25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumhuriyet | Genel Yavın Yönetmenı: Orhan Erinç • Genel YayınK.oordinatörir. Hikmet Çetinkaya • Yazıışleri Müdürü: Ibra- fmtiyaz Sahibi: Berin Nadi him Yüdız • Sorumlu Müdür: Fik- ret Ükiz # Haber Merkezi Müdürü: Hakan Kara tstıhbarat CengizYüdırım• Ekonomi Özlem Vüzak • Kultıır Handan Şenköken • Spor. Abdülkadir Yücelman • Makaleler: Santi Karaören 9 Duzeltme Abdullah Yazıcı 0 Fotoğraf Erdoğan Köseoglu # Bılgı-Belge. Edibe Buğra • Yurt Haberien: Mehmet Faraç Yayın Kurulu tlhan Selçuk (Başkan). Orhan Erinç, Hikmet Çetinkaya, Şükran Soner, tbrahim Yıkbz, Orhan Bursah. Mustafa Balbay. Hakan Kara. Ankara Temsılcısı Mustafa Balbay Ataturk BuJvan No 125,Kat 4,Bakanhklar-AnkaraTel 4195020(7hat), Faks 4195027 • lzmır Temsılcısı Serdar Kızık, H Zıya Blv. 1352 S 23Tel 4411220. Faks 4419117•AdanaTemsücısı Çetin Yiğenoğlu, Inonü Cd. 119 S No 1 Kat 1, Tel. 363 12 11. Faks-363 12 15 Müessese Müdürü L'stün Akmen 0 Koordınatör Ahmet Korulsan # Muhasebe Bülent Yener • Idare Hüseyin Gürer • Satış Fazilet Kuza MEDVA C: • Yonetım Kurulu Başkanı - Genel Mudur Gülbin Erduran • koordtnator Rcha Işıtman % Genel MudürYardımcısı SctdaÇoban lel 514 <T 53 - 5139580-5138460-61.Faks 5138463 ^ a)inıla>aD \e Basan: "î enı Gun Haber Ajansı, Basın ve Ya\ıncılık \ Ş. TûAocagı Cad 39 41 Cağaloglu 34334 Istanbul PK 246 - Sırkecı 34435 Istanbul Tel (0 212) 512 05 05 (20 hat) Faks (0212151385 95 www.cumhuriyet.com.tr 22 EYLUL 2000 İmsak:5.17 Güneş: 6.45 Öğle: 13.04 îkindi: 16.27 Akşam: 19.09 Yatsı: 20.31 Yüksek Sağlık Şûrası • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Yüksek Sağlık Şûrası, Sağlık Bakanı Osman Durmuş'un başkanlığında dün Ankara"da toplandı. 27 adli dosyanın incelendiği toplantıda, şûranın çalışma önergesine de son şekli verildi. Altyapısı olmayan sağlık meslek liselerinın kapatılması ve sağlık eğitim enstitülerinin 4 yıla çıkanlması konulan da şûrada gündeme geldi. Türkiye Eczacılar Birliğfnin sağlık sektöründeki sorunlar üzerine hazırladığı raporun göruşüldüğü toplantıda, şûra kararlannı ıçeren kitap da değerlendirildi. Orman Bakanlığı uyardı • Haber Merkezi - Orman Bakanlığı, bugün ve yann rüzgânn kurutucu etki yapan yönlerden eseceğini bildirerek vatandaşlann orman yangınlanna karşı dikkatlı olmalannı istedi. Bakanlık Yangın Harekât Merkezi'nden yapılan açıklamada, rüzgânn kuzey bölgelerinde güneyli, güney bölgelerinde ise kuzeyli olarak esmesinin beklendıği kaydedildi. Bu arada yurdun çeşitli yerlerinde dün çıkan 9 orman yangınmda 7 hektar alan zarar gördü. Antalya'nın Manavgat ilçesinde çıkan orman yangınında 4 hektar kızılçam alanı tahrip olurken soğutma çalışmalannın sürdüğü kaydedildi. KPDS başvırusu içln suıgün • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Kamu Personeli Yabancı Dil Bilgisi Seviye Tespit Smavı'na (KPDS) başvurular bugün sona erecek. Başvuru formlan, il ve ilçe milli eğitim müdürlüklerindeki bürolar veya üniversite rektörlüklerinden alınabilecek. Adaylar, 15 müyon lira sınav ücreti ödeyecekler. Basvuru belgelerine, son 6 ay içinde çekilmiş, baş ve boyun açık olacak şekilde çektirilmiş bir fotoğraf yapıştınlacak ve başvuru formu, kılavuzda belirtilen kurallara göre doldurulacak. Adaylar, onaylattıklan başvuru belgelerini bugün mesai saati bitimine kadar il ve ilçe milli eğitim müdürlükleri veya üniversite rektörlüklerine teslim edecekler. Sınav, ÖSYM tarafından, 5 Kasım'da Ankara ve Lefkoşa'da, başvuran aday sayısı fazla olduğu takdirde uygun görülen diğer büyük şehirlerde yapılacak. jjk dört günün önenti ^LONDRA(AA)- tngiltere"deki Şouthampton Üniversitesı bilim adamlannca yapılan bir araştırma, anne adaylannın yumurtanın döllenmesıyle rahme yerteşmesı arasında geçen 4 günlük sürede nasıl beslendiklerinin, doğacak bebeğin ileri yaşlardaki sağlığı açısından büyük önem taşıdığını ortaya koydu. Araştırma sonuçlanna göre, hamileliğin ilk dört gününde yanlış beslenen kadmlann doğuracaklan çocuklann ileriki yaşlarda kalp krizi ve felç geçirme riskleri diğerlerine oranla daha yüksek. Bu çocuklar, iyi beslenen annelerin çocuklanna göre şeker hastalığına da daha yüksek oranda yakalanıyorlar. Alzheimer ile yaşamak Uzmanlar, erken tanı halinde hastalann yüzde 13'ünde iyileşme sağlandığını belirttiler Alzheimer yaşblıâuı yazgısı degil '36 saatükw «9 ^»_J w V — ) C_^x Hasta kişinin tüm hayatını altüs SAADETUSLU Sevdiğiniz bir üısan birdenbire düzen- li olarak yaptığı işleri yapamamaya baş- lıyor. Birbirinden güzel yaptığı yemek- leri yapamıyor, elbiselerinin yerini unu- tuyor, dahası 1 dakika öncesini anımsa- mıyor... Zaman zaman eşini, dostunu bi- le tanımıyor ya da kanştınyor... Yaşlılarda en sık görülen demans türü olan Alzheimer hastalannın sayısı dün- yada 20 milyon, Türkiye'de ise 250 binı buluyor. Kesin nedenı henüz belirleneme- yen hastalığın davranışsal ve duygusal semptomlannı azaltmak bazı ilaçlarla mümkün olabiliyor. Hastalıkta kesin te- davi olmamakla birlikte eskiden yaşlılı- ğuı bir gereklıliği olarak kabul edilen de- • Yaşlılarda en sık görülen demans türü olan Alzheimer hastalannın sayısı dünyada 20 milyon, Türkiye'de ise 250 bini buluyor. Kesin nedeni henüz belirlenemeyen hastalığın davranışsal ve duygusal semptomlannı azaltmak bazı ilaçlarla mümkün olabiliyor. mansın artık bir hastalık olarak kabul kaderci yaklaşmamak gerektiğinı vwgu- edilmesi azımsanmayacak bir gelişme olarak değerlendiriliyor. Büyük bir eko- nomik yük getiren Alzheimer, 65 yaşta binde 3 ile yüzde 3, 80 yaş üzerinde ise yüzde 45 üzerinde görülüyor. Hastalann tanı konulduktan sonra 9 yıl yaşadıklannı, bir kuruma yerleştirilme- sinin 2-5 yıl sürdüğünü belirten uzman- lar, bu kişilerin yeni bilgileri kaydedeme- diğini söylediler. Alzheimer hastaüğının bazı ilaçlarla sadece gidişahnın azaltıla- bildiğinı ifade eden uzmanlar, yine de ladüarve erkentanı hahnde hastalannyüz- de 13 'ünde iyileşme sağlandığına dikkat çektiler. Alzheimer'ınıkitıpıbulunuyor ve özellikJeri şöyle sıralanıyor: Presenil tipi: Başlangıç yaşı 40-60 ara- sında değişiyor. Kadınlarda erkeklere oranla 2-3 misli görülüyor. Hastalığı, ya- kınlan hatta sürekli baİam yapan hekimi bile fark edemeyebilir. Çoğunlukla kafa travması, enfeksiyon ya da bir ameliyat durumundaki strese bağlı olarak ortaya çıkar. Hasta, yakın zamanda olmuş olay- lan hatırlamakta zorlanır. En erken belir- tısı yol, ev bulmada zorlanmadır. Hasta kendı durumunu değerlendırebildıği için depresyona neden oluyor. Bu durum yük- sek beyın fonksıyonunu daha da bozuyor. Hasta başlangıçta şaşkm, huzursuz olu- yor, el becerilerini kaybediyor. Yüzleri ta- nıyamıyor. Hatta zamanla kendi yüzünü tanıyamıyor. Senil tip: 70-80 yaşlannda görülmeye başlıyor. Kadınlarda daha sık rastlanıyor. Ateşli hastalık, çevre değişikliği, eşın ölümü gibi nedenlerle hastalık ortaya çı- kabiliyor. Depresif reaksiyona sıkhkla rastlanıyor. Bu hastalarda aynca inatçı- lık, egoızm. eski alışkanhklanna geri dön- me görülebiliyor. Kişinin yaratıcıhğı azalıyor. Hasta kişinin tüm hayatını altüst eden Alzheimer, aileler için de hem maddi hem manevi bir yük hali- ne gelebiliyor. Sevdikleri bir kişinin hiçbirzaman es- kisi gibi olmayacağı düşüncesinin yanında sorum- Iuluklann artması, aile içinde sorunlara hatta çatış- malara neden olabiliyor. Işte "36 Saatük Gün", bir demans hastasının bakmu için günde 36 saatini ve- ren herkese adanmış bir kitap. Kitap, yaşam hakkrn- da bir şeyler bilen, her şeyin üzerinde tuttuklan in- sanı kaybetmekten nefret eden ve yardım etme yol- lan arayan kişiler için yazılmış. ABD Alzheimer Derneği'ndeçalışanNancyMaceve Prof. PfcterR*- bins tarafından yazılan kitapta, bir hasta yakınının ihtiyacı olabilecek her konuda bilgi bulunuyor. De- mansm tarumıyla başlayan kitap, günlük bakımda kar- şılaşılan sorunlar, ruhsal ve davTanışsal sorunlar, hastalıkta yapılacak özel düzenlemeler, mali ve hu- kuki konular, nedenleri ve yapılan çalışmalar hak- kında bilgi veriyor. Anılarda Istanbul Istanbul'un çeşitli huzurevlerinde kalan yaşhlar, anı- lanndaki tstanbul'u Alzheimer hastalan yaranna resmetti. Alzheimer Demeği taranndan düzenlenen ve Pfîzer'uı desteklediği etkinlikte yapılan Z3 resim ilkolarakAkademi Istanbul'da sergflenecek. Bugün açüacak sergi. 19 Ekim tarihinden itibarcn de Top- rakbank Sanat Galerisi'nde sergilenmeye başlaya- cak. (Fotoğraf: SAADET USLU) Bağımsız yaşama soranları "Son iki üç yıkfar Mary, hanzasımn pek iyiohnadı- ğmıbilrvordu.Once çocuk- lannın, arkadaşlarının isimlerini hatırlamakta zorlukçekme>e başladı ve birgün sakbdığı çiekstok- bumıtamamen unuttuğu- nu fark etti. Sonra her za- man kuüandığı bir kefime- \i bulmakta zorluk çekti- ğini fark ederek bunayaca- ğı için endişelenmeye baş- lam. Geçirdiği bir enfeksi- yonun ardından oğhı ve geliniyle yasama>a başla- dı. Zamanla durumu da- ha da kötüleşü. Banyo dün olduğu yerde değüdL Gi- yinmek başa çıkıunaz bir küUet haline geldi. Elleri, düğmeleri nasıl ilikleyece- ğüıi unutmuştu. Pencere çerçeveleri orada öylece asıh duruyordu ve Mary onlarla ne yapacağnu ve onlann neden orada asıh durduğunu düşünemiyor- e-posta : tan @ prizma. rtet. tr Binlerce Alzheimer has- tasından birinin, hastalı- ğa yakalandıktan sonra ya- şadıklannın sadece kısa bir özeti okuduklannız. Uzmanlar kişinin hastalı- ğa yakalanmasıyla birlik- te bağımsız yaşamakta zor- luklarla karşılaştığına dik- kat çekiyor. Hem geçmi- şiyle hem de çevresiyle bağlantılan kesilen kişi, iş bırakmak zorunda kalabi- liyor, araba kullanamıyor, parasını idare edemiyor. Alzheimer hastasının gün- lük hayatta karşılaşabile- ceği bazı tehlikeler ve ya- pılması gerekenler şöyle sıralanıyor: - Evin içinde problem yaratan eşyalar ortadan kakürümah. Hastanuı ar- nk kuüanma yeteneği kal- nıayan elektrikli aletler. litü, bıçaklar,saç kurutma makinesi gibi şeyler has- tanın ulaşabileceği yerden uzaklaştınlmah. Merdi- venkr, mutfakta, banyoda kuUanılan eşyalar emni- yeüi hak getiirilmeti. - Hastayı asla arabada yahıız bırakmayın. - Sigara içiyorsa. hasta- ruzı bundan vazgeçirin. - Kişi koordinasyon problemleri yaşamaya baş- ladığında pasaklı davra- nışlar sergileyip çatal-bı- çak yerine yemekte elleri- ni kullanabilir. Bu durum- la savaşmaktansa uyum göstermek daha faydalı olacaktır. - Demans hastalannda bazen ifade edemedikleri tıbbi sorunlar çıkabüir. 'Davranışlarda ani bozul- ma, ateş, kızarma veya sol- gunluk, egzersiz yapma- dan nabzın dakikada 100'ün üstüne çıkması, kusma veya ishal, kuru- renksiz diş etleri, inleme veya bağırma, öksürük. hapşınk, ani nöbetler' gi- bi beürtikr herhangi bir hastahğm sinyah' olabiKr. SÖYLEŞİ ATTİLÂİLHAN Diyalektiği( Boşa Çalıştırmak!'... Unutamadığım, hiç şüphesiz, filmin sonundaki kurşuna diziliş sahnesi! I. Dünya Savaşı'nda, Almanlar hesabına casusluk eden, kabare dan- sözü Mata-Hari'nin akıbeti bu! Mata-Hari'yi, Hollyvvood'ın 'ürettiği' en büyük 'd;Va'lardan bi- risi, Greta Garbo oynamıştı. Ne yalan söyleme- li, o tarihte filmin, gerçek bir casusluk olayından esinlenerek çekildiğini bilmiyordum, öyleymiş: Kayzer'in Istihbarat Servisi, Fransız subaylann 'beşeri zaaflan'ndan 'yararfanarak'; stratejik ve taktik bilgileri 'sızdırmak' için, Mata-Hari'yi 'kul- lanıyor'. II. Dünya Savaşı, -en çok da 'Soğuk Savaş'- Istihbarat örgütlerinin, bilgi 'stzdırma' araç ve oîa- naklarını, bir hayli geliştirip çeşitlendirmiştir; dö- nemin gerilim edebiyatı ve sineması da, biri son derece 'sanal' bir elektronik şariatanı (007 Ja- mes Bond); ötekisi, sinsi ve bürokrat, üstelik da- ha gerçege yakın 'Soğuktan Gelen Casus', iki kahraman yarattıysa da, 'temel kural' degişme- di: hasmın (düşmanın) tesbrt ettiği hedefe ulaş- mak amacıyta 'kullandığı' imkân ve çabalan 'kaydırmak'; ya da 'devre dışı bırakmak'; bu- nun için de, 'beşeri zaaflanndan' istrfade et- mek! Gestapo da, CIA de, KGB de, Intelligen- ce Service (M2) de, diğeıieri de; rakibi Çıçki, ku- mar, seks vb) beşeri zaaflarını 'kullanarak'; bazen 'zararsız hâle getirir', bazen 'devre dışı bırakırlar'; zira zaaflarına teslim olan rakip, artık amacına ulaşmaya değil, basbayağı 'başka şey'e çalışır; eh, düşmanın istediği de zaten budur. 'Soğuk Savaş'ın, birbirinden ilginç, gelişme aşamalannda, hedef grttikçe büyütülerek; bu 'zaaflan yaraıianma' ya da 'amaçtan kopar- ma' operasyonlan; hasmın yalnız şu ya da bu 'adamına' ya da 'özel örgütüne' değil; ülkede- ki 'tehlikeli' ya da 'gelişmesi zararlı' sivil, si- yasal örgütiere; dahası, toplumsal/siyasal ide- olojik kuruluşlara da uygulanmaya başladı. Operasyon, düşünce düzeyinde yeni savlar geliştirilip yaygınlaştınlarak başlatılryor; 'ha- sım' örgüt ya da kuruluşlann 'beyin takımı' sinsice 'kazanılarak'; amacın ve hedefin sap- tnlması sağlanıyor! En önemli örnek, hiç kuş- kusuz; düzeni değiştirmek' gibi devrimci (si- yasal) bir amaca 'kilitlenmiş', işçi örgütJerini; ya yolsuzluk mafia'lanna ya da sosyal yardım kuruluşlanna indirgeyip, proletarya'yı 'boşa işletmek' çabasıdır. ABD'de bilinmez hangi servislerin geliştirip ortaya attklan, 'Feminist- lik', 'Çevrecilik' (Yeşiller), 'Cinsel Devrim' te- malannın; Avrupa'daki Komünist, Sosyalist, Sosyal Oemokrat partileri; asıl amaçlan olan 'düzen değişikliğinden', nasıl 'cinsel fantezi- lere', 'tabiat çöplüğü'ne ya da 'kadın magan- dalığı'na saptırdığı; artık yaşanmış, acı ve cid- di bir tecrübe! 'Sistem' böytece, toplumsal di- yalektiği körleştirip; 'yükselen gücü', doğasal dryalektiğe yönlendiriyor, neticede, 'boşa' ça- lıştınyor. 'Dönek hasadı' ne zaman bol olur?.. "-...bu memlekette, işçi sınıfıyla irtibat kurup, Sosyalizm'ionunla özdeşteştirmek isteyen, her 'Ha- reket'; kendisinin daha solunda ansızın peydah- lanan, bir küçük burjuva entelektüel 'provokas- yonu' ile karşı karşıya kalmıştır: bunlar Hareket'i ya 'bireysel terorizm'e sürükler, ya da çeşitli frak- siyonlara bölüp, dağılmasına çalışırlar..." Sonucun kimlere yaradığını, hiç tartışmayalım. 60 sonrasında Türkiye İşçi Partisi (TİP) ve Dev- rimci İşçi Sendikalan'nın (DİSK) yaşadığı 'se- rencam', bunun tipik ömeğidir sosyalist üretici (iş- çi) ve intelligentsila birikimini birleştirip, ülkede halkın kabul ettiği, ilk ve tek sosyalist partiyi ge- rçekleştiren TİP; daha başlarken, 'şiddete merak- //', işin tuhafı çoğu öğrenci -yâni 'tüketici'- genç- lik kuruluşlan tarafından, hırpalanmıştı. Bunlar, o çok klâsik 'önce bilinç, sonra örgüt' kuralını tersyüz edip, 'önce örgüt, sonra bilinç' yap- mışlardı: örgütün gösterişli eylemleri, kalaba- lığı Sosyalizm'e getirecekti; sonuçta, dağıl- maya ve bölünmeye, taraftann bir kısmını da, 'Sistem'in çok arzuladığı 'etnik bölücülüğe' götürdü. O dönemde Andre Malraux nun dav- ranışı hayli şaşırtıcı ve öğreticidir. 68 Hareke- ti'nde, Fransa'da de Gaulle'cüler iktidarda; Mal- raux bakan; o Doğu Bloku'nu, Maozedun, Gu- evara, Hoşiminh 'eylemciliği'nden yana eleşti- ren ögrencilere karşı, Fransız Komünist Parti- si'yle (ve tabii, CGT ile) işbirfiği yapıyordu; eski 'ko- mitacı', en az FKP kadar, asıl amacın ne olduğu- nu görmüştü. Hangl peynir gemisl? u sözleri, geçmiş yıllarda, o kadar çok 'eski tû- ^ ) ' t e n duymuşumdur ki, şimdi tam olarak söyleyenlerkimlerdi, çıkaramıyorum: 'San' Mus- tafa (Börklüce) mı, 'Mussolini' Ahmet (Kava- la) mı, Reşat (Menteş) bey mi, Sadık Alboran mı, yoksa Esat Âdil Müstecâbî mi? Fransız Komünist Partisi ki, 40-50'li yıllar- da ülkenin en kalabalık siyasal ve sosyal mu- halefetini -Marksist düzeyde- oluşturuyor; Millet Meclisi'nde en büyük 'gnıp' olmakla kalmayıp, da- yanışma içinde bulunduğu CGT ile, hemen hemen, bütün endüstriyel üretimi kontrol ediyordu. Aca- ba bu çok kalabalık sosyalist hareketten kaç dö- nek çıkmıştır? Üç mü, beş mi, on mu? O da, Mos- kova'nın vahim yanlışlığı; üstüne üstlük, ceber- rutluğu, iyice anlaşıldıktan sonra. 'Döneklik', bir 'Hareket'in kalabalıklığıyla doğru orantılı bir 'sendrom' değil; bilincinin, yeterince bilimsel, yâni metodlu ve gerçekçi olmasıyla, ters oran- tılı bir 'sendrom'; ancak bilinçsizlik düzeyi yük- sek hareketlerden, bol 'dönek' hasadı elde ediliyor. Bu da, 'Türkiye'deki en bereketli 'dönek' 'ha- sad/'nı, 68 Kuşağı'nın yaptığı ithamına; 'o kadar kalabalıktı ki, 'döneği' de kalabalık oldu' savun- masıyla karşı çıkanlara, bir cevap! Gerçek şu ki, 68 olaylan öncesinde ve hemen sonrasında, Tür- kiye İşçi Partisi ve DİSK, Mütâreke yıllarında 'Iş- tirakçi' Hüseyin Hilmi Bey'in ve Türkiye Sos- yalist Fırkası'nın olduğu yerdeydiler; 68 Kuşa- ğı'nın pervasız delikanlılan ise, 'peynir gemi- si'ni, lâfla değil, silâhla' yürütmeye kalkışmış- lardı; üstelik onları ölüme taşıyan, işçi sınıfıy- la sosyalistleri birbirinden uzaklaştıran, son- raki yıllann 'gençliğini' post/modernist bir başıboşluğa ya da ürkekliğe sürükleyen bir gemiydi bu! Acaba günümüzde 'keyfiyet' nedir? hrtp^/www.prizma.nettr/AILHAN http^/www.bilgiyayınevi.com.tr7ailhan Faks/0-212/26019 88 akadabra| C*L * 1 * 1 / ' — oıhırlı Kampanya
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle