Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
t tf
SAYFA CUMHURİYET 31 TEMMUZ 2000 PAZARTESİ
O L A Y L A R V E G O R U Ş L E R olay.gorus@cumhuriyet.com.tr
i Kalkınma Planfrun Arka Bahçesi: İstikrar ve 'Reform'lar -1
<?• cÂ\Tn«r<rT •• * tur. Alınan önlemlerin Türkiyeekono- nı bu çözüme sürüklemiş, savunucu- kara paranın besledigi devasa boyı
. Dr. Sİnan SONMEZAÜ Siyasal BilgilerFaHBIesi
S
ekizinci Beş Yıllık Kal-
kınma Planı değerlendi-
rilirken öncelikle sorgu-
lanması gereken, Türki-
ye 'de iktisat politikalan-
na yön veren güçlerin bir
kalkınma sorunsalına sahip bulunup
bulunmadıklan ve "plan" kavramı-
nın da Türkiye'nin oturtulduğu küre-
selci "serbest" piyasa ekonomisi ek-
seni ile uyumudur. Ihtisas komisyon-
lannda oluşturulan görüşler Türkiye
ekonomisinin piyasacı ekseni ile
uyumlu olmadığı sürece geçerliliği-
ni yitirmektedir. Bu durumda geriye
kalan yalnızca piyasacı çözümlerin
planlanması olabilir.
Bu açıdan 1999 sonbaharında YA-
SED'in Istanbul'dadüzenlediği "Tür-
Jdye'nİD Yeniden Yapılandınlması ve
Yabana Yannm Konferansn
nda Dün-
ya Bankası Başkan Yardımcısı J.
linn'in değerlendinnesi Türkiye'ye
göstenJen yolu çizmesi açısından önem
taşıyor. Linn'in saptaması şöyle: "Yir-
ml yıl önce başladığınız yolculuğun
ikinci aşamasına geldiniz. Bu ikinci
aşamada Türldye'nin gerçekieştirme-
si gereken şunlar: Makro-ekonomik
istikrar, shasi istikrar, sosyal sistemin
refonnu. ikinci safhada işiniz zor, an-
cak bükfimetin yapıSfl *e kurumsal
değişfldikkrvspmakonusundakarar-
h olduğunu görüyoruz ve buna inanı-
yoruz.'' Bu görüş dışanda IMF, Dün-
ya Bankası, uluslararası fon yönetici-
leri, çokuluslu şirketler; içeride ise
hükümet, büyük sermaye çevreleri,
yazılı ve görsel medyanın büyük bö-
lümü, bazı akademisyenler tarafindan
paylaşılmaktadır. Yelpazeyi genişlet-
mek olanaklı. Kısaca geçmişteki ve
mevcut uygulamalardan şu ya da bu
şekilde çıkar sağlayanlar. Meclis'teki
muhalefeti de unutmamak gerekiyor.
Gerek iktidarda bulunduklan dönem-
deki uygulamalan, gerekse parti prog-
ramlan ve mevcut konjonktürdeki ta-
vırlan, farklı bir tepki beklenemeye-
ceğini işaret ediyor. Bu durumda şu
meşhur yirmi yıllık serüveni ve deva-
mını sorgulayalım.
Yirmi yılhk serûven
Seksenlerin başında ve dönem bo-
yunca alınan kararlan "büyükrefonn-
lar" hatta "devrim"(!) olarak nitelen-
diren, Türldye'nin 21. yüzyılın başla-
nnda ileri sanayi toplumlannın arasın-
da yer alacağûıı belirten zihniyetin,
Nisan 1994 kararlan bir yana son ar-
mağanı yeni bir istikrar paketı olmuş-
r. Alınan önlemlerin Türkiye ekono-
misi için son şans olduğu sürekli vur-
gulanırken, aynı zamanda Türkiye'nin
"parlakgeleceğr ve "önlenemezyûk-
selişi"nın bu önlemler ve "refonn-
lar"dan geçtiği, üstelik kısa sürede el-
de edilen olumlu sonuçlann "mudze"
olduğu söylemi de çeliskileriyle bir-
likte karamizahın ötesine gecmemek-
tedir. Neden mi kara mizah? Gerek
IMF ile flört süreci, gerekse ekonomik
göstergeler nedeni açıklıyor.
1994 krizini, stand-by anlaşmasını,
REFAHYOL'un hayali iktisat politika-
lannı geçelim... Anımsayahm, Ara-
lık 1999 tarihinde IMF'ye "sumılan"
(!) Niyet Mektubu ve hemen ardından
imzalanan stand-by anlaşmasının ön-
cesinde, Haziran 1998'de, dönemin
hükümetinin hazırlayıp, açıkladığı
"Ekonomik PoHtikalar Bfldirgesrne
dayalı"Yakın İzleme AnlaşmasT IMF
ile imzalanmıştı.
Bu anlaşmayla hükümet IMF'den
mali destek ıstemeksızın bu kuruluş
tarafindan izlenip denetlenecek bir is-
tikrar ve yaptsal dönûşüm programı-
m, bu bağlamda "refonnlan" yürür-
lüğe koymayı taahhüt etmiştir. Seksen-
li yıllarda uygulamaya konulan dışa
açık, "serbest" piyasa ekonomisi ek-
senli "devrimd" modelin "başans"
modelin mimarlan ve uygulayıcılan-
nı bu çözüme sürüklemiş, savunucu-
lar ise bu çözümün ne kadar gerekli
olduğunu televizyon kanallannda, ga-
zete-dergi köşelerinde hararetle sa-
vunmuşlardı. Ekonomik tabloya göz
atalım: Giderek büyüyen bütçe/kamu
açıklan, giderek sınırlan genişletilen
vergiden kaçınma ve büyük boyutla-
ra ulaşan vergi kaçağı, yüksek düzey-
de seyreden enilasyon, inişli çıkışlı
kof bir büyüme, ihracatta değil itha-
latta patlama, dış ticaret ve cari işlem-
lerde açıklar, gelir bölüşümündeki
eşitsizlikte uç noktalara ulaşılması,
artan işsizlik, bilimde ve teknolojik
gelişmede dünyada büyük atılımlann
yaşandığı bir dönemde tekno-ekono-
mik politikalann tasarlanması ve uy-
gulanmasındaki ufuksuzluk, devlet
borçlanmasına sırtlannı dayadıklan
ölçüde yüksek kâr elde eden ve ger-
çek bankacılık işlemlerinden uzakla-
şan, bir bölümü batakçı olan özel ban-
ka sayısında hızlı artış, imalat sanayi-
inde üretımde değil, kârımn yüzde
87'sini kamuya verdiği borcun faizin-
den ve repodan sağlayan büyük şirket-
ler, özelleştirme ile belirli gruplara
aktanlan rantta patlama. Tabloyu ta-
mamlamak için rantın, ekonomik-ma-
li-hukuksal denetım eksikliğinin, bu
bağlamda giderek palazlanan her tür
yasadışı faaliyetlerden kaynaklanan
kara paranın beslediği devasa boyut-
lara ulaşmış kayıt dışı ekonomiyi de
dikkate almak gerekiyor. Tüm bu ol-
gulan rakamsal olarak kanıtlamak için
yayunlanmış araştırmalara ve bizzat
devletin resmi kurumlarının (DPT,
DÎE, Hazine Müsteşarlığı, Hazine Ba-
kanlığı, Merkez Bankası) verilerine
göz atmak yeterlidir. Bir ömek vere-
lim; bağımsız araştırmacılann farklı
yöntemler ve değişik yıllara ilişkin
hesaplamalannda kayıt dışı ekonomi-
ninüstsınınGSMH'nin yüzde 138'ine,
DPT'ye göre de yüzde 40'ına (1998)
ulaşmakta, bunun yansını da illegal fa-
aliyetlerden elde edilen kara para oluş-
turmaktadır! tlginç olduğu kadar şa-
şırncı olmasına karşın tarnşılmayan bir
olgu da, Merkez Bankası'nın ihracat
resmi istatistiklerine "farari" bavul
ticareti gelirlerini de katması ve say-
damlık kavramının uluslararası eko-
nomik-mali gündemin ön sıralanna
çekildiği bir ortamda resmi otoritele-
rin hiçbir sıkuıtı duymamalandır! Hu-
kuksal platformdan eğitsel, kamusal,
mali-ekonomik, sosyal ve siyasal plat-
forma uzanan yelpazede anormalin
"nonnallestirilnıesi" yeni yüzyıl ba-
şmda Türk toplumunun en belirgin
özelliği durumuna getirilmistir. Konu-
yu "SerûveneYeni Halka"yla gelecek
yazımda sonuçlandıracağım.
ARADA BtR
BEKÎ BARDAVÎD
Doğu Yahudilerinin Dili ve Yazınları
Kudüs Ibrani Üniversrtesi dört gün Konulara gelince, Osmanlı Impara-
süre ile, 11-15 Haziran arası, dört yılda torluğu'nda konuşulan Yahudicelerdi
bir gelenekselleşen büyük kuruttayı bir çoğunlukta. Türkiye'de azalarak konu-
kez daha bu yıl da örgütledi. Kurultayın şulan Ispanyol Yahudicesi, Katalunya
konusu '6. Uluslararası Sefarad ve Do- Ispanyolcası, Islam ve Yahudi dillerin-
ğu Yahudilerinin Dili ve Yazınlan.' deki ortak sözcükler, Cervantes'in dev
Dünyanın dört bir yanından gelen bi- yapıtındaki dil çeşitliliği, Ibrani Yahudi-
lim adamlan, araştırmacılar, üniversite cesi, Karaylann dili, Selanik Yahudice-
öğretim üyeleri, Kudüs Üniversitesi'nin si, Arap Yahudicesi veya Haketiya, Iran
değerii üyeleri, bu buluşmada yerlerini ve Tacikistan Yahudiceleri, Latin Ame-
aldılar ve Ibranice, Ingilizce, Fransızca rika'da Sefaradlann yerieşim odaklan,
ve Yahudice olmak üzere kabul edilen Kürt Yahudileri ve kullandıklan dil, Ma-
dört dilde bildiriler sundular. layalam veya Hint Yahudilerinin şarkı ve
Bildirilerin çeşitliliği başdöndürücüy- müzik gelenekleri.. gerçekten usa ge-
dü. Usa gelmeyen konular, hiç duyulma- len ve gelmeyen konular.
dık araştırmalar dile gelmiş, kırk dokuz Bu arada bazı dinsel konular da ele
konuşmacıya, dört gün süre ile önce- alındı. Ancak genelde dilbılimdi söz ko-
den bilinen bir çizelge çerçevesinde her nusu ve tanhçilerden çok, dilbılimciler-
biri yirmi dakıka konuşma zamanı ve on di çoğunlukta, Ibrani Üniversitesi'nin ba-
dakikasorusormazamanıverilerekkür- samaklı mekânlannda. Bir süre, Os-
süde kalmışlardır. manlı'da Ibrani, Latin ve Raşi abecesi
Konular hep Osmanlı Imparatorlu- ile yayımlanan gazetelerden de söz
ğu'nunyakınındanveyabirazuzağından edildi.
geçiyordu. 11 Haziran açılış günü, Ku- Kudüs o hafta, çoğu yaz haftalan gi-
düs Ibrani Üniversitesi'nin bir bölüm öğ- bi 38 dereceydi. Aslında üniversite çok
retim üyeleri, rektör ve dekanlar açılışı iyi soğutulmuştu, ama sıcak yine de biz-
onurlandırmışlardır. Bu insanlann yak- leri yerieştirdikleri otelden üniversiteye
laşıktümüTürkbilimcileri,tarihçiler,Os- olan yolda güçlü bir biçimde hissedili-
manlı ve Yahudi tarihi uzmanlandır. Ken- yordu. Ancak kongre çok ilginçti ve sı-
di ülkemin geçmişini, mutlu, mutsuz, il- cağa kimse aldırmıyordu.
ginç olaylan, kendim dinleyince hem Kırk dokuz kişi bu bilim odağında ha-
bilmediklerime hayıflandım hem de çok zırladığı bildirisini ezbere yakın bir btçim-
hoşlandım. de okudu, sonra da sorular soruldu, ba-
Istanbul'un eski adıyla "Konstanti- zen ateşli tartışmalar oldu. Izleyenler
nop/e" veya Ibranca "Kuşta" olarak anıl- çok değişik kesimlerden geliyordu ve her
ması, "Smyrna" olarak söylenen Izmir, yaştan, öğrencilerden emeklilere vara-
Selanik'in "Salonik" olarak çağnlması, na değin. Hafta bitiminde de bizler kırk
Rodos, Kıbns, "Asiatic Turkey", Erme- dokuz konuşmacı, ülkemize kutlu ve
nistan, Osmanlılann elinde olan Arap dopdolu olarak döndük, elbette bu dört
ülkeleri, Yunanistan, vb... Bu adlar ben- yılda bir olagelen ve bu konulan içeren
de çok heyecan uyandırdı, özellikle ül- kurultayın en ilginçlerinden birini sizler-
kemden bu denli uzak olduğum için. le paylaşmak üzere.
21. Yüzyılda Kıbns Gerçeği
DOÇ. Dr. HÜner T U N C E R Auhm Ümversitesi Uluslararası îlişkiler Bölümü Başkam
^ ^ ^ 1. yüzyılda Kıbns'ınöne- Rumlar tarafindan kasten ortadan dıklan belirli yetkileri ve görevle-
^ 1 mi, 20. yüzyıla kıyasla kaldınlmış ve eşitlik ilkesi bozul- ri ortaklaşa yürütmeyi onaylarlar.
F Türkiye açısından daha muştu. Işte, o zaman diğer ortak Kıbrıslı Türklerin polıtıkası,
^ r mı azalmış olacaktır? olanKıbnshTürklerdekendihak- Kıbns'ta siyasal açıdân iki eşit
^m^ Türkiye, özellikle jeost- lannı korumak ve kendi rejimleri- halkın yaşadığı ve bunlann ken-
ratejik konumu itibanyla, Kıbns'ın ni kunnak zorunda kaknıştı. di demokratik devletlerine sahip
başka hiçbir ülkenin eline geçme- Kıbnslı Rumlann, galiba şu ger- olduğu yönündedir. Konfederas-
sine kesinlikle göz yumamaz. çeği vakit fazla geçmeden görme- yonlar, devletleri, egemenlik hak-
Yüce Atatûrk, genç subaylara leri gerekir: Onlar, Kıbns sorunu- lan ve yetkilerinden yoksun bırak-
yaptığı bir konuşmasında söyle nu dünyayla değil, Kıbnslı Türk- mayarak birleştirirler. Federas-
demişti: "Eğer Kıbns düşmanın lerle çözmek zorundadır. yonla yönetılen ülkelerde tek ulus
eflerinegeçecekotursa,tümyolla- Dünya devletlerinin, Kıbns'ta söz konusuyken konfederasyon
nmızın önü kesilmiş olur." Kıb- iki ayn devletin varlığını ve bu iki yönetiminde farklı ulusal devlet-
ns, önıeğin, Yunanistan ın eline ayn devletin varüğını temel alan bir ler söz konusudur. Federasyon-
geçecek olursa, Türkiye denizle- çözüm yolunu kabul etmeleri ge- larda tek bir egemenlik, merkezi
reaçılamayacakve dünya devlet- rekmektedir. Başka bir deyişle, ve bölgesel otoriteler arasında
leriyle iletişimi büyük ölçüde ke- dünya devletleri, Kıbns'ta iki ayn paylaştınlırken konfederasyonda,
silecektir. Işte, özellikle Kıbns'ın halkı ve iki ayn devleti tanımalı- konfederasyonuoluşturanherdev-
bu açıdan önemi, 21. yüzyılda da dır, eğer Kıbns sorununa kalıcı bir let kendi egemenliğini korur.
sürecektir. çözüm bulmak ıstıyorlarsa. Görüşümüze göre konfederas-
Kıbns, bir ulus-devleti değil- Kıbns Türkleri ve Türkiye açı- yon tezi, Kıbns'taki ortaklık ol-
dir. Kıbns, uluslararası sözleşme- sından Kıbns sorununa çözüm gusunu yaşama geçirecek olan
lerle kurulan bir devlettir. 1960 yolu, ancak iki egemen devlet te- başlıca çözüm yoludur.
yılmda, Kıbnslı Türklerle Kıbns- melinedayananbirkonfederasyo- Kıbnsh Rumlar, bir çözüme ula-
lı Rumlar arasında bir uzlaşma nun kurulrnasıyla bulunabilecek- şıbnadanönce AvrupaBirliği'ne
sağlanmış ve adadaki iki halkın or- tir. Her iki devlet de, ne birbirini girmek istemektedir. Kıbns Rum
taklığını temel alan bir devlet ku- temsil edebilecek ne de birbirini başvurusu ise AB tarafindan, Kıb-
rulmustu. Ancak, Kıbnslı Rum- yönetebilecektir. ns hükümetinin başvurusu ola-
lar ve Yunanistan bu çözüm yo- Kıbns Rum tarafinuı sürekli rak değerlendırilmektedir. Oysa
lunu benimseyememiş ve adada iki olarak Kıbnslı Türkleri egemen- eşitlik sağlanmadan hıçbir çözüm
toplum arasında çatışmalardöne- liği altına almak istemesi, ayn yolu yoktur Kıbns için. Önce bir
mi başlamıştı. Kıbnslı Rumlann egemenlik kavramına dayanan çözüme ulaşılacak, ancak ondan
tutumunedeniyle, Kıbns sorunu- konfederasyon tezini, Kıbnslı sonra AB'yeüyelik konusu tartı-
nu çözme çabalan başansızlıkla Türklerin güvenliği açısından ka- şılacaktır.
sonuçlanmıştı. çuıılmaz ve zorunlu bir seçenek Kıbns'taki her iki devlet de
Kıbns sorununun çözümü iste- haline getirmiştir. AB'ye üye olmak istemektedir.
niyorsa, öncelikle Türklerve Rum- Konfederasyonlan oluşturan Bizce, öncelikle bu iki devletin
lar arasında bir denge kurulmah halklar, ayn ulusal benlikleriniko- bir konfederasyon çatısı altında
ve ortaklık rejimi yeniden yaşama rurlar. Konfederasyonlan oluşturan birleşmesive ondan sonra AB'ye
geçirilmelidir. Oysa ortaklık reji- halklar, birbirlerinin varlığını ve üyelik için başvurması, en doğru
mi, Kıbnsh Türklerle ortaklık hak- siyasal egemenliğini kabul etmek- ve kalıcı çözüm getiren bir yol
lannı tanımak istemeyen Kıbnslı le birUkte, aralannda kararlaşür- olacaktır.
ayırma
rma
Hesabında 1 lirası olana da,
1 milyarı olana da aynı kaliteli hizmet.
Tek bir imzayla, isteyen herkese aynı
kaliteli hizmet, herkese Açık ürün paketi:
Faiz veren vadesiz hesap. Borç veren,
fatura ödeyen, kefil istemeyen kredi kartı.
Küçük tasarrufa fon, repo, bono, vadeli hesap...
Başka bir arzunuz?
açık*
bankacılıkAlo Açık: 444 0 330
Açık internet Şubesi: www.acik.com.tr
Açık Bankacılık bir Garanti hizmetidir
Türkiye Gazeteciter
Cemiyeti'nin yayınladığı
günlük
Bizim
Gazete
Ülke sorunlanna ilişkin
raporfarıyla,
araştırmalanyta, köşe
yazılanyla, tarafsız
habefleriyle sivil
toplumlann gazetesi.
Düzenli okumak için
abone olun.
Tel: 0.212. 51108 75
CUMIURİYET'TEN
ÖKÜBLARA
ORHANERİNÇ
Haddhıi Bildiren BHdirene
Istikrann bu kadanna da pes doğrusu.
Sayın Başbakan'ın "haddini bildirme" konu-
sundaki duyariığmı, koalisyonun kimi bakanlan da
parti aynmı yapmadan yaşama geçirme yanşında
ön sırayı alıyorlar.
Kısa süre içinde yaşadıklanmızı anımsayahm.
Sağlık Bakanı Osman Durmuş (MHP), kendi-
sini kapıda karşılamayan bir hastane başhekimi-
ni "haddini bildirmek" için kapının önüne koyma-
ya kalkıştı.
Çalışma Bakanı Yaşar Okuyan (ANAP), Ekono-
mik ve Sosyal Konsey'e katılmayan DİSK'e bağlı
sekiz sendikanın toplu iş sözleşmesi yapma yet-
kisini düşürüverdi. Oysa sendikalann üye sayıla-
nnı belirleme çalışmalan yaklaşık beş yıl önce ya-
pılmış ve bir türiü uygulamaya geçirilememişti.
DlSK'in hükümete eleştirel yaklaşımıyla Konsey'e
katılmamış olmasına Sayın Başbakan'ın tepkisi-
ni, sendika yöneticilerini kabulüne ilişkin TV haber-
lerinde izledik. Ve anladık.. haddini bildirme sıra-
sı DİSK'e gelmişti.
MHP ve ANAP'lı bakanlann tutumu ortaydayken
DSP'li bakanlann suskun kalması doğrusu ayıp ola-
caktı. DSP'den de "haddini bildirme"görevini Kül-
tür Bakanı Istemihan Talay üstlendi. Bu kez sıra
Istanbul Kültür ve Sanat Vakfı'na gelmişti.
Muhtemeldir ki Vakıf Başkanı Şakir Eczaaba-
şı'nın basına yaptığı açıklamada, "Başbakan'ın
kendisine birbuçuk yıldır randevu vennediğini"
söylemesinden rahatsız olmuş ve vakıfla imzala-
nan protokolü iptal ettiğini söylemekzorunluluğu-
nu duymuştu. Yapımı yıllardır sürüncemede kalan
Ankara'daki Atatürk Kültür Merkezi'ni bitireme-
mişlerdi ama, Ayazağa'daki Istanbul Kültür Mer-
kezi'ni başanyla tamamlayabilir, üstelik uluslara-
rası boyutta işletebilirierdi.
1998'in Nisan ayındaki ikinci aşama törenine de
katılmış olan Talay'ın kimi iddialan var. İKSV yö-
netimi de elinden geldiğince iddialan yanrtlamaya
çalışıyor. Vakıf Başkanı Şakir Eczacıbaşı'nın iste-
ği üzerine Sayın Cumhurbaşkanı'nın Devlet Denet-
leme Kurulu'nu görevlendirecek olması, iddialann
doğruluk derecesıni ortaya koyacak.
5700 kişiye aynı anda küftür ve sanat hizmeti ve-
recek olan Merkez'de otopark, müzik kitaplığı,
unlu yiyecekler, restoran, kokteyl salonu, sergi sa-
lonlan olmasını nedense kültür bakanı yadırgıyor.
Kültür Merkezi dağ başında değil ama, neredey-
se dağın eteğinde, yani şehirden uzak bir bölge-
de. Gidenlerin gereksinimlerini karşılamak da mer-
kezi yaptıranlara düşüyor.
Inşaatın metrekare maliyeti konusunda da Kül-
tür Bakanı'nın eleştirileri var. Bayındıriık Bakanlı-
ğı'nın birim fiyatlannı anımsatarak inşaatın maliye-
tini yüksek buluyor.
Oysa görüldüğü kadanyla İKSV "topal eşekle
uluslararası kervana katılma" geleneğini yıkma
çabasında.
Sahne, ses, iç mimari, çevre düzenlemesi, kül-
tür merkezi işletmesi ve proje yönetimi dallannda
uluslararası uzmanlığını kanıtlamış altı yabancı ku-
ruluş danışman olarak görev yapıyor.
1960'h yıllarda Istinye sırtlannda yapılması dü-
şünülen "Istanbul Kültür ve Kongre Sarayı" ko-
nusunda haber yazmış eski bir vilayet-belediye
muhabiri kimliğimle ve sadece gazeteci olarak de-
ğil bir Istanbullu olarak da hayallerimizin gerçek-
leşmeyeceğinden korkuyorum.
•••
F tipi cezaevlerini de sonunda körün filine dön-
dürmeyi başardık. Tutsak saydıklan hükümlü ve tu-
tuklular adına açıklama yapanlaria bir bölüm ay-
dınlar bir yanda, diğerieri öbür yanda, kendi de-
ğeriendirmelerini yetkililere ve kamuoyuna anlat-
maya çalışıyorlar.
Sonunda Nasrettin Hoca'ya döndük. Neredey-
se kimi dinlesek "Sen de haklısın" demek duru-
munda kaldık.
Adalet Bakanlığı'nın bu işle görevli bir birimi var
ama, bildiğimız kadanyla o birimin yetkilisi, uğra-
şacak başka bir sorun bulmuş. Hoşlanmadığı ya-
zarlan Basın llan Kurumu'na ihbar edip gazetele-
rinin resmi ilan ve reklamlannın kesilmesi için ola-
ğanüstü çaba harcıyor. Yurttaş olarak başvursa bir
diyeceğimiz olamaz.. ama kendisini Adalet Baka-
nı'nın yerine koyup, ihbarianna resmi göreviyle im-
za atmasını anlamak kolay değil.
• • •
Basın, reklamcılık, halkla ilişkiter alanlanndaki du-
ayenlerimizden birini daha yrtirdik. Dış politika ko-
nusunda uzmanlaşmış ağabeylerimizden Ibrahim
Çamlı, cumartesi günü aramızdan aynldı. Cum-
huriyet'e de emek vermiş olan Çamlı'yı saygıyla
anıyoruz.
•
önümüzdeki pazartesiye kadar gönlünüzce bir
hafta geçirmeniz dileği ve saygılanmızla.
oerinc@cumhuriyetcom.tr.
İLAN
TC
DİKİLİ ASLİYE HUKUK
HÂKtMLİĞt'NDEN
EsasNo: 1994/63
Davacı Dikili Mal Müdürlüğû'nûn davah SS Demırkent Sahil Arsa Yapı Kooperati-
fı aleyhine açüğı mal davasında Dikıh Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 3.7.1997 tarih,
1994/63 esas. 1997/176 sayıb davacının davasının reddine karan davacı vekili tarafin-
dan temyiz edilmekle Yargıtay 1. Hukuk Dairesi'nin 9.2.2000 gün, 2000/885-1242 sa-
yılı karan ile bozulmasına karar verilmiştir.
Davah SS Demirkent Sahil Arsa Kooperatifî yetkilileri tüm aramalara rağmen bulu-
namadığından Yargıtay bozma karannın gazete ilanı ile tebliğine karar verilmiştir.
llanın gazetede yayımlandığı tarihten itibaren 7 gûn sonra Yargıtay bozma karannın
tebliğ edilmiş sayüacağı ve tebliğ tarihinden itibaren 15 gûn içinde karar düzeltme ta-
lep hakkının bulunduğu tebbğ yerine kaim olmak üzere ilan olunur 21 6 2000
Basın: 42934
-• ÎLAN
TC
ANKARA 22. ASIİYE HUKUK HÂKİMLİĞl'NDEN
EsasNo: 1999/695
Davacı Nafı Şener tarafindan Ahmet Koç ve Mustafa Koç aleyhine 6 kilo 400 gram,
yetmiş beş santım has altının aynen veya ödeme gûnündeki TL karşılığını oluşturan be-
delden şımdılik 500.000.000.-TL'nin tahsilini istemış, davalılar Ahmet Koç ve Musta-
fa Koç'un adreslen yapılan araştmnaya rağmen meçhul kaldığından, dava dilekçesinin
ilanen tebliğine, duruşmanm 19.9.2000 günü saat 10.20'ye bırakılmasına karar veril-
miş, beürtilen gün ve saatte bizzat dumşmaya gelmeleri veya kendılerini bir vekille
temsil ettirmeleri, dava dilekçesi ve duruşma günû yerine kaim olmak üzere ilan olu-
nur. Basın: 42882