Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
2 9 AĞUSTOS 2000 SALJ CUMHURİYET SAYFA
17
Bodpum
Bodrum Sualtı
Arkeoloji Müzesi
Müdürü Oğuz Alpözen
"Antik Halikamassos"u
yazmış... Alpözen,
çılgın eğlencelerden
uzak, antik bir kentin
ve müzede sergilenen
eserterin öyküsü ile
başka bir dünyayı
anlatıyor kitabında...
Kendi öyküsü de ilginç:
"1962 yıh
Temmuz'unda,
Turgutreis Yassıada
açıklannda bulunan
Doğu Roma Batığı'nın
kazısına katılmak üzere
Istanbul Üniversitesi
Edebiyat Faküttesi
Klasik Arkeoloji
Bölümü tarafından
Bodrum'a gönderildim.
O tarihten sonra Suara
Arkeolojisi'nin
kurucusu Prof. Dr.
George F. Bass'ın pek
çok kazısına katıldım.
Kazılar ve araştırmalar
birbirini kovaladı. 1968
yılında, kale içindeki
müzede uzman olarak
göreve başladım. 1978
yılından beri müzenin
müdürüyüm... Bir ömrü
kale içinde oturarak
geçirmedim...
Şövalyelerin kalesi
içinde dünyanın en
büyük sualtı arkeoloji
müzesi bulunuyorsa,
bu; 'Türkiye
Cumhuriyeti'nin temeli
kültürdür' diyen
Mustafa Kemal
Atatürk'ün öğretisinin
sonucudur."
Kazdıklarının üstüne
yatanlara duyurulur!
Elektronik posta: somOpostaxuiTdHffiyetcom.tr Tel: 0.212.512 05 05 Faks: 0.212.512 44 07
- Deniz Baykal,
balonla uçarken
gözden kaybolmuş...
"Geri dönüşün
provasını vapmıstır!"
cuz siyaset pazannda biz gazetecitere büyük
iş düşer... Muhalefetin başı akşamdan düşün-
müştaşınmış, iktidann, memieketi batırdığına
karar verrniştir, sabahın köründe patlatır de-
meci... Bir gazeteci ordusu, hükümetin başının önünü
keser:
- Efendim, sizin memieketi batırdtğınızı söytediler, bu
konuda ne diyorsunuz?
- Kendisine sonmalı... Battığını nasıl hissetmiş?
Ertesi günün manşetleri kurtulmuştur:
"Neresine batmış!"
Sonunda memleket, karşılıklı otuaıp konuşmayan si-
yasetçiler yüzünden batar, batmıştır da!
Hükümetin memurlarla iigili kanun hükmünde karar-
namesi, Çankaya Köşkü'nden dönmeye başladığından
beri başkent Ankara'daki gazeteciler isteseler de iste-
meseler de yine fazla mesaide...
Cumhurbaşkanı veto edince Başbakan dedi ki...
Başbakan'ın açıklaması üzerine Cumhurbaşkanı'na
Sinyaller
yakın çevreler dedi ki...
dumhurbaşkanı'na yakın çevrelerin değertendirmesi
karşısında Başbakan dedi ki...
Kanun hükmünde kararname, "devlet krizi"ne neden
olmadı ama galiba siyaseti ucuzlattı...
Içine sindiremediği gelişmeler karşısında fazlasıyla
üzülen Başbakan Bülent Ecevit. özel bir mülakatta öy-
le şeyter anlatıyor ki deneyimli gazetecinin "Cumhurbaş-
kanının yetkiterini mi stnırlandıracaksınız" sorusuna mu-
hatap oluyor.
Başbakan soruyu "0 kadannı şimdiden soylemeye-
yim" diye yanıtlıyor ve böylece "Köşk'ün yetkisini kıs-
ma sinyali" veriyor...
Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer ise fazla ko-
njşmaktan hoşlanmadığı için ertesi gün kendisine ya-
SESSÎZ SEDASIZ (!) NURÎKURTCEBE
kın çevreleri konuşturuyor
"Sayın Cumhurbaşkanı, Cumhurbaşkanlıgı makamı-
nın sahip olduğu yetkileri fazla bulduğunu daha önce
kamuoyu karşısında dile getirmiştir. Kendisi ilkeli bir in-
sandır. Sayın Cumhurbaşkanı'nın görüşlerinde herhan-
gi bir degişiklik yoktur. Bu çerçevede kendisinin, sözü
edilen anayasa değişikliğine katkı yapma eğiliminde ol-
duğu belirtilebilir." Böylece, Başbakan'ın "Köşk'ün yet-
kisini kısma" sinyaline Cumhurbaşkanı "Haydi gel, bir-
likte kısalım" sinyali veriyor. Gelin görün ki, aynı Başba-
kan, başka bir gazeteciyle yaptığı özel mülakat sırasın-
da bir gün önce verdiği sinyale yeni sinyaller ekliyor
"Bugünden yanna cumhurbaşkanının yetkilerini da-
raltacak somut bir çalışma söz konusu değil."
Başbakan Ecevit de Cumhurbaşkanı Sezer de trafik
ışıklarına uyan kişiler. Ancak siyasetteki sinyaller, trafik
sinyallerine benzemiyor. Karşılıklı sinyaller, siyaset tra-
fiğini karıştınyor; biz gazeteciler için iyi de memleket için
ne olur, orası belli değil!
^ ^ ••
TantaffnOrafdekiIıaşkanoperasyonui
Milas'a bağlı ûren kasabasında
1989'dan beri üç dönem belediye
başkanı seçilen orman mühendisi ve
CHP'li Kazım Turan diyor ki:
"Yaz sezonunun tam ortasında hiç-
bir gerekçe gösterilmeden Içişleri Ba-
kanlığı tarafından keyfi olarak görev-
den uzaklaştınldım."
Hakkındayolsuzluktan, zimmetten,
yüz kızartıct suçlardan dava açılmış ve
halen yargılanmakta olan belediye
başkanlannı bile görevinden uzaklaş-
tarmayan Içişleri Bakanı Sadettin Tan-
tan'ın, keyfi işlerin altına imza atma-
yacağını sanıyorsunuz ama Kazım Tu-
ran'ın görevden alınışı biraz farklı gö-
rünüyor...
Milas ören Belediye Başkanı, hak-
kında müfettiş soruşturması bile olma-
dan görevden uzaklaştırılıyor... Ge-
rekçesiz görevden alınmasından son-
ra, Milliyet gazetesinde 6.5 dönüm
araziyi konu alan bir haberle
Kazım Turan'ın "Arazi Kralı Si-
hirbaz Başkan" ilan edilmesi(
sanınz Sadettin Tantan'ın işi-
ni biraz daha güçleştiriyor...
Çünkü, Turan ailesinin Oren'de de-
deden kalma 140 dönümden fazla
arazisi bulunuyor!
Ve sonunda görevden uzaklaştır-
manın olmayan "gerekçe"sinin ucu,
ören'in rantını yemek isteyen ve
ANAP'a ziyadesiyle yakın birkaç hol-
ding patronunun "bahane'sine daya-
nıyor... Kazım Turan'ın belediye baş-
kanlığından uzaklaştırılmasında, hol-
ding patronlarına yakın ANAP'lı bir
milletvekilinin adı da ortalıkta dolaşı-
yor... Hal böyle olunca, Içişleri Baka-
nı Tantan'ın da ören'deki "başkan
operasyonu"na ilişkin kamuoyuna
inandıncı bir açıklama yapması kaçı-
nılmaz oluyor...
Memur Sendikacılığı
veKHK
Dr. SABİHA ÇAYCI
İş Hukuku Uzmanı
Memur, işvereni devlet olan,
statü hukuku çerçevesinde
görev yapan, gelirini emeği
karşılığında alan, bu açıdan
emekçi-işçi sayılması gere-
ken kişidir.
Tüm dünyada memurun ça-
lışma koşulları devlet tarafın-
dan tek yanlı saptanmıştır. Bu
durum devlet-memur ilişkisi-
ne uzun süre egemen olmuş-
tur.
özellikle Avrupa'da başla-
yan "aydınlanma dönemi"nin
ardından devletin yetkilerinin
sınırlandınlması gündeme gel-
miştir. Sosyal ve demokratik
ülkeler kabul gördükçe me-
murlar örgütlenmiş ve bu iliş-
ki demokratik bir hak niteliği
kazanmıştır. Ekonomik krizler
memurlann yaşam düzeyleri-
ni etkilediğinden örgütlenme-
ler ön plana çıkmış ve memur
sendikacılığa başlamıştır.
Bugün ülkemizde sık yaşa-
nan ekonomik kriz, memuıia-
rın reel gelirlerinin süratle düş-
mesine neden olmuş ve me-
mur sendikacılığı gündeme
gelerek yıllarca tartışma ko-
nuşu olmuştur.
Ülkemizde de memur sen-
dikaları kurulmaya başlamış,
ancak anayasal güvenceye
kavuşturulmamıştır.
ILO'nun üyesi olan TC,
ILO'nun 87 sayılı "Sendika öz-
gürtüğü ve Sendika Hakkının
Korunması Sözleşmesi"n\
1992 yılında onaylamıştır.
ILO'nun toplusözleşme ve
grev hakkına ilişkin 98 sayılı
sözleşmesinin bazı kamu gö-
reviisi kategorilerini kapsama-
dığı göz önüne alınarak hazır-
lanan kamu kesimi çalışanla-
nnın çalışma ilkelerini hazırla-
yan 151 sayılı sözleşmeyi de
TBMM 1992 yılında onayla-
mıştır.
Her yıl Isviçre'de yapılan
ILO'nun genel kurulunda me-
murun sendika hakkının korun-
maması konusunda yoğun
eleştiriler alan ülkemiz, şimdi
de söz konusu olan AB üye-
liğinin standardını yakalamak
için, AB'ye üye ülkelerin me-
murun sendika hakkının ya-
sal sınırlarını izlemek duru-
mundadır.
Ülkemizde son yıllarda ku-
rulan memur sendikalanna ve
konfederasyonuna yapılan
baskılar ve antidemokratik uy-
gulamalar temel bir hak olan
sendikal hakkı ortadan kaldı-
ramamıştır.
Çalışma ve Sosyal Güven-
iik Bakanlığı hazıriadığı "Kamu
Çslışanlan Sendika Yasa Tasa-
ra"nı 1992 yılında Bakanlar
Kırulu'nasunmuşturvetasa-
nhâlâ TBMM'den geçirilerek
yjsalaştırılamamıştır.
Bunca yıllık mücadeleden
sonra 1995 yılında anayasa-
«j! yapılan değişiklikle, me-
mırlar sendika kurma hakla-
n a kavuşmuş olmalarına kar-
şn pek çok eleştiri almış olan
tsarının, hâlâ yasalaşmamış
«omasını anlamak mümkün
<tğildir. Memura sendika hak-
Mdanıyan yasanın TBMM'den
geçirilmesi veya çok ihtiyaç
duyulan kapsamlı bir memur
reformu yasası, son günlerin
en güncel konusu olması ge-
rekirken memurlann işten atıl-
malannda yargı dışı bir yöntem
getiren KHK aniden siyasi gün-
deme girmiştir. Sendika ya-
sası çıkanlmazken memurun
iş güvencesi de siyasetçi ta-
rafından irtica ve PKK baha-
nesiyle elinden alınmak üze-
redir.
Memurun sendikal haklan
güvence altına alınmış olsay-
dı, KHK'nin kabulü ve uygu-
lanması zorlaşırdı. örneğin
grev hakkı tanınan kamu per-
sonelinin tüm hakkını kullan-
ması etkili olabilirdi.
Söz konusu KHK ile de sen-
dikal faaliyetler güvence altı-
na alınmadığı için, sendikal
faaliyette bulunan, hak ara-
yan memurlar kolayca işten
atılabileceklerdir.
Her şeyden önce KHK me-
murlar üzerinde önemli bir
baskı aracı olabilir. KHK büyük
ölçüde sendikalı olma özgür-
lüğünü kısıtlar, memurlar ara-
sında iftiralar ve rekabet ne-
deniyle büyük huzursuzluk do-
ğar.
Özgürlükçü demokratik ül-
kelerde çalışma hakkı-yaşam
hakkı eşanlamlı olarak görül-
mektedir.
Işçiye bir ölçüde iş güven-
cesi veren yasa tasansının da
yıllardır kabul edilmemesi ne-
deniyle, çalışanlar devlete gü-
venip devlette görev almanın
bir güvence getireceğine ina-
nıriardı.
KHK konusu günlerdiryazı-
lı ve görsel medyada tartışıl-
dı; köşe yazarian ve uzman
hukukçular görüşlerini belirt-
tiler. KHK'nin hukuki yönünü
tartışmak bizce en çok anaya-
sa hukukçulannın görevi ve
yetkisi içerisinde olduğundan,
konunun özüne inerek görüş
belirtmeyi uygun görmüyoruz.
KHK ile bölücü ve irticacı
memuru yasaya uyarak ve yar-
gı karan ile görevinden alma
yolunun hukuk devletine ya-
raşır bir yol olduğu açıktır, ak-
sini yapmak hukuk dışı bir ta-
sarruf olur.
Hükümetin amaca ulaşmak
için bu yolu seçmiş olmasının
nedeni, siyasi yapısı bilinen
TBMM'den böyle bir yasanın
geçirilmesinin çok zor oldu-
ğudur.
KHK'yi onaylamayan Cum-
hurbaşkanı'na kamuoyunun
ve hukukçulann verdiği des-
teğin nedeni ilkelerinden ve
hukuktan ödün vermeyen, ül-
kemizi hukuksuzluktan kurta-
ran bir hukuk adamına ülke-
mizin ihtiyacı olduğuna olan
inancıdır.
Hükümet, Cumhurt>aşka-
nı'nın tutariı davranışını göz
ardı edip hukuksal değil siya-
sal davranmasını istemektedir
ki bu istekte ısrar etmek Cum-
hurbaşkanlıgı makamına say-
gısızlığı bir gelenek haline ge-
tirebilir.
Her ne pahasına olursa ol-
sun, bu tehlike göze alınma-
malı ve geriye dönüşe özenil-
memelidir.
HAYVANLAR ISMAÎL GÜLGEÇ igulgec@yahoo.com
ÇtZGtLtK KÂMtL MASARACI
•••I. . ı - . i
BULUT BEBEK MRAYçtrrçt
HARBt SEMtH POROY semihpomy@yahoo.com
TARtHTE BUGÜN MVMTAZ ARIKAN 29 Ağustos
BELGRAD'IN FETHJ..
1521'D£ BUGLMJ, OSA4AMU KtA/YETLE&İ BetGMCÎI
£L£ 6BÇİRM$rİ. ASLtfJDA SİR S/KP KEMrİ OLAN
BEL&ZAD, OŞMANUCAJZ 'A <A&ŞI £Al/UMMAM
YErBISL/ GÜÇLE/Zİ BÜLUHMADIĞ/NDAN KOM-
ŞU MACAeiSTMfJ'A gtG4K(LMtŞrr.PAPi-?A'H
KAMUUt &ULTAN SÛLSYMAN, rAtfTA ÇJKfÇfN-
OAN BlR. YfL SONRA İUC SEf=EfZiNİ GE&ÇEK-
LEŞT~İR.İYOK, HEPEF OtARAK DA AAACAR.İS-
•TAM'I seçiyoeou. 8£LSRA0, KANUUI'NİN
OMÜMDB DURAN ENGELLEISDEM Si&YOf..
K/IGACrtfJ VE GEMİLE&LE 7Z/A/A NEH&f'N-
PEN YAP/L/M SALD/&CAR. 774M 2.9 SÜM SÜ&
MÜf, SOA/UAJDA, BEJJGGAD TESUM OLMuf.
TV.PAPİŞAH KEAJTE ERTES/ GütJ 6iREC£*Tl.
BAKIRKÖY 5. SULH HUKUK HÂKİMLlĞl'NDEN
DosyaNo: 1998/336 KararNo: 1998/692 ' ' '.*'
tkame olunan vasi tayini davasının yapılan dunışnıasında: Davanın kabulü ile, kendisini evlat edinen Yüksek Yoru'nım vefatı
nedeniyle halen velayet altında bulunmadığı anlaşılan küçük Istanbul ili, Fatıh ilçesi, Hatice Sultan Mah. cilt: 025/13, sayfa: 63
ve kütük sıra no: 991 'de nüfusa kayıtlı halen Istanbul, Bahçelievler, Eski Londra asfaltı, (Adnan Kahveci Bulvan) Sezer Apt. No:
115 (115) D: 17'de ikamet eden Süleyman ve Zahide'den olma 10.8.1985 doğumlu Güllan Yonı'nun vesayet altına alınmasına,
kendisine Manisa, Merkez Dılşikar Mah. Cilt: 012/04, aile sıra no: 380, sıra no: 4'te nüfusa kayıtlı ve aynı yerde ikamet eden tey-
zesi Mehmet thsan kızı 12.4.1941 doğumlu Yücel Mazlum'un TMK'nun 354. maddesi gereğince vasi olarak nasp ve tayinine,
23.7.1998 tarihinde karar verilmiş olup ilan olunur. 22.8.2000 Basın: 47549
GÖRÜŞ
İRFAN TURKYILMAZ *
Yeminli Mali Müşavirlik
3568 sayılı yasa ile 1989 yılında mükellef ve kamu
ilişkilerindeki kayıt ve vergi düzen akışını sağlayarak
hizmet veren kimselerin yasal statüye ve unvana ka-
vuşturulması ile öncelikle bu işi rneslek olarak seçmiş
kişiler, mükellefler ve kamuda bir rahatlama hissedH-
mişti.
Herkes bulunduğu tahsil ve konuma göre müraca-
atını yaparak kazanımlanna göre mesleki unvan aldı.
Ancak yasadan kaynaklanan bazı boşluklar hâlâ gi-
derilmiş değildir.
Çok özel ve hassas bir rneslek olması gereken Ye-
minli Mali Müşavirlik (YMM) meslegine, en az on yıl-
dan fazla tek bir konu üzerinde yoğunlaşarak uz-
manlaşmış kışilerin meslek unvanı verilerek mesleğe
alınmasının ve ezberci bir yöntemle hazırianıp sınav-
la meslek unvanı venlmesinin son derece sakıncalı ol-
duğu, meslek ahlakını zedeledığı ve mesleki değerle-
ri aşındırdığı ortadadır.
3568 sayılı yasa ile beJki de dünyada ve diğer mesi
lek örgütlerı arasında eşi görülmedik bir şekilde ve sü-
rede, yurtıçındecxjalar, coğrafi bölgemizde mesleki bü"-
lik ve uluslararası meslek örgütlenmesinde en aktif rol
alan üst birliğımız TÜRMOB'un, bu hızlı gelişmeler
karşısında, 3568 sayılı yasanın ve mesleki kurallarjR
iyileştirilmesı konulanna gereken hassasiyeti göster-
mediği kanaatindeyım.
Ülkemizde rezalet derecesinde var olan vergi kaçak
ve kayıplannın yanı sıra bir de son dönemlerin moda^
sı olan:
Batınlan şirketlerin, içi boşaltılan ve kamuya yıkılâh
bankalann,
SPK'ye tabi olan hisse senetlerini yükseltip düşy^-
ren kurumlann,
Hayali ihracat KDV iadelen ve vergi indirimleri, mıj':
afiyet ve istisna kullanımları için münferit veya tam tas-
dik kapsamında (Güya maliye denetiminden sıyıra-
caklar) venlen raporların altında maalesef 3568 sayı-
lı yasa ile yetkilendirılen Yeminli Mali Müşavirlerin mû-
hür ve imzaları bulunmaktadır.
3568 sayılı yasaya tabi meslek mensubunun yap-
mış olduğu görev kamu ağırlıklıdır. Bu nedenle önce-
likle etık kurallara uymak zorunluluğu vardır.
Mesleğinı ve aldığı yetkiyi kamu ve halkın aleyhine,
kendi ve dahil olduğu çıkar grubu lehine kullanan mes-
lek mensupları hakkında emniyet ye adli makamlar-
dan önce meslek odalarımız ve TÜRMOB'un derhâl
harekete geçip yasadan aldığı gücünü kullanarak ge^
rekli tedbırlen almasını beklemek, meslek mensubu ola-
rak en doğal hakkımızdır.
Birkaç ay önce Izmir polisince bılgilerine başvurmak
üzere emniyete davet edilen üç YMM için Izmir YMM
Odası ve TURMOB ufak da olsa bir tepki koymuş idi.
Gerekli olduğunu başından ben savunduğum YMM
mesleği, dünyanın hiçbır ülkesinde olmadığı gibi, Cü<-
kemizde de her şeyde olduğu gibi bırilerine haksız ödül-
lendirme olarak sunulmaktadır. ,
Böyle bir uygulama, yaşanan her şeye rağmen dş-
vam edecekse, YMM'lik, 3568 sayılı yasa dışında ye-
ni bir yasa ile şekillendinlmelidir.
Bu mesleğin, etik sistemi uygulayan ülkelerde un-
vanı Certrfied Public Accountant'dır. Karşılığı: So-
rumlu Mali Müşavirliktir, Muhasebeciliktir veya
doğruyu ve gerçeği kamu adına tasdikleyen yet-
kilidir.
Her dönemde münferit gibi olan hayali ihracat ile KDV
iadelen ve aniden banka ve şırket batmalan, özellik-
le son on yılda sanki örgütsei patlama yapmıştır.
Bu işletmelerin hemen tamamının YMM'ler veya
Bağımsız Denetim Kuruluşları'nca denetlendiği ve fa,-
aliyetleri ile mali durumlannın raporlandığı ve kamu-
oyuna ilan edildiği bilinmektedir.
Yasal olmayan işlemlere bulaşan meslek mensup-
lan hakkında, adli ve idari takibat yapıldığı halde, mes-
lek yasası gereği odalar ve üst birlik iigili birimlerince
takibat başlatıldığı pek duyulmamıştır.
Bu konuda meslek örgütlerinin yaptınmlı davranmâ-
sı şarttır.
fzmir'de yaşanan bir olayda 6 YMM, Bursa'da ya-
şanan bir olayda 4 YMM örgütlü olarak bir eylem için-
de bulunuyorsa.. bu olaylara münferit olay olarak ba-
kılamaz. '•
Bu örnekler Maliye Bakanlığı tarafından yaratılan,
mükellef işlemlennın raporlanması adı altında salınan
bir çeşit salmanın bile, haksız verilen belgeli yetki sa-
hiplerinin Hazine'yi soymaya kalktıklannın açık örne-
ğidir.
Olaylara defterdarlık yapmış bir YMM'nin, Sayıştay
denetçiliği yapmış bir başka YMM'nin, merkezi dene-
tim kadrolanndan gelmiş başka YMM'lerin ve mali ida-
rede halen görevli şahıslann bulaşması veya adlannın
böyle akçalı olaylarda polıs ve adli kayıtlara geçmesi
meslek açısından şaıbedır, ayıptır, yazıktır.
Her musibette bin hayır vardır diye bir özdeyiş var-
dır. Bu nedenle 3568 sayılı yasanın tamamı ve özej-
likle YMM'lerle iigili bölümü yeniden ele alınarak re-
habilite ve disipline edilmelidir.
Hatta yukarıda belırttiğım gibi ayn bir mesleki olu-
şumun sağlanmasının (Örneğin: Hukukçu olarak avu-
katlık mesleğini fiilen icra edenler için baro, hukuki tas-
dik işlemlerini yapanlar için noter odası gibi) tüm mes-
lek mensuplan için büyük fayda sağlayacağı görüşün-
deyim.
C *) Serbest Muhasebeci ve Mali Müşavir «
BULMACA SEDAT YAŞAYAN
1 2 3 4 5 6 7 8SOLDANSAĞA:
1/Sacda pişiri-
len yuvariak pi-
de. 2/ Eli işe
yatkın, becerik-
li... Ray üzerin- 3
de işleyen bir
taşıma aracı. 3/
Zararauğrama
tehlikesi... için-
de yük taşınan
aracın boş du- 7
rumdaki ağrrh- o
ğı. 4/ Ikaz... ö
"Yücedağba- 9
şında bir top —
— idim/Rüzgâr değdi,
yağmur yağdı eridim"
(Karacaoğlan). 5/ Bir 2
büyük yetke sahibini 3
perde arkasından yö-
neten kimse. 6/Birno-
ta... Soyundan gelinen 5
kinıse. 7/"—muhab- 6
beti": Yararsız şeyler-
den konuşma... Kuzu
sesi. 8/Birorganımız...
Portekiz halk şarkısı.
9/ Amaçlanan sonuç... Tatlı bir çörek.
YUKARIDAN AŞAĞIYA:
1/ Halk dilinde kuru incire verilen ad... Bir oyun yâ
da fıbnde aniden yaratılan komik dunımlar. 2/ Pier-
re Loti'mn bir romanı. 3/ Sibirya'da geliştirilen kjzak
köpeğiırkı. 4/Bırcinsserçe... Birbağlaç. 5/Satranç1
-
ta bir taş... Asya'da bir ülke. 6/ Istatistikte, bir grup
veri içinde en sık rastlanan değere verilen ad... "—-
Kuyruğu": Aziz Nesin'ın öykü kitabı. 7/ "Çalmak,
aşırmak" anlamındaargo sözcük. 8/ "Oğuz — " : Ka-
rikatür sanatçunız... Büyük erkek kardeş. 9/ Uyarma
işini yapan kimse ya da şey... Yön göstermek için be^
li yerlere konulan işaret. '