23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CumhuriyeC İmtivaz Sahibi: Berin Nadi Genel Yayın Yönetaıenı. Orhan Erinç # Genel Yayın Koordınatöni' Hikmet Çetinkava • Yazıışlen Müdürii: İbra- nim Yıidız # Sorumlu Müdür: Fik- ret Ilkiz # Haber Merkezı Müdürii: Hakan Kara lstıhbarat. Cengiz Vüdınnı • Ekonomı Özlem Yüzak • Kultur Handan Şenköken • Spor Abdülkadir Yücelman • Makaleler Sami Karaören • Duzeltme Abdullah Yazıcı 9 Fotoğraf Erdoğan Köseoğlu • Bügı-Belge Edibe Buğra • Yurt Haberlen Mebmet Faraç Yayın Kuıulu tlhan Selçuk (Başkan), Orhan Erinç, Hikmet Çetinkaya, Şükran Sooer. tbrahinı YİldE,Orhan Bursalı. Mustafa Balba}. Hakan Kara. Ankara Temsılcısı Mustafa Balbay Atatürk Bulvan No 125,Kat4.Bakanlıklar-AnkaraTeI 4195020(7hat), Faks. 4195027 •Izmır Temsılcısı Serdar Kıak, H ZıyaBlv 1352 S 23 Tel 4411220, Faks 4419117 •AdanaTemsılcısı: Çetin Yiğenoğlu. Inönu Cd 119 S No 1 Kafl, Tel. 363 12 11. Faks 363 12 15 Müessese Müdüı 1 Ustün Akmen • Koodınator. Ahmet KoruM» • Muhasebe. Büle* Yener • Idare Hüseyiv Gıirer • Satış F i l K u z a MEDYA C: • "lonetım Kunılu Başkanı - Genel Mudur Gülbin Erdıırın # Koordınator Reha Işıtınan # Genel Mudur> aniımcı->r SevdaÇoiun Tel 514 07 51 - ki 5M8463 \a>iiulavan ve Basao: Yenı Gun Haber Ajansı, Basın ve Yaşıncıhk A Ş Tur1uxagı Cad 19 41 Cağaloglu W34 Islanbul PK 246 - Sı'rtecı 34435 tstanbul Tel (0 212) 512 05 05 (20 hat) Faks (0'2l2)513 85 95 www.cumhuriyet.com.tr 31TEMMUZ20OO Imsak:4.05 Güneş: 5.52 Öğle: 13.18 Ikindı: 17.H> Akşam: 20.29 Yatsı: 22.08 21 yıl sonra sahnede • Haber Merkezi- Efsanevi tranlı şarkıcı Googosh, 21 yıl sonra ilk konserini Toronto'da verdi. Önceki gûn gerçekleştirdiği konsennde dinleyicilere büyülü bir müzik ziyafeti sunan Googosh'un Iran'da sahneye çıkmasına' izin verilmiyor. En büyük çfni tabak • NEVŞEHÜt (Cumhuriyet) - Türkiye'nin en büyük çinı meyve tabağı Nevşehir'in Avanos ilçesindeki bir çini atölyesinde yapıldı. Türkiye'nin sayılı seramik ürünleri yapım atölyelerinden biri olan Sırça El Sanatlan Merkezi işletmecisi Süleyman Kasap, yaklaşık 3 aylık bir çalışmanın ürünü olan 73 santım uzunluğundaki tabağm sergilenmeye alındığtnı söyledı. Türkiye'nin en büyük çinı meyve tabağının satış fiyatı ise açıklanmadı. Mîlaslı azizeye apaştmma • MİLAS(AA)- Muğla'nın Milas ilçesi'nde yaşadığı bilinen Osia Kseni adlı azizenın hayatı araştırma konusu oldu. Milas'ın geçmıştekı toplumsal yapısı ve mozaiği ıle ilgili araştırmalar yapan gazetecı Nevzat Çağlar Tüfekçi, Osia Kseni'nin 5. Yüzyıl'da Milas'ta yaşadığını. Milaslı Rumlann onun adına 19. yüzyılda bir kilise inşa ettiklerini belirterek "Ortodoks Hıristiyanlar, her yıl bir günü onun anısına dini bayram olarak kutlamaktalar" dedi. Öfümün diğer adı:Sigara • GAZİANTEP(AA)- Sigara, tüm kanserlerin yüzde 30'undan sonımlu olmasına rağmen, Türkiye'de erkeklerin yüzde 65'i, kadınlann yüzde 25'i tarafından içiliyor. Akciğer, gırtlak, ağız, yemek borusu, dudak, mesane ve pankreas başta olmak üzere tüm kanserlere, kalp ve damar hastaiıklan ile kol ve bacak damarlannda tıkanmalara ve buna bağlı olarak ölümlere yof açan sigara, yarattığı korkunç tabloya rağmen, her yıl daha çok kışi tarafından ve daha çok miktarda içiliyor. Embriyo kopyalama - • LONDRA(AA)- Ingilız hükümeti, bilim adamlanna, "insan embriyosu kopyalama" izni vermeye hazırlanıyor. Hükümetin çıkaracağı yasada, kopyalamanın sadece "araştırma amaçlı" olması koşulu bulunacak. Çıkanlacak yasa, insan kopyalamayı kesin bir şekilde yasaklarken, bılım adamlanna tanınan en büyük serbestlik, insan embriyosunu kullanarak bir başka canlının vücudunda kopyalama yöntemiyle yeni organ ve parçalar üretme denemeleri yönünde olacak. Almanlar, Göbekli Tepe'de yapılan kazılar sonucu, uygarlık tarihiyle ilgili bilgilerin altüst olacağını savunuyor w Kiiltürümüz Anadolu'dan geliyor'HİLMİTOZAN FRANKFURT- însanlığın kültür tarihi, Anadolu'dan kaynaklanıyor. Almanya'nın önde gelen popüler bilim dergisi "Bild der Wissenschaft" son sayısının kapak konu- sunu Anadolu'ya ve Urfa bölgesine ayıra- rak, örneklerle uygarlığın beşiğinin Ana- dolu'da yattığını bir kez daha vurguladı. Alman arkeologlann Şanlıurfa yakınla- nnda Göbekli Tepe'de yaptıklan kazıda bulduklan sütunlann bir tapınağa ait oldu- ğu tahmin ediliyor. Yaklaşık 11 bin yıl ön- ce inşa edildiği tahmin edilen tapınağın yı- kıntılan, dergiye göre, tarih bilgisini altüst edecek bir öneme sahip. Bugüne kadar ne- • Almanya'da yayımlanan bilim dergisi 'Bild der Wissenschaft', son sayısını Anadolu'ya ayırdı. Urfa'daki kazılan anlatan dergi, uygarlık tarihi ile ilgili bütün bilinen doğrulann ve dogmalann Göbekli Tepe kazılanndan sonra yok olacağını iddia etti. • • olitik devrimin simgesi olarak Filistin'de- ki Jericho (Eriha) ile Çatal Höyük'teki ka- lıntılargösterilirken, Urfabölgesindeki ka- zılar, ınsanlığın uygarlığa ilk adımını ön- ce bu bölgede attığını belgeliyor. Avcı ve toplayıcı toplumdan tanm toplumuna ge- çişle uygarlığın temellennin atıldığına dik- kat çeken "Bild der Wissenschaft", bu ta- rihle ilgili bütün bilinen doğruların ve dog- malannGöbekli Tepe kazılanndan sonrayok olacağını savundu. Dergide, Alman arkeolog Klaus Schmidt'ın 6 yıldır Göbekli Tepe'de yap- tığı kazılarda gün ışığına çıkardığı bir ta- pınağın M.Ö. 9000'lerde, yani dünyaca ün- lü Mısır piramitlennden tam 6000 yıl ön- ce, avcı ve toplayıcı topluluklar tarafından inşa edildiğıne işaret edildi. Bu, uygarlık tarihinın köklerinin Filistin ve Mezopo- tamya'dan önce Anadolu coğrafyasında başladığını kanıtlayan bir bulgu olarak de- ğerlendirildi. Kazılann yapıldığı Göbekli Tepe yakın- lannda Nevali Çori'de daha önce M.Ö. 10500'de inşa edilmiş tapınaklann ortaya çıkanldığı ve son kazılann Nevali Çon ile bağlantılı olduğu, derginin araştırmasında yer aldı. 1992 yılında Atatürk Barajı sula- rınm altında kalan Nevali Çori'deki sütun- larda ınsan ve hayvan rölyefleri bulunmuş- tu. Göbekh Tepe'de ortaya çıkanlan 16 sü- tun vekireç leVhalarda da aslan, yılan, öküz, koç gibi hayvanlann rölyef ve oymalannm bulunması dikkat çekti. Kazılann henüz tamamlanmadığını açıklayan arkeologlar, tapınağın 11 bin yıldan daha önceki bir zamanda yapılmış olabileceğini de dile ge- tirdiler Almin arkeolog Klaus Schmidt, 60'lı yıllardâ Göbekli Tepe'de çoğunlukla bulu- nan işU*nmiş çakmaktaşlannın ilgisini çek- tiğini bclirterek Nevali Çori'deki kazılardan yola çıkarak yeni kazılara yöneldiğini söy- ledi. Fazla zaman geçmeden toprağın altın- dan 11 bin yıldan eski taş devrinden kalma sanat yâpıtlannın gün ışığına çıkanldığını belirtefl Schmidt, bu çağdaki avcı ve top- layıcı insan topluluklannın sanıldığı gibi sa- dece gfınlük yasam kavgasını vermediği- ne, "öteld dûnya" üzerine düşüncelere de sahip olduğuna dikkat çekti. 'Elini asilin ekmeğinden çek' Esnaf, vekile isyan etti OLCAYAKDENİZ BODRUM-Bodrum çarşı esnafı isyan edi- yor... Esnafı isyan etti- ren, ne ülkeye gelen tu- rist sayısının geçen yıl- lara göre artmasına kar- şın yöreye gelen turist sayısının düşüşü, ne de sezonun son ayına giri- lirken daha dükkân kira- lannı bile nasıl çıkara- caklannı bilememenin telaşı. Onlan isyan ettiren, gelen turistlerin daha Bodrum Limanı'nda ka- raya ayak basar basmaz dolmuşlara doldurula- rak,ANAPMuğlaMil- letvekılı HasanOzyer' in sahibi olduğu "Gold Center" alışveriş mer- kezine götürülüşü. Onca uyanya ve rica- ya karşın "bfldigini oku- duğunu" belirttikleri ANAPMilletvekili Ha- san özyer'e tepkilerini "Vekü! Asilin ekmeğin- den elini çek" pankar- tıyla dile getiren Bod- rum çarşı esnafı, bugü- ne dek belediyeden kay- makamlığa, valilikten bakanlığa kadar sesleri- ni duyurmaya çalıştık- lannı, hiçbir yerden so- nuç alamamanın çare- sizliği içinde olduklan- nı vurguluyorlar. Belediye meclis salo- nunda öncekj gün yeni- den bir araya gelen Bod- rum çarşı esnafina, uzun süredir kanser tedavisi görmekte olan ve toplu yerlere girmemesi gere- ken Bodrum Belediye Başkanı Emin Anter de destek verdi. Ticaret Odası, Esnaf ve Sanatkârlar Odası, Denizciler Derneği, DSP,MHPveCHPilçe başkanlıklan da toplan- tıya katılarak çarşı es- nafina destek oldular. İGDAS İGDAŞ 2000 Yılı Abonelik Kampanyasına gösterdiği yoğun ilgi için, İstanbul Halkına Teşekkür Ederiz. İstanbul'un Havası Daha Temiz Olacak! DAMŞMAHATT1 02126264666 Aboneic Bedei 1 Ağurtos 200ffden ı*»en 170^00.000 Tl. olarak uygıianacakti'. Mankenler Antafya'da yarıştı Antalya'da gerçekleştirilen 'Miss ModelOfTurkey' yansnıasında Feza Gürsm birinci. \eliz Önej ildnci, Aslı Gemen Kökçe de üçüncü oldu. Kökçe. aynı zamanda Türkhıc'nin ilk tnteraet güzdi unvanını da aldı. Superonline sa\fasında tnternet aracıhğı üe yapılan oylamada en çok oyu Kökçe aldı. Yanşmada dereceye giren güzeller önümüzdeki a>larda gerçekleştirUecek olan uluslararası yanşmalarda Türkiye'yi temsil edecek. Profesyonel mankenlerin katüdığı yanşmada güzeller podyumda birbirinden Uginç gösteriteriyle de beğeni topladı. SÖYLEŞİ ATTİLÂİLHAN 'Sosyalizm' ve ( Alkolizm'... Elimdeki dergiden, başımı her kaldınşımda, onunla gözgöze geliyoruz: karşı kottuğa oturmuş, açık renk gözlü, kızıla çalar san bir adam; elli yaşlannda var yok, fakat nedense, yüzü daha yotgun. Her defasında, bd- li belirsiz gülümsüyor yoksa, tanışıyor muyuz? Hayır o beni tanıyormuş; yanımdaki yolcu kalkar kalkmaz, gel^ di oturdu; hep aynı kabahatlı tebessümle, anlatıyor ki, "hayatı birroman"'68 Kuşağı'nın hızlılanndan, duvar- da afişle aranmış olanlanndan, biri; yıllandır, yurtdışın- da, o ülke senin, bu ülke benim dolaşmış; şımdi birBo- ğaz köyünde, dağbaşındakı bir gecekonduda tek ba- şına yaşıyor; aynı akşam vapurunda rastlaşmamız, bu yüzden! Bir ara demişti ki: "-...sosyalist partiierden birine sokuldum, onlar da bir acayip! Yönetim Kurulu'nun toplantsına gidiyorum, üyelerin çoğu gelmemiş; meyhaneye geçiyorum, hepsi tam kadro' orada!" Hazin ama, hiç kuşkusuz 'gerçekçi' bir tesbit! Ne- den, ne münasebetle hatırtadın derseniz; getin birlikte, Ankara'dan Musa Yalçın'ın şu kısa faks mesajına bir göz atalım: "...bizlerkatılımcılık, toplumculuk, sosyallikkavram- lannı, sulu sepken bir duygusallık; ve alkolûn verdiği 'çürümüşluk'/e hatırlayan, 'entel' takımıyız; ya 'popü- lizm'/n sahtekârlığında, ya da 'sektarizm'/n ukalâlıltğın- da yaşadığını zanneden, eyiemsiz yumuşakçalanz..." "...neyse, bu kadarözeleştiriyapacakyüreğibulmuş- ken: J/'Emperyalist Kültur Kuşatmasına karşıyız bildi- risinin altına; ve, 2/ Öğretmenler Birliği Kampanyası'na da, tüm yüreğimiz ve bilincimizle imza atanz..." (10 Temmuz 2000) Çağnşım çarklannın harekete geçmemesi mümkün müdür? Ayakları 'muallâkta kalıyor... Belki de yazmışımdır. Nâzım'ı Kurtarma Komitesi adına, Paris'ten Istanbul'da bir 'parti sorumlu- suyla' buluşmaya gelmiştim. Irtibat zar zor sağlanabil- di: Çemberlitaş'ın attında buluşacağız. Soğuk, kar tozlannın ufak ufak uçuştuğu, bir bahar sabahı. Içim- den, önemli bir 'mülâkata' hazırlanmışım: acaba kim gelecek, nasıl bir adam, nasıl konuşmalıyım? Gele ge- ie, sonradan lâkabının 'Sarfioş'olduğunu oğreneceğim birisi gelıyor adeta a/kol buhanndan yoğunlaştınlmış, bir heykel; konuşalım diye beni götürdüğü yer, salaş bir koltuk meyhanesi. Içkiyle başımın hoş olmadığını, meraklıs) bilir bu, Yeşilay'cı biryobaz olduğum anlamını taşımıyor; Fran- sa'ya gidene kadar, biradan ötesini tanımazdım; Pa- ris, bir şarap 'mecbûriyetidir'; zamanla -biraz da kız- lar yüzünden,- Frans(z alkol yefpazesini öğrendim; da- ha sonra, 'baba'Enfarktiıs, reçeteyle, heral^am birdub- le viskiyi hayatıma soktu; ama ne meyhane muhabbe- ti bilirim, ne de ötesini: Üniversıte yıllannda Balıkpa- zan'ndaki ünlü Cumhuriyet Meyhanesi'ne gıtmez değildik ama, daha çok uskumru/ızgara yemek ıçın; ay- nca oraya, şairler gelirdı: Orhan Veli'yı. Cahrt jrgat'ı orada tanımadfk mı? Gorkjy'in, 'Klim Samguine'in Ha- yat1 romanını okurken, Rus aydınlannın alkol merakı- na dokunduğunu fark etmiş, esbâb-ı mûcibesi üzerin- de kafa yormuşumdur. Yanılmıyorsam, her iki ülkede V/eric/'takımının alkole 'sığınması', ıkı ana nedene bağ- lanıyon a/ 'Itericiltğin', halkın toplumsallığına ters dü- şen, 'Alafranga' bir 'yabancılaşma'ya dönüşmesi. b/ Buyüzden de, 'Solculuğım', Sosyalizm'in asJİ 'iti- ci gücü' Proletarya'yla gobek bağının bağlanama- yışı! Başka turiü söylersek, Çarlık'ta da, Osmanlı'da da, 'Sosyalizm' bir 'alafrangalık' olarak, münhasıran 'aycto7/a/-'arasında kendinı gösteriyor; işçiler, toplum sa- nayileşmış olmadığı için, zaten az: ustelık ışçi halktan sayıldığı ıçın, o da 'alafrangalığa' karşı; bu da, 'taban' arayışında, 'ilerici' aydınlann ayaklannın boşa gelme- sine sebep oluyor, yâni, 'muallâkta kalıyoriar'; halbuki, siyası otorite ile başlan da belâdadır, o zaman tek çı- kış -dahadoğrusu 'kaçış'- yolu, çoğu ıçın 'alkolesığın- mak' olmayacak mıdır? Kır gezmeslnde 9. senfonl çalarsan... Türk Sosyalizmi, Selânik'de Musevılerle başlan Be- noraya ve arkadaşlan, Osmanlı 'alafrangası'ûv. Selânik 'kanadı' ki, devamı Dr. Şefik Hüsnü bey'dir, (yânı 'Sefarat', yâni 'Sabatayıst') Mütakere'de, yan Spartakist, yan Komiternist bir 'alafrangalık' olarak Dersaadet'te görünür. Irtihatçılar'ı bile, 'alafrangalık', dahası 'gâvuriuk' diye yadırgayan ahalinin; böyle koz- mopolit bir sosyalıstlığı muallâkta bırakması, şaşılacak şey midir? Dahası, Sosyalizm, Osmanlı'da zuhur etti- ğinde, Devlet-i Alryyezaten batıyor: 1838 TicaretAn- laşması'yla. varla yok arası sanayiıni tahnp etmiş, ya- n/sömurgeliğe doğru yönelmiştır; ışçi sınıfı yok, ya da 'ecnebı sermaye'nin 'tutsağı'! 'Iştirakçi' Hilmi bey'in -biraz da, iştirakyûn'culann-, Mütâreke'de olsun, mev- cut ameleyı ecnebı işletmelere karşı, ust üste greve gö- türebılmesı; Osmanlı 'sosyalıstlerinin'en 'alaturkası' ol- masından ıleri gelmemiş midir? Bence bu nokta çok düşünülmeli. Mustafa Suphi, Ethem Nejat, Şevket Sürevya - yâni Türkocağı kökenliler- ustelik Galiyefden geldik- leri halde; - 'ecnebj'den zuhur ettikleri için, bir; on- lar da sosyalistliği bir çeşrt 'Batılılaşma' gibi sun- duklan için, iki- 'alafranga' sayılmışlar; 'taban'a kök salamamışlardı. 50"lı yıllarda, lYTGD'li öğrenci arkadaş- laria, Yalova'ya birtargezmesini hatırlanm: ağırtaş plak- lan, hantal gramofonu oralara kadar götürmüş; kırda, kermes müziği olarak, Beethoven'ı çalmıştık; hem de 9. Senfoni'sini (Inanrnayanlar, refik-i azizim Arslan Kaynardağ'a sorabilir. Gramofonu ve plaklan o taşı- yordu.) Yâni halk, bizi nasıl. kendinden sayacaktı ki! O günden bugüne, ülkemiz vahşi bir kapitalist geliş- me süreci yaşadığı halde, hemen bütün aydınlan- mız, -bu arada elbette 'ilerici' kesimi- Batılı gibi davranmayı,-yâni'Kozmopolitliği- ilericiliğin'ol- mazsa olmaz şartı saymaktadır; sosyalizm'in 'itici gücü' işçiler ise, hâlâ ahalinin içindedir, yâni 'ulu- sal'dır, tam 'ulusal' damamış, yan yanya feodal/üm- met küttürünün içinde kalmış olsa bile, aydın ke- simine oranla, düpedüz 'alaturka' sayılır. Peki, ne anlama gelır bu? Gelişmiş bağımsız bir ül- kede, kültür açisından, aydınla halk arasında; bir 'mâhfyet' farkı yoktur, olsa olsa, bir 'derece' farkı yardır, ancak yan/sömürge, ya da az geiişmiş bir ülkede, aydınlaria halk arasında, -bizde olduğu gi- bi- 'derece' farkı değil, 'mâhiyef farkı olur (Alber- tini); o zaman da, Partinın Yönetim Kurulu toplantısı, - taban'ı olamadığı- ıçın 'angarya'; meyhanede kafayı çek- mek ise, vahim bir başansızlığın yegâne tesellisine dönüşür. Elli senedir, 'Ulusal Kültür Sentezi' diye, niye bağır- dığımı sanıyorsunuz? httpV/www.prizma.nettr/AILHAN http^/www.bilgryayır>evi.com.tr7ailhan Faks/0-212/2601988
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle