18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
12 AĞUSTOS 2000 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER Bektrik zammtna tepki • BURSA(AA)- Tuketıcılen Koruma Demeğı Yonetım Kunılu Üyesı Fıkn Karagöz, aylık I50kılovatsaatıaşan elektnk tuketımıne vuzde 50 oranında zam \apılmasının, vatandaşı cezalandırma anlamına geldığını soyledı Karagöz asgan yaşam standardının sağlanması ve ınsanı ıhtı>açlann karşılanabılmesı ıçın. en az 200kılo\atsaat elektnğın tuketılmesı gerektığıne dıkkatı çekerek yapılan zammın dar gelırlı aılelen de etkıleyeceğını ılen surdu "r uksek oranlı zamlarla elektnk tasarrufunun sağlanamayacağını sa\ unan Karagöz, tele\ ız\on, buzdolabı, çamaşır makınası ve utu kullanan hıçbır aılenın 200 kılovatsaatın altında elektnk tuketmeyeceğını belırttı UzayKampı mezunlan • IZMİR(AA)-ABD Uzav Kampı Vakfı lısansı altında Ege Serbest Bolgesı'nde kurulan Uzay Kampı Turkıve, Turk. Yunan ve Amenkalı oğrencılenn katıldığı. 5 gunluk programmın 8 donem mezunlannı verdı Lzay Kampı Turkıye'nm kurucu uyelennden bıh olan lzmır Tıcaret Üdası nın, Tûrk-Yunan dostluğuna katkı sağlamak amacıyla bır araya getırdığı 6 Yunan oğrencı ıle Uzay Kampı Turkıye'dekı programa katılan dığer Amenkalı ve Turk oğrencıler programı başanvla tamamladılar Gerdek gecesi YORK(AA)- ABDde yapılan araştırmalar çıftlenn gerdek gecesi ılışkıde bulunmalannın arzudan t,ok "görev ıcabı" oJdugunu ortaya çıkardı Uzmanlann bu voldakı goruşunun venı evlı çıftler tarafından da doğrulandığı belırtılıvor Internet'te açılan ve venı evlılenn ılk gece hıkâyelennı anlattıklan bır sıtede de 'Şavet o gece seks v aptıvsanız, bu ne7aketıni7dendır" goruşu sav unuldu Bu arada evlıhk \e duğun stresının, çıftlenn o gece seks yapma ısteklennı vok ettığı de uzmanlarca saptandı Yerel yönetimler kararnamesinde, metropollerdeki 'plan anarşizmine' son veriliyor... Büyükşehirlere imar disipliın OKTAY EKİNCİ Buyuk depremın bı- nncı yıh nedenıyle "ya- pdaşma sorünlan" ye- nıden guncellık kaza- nırken, ozelhkle Bü- yükşehir Belediyele- ri nde en çok yakınılan konu da kımılenne "i- mar anarşistieri" bılc denılen*belde''beledı- yelenndekı "bağunsız planlama nyghriiigii" 3O3OSayılıBuyukşe- hır Beledıyelennuı Yo- netımı Hakkında Ka- nun'dakı "yasal boşluk- tan" yararlanarak ana- kentın nâzım plan dı- sıplınıne "uymadan" ı- mar kararlan verebılen belde beledıyelen hak- kında bugune dek en eleştırel yaklaşımlan Adana Buyukşehır Be- ledıye Başkanı Aytaç Durak gostermıştı Hukumetlenn, aynı kentsel alandakı nufusu 2000'ı aşan her yerleş- me bınmmı, buyukşe- hırlenn ımar butunselh- ğını gozetmeden "ba- ğımsız beledhe" yapa- rak, demokrası adına Belde belediyelerinin 'bağunsz planlama yetkileriyie' yaratüklan plansız vapılaşma Antaha'da bu görüntüleri yaratü. metropol kentlen "planlanamaz" hale getırdığını vurgulayan Aytaç Durak, ben- zer sıkıntılan yaşadıkJan halde "sivasi çekjngenlik" ıçınde bunu pek dıle getıre- meyen dığer Buyukşehır Beledıyele- n'nın de "sözcüsü" mısyonunu ustlen- mıştı ı t Befclr Kumbul'un çıkışı . Son zamanlarda ıse yıne aynı konuda daha "radikal" bır çıkış Antarya'da goz- lenıyor Buyukşehır Beledıye Başkanı Bekir KumbuL yıllardır "büyükşehir" olabılmek ıçın sıyasılere adeta "yalvar yakar" olan dığer kentlenn beledıye baş- kanlannı da şaşırtan bır cesaretle şoyle konuşuvor "AntaJya'nınbuyukşehirya- pılmasının yanlış oiduğu göruluyor_" Bu "yannşhğur temelınde de "imar başıboşluğunun" yattığını anlatan Bekır Kumbul, "çözüm" konusunda ıse şehır- cılık ve mımarlık çevrelennın yıllardır savunduklan "planlama bütünselliğr konusunda özetle şunu onenyor "Planlamanın tt düzeyinde yapılması ve her belediyenin bu 0 planlanndaki ge- nel kararlara uyma zorunluluğunun bu- lunması gerekiyor.J" (Cumhunyet, 29 7 2000) 'Engellenen' yasa taslaflı Bekır Kumbul'un bu duşuncesı, aslın- da Içışlen Bakanı Sadettin Tantan ın yo- netımınde yenıden duzenlenerek geçen aylarda Başbakanlığa sunulan "Yerel Yö- netimler Reformu" adındakı yasa tasla- ğında da vardı Bayındırlık Bakanı Koray Aydın, "tmar bizim işimiz, buyasadaldimar bö- lûmü çıksın" dıyerek karşı çıktığı ıçın hukumet onensı halıne gelemeyen aynı taslakta, buyukşehır sınırlan ıçındekı belde beledıyelen de tıpkı ılçeler gıbı anakentın "nâzım plan" kararlanna "ba- ğunh" kılınırken, bu nâzım planlann da "keyfi" kararlar ıçermemesı ıçın "en az il öiçeğindeki bölge planlanna uyumhT olması koşulu da getınlıvordu Şımdı. 17 Ağustos 1999 depremınuı bınncı yılı nedenıyle "plan anarşizmi- ne'' karşı da ışte bu gıbı önenler yenıden nın "tarih, doğa ve kultür değerlerini ko- ruyan bir kentsel geüşmeyi" hedefleme- sı koşulunu ongoren KHK'nın, aynı ko- şuldakı "il gelişim planlarT ıçın yetkılı kıldığı "\veni organ" ıse "il planlama ve denetleme kurullan" denılen ve meslek odalan ıle unıversıtelenn de temsıl edıl- dığı "büimsel ve demokratik" kunımlar Yme KHK'ye gore buyukşehırlerdekı ılçe ve belde beledıyelen, anakent düze- vındekı metropolıtan planlama ve ımar kararlanna uvarken bu kararlann da **il gelişim planı ve genel şehırcUik-mimarük ilkelerine uMimu" ışte bu ıl planlama ve -----w -- - „ yönetim reformunu "Kanun Hükmünde Kararname" şekline dönüştüren İçişlen Bakanlığı tasansmda, şehırcıhk ve planlama kurallanna uygun olmayan beledıye örgütlenmesine de "yasaklama" getinliyor... gundemc gelırken, tçişleri Bakannğı ıse Yerel Yonetımler Reformu Yasa Tasla- ğı'ndakı "siyasi OkanıklığT aşabılmek ıçın "aynı taslağı" bu kez "Kanun Huk- münde Kararname" (KHK) şeklınde Başbakanlığa bır kez daha sundu "Yerel demokrasinin güçlendirilmesi" gıbı ıddıalı bır tezı de ıçeren yenı yasal düzenlemeyı TBMM karan yenne sade- ce "bakanlann" ımzasıvla vururluğe koymanın "kendı demokratik hedeflerij- le" bıle ne kadar uyumlu olacağı tartışıl- makla bırlıkte, KHK şeklındekı taslak, yıllardır suregelen sorunlan gıderebıle- cek hukumlen de ıçenyor Omeğın, her turlü ve herolçektekı pla- denetleme kurullannın onayı ıle sağlana- cak KHK nın bu butunsellığı "guvenceye" almak ıçın ongorduğu bır başka kural da, nufusu ne olursa olsun, tanm, orman, su havzalan ve StT alanlan gıbı "imar kı- sıdamasT olan yerler ıle ıl planlama ve denetleme kurulunca "iskânaerverişligp- rûlmejen" benzer koruma alanlarında yenı belediyenin artık kuruimaması Işte bu gıbı kurallarla beledıye kurul- ması surecıne de cıddı bır "çekiduzen" \ermeye aday gorunen KHK nın, daha oncekı vasa taslağından en önemlı farkı ıse "imarsuelan" ıçın tanımlanmış "cay- dıncı yapünmlara" yer venlmemesı Hak ve ozgûrlûklenn suç nedenıyle an- cak "yasayla sunianabileceğini'' ongo- ren anayasal ılke dolay ısıyla KHK'de or- taya çıkan bu boşluk da "betediyeterin kapaolması" kuralıyla dolduruluyor Meslek odalarıyla Igblrllpl KHK'nın "demokratildeşme" hedefı- ne bağlı kurallan arasında ıse beledıye- lenn teknık ve bılımsel konularda "mes- lek odalarryla işbirliğT vapmalannı on- goren maddeler dıkkat çekıyor Orneğın buyukşehır beledıyelen, ken- dılenne bağlı ılçe ve belde beledıyelen- nuı ımar uygulamalannı denetlerken, mı- mar ve muhendıs odalannın teknık ve ekıpman "yardmundan" >ararlanabıle- cekler Benzer şekılde beledıye meclıslennm ımar komısyonlanna da aynı meslek oda- lanndan temsılcıler katılacak ve oy hak- lan olmasa bıle uyelen doğrudan bilgı- lendırebılecekler Bakalım, buyuk depremden bu yana geçen bır yılhk surede, oncelıkle "plan- lama disiplini" sağlamak yenne sadece "plansız yapüaşmayı sağlamlaşarmayı" onemseyen Bayındırlık Bakanlığı yöne- tum ve hukumet, butun bu "reform'' nı- telığındekı KHKkurallannı da benımse- >ecek mı 17 Yanıt "evet" olursa. 17 Ağustos 1999 dan ancak bır vıl geçmce "ders alı- nabildiğj" de anlaşılmış olacak Bu KHK de tıpkı yasa gıbı "süruncemeye" bırakıldığında ıse depremı felakete donuşturen temel nedenler "imarrantı'' uğruna yıne "devrede" kaiacaklar ı ı YEDITEPE UNIVERSITY ENGLISH PREPARATORY SCHOOL Is seeking natıve and non-natıve language ınstructors, Guidance Counsellors with fluency ın Englısh and , ESP (Englısh for Specıfıc Purposes) ınstaıctors ın the fields of Medıcıne TOEFL Art Hıstory Requirements for language instructors • Unıversıty degree ın Educatıon or Lıterature • At least fıve years of teachıng experıence Requirements for ESP instructors • Unıversity degree from related fields with fluency ın English or • Englısh instructors wrth experıence in teaching the related ESP courses Interested candidates should send their C.V. to Fax: 0 216 327 64 79 Phone: 0 216 327 64 71 ext: 137 HETMENEVf! ve SANAT OKtflU Öğretmenkr, politikaa vakınlannı eezbeden oğretmenevuun yönetiminden yakınıvor. Lokallerdepartilüere yapılan hizmete tepki SİBEL KIZ1LIŞIK Sabancı Öğretmenevrnın yonetımın- den yakınan oğretmenler, ıhtışamıyla po- htıkacı yakmlannı eezbeden oğretmene- vının, kuruluş amacuıa aykın olarak fa- alıyet gosterdığım one surduler Idareye geçıcı olarak atanan Ayten Mit'ın, su- reklı olarak MHP ust duzey yonetıcıle- nne ayncalık gosterdığı ıddıalannı gun- deme getıren oğretmenler, "Burası öğ- retmenevi olmasına karşın oğretmene de- ğü, partililere hızmet veren, fiv atlann fa- hiş oktuğu,ticarethaneolarak kullamlan bir işletmeye dondu. Oğretmenlerin ken- dilerini geliştireceği bir okuma saJonuna bile sahip olmayan oğretmenevinde ye- mekyhemiyor.eğleneıniyonız" şeklınde konuştular Mıllı Eğıtım Bakanlığı'nca, merkez ve taşra teşkılatı personehnm, bırbırlen ıle kaynaşması, sosyal ıhtıyaçlannın gıde- nlmesı meslekı ve kültûrel gelışmelen- nın, aılelen ve çevrelenyle sureklı ılış- kıler ıçınde bulunmalannın saglanması amacıyla kurulan oğretmenev len, lokal- len, dınlenme kamplan ıle sosyal tesıs- len,20 Ağustos 1990'dayürurlüğegıren 'Oğretmenevleri, Lokaller ve Eğitim Merkezleri, Sosyal Tesisler \önetmeli- ği'ne uygun olarak açılıyor Oncelıklı olarak öğretmen ve aılelenne hızmet ve- ren oğretmenev len, gıderlennı doner sermaye ışlermecıhğı ıle karşılıyor Anadoluhısan ndakı Sabancı Oğret- menevı'nden yararlanmaya çalışan bır grup öğretmen, her av maaşlanndan 300 bın lıra kesıldığı halde kendılenne hız- met edılmemesınden vakınıyor Saban- cı Oğretmenevı'nın kafeteryasında ko- nuştuğumuz bazı oğretmenler, "Oğret- men olmayanlar buradan daha çok ya- rarlanıyor. \kşam olunca restoran böhl- münu MHP'liler dolduruyor, MHP bu- ra> ı adeta kullaruyor. Mudire hanım ken- di balkonuna en az 4-5 masa haariatryor ve MHP'li misafırlerine ikramda bulunu- yor. Bu dunımdan rum oğretmenler ra- hatsız. Onlann ağuianma paralan oğret- menlerin cebinden çıkıyor. Çoğu yaban- cı, zebani diyebileceğirniz kişiler girip çıkıyor" ıddıalannı dıle getırdıler CUMARTESİ YAZILARI ATAOL BEHRAMOĞLU Bnstein ve Metzsche'de Tanrı ve Öliim Kavpamları... Geçen haftakı yazımda bır kıtabından yola çıka- rak Einstein'ın "mutluluk" ve bır olçude de sıya- setle ılgılı goruşlennı ozetlemeye çalışmıştım Var- dığım sonuç onun duşuncede de eylemde de top- lumcu bır kımlığe sahıp oluşuydu Gerçekten de, Einstein'ın dunya goruşunde "başkalan ıçınyaşa- mak" kavramı genış yer tutuyor Bu haftakı yazım- da yıne Einstein'ın bu kez "tann" ve "ölum" kav- ramlan konusundakı goruşlennı ozetlemeye çalı- şırken, bır başka buyuk "bıigın"ve "bılge'rnn, Fri- edrich Nietzsche'nın aynı kavramlar ustune go- ruşlerınden soz etmek, ve boylece belkı de, dolay- lı ya da dolaysız, ıkı duşunurun goruşlerı arasında bır karşılaştırma yapmak ıstıyorum Eınstein'ın dı- lımıze bu yıl çevnlmış kıtabının "kunye"s\n\ bır kez daha belırteyım (A Eınsteın, "Yaşam, ölüm, Sa- vaş, Banş, Bılım, Dın, Tann ve dığer şeyler üzen- ne", Sarmal Yayınevı, çev B Gunduz) Nıetzsc- he'yle ılgılı kıtap ıse elımın altında 8 basımı bulu- nanbırroman (I D Yalom, "Nıetzsche Ağladığın- da", Aynntı Yayınlan, çev A Babacan) ••• Einstein'ın Tanrı konusunda goruşu yetennce açıktır "Bıreysel bır Tann anlayışı bana oldukça ya- bancı ve hatta safça gelıyor" (1950) 1954 tanhı- nı taşıyan bazı mektüplannda bu goruşunu yınelı- yor "Bıreysel bır Tann'ya ınanmıyonjm, bunu hıç ınkâr etmedım ve açıkça ıfade ettım Bır Tann hayal etmeye çalışmıyorum " Fakat aynı cumle- lenn devamında bır çeşrt "dın" duygusuna sahıp olduğunu belırtıyor "Eğerıçımdedınîdenebılecek bır şey varsa bu, bılımın ortaya çıkarabıleceğı o/- çüde, dünyanın yapısına karşı sınırsız hayranlığım- dır ." Ya da, o fTann), " bızım yetersız duyulan- mızın kavrayabıldığı ölçude dûnya yapısının gör- kemınde durmakla yetınmektedır " Kendını "ko- yu bır dındar ınançsız" olarak nıteleyen ve bunu "bır bakıma yenı bır tur dın" (1954) olarak adlan- dıran Eınsteın'a gore doğa, ancak eksık olarak kav- rayabıldığımız ve buna karşın, duşunen bır ınsanı alçakgonulluluk duygusuyla dolduran yetkın bır yapıya sahıptır ve bu, gızemle (mıstısızm) ılgısı ol- mayan "ıçten bır dınî duygu "dur (1954) ••• "Başkalan ıçın yaşamak" kavramı gıbı "alçakgo- nulluluk" kavramı da, fızıktekı buluşlarıyla ınsanlı- ğın dunya goruşunu denebılır kı kökunden değış- tıren bu buyuk "bılgın" ve "ö//ge"nın yaşam anla- yışında temel bır yere sahıp 1930'dakı sozleny- le, bedensel ve zıhınsel mutluluğa ancak "yalın ve alçakgönullu bır yaşam "la ulaşılabılır Herkes "ya- şayan her şeyın bır parçası" dır (1929) Eınsteın 'ın dındarhğı, "kendısını küçucuklerde açığa vuran sonsuz buyukluktekı bır ruha duyulan mutevazı hayranlığa dayanır" (1927) O, "ınsanın eylemıne ve kadenne mudahale eden bır tannya değıl, ken- dını tûm varolanlann uyumunda açığa vuran Spi- noza'nın tannsına" ınanmaktadır(1929) Eınstetn'a gore, ınsanlığın "manevî evnmı"n\n kaynağı ya- şam korkusu, olum korkusu, ya da kor ınançlarda değıl "akılcı bılgrded\r (1940) Etık, yalnızca bır ınsansal sorundur, arkasında ınsanustu bır yetke bulunmamaktadır ve buna gerek de yoktur (1950- 1953) Buna karşılık, yıne Eınsteın şoyle demekte- dır "Ben gerçeklığın akılcı doğasına ve onun ın- san aklına uygunluğuna 'dınsel'den daha uygun bır ıfade bıçımı bulamadım Ne zaman kı bu duygu ol- maz, bılım yavan bır deneycılık halıne gelerek yoz- laşır" (1951) özetlenecek olursa, "yarattıklannı ödullendıren ya da cezalandıran bır tann"ya, ya da "bedensel ölumunden sonra kışının yaşamını surdurdûğu- ne" ınanmayı, "bıçare ruhlar"a ozgu "korku ya da anlamsız egoızm "ın urunu olarak goren Eınstan, bılımsel akla verdığı bınncıl onemın yanınayaşam- sal uyum-varoluşsal yetkınlık ıçın duyduğu hay- ranlığı, "yaşayan her şeyın bır parçası olmak", "başkalan ıçın yaşamak" kavramlannı koymakta ve sanıyorum kı boylece, "anlamsız bır bencıllığın" urunu olum korkusunu aşabılmektedır "Zamanım dolduğunda ölumu, en az tıbbı yardım görerek metanetle karşılamakta karahıyım" (1913) "Eğer yaşamımızı çocuklanmızda ve genç kuşaklarda sûrdurebılırsek ölum bızım ıçın bır son değıldır Onlar bızdır artık, bedenlenmzse yaşam ağacın- dakı solgun yapraklardır sadece " (1926) • • • Irvın D Yalom'un ılgınç yapıtı, tam olarak roman sayılamazsa da yıne de bır roman tadıyla, Nıetzsc- he felsefesıne gınş ıçın kuşkusuz kı bır başlangıç adımı olabılır ancak. Fakat burada çızılen Nıetzsc- he portresının gerçeğe uygunluğu ve etkıleyıcılığı de yadsınamaz "Zerduşf'u yaratan buyuk ve sancılı beynın kıvranışlannı kıtabın sayfalan boyun- ca ızlıyoruz Tann'nın olmuş oiduğu konusunda Eınsteın ve Nıetzsche arasında bır goruş aynlığı yok Einstein'ın bu yokluğu (buna koşut olarak da olum duygusunu) nasıl, hangı kavramlarla karşıla- dığını gorduk Nıetzsche ıse, çozumu daha fark- lı bır yerde, sadece kendı ıçınde, kendı yalnızlığın- da dennleşerek bulmaya çalışıyor Her ıkı duşu- nur ıçın de "etık", salt ınsanî (ınsan kokenlı) bır kav- ramdır... Fakat Einstein'ın dunya algılayışında (ya- şam felsefesınde) alçakgonulluluk, umut, ıvımser- lık, yaşama sevıncı ve başkaları ıçın yaşamak te- mel değerlen oluştururken, Nıetzsche'de bunlann yennı yalnızlık, kıbır, umıtsızlık alıyor Eınsteın ço- cuklarda, genç kuşaklarda hayatın surecek olu- şundan soz ederken, Nıetzsche "geleceğı temsıl edecek sayılı bırkaç kışı" ıçın yazdığını soyluyor... "Ben topluma karışıp, onlann arasında surecek bıryaşamdan soz etmıyorum Toplumsal ılışkı kur- ma yeteneğım, başkalanna duyduğum guven ve ılgı, bunlar çoktan koreldı Tabıı, bunlann bır za- man varolduğunu varsayarsak Ben hep yalnız bır ınsan oldum Her zaman da yalnız olacağım Bu kaden kabul edıyorum " (s 177) Nietzsche'nın varoluşçu felsefeye çıkış oluşturacak yaklaşımı bu satırlarda da duyumsanıyor Yine onun sozleny- le " Tann'nın olmuş olması demek, varolmanın amacı olmadığını gostermez! ölumun gelıyor ol- ması, yaşamın değerlı olmadığı anlamına gelmez" (s 237) Pekı, bu amaç ve değer nedır, nerededır? Soruyu, Eınsteın'dan bır "ozdeyış"le yanrtlamak ıstıyorum "Eğerödenecek bırbedelyoksa, bırde- ğerdeyoktur "(s 237) Bu "bedel"ıse, kanımca, hem kendınde dennleşmeye hem de başkalanna adanmış bır yaşamın çabalannda, emeklenndedır... e-mail ckk(5 ixir.com
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle