Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
1.AÖUSTOS2000SALI CUMHURİYET SAYFA
KULTUR kultura/ cumhuriyet.com.tr 15
SAHNEDEN AYŞEGÜL YÜKSEL
Tîyatro iistüne light/otııraklı aınlar
Tiyatro dünyamız da toplumumuz gibi -her za-
man olumlu yönde olmayan- öyle hızlı değişiklik-
ler içınde savrulup gidiyor kı "amlar" yazılmaz-
sa pek çok hoşluk hiç yaşanmamışçasına unutu-
lup gıdecek. Üstelıktiyatroanılarının az buz oku-
nı yok. Tatiı dil ve güler yüzle yazılmışsa hele. Eli
JcaJem tutan tüm tıyatrocularanılannı kâğıda dök-
meli. Tıyatrolu geçmişimızin güzel ve çirkin an-
lan kuşkusuz gelecekte eleştırel bir değer kazana-
caL
Tiyatro arulanna bir göz atayım deyince gör-
dûm kı GülrizSururf nın, Haldun Dormen'ın ki-
taplan ödünç alınmış. (Kimde olduğunu biliyo-
nım, yakasını bırakmam.) Elimde kalanlan birkaç
saat kanştırdım. Keyifli ama hüzünlü bir yolculuk-
tu... Eldeki malzemenin onbinde bın de olsa pay-
laşmak istedim sizinle.
AB Ptyrazoğhı "ödünç Yaşamlar" (1999) kita-
bında, antik Bodrum Tiyatrosu'nda tek başına ge-
çirdiği mehtaplı bir geceyi anJatıyor. "_koruma-
ya ahıunadı, halka emanet edildi.. Önce taşlannın
bir kısnuoıköytülertaşıdı; babçeduvarlannda kıü-
iaıuhlar, oturma yerlerînitersmeçevirip inekfcre ya-
laJcyapolar; kalanlann bir kısmını da kasabaya ev
yapüranyenizenginleryağmaladj. Evlerin duvan-
na eski Egeuygarnğından kalma bir taş, bir kabart-
ma parçası gömdûrmek fiyakah oluyor diye_"
Muhsin Erruğrul "Benden Sonra Tufen Ofana-
sın" da (1989) ılk gençlik dönemmın Direklerara-
sı'ru anlatıyor. "Iftardan sonra sokağa yeniden dö-
külen fstanbullular'ın çoğuteravi namazuuküacak
camiyi seçerler, sonra da Direklerarası'nın yolunu
rutariardj. O dönemde, Beyazıt Medresesi'ni kap-
la\an sıra sıra dükkânlar ve onlann ortaksundur-
malannı tutan direkler vanü. Vdlar sonra Cumhu-
riyet döneminde Dişçiiik FaküJtesi olarak kullam-
lan yapı, o sırada Maliye Nezareti'ydi. Asıl Direk-
lerarası oradan başlar, Şehzade Camisi'nin karşı kö-
şesindeki FevziyeKıraathanesi'nin bulunduğu yer-
de son buiurdu. Buralardakidirekler sûtun biçimin-
deydi. DükkânJann çoğu da çayhane, kahve, Jo-
kanta, kebapçı, muhallebici gibi yiyecekiceceğeay-
nlmıştı (_.) DireklerarasTnda üçtiyatrovanü. Fe-
rah Tiyatrosu aduu taşryan bir saJaş, onun karşı-
sında iki kat hocaknyla Hasan ve Şevki Efendi'le-
rin tiyatrolan.""
Burfaan Arpad "FtenfcArkaa"nda (1959) Direk-
lararası'nınçöküşünü anlatıyor
u
1957Ramazanı"nm
sona yaklasöğı şu sırada Şehzadebaşı'na yohı dü-
şecekeski aşinalar bir zaman bakınıp aranacaklar-
dır(„) Şehzadebaşı çoktan çökmüş ve göcmüş. Yı-
kja kazmalannı hasretk bekier gibi (_.) Amma bu
Direklerarasıtiyatrolannınyaknı geçmişi, şehrin bir
başka semtinde devam ediyor. Hem de, Direklera-
rası tiyatrolannın o ta içe işlemiş sahne sevgisiyle,
sahneye bağfahkla. (_.) Eski Maksim Bar'da oyn*-
*yan tstanbal Opereti'nde, eski Tepebaşı Tiyatro-
su'nda terusiller veren Şehir Dram Sahnesi'nde ve
eski Fransız Hyatrosu'ndald Ses Opereti'nde hâlâ
bir "Şehzadebaşı havası" esiyor. Hatta en yeni iki
tiyatro binası olan Karaca Tiyatro ve Yeni Tiyatro
sahneterinde büe_"
'Shakespeare'in aduu ilk kez duydum'
Tepebaşı Dram Tiyatrosu Haldun Dormen'ın
yaşamında bir dönüm noktasıdır: "Galatasaray'a
grrtiğjrn yıBarda hayatunda çok önemli rol oynayan
bir olay oldu. („) O güne kadar büuıçle hatırladı-
ğun tektiyatroserüvenim, bir kez çocuk tiyatrosu-
na gjdişimdi. Onun dtşında hiçbir oyun seyretine-
miştim. (-) Gece kendimi (komşu) Araboğlu aüe-
sininfertleriarasında Tepebaşı Dram Trvatrosunun
locasında bulunca. bir süre rüya görüyorum san-
dun.(_) Othello' oynamyordusahnede.HadiHûn,
Cahide Sonku, Taiat Artemei ve Suavi Tedü o gûn
sanki yataıız benim için oynuyorianh. Shakespe-
are'in adını da ilk kez duydum o gece. (-.) O oyunu
gördükten sonra küçücük aklımla Hollynood yıl-
dıa obnaktan vazgeçmiş, Türkiye'detiyatrooyun-
culuğunda karar kılmışüm. ("Sürç-ii lisan Ettik-
se")
Burfaan Arpad Tepebaşı Tiyatrosu'nun 1957'de-
ki durumunu şöyle anlatıyor: "Tepebaşı Tryatro-
su'nun vişneçürüğûnden pembeye kadar lormız*-
nın bütün renkleriyle alacabulaca olmuş köhne
kapLuna tahtalan, bahar gûneşi aranda büsbürün
gevşenişler. Tepebaşı Tiyatrosu yetmiş yüı aşan bir
geçnişin yorgunluğunu çıkanrcasma sessiz ve hal-
siz. (_ ı Merdhcn başmdaki soluk ampulün ışığı ik
yan s>dınlık Tepebaşı sahnesiöylesine sessiz ki, Ne-
yire Nftir'in (Ertuğrul) o hafif boğuk sesiyle: 'Pe-
er, ydın söylüyorsun yine' diye cıkışüğıru (_) du-
yar gbi oluyorum. ("Perde Arkası")
^Peg. yalan söylfiyorsun yine'
So? "Peer Gynt" ve Dram Tiyatrosu'ndan açıl-
mışlsn bir aru da ben yerleştireyim araya. Annem-
le ba>ım 5O'li yıllarda (doğal ki daha sonraki on
yıllaxa da) sık sık tiyatroyagider. kulaklan az du-
yan Kyükbabamla hareketli bir çocuk olan erkek
kardfşme gözkulak olmak da bana düşerdi. Bizim-
kiler Je çok etkileyen Ibsen'in Peer Gynt oyunu-
nuı* 'Fteer, yalan söylüyorsun yine" repliği bizim
evdeyJlarca ymelenmiştir. Bir gece yine Dram Ti-
yatncsa'nda bizimkiler. Evimiz Kadıköy tarafîn-
da oliıgu için dönmeleri uzun zaman alıyor. O ge-
ce tfcişolü Cahide Sonku'mm (yanılmıyorsam er-
kek: hığmda) oynadığı, (EdmondRostand'ınya-
pıtı dhığunuazönce "ŞehirTiyatrosu70.Yü"ki-
tabuan bulup çıkardığırn)"Yavru Kartal" (L'Aig-
lon > runundalar. (Bu oyımun ve Cahide'nin sözü
de yıiır boyu edildiğinden, unutmamışım.) On iki
yaşiKayım. Uykusuzluk çeken büyükbabam, Tür-
kiyeikı radyo yayını bittikten sonra Arap radyo-
l a r a anştınp avaz avaz "yaleffi" dinliyor. (Her-
haltiılt katta da üst katta da kıracılan oturduğu
içiok. iâyet gelmıyordu rahmetlinin kotardığı muh-
teşengürültüye.)
3 ^ ılgm ortamda iyice azan yedi yaşuıdaki kar-
deş-±:evin altını üstüne getirmekte. Sonunda iki-
si dL v»rgun düşüp ıryudular. Sorumluluk duygu-
suy^i^resizliğin yünyumak olduğu psıkoloj ik bo-
zukzjm yenmem için, ulaşılan "sessizlik'' yetme-
misp Oturup annemle babamın eve döndükleri
zarmı görebilecekleri bir yere koymak üzere bir
şür öendim. '*AnnemfcBabamDram"aGitti''baş-
lıgLaaşıyan bu yapıtta gecenin olaylan şiirsel bir
dilL:;ade ediliyordu. Aile içinde yıllarca diller-
nılar yazılmazsa pek çok hoşluk unutulup
gidecek. Eli kalem tutan tüm tiyatrocular anılarını
kâğıda dökmeli. Tiyatrolu geçmişimizin güzel
ve çirkin anılan kuşkusuz gelecekte eleştitel
bir değer kazanacak.
den düşmeyen ve anlatımmın son derece "ckkh'"
olmasına karşın, hoş bir komedi unsuru olarak de-
ğerlendinlen bu şür, ozanlık yeteneğimin "man-
zumeciKkle" smırlı kalacağını gösterdiğinden, üç
beş başka denemeden sonra hiç şıır yazmadım bir
daha... Aynca "büyüktiyatrosu^na gitme yaşım
da gelmiştı. Bizımkılen kıskanmama gerek kal-
mamıştı.
196O'lı yıllann tiyatro mekânı Beyoğlu... Te-
pebaşı 'ndaki Dram ve Komeditiyatrolankısa sü-
re içinde yok olacak... Beyoğlu ise ite kaka gü-
nümüze ulaşacak.
Karaca Tiyatroyla seyirciyi buluşturan Mu-
ammerKaraca'nın binanın ilk yapıldığı yıllarda-
ki mutlu görüntıilenne dönelim şimdi. "Karaca
Tıyatro"nun bulunduğu Toplar Pasajı'run dış ka-
pısmda diretnot gibi bir otomobil beklemektedir.
Karaca Tr> atro binasuun yirmi vıl için kiracısı,dört
duvardan gayn her şeyin mal sahibi, kumpanya-
nm baş artisti MuammerKaraca Yeşüyıırt'raki vD-
lasuia bu arabayla gider. (._) Muammer perde ar-
kasıyoksulluklannın binbirtürlüsüyle otuz yıldan
fazla pençeleşti. Bir çayia iki simit karşıhğı figü-
ranhk yapti. (...) Şehir Opereti'nde ilk >îldra par-
ladı ve Tepebaşı Bahçesi için haznianan Alaban-
da Revü Opereti'ne gecti. O tarihte Şehir Opere-
ti'ndeki maaşı yüz Hray dı. Yeni patronlannın tek-
Bfl ise ayda tam bin liraydı. Bu yü/den bine artış-
tan her bahsedişinde, 'Ayda bın lıra. o dev ırde ın-
sana tabıyetını bıle değıştınrdı' dryeespri firsaü
kaçırmaz. („.) Fakat Muammer'in vdlarca bekle-
diği mudzeyi 'Cibalı Karakolu" gerçekJeştirdi."
(Burhan Arpad, "Perde Arkası.")
Beyoğiu'nuntiyatnriannınsimgesi
Şimdi de Beyoğlu'ndaki 15 yıllık tıyatroculuk
serüvenini (7O'li yıllann başında) noktalama aşa-
masında olan Haldun Dormen anlatıyor: "Beyoğ-
iu'nun rengârenk neonlan yanmaya başlamış. iş-
lerinden çıkanlar eüerinde akşam için aldıklan
ufak paketfcrk (benim cklemem: gülle gibi ağır
süpermarket torbalanyla değil) dükkânlann \ it-
rinlerine baka baka evlerinegitmeküzereyola ko-
yuhnuşiardı. (_)Fransız Konsolosluğu'ndan Dor-
men Tiyarrosu'nun bulunduğu şimdiki Ses Sine-
ması'nadoğruyürümemedevam ediyordum. l>i-
lekolay, tam on beş yıl bu kaldınmlardan geçerek
türlii heyecanlar çekmiş, başansız oyunlann acı-
suu unutmaya çahşmışam. Ote yandan "Şahane
Zügürtler" yada "Bit Yenığı" gibi dilleredestan
oyunlann başrolünü oynarken " tşte HaJdun Dor-
men geçiyor" nsılblanru (benim eklemem: şimdi
olsa üstünesaktınpöperler)duymazdan,insanla-
rm hay ranlıkla dürtükleşerek beni göstennderi-
ni görmezden gelerek, burnum kaf dağında geç-
miştimaynıyerkrden." ("Sürç-ü Lisan Ettikse")
Dormen, bu yaşantı içinde, tiyatrosunun sergile-
yeceği son göstenye gitmektedir Tiyatro parasız-
lık nedeniyle kapanacak, yülar sonra yeniden -baş-
ka mekânda- açJacaktır.
Ne mutlu ki Karaca Tıyatro'ya ve Ses Tiyatro-
su"na sahip çıkılabıldi. Tiyatrodan para kazam-
labıldığı bır dönemin ve Beyoğlu nun tiyatrola-
nnın simgesi olarak yaşayabıldiler. Tiyatroculuk-
tan zengın olanlar ise tanhe mı kanştı?
Konu "para^dan açılmışken son bır "anı".Fîk-
retTartan ın "DevietTîyatrosu 50 Vaşroda" (1999)
başlıklı kıtabında, sanatçı Haşim Hekimoğlu an-
latıyor.
u
Ali Naüi Erdem MiUi Eğitim Bakanı, ti-
yatro (Devlet Tiyatrosu) ona bağlı. Bir gün maaş-
lan konuşurken sordu: Sanatçılar ne kadar ma-
aş alıyorlar?" Haonmda kaldığuna göre 1J00 fr-
ra. 'Kesin rakam nedır?" Dedik kı '2.500 lira ah-
yoruz." Şaşırdı,' \'ay anasını* dedi, 'mebustan bin
lira fazla, ha..."
4
Maria Callas sadece sesti'
Zeffireüifilminde, ünlü sopranonun sanatçüığını öne çıkaracak
Kühür Servia- Italyan yönet-
men FrancoZeffireDl ünlü sop-
rano Maria Callas'ı anlatan bir
filmini çekmeye hazırlanıyor.
Callas, başanlı ve parlak bir ha-
yat yaşamış olsa da gerek yaşa-
dığı acı dolu aşklar. gerekse her
şeyini bağladığı sesini kaybetme-
si bu yaşaımn acıklı ve hüzünlü
bir şekilde sonlanmasına neden
olmuştu. ZeffireHi de,'CalasFo-
rever' da Callas'ın şaşalı dönem-
leri yerine onun ölümünü hazır-
layan son anlannı sinemaya ak-
tarmayı tercih ediyor. "Maria'nm
sırn, sesini kay bettikten sonra
>'aşadığıişkence doiu zamanlar-
da yaöyor" diyen ZeffireHi, bu
olaydan sonra kendıni bir daha
toplayamadığını ve kendini ölü-
mün ellerine terk ettiğini belir-
tiyor.
'İnfihar efmiş nlama/'
Maria Callas'la yakın arka-
daşlıgı da olan ZeffireHi, "Ma-
ria sadece sesti. Sesini kaybediD-
ce artık kendi ohnaktan da çık-
ü. Sesi kısümaya başiadığmda
kendi de öhneye başlarnıştı. Ama
yine de intihar ettiğine inannu-
yorum. Çünkü cesedi öidükten
bir gün sonra hemen yatakn. Bu-
nun sebebi ne?Neden kimseyeso-
ruimadan küUeri atüdı? Son dö-
nemlerde zaten çevresini garip,
tammadtğımız Yunanhlar sar-
mışö" diye belirtıyor.
Yaşadığı aşklarla da acı çeken
Callas'ın hayatını ve kariyerini
yine bir Yunanh, ünlü işadamı
Onassis mahvetmişti. Zeffirel-
Ii, Maria için çok farklı bir yeri
olan Onassis'in çok sinirli ve
içinde şiddet banndıran bir kişi
olduğunu belirtryor. "Maria'yı
berkesin içinde aşağıJamaya ba-
yıhrdı. Önce Yunanca, sonra da
söyiediği aşağılayıa sözleri ko-
nuklann da anlaması için Jngj-
hzce söylerdi. Sürekli. sesinden
başka hiç bir özelliği ohnadığını,
onu da kay bederse yokolacağmı
söyleyerek onu depresyona sü-
rüklemevi severdi.''
Bütün bu sıkıntılara karşın
Callas, Onassis'i olduğu gibi ka-
bul ediyor ve onu bir türlü bıra-
kamıyordu. Onu bir bakıma ba-
• Ünlü
yönetmenin
amacı, Maria
Callas'ın
sesiyle,
kişiliğiyle ve
yaşamıyla ne
kadar büyük bir
sanatçı
olduğunu ',
kanıtlamak.
bası gibi görüyor, sırtını ona da-
yayıyordu. Onunla birçok şey ya-
şamış ve bir çok deneyim ka-
zanrruştı.
Fakat Zeffirelli Callas Fore-
ver'da şarkıcmın özel hayatına
bu kadar ön plana almayacakla-
rmı bu tür olaylann ve yaşamm-
daki kışilerin birer gölge gibi
belli belirsiz olarak görünecek-
lerini söylüyor.
"Benim asıl amacım. onun se-
siyle, kişihğiy lc ve y aşadığı haya-
tryla ne kadar büyük bir şaıiaa
ve sanatçı olduğunu kanniamak.
Yaşanunın sonona kadar, bütün
arkadaşlan, başta ben olmak
üzere,onu yeniden şarkı sö\1eme-
ye ikna etmeye çahşbk. Ben onun
bütün hayarmdan çok, odönem-
leri anlatınaya çalışıjorunı. Özel-
likle son zamanlarda hiç bir şey
yapmak istemiyordu. Maria ha-
yatunda tarudığun en kınlgan ve
korkak insanlardan birisiydL
Her zaman güveneceği insaniar
arardL"
Soprano Stratas oynayacak
Şubat ayında Paris'te çekim-
lerine başlanacak olan fibn,son-
ra Lüksemburg'daki stüdyolar-
da, tspanya'da ve en sonunda
Yunanistan'da tamamlanacak.
Toplam 15 milyon dolarlık bir
bütçesi olan filmde, Zeffirelli
önce Callas'ın rolü için Anjefi-
caHouston'ıdüşünmüşama son-
ra bu rolü soprano Teresa Stra-
tas"a vermiş.
"Her ne kadar son dönemle-
rinde sesini kaybetmiş olsa da
Maria bir şarkıcıydL Bu yüzden
bir sopranonun onu daha başa-
nhcanlandıracağımdüşündüm.
Çünkü Stratas da onungibi dün-
yanın en garip ve zor işinde çah-
şıyor. Her saniye sesine haldm
olmaya çalışmak.onu konımak,
diğer taraftan başa çıkıbnaz re-
kabetierin yaşandığı bir dûnya-
da var olmaya çahşmak gibi ay-
nı korkulan ve end^eteri yaşaya-
dığı için Caflas'ı anlaması ve onu
oyununa yansıtması daha kolay
olurdrye düşundüm. Sadece için-
den gelen keskin bir çığukla, Ma-
ria'y ı seyircinin y üreğine işkye-
biHr Teresa Stratas."
YAZIODASI
SELİMİLERİ
CaJıit Külebi'yi Ödemek
Bellekten çıkıp gitmeyen dizeler, yıllar boyu sı-
ze anlam getiren şiirler. Onlarta hep bir arada ya-
şamak. Gerçek yakınlanmızın bu dizeler, bu şiirler
olduğunu kavramak...
Benim öylesi çok şairim var. Türk şiirinin alçak-
gönüllü şairi, yurt coğrafyasının şairi Cahtt Küle-
bi onlardan biri. Onu çok özlüyorum.
Cahit Külebi'yi yıllar önce, Ankara'da, Türk Dil
Kurumu genel yazmanıyken tanımıştım. Genç ya-
zariann Kurum'a üye seçilmesi onun döneminde
başlamıştır. Türk Dilı dergisine yazılargonderıyor-
dum; öyle sanıyorum ki, onlara da arka çıktı. Ama
hep sessizlikler, söylemeyişler içinde...
Ayn kentferde yaşıyorduk ve seyrek gonişüyor-
duk. Şimdi bana hüzünler getiren anılar: Cahit Kü-
lebi dendi mi, ille ışıltılı bakışlar. Kendisinden genç-
lere değer veren duyarlı yaradılışı. O hep utangaç
tavırlan, sözleri, bir Anadolu çocuğu olmaktan duy-
duğu övünç, biriikte Ankara'da şık bir lokantada
yediğimız öğle yemeği, yazmamı öğütleyen söz-
leri...
Sonra şiirleri, eşsiz şiirleri. Nice yıllar "Dost" şi-
irini ezbere söyleyip durdum:
"Bir gece habersiz bize gel I Merdivenler gıcır-
damasın, / öyle yorgunum ki hiç sorma I Sen ha-
limden anlarsın." Sabahlara kadar konu^uluyor-
du bu şiirde, sonra mavi bir gökyüzu, kanatlar,
"Dokunarak uçalım." Hele son dörtlük: "İnsanlar-
dan buz gibi soğudum, I Işte yalnızca sen varsın.
I öyle halsizim ki hiç sorma I Anlarsın."
Yine çok özlediğim Behçet Necatigil, "Dost"
şairi için, "Zaman zaman kötümser, güvensiz, ken-
di türküsünü söyledi" diyor. Herkesin guvençler-
le böbüriendiği bir çağda Cahit Külebi ne kadar
başka bir duyarlığın şiirini söylemiştir.
Yeşeren Otlar'da "Farenin ölümü" kaç kez göz-
lerimi yaktı, evlerin zavallı farelerini bu şür yüzün-
den sevmedim mi?
"Umutsuzdu, yalnızdı, haliyoktu, /Canı çokya-
nıyordu günlerden beri. I Ne alnında dolaşan bir
dost eli I Ne yardım isteyecek kimsesi vardı, I Ne
Tannsı, ne de peygamberi."
Cahit Külebi şiiriyle bire bir baş başa kaldığım
günler, Tokat'ta askertiğim sırasındadır. Unutul-
maz "Tokat'a Doğru", "Tokat'a Girerken", "Sıvas
Yollannda"... Bu şiirterde öyle bir ustalık gezınır ki,
benim Tokat'a gidişim, şiirterin yazıltşından yıllar
sonra, ama üçü de o coğrafyanın ruhunu dile ge-
tiriyordu.
Tokat'a girerken ve Tokat'tan aynlırken her ta-
rafı yeşil bir derin vadiyi gördüm mü bilmiyorum.
önemi de yoktu. Çünkü Cahit Külebı'nin şiiri da-
ha özdeyaşananı, duyumsananı da yazmıştı: "Ben
hep gece geçtım oradan I Bir su gibi dıbtnden ekın-
lerin."
Cebeci'li Ankara şiirierinde yeni başkentin ülkü-
leri tek tek saptanabilir. Günümüzün çıkar hesap-
larıyla kararmış Ankara'sına benzemeyen bam-
başka bir başkenttir orası.
Külebi 1977'de "Doğu "yu yazdı, unutulmayacak
bir yurt şiiri daha: "Işte Doğu bu. /Kesilmiş koyun
başı I Gibi bakar orda insan gözleri:/ Sevda/a^; sı-
caklık, yumuşaklık I Türkülerde kalmış, bin yıldan
ben."
12 Eylül'ün bitiminde siyasete atılması "uygun"
bulunmayanlar arasında Cahit Külebi de vardı.
Gazetelerden okuyorduk. Kurmak istedikleri par-
ti yeni dönem için sakıncalı bulunmuştu. O zaman
memleket sevgtsiyle yüklü şu şiirleri duşunmüş-
tüm.
llkokul, ortaokul, lıse; coğrafya kıtapianmız. En-
lemler boylamlar. Memteketım için ne oğrendim on-
lardan? Deprem bölgesinde yaşadığımızı bile bıl-
miyordum. Koskoca bır hiç oğrendim!
Ama Cahit Külebı'nin şiirleri öyle mi? Bütün
memleketi ürpertıli kucaklayış söz konusuydu.
Hangi 12 Eylül, "Sen Türkıye gibi aydınlık ve
güzelsin!" diyebilirdi ki?!
Takvimde h Bırakan:
"Buraya gelmeden önce tanıdığım kişilerin ad-
lannı anımsamayacağım bile, birinin yolunu bek-
lemek duygusu nasıldır, gelmeyecek birinin yolu-
nu beklemek, hiç anımsamayacağım..." Tennes-
see VVilliams, Yağmur Gibi Söyle Bana, Tomris
Uyar'ın çevirisi, Nisan Yayınlan, 1999.
1. Viyofa Yarışmasr eyliüde
düzenteniyor '
• tZMÜt (AA) - ÎKSEV'in, genç sanatçılara
tecriibe kazandırmak \e yeni uruklar
kazandırmak için gelenekselleştirmeyi
amaçladığı çalgı yanşmalannm ilki, bu yıl 25-
28 Eylül 2000 tarihleri arasında yapılacak. ' 1.
Viyola Yanşması'na otuzun üzerinde. 1970 ve
sonrası doğumlu genç sanatçının katılması
bekleniyor. DEÜ Devlet Konservatuvan'nın
işbirliği ve Cremona A. Stradivari Enstitüsü'nün
katkılanyla yapılacak yanşmanın fînali, 28
Eylül'de halk ve jüri önünde gerçekleşecek.
Cem SancaKdan öykii kîtabı
• Kühür Servisi - Cem Sancar'ın öykü kitabı
'Bırak Soğusun', Gendaş Kültür Yayıncılık'ın,
'Günlerin Getirdiği' dizismden çıktı. Postmodem
bir anlatı olarak nitelenen kitabm sorgulayıcı,
karşıt bir yanı var. Yazar, öykülerinde medyanın
gızli kültürlerine, hırsızlığa. yetmişlı yıllann
militan solculuğuna ve inançlı devrimciliğine
kadar yaşanılan birçok 'Türkiye gerçeği'ne özgün
tavn ile değinirken Istanbul'un arka sokaklanna
duyulan aşktan Istiklal Caddesi kültürüne,
Kumburgaz'dan yaz aşklanna, kaçınlan fırsatlara
uzanan 'yaşam' aynntılanndan da söz ediyor.
Bugüne kadar birçok alanda çalışan
Cem Sancar, dergi editörlüğü, gazetecilik. köşe
yazarlığı gibi alanlardan sonra reklamcılık da
yapti ve daha sonra gazeteciliği bıraktı. Bu,
yazann ilk öykü kitabı.
BUGUN
• DARÜŞŞAFAKA AÇIKHAV\
TİYATROSU'nda 'Wâll Street City Club'
etlonlikleri çerçevesınde saat 21.00'de 'Analyze
This'adlı fılm göstenlecek./256 26 76)
• CEMİL TOPUZLU AÇIKHAVA
TİYATROSU'nda geleneksel'Açıkhava
Konserleri'nde bu akşam saat 21 CX)'de Candan
Erçetin yer alacak.r<W 63 00)