27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
1AĞUSTOS 2000 SALJ CUMHURİYET SAYFA HABERLER Birçok kentteyapı denetim şirketi kurulamıyor, inşaatlara ruhsat alınamıyor * «'• 11 Imar diapHni sağUnmadan getirilen "paralı yapt denetimi uygulamasryla kaçak kentkşme daha da teşvik edflmis ohrvor. denetiminde 'fî• Mimar ve mühendis odalannın 'kerhen' de olsa yasal zonınluluk içinde isteyen üyelerine belge vermelerine rağmen, yapı denetim şirketleri tüm kentlerde değil sadece metropollerde kurulabiliyor. Çünkü birçok kentte, ilçede ve belediyede, bu şirketler için öngörülen sayıda rnimar ve mühendis bulunmuyor. OKTAYEKİNCİ Yapı denetimini özel şirketlere bağla- yan '595 sayıh Kanun Hükmünde Ka- ranuune'nin (KHK) yürürlüğe girdiği 10 Temmuz 2000 tanhinden bu yana ': Ojmhuriyet tarihimizdeki u en denetim- sfe" imar dönemi yaşanıyor. KHK kapsamındaki illerde bulunan yüzîerfce 1 belediye, inşaat ruhsatı için başvuran vatandaşları; "Gidin bir dene- tim şirketiyle sözleşme yapın, denetim parasmı da bankaya yatmn ve sözleşme snreti 0e banka makbuzunu aynı şjrket- çe oaayianmış projeterinizk birtikte ge- tirin" diyerek geri çeviriyor... Aynı yerleşmelerdeki vatandaşlar ise bulunduklan yerde KHK'nın öngördû- ğü ve Bayındirlık Bakanlığı'ndan yetkı belgesı almış bir "yapı denetimi şjrketi" bulamadıkJan için ne yapacaklannı bi- lemez halde "sonu betirsiz bir bekleme dönemine" girmiş durumdalar... Bu vatandaşlar arasında Türkiye'nın "gendimarküKürüne" uyarak ınşaatla- nna "kaçak" başlayanlar için de yıne belediyelerin çoğu herhangi bir işlem yapmıyorlar ve müdahale etmiyorlar. Çünkü 595 sayıh KHK, kaçak yapı- laşmaya ydlardır göz yumulmasına ola- nak ve ortam hazırlayan "vapünm yok- smn" imar mevzuatını geçersız kılmı- yor. Aynı belediyelenn "nasıl olsa arük denetim şirketleri var" mantığıyla ka- çak yapüaşmaya karşı daha da "müsa- mahakâr" (hoşgörülü) davranmalanna gerekçe oluşturuyor... Böylece Türkiye, 17 Ağustos 1999 depremınden sonra "arük eskisi gibi (A- mavacak" sözleriyle avunarak ilk bir yı- b geride bırakırken Bayındirlık Bakanı KbrayAydm'ın "Meskk odalannın uya- nlannı dikkate ahnama" yönündekı "kararh" tutumu yüzünden "eskisinden daha denetimsiz" ve hatta "kaçak yapı- laşmayıdahada özendirici" bir imar dü- zeniyle karşı karşıya kabnış durumda... Şirketfer 'metropoOente' 59S sayıh KHK kapsamındaki "piot fllerde" bulunan çok sayıda kent, kasa- ba ve beldede, vatandaşlann "yasa zo- ruylasözleşmeyapacaklan" biryapı de- netim şirketini "bulamama" nedenleri ise KHK'nin sadece yeni yürürlüğe gir- miş olması değil. Çünkü 595 sayıh KHK'ye göre bir yapı denetim şirketini kurmak için gerekli olan ve meslekte 12 yılıru tamamlamış şirket elemanı mü- hendis ve mimar sayısı bu kentlerdekı mevcut mühendis ve mimarlann toplam sayısını bıle aşıyor. Böyle olunca da KHK'nin öngördüğü sayıda teknik per- sonele sahip yapı denetim şirketlerini ancak tstanbul,Bursa, Kocaeti, İzmir vb. gibı "metropol kentlerde" kurmak mümkün. Bu büyük kentlerde kurulacak şirketlerin, KHK kapsamındaki diğer il- lerde bulunan çok sayıda kent, ilçe ve belde merkezindeki yapılan denetleme- leri ise ya "irtibat bürolan" eliyle ola- bilecek ya da şirket görevlisi mühendis ve mimarlar zamanlannın çoğunu "ka- rayoOarmda seyahat hatinde" geçırecek- ler... Türkiye'dekı sayısız ınşaatın dene- timini böylesıne dev bir "kaos" ortamı- Yeniyasa nastl ohnalıydı?.. * • * Bayındırhk Bakapbğı'na göre yapı eğer "sağ- lamsa",mimariçirküılikyadadüzeysiziikhiç önemlideğflLBunedenkyapıdeoetimindede mimarhkdevre dışı btraktbyor. Eğer Bayındirlık ve Iskân Bakanı Koray Aydm ıle baka- ran bu konulardaki en güven- diği birim olan Yûksek Fen Knrnia (YFK), depremden sonra yeni mevzuathazuiıkla- nna girişirken en az Dünya Bankas kadar TMMOB'yi ve mimar- mühendis odalannı da dinleselerdi, "595 saydı KHK sorunu" böylesine yaşanma- yacaktı... Ne var ki Koray Aydm ve YFK, "depremin felakete dö- nüşmesanT temcl nedenleri- nı yıllardır "doğru" saptayan ve depremin sonuçlanyla da bu fazlasıyla "kanıtianmış'' olanmeslek odalanna "güven- mek" yerine, "depremi bik nurta çevkmeyi" hedefleyen Dünya Bankası görüşlerine "rağbet" ederek ülkeyı çok da- ha tehlikeli bir "imar açmazı- nm" içine soktular. Yapı dene- timinde TMMOB'nin ve mi- mar- mühendis odalannm gö- rüşleri dikkate alınarak yeni yasal düzenlemelere gidilsey- di, depremi felakete dönüştü- ren "mevzuatta" ne gibi temel değişıklikler yapılacaktı?.. Bu sorunun yamtı özetle şöyle verilebilir: 1- öncelikle 'imar pbma- n" disiplin alnna almmalı ve deprem riskini gözetmeyen yer seçimi ile yapı yükseklik- leri ve yoğunluklannı belirle- yea "İHIM Juraıian öegndö- ğü" l bllımseî knterlerle sıkı de- denetimSz" yapılaşma için para cezası vb. gibi rant karşısında etkisi ol- mayan "göstermetik" kurallar iptal edilıp, "caydma" ve "et- km" hükümler getirilmeliydi. 3- Yapı projelennı beledıye- lerden önce "mestek odalan" incelemeli ve inşaatı kontrol edecek mimar ve mühendisle- ri de yıne kendi meslek odala- n denetlemeliydi. 4- tnşaatlan -tüm dünyada olduğu gibi- sermaye şirketle- ri yerine "mimarhk- mühen- disMkkuruluşlan 7 ' denetleme- li, bu kuruluşlar ve "denetim- den sonunlu mimar-mühen- disler'" inşaat sahipleri tarafin- dan değil, belediyeler ve mes- lek odalannca görevlendiril- meliydi. Ücretlerini de yine in- şaat sahiplerinden değil, ka- muda oluşacak bir fondan al- malıyddar. (595 sayıh KHK bu kuralı ıçerebilirdi, ancak bakanhk dikkate almadı.) 5- Türkiye'deki "tüm yapı- lann" zorunlu olarak "beto- narme-karkas'' sistemde inşa edileceği gibı "mimarhk kfil- türüyoksunu" v e "depremden ders ahnayı beceremeyen" bir çağdışı anla\ışın da "yapı mevzuatmdaki egemenöğine" artık son verilmeiıydi. na sürükleyen 595 sayılı KHK'nin bele- diyelere yükledığı yeni görev ise "dene- tim şirketlerininvatandaştan alacağı üc- reti" güvenceye bağlamak. Vatandaşlar, yapı maliyetinin yüzde 4'ü ile yüzde 8'i arasında değısen denetim ücretını, şir- ketle yapacaklan sözleşmedeki ödeme dihmlerine uygun olarak "bankaya" ya- nracakJar ve şirket de o hesaptan para- sını "tahsü" edecek. Eğer vatandaşlar bu ödemelennı aksatırlarsa, şirket "be- lediyeye" bildirecek ve beledıye de gidip o inşaatı mühürleyerek durduracak. 595 sayıh KHK'de, "şirketin denetim görevini aksatması hatinde" vatandaşın hakkını nasıl savunacağı ise belli değil... Anlaşılan Koray Aydın ve bu KHK'yi hazırlayan Yüksek Fen Kurulu'nun tek düşünceleri "şirketleri kuran gÜTşiroci- lerin parasuu garantiyi almak." itekim Bayındirlık BaJrahfiğı g ö r ^ " nce değîşik lcentlerde yapılan h*-* zırlık ve bılgılendırme toplantılannda en çok üzennde durulan konu, "japı de- netim şirketlerinin kazanacaklan para- lar" olmuştu. Şündi, bir yandan işte bu "trilvonla- n" toplamak için yapı denetim şirketle- nni kuracak mühendis ve mimarlara "sermayedestekçjsi" yatınmcılar aranır- ken öbür yandan "sigortacıJar" da aynı şirketlerin denetlediği inşaatlan sigorta etmekten -deyim yerindeyse- "yan çâ- yorlar™" Çünkü, özellikle inşaat deneti- mi gibi hassas bir konuda "kamu yara- n" yerine, ister istemez "şirketin para kazanma hedefmi" gözetecek bir anla- yışın yaratacağı "riski'' kendi ticari çı- karlan açısından da göze alamıyorlar... 'Kerhen' hi/jnet- Mühendis ve mimar odalan, işte bü- tün bu olumsuz ve hatta "absürt" yan- lanna rağmen, 595 sayıh KHK bir "ka- nınTolduğuıçin, meslekte 12 yılıru dol- durmuş üyeleri arasmda isteyenlere, zo- runlu olarak ">apı denetim şirketinde görev alabflecek uzman bdgesmr ver- meyi sürdürüyorlar. Ne var ki bu "kerhen" verilen hizme- tin yanı sıra aym KHK'nin "daha fazta tahribat \-aratmadan" düzeltılmesını de TBMM'den talep ediyorlar. Çünkü ne Bayındirlık Bakanlığı, ne de Bakanlar Kunılu, meslek odalannın uyanlarına kulak asıyor. Umut yine "de- mokrasmfaı ve hnkuk devletinm gnven- cesi" TBMM üzennde yoğunlaşıyor.. ARAYIŞ TOKTAM1Ş ATEŞ Kıbrıs Diye DiyeKıbns, yaklaşık yanm yüzyıldan beri, Türiciye'nin gündemini en ciddi bir biçimde meşgul eden konu- lann başında gelir. 1950'li yıllann ortalanndan itiba- ren; zaman zaman inişler; zaman zaman çıkışlar gösteren birtrend içinde, "Kıbns'la yattık, Kıbns'la kalktık." Ve bugün ulaşılan noktada, geriye doğru baktığım zaman; vefasızlık, kişiliksizlik, bilinçsizlik ve AB'ye Güney Kıbns'la birtikte girme hayali çer- çevesinde odaklanan şaşkınlık dışında bir şey gö- remiyoaım. ••• Aslında Kıbns sorunu, Türkiye'ye Ingiltere'nin bir armağanı ve "Megalo Idea" gibi zevzeklikler peşin- de koşan Yunanistan ve Kıbns Rumlan'nın şımank- lıklannın, zomnlu kjldığı bir yüktür. Türi<iye; Londra ve Zürih antlaşmalannın ortaya çıkardığı, "tarafsız" ve "bağımsız" bir Kıbns devletini hep desteklemiş- tir. Fakat, ada Türklerinin haklannı da güvence altı- na alan demokratik bir anayasa ile... Bu anayasayı "rafa kaldıran've Kıbns'ı Yunanis- tan'a bağlamak isteyen, EOKA adlı cinayet örgütü- nü destekleyen ve nihayet kısmen de olsa Kıbns'ın bağımsızlığını arzulayan Makarios'u bir darbeyte devirip Enosis'i ilan etme cüretini gösteren ada Rumlanna karşı, Türkiye'nin gene Zürih ve Londra antlaşmalanndan dogan, "garantörlük" hakkını kul- lanmasından daha dogal ne olabilırdı? Fakat insanların olduğu gibi toplumlann hafızala- n da çok zayrf ya da "seçici". "Kötü" şeyleri, hızla unutmaz eğiliminde. Bugün Türk ordusunun ada- da olmasından rahatsız olan Kıbnslı Türklerin önem- li bir bölümü, 196O'lı ve 1970'li yıllardaki cinayetle- ri ve vahşeti unutmuş görünüyorlar. Ve aynı gruplar, "Yeni Dünya Düzeni" yalanı için- de; artık "ulus-devlet" kavramının tarihe kanştığını ve "Güneyie birleştikleri takdirde; hem AB'ye gi- rebileceklerini ve hem de Güney'in zenginliklerini paylaşabıleceklerini sanıyorlar. Öysa ki gözlerini bi- raz geriye çevırseler ve 1974 öncesındeki duruma baksalar, Kıbns Türkleri'nin her alanda önlerinin ke- sildiğini ve Kıbnslı Rumlar'ın (Pek bir şeye yarama- yan toprak mülkiyeti hariç), Kıbns'ın zenginliklerini "parsellediklerini" görebilirier. Şimdi ada Rumlan- nın, farklı bir politika izleyecekterini sanmak, ne bü- yük bir aymazlıktır?.. • • • Türkiye'nin Kıbns politikalannı belirieyen şey; sa- dece ada Türklerine duyulan yakınlık ve sevgi de- ğildir. Türkiye'nin bunca özveriyi göze almasının bir nedeni de, Yunanistan'la bırleşen bir Kıbns'ın, Tür- kiye'nin "yumuşak kamı"r\a oluşturabilecegi teh- dittir. Zaten dört bir yanında cadı kazanlannın kay- nadığı Türkiye'nin, bir de Kıbns'tan getebitecek teh- ditlere tahammülü olmadığı açıktır. Kıbns Banş Harekâtı'nın, Türioye'nin sırtına yük- lediği ağıriıklan ölçmek mümkün degildir. Daha ilk aşamada, ABD'nin ilan ettiği silah ambargosunun yükü, henüz hesaplanamamıştır. Ve belki biraz "se- naryo yazmak" olarak değeriendirilebilir ama, 1980 öncesindeki terör ve anarşinin kökeninde de Kıbrıs yatar, PKK terörünün kökeninde de. Hatta, ASALA •âdıyia karşımıza çıkan Ermeni terörünün kökentni bi- „ raz kurcalarsak aynı sorunu görürüz. Fakat "devlet olmak" kolay degildir. Eğer dûnya siyaset sahnesinde, "onuriu've "bağımsız"'bir^dev- let olarak var olmak istiyorsanız, bu türden yükleri, "gıkınızı çıkartmadan" çekmek zorundasınız. • • • Türkiye'nin bu büyük yükü çekerken, Kıbnslı ba- zı Türklerin tepkilerini çekmesini, 1970'li yıllarda, 1980'li yıllarda; bazen hayret ve bazen de kızgınlık- la karşılardım. Duvarlara, "Go home" diye yazma- lanna isyan ederdim. Fakat bunlar, nihayet radikal bir azınlıktılar ve "bir avuç" insandı. Fakat son haftalarda yaşadıklanmız, bunlann ar- tık bir avuç insan olmadığı ve "ciddi" bir muhalefe- tin başladığını gösteriyor. Hatta Türkiye bunca öz- veride bulunurken, bir de "sömürgeci" vb. biçim- lerde eleştiriliyor ki; buna, ancak gülünür. Fakat Türkiye'nin çok ctddi bazı hatalan olduğu da anlaşılıyor. Her şeyden önce, Türkiye'deki "zu- lûm dûzenini" beter bir biçimde Kıbns'a yansıttığı- mız görülüyor. Fakat tüm bunlar, Türkiye'ye reva görülen suçlamalara gerekçe olabilir mi? Sanmıyo- rum. Düşünün ki Türkiye, Kıbns'a heryıl 150 rnityon do- lar civannda bir para aktanyor. Kıbns'ın nüfusu dü- şünüldüğü zaman, fert başına yılda ortalama 900 dolar gönderiyoruz. 5 kişilik bir aile düşünürsek; fu- kara Türk halkı, bu aileye yılda 4500 dolar, yani yak- laşık 3 milyar lira gönderiyor. Bu da ayda 250 mil- yon lira eder ki Türkiye'nin yüzde 70'i bu aylığın al- tında bir gelir elde edebiliyor. Ancak anlaşılıyor ki Türkiye'den giden paralar, yapısı karmaşık bir "oligarşinin" emrine sunuluyor. Ve bu yapı, ciddi bir muhalefetin başlamasına yol açmış. • • • Türk halkmın büyük özverisini karalamaya kimse- nin hakkı olmadığı gibi, bu özveriyi, kendi çıkarian doğrultusunda kullanmaya kimsenin hakkı olmasa gerek. Kıbns "ta işler iyi gitmiyor. doğru karar verme zamanı geldi BAHÇEŞEHİR ÜNİVERSİTESİ Mûhendislik Fakültesi • Bilgisayar Mühendisliği Fen-Edebiyat Fakültesi • Matematik-Bilgısayar • Bilgisayar ve Ogretım Teknolojileri Ögretmenlıgi Işletme Fakültesi • Iktısat • Işletme • Siyaset Bilimi ve Uluslararası llişkiler • Avrupa Birlıgi llışkıleri lletişim Fakültesi • Radyo, TV ve Sinema • Halkla llişkiler ve Tanıtım • Reklamcılık • Gorsel Sanatlar ve Görsel lletişim Tasanmı {özel yetenek sınavi ılej Meslek Yüksekokulu • Işletmecılık • Bilgisayar Teknolojısi ve Programlama Bahçeşehir Üniversitesi, 34900 Bahçeşehir - İSTANBUL Tel: 0 212 669 65 23 info@bahcesehir.edu.tr
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle