25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 22 EYLUL 2000 CUMA OLAYLAR VE GORUŞLER olay.gorus@cumhuriyet.com.tr O nce tüzük kurultayı idi, sonradan mer- kez yönetim kuru- lunda yaşanan gü- ven bunahmı nede- nıyle seçimli tüzük kurultayı yapılması karan almdı ve CHP bir kez daha kurultaylar partisi nitelemesine uygunluğunu sürdür- mekte bir sakınca görmedi. Mustafa KemaJın kurduğu, Türk siyasal yaşamında çok önemli sorum- luluklar yüklenmiş, devlet ile özdeş- leşmiş, yöneticüerinın bağnazlığı so- nucu ilk kez parlamento dışında kal- mış CHP, çağı yakalamak, sessiz ve umutsuz milyonlann yeniden umudu olabılmek için, kendini yenilemek zo- runluluğunu duyuyor. Bu olumlu bir not ama, 2001 yılında yenilenecek se- çımlerin erkene alınması, partinin es- kı hastalıgı olan Bizans oyunlannı ser- gilemek tutkusundan da vazgeçmedi- ğini gösteriyor. Oysa halk "Nerede CHP?" diyor. CHP'nin tam atılım ya- pacağı, gûven duyulan bir dönemi ya- şıyor, ülkemiz. Türk siyasetinin temel sorunu. ûre- temeyen yöneticflerin ülkeyi yönetme- ye aday olmalanndan kaynaklanıyor. CHP de bu nitelemeden kendini kur- tarabilmiş değil. Ülkenin sorunlannı irdeleyen, uygulamaya hazır çözüm önerileri ortaya koyan yönetici adayı kavraını henüz belirginleşmemiş. Yö- netimde bulunanlar ve yönetime aday olanlar hangi sosyoekonomik kurgu ile, hangi kurumsal yaklaşımlar ve hangi 1 CHP'nin Kurultayı... kadrolarla çözüm üretecekleri sorula- nru yanıtsız bırakmaktadırlar. Türkiye'nin bugün geleceğe güven vermeyen sryasalortamında CHP, sos- yal demokrat bir kimlik kazanmak, büyümek ve kadrolaşmak zorunda- dır Tüzük değişikliği, partinin kendi- ni sorgulaması ve yeni bir kalıba dök- mesi için olumlu bir başlangıç olabi- lir. CHP bu konuda birbiriyle çok cid- di çelişkileri olan iki ayn tüzük tasa- nsı hazırlamıştır. Birinci taslağın 40. maddesi ile CHP, kendini tepeden in- meci bir yönetim anlayışından anndır- mak istemiştir. Oysa hazırlanan ikin- ci tasanda bunun tam karşıtı bir tas- lak hazırlanmış ve III-D-7 maddesi- ne göre üst birimlerin alt birimleri gö- revden alma yetkisi kabul edildiği gi- bi III-D-9 maddesine göre görevden alınan yöneticileri yeniden seçen il, il- çe delegelerinin bile görevden alın- ması ve yerlerine yenilerinin seçilme- si öngörülmüştür. Delegenin görev- den alınması bugüne değin duyulma- dık antidemokratik bir uygulamadır. Bir CHP'li yönetimin bunu nasıl dü- şünebildigini anlamak son derece zor- dur. Parti içi demokrasiyi gerçekleş- tirmek istiyorsak bu tepeden inmeci tutumlan terk etmek zorundayız. Tü- Engİn UNSAL Hukukçu, Eski MUletvekili zük tasanlan, eğitim çalışmalanna zelkişilerin parti üyeliği konusunda, ne ağırlık vererek üyelerin bilinçlenme- sini hızlandırmak istiyor, bu çalışma- lara katılmayanların seçme-seçilme hakkını kaldinyor, parti meclisini 40 kişiye indirgeyerek hızlı ve sağlıklı karar alma olanağını yaratmak istiyor ve en önemlisi VI-A-I maddesi ile son tasan, önseçimlerin seçim çevresinde- ki bütün üyelerin katılunı ile yapıl- masıru öngörüyor. Bu öneri mutlaka gerçekleştirilmeli ve delege ağalıgı kavramı sona erdirilmeli, parti üyele- ri kendini ve partiyi temsil edecek kimselerin seçiminde söz sahibi ol- malıdır. Önseçimlerin katılımcı bir demokrasi anlayışı ile tüm üyelerce ya- pılmasının, partinin kamuoyuna sun- duğu vitrini kesinlikle daha nitelikli ve doyurucu yapacağından kimse kuşku duymamalıdır. Tasanlar yeni bir yaklaşunla genel başkan ve parti meclisi üyelerinin, ba- şansızlık durumunda görevlerinden aynlmalannı öngörüyor. Batı demok- rasilerinin yazıh olmayan bu kuralını ülkemizde yaşama geçirmek çağı çok- tan gelmiştir ama, bunun ölçütünü iyi koymak gerekir. Başansızlığın tanımı iyi yapılmalıdır, yoksa uygulamada çok ciddi kargaşalar çıkabilir. Hazır- lanmış olan her iki tasanda da ne tü- sivil toplum örgütlerinin parti ile ya- pısal ilişkiler içinde olması ve ne de parti üyelerinin ve üyeliğin emek ağır- lıklı bir sosyal demokrat görünüm ka- zanması için hiçbir yeniliğin öngörül- memesi ve çalışmanın yapılmamış ol- ması gerçekten kaygı vericidir. CHP, sıradan öbür partilerden farklı olmak zorundadır. CHP, orta ve alt gelir gru- bundaki insanlarla çok yakın ilişkiler kurmak, sivil toplum örgütlerine ya- pısı içinde yer vermek, karar orgarila- nna bunlann temsilcilerini taşımak zorundadır. Türk sendikalan bugün- lerde siyasallaşma modelini çok cid- di olarak tarnşmaktadır. OLEYİS Sen- dikası'nın 1 1-16 Eylül tarihleriarasın- da Ören'de (Burhaniye) yaphğı gerüs- letilmiş sendika temsilcileri toplantı- sında bu yolda karar alması, çok yü- rekli ve önemli bir adımdır. CHP'nin bu gelişmeyi kesinlikle değerlendirme- si gerekır. Bugüne kadar bir işçi bü- rosu kuramamış, üye profilini emek- çilerden ve onların yandaşlanndan oluşturamamış bir siyasal partinin ken- dini nasıl sosyal demokrat sayacağı- nı anlamak olası değildir. Ülkemizde küreselleşme ülküsüne kendini adamış yerli ve yabancı ser- maye sahipleri ve yandaşlan, Türki- ye'de bir sol partinin parlamentoda temsilini ve halkının çıkarlarını ödün- süz savunmasını içlerine sindiremeye- bilir ve bunu önlemek için sinsı çalış- malar yapabilirler. Bunun en kolay yolu, çözüm üretemeyen bugünkü par- lamentonun yeni bir seçime gitmesi du- rumunda kendini yenilemiş bir CHP'nin birinci parti olmasının önü- nü kesmektir. CHP'nin sol kulvarda koşmasını önlemek, sosyal demokrat özünü boşaltmak, partiyi bir arkadaş grubu, mezhepçilik, bölgecilik anla- yışma tutsak etmek, CHP için besle- nen umutlan bitirir. CHP tabulan yıkmak, bazı dar ka- lıplann dışına çıkmak, kişileri değil il- keleri öne çıkarmak zorundadır. CHP bunu sosyal demokrasi adına, kendi onurlu geçmişi adına ve geçmişte sü- rekli üstlendiği öncülük adına yapmak zorundadır. CHP kişilerin adına tutsak olmamah, kişilerin siyasal başarısı için bir adak olarak sunulmamalıdır. Kişiler gider ama, ilkeler ve kadrolar kalır. CHP, ilkeleri ve kadrolan araba- nın önüne koşmalıdır, ardına değil! Bunlar yapılmazsa korkanm bir gün gelir bazılan, "Keşke 9 Eylül 1992 ta- rihinde CHP'nm 25. kurultayını yap- masaydık ve partiyi yeniden açmasay- (bk" diyebilir. Biz, akıllı kararlann alınacağı ve sağduyunun egemen ola- cağı 30 Eylül kurultayından sonra CHP'nin daha uzun yıllar Türkiyeyi aydınlatacağına inanıyoruz, halkımız da yurdumuzun her yerinde bunu bek- liyor. ARADABİR CENGİZ ALATLJ Y. Müh. Mimar Baü'da Dbısel Eğfflm Tavuk, altına konan ördek yumur- tasından çıkan civciv suya dalınca şaşkınlaşır. Politikacılar tavuk değil ki. Onlar 1946 seçimlerinden beri oy uğruna ödün vererek laik curnhuri- yet karşıtı dördüncü kuşağı eğitir- ken "Bu irtica da nereden çıktı" diye yalnızca şaşkın tavuk rolünde oynuyorlar. Din adamlığı mesleğe, din eğiti- mi örgün eğitime, din politikaya, politika köşe dönme aracına dönüş- türüldü. 1923-1946 arası dönemin 23 yıllık kazanımı 1950-1973 arası 23 yıllık dönemde yok edildi ve 1973 seçimlerinde laikcumhuriyet karştt- lan iktidara ortak kılındı. Cumhur- başkanı Sayın Ahmet Necdet Se- zer, "Ben politikacı değilim" der- ken butılan anlatmak istemiş olsa gerek... Aralarına kabul edilmek için po- litikacılann, onurumuz pahasına yal- var yakar olduğu Batı'da din eğiti- mi, örgün öğretim kapsamında de- ğildir, din adamının (özellikle tek tür bir din adamının) ücretini devlet ödemez, imar kanunlan, imarplan- tennda yalnızca tek bir tür dinsel yapı için yer aynlmasını öngörmez ve vatandaşın taşınmaz mülkiyet hakkı, ilgilı olmadığı tek tür bir din- sel yapı için elinden zoria alınmaz (3194 Sa. İmar Kanunu m. 18,19, ANAP çoğunluğunda yürüriüğe ko- nuldu). Kanun hükmünde karamame ile, olmadı kanun ile, laik cumhuriyet karşrtlan kamu görevlerinden uzak- laştınlarak önlem alınacakmış. Aca- ba, görevlerinden uzaklaştınlacak birkaç yüz kamu görevlisinin yeri- ni, örgün din öğretimi kökenli bir- kaç bin kaymakam, hâkim, savcı, hekim ve teknik eleman almaya- cak, bunlar dinci sermayenin şem- siyesi altında ışlevlerini sürdüreme- yecekler, beceremezlerse hiç ol- mazsa politikacılann arasına katı- lıp çok daha tehlikeli olmayacaklar mı? Demokrat Parti, büyük çogarT-* lukla hükümet oldu. Ancak, Ata- türk dönemi öğretim kurumlannda yetişmiş kamu görevlilerinin direni- şi karşısında hiç iktidar olamadı. Silahlı Kuvvetler'in örgün din öğre- timi kökenlileri harp okullanna niçin kabul etmediği çok iyi anlaşılıyor. Yaygın öğrenime başlama yaşı en az 16 olarak belirlenmedikçe; din eğitimi, örgün öğretim kapsa- mından çıkanlmadıkça önlem alın- mış olamaz. Yasal düzenleme ya- pıldıktan sonra da kesin sonuç için en az 23 yıl gerekli. Unutulmasın: Musluklar açık unutulursa evi su basar. Azgınlaşan Şeriatçılık. Adnan HUNCA Sanayici Ş eriatçı azgınlığı, siyasete hırsla yönelmişliğini her gün biraz daha arttırarak sürdürüyor. Bu nedenle usanmadan bu konu üs- tünde durmak gerek. Şe- riat, Islamın köklü dinsel kavramı- dır. Sözcük anlamına bakacak olur- sak Islamdan önce "Sulama yerine giden yol" anlamına geliyordu. Is- lamla beraber "Tann yolunu beiir- ten" bir terim olarak kullamhnaya başlanmıştır. Islamda aynca şeriat, yaşamm belirlenen yolu, yani İs- lam dinindeki kural ve yargılan ifa- de eder. Islam bilginleri şeriatı, pey- gamberin emrettiği hükümler top- lamı olarak tammlamışlardır. Kısa- cası şeriat, Islam dininin inanç, ah- lak ve eylem biçimini gösterir. Müslümanların büyük bir çoğun- luğu din ve şeriatın aynı şey oldu- ğunu ifade etmektedirler. Fakat din ve şeriat ayru şey değildir. Şeriatçılann dayatmak istedikle- ri, Islam diniyle kesin olarak bağ- daşmaz. Örneğin, kadının saç teli- ni göstermemesi için Kuran'ın hiç- bir ayetinde emir yoktur. Aynca sa- kal uzatılması, Islamdan çok önce- leri, Isa'dan önce 1400'de yaşamış olan Asurlularda ilk kez görülmek- tedir. Şunu hiç aklırruzdan çıkarmama- mız gerekir: Müslümanlık o kadar zor bir şey değildir. Islam yani din, bir vicdan ve ahlak (etik) sorunudur. Kuran kitabı da bir matematik ve ge- ometri kitabı değildir. Kuran'ın birçok ayetinde köle iüş- kilerinden sık sık söz edilmektedir. Şeriat, kısacık bir deyimle, "köle- Kk hukukudur" diyebiliriz. tslam. esasında fetih, ganimet ve bir yağ- ma düzenidir. Şeriatın bir hukuk sistemi oldu- ğu din bilginleri tarafından ifade edilmektedir. Bu nasıl bir hukuk sistemiyse içinde kölelik var, cari- ye var, yani köle kadın var. Kulluk "yahm. Tamt'ya karşı ohnası gere- kirken, insanın insana köleliği var. Doğal olarak îslamın çıktığı bölge- de feodal bir yapı ve dolayısıyla kö- leci ilişkiler de var. Efendi ve köle ilişkileriyle beraber bu toplumun bir ekonomisi ve bu ekonomiyi ya- sallaştıran, düzenleyen hükümler var. Peygamberin ve ondan sonra gelen halifelerin iktidarlanrun mut- lak ve sınırsız olduğu görülmekte- dir. Bu otorite, Tann tarafından ken- disine verildiğinden smırlanamaz, dokunulamaz bir durumdadır. Din- de, insanlar üzerinde kurulan sınır- sız bir feodal ve dolayısıyla köleci baskı vardır. Efendi-köle ilişkilerinde, köle- nin bir hukuksal statüsü yoktur. Kö- le sıkı sıkıya efendisine bağımhdır. Bırakalım bagımhlığı, biyolojik ola- rak insan, Islamda alımp satılan bir maldır. Efendi kölesini isterse kır- baçlar, isterse öldürür, isterse yatı- np boynundan keser, isterse satar ya da kiraya verir. îşte deminden beri kendisinden bahsettiğimiz şeriat, bu ilişkileri düzenler. Yani efendi- köle ilişkilerini yasallaştınr. Ayn- ca köle alınıp satılabilirken, kendi- si zengin olduğu zaman mal mülk edinemez. Islamda köle ile efendi- yi aynı statüde görmek, Tann ile putlan bir tutmak gibidir. Cariye ile seks yapmak için^na^ sîööp olmakyeterlidîr.Nikâhalüzûm* yoktur. Cariye, isteyerek yapabilir bunu, ama bu tslamda günah değil- dir. Bir kez daha belirtelim. Şeriat, bir kölelik hukukudur. Islamda in- sanların el ve ayaklannm çapraz kesilmesi emredilmektedir. Bu emir peygamber tarafından Maide suresi 33. ayete yerleştirilmiştir. 700-800 yıldır hangi Islam top- lumunda akılsal (akli) ve bilimsel çalışmalann olduğunu görebilir- siniz? Türkiye'nin başındaki en büyük tehlike köktendinciliktir. Bilim çağında gerilik ve ilkelliktir bu... Bu ilandaki iki hediyeyi bulun ı Arçelik'ten görülmemiş, sonbahar fırsatı! Çamaşır ya da kurutma makirtesi alan herkese, mikrodalga fınn ve özel yemek kitabı hediye... Üstelik, çamaşır makineleri peşin fıyatına tam lOtaksitle. Budev kampanyayı kaçrmayın. Mikrodalga kolaylığı yaşayin. |j6ap jseuj>jeLu PENCERE Avrupa Rüyası "Tünklere ilerde AB'nin birparçası olacaklanyo- lunda 30 yıldır söz vererek hiç de dürüst bir dav- ranışta bulunmadığımızı düşünüyonım. Çünkü gerçek, AB'nin Türidye'yi üye olarak kabul etme yolunda hiç niyeti olmadığıdır. Türkiye biryandan yeni köktendincilerin, diğer yandan da bizim tu- tamayacağımız sözlerin arasına sıkışmış dunım- dadır. Türkiye 'ye gerçek niyetlerimizi anlatmak da- ha dürüst bir davranış olurdu." Yukardaki alıntıyı Metin Aydoğan'ın NPQ der- gisindeki yazısından aldım. Yazının başlığı "AB, Tam Üyelik ve Türkiye; Kimler Neler Söyledi?.." Alıntılanan laflan söyleyen, az buz kişi değil; AB Dış İlişkiler Komitesi Başkanı Tom Spencer... Peki, bu sözler bir gerçeği mi dile getiriyor?.. Yoksa gelişigüzel laflar mı?.. AB'nin genişlemesinden sorumlu komiseri Gün- ter Verheugen ülkemizde de tanınmış bir kişidir; Türkiye'nin adaylığa kabulünden iki gün sonra de- miş ki: "Türkiye 'nin adaylık sorunu, adaylık için konuş- tuğumuz öteki ülkelerin dunımundan farklı. Tür- kiye'nin öteki adaylar gibi AB'ye çabuk alınması mümkün değil. Aynca Türkiye'nin kesin üyeliği gelecekteki gelişmelerie belli olacak. Türkiye'nin adaylık önündeki çok ciddi olan engelleri kaldır- ması gerekiyor." • "Standart and Poors"u ülkemizde bilmeyen yok!.. Bu kuruluşun sürekli gözetimindeyiz; kimi za- man kredi notumuzu düşürür, hop oturur hop kal- kanz; bu firma bile -üstüne vazife değilken- işe ka- nşmış: "Türkiye ile AB arasındaki yüksek tansiyona iki temel konu neden olmaktadır. Bunlardan birinci- si, 1974'ten bu yana kuzeyi Tünkiye'nin işgali al- tında bulunan Kıbns'ın geleceği ve Türkiye'de Kürt azınlığa karşı yürütülen savaşta yapılan insan haklan ihialleridir. Bunlar nedeniyle Türkiye'nin 2015 yılından önce AB'ye girmesi mümkün gö- rünmüyor." Son dönemde ilginç kitaplanyla ilgi çeken Me- tin Aydoğan, çarpıcı almtılan bir bir sergiledikten sonra yazıyor: "Batılılar, Türkiye'nin AB'ye alınmadan denetim altında tutulmasının kendileri açısından önemini kavramış durumdadırlar. Gümrük biriiği ile Türki- ye'denalabileceklerini fazlasıylaalmışlardır. 'Son- suz bekleyiş'e soktuklan Türkiye'nin direnç gös- teremez hale gelmesini beklemektedirier." • Peki, bizde durum ne?.. Halkın yüzde 70'i Türkiye'nin AB'ye girmesini is- tiyor. Bülent Tanla'nın düzenlediği kamuoyu araştır- masına göre halkımızın yüzde 4.2'si AB'yi destek- lemiyor; 5.7'si hiç desteklemiyor; 34.8'i destekli- yor; 33.9'u kuvvetle destekliyor; 21,4'ünün bu ko- nuda fikri yok... Peki; ama ankete ne gerek vardı?.. Yoksul ülketerde Avrupa hayaliyle y aşayanlardan geçilmez. Avrupa ve Amerika rüyası görenler, her tür tehlikeyi göze alıp buralara kapağı atmaya ça- lışırlar; bu yolda yaşamlannı yitirenlerin sayısı az de- SfrrnSifrfe'Bîrsorunirkönuşuyorduk; vardı- ğımız nokta şu: Adam komşunun oğluyla merci- meği fınna veren kızını cezalandırmak için zavallı- yı Fırat Nehri'neatıp boğuyor; ama "AB'yegirmek istiyor musun" diye sorulduğunda yanrt belli: - Istiyorum. • Biz hepimiz Avrupa rüyasıyla yaşıyoruz da, on- lar gerçekten bizi istiyortar mı?.. Sanmıyorum. NOV1TAS TUR1ZM Sonbahar Kültür Turları ENDÜLÜS: 29 Eylül - 6 Ekim Madrid, Sevılla, Cordoba, Granada, Toledo • PRAG: 2 7 - 3 1 EKİM Te«: 0212.251 28 08-09 Fato 0212.292 08 78 e-mail: novitas9rxMtas.ccxn.tr ıji ?nno Bugün depremin ~ - •• •• gunu Profesyonel gönüllülerimiz hâlâ depremıedelerin vanında! ÇYDD Körfez şubesinin eğitsel çalışmaları için, Final Dersaneleri ücretsiz test kitapları sağlamayı sürdürüyor. Kendilerine candan teşekkür ediyor. tüm deprem bölgesi birimlerimizde kullanılmak üzere. diğer çağdaş dersanelerden de aynı katkıyı bekliyoruz. Yardımtannız için (0212) 292 87 27 - 292 08 01 (Iş gunlen saat 10 00/17 00 arası) H a y a t a Röç RESİM DERSİ VERİLİR Güzel Sanatlar Fakütteleri adayları veya hobi amaçlı resim eğitimi almak isteyen öğrenciler için, özel ya da grup ile ders verilir. Yılmaz Oemirağ Atölyesi Tel: (0 216) 325 30 42 (Acıbadem)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle