25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 1 AĞUSTOS 2000 SALI 14 JvLJl-iJ. L J J A kultur@cumhuriyet.com.tr 'Elbette'albümü ileçok satan Candan Erçetin bugün veyarın Açıkhava Tiyatrosu 'nda i aydırbirnumara..:CUMHURCANBAZOĞLU Açıkhava konserlerinın bugünkü ve yannkı konuğu Candan Erçetin. Elbet- te albümüyle yedi aydır liste başında kalmayı başarmış Erçetin, kelimenin tam anlamıyla, ektıklerını yavaş yavaş şimdı bıçıyor. Yonca Evdmik' uı Abone'siyle başla- yan popun patlamasının çatlamasının onuncu yılında etraftaki toz dumanın dağılmaya başlamasıyla görüntü şimdi daha net ve Erçetin albümü zirvede... -fonserierieilgiibigBerieba^ayatan; orkestra kaç kişiden oluşuyor; sahnede müzikten farkh bir şov ^ _ _ _ _ _ obeakmı?Repertuvar- da kaç parca var? ERÇETİN - On iki kişılik bir grubumuz olacak sahnede. Sadece ışık değil, ışığa doku katmak için görüntü efekti kullanmak isti- yoruz. Bütün şarkılan çeşitli çiçekler olarak yansıtmaya çalışıyo- rum; bakalım nelerola- cak... Bunun dışında iki gece için Açıkhava sah- nesini değiştinyoruz. Repertuvardabinnci bö- lümde 13, ikinci bölüm- de 17 parça gözüküyor, bislerle bu ra- kamı iki, üç şarkı da aşabiliyoruz bazen. - Arük âdet olduğu üzere diğer at- bûmleriniz gibi Elbette'nin de EP re- miıkrimyapmayıdûşfaûyormusunuz? ERÇETIN - Bugünlerde Unut Sev- me'nin remixi içi stüdyodayım. Şu an- dakı karanmız yalnız bu parçanın remı- xını hazırlayıp 15 güne kadar radyola- ra ve dıskoteklere dağıtmak; çünkü hep aynı parçalan çalmaktan sıkümışlardır dıye diişünüyoruz. Normalde ben al- bümleri hazirân, temmuz gibi çıkartıyo- rum; bir yıl sonraki yaza da remix albü- münü yapıyoruz. Ancak Elbette'de geç kaldık ve ocak sonuna doğru çıktı. Do- layısıyla bir yeni albüm için erken; bel- ki çok istek gelirse ileride düşünebili- şarkı dinlenmiyor görüşü çok yaygın. Müzik insanın varoluşundan beri var; halk ozanlan, şarkıcılar bugüne dek kliple mi geldiler? Bir albüm klipsiz hiç mi satmaz sorusuna cevap aradım ve buldum, satıyor.' riz. Yurtdışı amaçlı bır şeyler yapıyoruz. Belkı onlardan bırini ekleyip Elbette'den seçeceğimiz parçalann remixleriyle bır şeyler olabılir. - Yurtdışındaki güişimleriniz ne aşa- maya geldi? İ rettiğiniz müzik oralarda hangi etiketle paıarianacak? ERÇETtN - Yurtdışında çeşitli ya- pımcılar dinlediler albümlerimi. Fran- sa'daki genel kanı lırik yapılı, Doğu mo- tifleri taşıyan, benim şu anda yaptıkla- nmdan fazla uzaklaşmayan Fransi2ca bir şeyler üretmek. Esas derdım parça- lanmı biraz değışikliklerle onlann dilın- de söylemek. Onlardan kabul göreceği- m m ^ _ _ tıi sanıyorum. - Pekiyi yurtdışının da hedeflerinizin ara- sına girmesinin nedeni nedir? ERÇETtN - Heves bu; aynca ekonomik. Ben beş yıldır albüm- ler çıkanyorum. Kon- ser verdiğım, şarkı söy- lediğım zaman para ka- zanabihyorum. Bura- da telifhaklannın zayıf- lığı sonucu hayatımı sürdürmem kolay de- ğil. Ancak ben yurtdı- şında şarkılanmdan bı- ^ ^ ™ " ^ " ^ ^ rirun buradakı kadar tu- tulmasını sağlasam. bu kadar çok kon- ser yapmak zorunda kalmayacagım, do- layısıyla daha çok üretebıleceğim. - Elbette albümünüzün çizgisi aynı Türkiye'nin panoraması; her telden her türtü renk var içinde. Yurtdışına da ay- nı espriyle mi açdmayı düşûnüyorsu- nuz? ERÇETtN - Ben Kırklarelı doğum- luyum, Galatasaray Lısesı'nde okudum, Istanbul'da yaşıyorum; farklı özellikle- rin hepsini üzerımde taşıyorum. Albü- mün aynısını alıp da yurtdışına çıkaca- ğım demiyorum, ama buranm özellık- leriyle gıdeceğım kesın. Bugüne kadar hep sevdiğım şarkılan söyledım; belkı bu nedenle çeşıtlılık söz İconusu. Bun- dan sonra da böyle devam edeceğim. Erçetin'in ilk albümü 1995te cıktı 10 Şubat 1963 Kırklareli doğumhı Candan Erçetin. Ortaöğrenimini Gala- tasaray Lisesı'nde, yükseköğremrnini Is- tanbul Oniversitesı Arkeoloji Bölü- mü'ndetamamlamış. 1991'dedeBele- diye Konservatuvan Şan Bölümü'nden mezun olmuş. Profesyonel anlamda sahne kariyeri daha geriye gidiyor ve Türkiye'dekı me- raklı gözler onu 1986'daki Eurovision Beste Yanşması'nda dokuzuncuiukka- zandığımız MdflıKiMryapıtı Haley'i yorumlayan KHpsveOnİar grubundan tanıyor. Sonra lokallerde Fransız şansonlan ve çeşitli dillerde şarkılar söylüyor. Ardından yerh pop ve özel TV kanal- lan giriyoryaşamımıza ve Erçetinprog- ram sunucusu sıfatıyla odalanmıza ko- nuk oluyor. 1995 yazında ise ilk soloalbümü H*- zmm yayımlanıyor. Albüm önce hıç satmıyor; sandarye- ye tersinden oturarak çektiği Umrum- da Değil adlı parçanın klibiyle tam an- lamıyla pathyor Hazınm. Bır yıl geçmeden Umrumda Değü'in beş farklı yorumuyla, yeni parça Sev- dim Sevilmedim'in remixlerini bir mi- di albümde topluyorlar. 1997'de ikinci solo albüm Çapkın'ı yayımlryor. Bu çalışma da ancak ikin- ci klip Yaba'dan sonra çok satıyor. Bol kliple tanıtılan albümden sonra Oyalama Artık- The Remix Ep2 çıkı- yor. Yıl başmda da Elbette geliyor ve Candan Erçetin yedi aydır 1 numara. - Elbette albümünün tanramı için son yülarda hiç auşdmadık bir poütika izte- diniz. Albüm listede birinciyken klibi ol- madığı için TVler kolaj görüntüler kut- landılar? Amaç neydi? ERÇETtN - Klipsiz şarkı dınlenmı- yor görüşü çok yaygın. Bugüne dek hiç- bır televizyon yönetıcısı ya da sahıbi çı- kıp da bana, "Biz olmazsak siz bir biç- sinizdemedi". ama hep dolayh olarak bu hıssettınlıyor; yanı basın varsa, bır şar- kıcı var; yoksa da yok. Ben de bu bas- kıyla yaşamaktansa bır şey denemek, haklı olup olmadıklannı öğrenmek is- tedim. Müzik insanın varoluşundan be- n var; halk ozanlan, şarkıcılar bugüne dek kliple mı geldiler? Sonuçta bir al- büm klipsiz hıç mı satmaz sorusuna ce- vap aradım ve buldum; satıyor. 600 bın satış rakamına ulaştıktan sonra albümü almış dinleyici için bu-tane klip yaptım, herkes soruyordu çünkü. Şimdi bir ta- ne daha çekeceğiz, ama klip yapmaya mecbur ohnadığımı bıliyorum. - Bu yaz başka konserier var mı prog- ramınızda? ERÇETtN - Ağustosun ortasında al- tı konserlik bir turne yapacağım; Antal- ya'dan başlıyor.. Marmaris, Bodrum, Denizli, Çeşme, Altınohık... Gültekin Çizgen, fotoğrafçılığımıza entelektüel bir bakış açısı getirmenin peşinde 'Sanat özürKibiriükeyiz'İLKAYKILINÇ "Fotoğraf görüp gösterendir. Bu yüz- deninsanaöncegörmesmi öğreten,gör- düklerini de izfetendir" dıyen Gültekin Çizgen, 42 yıldır hem sanatsal hem de meslek olarak vizörün ardından bak- mayı ve kendini ifade etmeyi sürdürü- yor. Fotoğrafin sanatsal söylemi çerçeve- sinde kuramsal bakışlara meraklı oldu- ğunu belirten Çizgen'in altıncı kuram- sal kitabı "Fotoğraf 2000" Om Yayme- vi'nden çıktı. Üç bölümden oluşan ça- lışmanın ilk bölümünde daha önce ya- yunlanmamış yeni yazılan bulunuyor. ikinci bölümde gezip gördüğü sergi ve albüm değerlendirmeleri, üçüncü bö- lümde ise yayunlanmış gazete yazılan yer ahyor. Fırsat bulursa yenilerini de yazmak istiyor. "Buyazüar asfanda bizimdunımumu- zu anlatrjor. 2000'ByıOara girerken Tür- Idye^e kuramsal bir bakış da di\ebüi- riz. Ulkemizdefotoğrafinmesafe alma- a için dışa açıhnası ebem. Yani dünya- da neler olupbittiğinikimseanlamaz ise her şeyoiduğuyerdedöner. Halbukibu, kültürie aşılabilecek bir mesek. Ben de bflgi bniktanim ve çn-pınmanun içinde baa şeyleri aktarmayı bir görev olarak dûşûnfiyorum." Tütkusundan bir şey kaybetmedi Gültekin Çizgen yeni bır yüzyıla gi- rerken tuttuğu notlan gelecekle paylaş- ma isteğinde. "SaintGeorge'da okuyordum; Avus- turya LJsesi'nde. Bir gün okula yaban- cı bir genç gelmiş. Dûnyayı gezryonnuş. Yolculuklan sırasmda çektiği fotoğraf- lan bizleregöstermekistenıiş. Sakmka- ranhğmdaogencin çektiği dialarbirbir projekayonun perdesine düşmeye baş- bdL Işıldaryandığmdaisebenim için ar- ok yapıiacak başka hiçbir iş ve meslek ürkiye'nin kendini kendince ifade etme yollannı araması, özgün bir sanatsal yapı oluşturması için yapılanın 'fotoğrafça' ve Türkçe olması lazım. Bu da kolay değil; fotoğrafin sanatsal söylemi çok zahmetli ve uzun bir süreçtir, birikim gerekir.' O günden bugüne fotoğrafa olan tüt- kusundan hiçbir şey kaybetmedi. Hâlâ ülkemiz fotoğrafçılığına entelektüel bir bakış getirmenin peşinde"Bu bir kûl- tûr ve bir kimlik probkml Türkiye'nin kendini kendince ifade etme yoUaruu araması,özgün birsanatsalyapıohıştur- ması içinyapılanın'fotoğrafça' veTürk- çe ohnası lazım. Bu da kolay değfl; fo- toğrafin sanatsal söylemi çok zahıneth ve uzun bir süreçtir, birfldm gerekir.'' Çizgen, fotoğraf makınesinin icadın- dan bu yana, yaklaşık 160 yıl içinde bu işin gerçek ustalannın bırkaç yüzü aş- madığı görüşünde. "Neredeyse sanat özûrfû sayılabile- cekbir ülkede yaşıv-oruz. Ulkemizde ak- h başında; başarıh bir portfohosu bu- lunan, h i iş çıkarnuş. sergiler açmış fo- toğrafçı sayısı bir iki düzineyi aşmaz. Türkiye'nin sanattananladığı.gösterisa- natlandır. Düşünün ki Türkiye'nin tünı sanat kollannda bugüne dek >etiştirdi- ği sanatçı sayısı 3 bin cK annda. BÖylesi bir zavallılıktan birtakım insanların utanması gerekir. Kendi adıma bövle bir derdim yok, göre^imi yaprjorum. Ama Türkiye'nin sanatçıbirtoplum ol- duğu söylenemez. Kimin ehnde ne ka- dar re'im var, kimin geniş bir kitaphğı buhmuyor, kim düzenli olarak konser- leri izliyor?.. Kaldı ki bunu sanatçılar bi- le yapmrjor; bir ressam sergi açtığı za- man orada müzisyenleri, thatroculan ya da edebiyatçılan göremezsiniz. Ulke- mizde sanatsal beslenmesi ohnayan bir sanat çevresi var." Fotoğrafı 'doğnıdan' ve 'deneysel' ohnak üzere ikiye ayınyor sanatçı. Fa- kat ülkemizın sanatsal üretim süreci- nin deneysel fotoğrafı karşılamadığı görüşünde. Bu alanda ArifAşçı, Orhan Cem Çetin gibi birkaç kişi dışında göz doldurucu, bizim duruşumuzu ve ağır- lığmuzı taşıyan Türkçe işler yapılma- dığını düşünüyor "Ben yerfiKk arryo- rum. Sanat bir ifadeyse bizim sözümü- zü söytemelL _" 'Başan, birikim ve kültürk gelir' Fotoğrafin 'en son' makıneyle yapıl- dığına ınanıyor. Bir fotoğrafçının ken- di kimliğıni ortaya çıkarmak için için- de bulunduğu alanı ve kültürel coğraf- yayı anlaması gerektiğmi belirtiyor: u Bunımnullryietçüikleflgtsiyok.tnsan>-a- şadığı yerde neler olup bittiğini anlama- h ki bir kataüzör olarak oradaki bilgile- ri sanat dinne aktarsın. Yani kültürünü özümsemesi için gezmeli, okumah, tari- hini anlamalı... Bu bir yaşam biçimi, bunlanher gün \ aparsan biryere \-anr- sın. Ben 42 yıldır uğraşryorum. Hâlâ da yapacakçokşeyvar. Bir albümümdeki 10 fotoğraf size bir ufuk verirse odur önemfiolan. BizJerfotoğraflanmızla ya- şamahyız. Tabii Id başka çalışmalardan da beslenmelL Nitekim benim deetkUen- diğim fotoğrafçılar var. Ernst Haas bun- lardan yalruzca biri. Ama şüphesiz ça- hşmalanmzıkendinizce,özgün olarak or- taya koymak durumundasımz. Yoshı- kazu Shırakavva'nın 'Himalaya'sma ta- bii ki hayranun, ama kendim oraya git- tiğimde onun gibiçekmeme olanakyok." Başarıh bır fotoğrafin yolunun bınkım ve kültürden geçtığine ınanıyor Sadece yeteneginyeterh ohnadığını, 'doğruza- manda doğru yerdenbakma'nın bir an- latım biçimi haline dönüşmesi gerekti- ğinin altını çiziyor. Çizgen, dünyadaki fotoğrafçılıkta si- yah-beyaza dönüş yaşandığını, kendisi- nin de böyle bir özlem duyduğunu ifa- de ediyor. "1958-1968 yılan arası yoğun olarak siyah-beyaz çektim. Sonra renkli>e geç- tim. Benhnkisi ldşiselbirözlem ama dün- yada da böyle bir trend var. Arkeolojik malzeme haline geldi. Japonya'daki bir sergiden sonra çokünrendün. Daha çok siyah-beyaz görmeye başladım. 70üIke gezdün, gezmeye de devam ediyorum. Başka rurhlzenginleşemeviz. Yenivegü- zel şeyler beni heyecanlandınyor. tşte bu yözden dışa açıkotanahvesanatçıiçinbes- lenme kapısı mutlaka açık kaunah." Fotoğraf sanatını önemlı ölçüde etki- leyeceğine inandığı teknolojik gelişme- lerin tam anlamıyla alana hâkimiyeti- nin 20-30 yıh bulabileceğini. ondan son- ra da her şeyin dijital olacağını savunu- yor. Fotoğrafmakinesininmekanikya da dijital olmasının çok da önemli olmadı- ğını düşünüyor- "Lerzetlibiryemeğinşu vev^ bu çatâlla \tnmesi fazla önem taşV maz. Yemeğin pişüilmes çok önemiL" 'Kaliteye prim verilmiyor' Türkiye'deki fotoğrafkoleksıyonculu- ğu ve sponsorluğunun yaygın olmama- sını "bfcdm buıjuvazinin zaafi" olarak ni- telendınyor. Bunu da "ZengmBgin kül- türie atbaşı ghmesi halinde hakiki bir burjuvazimn genşmesüıi bekkvebfliriz. Türkiye'de bugün onun için bûrjuvazi- nin \arhğı sorgulamyor" biçiminde yo- rumluyor. Gültekin Çizgen'e göre başında kali- teye prim verihniyor. Bunun en büyük etkeni de 'tekeDeşme': "Basmdayazı^- leri herkesin yapnğmdan farkh yapan- lann peşinde değil,fotoğrafeditörü de- nilen bir ka\ram yok. Sormak isterim; Ara Güler'den bugün basın ne kadarya- rarlamyor,tzzet Keribar'dan,Ozan Sağ- dıçtan?_" Pekı ya kaçırdıklan?... "Kaçan bahk daima büyüktür ve her fotoğrafçının muhakkak kaçırdığı çok bahk vartbr. Ben de kaçırdım kuşkusuz. 'Ah keşke fılm bitmeseydi de çeksey- dim... Şurada makine olsaydı...' Ama bunlan önemsememek gerek. Fotoğraf gözle çeküir, makineyle değiL O gördü- ğünüz an. ilerde başka şekilde göstere- bileceğiniz bir an birikunidir. Her şeyesa- hipohmamaz." Türkiye'yi ve dünyayı fotoğraflamayı sürdürecek olan Çizgen, büyük konula- n yoğurmaktan keyif ve sonuç alınaca- ğını düşünüyor. Fotoğrafla olduğu kadar resimle de ilgilenıyor. Şu sıralar illüst- rasyonlar üzerine çalışıyor. "Herkes gibi ben de yaşlanıyorum. Fotoğraf biraz genç işi" demesıne rağ- men önümüzdeki 25 yılın programını yapmış bıle. Sanatçı, Bilişim 2000 kap- sanunda eylül ayında Lütfi Kırdar'da Doğu estetiği tavnnda 'MûümalDoğa', 11 Ekım'de Galeri G'de 'Canbaz' baş- lıklı resim sergılen açacak. Bu arada 'Dünyaya Bakış' adlı bir albüm çıkara- cak. 2001'de Amerika'da, 2002'de Ja- ponya, Pekin ve Bombay'da çahşmala- nnı sergilemeye devam edecek. Kennedy sanatsal yönleri ite tanıtıhyor • Kühür Servisi - Çeşitli sanat etkinlikleriıün yer aldığı ve hergün yüzlerce ziyaretçinin gezdiği Washington Kennedy Centre'da bir büstü olan 35. Amerikan başkanı John F. Kennedy, kızı Caroline Kennedy'nin çabalanyla bilinmeyen yönleri ve sanatsal yanı ile tanıtılmaya çalışılıyor. Bu amaçla çekilen on dakikalık kısa fılmde, Caroline Kennedy de rol alıyor. Babasının fıkirlerinin daha iyi anlaşılmasını isteyen Caroline Kennedy farklı projeleri olduğunu da ekliyor. Merkezin başkanı Lawrance J. Wilker da, Kennedy'nin burada bulunan büstüne anlam katmak istediklerini belirterek aralık ayında bu yolda interaktif sergiler düzenleyeceklerini belirtti Poussin'in kaym resmi bukndu • BRÜKSEL (AFP) - Fransız ressam Nicolas Poussin'uı 1814 yıhndan bu yana kayıp olan resmi bulundu. Belçika'nın dışında bir kılisede bulunan resim Poussin'in 1623 tanhlı 'Meryem'in Ölümü' tablosu. Belçika Kraliyet Sanat Tarihı Enstitüsü'nün bildırdığıne göre, geçen hafta kilisede bulunan resim, müze kayıtlanna göre 1814 yıluıdan beri kayıp. Resim hakkında çok fazla bilgi olmasa da Poussin'in resmi Pans'ten aynhp hayatının neredeyse tamamını geçirdığı Roma'da tamamlamış olduğu biliniyor. Baü sanatında günümüzde halen üzerinde önemle durulan bır ısim olan Poussin, erken Fransız resmının en büyük ustalanndan biri olarak biliniyor. Guggenhetofda Çin resmi • Kühür Servisi - Amerika'nın New York kentinde bulunan Guggenheim Müzesi'nde yer alan bir sergide 'Çin resmi' konu ediliyor. Bugün dünyanın en önemli modern sanat merkezlerinden biri olan müzede, söz konusu sergide, dört ana baslık altında Çin resminin 19. yüzyıl sonlanndan günümüze değin geçirdiği gelişim, değişim ve evrimler öne çıkanhnaya çalışılmış. 'Çin Resminde Yenilikler, Modern Nesil, Yeni Çin Resmi, Geleneğın Evrimi' başlıklan ile sergide, içinde bulunduğu merkezin konseptine de uygun olarak 'yenilikler'in alü çizümek isteniyor. Armada'da tango geceleri devam ediyor • Kültür Servisi- îstanbul Ahırkaprda bulunan Armada Otel'de geleneksel tango geceleri devam ediyor. Altı yıldan bu yana her pazar düzenlenen tango gösterileri bu yıl da otelin Cankurtaran kıyısında yer alan 'Armada Sahil Bahçesi'nde Omit îris ve Seval Uğur ikilisinin danslan ile gerçekleşiyor. 'Suftanlar bnparatoriugu7 sergisi Amerika'da • KüMr Servisi - Amerika'nın Detroit kentinde Uluslararası Sanat Hizmetleri kuruluşu tarafından açılan 'Sultanlar împaratorluğu' adlı sergide 200 yapıt yer alıyor. Dünyada Islam sanatı konusunda en önemli koleksiyonlardan biri sayılan 'Nasır Halili Koleksiyonu', büyük çoğunluğu oluşturuyor. Yapıtlar, Osmanh Împaratorluğu içinde yer alan Türk, Rum, Ermeni, Mısırlı, Suriyeli, Kuzey Afrikalı sanatçılar tarafından yapıhnış ve imparatorluğun içindeki sanatsal zengiriliği gösteren nitelikleriyle dikkat çekiyor. Sergide değerli hahlar, sırma işlemeli ipek ve kadife kumaşlar, az bulunur Kuranıkerimler, Osmanlı elyazmalan, tezhip örnekleri ve seramik parçalar da yer alıyor. Sergi, 8 Ekim'e değin Sanat Enstitüsü Müzesi'nde devam ediyor ÇB(Ülden 7 bötoe 7 kenf projesi • Kültür Servisi - ÇEKÜL Vakü, '7 bölge 7 kent' adı altmdaki kültürel koruma projesiyle Diyarbakır, Kastamonu, Midyat, Birgi, Akşehir, Burdur, Mudanya, Cumalıkızık, Kemaliye, Talas, Akseki gibi çeşitli yörelerde çalışmalanm ,; sürdürüyor. Proje kapsammda, Diyarbakır surlarmda, Midyat'ta çevre-kûltürevinde, Kemaliye'de 'örnek ev'de yapılan restorasyon çahşmalan, tanhi koruma ve kentsel tasanm ilkeleri çevresinde yapılıyor. Aynca ÇEKÜL'ün Türkiye'de öncülük yaparak gerçeklestirdiği '7 ağaç ormanlan kampanyası' ise Çatalca 7 ağaç ormanında yapılan 'dumansız piknik' ile 7. yaşına ulaştı. Vermeer operada • Kültür Servisi -16. yüzyıl Flaman ressamı Johannes Vermeer, üzerine yazılan birçok araştırma ve romandan sonra şimdi de opera sahnesinde yer alacak. Fılm yapuncısı Peter Greenavvay tarafından tasarlanan 'Writing to Vermeer' (Vermeer'e Yazmak) adlı operanın prömiyeri Amerika'daki Lincoln Centre Festivali'nde gerçekleşti. Yazdığı provokatif kitaplarla tanınan Greenaway, bu operayı, ressamın daha sonra Washington'a da gelen Hague'daki sergisinden esinlenerek yazmış. Operada ressamın eşi, kayınvalidesi ve 1672'de bulunduğu Delf'teki modelinden ona yazılmış mektuplar yer alıyor. Edebi mektuplar librettolarda aynı temayı vurguluyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle