15 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 22 EYLÜL 2000 CUMA HABERLERİN DEVAMI Istanbul Edime Kocaeli Çanakkale Izmir Manisa Aydın Denizli wmm PB Y PB PB A A A A 1 •al28 31 30 28 34 35 36 35 TURKIYE Sinop B 26 Adana Samsun PB 27 Mersin Trabzon PB 24 Diyarbakır A Giresun PB 26 Şanlıurfa Ankara B 29 Mardın Eskişehir B 31 Siirt Konya B 29 Hakkâri B 27 Sıvas B 27 Van •Zonguldak B 27 Antalya B 23 A 35 Kars B 22 Yurdun kuzey kesımle- n parçalı bulutlu, Trak- ya sağanak yağışlı, ote- kı yerter az bulutlu ve açık geçecek. Hava sı- caklığında önemli bır değışıklık olmayacak. Rüzgâr yurdun batı ke- DIS PB 14 de kuzey ve doğu yon- lerdenhafrf, arasıraor- ta kuvvette esecek. Helsinki Stockholm Londra Amsterdam Brüksel Paris Bonn PB PB Y PB PB PB PB 14 15 22 22 22 25 17 Münih PB 21 Zürih Berlin Budapeşte Madrid Viyana Belgrad Sofya Roma Atina HB Y B Y Y Y PB PB 18 17 25 1ö 18 18 25 30 PB 17 Şam MosKova Aşkabat Astana Taşkent Bakû Bişkek Tiflis Kahire PB A Y PB PB PB PB A 12 30 13 26 30 20 27 33 A 35 Parçalı buluHu Bulutiu k Çok bulutlu ı Yağmuriu Ö^1 Sulu kar ı GoK gurultuM GÜNCELcÜNEYT ARCAYÜREK • Baştarafi 1. Sayfada Hükümet... Erbakan olayına zincirienmiş, muha- lefet yapmaktan aciz FP... ana muhalefetin işlevini üstlenme becerisini gösteremeyen DYP... halkın doğrudan ılgılendiğı konulan gündem dışı bırakı- yor. Yatkalk; Erbakan'ı "fcurfam7a"yayönelikçabalar. Hükümet; Anayasa Mahkemesi karanyla hem bir türiü çıkaramadığı affa yol açıldığı, bu arada hem de Erbakan'ın hapse girmesini engelleyeceği için mutlu! Affı yeterli bulmayan, çözümün mutlaka312'den geçtiğini durmadan dayatan FP de -bakmayın af- rasına tafrasına- şıkır şıkır. DYP ise mutlu mu mutsuz mu ne âlemdedir, bi- linmiyor. Bilinen tek gerçek, mutsuz insanlar, mutsuz top- lum! Halk, hükümet ve partilerintoplumla kesişmeyen özgürlük türkülerine ilgisiz. Duyulmaya başlayan zam sesleriyle telaşta. Işçi, memur sokakta. Hükümetin, partilerin ne umuruna! Medyanın gündemindeki birinci madde, akarya- krta yapılacağı söytenen zamlar. Hükümetin dünya petrol fiyatlan yükselirken içe- ride akaryakıta zam yapmamayı yeğlemesi bugün başımıza yeni çoraplar örüyor. Amaç neydi? Halkı korumak! lyi güzel, ama hükümet zamdan kaçınmak uğru- na akaryakıttan alınan Akaryakıt Fiyat Istikrar Fo- nu'nu, bu yıl tam 42 kez, evet tam 42 kez aşağıya çekti. Sonuçta fonu sıfıriadı: "Dışanda petrol fiyatlan arttıkça fonu düşürerek iç piyasaya fiyat artışını yansıtmadı." Hükümetimiz fonu srfıra indirmekle yetinmedi. Bu yıl içinde Akaryakıt Tüketim Vergisi'ni 20 kez düşürdü. Geçen ay enflasyonun yüksek çıkmasını özel sek- tör zamlanna bağlayan hükümet; akaryakrtta ger- çekçı fiyat politikalan izlemeyerek bizi, olası yüksek zamlann söz edüdiği bugünlere getirdi. Olası yeni zamlann yürüriüğe girmesi ekoriomiyi nasıl etkiler, göreceğiz. Yeterince sorun yokmuş gibi; buğday amban Tür- kiye'yi "ekmeklik buğday sıkıntısı"n\n beklediğini içeren haberler son gelişmelerin cabası. • • • Toplumsal sıkıntılann giderek boyutlandığı gün- lerdeyiz; Türk sıyasal yaşamının "önemli bir konu- su" hizipçilik hastalığı ve partiyi kendi malı sayan Baykal'ın yeniden sahne almasıyla yine gündeme girdı. CHP, üzerine düşen toplumsal görevi yerine ge- tireceği yerde; sanki vazgeçilmez bir siyasal değer- miş gibi Baykal soaınunu tartışıyor. Bu manzara, doğal olarak toplumda ilgi yerine tepki çekiyor. Deprem felaketinde maddi ve manevi değerleri- ni yitiren Karamürselli okuyucumuz I. Hakkı Da- lay'dan gelen mektup, CHP'deki gelişmeleri bakı- nız nasıl değeriendiriyor "Burada CHP'li bir aileye mensubuz. Bununla if- tihar ediyorum. Karamürsel'de sanat enstitüsünün yapılmasını sağladım. Kız Meslek Lisesi'nin açılmasını dolaylı olarak sağladım. Şehit torunuyum. Türkiye ile yatıyorum, Türkiye ile kalkıyorum. Bu kurultay seçimlerinde; Murat Karayalçın ve Hasan Fehmi Güneş/n AJtan Öymen'/e biriikte ol- malannı Tann'dan dilerim. Aksi halde, Baykal veya emanetçisi seçilirse CHP'den aynlacağım. Hepimiz. Sosyaldemokrat Halkçı Parti yeniden kurulabilir. Bunların hiçbirisi olmazsa? Oyum Işçi Partisi'ne... Türkiyemize esenlikler dilerim." Bız de! Antinükleer proje BÜLENT SARIOĞLU i ANKARA - ABD, nükleer denemelere karşı geliştirilen savunma sistemini Türkiye'de deprem araştırmalan için de kullanmak amacıyla yeni bir sismik ıstasyon açacak. TBMM Genel Kurulu'nda onay bekleyen anlaşmaya göre tamamen ABD teknolojisiyle kurulacak istasyon, başta Rusya olmak ûzere Türkiye çevresindeki nükleer denemelerin yanı sıra fay hatlanmn sismik hareketlerini izleyecek. Istasyonun çahşmalan. nükleer denemelerin fay hatlanna etkisini de aydınlatabilecek. Başbakan Bülent Ecevit'in geçen yıl ABD'ye yaptığı ziyaretin ardından şubat aymda Ankara'da imzalanan anlaşma, TBMM Genel Kurulu'nun yoğun gündeminde geri sıralarda bekliyor. Anlaşma yürürlüğe girdiğinde, 1951 yılında Ankara'da kurulan Belbaşı tesisi kapatılarak, tamamen yeni teknolojiyle yeni bir sismik araştırma istasyonu kurulacak. tstasyon, Nükleer Denemelerin Kapsamlı Yasaklanması Anlaşması (NDYA) doğrultusunda uluslararası izleme ağının ana istasyonlanndan biri olacak. Ortak savunma anlaşmalan kapsamında ABD kurumlanyla ortak çalışma yüriiten Belbaşı istasyonu, Türk Silahlı Kuvvetleri'ne bağlı olmakla biriikte, işletme sorumluluğu ABD'de bulunuyor. Yeni istasyonun işletme sorumluluğu ise Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü'ne geçecek. Nüfus cüzdanımı, ehliyetimi ve sigorta kartımı kaybettim. Hükümsüzdür. HASAN MANDALOĞLU Bir sıınfta 130 öğrenciI Baştarafi 1. Sayfada renci alıyor. Öğrenci sayısı 100'e vurdu mu, bir sıraya dört öğrenci bile otursa sınıf yetmiyor. Öğrencilerin bir bölümü kalabalıktan yararlanıp teneffüslerde evine kaçıyor. Öğ- retmenlerin, kimlerin kaçtığını anlamasına olanak yok. Sınıflan dolaşırken bir öğretmen. "Girin, 10 dakika durun, bakalım gürül- tû) e dayanabilecek misiniz" dıyor. Giriyoruz, ama ancak birkaç da- kika dayanabiliyoruz. Birinci sınıflann ögretmenleri yalnızca ön sıralarda oturanlann adlannı öğrenebilmişler, ders ola- rak da çizgi çizdirip duruyorlar. Kimi sınıflarda, öğretmenlerin yardım istediği veliler, sıralar ara- sında dolaşarak, öğrencilerin doğ- ru çizip çizmediklerini kontrol ediyorlar. Ikinci haftanın sonunda sesi ta- mamen kısılmış bir birinci sınıf öğretmeni, "Nasıl ders veriyorsu- nuz" sorusunu, "Yalnızca çizgi çi- ziyorlar. MasaL hikâye nasıl anla- tacağun? Sesim çıksa da dinleyen yok. Bu skısıklıkta beslenme ya- pamryoruz, her gün birkaç suluk kınbyor. Ön sıralar dışındakilerle üetişim çok zor" diye yanıtlıyor. 16 yıllık bir başka öğretmen, "Bu- güne kadar böyk şey görmedim. Eğitim hiç yok. Yani çocuklara sevgryi, saygıyı, iyi insan olma ku- rallannı öğretemiyoruz. Oğretime gelince, onun da bu koşullarda iyi olmasına olanakyok. Bir sınıfta 30 öğrenciden falan vazgeçtik, 50- 60'a razryız, ama 100-130 olunca 'dur, sus, otur'la ders bitiyor. Geç kalanlan yer olmadığı için evleri- ne geri gönderiyoruz. Birinci sınıf- lan ezilınesinler diye bir ders ön- ceçıkanyoruz. Atamalaryapdma- dığı için küni dersler de boş geçi- yor" diyor. 1500 öğrenci için yapılmış okuldaki tuvaletlerin bu sayının üç katma yetmesi tabii ki müm- kün değil. Buyüzden yalnızca te- neffüslerde değil, ders sırasında da isteyen tuvalete gidebiliyor. Tuvaletler de girilemeyecek kadar pis ve özellikle küçük çocuklar için tehlike yaratıyor. Okul, özel- likle sabahçılann gidiş, öğlencile- rin geliş zamanı olan öğle saatle- rinde ana-baba gününe dönüyor. Binlerce öğrenciye veliler de ek- lenince hem kömürler ve inşaat malzemeleriyle dolu bahçede hem de okulun önündeki sokakta ayakta duracak yer kalmıyor. Sonuç olarak bu durumdan öğ- retmenler de, veliler de, öğrenci- ler de şikâyetçi. Bu mahalleye bir an önce yeni bir okul yapılmasını ve böylece sınıf mevcutlannın düşürülmesini istiyorlar. Yımanistan'la ortak tarih kitabı çahşması tstanbuî Haber Servisi - Tarih ders kitapla- nndan düşmanca öğeleri ayıkJamak amacıyla Türk ve Yunan tarihçileri lstanbul'da bir araya geldi. Sabancı Üniversitesi'nin, merkezi Sela- nik'te bulunan Güneydoğu Avrupa'da Demok- rasi ve Banşma Merkezi (CDRSEE) bünyesin- deki "Güneydoğu Avrupa OrtakTarih Projesi Ders Kitaplan Kurulu" ile işbirliği yaparak gerçekleştirdiği atölye çahşması başladı. Atöl- ye çahşması kapsamında bır araya gelen ortak tarihe sahip Balkan ülkelerinin tarihçi bilim adamlan, ülkelerindeki okullarda okutulan ta- rih ders kitaplanndaki düşmanca mesajlann yerine evrensel bahşçıl anlayışın egemen kılın- ması amacıyla bir araya geldi. Avrupa Konseyi ile Güneydoğu Avrupa Is- tikrar Paktı'na bağlı "zenginlestirflınişGrazsû- red" ile ilişkilendirilen atölye toplantılan, 20- 23 Eylül tarihleri arasında gerçekleştirilecek. Toplanhlar, Balkan ülkelerinin birbirinden ko- puk ulusal tarihler yerine bölge halklannın or- tak geleceğini temellendirecek bütünlüklü bir yaklaşıma dayalı tarih anJayışının kitaplara ge- çirilmesini hedefliyor. Atölye toplantısının açılış konuşmasını ya- pan Sabancı Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. To- sunTerooğlu. ders kitaplanndaki "diğeriniyok sajan, kendi içine kapaü ulusal anlavışın yerine daha insancü ve evrensd" bir tarih anlayışının geçerli kılınması gerektiğini söyledi. Terzioğlu, yakın tarihsel süreçte Atatürk ve Venizelos dönemlerinde temeli atılan Türk-Yu- nan banşının, 2. Dünya Savaşı sonrası gelişme- lerle olumsuz bir alana kaydığmı anımsattı. Terzioğlu, Türkiye ile Yunanistan arasında iki ülkede yaşanan depremler sonrasında başla- yan yakınlaşmanın öncesinde, üniversite müf- redatını Balkan yönelimiyle şekillendirdikleri- ni vıırguladı. CDRSEE kuruculanndan Costa Carras da yürüttükleri ortak tarih anlayışma yönelik ders kitaplannın yeniden yazımı çalış- masının, 2. Dünya Savaşı sonrasında Avrupa ülkelerinin yaptığından daha zor olduğunu be- lirtti. Carras, bunun nedeninin, o yıllarda taraf- lar arasında oluşan siyasi ve toplumsal çözü- mün, günümüzde Türk ve Yunan taraflan ara- sında henüz tam olarak gerçekleşmemesi oldu- ğunu vurguladı. Danimarkah eğitimciler Cumhuriyet'te Danimarka'da Türk öğrencüerinin öğrenimine karkıda bulunan Bse ve finiversitede görofi 18 eğitimcL, Türkije'nin eğitim ve kültür yapıam daha iyi tanımak amacıyla bir hafta sûreyle Koma. Ankara ve tstanbul'da çeşitii temaslarda bulunup ülkemizm kühûrei vapısı konusunda bilgiler akh, . ruristik yerteri gezdL Danimarkah konuklar, gezUerinin son gününü gazetemize ayırdılar. Cağaloğlu'ndaki merkez binanuzı ziyaret eden Danimarkalı grup, Yazıişleri Müdürü tbrahim Yıkuz'dan Cumhuriyet gazetesinin yaymı konusunda bilgi aldL Cumhuriyet'in serv islerini ve kitap kulübünü gezen eğitiıncUer, Türkiye'yi çok beğendiklerini söyledüer. Deprem Konseyi Başkanı Tankut, son araştırmanın yeni bir şey söylemediğini belirtti ' 6 bile lstanbul'da bîr çok yeri yıkar' ANKARA (Cumhuriyet Bûro- su) - Ulusal Deprem Konseyi Başkanı Prof. Dr. Tuğrul Tankut, Fransız araşnrma gemisi Le Su- roit ile yapılan araştnmalar so- nucu Marmara'daki fay geomet- risinin belirlenmesinin ^eni bul- gular" getirmediğini, bilineni tekrarladığuu söyledi. Depremin büyüklüğüne yöne- lik tahminlerle uğraşmaktan asıl işleri yapamadıklannı savunan Tankut, "Depremin 7 ya da 7.6 büyüklüğünde olması önemli de- p . En az 6 büyûklüğündeki dep- rem, lstanbul'da ya da diğer yer- lerde yapılann_büyük bölümünü yerle bir eder. Önemli olan bir an önce, binalan depreme karşı da- yanıkh hale getinnek" dedi. Aralanndajeolog, deprem mü- hendisi ve inşaat mühendısleri- nin yer aldığı 20 öğretim üyesin- den oluşan Ulusal Deprem Kon- seyi, Marmara'da iki parçalı tek fayın ortaya çıkanlmasınuı ardın- dan bulgulan değerlendirdi. 6 Ekim'de bir araya gelecek olan konsey üyeleri, gerekli uyanlar- da bulunmak üzere bir açıklama yapmayı kararlaştırdı. Betonarme yapılann depreme karşı güçlendirihnesi konulann- da uzman olan Konsey Başkanı Prof. Dr. Tuğrul Tankut. "Önce- Id gün yapılan araşünnalar, hiç yeni bir şey söylememiştir bana göre. Sadece birbirinden biraz farkh olan birtakım yaklaşımla- nn tartışılmasını alevlendirmis- tir" görüşünü savundu. Araştırmanın bilimsel açıdan çok değerli olduğunun tartışma- sız olduğuna ve Marmara'nın fay geometrisinin netlik kazandığına da dikkat çeken Tankut, "Ancak bunlann kime, neye faydası var, ben bunu anlayabilnıis değUim! Depremin 7 veya 7.6 olması hiçbir şeyi değiştirmez. Zaten en azm- dan 6 büyûklüğündeki bir dep- rem tstanbul'da ya da başka bir yerde yapılann büyük bölümünü yerie bir etmeye yetmektedir. Bu- nu defalarca gördük, gözledik 1 " dedi. Sankız'a çağdışı saldırı COŞKUNYAMAN BALIKEStR - Fazilet Partisi Edremit tlçe Sekre- teri CengizAcar, 1987 yı- lmda heykeltıraş Ertuğ Ath tarafmdan yapılan heykelde efsanevi San- kız'uı ermiş kişiüğinin ye- rine cinselliğinin ön plana çıktıgını ileri sürdü. "Bu heykelinefsaneviSankız'a mı yoksa mitolojideki Af- rodit'e mi ait okhığu belli değil'' diyen FP'li Acar, heykelin göğüslerini müs- tehcen olarak yorumladı. Konunun belediye meclisinde görüşülmesini isteyen Acar'a hak verdi- ğini söyleyen MHP'li Be- lediye Başkanı TuncayKı- bç, "Sankız heyketi kionu- suna bakacağız. Türk- ts- lam menkıbelerine sahip çıkmak bizim görevimiz" diyerek heykel konusuna el attı. Ancak siyasilerin heykel şovu halkm tepki- sini çekti. Heykeltıraş Er- tuğ Ath, Sankız'ın yaşadı- ğı çağda olduğu gibi gü- nümüzde de dedikodula- ra kurban edilmek isten- diğini vurguladı. CHP Ed- remit tlçe Başkanı Bay- ram Kayhan, belediyenin yapacak iş bulamadığı için heykel konusuna el attığını söyledi. Hollanda polisine işkence davası CEMİL CİĞERtVl SAMSUN - Hollanda'nın Ven- lo kentinde Samsunlu Hüseyin Köksal'a işkence yaparak ölümü- ne yol açan polislerin beraat et- mesi üzerine Avrupa tnsan Hak- lan Komisyonu'na (AİHK) yapı- lan başvuru 5 yıl sonra kabul edıl- di. Köksal'ın babası Salih ile oğ- lu Ercan Köksal'ın vekili avukat Yalçın Korkmaz'ın başvurusuyla açılan davanın ilk duruşması Strasbourg'da yapüdı. tsveçli yar- gıç E. Palm'ın başkanlığında gö- rülen ilk duruşmada, Köksal aile- sini avukat Yalçın Korkmaz ile Fransız avukat A. VaDieres savun- du. Davaya Türkiye Cumhuriye- ti hükümeti de müdahıl olarak ka- tıldı. Hollanda hükümetini temsil eden R Böcker, ileri sürülen sav- lara yanıt vererek suçlamalan ka- bul etmedi. Avukatlar Korkmaz ile Valli- eres'in savlannı ve belgelerini or- taya koymasından sonra Türk hü- kümetini temsil eden D. Akçay, "Hüseyin Köksal çahşkan, dürüst hiçbir gayri yasal olaya kanşma- nuş bir insan olup, hiç hak erme- diği şekilde Hollanda polisinin yapmışolduğu işkence ve kötü mu- ameie sonucu öldürühnüştür. Bu nedenle Hollanda hükümeti, Av- rupa tnsan Haklan Sözleşme- si'nin 2,3ve 5. maddelerini ihlal et- miştir'' dedi. Köksal ailesinin avukatı Yalçın Korkmaz, Strasbourg'da 19 Eylül 2000 tarihinde görülen davaya ka- tıldıktan sonra Samsun'da Cum- huriyet'e yaptığı açıklamada şu bilgileri verdi: "AİHM'den kabul edüebilüük karan çıkmasını bek- liyoruz. Böyle bir karann çıkması halinde Hollanda aleyhineaçıunış ilk dava olacak. Bu aşamada AtHM, müracaat edenlerle Hol- landa hükümetini dostane çözü- medavetedecek. Hollanda,taznü- naü ve sözleşmenin ilgili hüküm- lerini çiğnedigini kabul etmezse mahkeme gerek da\arun esası ge- rekse tazminat konusunda karar verecek." G U N D E M MUSTAFA BALBAY • Baştarafi 1. Sayfada Özel Eğitim Hizmetleri ve Rehberlik Genel Müdür- lüğü... Bunlann yanında Gül'ün bir "değişmez" ma- kamı daha var: Türkiye Din Eğitimi Vaktı Başkanlığı... Vakfın il- lerdeki başkanları da imam-hatip lisesi müdür- leri oluyor... 1993 yılında Din Eğitimi Genel Müdürü olan Gül'ü, bu makamından bakanlığı döneminde Hikmet Uluğbay aldı. Ancak Gül, Danıştay'da davayı kazandı. Yeniden bakanlığa döndü. Ken- disine bu kez Özel Eğitim Hizmetleri ve Rehber- lik Genel Müdürlüğü görevi verildi. Gül'ün sorumluluğundaki vakfın 1999 yılı tak- viminden bir yaprak okuyalım: "Müslümanlann manevi bihiğini temsil eden mukaddes hilafet makamı tarih sahnesinden si- lindi... 407yıl Osmanlı Imparatohuğu'nda res- men temsil edilen halifelik, emperyalist ve bize düşman ülkelerin tesiriyle kaldınldı. Halifelik Türklerde olduğu sürece, başta Ingiltere olmak üzere sömürgeci ve emperyalist diğer ülkeler rahat edemeyecekti. Türklerin Islamdan çıktık- lannı, dinsiz olduklannı veya Hıristiyan olacakla- nnı çok sinsi bir propaganda ile Islam âlemine yayan Ingiltere, böylece düne kadar saygı du- yulan ve itaat edilen ülke durumundaki milleti- mizi dünyada yalnız bırakmayı hedeflemişti. Bu yalnızlık o günden bu güne sürdü, halen sürü- yor ve belki de birmüddet daha devam edecek- tir." Bu hilafet övgüsüne söylenecek çok şey var, birini anımsatmakla yetinelim: 1800'lerin sonundan 1900'lerin başına dek on- larca isyan çıkaran Yemen imamlannın başlıca hedefi hilafet olmuştu. Bu uğurda tam 300 bin Anadolu ve Balkan delikanhsı yaşamını yitirdi! Bir kişi, tırnak içinde aktardığımız görüşleri sa- vunabilir mi? Evet, savunabilir... Bir kişi o görüşleri savunarak milli egitimin üst yönetim makamında bulunabilir mi? Hayır, bulunamaz... Türkiye laik, çağdaş eğitimi benimsemişse, bu sistemi yönetecek kişilerin, buna inanması ge- rekli. Köşk'ün tırtumu Gül'ün "Cumhuriyet Dönemi, 1923-1997-Or- taöğretimde Din Eğitimi" başlıklı tezi, MEB Ta- lim Terbiye KutvHu'nda görüşüldü. Bu tez, laiklî- ğe ve temel eğitim yasasına aykırı buluhduğu için kabul edilmedi. Talim Terbiye Kurulu'nun mükemmel çalıştığı- nı söylemiyoruz. Ancak, yukarıda aktardıklan- mız, Gül'ün din eğitimine bakışı konusunda ipu- cu veriyor. Gül hakkında, sözünü ettiğimiz takvim nede- niyle soruşturma açıldı. Soruşturma sonunda, "kınama cezası verilmesi ve görevden alınma- sı" kararlaştırıldı. Kararname geçen hafta Çan- kaya Köşkü'ne sunuldu. Köşk şu değerlendirme- yi yaptı: "Bu kişiye kınama cezası veriyorsunuz ve gö- revinden alıyorsunuz. Bu işlem onaylanıp yürür- lüğe girdiğinde, Gül, Danıştay'a dava açar. Ka- zanır ve yeniden görevine döner. Çünkü, kına- ma cezası görevden almayı gerektirmez. Oysa, bu kişinin durumu memuriyetten atılmayı ge- rektirmektedir. Doğrudan bu cezayı vermenin yolu açıktır..." Köşk şunu demek istiyor: "Kardeşim siz hem irticayla mücadele için acil kararname istiyorsunuz hem de mevcutyasalar- la yapılabilecekleri dahi yapmıyorsunuz." Köşk, kararnameyi Başbakanlığa geri gönder- meyip onaylarsa, Gül, yeniden Danıştay'a baş- vurup görevine dönecek. Bakanlık da "İrticayla mücadele etmek istiyorum, ama yargı engelli- yor" diyecek! Gül'ü arayıp konuyu sorduk. Hilafetin Hz. Ali'nin ölümüyte sona erdiğini, sonrakilerin sal- tanat olduğunu, cumhuriyetçi olduğunu, takvim- de yazılanları görmediğini, kitabının da rakam- lardan ıbaret olduğunu söyledi! Yineliyoruz; Gül, bu düşünceleri savunabilir de... Ancak milli egitimin hassas bölümlerinin, karar organlannın başına, gerçekten çağdaş eği- time inanmış kişilerin getirilmesi gerekli... Aksi halde, egitimin çağdaşlaşması için atıla- cak adımlar, kokmuş aşın suyunu değiştirmeye benzer! [email protected] Kuleli 155 yaşında tstanbuî Haber Servi- si - Kuleli Asken Lise- si'nin 155. kuruluş yıl- dönümü nedeniyle Çen- gelköy'deki okul bına- sında tören düzenlendi. Kuleli Askeri Lisesi Ko- mutanı Kurmay Albay Mustafa Canatan. Ata- türk ilke ve inkılaplan- na sunsıkı bağlı, her tür- lü cehalet ve gericiliğin düşmanı ve Türk vatanı- nın bölünmez bütünlü- ğünün teminatı olmaya de\ r am edeceklennı söy- ledi. Canatan, öğrenci- leri bölücü ve gericı akımlara karşı uyanık olmaya çağırdı. Canatan, törende yap- tığı konuşmada, Atatürk ilke ve inkılaplannın muhafızı, Atatürkçü dü- şünce sistemini özümse- miş bir aydınlar ordusu kaynagı olan Kuleli As- keri Lisesi'nin, güçlü kadrosuyla 155 yıldır yaşadığuıı söyledi. Törene katılan en kı- demli komutan olarak konuşan eski Kara Kuvvetleri Komutanı emekli Orgeneral Hik- met Bayar da, Kuleli Askeri Lisesi'nin ku- ruluşundan bugüne okulda teknik ve bilim- sel olarak birçok şeyin değiştiğini, ancak de- ğişmeyen tek şeyin Atatürk ilke ve inkılap- lanna olan bağlılık ol- duğunu belirterek bu özelliğinin bundan sonra da devam edece- ğini söyledi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle