16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
22 EYLÜL 2000 CUMA CUMHURİYET SAYFA 20. YILINDA 12 EYLUL CemalKıral, kendisiniyurtdışında hiçbir zaman rahat hissetmediğinisöylüyor 'Nâzım'ı çok iyi anlıyorum' 12 EyiÜI'le t\esapla$mak 12 Eylül'le hesaplaşmak hamasişeylerie olmaz. 12 EylüVün getirdiği biryapı var. Mesela onun getirdiği Siyasi Partiler Kanunu var, Sendikalar Kanunu var, onun getirdiği anayasa var. Bunlar ortada. Hamzaköy'egidenleriktidar oldular, ancak onlan içeri tıkan anayasaya dokunmadılar. Bu anayasa değişmeden, 12 Eylül hukuku denilen hukuksuzluk kaldırılmadan iyileşnte mümkün değiL YurtdlŞinda Çay İçmedim* Uzunseneleryurtdışında çay içmedim, bizint bardaklardan yoktu çünkü, flncanda çay hep soğuktu. Sonuç olarak Izntir 'e döndüğümde gerçekten rahatladım. Ama şaşıranlar, hayret edenler oldu. Ben ise içimden hep tekrarladım, benim köküm burada ve burada rahat ediyorum, diye. Hiçbir zaman kendimi yurtdışında rahat hissetmedim, yaşadığımı oralarda duymadım. SERDARKIZIK-4- rKP'nin merkez komite üyesi ve Ege yöre ko- mitesi sekreteri, Ma- den-lş'ın de merkez temsilcisi Cemal Kıral'la söyleşimize de- vam ediyoruz. - Gdelim yurda dönüşe. KIRAL - 1993 yılında, îz- mir'e havayoluyla geldim. O sırada Erdal tnönü aynı anda havaalanmdaymış. Kalabalığı görünce "Hayrola burada ne oluyor" demiş. Öğrenince ya- nındakılere "Bu konuyu araş- nnp bana bilgi verin 1 " diye ta- lımat vermiş. Belkı de bu yol- la emniyete gıdip kısa bir süre kaldıktan sonra gece seıbest bı- rakıldım. Ylne Komünlst Partisi - Eski dostian nasıl buldu- nuz? KIRAL - Gelir gelmez daha önce tanıdığım bir grup arka- daş ve partiliyle sohbet etmeye başladık. Görüşümü sordular, ne yapmalı diye. Şimdı -dino- zorluk kötü olarak gösteriliyor ya tabii kolay değil, bir yürek işıdir, aynı zamanda ekip işi- "Yine komünistpartisi" dedim. Çünkü bır ülkede komünist partisi olmadan gerçek demok- rasıden söz edilemez. Bu gö- rüşü hep savundum, partı kapa- tıldıktan sonra da ve hâlâ... "ÖPP'ye tavır almadım' - Peki hangi kadrolarla? Ba- zılan bu işlerden elini ayağını çekti, bazılan değişik partilere gitti, örneğin ÖDP'ye™ KIRAL - ÖDP'ye karşı bır tavır almadım. O bir denemey- di. eğer başanya ulaşırsa. Ama ÖDP'nin varlığı, bir komünist partısınin kurulmasına karşı ol- mamahydı. Bu anlamda rakip değil, belkı bırbırlenni tamam- layanlar olabilir. Daha sonraki aşamalarda tzmir'de bir öneri- de bulunduk, Istanbul ve Anka- ra'daki eski arkadaşlara - Nasıl bir öneri? KIRAL - Dedik kı bir top- lantı yapalım bu meseleyi tar- tışmak için; ancak öyle ayaküs- tü olmasın, bırkaç gün sürsün ve birçok arkadaş bır araya gel- sin. Nıtekım 5 yıl önce îz- mir'de, Gümüldür'de ikı gün süren toplantılar yaptık. Belli başlı arkadaşlar geldi, ancak herkese de duyuramamıştık. - Evet, orada serttaraşmalar oldu, yeni bir parti konusunda KIRAL - Oldu. Sonuç olarak üç ana görüş belirdi. Birincisi bız, yaşlı komünistler olarak "Yeni bir parti gerekti. Ancak şimdi çok az bir insanla karar almayaüm. tkrde daha sağhkh karar almak için bu platformu sürdürelim, amaşekülendirme- yeHm" dedik. -Diğerieri? KIRAL - tkmcı görüş ÖDP kanahndan geldi, SıtkıCoşkuıı tarafından. Dediler ki "Günü- müzün TKP'si,ÖDP'dir. Bu ne- denJe gerek yoktur. Siz kimin tapulu arsasma gecekondu ku- ruyorsunuz". Hatta ÖDP'li ar- kadaşlardan bazılan. bizım TKP'yı temsıl edemeyeceğı- mizi bile söyledı. Bir arkadaş daha ileri gitti, "Siz turşu bile kuramazsımz" dedi. Arkadaş- lara arsa. ınşaat işlerinden an- lamadığunızı söyledim. Tem- sil meselesine gelınce, bize bir kısım TKP'li dıyerek iltıfat et- tiklerini söyledim. Çünkü biz TKP'nın bır kısmı değil. kıs- mının kısmıydık. Çünkü top- lantıyı duyuramadık; yeterince arkadaşın katıhmını sağlaya- madık. Ama o küçük kısım, Türkiye'de komünist partiye ihtiyaç var diyordu. Uçüncü görüş de "Ürün" adı altında devam eden arkadaşlardı Bun- lar, "TKP'yi devam etnreunT dediler. - Bu görüşe neden karşı çık- tınız? Bakû Ruhu KIRAL - O gün de, bugün de meseleye daha farklı baktığı- mızı anlattım. Yani biz eskiden TKP'li olmuş ya da olmamış, başka örgütlerde de çalışan ko- münıstlenn ortak bir partisini kuralun istiyorduk. Buna "Ba- kû Ruhu" dıyoruz. Yani bun- dan 80 yıl önce, partinin ilk kongresinde üç ana grup vardı. Birincisi Istanbul komünistle- ri, ikincisi Anadolu ve üçüncü- sü yurtdışındakı komünıstler grubu. Bu üç grup orada "Esas olan biziz" demedıler. Ortakla- şa kuralun görüşünde birleştı- ler. O nedenle sadece eski TKP'liler olmaz, "hep birtik- te" görüşünü savundum, bugün savunduğum gibı. - Orada bazüan şaşırmıştL, partinin merkez komitesi üye- üğine kadar çıkmış birisinden "eski TKP gibi olrnaz" denU- mesine. Dayatmayla 1$ yürümez KIRAL - Bir şeyi tekrar et- menin anlamı yoktur. Türki- ye'de bir grubun, sadece bir grubun dayatmasıyla işler ol- muyor. Farklı yaklaşımlan bir potada eritmek gerekiyor, TKP'de olduğu gibi yasak de- mekle yasak olmuyor. îdeolo- jik birlik adına eskiden yaptığı- mız gibi "böyle düşüneceksi- niz" dediğiniz zaman, dondu- ruyorsun partiyi ve öyle bir partiye bugün ihtiyaç yok. Şimdi diyoruz ki, "Gerçekten Türkiye'de böylebir partiye ih- tiyaç var. Yani hepimizi bir ara- ya getiren, inşaatma da beraber başlayacağunız bir partiye. Bd- ki birazzaman alacak. ama sağ- hkh olacak. Buna başladık. Ko- münist Parti Girişimi diye bir çauşmamız var" - 10 Eylül'de Ankara'daki toplann mı? KIRAL - Evet, 80. kuruluş yıldönümü nedeniyle bir top- lantı yaptık. Partiyi hemen oluşturmak için değil, gayretle- nmizi sürdürmek için. Çünkü doğru olanı bu. - Peki, SİP'ten komünistpar- tisi kurma başvurusu var. KIRAL - Bakın birileri ken- dini komünist görüyorsa hayır demeniz boştur. Dışandan bir rnsanın ya da grubun, "Sen oportünistsin, sen revizyonist- sin" suçlamalarıyla biryere va- nlamaz. - Sizin bu düşüncenizi eski TKP'nin merkez komitesinde olup da şu anda Türkhe'de bu- lunanlar arasında paylaşanlar varmı? KIRAL - Şimdı bizzat gıdıp konuşmadığım için bir şey söy- lemem. Bizım gerçekten günü- müzün sorunlannı çözmeye yönelik bir parti ısteğimiz var. Şuna ınanmaya devam ediyo- ruz; insanlığın kurtulması la- zım. Bunun da bir tek aracı var, parti. Partinin dışında bir silah yok. Hangi yöntemı kullanaca- ğınaynbirmesele. -ABsürecinde nasılolsa siya- si partiler yasası değiştirilerek komünist partinin yohı açılacak deniyor. Girişiminizbununla fl- gflimi? KIRAL - Hayır böyle düşün- müyoruz. AB zorladı da, Tür- kiye kabul etti de diye bir şey yok. Türkıye'de resmı olarak bir komünist partisine ihtiyaç vardır. Bu amaçla biz parti ku- ranz. Yoksa o madde kalkmış, kalkmamış değü sorun. Aynca kaldınlması için de mücadele ederiz ama o ayn. Türkiye'de komünızmı hep anrikomünist- ler anlattı. Esas olarak şimdi komünızmı anlatmak komü- nıstlere düşmeli. Yeni bir parti - Sovyetier Birügi'nin dağü- masından sonra, dünya komü- nisthareketi diye bir şey kalma- dL Bu girişim noktasuıda dün- ya ölçeğinde bir dizi tarüşma da var. Nasıl bir açılım öneri- yorsunuz? KIRAL - Yeni bir parti der- ken bunlan hesap eden bir par- tiye ihtiyaç var. Sovyetier Bir- liği'nın ya da dünya sosyalist sisteminin dağılmış ohnası Marksizmin yanlışlığmı ispat etmiyor. Ya da şöyle demek da- ha doğru olur: O haklı davayı, haksız düşürmüyor. Belli bir yöntenun, yolun oraya çıkma- dığını gösteriyor. Anlaşıldı ki Sovyetier Birliği yönteminden oraya gidilemiyormuş. Bunu öğrendik. Öyleyse oraya gitme hayali vardır ve olmahdır. 'Umut var 1 Eskıye göre bunun zor bir ta- rafi var, çünkü Sovyetier Birli- ği yok, ama bir de kolay tarafı var; eskisi gibi dünya sosyalist sisteminin birtakım ortak ka- rarlanna da uymak zorunda de- ğilsinız. Bu- tarihte Komintern dedi kı "Türkiye'de örgütJen- mek yasak". Ve biz buna uy- duk. * Şimdi herkes kendi karannı, kendi alacak. Şimdi Türki- ye'deki partiyi, Türkiye'deki komünistler yazacak. Türki- ye'nin somutu dikkate aluıa- cak. Ondan sonra yığuıların umutsuzluğu umuda dönüştü- rülecek. Eskıye göre bu yüz- den daha çok olanağa kavuştu- ğumuza manıyoruz. Globalleşme, bilmem ne de- niyor, ama fakırlik devam edi- yor, hatta daha da büyüyor. • -12 Eylül'le başladık onunla sona gelelim. KIRAL - 12 Eylül'le hesap- laşmak hamasi şeylerle olmaz. 12 Eylül'ün getirdiği bir yapı var. Mesela onun getirdiği Si- yasi Partiler Kanunu var, Sen- dikalar Kanunu var, onun getir- diği anayasa var. Bunlar ortada. Hamzaköy'e gidenler iktidar oldular, ancak onlan içeri tıkan anayasaya dokunmadılar. De- mek istediğim şu: 12 Eylül'ün gerekçesi olan şey, iktidan pay- laşanlann tavn. 12 Eylül'den sonra hayatlanndan memnun- lar. Çumhurbaşkanı oluyorsan sorun bitiyor onlar için. Bu anayasa değişmeden, 12 Eylül hukuku denilen hukuksuzluk kaldınlmadan iyüeşme müm- kün değil. Komünistlere düşen bu anayasayı degiştirmektir. Fotoflraflara baktım -Son olarakşöyledışanda ge- çen 13 yıla balanca, daha çok kendiiçinizedönük,ııekrkakh? KIRAL - Torunlanrrun fo- toğraflanna baktun yıllarca. Fotoğraflarda güzel görünü- yorlardı, ama gelip de onlara dokunmak, anlatıhVıaz bir şey. Özlem başka bir şey. Mesela Vama'da, bir Türk yoldaş ve kı- zıyla, tatilde 15 gün kadar be- raber olduk. 6 yaşında bir kız. Unutamıyorum o günleri. Tür- kiye'yi yaşıyorsun; bir aileyi yaşıyorsun... Uzun seneler yurtdışrnda çay içmedim, bi- zim bardaklardan yoktu çünkü, fincanda çay hep soğuktu. Duygusal baflımlı Sonuç olarak Izmir'e döndü- ğümde gerçekten rahatladun. Ama şaşıranlar da oldu. Mese- la geldikten sonra bir gün evi taşıyorum. Taşunama yardun eden gençlerden biri, sigara molasında "Abi ne isjn var bu- rada; Paris'ten niye geldin ki" dedi. Ben o çocuğa bırşey söy- lemedim, çünkü anlayamazdı. Ama içimden tekrarladım, benim köküm burada ve bura- da rahat ediyorum, diye. Hiçbir zaman kendimi yurtdışında ra- hat hissetmedim, yaşadığımı oralarda duymadım. Duygusal olarak da buraya bağlıyız, yurt- dışında farklı imkânlar sağlan- sa bile. Bunun için Nâzım'ı ve şiirlerini çok daha iyi anhyo- rum, vatan hasretini de... İÎTTİ DUZYAZI ORHAN BtRGtT Delege Olamayan Lider Adayı.. İ Cumhuriyet Halk Partisi kurultayına sekiz gün kala, Altan Öymen'in ilk resmi rakibinin Hasan Fehmi Güneş olduğu dün açıklandı. Açıklamada, Parti Meclisi üyelerinden Fikri Sağlar, Abdülka^ dir Ateş, Ercan Karakaş ve Esin Fatma Temel ile bazı il temsilcilerinin ortak toplantısında Hasatı Fehmi Güneş'in, partinin "Sol Kanat"\ adına aday gösterildiği bildiriliyorve yine aynı kanat tarafından 30 Eylül kurultayında Parti Meclisi ile Merkez Di- siplin Kurulu üyelikleri için de aday gösterileceği söyleniyor. Hafızam beni yanıltmıyorsa, CHP içindeki hizip- lerden birisi, ilk kez bir kurultayda kendisine ola- bildiğince bilimsel bir kimlik vererek seçimlere o kimlik altında çıkaracağı listelerle katılıyor. Bunu, Sevgili Aydın Engin'in hafta başında bîr televizyon kanalında yaptığı söyleşiyi de anımsa- yarak olumlu bir gelişme saymak için zorlanıyorum. Zorlanmamın nedenı, belki birölçüde acelecilikten de geliyor. Istiyorum ki, Öymen karşısında genel başkanlığa soyunan Hasan Fehmi Güneş ile onun temsil ettiği sol kanadın Parti Meclisi ve Merkez Dr- siplin Kurulu adaylan, kendilerine biçtikleri bu kim- liğin tanımını, partinin programını taban olarak alan bir tartışma alanı içinde kürsüye taşısınlar. O taşr- ma sırasında, CHP'nin ne olduğu, ne olması ge- rektiği ortaya konulsun; örgüt temsilcileri temsıl et- tikleri çevrelerin bu konudaki düşünce ve eğilim- lerini kürsüye taşısınlar. Lider adayları o düşüncd- ler üzerinde kendi görüşlerini açık açık söylesinler. Eski Cumhuriyet Halk Partisi kurultayları öyle bir gündem zenginliğı içinde yapılır, çalışmalar bır gi>- ne sığmayacağı için ana davalar, bildiri ve program tartışmalan benim diyen tenis şampiyonlarına par- mak ısırtacak karşılıklı salvolann birbinni izledıği ko- misyonlarda sürerdi. Çoğu kez komisyon çalışma- lan, sabaha doğru, fınnlardan getirilmiş simitli kah- valtılaria noktalanırdı. CHP, o zaman CHP idi. Ve CHP öyle bir ciddi tar- tışma arenası içinde, halkın sorunlannı hallaç pa- muğu gibi ele aldığı için bir umut parti idi. Hasan Fehmi Güneş'in ve kanadının öteki söz- cülerinin kürsüye neler getireceğini elbette merak ediyorum. O söylenileceklere Altan Öymen'in ve Deniz Baykal'ın verecekleri yanıtlan da! Ankara'dan gelen haberler, Baykal'ın, her za- manki gibi bir "bunalım yaratma" stratejisi izleye- rek birkaç gün içerisinde genel başkan adaylığını açıklayacağını bildiriyor. Altan Öymen'in karşısına, 2001 Mayıs ayında yapılması hesaplanan bir kurultayda genel başkan adayı olarak çıkmak isteyen Deniz Baykal, bu he- saplannın, 30 Eylül toplantısına sandık konulması yüzünden yeni değerlendirmelere tabi tutulma zo- runluluğunu bir emrivaki gibi karşısında görmüş olmahdır ki, tabanını genişletmek, kırdığı eski yan- daşlannın gönlünü almak için hazırlandığı söyleni- liyor. öyle görülüyor ki 30 Eylül kurultayı, yine bu par- tinin o bitip tükenmeyen hizip çekişmelerine are- nalık edecek; ama akıllar başa alınamazsa "son "un başlangıcı olma gibi hiç arzu edilmeyen bir niteli- ğe de sahip olacaktır. öyle bir tehlikeyle, ünlü 14 Mayıs 1950 yenilgi- sinden bir buçuk ay sonra, 29 Haziran 1950'de top- lanan 8. kurultayda karşı karşıyaydr, Ankara Hal- kevi'ndeki bu kurultayı, ben Istanbul İl Başkanı rah- metli llhami Sancar'ın konuğu olarak, çıçeğı bur- nunda bir genç öğrenci-gazeteci kimliğim ile bJr parti çömezi olarak izlemiştim. Daha kırk beş gün öncesine kadar kimi bakan, kımi milletvekili olarak kurultayın doğal üyesi olanlar da benimle biriikte izleyici sıralannda oturmak zorundaydılar. 14 Ma- yıs'ta sandıktan çıkan milli irade, sadece yasama üyeliği kimliklerini değil, delegelik sıfatlannı da ma- zide bırakmalanna yol açmıştı. Hazin ama zorunlu bu görüntü, tam yarım yüz- yıl sonra 30 Eylül kurultayında da yaşanacak. Ve o yaşantının en canlı örneği olarak Deniz Baykal, is- temediği halde başrolü oynayacak! Deniz Baykal, kurultaya Antalya delegesı olarak katılamayacak. Deniz Baykal, genel başkan olarak da, TBMM üyesi olarak da kurultayın doğal üyeli- ği kimliğini taşıyamayacak! Bereket, eski genel başkan, eski bakan, eski ge- nel sekreter, eski genel sekreteryardımcısı gibi gö- revleri yüzünden CHP tüzüğü, Baykal'ı "onursal delege" olarak kabul ediyor. Baykal, bu nedente kurultayda kendisine aynlan yerde oturup, çahş- malan izlemek, sırası gelirse söz alarak konuşrna olanaklanna sahip. "Ama oy hakkı yok." Çünkü, koskoca parti, onun genel başkanlığında ve onun ısran ile yapılan erken seçimlerde, yine onun stra- tejisi sonunda parlamento dışında kaldı! Ve o so- nucun eski genel başkana verebildiği tek ve en büyük ceza da, onu partisinin doğal kurultay de- legeliğinden uzaklaştırabilmek oldu. Kurultay delegeliğini, 18 Nisan 1998'de seçim sandığına düşürüp yitirmış bir siyasetçınin, şimdi yeniden kurtancılığa soyunmaya kalkışmasına, si- yasi tarih sanınm ilk kez, CHP'nin 30 Eylül kurul- tayında tanık olacak. •; Keşke Deniz Bey, yeniden dönüş için işe ilk bâ- samaklardan, yani Antalya'da mahallesindeki par- ti örgütü seçimlerinden başlamak için beklemeyi bilseydi. Ben de yaşlandıkça çok fazla iyimser oluyorum anlaşılan. Baykal, politikanın ilk basamaklannı ne zaman görüp tanıdı ve kullandı ki?.. lFaks:0212-677 07 62 E-mail: obirgitle-kolay net İLAN TC ZEYTtNBURNU SULH HUKUK MAHKEMESİ'NDEN Esas No: 2000/1040 Karar No: 2000/946 Mahkememize ait 2000/1040 esas, 2000,946 karar sayılı, 14.9.2000 tanhlı ilam ile Alı Erkan Porna vesayet altına alınarak kendisine babası Esat Ersin Porna vasi tayin edihniştir. 14.9.2000 Basın: 52594
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle