Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
17 EYLUL 2000 PAZAR CUMHURİYET
J V L J L J J . U l \ kultur(gcumhuriyet.com.tr
SAYFA
15
Yasmin Reza için yazmak, aslında babasım kâğıt üzerinde canlandırmanın biryolu
'Araştirdmak hoşuma gider'Kültnr Servisi - Fransız oyun yaza-
n YasminReza. sonsuza dek yaşama-
yacağını anladığında beş yaşındaydı.
" O zaman, yaşryor olmanun bir çeşit
şans, bir avncalık, bo\nunıa asılı bir
madalyon olduğunu düşünmüştüm"
dıyor ve eklıyor: "Eğer >aşam bu ka-
dar kısa bir zaman dilinıi içinde geçip
gidhorsa. onu tüm yoğunluğmla ya-
şamalıyım dediğimi haûrh>orum.w
Reza'nın hemen hemen bütün ya-
pıtlannda; şiırlerde, yazılarda, oyun-
larda ölüm temasına rastlanıyor. Ölü-
mü anlattığı ılk şıirini *La mort et la
vie' (Ölüm ve Yaşam) yazdığında se-
kiz yaşındaydı. Ölümden korkuyordu.
Anlanıaya çahşıyordu
Şu anda 40 yaşmda olmasına kar-
şın pek bir şey değişmedi. Yine ölüm
ve yaşam üzenne düşünüyor. Şu an-
da kariyerinın doruğunda. Başrolün-
de OaireBtoom'un oynadığı 'Conver-
satk)its after a Burial' oyunu Almeida
1 ıyatrosu'nda sahnelenıyor. Aynı za-
manda. bazı bölümlerini babasının
anılanndan alarak yazdığı otobiyog-
rafık öykü 'Hammerklavier' de basıl-
mak üzere. Güçlü dostluklannın, üç
entelektüelin bembeyaz bir tablo ûze-
rine tartışmasıyla sarsılmasını anlatan
komedi ov unu 'Art' 35 dıle çevnldı ve
oynandığı her gece West End'de bü-
yûk tartışmalara yol açtı.
Ünemli olan ahlaki farklüıklar
Reia, esmer, küçük, hafif, yuvarlak
yüzü, uzun kirpiklerinin altından gö-
züken kahverengi gözlen ve flört et-
meye açık havası ile her zaman görü-
niışüne dikkat eden bir kişi. Çünkü ken-
di görüntûsü onun ıçm gerçekten de
çok önemli. 'Hammerklavier'ın bir
bölümünde Reza, ınce gn çizgilı, ma-
vı saten bir gece elbisesi almasını an-
latıyor. 'Art'oyunuyla kazandığı ödü-
lü almak ıçin Londra'da Savoy'da ya-
pılan törene katılmak ıçin bu çok be-
ğendığı elbiseyı almıştı: "Hafif eı-
keksi, basünlmış ve sıkısnnlnuş bir
şıklık laşıyordu." Sonra birden deliri-
yor. Ikı halka ıncıden oluşan bir kol-
ve j.aun alıyor. Bırini ayınp bılezik
gıbı takıyor. Incılerin birhata olduğu-
nu büiyor, ama yakın arkadaşı Serge'ye
(kı kıtabında pek çok tanıdığı erkeği
Ser'ge olarak çağınyor) kolvelen hak-
kında riS düşündüğünü soruyor. Ser-
gc'nin cevabı kısa ve net: Kolye 'iğ-
renç'. bılezik ıse 'ondan daha da be-
ter'. Reza ise "Evet haklısın ama bu
aııdan hibaren artık arkadaş değuiz"
Uıye bu konuşmaya son venyor.
Gerçek yaşamında. aslında bu ko-
'G
nuşma gülüşmelerle sonlandı. Hâlâ
Serge ile arkadaş Reza hiçbır zaman
kolye takmaz. O zaman neden bu hi-
kâyeyı bu kadar farklı bir biçimde an-
latma gereğı duydu'
7
Arkadaşlık. onun iizenne gıttiğı baş-
ka bir konu. Ona göre bu. nazık ve kı-
nlgan bırortaklık. Bu 'kolye'hikâye
sı de aslında, arkadaşlığm basit bir
görûş aynlığı yüzünden nasıl tehdit al-
tına girdiğini anlatan 'Art'a gönder-
meler yapıvor. Beyaz boyalı tablo ile
bembeyaz ınciler arasında nasıl bir
bağ kurmalıyız? Aldatma ve yalan.
bir arkadaşlık ıçin gereklı mi? "Ha-
yır, kesinlikle" dıyor Reza "Bu bir
yalan sorunu değil. Sadece davramş bi-
çimi ile ilgüi."
Bu söyledıklen Reza ıçin pek çok
açıdan doğru gıbı gözüküyor. Ama
sonra, her ne kadar dostluk güven üze-
nne kurulu olsa da yalan söylemenın
de vazgeçılmez olduğunu ıtıraf edıyor.
O, arkadaşlannın politıka veya sanat
hakkında 'sevimsiz' düşüncelerini pek
önemsemıyor. Onun içın önemli olan
'ahlaki farklılıklar' Bir de not düşü-
yor: •'Gerçek dostluk çok zor bulu-
nur."
Babamla ilk karşılaşüğınıda...
Reza'nın babası ıse onun gerçek
dostu. Bir açıdan Reza'nın eksenı gi-
bi... Onu çok geç tanımasına karsın
yaptığı bütün işler onun çevresinde
dönüyor **Babamla flk karşılaştığım-
da genç bir kızdım. Onu iyi taımo-
runı dhebildiğim dönemlerde artık
yirmfli vaşlanma gelmiştim.~
'Conversation after a Burial' adlı
oyununda Reza. cınsellikle ölüm ara-
sındaki ihşkiyı anlatıyor. Reza'nın,
bu oyunu. babasının ölümünden son-
ra yazdığı düşünülebilir, ama bu as-
lında onun 15 yıl önce yazdığı ilk
oyun. Beraberbirlokantada otururken
babasının eline bu oyunun brr kopya-
sını turuşturmuş. Daha sonra eve doğ-
after a Burial' adlı
oyunu Almeida
Tiyatrosu'nda
sahneleniyor.
Babasının
anılanndan
yararlanarak yazdığı
otobiyografik öykü
'Hammerklavier"
basılmak üzere. Yeni
oyunu 'Trois
Versions de La Vie'
(Hayatın Üç
Versiyonu)
Viyana'da
sahnelenecek.
Philippe Noiret
ikinci oyunu 'The
Unexpected Man'de
oynuyor. Reza,
Andre Techine'in
yönettiği 'Termınus
de Angies'de ünlü bir
kadın yazan
canlandınyor.
ru giderken eski Fransız Başkanı Ray-
mond Barre ile karşılaşmışlar. Baba-
sı Barre'ı durdurup ona kızının yete-
neklerinden söz etmiş. Tabii ki ilk
basta Başkan onu dikkate bile alma-
mış. sonra çevredekı ızleyıcilerden
gelen tepki karşısında tavnnı değıştır-
mış ve babayı dınlemış
Ölümünden altı hafta önce yazıldı-
ğı içın babası 'Art'ı izleyememış. Bel-
ki de bu yüzden Reza, en ünlü oyu-
nunu 'berbat' olarak nitelıyor ve hiç
tereddütsüz "Bana ve ona yakışan bir
oyun değildi bu" dıyebilıyor.
'Hammerklavier' adlı otobiyogra-
fik romanmı da kendısı ıçin yazmış
Reza. Yazmak aslında bir açıdan ba-
basmı kâğıt üzennde canlandırmanm
bir yolu. Roman. birçok özel anıya
ilışkın aynntılan ıçenyor. Banyoda
çınlçıplak yatan babasının, ölmek üze-
re olduğu son dakikalannda, aynada
kendıni gördüğünde aklına Ausch-
vvitz'ın geldiğıni söylemesi gıbi. Bu-
nun üzerine Reza. "Doğru baba. Şu
anda pek de iyi görünuıüvorsun" dı-
yor ve ıkısi de gülmeye başlıyor. Ki-
tap, acı ve umutsuzluk kadar, bu tür
beklenmedik neşelı ve gülünç anıla-
ra da yer venyor.
Pekı babasım düşününce en çok ne-
yı özlüyor? "Her şeyini. Hastalandı-
ğızaman,onun ryfleşemeyeceğini adım
kadar iyibfliyordum. Bu yüzden onun
her anını kafama kazunaya çalışnm."
Bu yüzden de kıtabı. onu hiç tanıma-
yan ınsanların katasına kazıyabilmek
içın yazmış. Ve bu onu haylı memnun
edıyor
13 yıi sonra yeniden oyuncu
Reza'nuı ünü bütün dünyaya yayıl-
mış durumda. Şu anda yenı bir oyu-
nu var. 'TroisVersionsde La Vle' (Ha-
yatın Üç Versiyonu) Viyana'da sahne-
ye konmak üzere. PhilippeNoiret ikin-
ci oyunu 'The Lnexpected Man'' i oy-
namak ıçin Fransa'yı turluyor. Oyun,
aynı zamanda. MichaelCambon ve Ei-
leen Atkms tarafından Ne\v York'ta
sahnelenıyor. Bu arada Reza 13 yıl
aradan sonra yeniden oyunculuğa dö-
nıiyor. Andre Techineın yönettiği
'Terminus de Angies'de ünlü bir ka-
dın yazan oynuyor Techıne, Reza'yı
Cannes'da görüp havran kalmış: "Onu
fiziksel açıdan etkiledim" dıyor Reza.
Ama bu teklifı. Techıne artık yalvar-
ma noklasma vanncaya kadar reddet-
mış.
Her ne kadar kcndınden memnun
görünse de Reza'nın da zaman za-
man kışıhğınden kurtulup bambaşka
bu- ınsan olma ısteğı var. "Phılıp Roth
veya Julia Roberts olabiürdim mese-
la. Ama belki sadece bir öğleden son-
rası için. Bütün bir gece onlar gibi ol-
mak beni çok yorardı. Ama kesinlik-
le. Afganistan 'da doğmuş olmak ister-
dim. Vahşi doğası ve insanın gözlerin-
den başka hiçbir şe\inin çöriinmedi-
ği vaşmak' fikrine havran olduğum
için"
Babasıyla bu yakın ılişkisini kendi
çocuklan ile kurmaya çalışmış. Ama
koruduğu. sadece çocukları değil.
"Kendimide koruyorum. Hayn*deme-
yi biliyorum. Davet edildiğim her ye-
regitmi>orum, kendimi çokfazla gös-
termeme>e gayret ediyorum. Kitap-
lanrcu imzalamıyorum. Televizyona
çıkmıyorum. Çok az röportaj >apı> o-
rum. Çok vahşiyim. Böylece, gerçek-
ten kendime art bir ha>at yaşayabili-
yonım. Kendimden bahsetmeyi dese>-
mhorum. Araşnrılmak hoşuma gi-
der, ama anlaşılmayı htemem."
Ekraıım arkasındaki ses
Dulcinea'da, 24 kadm sanatçının 24 video işi gösteriliyor
• Kullanılan imgeler, aşk,
ötke, arzu, yalnızlık, oyun,
cinsellik, acı gibi kavramlan
içerip önyargı ve klişeleri
doğuran ideolojik
mekanizmalara karşı ironik
bir tav ır sergiliyor.
ISRA ALtÇAVUŞOGLU
Dulcınea, aralannda Iracy Enıin,
Sam Taylor Wood gibi Türk izleyıcı-
sıuın yakından tanıdığı 24 Ingiliz ka-
duı sanatçıya ait 24 \ ıdeo çalışması-
ııı 14Ekim'edekizleyicileresunu\or.
icrgınin küratörlüğünü iki Italyan
( ıistiana Perrefla v e Maria Rosa Sos-
;»ai üstlcnıyor. The Brirısh Co-
uncıl'ın katkılanyla gerçek-
leştirikn sergi 'Sweetie' adını
taşıyor
Sanana özgül bir kadın kim-
Iığının varhğmdan söz etmek
olasi mıdır? Vıdeo sanatını.
kadın kimliği araştırılırken
bo^vurulan en popüler sanat
dah haline getiren etkenler ne-
lerdır? Dulcınea'dakı sergı ış-
te bu sorulann yanıttnı any or.
80'ler ve 90"lar olmak üzere
iki bölüme aynlan sergi, tngü-
tere'de vıdeo sanatının sahip
olduğu kimliğın yeniden ta-
nınılaıunaMiid ve son yirmi yıldu"gör-
scl sanatlar ıçınde oynadığı rolü ör-
neklenıesi bakımından ilgınç
Saıuıı arenasında boy gösteren ka-
dın sanatçılann ışlerinde özellikle 'ka-
duısal' öğeler aramak neredeyse bır
gclcnek halıne geldı. Ancak bu sap-
laıııanın aksuıe, günümüzde videovxı
kullaiıan kadın sanatçılann birkaçı
dışmda ıronık bir bakış açısını yaka-
Iayarak neredeyse her şeyle dalga geç-
lıklen de bır gerçek Ömeğin geçen
d> Londra'da küçük bır galende 'Şu
aşk ne garip bir şey!' adlı 3 dakikalık
son v ıdco ışı sergı lenen Tracy Emın,
'erkek' bır buldog köpeğıy le aynı ek-
idiıı paylaşıyordu. Zavallı âşık köpek,
Iracy e aşKinı itiraf edıyor ve kendi-
sini çekici bu!ma> ıp onunla >atnıa> ı
J
TOrkiye'yi Meftune cür'ün l$l temsll edecek
Oyalarla işlenmiş
Coca-Cola şişesi
Kate Da\is. Red Shift", 1998.
reddettığı içın âşığının arkasuıdan ba-
kakahyordu Emin'den daha femınıst
ve ideolojik bir söylemi benımseyen
Şirin N'eşat ıse yine Londra'nın ünlü
bır galensındeki kışısel sergisinde ra-
dikal Islam" ın özellikle kadınlar üze-
rindeki baskısının tüm gerçekJenni
üç a\ n \ ideoda da buna hiç auşkın ol-
mayan Batılı kadın ızleyicilere sunu-
yordu. Neşat, tslam'm dayattığı sus-
kun, ıçine kapanmış kadın fıgürünün
en gur sesh ısımlennden bırı şüphe-
siz 'Kadın' kımliğinin ideolojik bo-
yutlarda özellikle Doğulu sanatçılar
tarafından günümüzde daha çok be-
nimsendığinı. Neşat özehnden sövle-
mek mümkün
Tatc Modern'ın koleksıyonundakı
Georgina Starr, * luberama', 1998.
SamTaytorVVood unçıplak bır erkek
bedenini dans ederken gösteren vi-
deosu ise 90 sonu kadın vıdeoculann
ışlenne \ erilebılecek güzel bir örnek.
Wood kadm gözünden erkek bedenı-
nı ağır çekımlı vıdeosundan aktanyor.
Kadm sanatçılann özellikle video ış-
lerinde erkek bedenıne daha sık yer
verdikleri de bır gerçek
Vıdeonun kadın sanatçılar tarann-
dan daha sık tercih edılmesınin nede-
nı ise kendılerini daha özgürce ıfade
etmeolanağıveımesı Birkaçmındı-
şrnda bu sanatçılann çoğu neredeyse
dünyanın her yerinde ortak bir geç-
mışe sahıp kadın içselliğını ortaya ko-
yuyor. Dığer malzemelerin aksıne vı-
deo. erkek egemen sanat ortamının te-
kelinde olmayan tek malzetne
Sergi Jane Campion'un ilk filmle-
nnden olan 1989 tanhli 'Sweetie' ile
aynı adı taşıyor. Sanatçılann kullan- j
dığı imgeler, aşk. öfke, arzu, yatnız- |
lık, oyun. cinsellik, acı gıbi kavranı- |
lan içerip önyargı ve klışelen doğu- j
ran ideolojık mekanızmalara karşı al- i
gısal \ e ironik bır tavır sergilıyor. Ser-
şı. 'kimliğm' yıkılmaya çalışılmaya-
cağı kadar onaylanamayacak bır kav-
ram da olduğunu ortaya koyarken ser-
giienen her işin tamamen kendi kışi-
sel tavnyia yeni kimliği tanımlama-
yı amaçlı\ui
Kühür Servisi - Coca-Cola'nm Tür-
kiye'nm yerel el sanatlarına sahip çık-
mak ve Türkiye'nın tanıtımma katkıda
bulunmak amacıyla 2000 yılı mart ayın-
da baslattığı 'Türkıye'den Coca-Cola
Şışelen' projesı son buldu
Proje kapsamında Türkıye'nın 7 böl-
gesinin yerel motiflerini taşı-
yan her biri 1.96 m. boyun-
da olan ve onjınal Coca-Co-
la şişesınin formuna sadık
kalarak yaratılan yapıtlar, 8
aylık bir çalışma sonunda
ortaya çıktı. 1996'dan beri
tüm dünyada yürütülen ve
65 ülkeyi temsılen 71 yapı-
tın bulunduğu uluslarara-
sı Coca-Cola şişelen ser-
gısınde ülkemızi temsıl
edecek olan yapıt 14 Ey-
lül akşamı Kültür Baka-
nı îstemihan Talay'ın
da katılımıyla Yıldız
Sarayı'nda düzenle-
nen ödül töreninde be-
lırlendı.
Doğu Anadolu
Bölgesi'nden Mef-
tune Gür'ün 800
metre uzunluğunda
oya kullanarak yap-
tığı şışe. ülkemizi
yurtdışmda temsil
etmeye hak kazan-
dı. Gür'ün 17 kişilik
bır ekiple çalışarak 5
haftada ürettiğı yapı-
tında ipek, naylon ve
pamuk iplık kullaml-
dı. Aynca. Elazığ'ın
yöresel motiflerini ko-
ruyarak papatya, gül
oyası, böğürtlen, her-
caı menekşe, iğde çi-
çeğı, sarmaşık, çilek
motifleri işlendı.
Dığer 6 şışe ise
Akdeniz'den kilrm
dokuma, Ege'den
göz boncuğu, Gü-
neydoğu'dan bakır işleme. lç Anado-
lu'dan ahşap el oymacılığı. Karade-
nız'den sepet örmeciliğı ve Marma-
ra'dan tznik çınısinden oluşuyor.
El sanatlannın \ e ıcra edecek ustala-
rın belirlenmesı ıse Kültür Bakanlığı
Geleneksel El Sanatlan Araştırma ve Ge-
lıştırme Genel Müdürlüğü,
Mimar Sınan Ünrv ersitesı Gü-
zel Sanatlar Fakültesi Türk
El Sanatlan Bölümü ve Mar-
mara Ümversıtesi Tekstıl Bö-
lüm Başkanı Prof. Ozanay
Omur'un danışmankğmda ger-
çekleştinldi.
Aynca, 7 bölgeyı temsıl
eden şışeler önümüzdeki
günlerde îstanbul'dan baş-
, layarak Türkiye turuna çı-
kacak ve çeşıtli illerde ser-
i gılenecek. Projenin ön
»,» araştırma çalışmasmda.
Anadolu'da çoğu yok
olma tehlikesiyle kar-
şı karşıya kalan. üre-
tim değeriru bulama-
yan. tanıtım. üretım
ve pazarlama sorunu
yaşayan. keşfedilme-
yı ve desteklenmeyi
bekleyen zengin,
köklü, özgün kim-
likli halk sanatlan-
nın yasayan kaynak-
lan seçildı.
Uluslararası ser-
giye katılacak yapı-
tın ise ülke tanıtımı-
na uygımluk, ulusal
kimlik, çağdaşlık, ta-
sarlama yetisi, kulla-
nılan malzeme ve tek-
nık üstünlük, işçilik,
estetık, Coca-Cola
orijinal şişenin for-
muna sadık kalma-
sı. koruma ve taşı-
ma işlevlerine uy-
gun olmasına dik-
kat edildı
KUŞBAKIŞI
MEMET BAYDUR
Tarihin Zamanı
"Toprağımıza göz koyanlar maksatlannı şu gibi
sözlerin arkasında gizliyoriardı: 'Biz acı çeken insan-
lığı, baskı altında bulunan halkı kurtarmak vedin kar-"
deşlerimizi korumak için müdahale etmek istiyo-
ruz.'(...) Halkımızın büyük bir kısmı uyuşukluktan ve
cansızlıktan kurtulmaya başlıyordu. Yeni icatlarolu-
yor, gelenekler değişiyor, yeni ihtiyaçlar başgösteri-
yordu. Bu yavaş yavaş içimizden doğan bir gelişme •
değil, dışandan ithal ed/ten bir medeniyet tarzı idi.
Her zaman olduğu gibi halkımız, bu medeniyeün iyi
taraflarından çokkötü taraflannıalıyordu. Halkmiçin-
den çıkan ruhani lideher, çorbacılar, muhtarlar, yani
halkın menfaatlerini korumak için tayin edilen maaş-
sız memurlar, vazifelerini suiistimal ettiler. Bu uğur-
suz şahıslar halkı çeşitli yollardan sömürdûler ve'
çektikleri ızdıraba devletin neden olduğuna ınandır-
dılar. Onlan ısyana teşvik ettiler, fakat boyunduruk-
tan kurtarmak ve hüniyetlerini sağlamak ıçin hiçbir
gayret sarfetmedıler. Tam tersine halkın çaresizliğin- •
den yararlanarak yüksek makamlann gözüne girdi-
ler ve halkı soyarak servet yapfı/ar. 8u taktik, tama-
miyle başanlı oldu. Devletmemuriarımızyayetersiz-
likten, ya tembellıkten ya da ırkîgururianndan ötürü,
bu duruma herhangı bir tepki göstermıyor veya dev-'
letın çıkariarını kendi çıkahanna feda ederek bu ma-
aşsız memurlaha birlik olarak soyguna katılıyorlardı." [
Yukandakı satırtar bu yıl yazılmış bir yazıdan da alın-;
tılanmış olabilirdi doğal olarak. Oysa 1871 yılının ey- *
lül ayında, Bebek'te kaleme alınmış. Geçenlerde Eren'
Yayınlan'ndan çıkan SadrazamÂliPaşa IHayatı, Za-'
manı ve Siyasi Vasiyetnamesı adlı, son derece ilginç •
kıtaptan. iki saygın ıktisat profesörunün, Süphan ve
Fuat Andıç'ın son derece ilgınç bır çalışması. Vasi-1
yetname, Sultan Abdülaziz e takdim edilmek üz&-;
re kaleme alınmış. Yazan Âlı Paşa, Osmanlı impara-
torluğu'nun ilginç bir döneminde hem dışışleri bakan-
lığı (hariciye nazırlığı) hem de başbakanlık {sadra-
zamlık) yapmış bir aydın kişi. Âli Paşa'nın basın ve
düşünce özgürlüğünden tutun, özelleştırme ekono-
misine kadar birçok konuda son derece ilginç ve za-
manından çok ileri düşünceleri var. Türkıye'nın yapı-
sal aksaklıklarının kaynaklarına egilmek isteyenlerin
mutlaka okuması gereken bır belge bu kitap. Yüz otuz
yıl önce Batıyı da Doğuyu da ve ıkısı arasında sıkış-'
mış bir ımparatoıiuğu da çok iyi tanıyan bır devtet ada-
mının kalemınden çıkmış.
Süphan ve Fuat Andıç bu önemli tarihi belgeyi.
Türkçeye kazandırmakla yetinmemişler. Vasiyetna-'
menin kendisi kadar uzun bir ön çalışmayla okuru ay-
dınlatıyorlar. Gülhane Hattı Hümayunu, Kınm Harbı
ve Paris Antlaşması, Mılliyetçilik Akımlan, Eflak, Buğ-
dan ve Karadağ meselesi, Girrt, Mısırmeşeleleri, ka-
pitülasyonlar, reformlar ve Abdülazız'le Âli Paşa'nın
zamanını aydınlatan enfes bır deneme ile açılıyor ki-
tap. Geçmışe daırmiş gıbı gorünmesıne rağmen bu-
gune ışık tutan bır yapıt çıkmış ortaya. Özelleştııme-
nın savunuculan kadar karşrtlannı da ilgilendırmesı
gereken önemli bir belge/ kitap.
Süphan ve Fuat Andıç'ın bu güzel kftabını okurken,
bu konularda pek bilgi sahibi olmamama rağmen, ba-'
ğımsız ulusal kalkınma politikalarının karşısında olan
guçlere gitti aklım. Özelleştirme, küreselle^fıfe fılan
derken Dünya Bankası. tMF, Dünya Tıcaret Örgutü ',
gıbı, kapitalıst ülkelerın ve büyük sermayenın başta-
cı olan kuruluşlar hiç hoşlanmıyortar bağımsız ulu-
sal kalkınma polıtıkalanndan. Onlar başka, küresel
bır düzenın peşındeler. Bu düzen, gelişmiş ülkelerte ,
gelişmemiş ülkeler arasındaki açığı büyütse de, bo-
zuk toplum yapılarını ve gelır dağılımlarını büsbütün
bozsa da.
Sevgili Mümtaz Soysal beni bağışlar, bunları onun
iki üç hafta önceki bir yazısından kopya ediyorum.
Söyle dıyor Mümtaz Hoca: "Bilimde 'kalkınma eko
nomisi' denen bir disiplinin bulunduğunu unutma-
yan, her şeye karşın ulusal gelişme polıtikalannı ba-
ğımsızca surdurmek, dengelı buyüme strate/ıleriyle
kendi halklarının sosyal özlemlerinı gerçekleştırmek
isteyenler, artık bu düzenin paryalan sayılıyor"
Âli Paşa birçok konuda haklıydı. Çöken bir impa-
ratorluğun sorumlu bir_sadrazamı olarak. Onunla
başlayan ivme Turgut Özal'a ve prenslerine kadar •
geldı, onlan da geride bıraktı, Dokuzuncu ile aıle fo-
toğrafından geçtı; sarı basının yuppie'lennin "öteki
Türkiye" sine dayandı. Bizım gibi paryalar içın gen-
ye yalnızca okumak ve yazmak kalıyor. Bir de...
'Tanrılarm Tahtı Nemrut DağT
belgeseli tamamlandı
• KÂHTA (AA) - Adıvaman'ın Kâbta ilçesinde
bulunan Nemrut Dağı ve çevresindeki tarihi
mekânlarda 'Tannlann Tahtı Nemrut Dağı'
belgeseli çekimleri tamamlandı. Ekip Film
tarafından, Kommagene Krallığı'nın yerleşim
mekânlannda çekimi yapılan belgeselin
yönetmenlığini Tolga Örnek yaptı. Yörede 18
Ağustos'tan itibaren çekılen film ABD ve
Avrupa'da da yayımlanacak
Kevin Spacey, grevdeki aktörlere
100 bin dolar bağışladı
• LOS AıNGELES (AFP) - Kevın Spacey, girdikleri '
grev yüzünden malı sıkıntıda olan aktörlenn
derneğıne. 100 bın dolar bağışta bulundu. Aktörler •
Derneğı'nın beş aydır grev yapan ve sağlık- kalacak '
yer gibi masraflanrun altından kalkamayan yüzbin
üyesine küçük bır yardımda bulunduğunu belirten
Spacey, grevi desteklediğini ve aktörlerin yanında
olduğunu behrttı Amerikan Aktörler Derneği ve
Amerikan Radyo-Televizyon Sanatçılan Denıeği, '.
1 Mayıs'tan beri televızyon ve radyolardan teliflerini
alamadıklan gerekçesiyle grev yapıyorlar.
'Sanatçılar KoaJisyonu
7
i
• Kültür Servisi - Bee Gees, Tom Waits, i
Kathleen Brennan; Don Henley ve Sheryl Crow
tarafuıdan kurulan 'Sanatçılar Koalisyonu'na
katıldı. Koalisyon grubu, sanatçılann kayıtlannı
yeniden kullanabılme haklannı ellerinden alan
yasaya karşı çıkıyor. Bu ayın başlannda
Amerikan Plak Şırketleri Birliği fRIAA) ve
koalisyon temsilcilen. Kongre'ye gönderdikleri
ortak bir önende, bu yasa geçtiği takdirde 'kiralık
iş' yasasının yeniden canlanacağını
belirtmişlerdı. 1999'da kabul edilen yasa. aslında
RlAA'nın tehf hakkı yasasını daha kapsamlı hale
getırme yönünde sunduğu teklıfin bır parçası. Ve
şımdı sanatçılar bu yasaya karşı savaşmak için
bırleşıyorlar. Bu yenı uygulama, plak şırketlerinin
tam da yenı on-lıne pazarlann belırmeye
başladığı bır zamanda sanatçılann yapıtlanna
sonsuza kadar sahıp olmalanru sağlıyor. Sayılan
49'u bulan koalisyonun diğer üyeleri arasuıda
Bruce Spnngstecn \e Billy Joel da bulunuyor.