25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 20 EYLÜL 2000 ÇARŞAMBA HABERLERİN DEVAMI Karadeniz parçalı bulutlu, diğer yer- ler az bulutlu ve açıkgeçecek. Ha- va sıcaklığı biraz daha artacak. Rüzgâr kuzey ve batıyönlerdenha- fif ara sıra orta kuvvette esecek. DIS MERKEZLER Oslo Helsinki Stockholm Londra Amsterdam Bnüksel Paris Bonn PB PB PB Y Y Y Y Y 13 17 18 20 17 20 20 24 Beriin Budapeşte Madrid Vıyana Belgrad Sofya Roma Atina Y Y PB Y PB PB Y B 20 25 22 23 27 27 26 31 Münih Y 22 Zürih Y 22 Şam Moskova Aşkabat Astana Taşkent Bakû Bişkek Trflis Kahire Y A PB Y PB Y PB A 1b 30 17 26 25 25 25 32 A 37 Anklra ( J T a ?k e n t •Tahran k Çok bulutlu • Yağmuriıj aJJA^-t Kariı i Gök güruRülü w * GUNCELcÜNEYT ARCAYÜREK • Baştarafı 1. Sayfada na girecek... rüşvetin, yolsuzluğun, hırsızlığın her çeşidinin önü kesilecek... Velhasıl dostlar; 312. maddenin 2. fıkrası Erba- kan ı kurtaracak kıvama geldi mi, Türkiyemizin ne sorunu kalacak ne de olası sorunları gündeme gi- recek! Acayip bir hava. TV'lerden yazılı basına değin baştan sona bütiin medya Erbakan'la 312. mad- deyi tartışıyor. Haber yapıyor. Iç ve dış bütün sorunlanmız bir yana atıldı. Var- sayoksa312! Erbakan'ı nasıl kurtaracağımız baş tacı. Kuşkusuz konu tartışılmalı. Ama sorunlanmızı unutturacak kadar kendimizden geçiren bu gay- retkeşlik neden? TBMM'nin açılmasına daha gün- ler var, üstelik 312 için partiler arasında henüz "bir mutabakat"olmadığını Başbakan Ecevrtsöylüyor. Insanın gelişmelere, medyadaki telaşa ve siya- setteki 312 isterisine bakarak sorası geliyor Bu denli çaba Erbakan'a değer mi? Hidiv Kasrı'nda Erbakan'la saatler boyu görüşüp konuşan gazetecilerin yazdıklan, "Erbakan'da hiç- bir değişiklik olmadığını" kanıtlıyor. Partiler bu adamı kurtarmak için adeta yanş ha- linde. Ecevit, "partilerin312'nin değiştirilmesinesıcak baktıklannı, ne ki değişikliğin içeriğinde rivayetin muhtelif olduğunu" söylüyor, ama MHR madde- nin kaldınlmasına da değiştirilmesine deyanaşma- yacağını kesin dille ifade ediyor. Doğrusu merak ediyor insan; İster312'nin Erba- kan'ı içeri atan 2. fıkrasını değiştirerek ya da ister Af Yasası'na anayasaya ters düşmeyecek bir hü- küm koyarak Erbakan'ı beraat ettirsek dün yaşa- dıklanmız yann toplumun yadsımayacağı yeni bir biçim mi alacak? Evet diyenler beri gelsin! Erbakan kafası dün neyse bugün de yann da ay- nı kafa. Bu adam, bu kafa değişmez! Amaçlan neymiş, neymiş? 312'yi sindirtebilmek için Fazilet'in hem toplu- ma hem de siyasi partilere sunduğu mönü, doğ- rusu yenilir yutulur gibi değil. Onlann derdi Erbakan'ı kurtarmak değilmiş. ör- neğin hapishanelerde yatan kimi aydınlan kurtar- mak, H. C. Güzel'in tekrar hapishaneye girmesi- ni engellemekmiş! Işit de inanma! Ne var ki; sayageldikleri insan manzaralan ara- sında 4 ay sonra hapishaneye teşrifi olası Erbakan bulunmuyor. Ecevit'in çağrısına uyarak 312'yi Er- bakan pazariığıyla değiştirmiş gönjnmeyi istemn yorlar. lyi ama; amaç Türkiye'yi bir ayıptan kurtarmak- sa, Fazilet, TBMM'deki 312'nin içinde bulunduğu TCK'yi büyük ölçüde değiştiren tasannın müzake- resini neden beklemiyor? Erbakan'ın 4 ayı var, tabii acelesi var Fazilet'in. 4 ay içinde Hocasını kurtaracak. Aydınlan, yazarlan, çizerleri koruyor görünmek, Erbakan'ı kurtarmaya yarayan bir örtü! Fazilet gerekçesinin bir başka bölümünde; Re- cai Kutan, 312/2'nin "açık" olmadığı için değişti- rilmesini istiyor. Açık, yani anlaşılır olmayan ifade- li 2. fıkraya göre, bugüne değin hâkimler onca ka- ran nasıl verdiler acaba? Yoksa 312 kargaşasına çözümü medya ya da si- yasetçiler mi körüklüyor? Yanıt, Mesut Yıl- maz'dan geldi. (Basına) "Siz de (312'yi) kurcalamayın. Işimizi zoriaştırmayın" dedi. Hani okullar olmasa Milli Eğitim'i bal gibi yöne- teceğini söyleyen eski Maarif Nazın gibi... Medya olmasa, galiba Mesut Yılmaz'la hükü- meti her derde -kanser dahil- çare bulacak! Mektuplardaki fikra gibi adresler KONYA (AA) - Kon- ya'da PTT'nin "Bilin- meyen Adresler" gözü- ne atılan mektuplar ara- sında, ilginç olduğu ka- dar güldürürken düşün- düren "fikra" gibi ad- reslerle mezarlığa gön- derilen mektuplar çıktı. Bazı mektuplardaki ad- reslerde, şahsın lakabın- dan aracm plaka numa- rasına, evin önünde ya- nan sokak lambasından önündeki ağaca varana kadar akla gelebilecek heryol denenerekposta- cıya adeta rehberlik edilmek isteniyor. Sayın H. K. ile başla- yan ve devamında "As- fah şantiyeyi geç, ilk so- kaktan sağa gir. doğru gh, 200 metre sonra sola dön, 50 metre geç, Saray Apt Kat: 3 Selçuk- lu/Konya" diye aynntılı adres verilen mektup, tzmit'in Gebze ilçesin- den postaya atılmış. Isparta'dan postaya verilen mektubun adres kısmına ise "Sn. N. N. minibüs şoförü Yeni Me- ram Pancar Fabrikası yohı" denildikten sonra "kendi eline verilmesi ri- ca olunur" notu eklen- miş. Sadece şirketin ismi ve aracın plaka numara- sının verildiği bir başka mektubun adres köşesi- ne düşülen, "G. Ltd. Şti. 42.SA765Konya"Kısa bir notla yetinilmiş. Bili- nen holdinglerden biri tarafından borçluya gön- derilen mektuptaki adres ise şöyle: "Borçlu adı- soyadr. D. G. Borchı ad- resi: Evin önünde dut ağacıvar, 2 kat, gecelam- balan yanar, en geç pa- zartesL'' Resmi kurum tarafm- dan postaya verilen mektupta da aücının hayli uzun olan ad ve so- yadına (H. B. Z.) uyan adres şöyle: TıpFakül- tesi yolu, Şeker Fabrika- sı karşBinda bulunan ve cami önünden geçen cadde üzerindeki sol ta- rafta bulunan 4. sokağa dönünce, boş arsa geri- sinde, bahçe kaptsı mavi olan evde ikamet eder ve o civarda Cihanbeylili olarak tanınır." PTT'nin "Bflmmeyen Adreskr" gözûnde alı- cısına verilemediği için komisyon karanyla im- ha edileceği günü bek- leyen mektuplardan biri de ölüye postalanmış. Mezarlık ismi verilerek ölüye gönderilen mek- tubun üzerinde, "Hacı Mehmet Efendi'nin kabri Hacrfettan Mezar- hğı-Konya" adresi ya- zılı. Hükümet, enerji sıkıntısının giderilmesi için çare ararken Ersümer tasarruf paketini tamamladı Elektrikte Rusya'ya yöneKşANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Barajlardan kaynaklanan enerji sıkın- tısıyla karşı karşıya kalan Türkiye, Rusya Federasyonu'ndan elektrik al- mayı öngörüyor. Rusya Başbakanı IVGbaflKasvanov'un 23-25 Ekimgün- lerinde yapacağı ziyaret sırasuıda elektrik satışı konusunda bir protokol imzalanması bekleniyor. Enerji ve Ta- bii Kaynaklar Bakanı Cumhur Ersü- mer, mesai saatlerinin 08.00-17.00 veya 08.00-16.00 olması durumunda, ayda 20-30 milyon kilovatsaat tasar- ruf yapılabileceğini bildirdi. Enerji Bakanlığı Mûsteşan Yurda- kul Yiğitgüden, Tûrkiye'nin 20 yılda ortaya çıkacak enerji gereksinimini karşılayabilmek için mevcut üretim kapasitesini 4 kat arttırmak zorunda olduğunu bildirdi. Enerji politikalanndaki plansızlık nedeniyle son yıllann özellikle kış ay- lannda büyûk sıkıntılar yaşayan Tür- kiye; Keban, Karakaya ve Atatürk ba- rajlanndaki seviyenin çok azalmasın- dan kaynaklanan sorunla karşı karşı- ya. Türkiye, 2000 yıhnın sonlanna doğru artması beklenen sıkıntısını karşılamak için elektrik ve doğalgaz alımına yöneliyor. 1999'da îran, Gürcistan ve Bulga- ristan'dan toplam 2.3 milyar kilovat- saat elektrik alan Türkiye, bu rakamı ilk planda 5 milyar kilovatsaate çıkar- mayı planlıyor. Tûrkiye'nin artan elektrik gereksiniminin karşılanma- sında Rusya da pay almak amacında. Rusya Başbakanı Kasyanov'un 23- 25 Ekim günlerinde Ankara'ya yapa- cağı ziyaret sırasuıda Gürcistan üze- rinden Rus elektriğinin alınması ko- nusunda bir protokol imzalanması bekleniyor. Son 20 yılın en düşük darboğazınrn yaşandığını belirten Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Ersümer, hazırla- dıklan tasarruf paketini açıkladı. Er- sümer, önceki gün BOTAŞ'ta yaptık- lan toplanhda, enerji açığı ve alınacak önlemleri ele aldıklannı söyledi. Er- sümer, bu toplantıda alınan kararlan yann yapılacak Bakanlar Kurulu top- lantısında gündeme getireceklerini bildirdi. Ersümer, enerji tasamıfu tedbirleri arasında, mesai saatlerinin değişimi, sokak aydınlatmasının kısıtlanması, reklam panolannın ışıklandınlmama- sı gibi bir dizi önlemler yer aldığını açıkladı. Başbakan Bûknt Ecevit'in de bir tasarruf genelgesi yayımladığı- nı anımsatan Ersümer, BOTAŞ'taki toplantıda, bu genelge doğrultusunda oluşacak sonuçlan da hesapladıklan kaydetti. Yeni projelerin devreye so- kulması için Devlet Planlama Teşki- latı (DPT) ile mutabık kalınan proje- ler konusunda da değerlendirme yap- tıklannı anlatan Bakan Ersümer, ener- ji kısıtlamasına gidilmemesi konu- sunda, plan ve programlannı sürdür- düklerini ifade etti. Bakan Ersümer, ticaret ve sanayi odalarının kendileri ile örtak hareket etmesi durumunda ayda 50 milyon ki- lovatsaat kayıp ve kaçaklann kontrol altına alınması ve halojenli floresan kullanılması ile de günde 10-15 mil- yon kilovatsaat tasarruf sağlanabile- ceğini belirtti. Bunlann dışında, BOTAŞ'ın gaz sı- krntısı çekmemesi için Rusya Büyü- kelçisi ile görüşmelerde bulunuldu- ğunu belirten Bakan Ersümer, "Bize 45 müyon metreküplük gaz arbş taab- hürJeri var. Bunu, ekim başma çeker- sek bir gaz kesintisine ghmeden, daha doğrusu kesintili gaz verdiğimiz müş- terilerimize, gaz verme imkânı vermiş olacağız" diye konuştu. Mobıl santrallardan alım işlemini sürdürdüklerini, 85 megavatlık bir ihalenin yapıldığını ve oradan elekt- rik almaya devam edildiğini anımsa- tan Bakan Ersümer, 430 megavatlık bir ihale daha yaphklannı, teklifleri almaya başlayacaklannı belirtti. Önü- müzdeki hafta Rusya'ya bir heyet gi- deceğini ve Gürcistan ile de temasla- nn yapüacağını kaydeden Cumhur Ersümer, bu ülkelerin yanı sua, Bul- garistan'dan da elektrik alımının art- tınlması çalışmalannı sürdürdükleri- ni söyledi. Küreselleşme ABD'ye yaradı• Baştarafı 1. Sayfada nin ABD olduğu ortaya kondu. UNCTAD raporunda, küresel ekonominin ana motoru olan ABD ekonomisinde görülen yüksek büyüme oranının "yumo- şak mı yoksa sert mi" düşüşe ge- çeceğinin belirsiz olduğuna dik- kat çekilirken hızlı bir düşüşün faiz hadlerinde hızlı bir yüksel- meye yol açacağı, bunun da dün- ya ekonomisinde krize neden olabıleceği uyansnıda bulunul- du. UNCTAD'ın 2000 yüı rapo- runda ana başlıklan ile şu sapta- malara yer verildi: ABDfk AB arasmcfargergnüOc: ABD ve AB arasında kurlann seyrinden kaynaklanan bir ger- ginlik yaşanmakta. ABD'de mev- cut faiz hadleri ve ekonomik ge- lişme nedeniyle Avrupa'dan ABD'ye sermaye kaçıyor. Avru- pa kısa vadede bundan fayda sağ- lıyor, ancak uzun vadede büyü- mesine engel teşkil edecek. Kûresei ekonominin kısırddD- gusû: Küresel ekonominin zorla- dığı fınansal serbesüik, özellikle gelişmekte olan ülkeleri çevrim krizi ile karşı karşıya bmıkıyor. Bu krizlerin ortak özelliği, so- nuçta geür dağılımındaki eşitsiz- liğin artması. Bu çevrim krizi emeğin milli gelirdeki payını dü- şüren mekanizma olarak da de- ğerlendirilebilir. Bu çevrim krizi şöyle özetlenebilir: Yabancı ser- mayenin ülkeye girmesi ile eko- nomide canlılık yaşamyor. Ser- maye girişi beraberinde çelişkiler yaratıyor. Kriz oluşuyor. Ekono- mi dibe vuruyor. Yeniden yapı- lanmanın ardından yeniden can- lanma yaşamyor. Son 20 yılda Latin Amerika, Güneydoğu As- ya, Rusya ve Türkiye'de yaşanan krizler çevrim krizinin tipik özel- liklerini oluşturuyor. Asya krizinin öğrettikleri: UNCTAD'ın Asya krizini incele- mesi, tum gelişmekte olan ülke- ler için 4 önemli sonucu ortaya koyuyor: - Çöküş ve yeniden yapılanma- da yapılan hatalar, altematifleri- nin bulunmasına karşın 1MF des- tekli programlann uygulanma- sındandır. - Yapısal zayıflıklar faizlerin artbnlması ile ağırlaşmıştır. Ye- niden yapılanma hâlâ kınlgan ni- teliktedir. - Krizin toplumsal yükü ağır olmuştur. Gelecek on yılda bu- nun çözümü için somut adımlara ihtiyaç vardır. - Bölgenin uzun dönemli kal- kınması, küresel fmans şirketle- rinin ve piyasalann hükümranlı- ğına bırakılmamalıdır. IMF başansız oldu: Asya kri- zinin ardından IMF politikalan- nı uygulamayan Malezya, diğer ülkelere göre daha iyi performans göstermesine karşuı yüzde 0'lık bir büyüme oranında kaldı. Asya krizi yerel piyasala- nn yabancı sermayeye ve dış pi- yasalara aşuı bağımlılığı olgusu- nu ortaya koydu. Sermaye hare- ketleri üzerinde denetim uygula- yan Malezya ekonomisi, IMF destekli program uygulayan Tay- land ekonomisine göre daha ba- şanlı oldu. Sonın, özd sektör açıklan: Kü- resel ekonomideki dengesizlik- ler, son 20 yıl içinde "günah ke- çisi'' olarak kabul edilen kamu açıklan ile değil, özel sektör açık- lan bağlantılıdır. Kamu açıklan sorun olmaktan çıkıyor. UNCTAD 2000 yılından itibaren yıllık raporlannı, eylül yerine nisan ayrnda çıkarmayı ka- rarlaştu-dığı için dün açıklanan rapor 2001 Nisanı'nda yayım- lanacak raporun yalnızca ilk kıs- mım oluşturuyor. Eısu Barajı'na iptal gündemde • Baştarafı 1. Sayfada ması 1200 megavat gücünde elektrik üretme- si planlanan Ilısu Hidroelektrik Barajı, bir ka- rarname ile Refah Partisi iktidannca îsviçre- li Sulzer Hydro başkanlığındaki bir uluslara- rası konsorsiyuma verilmişti. Ingiltere'den Balfour Beatty, îtalya'dan Impregilo, lsveç 'ten Skanska'nın yanı sua je- neratörler için Isviçre'den ABB Povver Gene- rator şirketlerinin yanı sıra Türkiye'den Nu- rol, Kiska, Tekfen şirketlerinin kaölunı ile oluşan konsorsiyum, barajı yap-işlet-devret yöntemi ile yapacaktı. Başlangıçta 2 milyar dolar öngörülen ya- pım maliyetini konsorsiyum 1.6 milyar dola- ra indirme önerisinde bıîlunmuş, Türkiye ise bu işin 1.4 milyar dolara yapılabileceğini ta- raflara bildirmiş, orta yol olan 1.5 milyar do- lann altında bir rakamda buluşulması söz ko- nusu olmuştu. Isviçreli iki ortak 470 milyon îsviçre Fran- gı'nı (yaklaşık 260 milyon dolar), konsorsi- yumun öne çıkan grubu olan tngiüz şirketi ise 200 milyon îngiliz Sterlini'ni {yaklaşık 280 milyon dolar) ülkelerinin resmi ihracat kredi güvencesinden sağlayacaklardı. tsviçre'nin "Union Bank of Svritzeıiand (UBS)" adh ünlü bankası- nın çeşitlı finans olanakla- nnm yanı sıra, aynca Al- manya, Amerika, Avustur- ya, İsveç, Italya, Japonya, Portekiz kredi kurumlan da devreye girecekti. Ancak, tngiltere'deki Kürt lobisi, baraj yapunı sonrasında birkaç milyon Kürt'ün başka yörelere gö- çe zorlanacağı, çevresel sorunlann yaşanacağı ko- nusunda geçen yıl kam- panya başlattı. Buna ek olarak Arap lobisi de, Dic- le sulanndan Irak ve Suri- ye'ye akan su miktannnı azalacağını ve sınır aşan su sorunlanrun yaşanacağını öne süren girişimlerde bu- lundu. tngiltere'deki Kürt ve Arap lobilerinin Işçi Parti- si'nin sol kanadı üzerinde yapnklan baskıdan etkile- nen Başbakan Torry Bbür, Îngiliz firmasına bu yaz basına doğru ihracat kredi güvencesini vermeyince grubun öncü gücü Balfour Beatty şirketi konsorsiyumdan çekil- mek zorunda kaldı. Bu gelişme, konsorsiyumun mali gücünü sarsınca Isviçre Ekonomik Işler Mûsteşan David Syz başkanlığında resmi ve özel ku- rum temsilcilerinden oluşan 40 kişilik bir he- yetle soluğu Ankara'da aldı. Heyet, bir yan- dan Türkiye ile ticaret ve ekonomik ilişkıleri geliştirmeyi hedefleyen ilişkiler kurarken, he- yet başkanı Syz da Enerji Bakanlığı Mûste- şan Doç. Dr. Yurdakul Yiğitgüden ile "Utsu Barajı sorunu"nu görüştü. Konuk müsteşar, Ingilizlerin çekilmesin- den sonra yalnızca finans açısından değil, ay- nca çevresel sorunlar, yöre halkının yeni yer- lere yerleştirihnesi, aralannda HasankeyİF'in de bulunduğu yöredeki tarihsel mirasın ko- runması, su ekonomisi ile bağlantılı konular- da çeşitli lobilerin siyasal baskılan altında kaldıklannı öne sürdü. Bu tür uygulamalan izlemek üzere "yaban- a bağımsız gözkmcüik kurulması" gibi bir öneride bulundu. Türk müsteşar ise hükümetinin dışandan kabul ettirilecek "herhangi bir siyasal baskı- ya boyun eğmeyeceği ve gerekirse kendikrine verilen yetki kararnamesinin iptal edflebilece- ği" yanıtını verdi. Yiğitgüden, sulama barajı olmadığı için hidroelektrik amaçlı Ilısu Barajı'ndan akacak suyun suıır ötesine geçeceğini, çevre raporu- nun düzenlenmekte olduğunu, aynca halkın başka yerlere yerleştirilmesi planının hazırlık- lannın DSİ ile birlikte Dünya Bankasfnuı ba- zı uzmanlannca sürdürüldüğünü, yöredeki ta- rihsel miras konusunda ODTÜ'de kurulan bir örgütün şemsiyesi altında yürütüldüğünü Syz'ya anlattı. " Siyasal koşul" konulmasınm Türkiye'de öngörülen öteki yabancı yatınmlara da kötü örnek olacağı ve Tûrkiye'nin bağımsızlığı ile bağdaşmayacağı önemli bir gerçeği oluşturu- yor. îsviçre'den bu kapsamda Türkiye'ye ilk kez gelen heyet, Ankara'daki çalışmalannı ta- mamladıktan sonra dün istanbuFda da iş çev- releri ile görûşmelerde bulundu. Son yıllarda 1.5 milyar Isviçre Frangı'ndan 1 milyar do- lara dûşen bu ülkenin Türkiye'ye mal ve hiz- met satışuıa karşılık Türkiye'nin dış satımı da yaklaşık iki kat azalarak 689 milyon franga inmişti. Bu gerilemeyi tersine çevirmek ama- cıyla Türkiye'ye gelen heyet, bugün Türki- ye'den aynhyor. Bölgede yer degismelerin artacağı öne sürüldü Projeye itiraz bitmiyor FRANKFÜRT (Cumhuriyet Büro- SB) -Tûrkiye'nin güneydoğusundaki enerji açığını önemh ölçüde giderme- si beklenen Ilısu Barajı ile ilgılı tartış- malarda, iskân sorunu artan oranda di- le getiriliyor. İhracat kredileri için ga- ranti veren 9 kredi kuruluşunun hazır- latoğı bir raporda, barajın kurulmasıy- la birükte bölgede yer degiştirmelerin artacağı, bu alanda ciddi eksikUklerin bulunduğu ileri sûrüldü. Raporda, dev projenin finansman risklerini, bu kuruluşlann üstlenmesi gerektığine de dikkat çekildi. Demok- ratik Sosyalizm Partisi (PDS) tarafın- dan bir süre önce Federal Meclis'e ge- tirilen bir önergede, ihracat garantisi verilmemesi istendi. Ancak öneri iki meclis komisyonunda da çoğunluğa ulaşamadı. Federal hükümet, arahk ayrnda Dic- le kıyısuıda 8 bin kişinin yaşadığı ev- leri terk etmesini bekliyordu. Eski Dün- ya Bankası uzmanlanndan Ayşe Ku- dat'ın hazırladıgı raporda, baraj nede- niyle 55 bin ile 78 bin kişi arasında de- ğişen bir grubun evlerini değiştinnek zorunda kalacağı ileri sûrüldü. Rapor, Türk makamlannın garantörlerin bas- kısı sonucu hazuiadığı bir iskân rapo- runun ise uluslararası standartlan yan- sıtmadığını belirtti. Baraj bölgesindeki ailelerin gelir ya- pılanyla ilgili kesin verilerin bulunma- dığına da işaret edilen rapora göre, ka- dın teşvik programlan da iskân bölge- süün değiştiriunesine yönelik herhan- gi bir bûtcede bulunmuyor. Şehitler ye Gazîler Günü İstanbul Haber Servisi - Şehitler ve Gaziler Günü ve Haftası dolayısıyla istanbul Valiliği tarafindan Taksim Cumhuriyet Anıh'nda tören düzenlendi. Törende Türkiye Muharip Gaziler Derneği istanbul Şube Başkanı Mehmet Dayı, çok sorunlan bulunduğunu belirterek 55 milyon lira aylık maaşla geçinmeye çalıştıklanru vurguladı. Dayı, gaziliğin ne anlama geldiğini bilen yurttaş sayısuun ise ne yazık ki çok az olduğunu belirterek "Maddryati bir yana bıraknk, hürmete de layık görûlmüyonız" dedi. UNCTAD Başkanı Ricupero 'PetmlfîyaÛarı beüısi'Mkgetirdi* EMtNE KARAKtTAPOĞLU CENEVRE - Son günlerde, petrol fiyatlann- daki artışla yeni bir belirsizliğin içine sürüklenen dünya ekonomisinin geleceğinin, ABD ekonomi- si ile duzensiz seyreden Japonya ve AB'nin eko- nomik gidişatına bağh olduğu bildirildi. Birleş- miş Milletler Ticaret ve Kalkmma Konferansı (UNCTAD), yaşanmakta olan küresel ekonomik sürecin kazananının ABD olduğunu belirtirken, bunun gehşmekte olan ülkelerin büyümelerini olumsuz etkilediğini, makroekonomik sorunla- nn çözülmesinde ise gelişmekte olan ülkelerin çı- karlannıri gözetilmesi gerektiğini bildirdi. UNCTAD'ın başkanı Rubens Ricupero, 2000 yılı Ticaret ve Kalkmma Raporu'nu dün Cenev- re'de düzenlediği bir basın toplantısıyla açıkladı. Ricupero, dünya ekonomisinin sürekli bir behr- sizliğin içerisinde olduğuna dikkat çekerek, eko- nomistlerin, beklediklerinden ve tahmin edebi- leceklerinden de daha kötü krizlerin yaşanma olasılığınuı her zaman olduğunu belirtti ve "Teb- Kkenin neredeo geleceğini bflemrvoruz" dedi. Pet- rol fıyatlanndaki artışın gelişmiş ülkelerden çok, gelişmekte olan ülkeri etkilediğini belirten Ricu- pero, petrolde daha fazla faruralar ödemek zorun- da kalan gelişmekte olan ve azgelişmiş ülkelerin bu durumdan çok kötü etkilenmelerinden endi- şe edildiğini söyledi. Petrole bagımlı bir yaşamın her geçen gün arttığıru belirten UNCTAD Baş- kanı, "Bana göre son kriz, ucuzenerji olgusunun sona erdiği anlamma geüyor" değerlendirmesin- de bulundu. Prof. Dr. Korkut Boratav 'Kalkmma için ulusal kaynaklarayönelmelV ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - SBF öğre- tim Üyesi Prof. Dr. Korkut Boratav, gelişmekte olan ülkelerin dünya ekonomisiyle **içli dı^ı'' en- tegrasyon aramak yerine, "stratejikbir entegras- yon" sürecini tercih etmesi gerektiğmi söyledi. Boratav, kalkınma için dış kaynaklara bağımlılık derecesi azaltılırken yeniden ulusal kaynaklara yönelinmesi gerektiğini vurguladı. Tûrkiye'nin ekonomisinin gelişmesi için dış kaynağa başvur- duğunu kaydeden Boratav, dış kaynağa bağımlı büyümenin yabancı sermayenin ülkeden aynl- ması ile ters sonuçlar doğurabileceği uyansrnda bulundu. Boratav; BM temsilciliğinde düzenle- diği basrn toplantısında, UNCTAD'ın 2000 yıh raporu konusunda değertendirmelerde bulundu. Dünyanınfinansalalanda bir çevrim krizi ile kar- şı karşıyabulunduğunu anlatan Boratav, Asya ve Latin Amerika'da yaşanan finansal krizle Türki- ye'de 1994 yüında yaşanan mali krizin karşdaş- tırmasım yaptı. Türkiye'nin yabancı fmansman kullanma konusunda Latin Amerika ülkeleri ile benzerlik gösterdiğini anlatan Boratav, Güneydo- ğu Asya ülkelerinin yüksek tasarruf oranlannın daha da ötesinde yatınm oranına ulaşmak için ya- bancı sermaye kullandığını, Latin Amerika ve Türkiye'nin ise finansal serbesüik yoluyla sağ- lanan bu kaynağı özel veya kamusal tûketimi art- tırmak için kullandığını anlattı. Türkiye, Asya ve Latin Amerika ülkelerinde yaşanan krizlerin yeniden yapılanmanın ardından canlanma ile sonuçlandığûıı anlatan Boratav, Türkiye'de 1994 yıünda yaşanan mali krizin tû- ketimi artnrması, yatınmlann artmasma neden olduğu Asya yerine, Latin Amerika'da yaşanan- lara daha çok benzediğini belirtti. Boratav, 1998- 1999'da yaşanan ekonomik gerilemenin bir fi- nansman krizi olmadığını vurguladı. Gazetecile- rin sorulannı da yanıtlayan Boratav, IMF'nin Türkiye'ye uyguladığı model ile Asya krizinden çıkmak isteyen ülkelere uyguladığı modelin fark- h olduğunu söyledi. Boratav IMF'nin Türkiye'ye yönelik döviz politikası için "Gevşeme olmazsa başanholur" yorumunu yaptı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle