Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
2 EYLÜL 2000 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA
17
Temelsiz
düzenleme
Çalışma ve Sosyal
Güvenlik Bakanı Yaşar
Okuyan açıkladı. SSK'nin
yeniden yapılanmasıyla
birlikte özel emeklilik ile
ilgili yasa tasanlan kanun
hükmünde kararnameye
(KHK) dönüştürülerek bir
an önce çıkarılacakmış.
Sosyal güvenlik gibi bir
temel hakka ilişkin
düzenlemeleri KHK ile
belirlemenin anayasaya
aykırılığı bir yana, özel
emeklilik tasarısının nasıl
KHK haline getirileceği de
tartışma götürmez.
KHK çıkarmak için bir
yetki yasasına dayanmak
gerek. Son çıkan yetki
yasası, hükümete kamu
kurum ve kuruluşlan ile
ilgili kanun hükmünde
kararname çıkarma yetkisi
veriyor. Oysa, özel
emeklilik tasarısının kamu
kurum ve kuruluşlan ile
yakından uzaktan bir ilgisi
yok. Yani, özel emeklilik
tasansını KHK halinde
çıkarmanın hukuksal
temeli bulunmuyor.
Okuyan'ın ısrarla
çıkarmak istediği ve
sosyal güvenlik alanını
tümüyle piyasalaştıracak
bu düzenlemelere yasa
taslağı aşamasında bile
karşı çıkan DSP'li
bakanlann varlığı
biliniyordu. Yasa
tasansına kuşku ile
bakanlar KHK'ye imza
atar mı? Göreceğiz...
ISIK KANSl
Adalet Bakanlığı, "Kamu Denetçiliği
Kanunu" taslağı üzerinde epeydir
çalışıyordu. Bugüne değin taslak
üzerinde sık sık değişiklik yapıldı.
Örneğin, bir taslakta, kamu
denetçisinde aranacak nitelikler
sıralanırken koşullar şöyle
saptanmış:
"Hukuk fakültelerinden veya bunlara
denkliği YÖK tarafından kabul
edilmiş yabancı hukuk
fakültelerinden mezun olmak."
Bir başka taslakta, aynı hüküm farklı
yazılmış: "Hukuk ve hukuk bilgisine
programlannda yeterince yer veren
siyasal bilimler, idari bilimler, iktisat
ve maliye alanlannda en az4 yıllık
yükseköğrenim yapmış veya bunlara
denkliği YÖK tarafından kabul
edilmiş yabancı öğretim
Kişiye özel yasakurumlanndan mezun olmak ve
meslekleri ile ilgili olarak kamu veya
özel sektörde en az on yıl çalışmak."
Eh, "kamu denetçiliği" için eski
Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel
uygun görüldü ya, Demirel de
hukukçu değil ya, taslak değişti:
"4 yıllık yükseköğrenim yapmış
olmak." Deneyimli hukukçulara
danıştık. Batı'da kamu denetçisi ya
da ombudsmanın, devlet ile
ilişkilerinde haksızlığa uğradıklanna
inanan yurttaşlann sorunlannı
çözme işlevi bulunduğunu anımsatıp
aşağı yukan 40 yıldır devleti yöneten
Demirel'e bu işlevi yüklemek için
özel yasa çıkarmanın anlamı ya da
anlamsızlığı üzerinde durdular.
Dikkat çektikleri bir başka nokta da
şuydu: "TBMM Dilekçe Komisyonu,
Başbakanlık Teftiş Kurulu,
Başbakanlık Yüksek Denetieme
Kurulu, Cumhurbaşkanlığı'na bağlı
Devlet Denetieme Kurulu, her
bakanlığın, hatta kamu kuruluşlannın
teftiş kurullan, bölge idare
mahkemeleri, Danıştay, cumhuriyet
savcılığı... Bunlann herbiri iyi
çalıştınlsa, etkin hale getirilse, özen\
ve bağtmsız kılınsa, yurttaşlann
sonjnlannı çözme konusunda
işlevset hale getirilebilir."
Son bir saptama:
"Ombudsman kurumu, Tûrk hukuk
sistemine aykındır. Ulusal hukuku,
idari yargıyı ve denetim
mekanizmalannı daraltan, güçsüz
kılan sonuçlar doğunır."
Kişiye özel yasa çıkarmanın bedeii
iyi ölçülmeli!
Kanun hükmünde karar-
name çıkararak gerici kad-
roları devlet dairelerinden
temizleyeceğini ileri süren
iktidar, 27 Ağustos'ta ya-
yımlanan bir yönetmelik ile
yaz aylannda 5. sınrfı biti-
ren çocuklann Kuran kurs-
lanna gitme süresini hafta-
da 3 günden 5 güne çıkar-
dı.
Eğit-Der Genel Başkanı
Mustafa Gazaka, yönetme-
lik değişikliğinin anayasada
öngörülen laikliğe, laik ve
8 yıldaki delik
çağdaş eğitim anlayışına,
Oğretim Birliği Yasası'na,
Milli Eğitim Temel Yasası'nda
öngörülen "hür ve bilimsel
eğitim" anlayışına ve
1997'de çıkanlan 8 yıllık ke-
sintisiz zorunlu eğitim ya-
sasına aykırı olduğu kanı-
sında: "llköğretim, yani te-
mel eğitim, program ve uy-
gulama açtsından birbûtün-
dür, bölûnemez. Kışın ayn,
yazın ayn eğitim olmaz."
Gazalcı, buna benzer bir
yönetmelik değişikliği için
Danıştay'a başvurmuş ve
Danıştay 8. Dairesi geçen
şubat ayında verdiği karar-
la yönetmelik değişikliğini
yasalara aykırı bulmuştu.
Gazalcı, haklı olarak yönet-
melik degişikliğinin kahra-
manı olan Başbakan Bütent
Ecevit'in gölgesi Devlet Ba-
kanı Hûsamettin özkan'a
sesteniyor
"Yıllarca 8 yıllık kesintisiz
eğitim tartışmalan yapılma-
mış, Danıştay'ın bu konuda
bozma karan yokmuş gibi
inatlaşarakyönetmelik deği-
şikliğine gidilmesi, kimiçev-
relere ödündür, 8 yılın kesin-
tisizliğine inanmamaktır."
Gazaicı, bu yönetmetiğin
de değişmesi için Danış-
tay'a verecegi başvuru ditek-
çesini hazırlamaya başladı
bile.
ISSIZ ODA YAZILARI
VEDAT ÖZDEMİROĞLU
Can sıkaıt özenti!
18 Ağustos tarihli Sabah'ın
manşeti: "Can sıkan fark." Sa-
bah, deprem bölgesine giden
Cumhurbaşkanı Sezer'i, Clin-
ton'la karşılaştırmış ve onun
gibi kucağına bebek almadığı
için eleştirmiş. "Sezer, ilkkezgit-
tiği deprem bölgesinde, proto-
kolü sonuna kadar uyguladı.
Hemen yanındaki küçük Kum-
sal ne olduğunu bile anlayama-
dığı olaylan şaşkınlıkla izledi.
ABD Bmfkam BİUGUnton ise
depremzedelerin arasına gir-
meyi tercih etmiş, kucağına al-
dığı Erkan bebek ile çekilen
fotoğrafı bütün dünyada ya-
yımlanmıştı" deniyor. Bu yak-
laşım sadece Sabah'a özgü
değil, büyük medya, özgün ki-
şilikli liderler değil, örnek al-
dıkları Amerikan kültürünün
imftasyonu inşanlar istiyor. Clin-
ton, doğal olaVak Amerikalı bir
lider gibi davranır, dışa dönük
ve imaja önem veren bir görün-
tü izler. Sonuç olarak, öyle ya
da böyle, depremzede bir be-
beği kucağına alıp sevmesi hoş
bir durumdu. Bu, Clinton'ın tar-
zıdır. Fakat Sezer'in de tıpkı
Clinton gibi davranmasını bek-
lemek, onun orijinalitesine ağır
bir hakaret değil mi? Kucağı-
na çocuk almadığı için bir in-
sanı adeta sevgisiz gibi yansıt-
mak doğru mu?
Bazı müşteriler, taksiden iner-
ken şoföre "Hayırlı işler" der. Ba-
zılan da demez. Bu, demeyen-
lerin şoförün işlerinin hayırlı git-
mesıni istemedıği anlamına ge-
lebilir mi? Niçin Sezer, ille ds
Clinton gibi davranmak zorun-
da? Clinton daha güçlü ve zerv
gin bir ülkenin liden olduğu için
mi? Bir insanın kişiliğine yargı-
sız infaz yapmak bu kadar ucuz
mu?
Bu bakış açısının altında gü-
ce tapma refleksi, ABD hay-
ranlığı ve dünyanın bir numa-
• raiı adamtotan Büyük Efendi'yi
örnek alma ezıkliği var. Yoksa,
-gazetecilik açısından yıne de
basanlı bir karşılaştırma olan-
bu durum, Sezer'i durduk yer-
de rencide edecek şekilde
manşete çıkarılır mıydı? Ama o
anlayışa göre ABD Başkanı bi-
zim de asıl şefimizdir ve biz
Cumhurbaşkanı'ndan sokak-
ta oynayan çocuğa kadar, o
Başkan'ın temsil ettiği kültüre
uyum sağladığımız ölçüde mo-
derniz, doğruyuz! Sahibine âşık
köle hissiyatı!
Aynca, Sezer istedikleri gibi
davransa yine yaranamayacak
ve "taklitçilikle" suçlanacaktı.
Çünkü aynı haberde "Clinton
herkesin gönlünü fethederken,
birçok siyasi de aynı puanı top-
layabilmek için kucağına be-
bekalma yanşına girdi" yazan-
lar da kendileri!
Hadi Sayın Sezer, üzmeyin
bunlan ve Clinton gibi olun.
Köşk'e bir "Oyal Ofis" yaptıra-
rak başlayın işe örneğin!
• Mürteci me-
murları, devlet
kurumlanndan
atmak için yoğun çaba gös-
teren Başbakan Ecevit,
"mürteci" olduğu gün gibi
ortada bulunan Fethullah
Gülen'i savunmaya hâlâ ni-
ye devam eder? (rtica tehli-
keyse, bu tehiikeyi finanse
edenleri korumak nasıl içe
sindirilir?
• Minik Leyla, McDo-
nald's'ta kâğıt mendil sattı-
ğı için derin dondurucuya
kapattldı. Bu halk, canına
kasteden "derin "tehlikeden
ne zaman kurtulacak?
• Nokta'nın "Doruktakiler"
Bipkaçsoru ödüllerinde
"Milenyum Li-
deri" seçilen
Mustafa Kemal Atatürk'un
ödülü Meclis Başkant Ak-
bulut'a verildi. Bu nereden
nereye geldiğimizi göster-
miyor mu? Atatürk yasasa,
yeşil seımaye holdingi YİM-
PAŞ'ın Almanya'daki mağa-
za açılışına gider miydi?
• Düşünceye ve hayalle-
re yasaklar getiren devletin,
yıllarca "hayali ihracat" ya-
pan dolandıncıları palazlan-
dırması nasıl açıklanır? Söz
konusu sadece "sahtekâr-
lık" olunca mı hayal gücüne
saygı gösterilir?
Bizi Büyütenler
TnnurSelçuk
Attilâ llhan'ın o güzelim dizelerini, ondan dinlemek apayn bir zevk:
"karanlığa dağılan o çocuk ben miyim
beni mi kovalıyor tabancalı adamlar
ıssız saraylann güngönvez prensiyim
yalnızlığımı belki bir aşk tamamlar ' , . . • •
fa/zan zor durymda yetişmeliyim
ne yapsam içimde eski sinemalar (...)" -
Üstatlar üstadı babası Münir
Nurettin'i izlerken, müziğini ve
yorumunu sürekli yenileyen, ken-
di sesini ve söylemini bulan,
"Müzik ahlaktır" diyen bir örnek
sanatçı. Şarkıları günler, gece-
ler boyu bize dostluk etti. Ne Is-
panyol Meyhanesi'ni dinlemeye
doyacağız, ne Aynlanlar Için'i.
Caddeden sokaklara doğru sis-
ler elenecek, pencereler kapa-
nıp kapılar sürgülenecek, bir kö-
mür dumantyla tûtsülenecek ak-
şamlar! Bembeyaz saçlanmızla
"o ilahiyarjr
\r\ büsbütün terk edil-
diği günü bekleyeceğiz! Duyar-
lı, namuslu, ilerici müzik adamı-
nı hiç bırakmayacağız.
Belki Ayten'i Markiz'de vura-
caklar!
Timur Selçuk hep yani başı-
mızda. Aklını, gönlünü, sanatı-
nı hayata açarak yeni kuşaklan
da büyütecek.
Önceki hafta,
rahmetli Selim
Naşit için yazdığım yazıda
Omer Vargı'nın imzasını
taşıyan "Herşey Çok Güzel
Olacak" filminden
bahsetmiştim. ömer Vargı,
"ömür Vakfı" olarak
yayımlanınca ortaya
bambaşka bir anlam
çıkmış! Hata bana ait, çünkü
yazıları elle yazıp
gönderiyorum. Düzeltir, özür
dilerim. (Bu arada sevgili
Ömer Ağabey'le birlikte
bütün Beşiktaşlılan kutlanm!)
Ecevlfin
çekileceği
söylentisi
Ankara'da yoğunlaşan
dedikodu: .. .
"Ecevit yakında
çekilecek..."
Söylentiyi dillendirenler,
Ecevit'in yorgun düştüğünü,
artık hızlı tempoya ayak
uyduramadığını,
samimiyetle köşesine
çekilmek istediğini ileri
sürüyorlar. Hatta daha da
ileri giderek, Ecevit sonrası
DSP'de yeniden yapılanma
için önlemler alındığını, kimi
DSP'lilerin ANAP'a geçmek
için hazıriık yaptığını ileri
sürenlere de rastlanıyor.
Söylenenlere kulak
asmayanlar çoğunlukta:
"Ecevit çekilmez. Söylentiler,
bile bile çıkanlıyordur,
gündemi değiştirmeye
yöneliktir." Gerekçe de belli:
'Ecevit, eşinin gündeme
getirdiği affı çıkaramadı.
Demirel için 5 artı 5
formülünü geliştirdi;
tutmadı. Üstünde durduğu,
memuriann görevden
alınmasına ilişkin kanun
hükmünde kararname
Cumhurtoaşkanı 'ndan
döndü. En son Fethullah
Gülen'e yine arka çıktı, ama
bu kez Genelkurmay
Başkanı Orgeneral Hüseyin
Kıvnkoğlu 'ndan çok sert bir
yanıt aldı. Bu koşullarda
Ecevit açısından mutlaka
gündem bir şekilde
değişmeli..."
HAYVANLAR İSMAIL GÜLGEÇ lgulgec@yahoo.com
KİM KİME DUM DUMA BEHÎÇAK S - •-' behkak@turk.net
ÇtZGİLİK KÂMİL MASARACI
HARBf SEMtH POROY semihporoy@yahoo.com
TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 2Eylül
ANTUAN'INACTIUM YENİLGISİL
A*. Ö. 31 'oe BUeİMJ, ACT7UMSAVAŞt YAPU-MIÇTt. RO -
M4 DCnSTİ'NİN İKİ 6ÜÇU/AOAM/ OCmrtANUS K
AHTUAM, ÜL/teri BATT VE OO&U OtAKA/i İKİYE AYI-
RtP YÖMETİ&K£H ANLAÇMA2UĞA DÜŞMÛÇTÜ.HEK
İKİSI oe YÖUETİMİ PAYLAŞMAK İSTTEM/yOKDU.
OOSUOAKİ MAKKANTUAN, SEiASİÜS* MlStR «•*
LİÇESİ KlBOfvnKA'YCA 8İRÜK. tÇMPEyOİ- SO-
uuçm, ocmvtANus 'UN YE ANruAN'tN 400'e*
6&AttJK SAVAÇ FİLOLAdl ACTtU\4*kçjKLAK
DA KARŞt KARŞfYA GBiM/fTT. MAUEVKA •
YETENEĞİ DAHA FAZLA OLAÜ TEKNE-
LER/YLE, ANTltfN'IN OONAUMASlNI ǣ*4_
eeee AUP ATE$£ VES£N OOAVIAUUS,
KAZAHMtÇTT..
GÖRÜS
EMlN GURSES
ABD ve Afrika
Yeraltı kaynaklan bakımından dünyanın en zen-
gin coğrafyası olan Afrika'nın, 1995 rakamlarına
göre nüfusu 720 milyon civanndadır. Afrika nüfu-
sunun yaklaşık yarısı yoksulluk sının altında yaşa-
makta, yüzde 4O'ı ise günde 1 dolardan az gelir
elde edebilmektedir. Tüm Afrika'nın ihracat geli-
rinin yüzde 80'i ise dış borç ödemelerine gitmek-
tedir. Bugünkü ekonomik sorunlann kronikleşme-
sinde, sömürgeyönetimlerinin uygulamalan önem-
li bir rol oynamıştır. Bu dönemde, sanayi ve altya-
pı alanında kayda değer bir gelişme sağlanama-
mış, bu coğrafyanın tanm ürünleri, doğal kaynak-
lan, madenleri özellikle Avrupa'ya taşınmıştır.
Gelişmiş zengin Batılı ülkelerin dünya ekonomi-
sindeki fiyat oynamalanna karşı son derece koru-
masız olan Afrika ülkeleri, 1986-1990 arası üret-
tikleri malların (pamuk, altın, fıstık, kakao, kahve,
şeker, volfram vs.) fiyatlarındaki düşüş sonucu ih-
racatta yaklaşık 50 milyar dolar zarar etmişlerdir.
Bu dönemde aldıkları dış yardım ise 25 milyar do-
lardan azdı. Afrika'nın dünya ticaretindeki payı
1980'de yüzde 5 iken, bu rakam 1995'te yüzde
2.2'ye düşmüştür.
Soğuk Savaş döneminde ABD ve Avrupalı müt-
tefıkleriyle Sovyetler Birliği arasında Afrika coğraf-
yasında etkinlik yarışı sürmüş, Angola'da olduğu
gibi CIA'nın UNITA'yı (Angola'nın Tam Bağımsızlı-
ğı İçin Ulusal Birtik) desteklemesine karşı Mosko-
va MPLA'ya (Angola'nın Kurtuluşu İçin Halk Ha-
reketi) destek vermiş ve iç çatışmalann sürmesi-
ne ve yoksulluğun artmasına katkıda bulunmuş-
lardır. General Alexander Haig 1979'da, sanayi-'.
leşmiş ülkelerin sanayideki hammadde gereksinim-
lerinin arttığını, bunun karşılanmasının ekonomik
refahları için önemli olduğunu, bu nedenle ham-
madde açısından zengin olan Afrika'nın jeopolitik
olarak öneminin arttığını ifade etmiştir.
Eski Belçika sömürgesi olan Orta Afrika ülkesi
Kongo'da, uçak yapımında kullanılan dünya ko-
balt yataklarının yüzde 60'ı bulunmaktadır. Dün-
ya bakır rezervlerinin yüzde 8-10'u da bu ülkede
bulunmaktadır. Afrika'nın ekonomik güç merkezi
olarak da adlandırılan yaklaşık 100 milyon nüfus- -
lu Nijerya'da ise kanıtlanmış 18 milyar varil petrcd'
rezervi bulunmaktadır. ABD Başkanı Clinton'ın bu'
ülkeyi ziyareti, bu ülkede 1993 seçimleri ve takip.
eden darbelerle başlayan kargaşanın Mayıs 1999
seçimleriyle yeni bir döneme girmesi sonrası iliş-
kileri geliştirmeyi amaçlamıştır. Cunta yönetimle-
rinin Washington tarafından ekonomik ve askeri
ambargo ile tehdit edilmesine karşın, bu ülkede-
ki ABD şirketlerinin (Mobil, Chevron, Ashland, Te-<
xaco) yatırımları nedeniyle uygulamaya konula-
mamıştır.
Dünya petrol üretiminde 9. sırada yer alan Ni-
jerya'nın Atlantik kıyılarındaki yeni petrol yatakla-
n, gelişmiş zengin ülke petrol şirketlerinin iştahını
kabartmaktadır. İhracat gelirinin yaklaşık yüzde
90'ını petrolden elde eden Nijerya'nın petrol ihra-
catının yüzde 44'ü ABD'ye, yüzde 5'i Kanada'ya,
yaklaşık yüzde 50'si ise Avrupa'ya gitmektedir.
ABD toplam petrol ithalatının yüzde 8'ini (günde
500 bin varil) Nijerya'dan yapmaktadır.
Clinton yönetiminin bu ülkedeki askeri yöne-
timlere yönelttiği yoğun tehdit ve eleştirilere rağ-
men özellikle petrol üretimi alanında ABD ve di-
ğer bazı Avrupalı şirketlerin yatırımlan devam et-
' miştir. 1992'de 4 milyar dolar olan yatırımlan,
1997'ye kadar olan 5 yıllık dönemde 7 milyar do-
lara yükselmiştir. Ikili ticaret ise 1994'te 4.9 milyar
dolarken, 1996'da 6.7 milyar dolara ulaşmıştır. Ül-
kede etnik gruplar arasındaki mücadele (Batıda Hı-
ristiyan Yoruba'lar, doğuda Hıristiyan Ibo'lar, ku-
zeyde Müslüman Hausa-Fulani'ler ye diğer onlar-
ca etnik grup) birçok darbe girişimine yol açmış,
Kasım 1993'te darbeyle iktidara gelen Abacha
sonrası Temmuz 1996'da Londra'nın desteğiyle
Ibo'lann bir darbe girişimi olmuş, fakat iç karga-
şa sonrası yönetimi uzun süre devam ettirememiş-
lerdir. Abacha'nın Haziran 1998'de ölümü sonra-
sı yapılan Mayıs 1999 seçimlerinde Obasanjo'nun
devlet başkanı seçilmesiyle Clinton, siyasi ilişki-
leri yeniden düzene sokmak ve yeni yönetime des-
teğini göstermek için Nijerya'ya ziyarette bulun-
du.
ABD Savunma Bakanlığı'nın 1963'teki bir rapo-
runda, Afrika'nın ABD açısından stratejik olarak ön-
celikli olmadığı belirtiliyordu. ABD Ulusal Güven-
lik Konseyi'nin 1957'deki raporunda da Avrupalı
güçlerie (fngiltere, Fransa) Afrika'da işbiriiğine ön-
celik verilmesi öneriliyordu. Bugün ABD açısın-
dan artık hegemonyanın devam ettirilebilmesi için
Fransa gibi Avrupalı güçlerie işbirliği dönemi so-
na ermiş, bunların bölge kaynaklarından uzaktu-
tulması önem kazanmıştır.
Afrika'da özellikle Fransa ve ABD merkezli bir
etkinlik yarışı sürmektedir. Bölgede özellikle tica-
ri etkinliği yüksek olan Güney Afrika Cumhuriyeti
de bu rekabetin içinde yer almaktadır. Afrika'nın
henüz dokunulmamış zengin yeraltı kaynaklan,
merkezi zengin ülkelerin yağma yanşını seyrediyor.
E-mail: emingurses(n yahoo.com
Faks:0212 513 85 95
BULMACA SEDAT YAŞAYAN
1 2 3 4 5 6 7 8SOLDANSAĞA:
1/ Pankreastan
salgılanan ve
kandaki serbest
şekerin sindiri-
mınde görev
alanhormon. 2/
Bir soru eki...
Karahindibanrn
sebze olarak ye- 6
nen yapraklan.
3/ Ressamlann '
boyalan üzeri- 8
ne dizerek fırça
ile kanştırdık- °
lan levha... Şarap mah-
zeni. 4/ Tann... Taş dı-
bek. 5/ Eksiği olma-
yan... Ağn'nınbirilçe- 2
si. 6/ Boğa güreşi ya- 3
pılanalan... Vilayet. II 4
lnleme, inilti... Ayakdi- ,-
reme. 8/ Yazı ile bıl-
dkme...tlgieki. 9/"Eb- 6
nâ-yı dehr her hünere
aferin verir/Ya Râb bu 8
— ne tükenmez hazi- 9
nedir" (Nabi).
YUKARTOAN AŞAĞIYA:
1/ Cüısel iktidarsızlık. 2/ Başrolünü Marilyn Mon-
roe'nun oynadığı bir fılm. 3/ Dolambaçlı, eğri büğrü,
çapraşık. 4/ "Eşref—": Ressamımız... Dışavuranse-
vinç. 5/ îslamlıktan önce Kâbe'de duran üç puttan bi-'
ri... Uzaklık işareti... Utanç duyma. 6/ Ilkel benlik...
"Başını taştan taşa \urup gezer avare — " (Fuzuli)...
Oylumlu. 7/ Tütün yapraklanndan çıkanlan çok ze-
hirlı alkaloıt. 8/ Hamamböceği. 9/ "Adam, kişi" an-:
lamında bir argo sözcük... lstem dışı yapılan hareket.