15 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
22EYLÜL2000CUMA CUMHURİYET SAYJFA 17 Emerte Adalet, Içişleri ve Sağlık bakanlıkları arasındaki protokole aykırı olarak başka bakanlıklara bağlı bayan memurları cezaevine nöbetçi gardiyan olarak görevlendirmesiyle tanıdık Emet'teki kaymakam vekilini. Kaymakam askere gittiği için yerine vekâlet eden yazıişleri müdürünün başka bir belgede daha imzasını gördük. Fak-Fuk-Fon tarafından taşımalı eğitimdeki öğrencilere öğle yemeği hazııianmasıyla ilgili ihale açılmış; dört yıldır yemek ihalesini alan kişi, bu yıl "sabit bir işyeri olmadığı" gerekçesiyle elenmiş... Esnaf odasına kayıtlı, vergi mükellefî olan, kiralık işyeri ve yemek dağıtımı için taşıtı bulunan ancak ihalede elenen kişi, öğrenci başına 285 bin lira önerirken kaymakam vekili ihaleyi 294 bin lira öneren kişiye vermiş... Öğrenci başına 9 bin lira fark büyük para değil, ama ihaleyi yapan kurum, adı üstünde "fakir-fukara vakfı" olunca; 644 öğrenciyle günde 5.7 milyon liradan eğitim yılı boyunca 200 milyon liradan fazla para çıkıyor... Emette Fak-Fuk-Fon'a cebinden 200 milyon lira bağışlayan var mı acaba? Elektronik postK somQposta.ctflnhuriy6t.com.tr Tek 0.212.512 05 05 Faks: 0.212.512 44 97 - Yaşamın yükü kadındaymış... "Kammda sıpa. sırtmda kûfel" N orveç'in eski başbakanlanndan Dr. Gro Harlem Brundtland, Dünya Sağlık örgü- tü Başkanı olduktan sonra, örgüt ilk kez halk sağlığı konusunda uluslararası bir "yasa" çıkarmaya çalışıyor. Dünya Sağlık Örgütü, "Tütün Kontrolü Çerçeve Anlaşması" ile çokuluslu sigara devlerinin dünyada istedikleri gibi at koşturmalan- nı engellemeyı amaçlıyor. Dünya tütün üreticisi ülkelerin çokuluslu sigara şir- ketleri karşısında gerilemeleri, pazar paylannı kay- betmeleri ve sigara devlerinin çeşitli üikelerdeki po- litikacılan "ikna" etmesiyle ulusal piyasalara egemen olmaları üzerine Dünya Sağlık örgütü'nün hazırla- dığı uluslararası anlaşma taslağı üç temel başlıktan oluşuyor: 1 - Sigara reklamlarının tüm dünyada kaldırılma- sı. 2- Dünyadaki tütün ve sigara kaçakçılığının en- gellenmesi. 3- Sigara fiyat ve vergilerinin ülkeler arasında dengelenmesi. ÇerçeveTütün Kontrolü Çerçeve Anlaşması görüşmeleri Cenevre'de yapılıyor. Türkiye, çokuluslu şirketlerin yürüttüğü "tütün ekiminin tamamen yasaklanaca- ğı" yolundaki lobi faaliyetlerinden etkilenmiş görü- nüyor ve çokuluslu şirketlerin "anavatan"ıABD,Ja- ponya ve Almanya'yla birlikte anlaşmaya "soğuk" bakıyor. Anlaşmayla ilgili olarak yabancı basında yer alan yorumlarda Türkiye'nin anlaşmaya olumsuz baktı- ğı açıkça bildiriliyor ve Mart 1999'daki görüşmele- re katılan Türk delegasyonunun Türkiye'de de fa- aliyet gösteren çokuluslu bir sigara devinin daveti- ni kabul ederek Cenevre'de şehir turuna katkJığı anım- satılıyor. Yorumlarda, tütün üretimini yabancı şirket- lere verilen ödünlerle yok eden Türkiye'nin ulusla- rarası anlaşmaya da karşı çıkarak yabancı firmala- nn yanında yer almasına anlam verilemiyor. Türk delegasyonunun bu yorumlara yanıt vermemesi, yalanlamaması ise iddialann doğru olduğu izlenimi- ni yaratıyor. Bu arada 12 Ekim'de Cenevre yapılacak yeni tur görüşmelere katılacak Türk delegasyonuna Sigaray- la Savaşanlar Vakfı'ndan da bir kişinin alınacağı öne sürülüyor. Sağlık etiğine uymayan tutumu nedeniy- le Sağlık Bakanlığı temsilcisinin önerisiyle Sigara ve Sağlık Ulusal Komitesi'nden ihraç edilen vakıftan bir kişiyi Türk delegasyonuna alma girişimi, çokuluslu sigara şirketlerinin bir "operasyon"u olarak nitelen- diriliyor. Sigara ve Sağlık Ulusal Komitesi, dünya halk sağ- lığı ve ulusal çıkarlar açısından Dünya Sağlık örgü- tü'nün önerdiği Tütün Kontrolü Çerçeve Anlaşması'na olumlu bakıyor ama Türkiye, şimdilik sigara devleri- nin çizdiği "çerçeve" içinde hareket etmeyi yeğliyor! SESSİZ SEDASIZ (!) NURÎKURTCEBE YüksekYerilimHattı [email protected] Vergi tabanını değil vergıden tabana kuvvet kaçanlan genişletiyorlar! Yıllık iznini Iran'da geçiren memur Iktidardaki koalisyonun büyük ortağı Demokratik Sol Parti'nin Şanlıurfa'daki merkez ilçe başkanı Turan Alişiroğlu'nun Demokratik Sol Partili Metin Bostancıoğlu'nun sevk ve idaresindeki Milli Eğitim Bakanlığı'nın ilgili genel müdür yardımcısı ÖmerTurna'ya gönderdiği yazıdan: "ll Milli Eğitim kadrolarında var olan anti-laik ve Atatürkçü düşünceye ters yapıyı ziyaretimizde size anlatmıştım. ll Milli Eğitim Müdür Yardımcısı Sabahattin Sancar'ın tatilini Iran'da geçireceğine ilişkin izin kâğıdını size Örnek olarak sunuyorum. ilimizin çok ihtiyacı olan Atatürkçü, çağdaş kadrolara kavuşması için çaba ve gayretlerinizi istirham eder, saygılar sunanm." Milli Eğitim Müdürü V. E. Sabri Öncel imzasıyla 03.07.2000 tarihinde onaylanan T.C. Milli Eğitim Bakanlığı Personele Ait İzin Belgesi'nden: Adı Soyadı: F. Sabahattin nk,Sancar Sınıfı: G.I.H.S. Görevi: Müdür Yrd. •''* Sicil No: 84882 Istenilen İzin Türü: Yıllık İzin İzin Istek Sebebi: 2000 yılı yıllık izni Istenilen İzin Süresi: 30 gün Yol süresi: - Izine Aynldığı Tarih: 03.07.2000 Göreve Başlama Tarihi: 02.08.2000 Izine Esas Hizmet Sür.: 26 yıl Izini geçireceği adres: Van-Siirt- Iran. BİR BAKIMA SERVER TANİLLÎ Acıları Sömürmek... Birinci Dünya Savaşı'nın kimi olayları, sonraki yıllar- da soruna dönüştü, dahası dönüştürüldü. Anadolu'da- ki Ermeni "tehciri" (göç et- tirme) onlardan biridir. Sa- vaşın o korkunç koşullarının dayattığı bir önlem, ister is- temez acıları da beraberin- de getirdı. Ancak, Ermeni milliyetçileri, buna bir "soy- kırım" etiketi yapıştırmışlar- dır; o tarihten beri de böyle bakarlar olaya. 18 Eylül günlü Milliyet'te, Şükrü Elekdağ, köşesinde konunun, Ermenılerden de önce Batılılarca nasıl sömü- rüldüğünü ve bir "soykınm masalı" yaratıldığını delilli- ispatlı gözler önüne seriyor- du. O masala Ermeniler, son- ra çeşitli hesaplarla sarılmış, sürdürür dururlar. Arkaların- da, bugün de, bir ölçüde ve yine çeşitli hesaplarla kimi Batılı çevreler vardır. "Masal", şimdi tekrar gün- demde. Birleşik Devletler'de, Er- meni diasporası, Başkanlık seçiminin atmosferinden de yararlanılarak, Temsilciler Meclisi'nden bir karar çıkart- ma peşinde. Bunu başarır- larsa, tazminattı, toprak ta- lepleriydi, yığınla başağrısı gelip Türkiye'yi bulacak de- mektir. Böylece konu cid- di... Başta Bernard Levvis ol- mak üzere, pek saygın tarih- çiler, "tehcir" olayının acıla- rını kabul etmekle beraber, "soykınm" etiketine delilli- ispatlı karşı çıkarlar. Büyük tarihçi Gilles Veinstein da onlardan biridir. 1995'te L'Histoire dergisınde yayım- ladığı bir yazısında kanıtla- rını sıralar. O yazı, 1999'da onun College de France'a atanmasında karşısına çı- karılmış, Paris'te epeyce gü- rültülere de yol açmıştı. Ve ben de, gazetemizde, Gil- les Veinstein'ın Öğrettikleri adlı bir yazı yayımlayarak, büyük tarihçinin fikirlerini okurlarına nakletmiştim. Bugün de aynı şeyi yapa- cağım. Çünkü, o günden bu ya- na değişen bir şey olmasa da, bellekleri tazelemekte yarar var. • Veinstein, söz konusu der- ginin 187. sayısında çıkan Bir Kıyım Üstüne Üç Sonı adlı yazısında, aslında 1915 yılında, Birinci Dünya Sava- şı'nın en hengâmeli dönem- lerinden birinde, Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da -tehcir sırasında- on binler- ce Osmanlı Ermenisi'nin ba- şına gelen korkunç felâket- leri, bu arada kıyımları yad- sımıyor; zaten yadsınacak bir yanı da yok bunların. Kar- şı çıktığı, sadece, kimi iddi- alann neredeyse dayattıkla- rı gibı, bunların Osmanlı yö- netımince kararlaştırılmış ve uygulanmış bir "soykınm" olarak algılanması. Unlü In- giliz tarihçisi Bernard Levvis de böylesi birtavra karşıdır. Bu açıdan bakıldığında, olan biten Ikinci Dünya Sa- vâşı'ndaki Tâ/7uc// Soykın- m/"ndan pek farklıdır. Baş- ta şu nedenle ki, Osmanlı Imparatorluğu'nda, Yahudi- ler ve öteki Hıristiyan uyruk- lar gibi, Ermeniler de hiçbir ırkçı muameleyle karşılaş- madılar; Ermenilere üstelik "sadık" cemaat olarak ba- kıldı. Ama ne zaman ki, Os- manlılar için en duyarlı bir bölgede ulusal istem tero- rizm biçiminde ortaya çıktı, iki cemaat arasında uçurum da açıldı. Kıyım gerçeğine ve onla- rın çapına denecek yoktur. Ancak, Veinstein'a göre şu üç noktaya da yanıt ver- mek gerekir: Birincisi, öteden ben dillere dolanan bir bu- çuk milyon kurban gerçeği- ni birçok tarihçi reddediyor. Zaten bütün Anadolu Erme- ni nüfusu o sıralar buydu; böylece, olsa olsa bir 600.000 Ermeni kurban git- miş olabilir. Elbette az değil, ama rakamları abartmanın da anlamı yok! ikinci olarak, bütün savaş boyunca, Ermenilerden de gelen etnik ve ulusal düş- manlık ortamında kurban gi- den pek büyük sayıda Müs- lüman niçin unutulur? Üçüncü olarak, diyelim ki Jöntürk hükümetince Erme- nilere karşı örgütlü bir kıyı- ma gidildi; ama bugüne de- ğin o hükümetin dahlini gös- teren hiçbir kanıt yok elimiz- de, olanlar da olsa olsa sah- te. Ayrıca, hükümetin dahli varsa, olan bitene karşı gi- rişilmiş, -içinde askerî mah- kemelerin verdiği ölüm ce- zaları da olan- binden fazla mahkûmiyete ne ad verme- li? Son olarak söylenecek şu- dur: Tarihsel bağlamından soyutlanmış ve Ermeni da- vasının avukatlarının eğili- mine göre düzenlenmiş mi- toloiik bir sahne karşısında- yız. içinde medya ve siyaset sınıfı da dahil çoğu Fransız, bu şemayı, hiçbir eleştiri ge- tirmeden olduğu gibi kabul- lenmiştir. Öte yandan, yüz- yılların bilgisizlik ve önyargı- larına dayanan bu şema, Türklere karşı tam bir ırkçı- lıktan başka bir şey değil- dir, başka bir ırkçılığı nasıl ka- bul etmiyorsak bunu da ka- bul edemeyiz. Işte, Gilles Veinstein'ın söy- ledikleri! Kimi acılar unutulmaya- cak kadar derindir. Ama on- ları sömürmek niye? Ya göz göre göre geleceği karart- mak? HAYVANLAR ISMAİL GÜLGEÇ [email protected] KİM KİME DUM DUMA BEHÎÇAK behicak(aturkjwt ÇlZGİLİK KÂMtL MASARACl TARlHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 22 Eylül ZULU KMLI BUYÛK SHAKA.. İ828'oe BUGÜN, ZULJJ UV£Y KAHDEŞİ OÜfiÜLıMÛŞTÜ ZULU, SUYUK SHAKA (f^t/ot), St/Ç SU'KAST- SOMUCU ÖL- &£l/ £/& GÜÇ p/f tç.ooo '£ y£RtM£ G£Ç£A/ TURK KALP VAKFI " Ç o c u k K a r d i y o l o j i s i " Türk Kalp Vakfı kalitesi ve titizliğiyle hizmetinizde ^ 79 Mayıs Cd. No: 8 Şişli/İSTANBUL Tel: (0 212) 212 07 07 (pbx) Faks: (0 212) 212 68 35 .1ANKARA...ANKA. MUŞERREF HEKtMOGLÜ' Sonrası Körfez günleri sona erdi, Ankara'ya döndüm hafc ta sonunda. Mavi yürüyüşler geride kaldı, gelişen olaylar doğrultusunda geçmişe yolculuklar yapıyo- rum belleğimde. 1974 yılına gidiyorum, temmuz ayı- na, Kıbns olaylannı yaşadığımız günlere, en uzun ge- celere. Aradan kaç yıl geçti; Kıbrıs sorunu hâlâ göri- demde, üstelik hangi boyutlarda. Hasan Esat Işık yaşasaydı nasıl kahrolurdu kim bilir! O yapıda cte*ç- let adamlarının boşluğu giderek derinleşiyor geldi- ğimiz ortamda. Son günlerin moda deyimiyle "siluet" adarfilâr yönetiyor ülkemizi. Değer yargılan oluşmayanya da bireysel çıkarlar doğrultusunda oluşan, evrensel değerleri tanımayan, umursamayan kışilerle gelece- ğe yol almak kolay değil. Sorunlara çözüm ürel- mek, toplumdaki beklentileri yanıtlamak, umut ye; şertmek olanağı yok. ^) Ekranlarda neler izliyoruz değil mi? X* Mutlu muyum mutsuz mu, karar veremiyorurnj^f- mi zaman. Sanırım kuşağımın da ikilemi bu. Ne'ler yaşadık, neler yaşıyoruz! Hangi değerlere inaridlk, hangi amaçlara yöneldik, ama nasıl bir yoldayız şinv di! Ancak yaşam sürüyor, umut solmuyor. Dahagü- zel günlerin geleceğine inanmaktan geri kalarrnyor insan. Belleğimde yol alırken gülümsüyorum birdeo; MSP-CHP koalisyonunun gerçekleşmesıni anımşj- yorum. Hasan Esat Işık'ın Milli Savunma BaK'ânı olarak Başbakan Yardımcısı Erbakan'la De Gaul- ie'ün cenaze törenine gidişi canlanıyor gözürricJe. Protokole göre frak giyiyor Erbakan. Önce karşl çl- kıyor, giymezse Paris'e gidemeyeceği söyleniyor;ça- resiz boyun eğiyor. ( , 2000'lere gelince üniversitelerde türban içiri'ol- reniyor kız öğrenciler, erkekler de ne giysilerle,'na- sıl görüntülerde. Bu sabah Istanbul'dan bir arkaefâ- şımtelefon etti, üniversıtede öğretim üyesı, sesi üz- gün, dün gece Rotterdam'dakilslam Üniversitesi He ilgili bir program izlediğini söyledi. Diken türü bir si- temi de var. t,- • - Bir Atatürk üniversitesi neden kurulamıyor.tîıye soruyor! : •) O ayrı konu, ama eğitim dalında evrensel değer- lere ağırlık vermek kaçınılmaz bir olay. Her dâlda, her alanda çarpıcı gerçekler, uyancı ömekler Var CHP kurultayı da bu gerçekler doğrultusunda bekleniyor. Atatürk devrimleriyle oluşan altyapışıo- da çağdaş gelişmeler bekleniyor, tanhsel görevini başarması dileniyor. Köküne yaraşır doğrultuda boy vermesı özleniyor. Bu özleme ters düşenlenn başa- nsı kolay değil, ama yaşayarak biliyoruz; belli kişi- ler, belli görevleri üstleniyor, belli dönemierde sah- nedeki yerini alıyor hızla. Pozrtif enerjiyi negatife dö- nüştürmek için çaba gösteriyor nerdeyse, ama ne- reye kadar? "•• ** Belleğimde yol alırken Hasan Işık'a dönüyorum yeniden. önce parti yönetiminde görev aldı, MiiySa- vunma Bakanı oldu, sonra görevlerinden ayrıldı, bir CHP'Iİ olarak sürdürdü siyasal yaşamını, bir aydm olarak. CHP'nin 8'inci kurultayındayapacağı birko- nuşma, çekmecemde duruyor hâlâ. Kurultay baş- layınca başvuruda bulundu ama, konuşmaya ola- nak bulamadı, o da tüm delegelere postaladı bu ko- nuşmayı. 1979'yılırıda yazılıyor o konuşma, ama 2ÖÖ0 yı- lında da geçerli düşünceleri içeriyor. Bir devlet ada- mının partisine bakışını, öngördüğü politikayı.'da- hası demokratik kişiliğini kanıtlıyor. Sanınm CHP arşivinde de var bu belge. Bir kez daha yazdım>her kuşaktan partililer bu belgeyi okumalı bence. 8'inci kurultayın parolasını şöyle özetliyor Sayın Işık: "Birlik, parti boyutunda biriik, içten, etken, bu ne- denle çok ses içinde birlik." CHP'ye büyük emek ve yürek veren, özvegyje çalışan bir ağabeyin, Orhan Eyüboğlu'nun sozleri de çınlıyor kulağımda: .. v - Sayın Işık, eski partililerden daha bilinçli'bir CHP'li, diyordu. ) Başka partililerden; Ismail Hakkı Birier'den, Nec- det Uğur'dan da dinledim bunu. Yönetim kurulun- da karşı çıktığı bir konuyu saatlerce tartışıyor Ha- san Işık. Parti karan oluşursa geri çekiliyor, içtervsa- vunuyor o kararı. ••• Belleğimde son aşama, Deniz Baykal. CHP-MSP koalisyonunun iki mimarından biri. MSP'li Oğuzhan Asiltürk ile hükümeti kurmaya çalışıyor. Biz de II- giyle izliyoruz çabaları. Olumlu sonuca vanlıncalte- niz Baykal ile kısa bir konuşmamız var. - Sen de bakan oluyor musun? - Evet, Maliye Bakanı. - Çok erken değil mi? - Yakıştımnıyor musun? '•>'-• - O ayn konu, sonra ne olacak? J • Sonrasıru 90'tı yıllarda yaşadık, hâlâ da yaşcyorjız değil mi? * BL. •İİ&. BULMACA SEDAT YAŞAYAN 'Ll 1 2 3 4 5SOLDANSAĞA: 1/ Türk müzi- ğinde bir ma- kam. II Bir süs 2 taşı... Bir ışık ya da ısı kayna- ğından yayılan 4 ışınlanntoplan- dığı yer. 3/tnsa- nınkendisinıve " çevresinı tanı- ma yeteneği... Fas'm plaka işaretı. 4/"Ace- 9 le, ıvedi" anla- mında yerel bir söz- cük... " — Fleming James Bond'un yara- 2 tıcısı olan yazar. 5/Bir 3 sonı sözü... Ölçek. 61 Avustralya'da yaşayan 5 bir cıns devekuşu... Yüksek bir makama su- nulan mektup ya da di- lekçe. II Bir kimseyi ya da bir olayı anımsa- tan nesne. 8/ Bir ay adı... Italya'nın en uzun ırmağı. 9/ Ağrı Dağı'na venlen bir başka ad. YUKARIDAN AŞAĞIYA: * -.••: 1/ Çok kıvrak bir Küba dansı ve müzıği. 2/ Insanı is- tenmeyen seçeneklerden bırını ızlemeye zorlayan so- run... Eski Mısır'da güneş tannsı. 3/ Bir şeyı Rariat- makiçınkullanılanbileşık... "Turgut — " : Şairimız. 4/ Bir şeye inanarak bağlanış... Karışık renklı. 5/ Amonyak tuzu. 6/ Damızlık erkek koyun... Süpürge- otu. II " 'ın bilirdim unuttum / Çağırmayı çağır- mayı" (Karacaoğlan)... Eski Türklerde hükümdarla- ra ve hûkümdar ailesi mensuplanna verilen ad. 8/ Es- kj bir Hınt tannsı... Doğu Anadolu'da bir ırmak. 9/ He- kımlıkte kullanılan, acı köklü bir bıtkı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle