Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
22 EYLÜL 2000 CUMA CUMHURİYET SAYFA
20. YILINDA 12 EYLUL
CemalKıral, kendisiniyurtdışında hiçbir zaman rahat hissetmediğinisöylüyor
'Nâzım'ı çok iyi anlıyorum'
12 EyiÜI'le t\esapla$mak 12 Eylül'le hesaplaşmak hamasişeylerie
olmaz. 12 EylüVün getirdiği biryapı var. Mesela onun getirdiği Siyasi
Partiler Kanunu var, Sendikalar Kanunu var, onun getirdiği anayasa
var. Bunlar ortada. Hamzaköy'egidenleriktidar oldular, ancak onlan
içeri tıkan anayasaya dokunmadılar. Bu anayasa değişmeden, 12 Eylül
hukuku denilen hukuksuzluk kaldırılmadan iyileşnte mümkün değiL
YurtdlŞinda Çay İçmedim* Uzunseneleryurtdışında çay
içmedim, bizint bardaklardan yoktu çünkü, flncanda çay hep soğuktu.
Sonuç olarak Izntir 'e döndüğümde gerçekten rahatladım. Ama
şaşıranlar, hayret edenler oldu. Ben ise içimden hep tekrarladım, benim
köküm burada ve burada rahat ediyorum, diye. Hiçbir zaman kendimi
yurtdışında rahat hissetmedim, yaşadığımı oralarda duymadım.
SERDARKIZIK-4-
rKP'nin merkez komite
üyesi ve Ege yöre ko-
mitesi sekreteri, Ma-
den-lş'ın de merkez temsilcisi
Cemal Kıral'la söyleşimize de-
vam ediyoruz.
- Gdelim yurda dönüşe.
KIRAL - 1993 yılında, îz-
mir'e havayoluyla geldim. O
sırada Erdal tnönü aynı anda
havaalanmdaymış. Kalabalığı
görünce "Hayrola burada ne
oluyor" demiş. Öğrenince ya-
nındakılere "Bu konuyu araş-
nnp bana bilgi verin
1
" diye ta-
lımat vermiş. Belkı de bu yol-
la emniyete gıdip kısa bir süre
kaldıktan sonra gece seıbest bı-
rakıldım.
Ylne Komünlst Partisi
- Eski dostian nasıl buldu-
nuz?
KIRAL - Gelir gelmez daha
önce tanıdığım bir grup arka-
daş ve partiliyle sohbet etmeye
başladık. Görüşümü sordular,
ne yapmalı diye. Şimdı -dino-
zorluk kötü olarak gösteriliyor
ya tabii kolay değil, bir yürek
işıdir, aynı zamanda ekip işi-
"Yine komünistpartisi" dedim.
Çünkü bır ülkede komünist
partisi olmadan gerçek demok-
rasıden söz edilemez. Bu gö-
rüşü hep savundum, partı kapa-
tıldıktan sonra da ve hâlâ...
"ÖPP'ye tavır almadım'
- Peki hangi kadrolarla? Ba-
zılan bu işlerden elini ayağını
çekti, bazılan değişik partilere
gitti, örneğin ÖDP'ye™
KIRAL - ÖDP'ye karşı bır
tavır almadım. O bir denemey-
di. eğer başanya ulaşırsa. Ama
ÖDP'nin varlığı, bir komünist
partısınin kurulmasına karşı ol-
mamahydı. Bu anlamda rakip
değil, belkı bırbırlenni tamam-
layanlar olabilir. Daha sonraki
aşamalarda tzmir'de bir öneri-
de bulunduk, Istanbul ve Anka-
ra'daki eski arkadaşlara
- Nasıl bir öneri?
KIRAL - Dedik kı bir top-
lantı yapalım bu meseleyi tar-
tışmak için; ancak öyle ayaküs-
tü olmasın, bırkaç gün sürsün
ve birçok arkadaş bır araya gel-
sin. Nıtekım 5 yıl önce îz-
mir'de, Gümüldür'de ikı gün
süren toplantılar yaptık. Belli
başlı arkadaşlar geldi, ancak
herkese de duyuramamıştık.
- Evet, orada serttaraşmalar
oldu, yeni bir parti konusunda
KIRAL - Oldu. Sonuç olarak
üç ana görüş belirdi. Birincisi
bız, yaşlı komünistler olarak
"Yeni bir parti gerekti. Ancak
şimdi çok az bir insanla karar
almayaüm. tkrde daha sağhkh
karar almak için bu platformu
sürdürelim, amaşekülendirme-
yeHm" dedik.
-Diğerieri?
KIRAL - tkmcı görüş ÖDP
kanahndan geldi, SıtkıCoşkuıı
tarafından. Dediler ki "Günü-
müzün TKP'si,ÖDP'dir. Bu ne-
denJe gerek yoktur. Siz kimin
tapulu arsasma gecekondu ku-
ruyorsunuz". Hatta ÖDP'li ar-
kadaşlardan bazılan. bizım
TKP'yı temsıl edemeyeceğı-
mizi bile söyledı. Bir arkadaş
daha ileri gitti, "Siz turşu bile
kuramazsımz" dedi. Arkadaş-
lara arsa. ınşaat işlerinden an-
lamadığunızı söyledim. Tem-
sil meselesine gelınce, bize bir
kısım TKP'li dıyerek iltıfat et-
tiklerini söyledim. Çünkü biz
TKP'nın bır kısmı değil. kıs-
mının kısmıydık. Çünkü top-
lantıyı duyuramadık; yeterince
arkadaşın katıhmını sağlaya-
madık. Ama o küçük kısım,
Türkiye'de komünist partiye
ihtiyaç var diyordu. Uçüncü
görüş de "Ürün" adı altında
devam eden arkadaşlardı Bun-
lar, "TKP'yi devam etnreunT
dediler.
- Bu görüşe neden karşı çık-
tınız?
Bakû Ruhu
KIRAL - O gün de, bugün de
meseleye daha farklı baktığı-
mızı anlattım. Yani biz eskiden
TKP'li olmuş ya da olmamış,
başka örgütlerde de çalışan ko-
münıstlenn ortak bir partisini
kuralun istiyorduk. Buna "Ba-
kû Ruhu" dıyoruz. Yani bun-
dan 80 yıl önce, partinin ilk
kongresinde üç ana grup vardı.
Birincisi Istanbul komünistle-
ri, ikincisi Anadolu ve üçüncü-
sü yurtdışındakı komünıstler
grubu. Bu üç grup orada "Esas
olan biziz" demedıler. Ortakla-
şa kuralun görüşünde birleştı-
ler. O nedenle sadece eski
TKP'liler olmaz, "hep birtik-
te" görüşünü savundum, bugün
savunduğum gibı.
- Orada bazüan şaşırmıştL,
partinin merkez komitesi üye-
üğine kadar çıkmış birisinden
"eski TKP gibi olrnaz" denU-
mesine.
Dayatmayla 1$
yürümez
KIRAL - Bir şeyi tekrar et-
menin anlamı yoktur. Türki-
ye'de bir grubun, sadece bir
grubun dayatmasıyla işler ol-
muyor. Farklı yaklaşımlan bir
potada eritmek gerekiyor,
TKP'de olduğu gibi yasak de-
mekle yasak olmuyor. îdeolo-
jik birlik adına eskiden yaptığı-
mız gibi "böyle düşüneceksi-
niz" dediğiniz zaman, dondu-
ruyorsun partiyi ve öyle bir
partiye bugün ihtiyaç yok.
Şimdi diyoruz ki, "Gerçekten
Türkiye'de böylebir partiye ih-
tiyaç var. Yani hepimizi bir ara-
ya getiren, inşaatma da beraber
başlayacağunız bir partiye. Bd-
ki birazzaman alacak. ama sağ-
hkh olacak. Buna başladık. Ko-
münist Parti Girişimi diye bir
çauşmamız var"
- 10 Eylül'de Ankara'daki
toplann mı?
KIRAL - Evet, 80. kuruluş
yıldönümü nedeniyle bir top-
lantı yaptık. Partiyi hemen
oluşturmak için değil, gayretle-
nmizi sürdürmek için. Çünkü
doğru olanı bu.
- Peki, SİP'ten komünistpar-
tisi kurma başvurusu var.
KIRAL - Bakın birileri ken-
dini komünist görüyorsa hayır
demeniz boştur. Dışandan bir
rnsanın ya da grubun, "Sen
oportünistsin, sen revizyonist-
sin" suçlamalarıyla biryere va-
nlamaz.
- Sizin bu düşüncenizi eski
TKP'nin merkez komitesinde
olup da şu anda Türkhe'de bu-
lunanlar arasında paylaşanlar
varmı?
KIRAL - Şimdı bizzat gıdıp
konuşmadığım için bir şey söy-
lemem. Bizım gerçekten günü-
müzün sorunlannı çözmeye
yönelik bir parti ısteğimiz var.
Şuna ınanmaya devam ediyo-
ruz; insanlığın kurtulması la-
zım. Bunun da bir tek aracı var,
parti. Partinin dışında bir silah
yok. Hangi yöntemı kullanaca-
ğınaynbirmesele.
-ABsürecinde nasılolsa siya-
si partiler yasası değiştirilerek
komünist partinin yohı açılacak
deniyor. Girişiminizbununla fl-
gflimi?
KIRAL - Hayır böyle düşün-
müyoruz. AB zorladı da, Tür-
kiye kabul etti de diye bir şey
yok. Türkıye'de resmı olarak
bir komünist partisine ihtiyaç
vardır. Bu amaçla biz parti ku-
ranz. Yoksa o madde kalkmış,
kalkmamış değü sorun. Aynca
kaldınlması için de mücadele
ederiz ama o ayn. Türkiye'de
komünızmı hep anrikomünist-
ler anlattı. Esas olarak şimdi
komünızmı anlatmak komü-
nıstlere düşmeli.
Yeni bir parti
- Sovyetier Birügi'nin dağü-
masından sonra, dünya komü-
nisthareketi diye bir şey kalma-
dL Bu girişim noktasuıda dün-
ya ölçeğinde bir dizi tarüşma
da var. Nasıl bir açılım öneri-
yorsunuz?
KIRAL - Yeni bir parti der-
ken bunlan hesap eden bir par-
tiye ihtiyaç var. Sovyetier Bir-
liği'nın ya da dünya sosyalist
sisteminin dağılmış ohnası
Marksizmin yanlışlığmı ispat
etmiyor. Ya da şöyle demek da-
ha doğru olur: O haklı davayı,
haksız düşürmüyor. Belli bir
yöntenun, yolun oraya çıkma-
dığını gösteriyor. Anlaşıldı ki
Sovyetier Birliği yönteminden
oraya gidilemiyormuş. Bunu
öğrendik. Öyleyse oraya gitme
hayali vardır ve olmahdır.
'Umut var
1
Eskıye göre bunun zor bir ta-
rafi var, çünkü Sovyetier Birli-
ği yok, ama bir de kolay tarafı
var; eskisi gibi dünya sosyalist
sisteminin birtakım ortak ka-
rarlanna da uymak zorunda de-
ğilsinız. Bu- tarihte Komintern
dedi kı "Türkiye'de örgütJen-
mek yasak". Ve biz buna uy-
duk. *
Şimdi herkes kendi karannı,
kendi alacak. Şimdi Türki-
ye'deki partiyi, Türkiye'deki
komünistler yazacak. Türki-
ye'nin somutu dikkate aluıa-
cak. Ondan sonra yığuıların
umutsuzluğu umuda dönüştü-
rülecek. Eskıye göre bu yüz-
den daha çok olanağa kavuştu-
ğumuza manıyoruz.
Globalleşme, bilmem ne de-
niyor, ama fakırlik devam edi-
yor, hatta daha da büyüyor. •
-12 Eylül'le başladık onunla
sona gelelim.
KIRAL - 12 Eylül'le hesap-
laşmak hamasi şeylerle olmaz.
12 Eylül'ün getirdiği bir yapı
var. Mesela onun getirdiği Si-
yasi Partiler Kanunu var, Sen-
dikalar Kanunu var, onun getir-
diği anayasa var. Bunlar ortada.
Hamzaköy'e gidenler iktidar
oldular, ancak onlan içeri tıkan
anayasaya dokunmadılar. De-
mek istediğim şu: 12 Eylül'ün
gerekçesi olan şey, iktidan pay-
laşanlann tavn. 12 Eylül'den
sonra hayatlanndan memnun-
lar. Çumhurbaşkanı oluyorsan
sorun bitiyor onlar için. Bu
anayasa değişmeden, 12 Eylül
hukuku denilen hukuksuzluk
kaldınlmadan iyüeşme müm-
kün değil. Komünistlere düşen
bu anayasayı degiştirmektir.
Fotoflraflara baktım
-Son olarakşöyledışanda ge-
çen 13 yıla balanca, daha çok
kendiiçinizedönük,ııekrkakh?
KIRAL - Torunlanrrun fo-
toğraflanna baktun yıllarca.
Fotoğraflarda güzel görünü-
yorlardı, ama gelip de onlara
dokunmak, anlatıhVıaz bir şey.
Özlem başka bir şey. Mesela
Vama'da, bir Türk yoldaş ve kı-
zıyla, tatilde 15 gün kadar be-
raber olduk. 6 yaşında bir kız.
Unutamıyorum o günleri. Tür-
kiye'yi yaşıyorsun; bir aileyi
yaşıyorsun... Uzun seneler
yurtdışrnda çay içmedim, bi-
zim bardaklardan yoktu çünkü,
fincanda çay hep soğuktu.
Duygusal baflımlı
Sonuç olarak Izmir'e döndü-
ğümde gerçekten rahatladun.
Ama şaşıranlar da oldu. Mese-
la geldikten sonra bir gün evi
taşıyorum. Taşunama yardun
eden gençlerden biri, sigara
molasında "Abi ne isjn var bu-
rada; Paris'ten niye geldin ki"
dedi. Ben o çocuğa bırşey söy-
lemedim, çünkü anlayamazdı.
Ama içimden tekrarladım,
benim köküm burada ve bura-
da rahat ediyorum, diye. Hiçbir
zaman kendimi yurtdışında ra-
hat hissetmedim, yaşadığımı
oralarda duymadım. Duygusal
olarak da buraya bağlıyız, yurt-
dışında farklı imkânlar sağlan-
sa bile. Bunun için Nâzım'ı ve
şiirlerini çok daha iyi anhyo-
rum, vatan hasretini de...
İÎTTİ
DUZYAZI
ORHAN BtRGtT
Delege Olamayan
Lider Adayı.. İ
Cumhuriyet Halk Partisi kurultayına sekiz gün
kala, Altan Öymen'in ilk resmi rakibinin Hasan
Fehmi Güneş olduğu dün açıklandı. Açıklamada,
Parti Meclisi üyelerinden Fikri Sağlar, Abdülka^
dir Ateş, Ercan Karakaş ve Esin Fatma Temel
ile bazı il temsilcilerinin ortak toplantısında Hasatı
Fehmi Güneş'in, partinin "Sol Kanat"\ adına aday
gösterildiği bildiriliyorve yine aynı kanat tarafından
30 Eylül kurultayında Parti Meclisi ile Merkez Di-
siplin Kurulu üyelikleri için de aday gösterileceği
söyleniyor.
Hafızam beni yanıltmıyorsa, CHP içindeki hizip-
lerden birisi, ilk kez bir kurultayda kendisine ola-
bildiğince bilimsel bir kimlik vererek seçimlere o
kimlik altında çıkaracağı listelerle katılıyor.
Bunu, Sevgili Aydın Engin'in hafta başında bîr
televizyon kanalında yaptığı söyleşiyi de anımsa-
yarak olumlu bir gelişme saymak için zorlanıyorum.
Zorlanmamın nedenı, belki birölçüde acelecilikten
de geliyor. Istiyorum ki, Öymen karşısında genel
başkanlığa soyunan Hasan Fehmi Güneş ile onun
temsil ettiği sol kanadın Parti Meclisi ve Merkez Dr-
siplin Kurulu adaylan, kendilerine biçtikleri bu kim-
liğin tanımını, partinin programını taban olarak alan
bir tartışma alanı içinde kürsüye taşısınlar. O taşr-
ma sırasında, CHP'nin ne olduğu, ne olması ge-
rektiği ortaya konulsun; örgüt temsilcileri temsıl et-
tikleri çevrelerin bu konudaki düşünce ve eğilim-
lerini kürsüye taşısınlar. Lider adayları o düşüncd-
ler üzerinde kendi görüşlerini açık açık söylesinler.
Eski Cumhuriyet Halk Partisi kurultayları öyle bir
gündem zenginliğı içinde yapılır, çalışmalar bır gi>-
ne sığmayacağı için ana davalar, bildiri ve program
tartışmalan benim diyen tenis şampiyonlarına par-
mak ısırtacak karşılıklı salvolann birbinni izledıği ko-
misyonlarda sürerdi. Çoğu kez komisyon çalışma-
lan, sabaha doğru, fınnlardan getirilmiş simitli kah-
valtılaria noktalanırdı.
CHP, o zaman CHP idi. Ve CHP öyle bir ciddi tar-
tışma arenası içinde, halkın sorunlannı hallaç pa-
muğu gibi ele aldığı için bir umut parti idi.
Hasan Fehmi Güneş'in ve kanadının öteki söz-
cülerinin kürsüye neler getireceğini elbette merak
ediyorum. O söylenileceklere Altan Öymen'in ve
Deniz Baykal'ın verecekleri yanıtlan da!
Ankara'dan gelen haberler, Baykal'ın, her za-
manki gibi bir "bunalım yaratma" stratejisi izleye-
rek birkaç gün içerisinde genel başkan adaylığını
açıklayacağını bildiriyor.
Altan Öymen'in karşısına, 2001 Mayıs ayında
yapılması hesaplanan bir kurultayda genel başkan
adayı olarak çıkmak isteyen Deniz Baykal, bu he-
saplannın, 30 Eylül toplantısına sandık konulması
yüzünden yeni değerlendirmelere tabi tutulma zo-
runluluğunu bir emrivaki gibi karşısında görmüş
olmahdır ki, tabanını genişletmek, kırdığı eski yan-
daşlannın gönlünü almak için hazırlandığı söyleni-
liyor.
öyle görülüyor ki 30 Eylül kurultayı, yine bu par-
tinin o bitip tükenmeyen hizip çekişmelerine are-
nalık edecek; ama akıllar başa alınamazsa "son "un
başlangıcı olma gibi hiç arzu edilmeyen bir niteli-
ğe de sahip olacaktır.
öyle bir tehlikeyle, ünlü 14 Mayıs 1950 yenilgi-
sinden bir buçuk ay sonra, 29 Haziran 1950'de top-
lanan 8. kurultayda karşı karşıyaydr, Ankara Hal-
kevi'ndeki bu kurultayı, ben Istanbul İl Başkanı rah-
metli llhami Sancar'ın konuğu olarak, çıçeğı bur-
nunda bir genç öğrenci-gazeteci kimliğim ile bJr
parti çömezi olarak izlemiştim. Daha kırk beş gün
öncesine kadar kimi bakan, kımi milletvekili olarak
kurultayın doğal üyesi olanlar da benimle biriikte
izleyici sıralannda oturmak zorundaydılar. 14 Ma-
yıs'ta sandıktan çıkan milli irade, sadece yasama
üyeliği kimliklerini değil, delegelik sıfatlannı da ma-
zide bırakmalanna yol açmıştı.
Hazin ama zorunlu bu görüntü, tam yarım yüz-
yıl sonra 30 Eylül kurultayında da yaşanacak. Ve o
yaşantının en canlı örneği olarak Deniz Baykal, is-
temediği halde başrolü oynayacak!
Deniz Baykal, kurultaya Antalya delegesı olarak
katılamayacak. Deniz Baykal, genel başkan olarak
da, TBMM üyesi olarak da kurultayın doğal üyeli-
ği kimliğini taşıyamayacak!
Bereket, eski genel başkan, eski bakan, eski ge-
nel sekreter, eski genel sekreteryardımcısı gibi gö-
revleri yüzünden CHP tüzüğü, Baykal'ı "onursal
delege" olarak kabul ediyor. Baykal, bu nedente
kurultayda kendisine aynlan yerde oturup, çahş-
malan izlemek, sırası gelirse söz alarak konuşrna
olanaklanna sahip. "Ama oy hakkı yok." Çünkü,
koskoca parti, onun genel başkanlığında ve onun
ısran ile yapılan erken seçimlerde, yine onun stra-
tejisi sonunda parlamento dışında kaldı! Ve o so-
nucun eski genel başkana verebildiği tek ve en
büyük ceza da, onu partisinin doğal kurultay de-
legeliğinden uzaklaştırabilmek oldu.
Kurultay delegeliğini, 18 Nisan 1998'de seçim
sandığına düşürüp yitirmış bir siyasetçınin, şimdi
yeniden kurtancılığa soyunmaya kalkışmasına, si-
yasi tarih sanınm ilk kez, CHP'nin 30 Eylül kurul-
tayında tanık olacak. •;
Keşke Deniz Bey, yeniden dönüş için işe ilk bâ-
samaklardan, yani Antalya'da mahallesindeki par-
ti örgütü seçimlerinden başlamak için beklemeyi
bilseydi.
Ben de yaşlandıkça çok fazla iyimser oluyorum
anlaşılan.
Baykal, politikanın ilk basamaklannı ne zaman
görüp tanıdı ve kullandı ki?..
lFaks:0212-677 07 62
E-mail: obirgitle-kolay net
İLAN
TC
ZEYTtNBURNU SULH HUKUK
MAHKEMESİ'NDEN
Esas No: 2000/1040
Karar No: 2000/946
Mahkememize ait 2000/1040 esas, 2000,946
karar sayılı, 14.9.2000 tanhlı ilam ile Alı Erkan
Porna vesayet altına alınarak kendisine babası
Esat Ersin Porna vasi tayin edihniştir. 14.9.2000
Basın: 52594