Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
X7 EYLÜL2000PAZAR CUMHURİYET SAYFA
17
Yojsuzlukla
mücadele
ederken!
Zraat Bankası'ndaki
bazı yolsuzJuk
iddialanyla ilgili olarak
Devlet Güvenlik
Mahkemesi'nde tanık
olarak ifade veren
banka çalışanian -ki
aynı zamanda
Devlet
'Denetim
Elemanlan
^ Derneği üyeleri-
oradan oraya
sürülûyor... Devlet
Denetim Elemanlan
Derneği Genel
Sekreteri Atılay
Ergüven, bir basın
toplantısı düzenleyip
denetim elemanlan
üzerindeki siyasi
baskılardan yakınıyor;
Ziraat Bankası'nın
bağlı olduğu OSP'li
Devlet Bakanı Recep
Önal'ı yolsuzluklaria
mücadele konusunda
duyariı olmaya
çağınyor. Ergüven
çağnsında, Ziraat
Bankası'nın 34 milyon
dolariık kredisini
yeterii teminat
istemediği için uçuran
Şube Müdürü'nün
Bölge Müdürlüğüne,
Genel Müdür'ün de
Hazine Müsteşarlığına
terfi ettiğini
hatıriatınca ortada bir
"mücadele" varsa
bunun yolsuzluklaria
değfll köşeleri kapmak
için yapıldığı daha iyi
anlaşılıyor!
Elektronik posta: somQposta.cumhwiyeLcom.tr Tel: 0.212.512 05 05 Faks: 0.212.512 44 97
- Bedelli askeriiğin taksitleri
uzatılryormuş...
"Bedeli uzatmalı askeriik!"
ashington Entrikalan kitabından sonraye-
ni bir kitap daha yazdı Yrimaz Polat... Ümrt
Yayıncılık'tan yayımlanan Washington-An-
kara Hattı'nda Türkiye'den Amerika'ya si-
yaset ya da ticaret amacıyla yapılan özel veya resmi
ziyaretlerin aynntılarını anlatıyor Polat... Bir bölüm:
"ANAP Genel Başkanı Mesut Yılmaz, bir işada-
mının uçağıyla sessizce Amerika'ya girmişti. Yanın-
da kardeşi Turgut Yılmaz da vardı. Türkiye'de biı-
yük bir depremin olduğu, her kafadan bir sesin çık-
tığı bir dönemde, Yılmaz gıztice petrol boru hatla-
nyla ilgili temaslar yapmak üzere Massachusetts
eyaletine geliyordu. Eyalet çok büyüktü. Yılmaz'ın
hangi şehirde kaldığını kimse bilmiyordu. Belki bi-
len birileri vardı ama hükumet ortağı olmasına rağ-
men Türk Büyükelçilık yetkililerıne bile bıldirilmemiş-
ti. Amerikan makamlan Yılmaz'ın Amerika'ya girişi-
ni tespit edip, VVashington Büyükelçiliğine kibar bir
biçimde, biraz da alay ederek iletmişti. Amerikan Dı-
Boru
şışleri Bakanlığı yetkilileri 'Sayın Yılmaz acaba Was-
hington'da yetkililerle görüşmek ister mi?' diye so-
ruyordu.
Başta Büyükelçi Baki llkin olmak üzere Türk dip-
lomatlar şaşınp ne diyeceklerini bilemiyordu. Yıl-
maz, Massachusetts eyaletinde üç gün kalıyorama
ne yaptığı, kiminle görüştüğü bilinmiyordu. Yılmaz,
daha sonra VVashington'a geçiyordu. Mesut ve Tur-
gut Yılmaz kardeşlerle Cavit Kavak, 16. Cadde'de-
ki Capitol Hilton Oteli'neyerieşiyordu. Mesut Yılmaz
seyahatinin gerekçesini meşru zeminlere oturtma-
ya çalışıyordu. Yılmaz'a göre, seyahatinin amacı yıl-
lık sağlık kontrolü yaptırmak ve VVashington'da üni-
versitede okuyan oğlu Yavuz'un okul durumuyla il-
gilenmekti.
Yılmaz, sağlık durumundan otumlu sonuç almış-
tı. Kolestrolü biraz yüksekti ama önemli değildi. Bi-
raz da kilo vermesi gerekiyordu.
Yılmaz, hazır gelmişken, Kafkas petrol boru hat-
lanyla ilgili temaslar da yapacağını söylüyordu.
ANAP lideri, iki kez Başbakan olarak geldiği Was-
hington'da Mavi Akım Projesiyle ilgili lobi yapıyor-
du. VVashington'da petrol boru hatlarıyla ilgilenen-
lerin sayısı oldukça fazlaydt. Kimı Amaco'yla. kimi-
leri de Socar'la temas halindeydi. VVashington'da
boru hatlarıyla ilgilenenler arasında Zeyno Baran
adında genç bir kadın da dikkati çekmeye başlamış-
tı. Stajını yaptığı CSIS adlı fikir kuruluşunda, boru
hatlan konusundaki bilgisini epey ilertetrnişti. Yılmaz,
Zeyno Baran'la buluşup son durumu gözden geçi-
riyordu.
ANAP Bakanı, sessizce geldiği VVashington'dan
sessizce aynlıyor, bir hafta sonra da Enerji Bakanı
Cumhur Ersûmer'le Moskova'ya uçuyordu."
SESSİZSEDASIZO) NURÎKURTCEBE
Yüksek Yerilim Hatb
Erdinç UTKU
Demırel konuşmadan duramıyor:
Konuşmakla dıller aşınmaz!
Içinde ombudsman olmayan bir fıkra
Mantsa'dan emekli ziraat yüksek
mühendisi Fahrettin Kabukçu'dan
bir fıkra:
Hasta yataöındaki adam oğlunu ya-
nına çağınp "Tki küp altın saklamıştım,
birini sana bırakıyorum, birini ülkenin
en büyük eşkıyasına vereceksin" dh-
ye vasiyet etmiş.
Oğlan, babası ölünce vasiyetini(& 0) altına satıyorum.
yerine getirmek için hemen dağa çık-
mış, eşkıya aramaya başlamış.
Birini bulmuş ama eşkıya kendin-
den büyükler olduğunu söylemiş...
- En büyük eşkıya kim peki?
- Onu ben bilmem, gidip kadı efen-
diye soracaksın.
Kadıya gitmiş:
- En büyük eşkıyayı ahyorum, sizin
tanıdığınızı söylediler...
- N'apacaksın?
- Babamın vasiyeti van iki küp al-
tın bıraktı birini ona vereceğim...
- Hımm... Kara kaplı deftere bakmak
lazım ama karşılıkstz helal olmayan bir
malı da asla kabul edemem. Şu üze-
ri karia kaplı tariayı görüyor musun?
O taria benim. Üzerindeki kan bir küp
Oğlan bir küp altını kadıya ver-
dikten birkaç gün geçtikten sonra
zaptiyeler evin kapısına dayanmış:
- Çabuk, kadı efendi seni istiyor!
Yaka paça huzura çıkarmışlar:
- Bre zındık! Tarlamın uzerindeki
kan satın aldın, hala kaldırmadın!
Kara kaplı deftere bakıp:
- Ver bakalım tariayı işgaliye ceza-
sı olarak bir küp altın!
ÇED KOŞESİ
OKTAY EKtNCl
Birgi'den 'Buruk' Ayrıldılar...
Cumhuriyet'te daha önce de
bırkaç kez duyurmuştuk .
Mimar Sinan Üniversilesi
(MSÜ) iki yıldır Ege'nın tarihı
ve şinn beldesi Birgfde başan-
lı bir "yaz dkulu" programı uy-
gulûybr...
Ivhmârhk, şehırcilik, restoras-
yon, heykel, resım, grafik ve de-
koratif sanatlarda kış aylan bo-
yunca akademik öğrenım gören
öğrencıler, yaz tatıllennm bırbö-
lümünü de "Anadolu'nun kül-
tür ve uygarlık birikimini ku-
caklamaya" ayırarak, ülke de-
ğerlerinı yakından tanımaya ve
onlara "sahip çıkmaya" dönük.
duyariı bir eğıtim örneğı sergı-
lıyorlar. .
Öncekı Beledıye Başkanı
Mehmet Hıfzı Aslankaraoğlu
dönemınde yerel yönetımın de
sıcak ve samımı ev sahipliğıyle
başlayan bu güzel çalışmada,
hem Bırgı tanhi kent dokusunu
ve özgünyerel mımansıtu koru-
ma ve yaşatma konusunda zen-
gin bir " akademik desteğe" ka-
vuşuyor hem de yaz okuluna ka-
tılanlar eşı bulunmaz kûltür ve sa-
nat degerlennı belgelerken ken-
dı yaratıcılıklan ıçın de "esin
kaynağı" yapıyorlar...
Çünkü Bırgı, gerek anıtsal ve
aynı şekılde daha önce bir baş-
ka tarihı eve sahıp çıkan Alev
Coşkun'la bırlıkte kûltür mıra-
sının korunmasına "bireysel ça-
balanvla" da öncü ve ömek ol-
dular...
Işte böylesı bır coşkuyu bu yıl
da hem kendılenne hem de Bir-
gi'ye yaşatmak için kolları sıva-
yan MSÜ grubu, önceden plan-
landığı şekılde Ağustos (2000)
ayında tarihı kente yenıden ka-
vuşup kâğıda, kaleme, cetvele
ve tuvale sanldıklannda, geçen
yılki "sıcakkarşılamanın" ye-
rini bu kez ''soğuk ve çekin-
gen" bir havanın aldığını göriip
önce bir anlam veremediler.
Derken, Bırgi'nın "yeni" Be-
lediye Başkanı Ahmet Konuş'un
onca yaz gününu bekledıkten
sonra, tam da MSÜ'nünyaz oku-
lu çalışmalan başlayınca "sene-
lik iznini" alarak "kentten ay-
rüdığı"öğrenilince coşkulu ça-
lışmalar üzerınde "buruk" bır
rüzgâresiverdi..
Hele bır yandan öğrenciler tû-
mü yeme-ıçme ve konaklama üc-
retlenni bıle "kendileri" karşı-
larken, öbür yandan onlara bır
"teşekkür" bıle etmeden orta-
dan kaybolan Beledıye Başkanı
Öğrenciler Birgi için çabşıyor, başkan "kaçıvor"...
sivıl yapüanndakı tanhten ge-
len sanat ve ustalık ürünü özel-
liklen, gerek bu yapılarla doğal
çevrenin ve kent topoğrafyası-
nın olağanüstü uyumu, gerekse
aynı değerleri geçmışten bu ya-
na yaratan ve yaşatan "Birgili-
lerin" zengın ve ınsancıl "yaşa-
ma kültürleriyle" ülkemızuı,
kentlerimizın ve toplumun gele-
ceğini de "kimlildi" ve "onur-
lu" kılmak için çaba gösterenle-
re belkı de en güçlü ve etkılı bır
"öğretmenlik" yapabılecek he-
men tüm değerleri banndınyor..
Nitekım bu nedenle yıne As-
lankaraoğlu dönemınde aynı yaz
okulu çahşmalannı "sürekli"
kılmak üzere genış bır arazı
MSÜ'ye uzun vadeh olarak tah-
sis edildı Aynı nedenle Bır-
gi'nın Cumhunyet'in kuruluşu-
na "kanat gerdiği" yıllarda ka-
sabadakı devrımcı kadroların
"halk eğitimi ve okuma odası"
olarak laıllandıkları bına ÇE-
KÜLtarafindan "çevre ve kül-
tflr evi" işleviyle restore edil-
meyebaslandı.. Dahası,MSÜ'de
Bırgi çalışmalannı başlatan ve
sürdüren Prof. Dr. Cengiz Eru-
zun da sonunda dayanamayıp es-
ki bir geleneksel ev satın alarak
ıçın bölge basınında "yaz oku-
luna destek veriyor" şeklinde
gerçekdışı haberlerın çıkanlma-
sı. buburukluğu "şaşkmbğa" çe-
vırdi...
Başkan'ın "görevli" bıraktı-
ğı belediye yetkılısının de MSL
grubunun hemen tüm ısteklen-
ne "olanağımız yok" şeklinde
yanıtlar vermesi, hatta çalışma-
lan halka göstermek için düzen-
lenen sergıye yer bulma konusun-
da bıle "zorluklar" çıkarması,
Birgi'de artık "farklı bir yerel
yönetim anlayışının" varlığını
kanıtlıyordu... Galıba bu anlayı-
şın temelınde de Ahmet Ko-
nuş'un beledıye seçimlerinden
öncekı "halktan o> isteme" söy-
lemlerinde yer alan: "SİT bas-
kısını kaldıracağım, imar ve
inşaat serbest olacak" şeklın
dekı sözlen yatıyordu
•••
Yaz okulu bıtince, bölgenin et-
kin yerel gazetelennden Küçük
Menderes. habennı şu başhkla
verdi "Buruk Ayrıldılar.."
Kımbılir, belki Birgı'nın kültür-
lü evleri ve ınsanlan da buruk el
sallamışlardır.. Başkanlannın
"vefasızlığına" utanarak ve
sıkılarak...
HAYVANLAR ÎSMAÎL GÜLGEÇ igulgec@yahoo.com
KIM KİME DUM DU3VIA BEHIÇAK A.- behicak@turk.net
ÇtZGlLÎK KÂMtL MASARACI
H A R B İ SEMtH POROY
•*
çfK
fiâ (V
m
A
1
f
1 j f J f 1 ' ı
1 1 / 1 1
semihporoy@yahoo.com
TARÎHTE BUGÜN MÜMTAZARIKAN UEylül
! & ! & • Alfred
ROMANTIK OZAN VIGNY
1863
f
T£ 8U6UM,U*JLU FgANSrz OZAMI
VtSNY(yıUY<), 66 YAftMDA UıDE
oü. NAPOLYOH BotJAPAer ZAK^
GÖR£V YAPAU V/6NY, DAHA SONBA EDEBIYATA ME-
RAKJ NEPEHIYLE SIVL VAŞANT/YI ZEÇMlÇTf. İL.K Şl-
İRİ "LE8*L*'I (BAUO) fg2C'O£ >AZA*J OZAM, SAllfE
BBUVE'UN ÜNLÛ Şi'tü "F*U>/ÇI KJUl£"P£/O Gİ8İ
mUJIZ &AÇ/NA ÇAUÇMlÇT/. 8U ABAPA fSOMAAl-
TİK AKJKAIN OZAULARlNPAN ALPHONSE O£ IA-
/uneriNB şiıfzıse/fJi S£&BNMI<:,ONUN VCTO^
HUGO ve CHABVES sAiure-&eu\ıE'LS OOSTLUK
KuRMAS/H* Z^MtN HA2IRLAMIŞTI. yALNIZCA
Çllü YAZMAYAU VtGNV'KIİN, f£OMA.ULABI, TrYfiT-
RO OYUNLAKI VE £P£Bİ MeKTUPLA.Gl DA SÜ~
PANO
DENtZ KAVUKÇUOGLU
Tutuklamak, Asmak ve
CottareJH üzerine.. .
Bülent Önal dostum anlatmıştı... Anadolu'da bir
yerde, memleketin birinde âdetmiş. Buraya gelen
şarkıcılar gösterilerinden sonra eşraf tarafından
ağırlanır, onurlarına bir de açık artttrma düzenle-
nirmiş. Bir seferinde yine bir gazino konserinin bi-
timinde yenilip içildikten sonra sıra açık artbrma-
ya gelmiş. Güzel mi güzel, ünlü mü ünlü, sanşın mt
sanşın şarkıcı karşılarında, ağalar başlamışlar art-
tırmaya... Üç, beş, on, yüz derken ortalık kızışma-
ya, hava gerginleşmeye başlamış... Bu iş, ağa işi,
kolay değil! Derken aralanndan birinin sabn taşmış,
"Başlanm, arttırdığımın üstüne artt/ran/n..." deyip
belindeki tabancasına sanlmış... Dan, dan, dan!..
Tavan delik deşik... Miliet birbirine girmiş... Ney-
se, polisler yetişmişler, korkusundan bir masantn
altına saklanmış şarkıcıyı alıp götürmüşler... Kadın-
cağız karakolda hâlâ tir tir titriyor... "Hemen gtde-
ceksin buradan" demiş komiser, "kimsenin hakkı
yok bu huzurumuzu bozmaya!.." Apar topar gön-
dermişler kadını. Memleket de yeniden huzura ka-
vuşmuş...
•••
Geçenlerdetelevizyon ekranında boyun damar-
tan şişmiş o öfkelı sendika başkanını gördüğüm-
de anımsadım bu fıkrayı... "Cottarelli tutuklansın!"
diye bağırıyordu başkan... Çevresindeki işçilerde
bağırıyoriardı, "IMF kahrolsun! Cottarelli tutuklan-
sın!.." Bir an gözlerimi kapattım, Uluslararası Pa-
ra Fonu'nun Türkiye masası şefini, o Itajyan asılh,
uzun boylu, yakışıklı Amerikalı'yı süngülü iki jan-
darma erinin arasında, elleri kelepçeli olarak dü-
şündüm... Muazzam bir şey olurdu. Bütün dünya
bu haberie çalkalanır, Türkiye aylarca gündemin-
den düşmezdi dünya kamuoyunun... İyi de hangi
gerekçeyle tutuklayacaktık bu Amerikairyı? Aslın-
da o ağası bol memleketteki sanşın şarkıcı kadm-
dan pek farkı yoktu Cottarelli'nin? Çağırmışlardı,
gelmişti. Şimdi miliet birbirine giriyorsa, onun ne
günahı vardı? Ama kimileri, o sendika başkanın-
dan da ileri gidiyorlar, "Asalım!" diyoriardı. "Cot-
tarelli asılsın!" Bu da somut bir talepti tabii, ama
Cottarelli'nin Suitanahmet Meydanı'nda sallandi-
nlması neyi değiştirecekti bizim hayatımızda?
• • •
Bir zamanlar onurlu, başı dik, saygın; egemen-
liğinin, bağımsızlığının üzerine tttreyen birülkeyken
Cottarelli mi zoriamıştı bizi "KüçûkAmerika"olma-
ya? Onun yüzünden mi Kore'ye asker göndermiş,
NATO'ya girmiş, devler çatışmasında "taraf" olmuş-
tuk? O mu önermişti, Amerikan askerieri geldtgin-
de Beyoğlu kerhanelennı arap sabunuyla aklayıp,
paklamamızı? Daha 1950'lerde, "Her mana/fede bir
milyoner yaratacaksınız!" diye dayatan o muydu?
Cottarelli' miydi? O söytediği için mi parti genel baş-
kanlarımız seçim propagandalarında Amerikan
başkanlarıyla çektirdikleri fotoğraflarını dagrtıyor-
lardı halka? Dilimizi, yaşam biçimimizi Amerikan-
(laştırrnak onun fikri miydi? Onun yüzünden mi pa-
'' ramız pulâ dö'nmuş, enîlasyon tavana vurmuştu?
" Askeri darbeler, kıyımlar; 24 Ocak'lar, 5 Nısan'lar;
teşvikler, hayali ihracatlar, batık bankalar; yagma-
lar, soygunlar, talanlar, düştüğümüz borç batagı..
her şey, hepsi Cottarelli'nin tezgâhı mıydı? Onu din-
lediği için mi halkımızın yüzde 92'si Evren Anaya-
sası'na "Evet" demişti? O söylediği, o istediği için
mi Anayasa'yla; Siyasi Partiter, Dernekler, Toplan-
tı ve Yürüyüş yasalanyla; Terörle Mücadele Yasa-
sı'nın, Türk Ceza Yasası'nın o bilinen maddeteriy-
le muhalefetin kolu kanadı kınlmış, sesı solugu ke-
silmiş, sendıkalan cılıziaştınlmış, toplumsal dıreniş
yollan kesilmişti? içlerine Cottarelli ajanlar soktu-
ğu için mi Demokratik Sol Parti "saö"a yuvartan-
mış, Cumhuriyet Halk Partisi barajı aşamamış, sos-
yal demokratlar bir türlü toparianamamıştı? Sos-
yalistler, en birieşebilecekleri noktalarda Cottarel-
li yüzünden mi ayrışmışlardı?
• • •
Bugünkü Türkiye, parası, pulu, enflasyonu, bor-
cu, mafyası, çetecisi, işkencecisi, işçisi, işvereni,
üretımi, tüketimi, medyası, mürtecisı, milliyetçisi,
solcusu.. kısacası her şeyi ve her haliyte bizim ese-
rimiz değil miydi? Yanm yüzyıldır bizim, bizi yönet-
sinler diye seçtiklerimizin, bir daha, bir daha da seç-
meye bir türlü doyamadıklanmızın eseri değil miy-
di? "Tutuklamak", "asmak" bır çözümse eğer, ki-
mi tutuklayacak, kimi asacaktık o zaman? Kime tu-
tuklatacak, kime astıracaktık kendimizi öyleyse?..
Faks:0212-723 84 97
(e-posta: dkavukcuoglu(ö tuyap.com)
BULMACA SEDAT YAŞAYAIV
SOLDANSAĞA:
1/ Tıp dilinde
"felçli" anla-
mında kullam- 2
lan sözcük. 2/ 3
Gereğindençok .
yemek yiyen...
Dar, uzun ve ha- 5
fifbırkayık. 3/ g
Asya'dabirbaş-
kent... Büyük
bakraç. 4/Öğü- 8
tülmüş tahıl . 9
Uç bölümü ge-
nişbırtürkılıç. 5/(jze-
nne raylann yerleştjj-j. -|
diğı demir ya da ağac 2
parçaların her bın
Mezopotamya'<
muş eski bir krallık... ,.
Bir organımız. 7/ ç a . _
maşırcı ayı da denj]en
ve Amerika'da yaşiyau
kürkü değerli hayvm
Kaz Dağı'mn antikj^.
nemlerdekı adı.
.... " — Biret": Piyanistimiz.
9/ Hıle.tuzak a i | a m ı n d a a r i 0 ö
^
YUKARIDAN ' '
B
1/ Kenarları saçals!! bır tür başörtüsü.. Üzerine yazı
yazılan tabaklanmı, ceyian derisj 2/ Yurdumuzda tu-
nsrık bırgöl... Ingıtere'de ç o k sevılenbircins bira. 3/
Muslüman ulkeler^ o t u r a n Y u
nan asdlı kimse... Na-
maz ıbadetının bınm 4 / « M u j d e — " . sinema oyun-
c u m u z B ı r
ÇC5rt
telte 5/ Pamuk ipliginden yapılan
kalınca kılım 6/ Iı^anl
jst
enmeyen seçeneklerden bı-
n m
, e
^ n y e Z
°- 4 a n s o r u n
- B
^ n üzerine un bıle
şenlır. 7/Postasunc ü s û ...D u 5 Ö l l c e . 8/Kayınbiıader...
u u ™ ^ f
ğa
.
C1
' "
B i r
^
e
y>
n
aynldıgı bölûmlerdcn
her bın, dal... - Oraloğlu": Tiyatro oyuncumuz.