karadeniz'in gümfiş teDeri
Bir vapur geçer Boğaz'a doğru,
Nâzım usukacık okşar \apuru
YanareUerL"
PENCERE
Tiirklere Sövmenin
Dayaralmaz Çeklmi...
Gözleri çakmak çakmaktı..
Burnundan soluyordu..
Bozuk çalıyordu..
Sordum:
- Neyin var?..
Ters ters baktı:
- Allah, dedi, Türklerin cezasını versin!..
- Anlamadım..
- Insanlığın başına bela TürklerL
- Ne oldu?..
- Amerikan Temsilciler Meclisi Alt Komisyo-
nu'nda karar alınmış...
- Nasıl bir karar?..
- Türkler 1915'te Ermenilefi soykınmdan ge-
çirdiler ya, hesabını verecekler...
- YalanL
- Ne yalanı?..
- 1915'te Istanbul'da ve öteki şehirierdeya-
şayan Ermenilerçok rahattılar; birsoykınm ol-
sa hepsini hedef almaz mıydı?..
- Boşuna konuşma!.. Türk yabanıl, işkence-
ci, ilkel, köylü, uygarlık düşmanı!..
-Ağırol!..
- Kürtleri ezen Türkler değil mi?..
- Dur bakalım..
- Yunanistan'ı savaş tehdidi altında tutanlar
Türkler değil mi?..
- DemeL.
- Suriye'nin suyunu kesen Türkler değil mi?..
- Dinle biraz..
- Ermenistan'ı kuşatıp zavallılara geçit ver-
meyen Türkler değil mi?..
- Yanlış biliyorsun..
- Kıbns'ı işgal eden Türkler değil mi?..
- Durcanım..
- Osmanlı padişahlan kardeşlerini devlet ya-
ranna boğdurmuyorlar mıydı?..
- Biraz soluklan...
- Türk Türk'e övünür, kendini bir halt sanır, ya-
zannı hapseder, şairini dışlar, 6-7 Eylül'de Istan-
bul'u kim yağmaladı?..
- ?..
- Tesettürlü kız öğrenciyi üniversiteye sokma-
yarak demokratik hakkını çiğneyenler kimler?..
- Türkler!..
- Erbakan'a dört ay hapis cezası verenler?..
- Türkler!..
- Askeri yönetimleri baş tacı ederek demok-
rasiyi katledenler?..
- Türkler!..
- Osmanlı Imparatoriuğu'nu batnp her şeyi yü-
züne gözüne bulaştıranlar?..
- Türkler!..
- Resrni tarih yalan!.. Inönü Savaşı yok, Ça-
nakkale Savaşı'nda Mustafa Kemal'in esami-
si okunmaz, Kurtuluş Savaşı emperyalizme kar-
şı değil, Istiklal Mahkemeleri 150 bin kişiyi astı,
cumhuriyet uydurma, Türklerin tarihi kılıç, kal-
kan, mehter takımı!.. Avrupa işini biliyor, Türk-
ler AB'ye girmek için önce adam olsunlarl..
- Evet, adam olsunlar!..
•
Medyadaki köşelerde, Türklere ne kadar sövüp
Atatürk'ü ne kadar kötüleyebiliyorsan, o kadar
makbule geçiyorsun, entelliğin raconu bu!..
Günümüzde "tarafsız aydın" olmak kolay...
Türklere küfredeceksin.
Sakın bir başka halka; Arap'a, Fransız'a, Er-
meni'ye, Yunan'a, Amerikalı'ya. Alman'a laf
edeyim deme; adın ırkçıya çıkan ama, Türklere
sövdün mü entelleşip prim yaparsın.
Emre Kongar
28 Şubat
ve Demokrasi
K I T A B E V
F o r d FOCUS! Iş Bankası kredi kartınızla yaptığınız alışveriş ya da nakit çekme işlem
toplamının her 250.000.000 TL.'sına bir çekiliş hakkı. Her çekıliş hakkına on Ford Focus'tan binni kazanma şansı.
444 02 02 - www isbank.com.tr
Bukampaiya M» Pıyango Hares tnn B 02 IMPI 0 130O0Z1057-5187 say» ^ 1 6 2000 tart* ızmyle duzanienn^lr KaMm Şartlar. • Çeiglşe kaw**™k .pn T!rtye Iş Bantes. A^Ş gen^k ttşı w « i «art ıruşlera o»nak geredmekted»
• tş terkası K/edi Kartı mûşaensne bağlı öutun k^rtaha yap<«an her 25G mdyon TL1* ahşvef^ ya da naM çtom bjlanna br çskıfcş mmarası vefiecektr • Çe*mş tantade krech karvnm kuiammını enge«ey«n tefftangı br durum (borcun duzenk
odenmefnesı çalınma vb) c*naması gerekmektedr • Turtaye \ş Bankası mensupten ve 18 yaştndan kuçı*Jer çafcüşefcaMamadar• J^ 1î 2000 saat 10 30 da yaptlacak çakılç sonocunda kazanartar 16 112000tartl> Hûrryet gazetesmn Tufiuye
baskısındateoecMecekir * KDVhançiüm yasal yukûn***ler XM*^e amr • &r kışı en teja br#cramye kazanat* • AaHer ıçn ]^»n bögetef tamamönmış haöe son başvunj tarih) 01 12 2000 yedekler k^n son başvunj tanhi 16 12 2OOOdır
i.
TURKIYE St BANKASI