18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumhuriyet İmtiyaz Sahibi: Berin Nadi Genel Yayın Yönettneni: Orhan Erinç • Genel YayınKoordınatörü- Hikmet Çetinkava # Yazıışlen Müdürii: Ibra- him V ıldız # Sorumlu Müdür: Fik- ret llkiz # Haber Merkezi Müdürii: Hakan Kara Isühbarat Cengiz Yıidınm • Ekonomı özlem Yü/ak • Kultur Handan Şenköken • Spor Abdülkadir Vücelman • Makaleler Sami Karaören • Duzeltme Abdullah Yazıcı • Fotoğraf Erdoğan Köseoğlu 0 Bılgı-Belge Edibe Boğra • Yurt Haberlen Mehmet Faraç Yayın Kurulu: tlhan Selçuk (Başkan), Orhan Erinç, Hikmet Çetinkaya, Şfikran Soner. tbrahim Y ildız. Orhan Bursalı, Mustafa Balba>. Hakan Kara. Ankara Temsilcisr Mustafa Balbay Atatüık Bulvan No 125.Kat4,Bakanlık]ar-AnkaraTel 4195020 (7 hat). Faks 4195027* lzmır Temsılcısı Serdar Kıak, H Zıya Blv 1352S.2<'3Tel 4411220, Faks 4419117•AdanaTemsJcısı Çetin Yiğenoğiu, Inönü Cd. 119 S No 1 Kat 1, Tel. 363 12 11, Faks 363 12 15 Muessese Müdüru Üstün Aktnen 0 Koordınatör Ahmet Korulsan # Muhasebe Bülent Yener • Idare Hüseyin Gürer • Satış FazUetKuza MEDY4 C: • Yönetım Ku/ulu Başkanı - Gene! Müdür Cülbin Erduran 0 Koordınatör Reha Işıtman # Genel MûdürYanlimcısı SetdaÇoban Tel 514 07 53 - 51395 80-513846(^61.Faks.5138463 Ya)nnla>ııı \e Basao: \ cnı Gün Haber Ajansı, Basm \e Ya>ıncılık A Ş Törkacagı Cad 39 41 Cagaloğlu 34334 lstanbul PK 246 - Sırfcecı 34435 Istanbul Tel (0212)51205 O5(2Ohat) Faks (O2I2I5H 85 95 wwTv.cumhuriyet.com tr 16AĞUSTOS2000 Imsak:4.29 Güneş: 6.08 Ögle: 13.16 Ikindi: 17.02 Akşam: 20.09 Yatsı: 21.41 Ray Charies htanburda • İSTANBUL(AA)- Ünlü caz ustası Ray Charies, konser vermek üzere lstanbul a geldi. Dün sabah ABD'den Türkiye'ye gelen sanatçı, Atatürk Havalimanı'nda Rumeli Holding Protokol Müdürü Abdullah Nebioğlu Tarafından karşılandı. "Rumelihisan Konserleri" etkinlikJeri çerçevesinde, dün gece bir konser veren sanatçı, bu akşam son kez Istanbullu sevenleriyle olacak. Tıp dûnyasından • CHICAGO(AA)- Kanadalı araştırmacılar, erken doğan (prematüre) bebekJerde, doğumun ilk bir ayı ile bir yıl ıçinde ölüm riski bulunduğunu saptadı. Amenkan Saglık Birliğı yayın organı JAMA'da yayımlanan araştırma raporunda, ölüm riskinın, 32 haftada doğan bebelderde yükseldiği, 32 haftanın üzerindeki erken doğumlarda riskin orantılı olarak azaldığı behrtıldi. Prematüre bebeklerde ölümün solunum yetersizliği ve enfeksiyonlardan meydana geldiğini saptayan bihm adamlan, gebelik sırasında geçen her günün, anne karnındakı bebeğin sağlığı ve gelışmesi açısından büyük değer taşıdığına işaret ediyor. Raporda, araştırmalann, erken doğumlann önlenebilmesi açısından da sürdürüldüğü vurgulandı. Avsezonu açıhyor • ANKARA (AA)-Av sezonu bugün açıhyor Avcılar, sadece çarşamba, cumartesi. pazar ve resmi tatil günJennde avlanabilecekler. Orman Bakanlıgı'ndan yapılan açıklamaya göre, Merkez Av Komısyonu, 2000- 2001 av dönemine ait uyuhnası gereken kurallan belırledi. Orman, jandarma ve emniyet teşkilatlan ve muhtarhklar, yasaklara riayet etmeyenier hakkında kanuni işlem yapacakJar. Suçlulardan av hayvanı türüne göre 10 milyon ile 1.5 milyar lira arasında değişen tazminat istenecek Buaradaav suçu işleyenlerin av silah ve malzemelerine Türk Ceza Kanunu'nun 36. maddesine göre el konulacak. Tiirk turizmi dış basında • ANKARA (AA)- Başanlı bir turizm sezonu geçiren Türk turizmi, dış basında da yankı uyandınyor. Turizm BakanJığı'ndan dün yapılan yazılı açıkJamaya göre Ispanyol Tiempo dergisınde Izmir ve Ege kıyılannı tanıtarak, Izmir'den Homeros'un beşiği ve bölgenin kalbi olarak söz ettiği belirtıldı. Haberde zeytin ve çam ağaçlanyla çevrili Izmir'de Osmanlı kültürünün izlerinin bulunduğuna da yer verildi. Ispanya'nın El Pais-Elviajero gazetesi de tstanbul'u Doğu'nun Paris'i olarak nıtelendirdi. Kanada'nın St Cathannes Standart Saturday Travel Gazetesi ise Türk hahlannın güzelliklerine yer verdi. Jm Bergama'dakiantikkentin baraj sularından kurtanlabüeceği belirtiliyor /ıllimıoi Zeugtna olmasmYUSUFÖZKAN İZMİR - "Ege'nin Zeugması" olarak bilinen ve birkaç yıl içinde Yortanlı baraj sulan altında kala- cak Bergama daki antik Allianoi kentinin, yapılacak baraj seri dü- zenlemeleriyle kurtarılmasının ola- naklı olduğu belirtiliyor. Kentin sağ- lık alanında dünyanm sayılı tarihi değerlerinden biri olduğuna dikkat çeken uzmanlar, aynlacak maddi kaynaklarla bölgenin dünya sağlık ve kültür turizmine kazandınlması gerektiğini vurguluyor. Helenistik çağda Bergama'nın sayfiye yeri olan ve başlatılan kazı çalışmalannın ardmdan dünyanm ortaya çıkanlan 5. Asklepieion'u (sağlık merkezi) olduğu anlaşılan Al- lianoi antik kenti. DSl"nin yapımı- nı sürdürdüğü Ybrtanlı Barajrnın su- lan altında kalmaktan kurtulacağı günleri bekliyor. 1970 yılında pro- jelendinlmesine karşın 1994 yılın- da yapımına başlanan baraj inşaatı hızla sürerken Bergama Müze Mü- dürü Ahmet Yaraş başkanlığında yürütülen antik kenti kurtarma ka- uzmanlar, baraj sulannın antik ken- te zarar vermesinı önleyecek iki set yapılabileceğıni ve "birleşikkaplar usulü" gibi yöntemlerle sulann bir tünel aracılığıyla başka bir alana aktanlmasının mümkün olabilece- ğini belirtiyorlar. re ve arkeoloji dünyasının sataiplen- diğiölçüde de kredi olanağı ve özkay- nak yaranJabilir" diyor. Tatil yapmadan bu antik kenti çı- karmaya çalıştıkJannı belirten Ber- gama Müze Müdürü Ahmet Yaraş, "Henüz tam olarak geç kalmış sa- • Uzmanlar sular altında kalacak antik kenti kurtarmak için baraj projesinde yapılacak düzenlemelerle dünyanın ortaya çıkanlan 5. Asklepieion'unun (sağlık merkezi) kurtanlacağını, böylece geniş bir turizm potansiyeli yaratılacağını söylüyorlar. zısı çahşmalannda da, mümkün ol- duğunca daha fazla tanhi eserin gün ışığına çıkanlması amaçlanıyor. Antik kentin, baraj üzerinde ya- pılacak yeni düzenlemelerle kurta- nlabüeceği ve gelecek kuşaklara aktanlabileceği belirtiliyor. Teknık Uzmanlar, antik kentin etrafının kanallarla çevrilebileceğini ve ken- tin baraj gölü ortasında kalabilece- ğinı de belırterek "Antik kentin ye- rinde kalması ve bu ek işlem yapıl- ması durumunda 7 trihon gibi bir ek kaynağa gereksinim vardır. Çev- yıhnayız. İki ayn set yapıldığı tak- dirde etrafi göl olnıak üzereyine an- tik çağdaki gibi bir sayfiye yeri ol- ma olasıhğı var. Bu da kullanımını çokdaha güzel kılacak. Burası hem turizm hem de kültüraçısından dün- yanm çok önemli tarihi dokulann- dan biri olacak" diye konuştu. TMMOB'ye bağlı Inşaat Mühen- dislen Odası (tMO) Genel Başka- nı Muzaffer Tunçağ da, Ilısu Bara- jı'nda olduğu gıbı Bergama'da da za- mana karşı bir yanş olduğunu anım- satarak, bınlerce yıllık kültürel mi- rası koruma kaygılannın yöre hal- kının su talebiyle çeliştiğini vurgu- ladı. Türkiye 'deki yüzlerce arkeolojik yerleşim bölgesinde olduğu gibi buradaki hatanın, bütünsel birplan- lama yapılmaması ve Kültür Ba- kanlığının zamanında yeterince il- gi göstermemesı olduğunu vurgu- layan Tunçağ. "Şimdi yapıbnası ge- reken, iki kamu kuruluşu olan DSİ ile Anıtlar ve Müzeler Müdürtü- ğü'nün bir araya gelip her iki tara- fi da tatmin edecek bir çözünıde an- laşmasıdır" dedi. SlYANÜR TEPKÎSt ' Yaşama hakkımızı tehdit ediyorlar' OZANYAYMAN tZMİR - Uşak Valisı AyhanÇevik'in, "Buına- den içimizdeki vedışımız- dakişergücJere karşı mut- lakaişletilecektir""}ünün- deki açıklamalannın ar- dından, Çevre Bakanı Fev- zi Aytekın'in de, "Yörede- kiatanrezervinintoprağın albnda kahnasına kimse razı olamaz. Siyaniir altm çıkarmada kuOanılan bir yöntemdir. En ileri tekno- İoji kuOanılarak, çe\ re>e veinsanlara zarar venne- yecek şekflde Eşme'de al- tm çıkanlacak. Bumın için izinveriüytM"'* dıye konuş- ması. Uşak'ta büyük tep- kiyarattı. Uşaklı köylüler, Berga- malılann verdığı müca- deleyi örnek aldıklannı ve sonuna kadar direnecek- lerinibıldiriyorlar. Katran- calar Köyü Muhtan Meh- met Usta, Bakan Ayte- kin'ın "madeninçalışnnl- mas içinizin\criKwr" yö- nundekı açıklamalanna serttepki göstererek, "Biz izin vennedik'' dedi Bergama "da işletilmek ıstenen siyanürlü altın ma- denine karşı köylülerin onderlığini yapan Oktay Konyar da, Bergama, Uşak ve diğer bölgeler- deki yurtaşlann daha sağ- lıkJı bir çevrede yaşama hakkını savunduklarını belirterek, "Çevre Baka- nı"nın L şak'taki işJetme- >e Uişkin izin verildiğini açıklaması, altıncı şirket- lerin Türkiye'de yeni bir operasyona başladığını gösteriyor" dedi. Rekor için yuzdu tndianapolis'te ha\ uzdan rekor çıkü. Olünpiyatlara gidecek takımı befirlemek için yapılan ABD takım seçmelerinde, 200 metre erkekler su-tüstûnde Lenny Krayzelburg 1.57JrHk derecesiyle yeni bir rekorun sahibi oldu. Çok iyi bir çıkışla rakjplerinden sıynlan Kraj^elburg, 200 metre sonunda birinci olurken otimpiyat elemelerinde yeni bir rekora da imza atti. (REUTERS) HALK SAĞLIĞI UZMANI PROF. AMATO'DAN TEPKİ TÜBİTAK raporu iıısam yok saydıASUMAN ABACIOĞLU tZMtR - TÜBlTAK tarafindan Ovacık Altm Madeni ile ılgili ha- zırlanan raporda, "Danıştay kara- nnda insan ve çevre sağlığuıı teh- dit ettiği öne sfirülen risklerin tü- müyle gidcrildiği \a da kabul edi- lebüir limitlerin çok aJtına çekildi- ği" göruşunün altına ımza atan bı- lim adamlan arasmda sağlık uz- manlannın bulunmadığına dikkat çekildi. Halk sağlığı uzmanlan. al- tın madencihğınden kaynaklanacak insan sağlığına yönelik "olası risk- lerin" gelecekte ortaya çıkabile- ceğini ve bugünden ortadan kaldı- nlamayacağını belirterek, "risk yoktur" denilemeyeceğini vurgu- ladılar. TÜBlTAK raporuna dayanan Başbakanlık genelgesi doğrultu- sunda ll Sağlık Müdürlüğü'nce Iz- mir'de oluşturulan Ovacık Altın Madeni Inceleme Kurulu çalışma- lanm sürdürürken kurulun toplan- tılanna katılan DEÜ Tıp Fakülte- si Halk Sağlığı Anabılım Dalı öğ- retim üyesi Prof. Dr. Zuhal Ama- to, "TÜBtTAKraporunuhalksağ- hğı yönünden yeterii buhnadığı n yolunda görüş bildirdi. Bu görüşünü. öncelikle raporun hazırlanmasında halk sağlığı uzma- nının görev almamasına dayandı- ran Prof. Dr. Amato, "Böyle bir • Ovacık Altın Madeni Inceleme Kurulu'nda yer alan Halk Sağhğı Uzmanı Prof. Dr. Zuhal Amota, TÜBlTAK raporunda bir bilim kuruluşuna yakışmayan cûmlelerin yer aldığını belirtti. rapor nasıl çevre mühendisi olma- dan yazılamazsa, halksaghğı uzma- nı olmadan da yazüamaz" dedi. Öte yandan rapordaki, "insan sağ- hğma yönefik risklerin tümüyle gi- derildiği'' görüşünü de eleştiren Prof. Dr. Amato. yalnızca siyanür değil arsenik ve cıva gibi ağır me- tallerden kaynaklanabilecek sağ- lık sorunlannın bugünden belirle- nerek ortadan kaldınlmasının ola- sı olmadığını söyledi. "Halkınsag- hkyönündentaranmaa vezehirkn- me beürDİernıin önceden anlaşdma- a" gibi bir uygulamanın söz konu- su olamayacağını vurgulayan Ama- to. şunlan dedi: "Shanûrie intihann bile adh' üp- ta beürienmesi çok zor. Sağnkla fl- gOi risk, şu anda değil geiecekle fl- gili Kanser ve kronik hastahklar uzun \adede gelişir. Bunun aksini söylenıek gajri ciddi ve gayri büim- seldir. İnsanlan sürekli tarayacağız demeksorunu çözmez.Taramalar- la uzun etkiB genetik değisimi sap- tayamazsınız. Bunun için üstdüzey pahahbirlaboranrvarkunılnıasıla- zun. Bu da insanlann koba> haüne getirümesi demektir." Raporda ise TÜBlTAK gibi bir bilim kuruluşu- na yakışmayan cûmlelerin yer al- dığını, raporun çok çabuk yazıldı- ğı izlenimini aldığını vurgulayan Amato. "Bffim adamlan adına böy- le bir raporun talihsizük olduğunu düşünüyorum. Bir üniversiteli ola- rak böyle bir şeyi içime smdiremi- yorum" görüşünü savundu. Koııyaaltı içîıı Caıuıes i££o: Ttınlst savisında rekoriamı kınküğı Antaha'd» plajları dünva seviyesme j «etinııek için yeni projek'r üretiüyor. AntaJya'nın dünvaca ünlü Konyaattî .3 :" sahüiiçindeTuriznı Bakanlı«ı yeni biı projc başiatti. rtfltjüitc çab^ıaîaiînıe .^* ba^ladığı Kom aalö salıfliproje uv»ulama>a kımııitiukfa;) sonra haaı*—iJ11Mİ&- l)tr^»öıünüm<- kavuşacak. Temi/liğine daha çok ,«gj dikJtatediiecekoiansahildeayrKaküitüıvlınekânkır • şj^ da yer aiacak. Fransa'nın dümaca ünlü plajı Cannes örnekahnarakdii/enleneedkulan Koın aaltı sahiSöin , Türki>e*ıün taıubfumda kullanılaca^ bildîrild^J •. . ' t -r» Zeugma Yılmaz: Örnek çalışma yürütülüyor A.NKAR4 (Cumhuri- yetBürosu)-Devlet Baka- nı Mustafa Yıhnaz, Bire- cik Baraj 1 nedeniyle bü- yük bölümü sular altında kalacak olan Zeugma an- tik kentinde kurtarma ça- lışmalanmn aralıksız ola- rak sürdürüldüğünü bil- dirdi. Zeugma'da özel sek- tör, devlet sektörü ve sivil girişimin örnek çalışma yürüttüğünü kaydeden Yıl- maz, kazılar tamamlan- dıktan sonra dünyanm en büyük mozaik müzesi olan Tunus'u bile geçebilecek görkemli bir açık hava mü- zesının dünyaya kazandı- nlacağını iddia etti. GAP tdaresi'nden so- rumlu Devlet Bakanı Yıl- maz, dün GAP îdaresi Baş- kanı CHcayÜnver ve Zeug- ma'da kurtarma kazılannı sürdüren sivil girişimin temsilcileriyle birlikte, GAP Îdaresi Başkanlı- ğı' nda basm toplantısı dü- zenledi. Zeugma antik ken- tinin kurtanlması konu- sunda GAP ldaresi'nce yü- rütülen çalışmalar hakkın- da bilgi verdi. Yıhnaz, Zeugma'da ka- zı ve kurtarma çalışmala- nnın 9 yıldır sürdürüldü- ğüne işaret ederek kazı- larda elde edilen tüm bul- gulann belgelendığıni, mo- zaık, fresk gibi taşınabilir unsurlann yerlerinden ah- narak sergilenmek üzere Gaziantep Müzesi'ne ta- şındıklannı bildirdi. Sürdürülen kazılann, baraj ın su tutmaya başla- masıyla yeni bir aşamaya girdiğini anjatan Yılmaz, işin önemı nedeniyle Ga- ziantep Valiliği ve Özel tdare Bütçesi'ninolanak- lanyla acil kurtarma çalış- malannın başlatıldığını kaydetti. SÖYLEŞİ ATTİLÂ İLHAN Zurnanın Zırt Dediği Yer!.. Demek 'uluslaşma', 'ulusal d//'zorunluluğunu, diyalektik olarak getiriyor. Her bölge başka bir dil konuşursa, alıcıyla satıcı arasındakı diyalog, ülke çapında kurulamaz ki! Oysa satıcının, önce ulusal pazann 'tamamını' ele geçirmesi gerek- mektedir; şu halde 'ümmet dili'nden, 'ulusal bir dil' damrtılacak; önceki toplumsal düzende, 'ben- degân' ve 'zâdegân'ın kullandığı, sanat ve kültür dili 'demokratikleştirilerek' her yerde ve herkesin anlayabileceği bir düzeye kavuşturulacaktır. öyle de olmuştur. Bu mantık, demokratik dili, Ulusal Demokratik Devrim'in oluşmasına bağlıyor. Ulusal Demokra- tik Devrim, bir de Kültür Devrimi içeriyor ya, dilin değişmesi onun kapsamı içinde olacak! Ulusal De- mokratik Devrim, Ulusal Burjuvazi'nin tarihsel gö- revi! Söz konusu ülkemiz olunca, işler bu yüzden, bi- raz çetrefilleşmektedir. Çok yerde yazdım, Osman- lı 'bur]uvalaşacağı' dönemde Batlı Hıristyan ve Be- yaz' Emperyalizmler'in nüfuzu altına düştüğünden; 'Burjuvazi' ulusal değil, 'lövanten ve komprador' özelliklertaşıdı. Bizim Ulusal Demokratik Devrimi'mi- zin, 'Ulusal Burjuvazi'ce değil, '/v/////yefç/'aydınlarla 'Bürokratlar'; bir de, onlan, 'din elden gidiyor' ge- rekçesiyle desteklemiş olan 'Eşraf (ve 'Halk') tara- fından yapılmış olması, bundandır. Ankara Hükümeti, başlangıçtan itibaren 'millîsi- yasef güden bir 'halk hükümeti' olmak iddia ve is- tidâdındadır; demokratıkleşmeyi, çâresiz bürokratik yollardan gerçekleştireceği için de, 'ümmet dili'nden 'u/L/sa/dft"damrtmayı,aydınlarlayürütmeyeçalışmış- tr. Bu açıdan bakınca, Atatürk ün 'Dil Devrimi', 'Ulu- sal Burjuvazi'nin önünde sonunda ihtiyaç duyacağı bir 'Ulusallaşma'nın, o daha ortada yok iken, 'mer'iye- te konmasından' ibarettir. Nasıl egemenlik kesinlik- le Bürokrasi'nin eiinde iken, 'Egemenlik Kayıtsız Şart- sız Milletindir' ilkesi yürürtüğe konulmuş; bununla demokratik liberal toplumun temelleri atılmışsa; Os- manlıca'dan Türkçe sağılarak, 'Ulusal Pazar'm, 'Ulusal DiH de yaratılmak isteniyor. Bu çerçeve için- de 'DilDevrimi', tarihsel olarak doğru, yerinde birte- şebbüstür. şaşmaz gösterge! Atatürk dönemindeki gelişme süreci ve ulaştığı aşamayla, iş kendi diyalektiği içinde, tutarlı gö- rünüyor. Zurnanın zırt dediği yer, Inönü Cumhuri- yeti'nde beliren 'kültürel taban değiştirme' eğilimiy- le, dilin değiştirilmesi (özleştirilmesi) arasındaki bağ- lantıda! Şimdi isterseniz, birkaç satır da onu konu- şalım. Düşünmüş durmuşumdur: en 'aşın özleştir- meci' Ataç'ın, aynı zamanda, en 'aşın' Yunan/Lâ- tin yandaşı olması, özel bir anlam taşımaz mı? Taşımaz olur mu? Aslında Inönü döneminde Dil Devrimi'nin 'Uluslaşarak Çağdaşlaşmak' rayın- dan 'Bathlaşmak' rayına (Neo/Tanzimatçılığa) aktanldığının, şaşmaz göstergesi! İşin, bir de res- miyeti' vardı: Ataç, Inönü'nün 'özel dantşmanı' fi- lândı; 'yukardan' müsaadeli olmasa, bu derece ifra- ta gitmezdi; ayrıca bu marifeti 'Tek Parti, Tek Şef, Tek Millet' döneminin resmî organı Ulus gazetesin- de yapamazdı. Ayrıntı ama, ilginç bir nokta da şu- dur: Ataç'ın, Atatürk Dönemi dil tartışmalarında, adı pek anılmaz. Dedim kı, Inönü Cumhuriyeti 'Uluslaşarak Çağ- daşlaşma'y\, bunun için bir 'Ulusal Bileşim' arama- yı bırakıyor. Yunan/Lâtin kültürtabanını benimseme- ye yöneliyor; peki bu nedir, Yunan/Lâtin tabanlı "Hı- ristryan Batlı ve Beyaz' Emperyalizm'in, Tanzimaftan beri Osmanlı ya (ve bütün 'Mazlum Milletlere), 'cebren ve hile' ile benimsetmeye çalıştığı, 'Komp- rador' kültür 'ilericiliği'n'ın yeni bıraşaması değil mi? Nasıl Osmanh'da Tanzimatçılık, 'Komprador' Bata kültürünü benimsemiş; 'seçkin', tabiatıyla milletten ayn, bir aydın tabakası yetiştirmiş; bu aydınlan 'kul- lanarak', Batı'lıların isteklerini Osmanlı'ya kabul et- tirmesini sağlamışsa; bu Yeni/Tanzimat'çılık da 'seç- kin' biryönetici aydın türü üretecek, Türkiye'nin Ba- tı'ya angaje olmasını sağlayacaktı. Sağlamadı mı? Mustafa Kemal dönemindeki an- ti/Emperyalist, Müdafaa-i Hukuk'çu, 'Millî Siyâ- set', Inönü döneminde terk edilerek, usul usul, Ba- ü'nın Atlantik'çi siyasetine angaje olunur. öyleyse, tasfiyecilik, uydurma kelimelerie yeni birTürkçe yap- mak çabası; aslında 'dilsel'm yerine, 'ulusal ve öz- gün' (tabii laik) bir bileşim yarat/lması gayretlerinin, terk edildiğini deyimlediği kadar; 'komprador' bir kültüre yönelişte, bu uydurma dilin, unsurlardan bi- rini oluşturduğunu da deyimlemektedir. Hepsi birbi- riyle ne güzel çakışıyor, görmüyor musunuz? O halde 'dilde ilericilik' diye gençlere belletil- mek istenen 'özleştirmecilik' (Tasfiyecilik) Mus- tafa Kemal döneminin dildeki 'ulusallaşma' ha- reket değil, Inönü döneminde TDK tarafından be- nimsenip 'resmileştirilmiş' olan Ataç uydurma- cılığıdır. Amacı Yunan/Lâtin kültürünü benimse- mek olan, uydurmacılık. Bu sözüm yabana 'ıleri- ciliği' edebiyatımızda Birinci (Garip) ve Ikinci Yeni akımlannın sahip çıkması da, bundan ileri geliyor. Her- kesin bildiği üzere, bunlar 'komprador' tabanlı akım- lar. Hem 'biçimci', hem 'bireyci' hem de Bat 'mu- kallitii "Seçkinlıkleri' de, pekgizlenemez. Popülereği- limleri ile, aşın alafrangalıklannı örtbas edemezler. Hal- ka yukardan baktıklannı da! Zaten, handiyse içgü- düsel bir tepkiyle, 'komprador' alafrangalığına di- renmiş olan, geniş halk yığınlanyla niye diyalog ku- ramıyorlar, işte bundan! Meraklısılçin Not Böylece, yıllardan beri Osman- Iıca/Türkçe kavgası üzerinde, ne düşündüğümü, bir kere daha gözden geçirmiş olduk. Daha önce be- lirttiğim gibi, günümüzde, bu yararsız bir çatışmadır; zira, asıl büyük çatışma, Ingilizce ile Türkçe arasın- da yaşanıyor; herşeyden önce, yurtseverlerin, Türk- çe safında buluşması şart!.. Neresinden bakılsa, geçen yıl, hareketli -hatta be- reketli- bir yıl oldu; katkılarınızın da renklendirdiği bu köşede, gündem diye millete yutturulan, 'yavanlık- lann' dışında kalmayı başardık, ilginç ve önemli so- runları tartıştık; epeyce bir mesafe aldığımızı sanıyo- rum. Şimdi izninizle, birkaç haftalık bir tatile çıka- cagım; dönüşte, kaldığımızyerden devam ederiz. http^/www.prizma.nettr/AILHAN http://www.bilgiyayır>evi.com.tr./ailhan Faks/0-212/2601988
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle