Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
29 AĞUSTOS 2000 SALI CUMHURİYET SAYFA,
i l U.K. kultur@cumhuriyet.com.tr 15
Sinan Çetin, eski TürkfilmlerininyenMençeMldiği MaziKalbimde Yanuhrprojesiniyiirütüyor
'SinemamesajsanatiIŞILGÖRECİ
Sinan Çetin, 'Komiser
Shakespeare' adlı filminin
çekimlerini tamamladı. Yönetmen,
şimdî de sahibi olduğu Plato
Film'in prodüksiyonunu üstlendiğı
eski Türk filmlerinin yeniden
çekilmesini içeren Mazi Kalbimde
Yaradır projesini gerçekleştiriyor.
- Şu ana dek çektiğiniz fdmlerde
senaryoya hiç bağh kalmadığınız ve
doğaçlama çekimler yapüğınız için
eleştirUdiniz. Sonfilminizdeise ilk
kez bir senaryoya bu kadar bağh
kakuğınızı söylediniz.
ÇETİN - Senaryoya yine bağlı
kalmadım, bunun da kimseyi
ilgilendirdiğinı zannetmiyorum. Bir
insanın şarkı söyleme ya da yemek
yapma tekniği ya da film çekme
tekniği o kadar şahsıdir ki, bana
yapılan bu eleştiri, bir insana ' niye
öyle yürüyorsun' eleştirisini
getirmek kadar saçma. Ama
herhalde dünyada benim kadar
senaryoya bağlı kalmak isteyen
yoktur. Hani bir cümle vardır 'Petrol
vardı da biz mi içtik?' diye, benimki
de o hesap, senaryo vardı da ben mi
çekmedim?
- Kendiniz senaryo yazmayı
düşünmediniz mi?
ÇETİN - Düşünmedim çûnkü ben
senaryo yazaîrken çok sıkılıyorum.
Aynca senarist değil film
yönetmenıyim. Senaryolanmı, sette
kamerayla yazıyorum ve zaten
senaryolar da film bittikten sonra
film üzerinden yazılıyor.
'Propaganda'da da öyle yaptık.
- Komiser Shakespeare nasıl bir füm
oldu?
ÇETİN - Bu film bir anlamda
'Propaganda'nın devamı sayılabilir.
Çûnkü 'Propaganda', Türkiye'nin
resmi ideolojisini inceleyen ilk
filmdi. Bu çalışmayla, hantal,
hamaset edebiyatı yapan, muhteşem
Türkiye devletinin aslında
eleştirilebilir bir şey olması
gerektiğini, hatta eleştirilmesinin
çok gerekli olduğunu vermeye
çalıştık. 'Propaganda'nın devamı
çûnkü o fılmde de devletin sadece
devlet olması ve bunun dışmda
hiçbir görevi üstlenmemesi
gerektiği konusunda eleştirel bir
bakışım vardı.
'Sinema bir biçim sanatıdır'
- Filmin özelükle iletmek istediği bir
mesaj var mı?
ÇETİN- 'Propaganda'nın da
'Komiser Shakespeare'ın de vermek
istediği mesaj, devletin hukuk
devleti, daha doğrusu önüne
herhangi bir sıfat almayarak sadece
devlet olarak anılması gerektiğidir.
- Genekle, seyircinin çok beğendiği
bir ya da iki kuşak öncenin
oyunculanna yer verivorsunuz. Bu
fılmde de Gazanfer Ozcan uzun bir
aradan sonra fılminbde sinemaya
döndü. Onunla çaüşmak nasıidı?
ÇETİN - Gazanfer Özcan'la
çahşmaktan çok mutluyum. Ben
zaten Gazanfer ağabeyi o kadar çok
severdim ki onunla karşılaşınca
uzun zamandır görmediğim babamı
görmüş gibi oldum. Çok değerli bir
insan.
Çok büyük bir profesyonellikle
çalıştı bizimle. Kadir tnanır zaten
yıllardır sinemada, Türk halkınm
yaratmış olduğu büyük bir
kahraman ve çok iyi bir yüz. Eski
aktörlen oynatmamın başka bir
sebebi de yeni kuşaktaniyi
sayılabilecek oyunculann çokâ£
n
"
olması. KemalSunal'ı,
Kadir Inanır'ı, Gazanfer özcan'ı,
Müjde Ar'ı oynatmayıp da kimi
oynatayım ki
17
- Uzun süredir gündemde olan ve
eski Türk fîlmlerinin yeniden
yapılmasını konu alan 'Mazi
Kalbimde Yaradır' projesinin
yapımmı sahibi olduğunuz Plato
Film üstlendi Sivah beyaz 10 fılmi
yeniden çekeceksiniz. Bu filmleri
seçerken ölçütleriniz ne oldu?
ÇETİN -Açıkçası o konuda benim
çok etkim olmadı. Mustafa
Aiboklar ve Mutena Açık filmleri
seçtiler. Proje Ayşe Sarp'ın genel
koordinatörlüğünde yapıhyor. Eski
fılmlere olan sevgimden ve 'bu
filmler yeniden yapdsa ne gûzel oiur'
fikrinden yola çıkılarak yapıldı bu
proje. Bu arada amaçladığımız, hem
genç yönetmenlerin kendilerini
kanıtlamasına hem de yeni bir pazar
oluşmasına bir fırsat vermekti.
- Sinemamızdaki konu sıkurası bu
projenin oluşmasına bir neden
olarak gösterilebilir mi?
ÇETİN - Türkiye'de ilk defa yapılan
remaking projesi dünyanın her
tarafında yapılan bir şeydir ve
bunun konu sıkıntısından
kaynaklandığmı söylemek yanlış
ûlur. Çünkü sinema tamamen bir
yapma etme, bir edim sanatıdır. Bir
fikir, senaryo sanat değildir.
Kâğıtlann, senaryonun görüntü
haline dönüşme sanatıdır. Zaten
dünyada da çok fazla hikâye yoktur.
Dünya sineması da hep aynı
hikâyeleri çeker. önemli olan kendi
yorumunu getirebilmektir. Hâlâ
Shakespeare çekiyorsak, bu konu
sıkmtısından değil hikâyenin
mükemmelliğinden kaynaklanıyor.
Sinema bir biçim sanatıdır, bir
mesaj sanatı değildir. Sinemanın ne
anlattığı ve bence hepsüıden
önemlısi nasıl anlattığı önemlidir.
'\feni bir sinema anlayışı ohıştu'
- Nostaljik fdmlerin bir hikâye
anlatnğı ve yönetmenlerinin tek
kaygısının da bu hikâyeyi anlatmak
olduğunu söylüyorsunuz. Bu
bağjamda gûnûmüz yönetmenlerini
başka kaygüar taşıdığı yolunda
eleştiriyor musunuz?
ÇETİN - Günümüz yönetmenieri
bence artık düzelmış durumda. Ama
on yıl önce, açıkçası Türk sineması
gri bir döneme girmişti. Seyirciye
film yapmak yerine festivallere ya da
eleştirmenlere film yapıldığı bir
dönemdi. Fakat yeni kuşak
yönetmenler seyircinin kutsal
olduğunu yeniden keşfettiler ve
seyircısıyle tekrar buluştu. Berfan In
Beriin, Istanbul Kanauanmın Altmda,
Eskıya, Herşey Çok Güzd Obcak,
Propagandafilmlerininyakaladığı
trendle yeni bir sinema anlayışı oluştu
ve bu da Türk sineması için oldukça
sevindirici bir şey.
- Genç kusakta beğendiğiniz
sinemacılar kimler?
ÇETİN - Genç yönetmenieri
gerçekten çok başanh buluyorum.
Umur Turagay, Mustafa Altıoklar,
Haznn Başaran, Reha Erdem,
Kuthığ Ataman beğendiğım
sinemacılardan.
- Bir prodüksiyon şirketi sahibi
olmak size ne gibi özgürlükler
getiriyor?
- Aslmda böyle bir şirkete sahip
olmak beraberinde hem özgürlüğü
hem de esareti getiriyor.
Prodüksiyon yapma imkânlanna
sahip olmak bize yirmi dört saat
ürHye de ilk defa
yapılan remakingprojesi
dünyanın her tarafında
yapılan bir şeydir ve
bunun konu sıkmtısından
kaynaklandığını söylemek
yanlış olur. Çünkü sinema
tamamen biryapma etme,
bir edim sanatıdır. Bir
fıkir, senaryo sanatı
değildir. Kâğıtlann,
senaryonun görüntü
haline dönüşme sanatıdır.
içinde bir filme başlama olanağı
veriyor. Başka bir yönetmenin beş-
altı ay sürecek çalışmalarıru, biz çok
daha kısa zamanda
tamamlayabiliyoruz. Kötü tarafı ise
sürekli üretim yapmak zorunluluğu
olması. Çünkü bir şirket
yönetiyorsunuz ve bir şekilde bu
şırketin ayakta kalması lazım.
- 'Mazi Kalbimde Yaradır' projesi
toplumun büyük kesiminin
beğendiği filmleri yeniden ceidyor.
Fakat ayru şekilde yine büyük bir
kesim bu filmleri Ldeyemeyecek
çünkü filmler Cıne5
sponsorhığunda çekildiği için
gösterim hakkı öncelikH olarak bu
kanala ait Neden bu filmleri sinema
projesi olarak düşünmediniz?
ÇETİN- Filmlerden bazılan çok
güzel olursa, onlann sinema
kopyalannı da yapıp vizyona
sokacağız. Ben bu konuda söz
verdim yönetmenlere. Çünkü bu
fılmlerin sinemada gösterilmesinin
de oldukça hoş olacağını
düşünüyorum.
- Sinan Çetin bu projede neden
yönetmen olarak yer almadı?
ÇETtN- Inanılmayacak derecede
yoğun bir dönemdeyim. Iki sinema
filmi çektim, bir yandan televizyon
çekimleri vardı, açıkçası zaman
yetersizliğinden kaynaklanıyor.
insanın taşa yazılan tarihi: MimariSIRMAKÖKSAL
Leiand M. Roth Mimarhğın öy-
küsü adlı kitabında mimarhğm tari-
hini anlatırken, atalanmızm bize bı-
raktıklan ilk mimari mirasın mezar-
larolduğundan söz ediyor. "Bu şekü-
de inşa ettiğimizyapılan yalmzca kıs-
men betirti bir işlevsel kullanımı yeri-
ne getinneleri için şekillendirdiğimi-
zi de keşfederiz; mimari yapdann ilk
baştan beri bir toplumsal inanç sim-
gesi olarak inşa edihniş olduklannı
görürüz. Mimarhk, temel toplumsal
kurumlan belki bir milyon yaşmda
olan insan ailesinin fizyolojik olduğu
kadar psikolojik gereksinimlerini de
karşüar."
Tcphımsalyapıyı beürleyen ortam
Bu anlayıştan yola çıkarak Roth
mmariyi, insanın taşa yazılmış tari-
hi olarak tanımlarken mimariyi salt
bir tarihi belge olarak değil. ayru za-
maıda toplumsal yapıyı belirleyen, de-
ğitıren ve içinde yaşanmakta olunan
oram olarak da ele alıyor. Aynı dü-
şühceyi paylaşanlarm sayısı ise azım-
saıacak gibi değil.
»öz gelimi ünlü Ingiliz devlet ada-
rn VVinston Churchill. savaşta yıkıl-
ncş olan parlamento binasınm yeni-
l«emesinden önce, eskisiyle aynı mo-
dfcde bir bina yapılmasmı savunur-
k^a "Önce biz yapılanmtn şekillen-
cüyoruz,sonra da onlarbizi şekfllen-
eKyor" diyor ve istediği planın uy-
gaianmasını sağlıyor. Çünkü Churc-
fcnl Ingiliz parlamenter sisteminin bu
jrrlamento binasmın mimari biçi-
tnyle sıkı birbagı olduğuna inanıyor.
Amerikalı mimar Louis 1. Kahn da ay-
nı görüşte: "Bir yapı yapnğınızda bir
yaşam kurarsuuz. O yaşamın içinden
çıkar ve onunla gerçekten bir yaşam
kurarsuuz. Sizle konuşur o. Bir yapı-
nın yalmzca işlevini anlarsanız, o bir
yaşam çevresi olmayacakbr."
Romalı Vhrivius ise yaşam çevre-
si yaratmamn koşullanru, dayanıklı-
\)k, yararlılık ve zarafet olarak tanım-
lıyor. Yirminci yüzyılm önemli eko-
mandan bu yana bu yapı bütün dün-
yaya haz veriyor. Bu kesinlikle sağ-
lam bir ekonomidir.''
Roth'un, ne yaparsak yapalım ken-
disinden kaçınamayacağımız sanat
olarak tanımladığı mimarinin öykü-
sünü anlattığı kitabı, Gombrich'in
SanatmÖyküsü adlı çalışması gibi sü-
rüklüyor bizi peşi sıra..
Mimarideki arayışlann, deneyle-
rin nasıl da çağımn çevre sorunlan,
larda yapılması gerekmekteymiş.
Batı müziğinin akışım değiştirmiş
olan Bach bile yapıtlannı, bunlann ça-
lınacağı salonlann mimari yapısını
gözönüne alarakbesteliyordu, çünkü
akustik yetersizlikler nedeniyle her sa-
londa her ses duyulmuyordu, ya da he-
nüz çözülememiş yankı sorunu nede-
niyle bazı sesler fazla (!) duyuluyor-
du. Aynı biçimde birçok binada, son-
raki kuşaklar tarafindan gereksiz bu-
A\.othmimariyi, *insanın taşayazılmış
tarihi" olarak tanımlarken mimariyi salt bir
tarihi belge olarak değil, aynı zamanda
toplumsalyapıyı belirleyen,
değiştiren ve içindeyaşanmakta olunan
ortam olarak da ele alıyor.
MİMARLIĞIN
ÖYKÜSÜ
nomistlerinden Galbraith ise belki
de konuyu en kesin açıklığa ulaştın-
yor: "Kamusalyapıdageridönüş yal-
mzca yapuun sağladığı kolayhklara
bağb değildir. Onun topluluğa sağta-
dığı hazlarla ilgüidir. Dolayısryla birya-
pı çokpahaholabilirama sağladığı haz
konusunda bir pazarhksöz konusu oi-
mayabilir. Çok mütevazı bir masraf-
la kotanlmış çok daha mütevazı bir
yapı Mümtaz Mahal ve Şah Cihan'ın
öhîlerinin kahnolan için kalıcı ve hij-
yenik bir koruma sağla>abilirdi ama
Şah Cihan çok daha fazla para har-
cayarak Tac Mahal'i yapardı. O za-
teknik olanakJan veya olanaksızhk-
lan ve yaşam anlayışı ile belirlendi-
ğini, ama bir sonraki kuşağın yaşa-
mının da içine doğduğu binalann
arasında büyüdüğünü gördüğünüz-
de hiçbir yapırun taş yığını olmadı-
ğım, bizim gerçekten de taşa yazıl-
mış bir tarihimiz, öykümüz olduğu-
nu iyice anlıyoruz.
Sözgelimi, uzun yıllar kilise mü-
ziğinin ve ilahilerin yapısım belir-
leyen etmenlerden başlıcasmın, çö-
zülememiş bir mimari sorun, akus-
tik olduğunu öğreniyoruz. Öyle ki,
salt bu nedenle ilahilerin belli ton-
lunup yargılanmış bezeklerin aslmda
bambaşka işlevler gören parçalar, me-
sela su oluklan, olduklannı okuyoruz.
Aynı biçimde Kaliforniya'da bulu-
nan ve çağı için fazla süslü olan Car-
son binasmın, aslında ekonomik kriz
nedeniyle kızılağaca talep azalınca
bu işkolundaki işçilere iş yaratmak
amacıyla biraz da bu ağacm reklamı
olsun diye tasarlandığını görüyoruz.
Taşlarla yazdığımıy vasiyetimiz
Ama bu tatlı öykü epik bir yan da
taşıyor kuşkusuz. Şöyle soruyor
Roth: "İyibir mimari,bizimle,bizim
yararumza olan bir iletişim kurar;
onm sayesinde daha insan oJuruz. Ba-
nnaktan, yararh bir maldan, gelgeç
bir oyundan daha fazla bir şeydir.
Kültürel önceKlderimizi nasıl dûzen-
lediğimİTİn, kim ve ne olduğumuzun
ve neye inanHtgımıyın inşa edihniş
kaydHfar. Taşlarla yazdığunız vasiye-
timizdir. Bugün inşa ediyor okhığu-
muz vasiyet nedir?"
Galbraith'ın tanımladığı sağlam
ekonomiden çok daha başka bir şe-
yi anlayarak yapılmış çirkin binala-
nmıza baktığunızda, üstelik bir kıs-
mının da aym ölçüde yararh ve çok
daha güzel olan başkalannı yıkarak
çifte masrafla kotanlmış olduğunu
düşündüğümüzde -sözgelimi Park
Otel'i- yazmakta olduğumuz vasiye-
tin tüyler ürpertici olduğunu gör-
memek elde değil.
Getecek kuşaldan dûşflnmeuyiz
Şehrin siluetini hiçe sayarak dikti-
ğimiz gökkafes, semtlerin kimliğini
bozarak her bulduğumuz yere kondur-
duğumuz ayna kaplı ucubeler, resto-
rasyon adı altmda hokkabaza çevir-
diğimiz eski binalarve üstünden bul-
dozerle geçmekte hiçbir sakınca gör-
mediğuniz sarnıçlar bizim bu çapul-
cu zihniyetimiz hakkında da, köşe
dönmeci ekonomimız hakkında da
gelecek kuşaklara neler anlatacak
kimbilir?
Gelecek kuşaklar hakkında da bir
kez daha düşünmeliyiz zaten. Bu ge-
lecek kuşaklanmızdan kaç binini çü-
rük binalanmızın enkazlannda kayıp
listesine eklemek üzere hazırlıklar
yapmaktayız acaba?
Woody Allen ve karısı Soon-Yi
ikinci Mr ks evlat edMler
• WASHINGTON (AFP) - The New York Daily
News gazetesinin haberine göre, 64 yaşındaki
aktör Woody Allen ve 29 yaşındaki kansı Soon-
Yi, Manzie adını verdikleri altı aylık bir kız
çocuğunu evlat edindiler. Bebeğüı ismini
Allen'ın hayran olduğu caz müzisyeni Sidney
Bechet'nin kendisine müziği öğreten Manzie
Johnson'dan esinlenilerek konulduğu öğrenildi.
Çiftin geçen yıl evlat ettikleri ilk çocuklannın
ismi de Bechet konulmuştu. Allen ve Soon-Yi,
1997 yılında Venedik'te evlenmişlerdi. Soon-Yi,
aktörün Mia Farrow ile beraberliği sırasuıda çift
tarafindan evlat edinilmişti.
Latin Grammy Ödülleri
13 Eylül'de sahiplerinibutuyor '&
• Kültür Servisi - Latin Grammy ödülleri 13
Eylül'de sahiplerini buluyor. 40 ayn dalda ödül '
verilecek törene, Gloria Estefan, Jennifer Lopez,
Andy Garcia ve Jimmy Smiths konuk olarak
katılacak. Emilio Estefan Jr. ve Carlos Vives altı
dalda ödüle aday gösterilirken Shakira ve Marc •
Anthony beş dalda adaylıkla onlan izliyor. r j
Tören 120 ülke televizyonundan canlı ^
yayımlanacak. , 2
Hoflywood'da11yaşmdabiP •
yönetmen
• LOS ANGELES (AFP,) - 'Camp Grizzly' adlı •''
filmin yapımcılan gelecek fihnleri için \
yönetmen kolruğunu on bir yaşındaki Charlie
Stovall'ı oturtacaklar. Stovall, başrolünde Dan
Haggerty'nin oynayacağı aile komedisini
yönetmek için film şirketiyle anlaşma yapmak
üzere. Holywood'un en genç yönetmeni ünvanmı'
taşıyan Stovall, ilk fılmini sekiz yaşmdayken bir ^
televizyon kanalı için çevirmişti. Çocuk
yönetmenin son filminin çekimleri eylül ayında '.
başlayacak. Stovall, kendisine örnek olarak 13
yaşmdayken film çekmeye başlayan Steven
Spielberg'i aldığını belirtiyor.
U2'nun soistf Bono Saraybosna'da
• SARAYBOSNA
(AFP) - Ünlü Rock
grubu U2'nin solisti
Bono, müzıklerini „>
ve senaristliğini R
üstlendiği, Wim
VVenders'in 'The --,
Million Dollar
Hotel' adlıfilminin,<
bu sene ö.'sı
düzenlenen 9
Sarajevo A
Uluslararası Film
Festivah'nde
sunuşunu yapmak
üzere
Saraybosna'ya gjtti. Festivale, Sam Mendes'in
Oscar ödüllü 'American Beauty' ve aktör Steve
Buscemi'nin yönetmenliğini yaptığı 'Animal
Factory'nin de içinde bulunduğu 115 film
katılıyor. Bono, Saraybosna yaranna verdiği
konserlerden sonra, ülkede çok sevilmiş ve
Bosna pasaportuyla ödüllendirihnişti. %
Nırullah Ataç Küffiyatı \
tamamlamyor
• Kültür Servisi - Nurullah Ataç'ın
'Dergilerde-Söyleşiler' dizisi, önümüzdeki
günlerde YapıKredi Yayınlan'ndançıkacak. J !
Yayınevi daha önce de 'Bütün Yapıtlan' "
dizisinde yazann kitaplanm basmıştı. Dizinin
son kitabı olan 'Dergilerde-Söyleşiler', ustanın
1941-1956 yıllan arasmda dergilerde yer alan
denemeleri ve gazetelerde yazdığı yazılan §
kapsayan iki bölümden oluşuyor. 'Diyelim-Söz -;
Arasmda', 'Günlerin Getirdiği- Sözden Söze', '
2
'Karalama Defteri-Ararken', 'Okuruma
Mektuplar-Prospero' ise yazann yayınevi s
tarafindan daha önce yayimlanan kitaplan **
arasmda yer alıyor.
Ayşegül Sanca-AN Darmar '
piyano semineri \
• Kültür Servisi - Yıldız Teknik Oniversitesi -
1
Müzik ve Sahne Sanatlan Bölümü'nce seçkin
sanatçı ve öğretim görevlilerini genç sanatçılarla
buluşturmayı amaçlayan bir piyano semineri
düzenlenecek. Devlet sanatçısı Ayşegül Sanca ve
Ali Darmar tarafindan verilecek seminer, seçme ••
sınavı ile belirlenecek 12 aktif katılımcı ile "
yürütülecek. Seminer bitiminde, katılımcılar, b
üniversite dekanlığınca verilecek sertifıkayı n
alacaklar. Seminerler 9 Eylül'de yapılacak seçme *i
smavmm ardından 11-16 Eylül arasmda
yapılacak. Son başvuru tarihi ise 5 Eylül olarak -
beîirlendi. _,
Türk ve Yunan sinemacriap
Ürgüp'te buluşacak
• Kültür Servisi - Türk ve Yunan sinemacılar
18-21 Eylül 2000 tarihleri arasmda Ürgüp'te bir '
araya gelecekler. Kültür Bakanlığı, Ankara -
Sinema Derneği ve Ürgüp Belediyesi'nin birlikte:
düzenleyeceği 'Drama Ürgüp'e O Kadar Yakm
Ki' adlı etkinlikte Drama Film Festivali'nin
seçtiği kısa ve uzun metrajlı Yunan fıhnlerinden
oluşan bir program izleyiciye sunulacak. Festival
programında Pantelis Voulgaris'in 'Taş Yıllar',
Fatos Lambrinos'un 'Doğum Günü Partisi ya da
Sessiz Bir Balkan Öyküsü', Sortis Goritsas'ın
'Balkanisateur' ve Costas Kapakas'ın 'Nane ''
Likörü' adlı filmleri yer alıyor
u