16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA liü CUMHUBİYET 2 EYLÜL 2000 CUMARTESİ O L A Y L A R V E G O R U Ş L E R [email protected] Kısa Boylu Vsİliler! TevfîkÜNAYDEV S on günlerde basınımızda yer alan, valilere ilişkin haber- ler ve bu arada deprem böl- gesinde Japonlar tarafmdan kunılan prefabrike evler için düzenlenen törene başbakan yardım- cısmın gelemeyışi üzerine valinin "Bu benim boyumu aşar" diyerek Japon Büyükelçısi ve Japonya'dan gelen ilgi- lilenn de hazır bulunduğu töreni iptal etmesi, beni, uzun kamu görevi dene- yiminin de verdiği cesaretle valilık ma- kamı hakkında bazı düşûncelerimi di- le getirmeye zorladı. Once, Içişlen Bakanımızm valilere verdiği, 'bakanlann il sınınnda karşı- lanmaması' yolundakı yönergeye de- ğıneyım. Böyle bir uygulama kuşku- suz son derece yerinde. Ancak bu yö- nergenin yerine getirilebilmesi için, uygulamanın her şeyden önce bakan- larca benimsenmesi, şimdilerde çok moda olan deyişiyle bakanlann bunu 'içlerine sindirmeleri' gerekır. Yoksa eski Erzincan valısırun söylediği gibi. söz konusu yönergeye uyan vali ken- dinı en kısa zamanda merkezdc bula- bilir... Bizim çoğu siyasetçimiz nedense gösterişli, davul zurnalı, konvoylu kar- şılamalann, kendılennin saygrnlığını, yetkılerinı güçlendirdıği kanısını taşır. Oysa tam tersine, bu gibi karşılaşma- lar, mevcut olabilecek bir nezbe say- gınlığın da yitirilmesinden başka bir işe yaramaz. Bu karşılamalara içtenlikle ge- len bırkaç kışi dışında, kimileri yala- kahk için, ama çoğu angarya olarak ya da merak nedeniyle katılır. Çoğu zaman da karşılanan kimse vatantiaşm içten, hatta bazen açığa vurulajpem- patik (!) duygulannın ohışmasM ne- den olur. Bu türden karşılamaların ya- rattığı kargaşa, zaman kaybı ve devle- te yükJediği parasal yûk de işin çaba- sı. Hele valiler çok uğrak bir ilde gö- revli iseler kendileri olağan görevleri- ni de yenne getirmeye zaman bula- mazlar. Bızım örnek almaya çalıştığımız ül- kelerbiryana, yukandan baknğımız ço- ğu ülkelerde bile bakan karşılamak, hele hele konvoylar oluştunnak gibi olaylar hiç görülmez. Çok özel durum- lar dışında bakanlann geliş gidişinden, vali dahıl, kimsenin haberi olmaz. Yine basından öğrendik, son kez ata- nan valiler topluca Cumhurbaşkataı ve lider konumundaki hûkümet üyeleri tarafindan kabul edılmiş ve kendileri- ne görevlerine ilişkin tavsiyelerde bu- lunulmuş. Valilerimizin, yetkililerce böyle öğrenci gruplan gibi topluca ka- bul edilmeleri ve kendilerine, görevle- rine ilişkin öğüt verir gibi tavsiyelerde bulunuknası kanımca pekyaktşık almı- yor. Vali. görev yapacağı ılde cumhur- başkanını ve devleti temsil eden en bü- yük mülkiye amiridir. Valilik görevi- ne layık görülen kimse eğitimi ve de- neyimi nedeniyle görevinı, zaten ken- disine öğütte bulunanlardan daha iyı bi- lir. Devletin valilik gibi son deTece önemlı ve saygın, onurlu bir görevine ısr- toplu kararname ile atama yapılması- nı ve valilerin yetkililerce topluca ka- bul edilip kendilerine yol gösterici öğüt verilmesini, görevin düzeyi ve önemi ile bağdaşönnak mümkün ohnasa ge- rekir. Zaman zaman görûntülü ve yazılı medyada görüyoruz, bir ili özel olarak ya da resmen ziyaret eden bir bakanın vilayetteki ilk işi, valinin koltuğuna geçip odayı dolduranlara nutuk çek- mek oluyor. Bu davranış, bir görgü so- rununun ve valiye saygısızlığın ötesin- de, valinin temsil ettiği cumhurbaşka- nına ve devlete de saygısızlıktır. Çoğu bakanımız bu davranışı, makamlann- da, kendilerini ziyarete gelenlere ve zaman zaman bakan düzeyindekı ya- bancı ziyaretçilere karşı da gösteriyor- lar. Bu durum kuşkusuz, siyasetçileri- mızin kafalanndaki kotoık-otorite+say- gmhkinancmm dışa vuruluşunun gös- tergesini oluşturuyor. Ancak bu arada saygınlığın koltuktan değil. kişinin ken- dinden kaynaklandığı unutuluyor. Ay- nca, yabancılan makam koltuğunda kabul etmek de, sadece bunu yapan bakanı değil, ülkemizi de küçük düşü- ren görgûsûzlük örneği bir davranış oluşturuyor. Valilik yetke ve saygınhğı, çok par- tili düzene geçildiğinden bu yana gi- derek yıpratıldı. Vali atamalannda par- ticüik anlayışı ve uygulayışı egemen ol- du. Siyasetçilerin ve yerel particilerin çoğu zaman devlet düzeni ve sayguı- lığı ile çelişen istek ve davranışlanna karşı çıkan valiler görevden ahndüar, herhangi birpartiye yakınlık gösteren- ler ise yetersız de olsalar vali olarak atan- dılar. Siyasetçilerimizin valilerin atan- masuıda etkili olmaları, yerel partici- lenn bir valiyı görevden aldırmalan, hat- ta zaman zaman siyasetçilerin valileri uluorta azarlayabilme cüretini göster- meleri hep bu dönemde gerçekleşmiş- tır. Toplumumuzun bugünkü keşmekeş görüntüsünde, siyasetçilerimizin ken- di çıkarlan uğruna devlet yetkesini bu yoldan yıpratıp valileri devletin değil, partilerin temsilcisi olarak görmek is- temelerinden kaynaklandığını söyle- mek herhalde yanlış olmaz. Dctidarpar- tilerinin vali atamalannda kontenjan ıstemelen de sanınm bunun ibret ve- ncı bir kanıtıdır. Valilere reva görülen bu tür davra- ruşlar, onlann yabancı ülkelerdeki eşit- leri olan büyükelçilere de uygulanmak istendi. Ancak Dışişleri Bakanlığı gö- revini üstlenmiş olan, devlet görgü ve bilgisi bulunan deneyımli ve kişilikli kımseler bu tür kanşmalan büyük öl- çüde önleyebıldiler. Ancak şunu da be- lirtmek gerekir ki Dışişleri'ndeki ha- sann sınırlı kalmasında, siyasetçileri- mizin yurtdışı faaliyetlerinin içeriye oranla daha kısıtlı olmasının büyük ro- lü yardır. Öte yandan, siyasetçilerin Dışişleri'ne kanşma heves ve girişimleri, dış siya- sal sorunlanndan değil, özellikle 1980'lerden sonra yoğunlaşan dış ge- zılere ılışkın nedenlerden veyaçok dü- zeysel düşüncelerden kaynaklanmak- tadır. Son bir kanşma örneğini, parla- mento dostluk heyetinin, pek de dos- tane geçmeyen Libya gezisinde gördük. Basuıdan öğrendiğimize göre, heyet başkanı bayan milletvekili, Libya Bü- yükelçimize Dışişleri'nin özelleştiril- mesınden söz etmiş. Bu parlak fıkri olabildiğince genişletebüir ve özel bir hükümet, özel parlamento, kısacası özel bir devlet kurabilirsiniz. Sözü, yazuıın asıl konusu valilere getireyim. Devletin çok önemli bir gö- revini yürüten, devlet yetkesinin yurt düzeyinde sağlanmasında, devlet dü- zeninin korunmasında yaşamsal görev üstlenmiş olan valilerimizin konumu, 1950'lerden bu yana sorumsuz partici emellerle giderek yıpratılmış ve vali- lerimiz kişiliksiz, kukla kişiler durumu- na getirilmek istenmiştir. Bir süre ön- ce el öpen bir valıden sonra, deprem böl- gesınde Japonlar tarafindan kurulan prefabrike evler için düzenlenen töre- ni, valinin, "Bu benim boyumu aşar" diyerek iptal etmesi, valilerimizin si- yasetçiler tarafindan düşürüldükleri kaygı verici durumun düşündürücü bir örneğidir. Hepimizin bildiği bir gerçek var: Devletimizin mükemmel işleyen en saygın ve vatandaşın en fazla güven duy- duğu kunıluş ordumuzdur. Nedeni ise çok açık: Sıyasetçilerimiz bu kuruma el uzatamazlar, uzatmaya kalkışmala- n karşısında da ellenru oradan çekmek zorunda kalırlar. Siyasetçilerimizin, orduya uzatamadıklan ellerini, devle- tin bir başka yaşamsal görevını yürü- ten, ancak kendilerini "boysuz" gönne konumuna düşürülen müUderkân üze- rinden de çekmeleri, ülke çıkarlan ba- kımından büyük önem taşıyor. EVET/HAYIR OKTAY AKBAL Anayasada 15. Madde DururketıLSayın Cumhurbaşkanı bir hukuk adamt... Bunu bilmeyen yok! Yargıçlık yapmış, Anayasa Mahke- mesi üyesi olmuş, sonra da başkanı... Hukuk ala- nındaki en yüksek görevden, bir başka daha yük- sek göreve gelmiş... Hukukun üstünlüğü demokrasilerde başlıca da- yanaktır. Gerçi, hukuk anlayışı zamanla değişir. Toplumdan topluma uygulamalar birbirine benze- mez. Hukukun dayanağı yasalardır, ama her yasa hukuka uymaz, yakışmaz... Bir kimse, kim olursa olsun, nice yüksek görevlerde bulunursa bulunsun hukuk çizgisinde ise bütün işlemlerinde hukuk ge- reklerini yerine getirdiğini söylerse, hukuk dışı baş- ka uygulamalan da gözden kaçırmamalıdır! 1982 Anayasası'nda birçok geçici madde var. Geçici 15. madde, içlerinde en önemlisi!.. Onse- kiz yıldır da yürürlükte. Birtakım tartışmalara kar- şın yerinde duruyor. Büyük hukukçulanmız, her işi hukuk açısından gören, kimi zaman ulusal nitelik- teki girişimleri bile hukuk dışı sayan kişiler, bu mad- deyi bilmem nasıl yok sayıyoriar, kendi hukuk an- layışlanna uygun görüyoriar? En başta da huku- kun üstünlüğünü savunan Sayın Cumhurbaşkanı... Işte geçici 15. madde: "12 Eylül 1980 tarihinden ilk genel seçimler so- nucu toplanacak TBMM'nin Başkanlık Divanı oluş- turuluncaya kadar geçecek süre içinde yasama ve yürütme yetkilerini Türk milleti adına kullanan, 2356 sayılı kanunla kurulu Milli Güvenlik Konse- yi'nin, bu konseyin yönetimi döneminde kurul- muş hükümlerin, 2485 sayılı Kurucu Meclis hak- kında kanunla görev ifa eden Danışma Meclisi'nin her tühü karar ve tasarnjflanndan dolayı haklann- da cezai, mali ve hukuki sonjmluluk iddiası ileri sü- njlemez ve bu maksatla hertıangi biryargı mer- ciine başvurulamaz. Bu karar ve tasarruflann Ida- rece veya yetkili kılınmış organ, merci ve görev- lilerce uygulayanlar hakkında da yukandaki fıkra hükûmleri uygulanır. Bu dönem içinde çıkanlan ka- nunlar, kanun hükmündeki karamameler ile 2324 sayılı Anayasa Düzeni Hakkında Kanun uyannca alınan karar ve tasarruflann anayasaya aykınlığı id- dia edilemez." 18 yıldır 12 Eylül dönemi yasalannı yasa hükmün- deki kanunla çıkaranlar, Güvenlik Konseyi üyele- ri, Danışma Meclisi üyeleri ve onlann çıkardıklan yasalara göre işlem yapanlar, anayasanın bu ge- çici maddesinin koruması altındadır. Yaptıklan bu tür yanlış, yasadışı, zarariı işlem, eylemleri de... Sayın Cumhurbaşkanı ve onun gibi her işte, her konuda, her alanda hukuk çizgisinde yürüyenler, yürüdüklerini sananlar, nedense bu 15. maddeyi görmüyortar! "Hukuk" önemli ise her alanda hu- kukun üstünlüğü gerekiyorsa, "12 Eylül artığı bu madde " neden "Anayasadan çıkanlsın " demiyor- lar? Bir yanda "hukuk hukuk", öte yandan 12 Ey- lül korumacılığı!.. Kamuoyu, bütün bu ikili tutumu görüyor, "hukuk hukuk" diye tutturanlann içtenliğine bunun için inanmıyor... İLAN TC EĞtRDtR ASIİYE HUKUK MAHKEMESİ'NDEN EsasNo 2OOO'38 Davacı Alı Özkan vekilı Av. Ümran Şenol tarafindan davalı Sevgı Özkan hakkında açıbnış bulunan boşan- ma davasuun mahkememizde yapılan açık dunışma- sında verilen ara karar gereğince, Davalı Sevgi Özkan adına çıkanlan dava dılekçesi ve duruşma günü tebliği açık adresi bilinmedığinden bila teblığ ıade edilmiştir. Davalının açık adresi tespit edilmediğınden ilanen tebliğine karar venlmiştir. Yukanda açık kimligi yazıh Mustafa ve Suna kızı 1959 Serik doğumlu Sevgi Özkan'ın, duruşmanın atılı bulunduğu 8.9.2000 günü saat 09.00'da Eğirdir Aslıye Hukuk Mahkemesi'nde hazır bulunması veya kendısi- ni bir vekjl ile temsi ettirmesı, aksi halde yargılamanın yokluğunda devam edeceğı ve hüküm venleceğı dava dılekçesi ve duruşma günü yerine kaim olnıak üzere ilanolunur 12.5.2000 Basın: 40422 On Yaşındaki Kızını!.. Prof. Dr. Esin KÜNTAY Mimar Sinan Üniversitesi M edyada, oldum olası, küçük ço- cuklanmıza karşı yapılan hak- sızlıklar, sömürü ve şiddet olay- lanna yoğun biçimde yer verile- rek kamuoyu haberdar edilir. Bu olay da bun- lardan sadece biridır. Bir serüven filmi gibi gözler önüne sergileniyor. Adamın biri, has- ta ve işsiz olduğu sahte gerekçelerin arkasına sığınarak maddi çıkar elde etmek kaygısıyla on yaşındaki küçük kızını sokakta kâğıt men- dil satmaya gönderiyor, oyun çağındaki çocu- ğu zorluyor. Hiç kuşkusuz, "sokaktaki kız ço- cuklannın" çok ciddi risk altında olduklanm bilerek, ancak gerçeklere sırt çevirerek... De- likanhnın biri ise o nasıl bir gençtir, çocuklu- ğu hangi aile ortarnlannda geçmiştir bilin- mez, küçük kızı "Müşterileri rahatsız ediyor'' diye çalıştığı yerin buzdolabma kapatarak ne- den olabileceği trajediye büyük bir umursa- mazlıkla gözlerini yumabiliyor. Medyanın reytinge aşın değer veren bazı ka- nallan ise "çocuk istisman'*rıın onun ruhunun derinliklerine bırakabıleceği izlerin neler ola- bileceğini hiç düşünmeksizin küçük kızı ba- bası ile canlı yayında görüntülemek üzere kı- yasıya birbiri ile yanşıyor. Bu olayda Türk Ce- za Kanunu'na göre "suçlu baba" hangi prog- ramda yer alınacağına karar veren başrol oyun- cusu. Bütün bu gelişmelerin kamuoyunda yara- tacağı olumsuzluklar, olayı bir o kadar daha ciddi bir toplumsal sorun haline dönüştürüyor. Artık, bu yaratılıştaki babalardan hangisi "ço- cukhaklan" konusuna önem vcrecek? O, "sa- hibi" olduğuna inandığı, "malı" gibi algıla- dığı çocuğunu parasal çıkar uğruna neden so- kaklara salmasuı ki? Toplumsal açıdan çok önemli geüşmeler, san- ki bir film şeridi gibi ızlenırken Bırleşmış Milletler Çocuk Haklan Sözleşmesi'nin yan- daşı olduğumuz, sözleşmenin çocuğun her türlü sömürüye, işkence ve özgürlükten yok- sun buakılmaya karşı korunma, her olayda görüşünü belirtme, eğitim, sağlık, boş zaman değerlendirme, oyun oynama ve benzeri da- ha birçok haklan düzenleyen, devlete bu yön- de görev yükleyen maddelerinin çiğnendiği- ni düşünerek davranmak gerekmez miydi? Medyanın öneri ve eleştirileri ile destek verdiği ve de çocuğun haklan ve onun gele- ceğiyle ilgili olarak birçok akademisyen, uz- man ve uygulayıcının görüş ve projeleri ile kat- kıda ulunduğu TC Istanbul Valiliği tarafindan düzenlenen Birinci Çocuk Kurultayı'nın ger- çekleştirildiği bir dönemde bu olay bir çeliş- ki değil mıdir? Reyting uğruna bazı televiz- yon kurumlanrun kazanımı karşısında top- lum olarak yitirdiğimiz insanı değerler arasm- dakı dengesızlik, yönetıcilennı hiç düşündür- müyor mu? Nerede kaldı uısan haklanna saygı, huku- kun üstünlüğü? " YEDİTEPE ÜNİVERSİTESİ GÜZEL SANATLAR FAKÜLTESİ ^ TİYATRO BÖLÜMÜ YETENEK SINAVI İLE ÖĞRENCİ ALINACAKTIR (Kontenjan: 5'i başan bursu ile 30 öğrenci) Seçkin öğretim kadrosu ve çağdaş öğrenim programıyla Yeditepe Ünlversitesi Tiyatro Bölümü genç yeteneklere parlak bir sanat geleceği imkânı sağlamaya devam ediyor. SEMİNER VE KONFERANSLAR Prof. Dr. Sevda Şener Prof. Dr. Metin And Tunç Yalman Çiğdem Selışık - \ ATÖLYE ÇALIŞMALARI Haldun Dormen Ali Poyrazoğlu DERSLER Füsun Akatiı (Bl. Bşk.) Engin Uludağ Ali Taygun Engin Cezzar - •- Tijen Par • : • ' - , , , • . ?«..<** •»•»- Seçkin Selvi Kaya llhan Suat Ankan , ' • , • . • SönmezAtasoy '•.-'"' Z" Esra HÎzal (Arş. Görv.) • Aday olabilmek için 2000 yılı ÖSS sınavından en az 105 puan (herhangi bir tür) almış olmak şarttr. • Ön kayrt 11-25 Eylül tarihleri arasında Acıbadem İstek Vakfı binası Tiyatro Bölümü'nde yapılacaktr. • Yetenek sınavı 26 Eylül Salı günü saat 10.00'da aynı yerde yapılacaktr. Ön kayrt için gerekli belgeler • 2000 yılına ait ÖSS puan kartının aslı ve fotokopisi, • Lise diplomasının aslı veya fotokopisi, • Dört adet vesikalık fotoğraf, . ^ • • Vakıflar Bankası Kadıköy Şubesi 2022480 No'lu hesaba 10.000.000.- TL (Onmilyon) ön kayrt harcı yatınldığını gösteren banka dekontu. . . . Telefonlan (0 216) 326 34 24-326 3415/200-32& Faks ,(0216)326 7027 PENCERE Bu Sese Kıriak Vertn!.. 1989'da Beriin Duvan yıkıldı; 1991 'de Sovyetler siztere ömür... Çift kutup yerine tek kutuplu bir dünyada yaşa- maya başladık... Kırk yıl "komünizm tehlikesi" ile şartlanıp gözle- ri perdelenen Türkiye birdenbire ne yapacağını şa- şırdı; önce kendine gelemedi; ama, bir süre sonra ayırdına vardı ki 1923 Devrimi ile kurulan laik Cum- huriyeteteten gitmek üzere!.. "Komünizme karşı pan- zehir" diye Amerika tarafindan bizim devlete aşı- lanan ideoloji, kapryı bacayı tutmuş; "Devlet" sol- culann üzerine hışımla yürürken, altı saatte bir ca- mi yapılryor, imam-hatip okullan temel öğretimin yerine geçmiş; camiler siyasal parti şubeleri gibi çalıştyor; "Islamda kadından imam olmaz" ama, Milli Eğitim Bakanlığı'nın imam okullanndatürban- lı kızlar köktendinciliğin militanlan olarak yetiştiri- liyor; ekonomide holdinglerie, medyada gazetele- riyle, televizyonlanyla ağır basan dinciler, siyasa- datırmanarak Necmettin Erbakan'ı Başbakanlı- ğa oturtmuşlar, kırk yıldan bu yana merkez sağın şemsiyesi altında palazlanan şeriatçılar, bu kez merkez sağı denetimleri altına alarak hükümetle- rini kurmuşlar... önce, devlet kesiminde yeri ve gücü bilinen Or- du'nun gözleri açıldı. • 28 Şubat bir dönüm noktasıdır. 1989'da Beriin Duvan, 1991'de Sovyetler yıkıl- masaydı, gözler açılabilir miydi?.. Hayır!.. Bu durumda Sovyetler'in 1917'de kuruluşu da 1991 'de yıkılışı da Türkiye Cumhuriyeti açısından talihli tarihsel olaylardır, denebilir mi?.. Tarih Baba bu soruya yanıt versin!..Mustafa Kemal'in Ana- fartalar'da ve 30 Ağustos'ta oynadığı rolü, bu açı- dan değeriendirmek anlamlı olur. 28 Şubat'ı dünya dengelerini allak bullak eden Sovyetler'in yıkılışı sürecine oturtmadan anlamak olanağı yoktur. Türkiye dinci devlet yolunda kırk yıl- dan beri adım adım yürüyen bir projenin gerçek- leşmesine ramak kalmışken kurtuldu. Şimdi garip bir durumdayız. Kimileri Avrupa'da dincilige karşı savaşımla kurulan demokrasinin bizde dincilikle kurulacağını sanıyor; kimileri bunu "cami-kışla ça- tışması" sayryor. Parola ne: "-Camiye özgürlûk!.." Attı saatte bir cami yapılan ülkede, ibadet özgür- lügü sonsuzken, dini siyaset için kullanmak iste- yenlerin laik devlete karşı saldınlannı demokrasi sa- vaşımı saymak aymazlığına ne demeli?.. Tarih tersine mi döndü?.. • Genelkunnay Başkanı Krvnkoğlu'nun konuş- malan medyada çeşitli biçimlerde yorumlanıyor, ola- yın derinliğine ınmeden yüzeyde kalınz. Devlet öfgütünün dincilerden anndınlması demok- rasi için "olmazsa olmaz" koşul... Iran, Afganistan, Sudan, Suudi Arabistan vb. modelleriyie ortaya çıkan şeriatçılık dakjası çarpı- cıdır. Türkiye ya bu dalganın akıntısına kapılacak ya da laik Cumhuriyet kapsamında demokrasiyi ku- racak!.. Genelkurmay Başkanı Kıvnkoglu'nun ko- nuşması, kişisel degildir; Ordu'nun sesidir; halk çogunluğunun da bu sese kulak verdiği hiç unu- tulmasın!.. Yalı Turistik Tesisleri BODRUM ÖREN'de Denize Sıfır Eylül'de Tam Pansiyon 7.500.000 TL. Mavi, Yeşil ve Dostluk Yalı Tunstik Tesisleri'ncle (6u ilan kupüruyle başvuranlara tatil boyunca Cumhuriyet gazetesi bizden). Tel: 0312 • 230 46 90 - 229 89 77 0 252 - 532 33 19 - Cep tel. 0 542 325 79 21 ANKARA GAYRİMENKUL SATIŞ İCRA MÜDÜRLÜĞÜ'NDEN MYMET TAKDtR RAPORUNUN İLANEN TEBLİĞİ 2000/1511. Ş ' ' Ankara 4. Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 13.4.2000 gün ve 1999/573 esas, 2000/376 karar sayıb ilamı ile satılmak suretiyle hissedarlar arasındaki ortakJığın gi- derilmesine karar verilen Ankara, Etimesgut ilçesi, Topçu mahallesınde kain 45710 ada, 1 numaralı par- seli teşkıl eden 453 m2 miktanndaki arsanın satışa esas kıymet takdiri yapılmış olup bilirkişilerce 16.8.2000 tarihli raporla 31.845.837.000.-TL kıymet takdir edılmiş ve hissedarlardan Süleyman Sülek'in adresi tespit edilemediğinden adına ilanen tebligat ya- pılmasına karar venlmiştir. Karar gereğince hissedar Süleyman Sülek'in işbu ilanın yayımı tarihinden itiba- ren 7 günlük yasal süreye ilaveten 15 gün içinde varsa itirazını Ugili mercie yaptnası, olmadığı takdirde bu süre sonunda kıymet takdirinin kesinleşmiş sayılacağı, kıymet takdirinin tebliği yerine kaim olmak üzere ilan olunur. 29.8.2000 Basın: 48788 KÜÇÜKÇEKMECE 2. ASLİYE HUKUK HÂKİMLİĞİ'NDEN Esas No: 2000/570 Davacı Hatice Coşkun tarafindan davalı Mustafa Coşkun aleyhine açılan boşanma davası nedeniyle, Yukanda adı geçen davalı Mustafa Coşkun'a meşru- atlı davetiye gönderilmiş olup, davetiye bila tebliğ iade edilmiş, yapılan araştmna neticesinde de adresinin tes- pitine imkân olmadığından, davalının duruşma günü olan 31.10.2000 günü saat 09.00'da mahkememizde yapılacak olan duruşmada bizzat hazır buluoup diye- ceklerinı bildinnesi veya kendisini vekil ile temsil ettir- mesi, aksi takdirde gıyabında duruşmaya devam oluna- cağı usulün 377 ve müt. maddesi gereğince dava dilek- cesi yerine kaim olmak üzere ilan olunur. 3.8.2000 Basın: 48963 Markası Beko Casıo 298 SR MF AF - 70802610 sicil nolu yazar kasa nıhsatı kaybohnuştur. Hükümsüzdür. BÜLENTTUNÇ Türkiye Gazeteciler Cemiyeti'nin yayınladığı günlük Bizim Gazete Ülke sorunlanna ilişkin raporlarıyla, araştınmalanyla, köşe yazılanyla, tarafsız haberieriyte sivil toplumlann gazetesi. Dûzenli okumak için abone olun. Tel: 0.212. 511 08 75
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle