Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 27 TEMMUZ 2000 PERŞEMBE
HABERLER
Biryanda Çin tehdidi, öteyandapoMkasrJık, Türktekstilinin uluslararası rekabettekigiicünü zorluyor
Tekstilde zor dönemeçÖZLEMYÜZAK
Türkiye ihracatımn lokomotifi olarak
tanımlanan ve toplam istihdamda tanmdan
sonra en büyükpayı alan tekstil sektörü
bugün gerçek bir yol aynmında. Biryanda
800 bini aşhn bir tekstil işçisi ordusu ile
Dünya Tıcaret Örgütû 'ne (DTÖ) yeniden üye
olma aşamasındaki Çin; öteyanda, 2005 'te
DTÖ kuraUarının devreye gireceği ve bütün
kotalann ortadan kalkacağı gerçeği... Avrupa
Birliği ve ABD başta olmak üzere konunun
PROE IŞIK TARAKÇIOĞLU
'Sorununözü
politikasızlık'
Ege Üniversitesi Tekstil ve Konfeksiyon Araş-
tırma ve Uygulama Merkezi Kurucu Başkanı Prof.
Dr. IşıkTarakçıoğlu'na göre tekstilin Tüık ekono-
nusı içuı taşıdıgı büyük öneme karşın uzun vade-
li bir tekstil polıtikasının olmayışı ve tekstilin alt
sektörleri arasındaki koordinasyonsuzluk en önem-
li sorunlar. Bu yüzden 7. Beş Yıllık Kalkınma Pla-
nı döneminde sektöriin bilinçsiz ve sağlıksız bir bü-
yüme göstererek çok ciddi bir kriz içıne girdığını
ve şimdı de kriz sonrası nekahet dönemi yaşadı-
ğını savunan Tarakçioğlu, Başbakanlık tarafından
tayın edilen Özel thtisas Komisyonu'nun 'sfirek-
li' olmasırun sağlanmasınrn önemü olduğunu, 6 ay-
da bir hazırlayacağı raporlarla konunun sürekli ta-
kipçisi olabileceğini söyledi.
"Teşvik politikalannuT yalnış uygulandığını
ileri süren Tarakçioğlu, "Yanüş teşvik uygulama-
lan bir taraftan baa tekstil alt sektörlerinde aşm
kapasitekrin (arz fadası) oluşmasına neden ola-
rak tüm sektöre zarar verirken, öte yandan teşvik
alan iyi niyetli Idşileri yanırtn. Bu arada kötü niyet-
li kisiler. normalin 2-3 kanna şişirfimiş faturalarta,
hayali ihracatla verilen teşvikJeri suiistimal etti-
ler"dedı. Orta vade diye tanımladığı 2000-2005
döneminde Türkiye'nin katma değeri yüksek, ka-
liteli, yenilik yoğun, özgün tekstil ve konfeksıyon
ürünlerinin üretim ve ihracatına ağırlık vermesi-
nin şart olduğunu vurgulayan Tarakçioğlu, Türki-
ye'nin sıradan mallann üretiminde rekabet şansı-
nın 2005 yılında kotalann kalkmasının ardından
giderek azalacağını ha-
tırlattı. Tarakçioğlu alın-
ması gereken öiüemleri
şöyle sıraladı:
-Hazır gıyim sanayün-
de baş (yönetım, kolek-
siyon hazırlama, saun al-
ma) ve kuyruk (pazarla-
ma) Istanbul ve kısmen
de Izmir'de kalmak üze-
re, gövdenin (emek-yo-
ğun dikım işlemleri)
Anadolu'ya kaydınlma-
sı teşvik edılmelı. Hazır
giyim sanayünin fason
dikimcilikten, kendi kre-
asyon ve koleksiyonlan-
nı hazırlayabilen ve pa-
zarlayabilen bir sanayi-
ye dönüşmesı teşvikedil-
meli.
- Teşvik uygulamala-
n yeniden düzenlenme-
li. Yeni işletmelerin ku-
nılması ve salt kapasite
arttıncı yaunmlar teşvik
edilmemelı. Bunun yeri-
ne işletmelerin kaliteyi ve verimı arttıncı, AR-GE
binrnleri oluşturma, çevreyi koruyucu, eneıji, su
ve hammadde tasarrufu sağlayıcı, ürün çeşitliliği
sağlayıcı modemizasyon ve yenileme yatınmlan
bölge farkı gözetilmeden öncelikle ve en yüksek
oranda teşvik edilmeli.
-Kullanılmış makine ıthalatı önlenmeli.
-Tekstil sektörünün Türkiye'nin zaten son dere-
ce yetersiz olan AR-GE harcamalan içindeki pa-
yı sadece yüzde 1.5. Sektördeki firmalann enerji
tüketimlerinden veya ihracat, ıthalat ve yatınm tu-
tarlanndan yüzde 0.1 gibi cüzi oranlarda yapacak-
lan ödemelerle bir AR-GE fonu oluşturulmalı ve
Türk Tekstil (AR- GE) Enstitüsü kurulmalı.
-Üniversitelerin son birkaç yıl içinde dosdoğru
biraltyapısı ve öğreümkadrosu obnadan açılanteks-
til mühendisliği bölümlerinin kendi aralannda bir-
leştirilerek güçlendirilmesi sağlanmalı. Kurulacak
enstitünün bu fakültelerle işbirliği yapması sağlan-
malı. Üniversite-sanayi işbirlıği geliştirilmeli.
-Türk kumaşı kullanan konfeksıyonculara önce-
likli ve daha yüksek oranda Eximbank kredisi sağ-
lanarak Türk kumaşı kuUanımı teşvik edilmelidir.
-Tekstil ve konfeksiyon ürünleri ithalat ve ihra-
catı aynı ihtisas gümrüğünden yapılmah. Ciddi
kontrollerden geçirilmeli.
-Bir süre için yurtıçindeki iplik ve kumaş-
lann KDV oranlan yüzde 3-7 gıbi oranlara dü-
şürülmeli.
zun vadeli bir
tekstilpolitikasının
olmayışı ve
tekstilin alt
sektörleri
arasındaki
koordinasyon
eksikJiği en önemli
sorunlar.
öneminin bilincindeki birçok
ülke şimdiden yoğun
hazıriıklanm sürdürüyor. Gerçek
birpolitikasızlığm ve
başıboşluğun kurbanı olan Türk
tekstili ise bugün hâlâ 'kayıt
dtşı'mngetirdiği 'şanseşhsçjiği'kambunı
altında hvramyor. Daha önce uluslararası
rekabette bir avantaj olan ucuz işgücü de
artık Türkiye için geçerli değil. Uzakdoğu 'nun
ucuz işgücü ve ucuz hammaddesi çoktan
dünyapiyasalarında göz kamaştıncı biçimde
varlığını sürdürüyor. Öyle ki,
Türkiye'deki tekstilciler bile ahn
ahn Çin 'eyatınma gidiyoriar.
Ancak tüm bu olumsuzluklara karşın
artı kazanımların da elde edildiğini
unutmamakgerek Öncelikle uzun
yıttar kaliteden çok kalitesizligi tercih etmis
olmanın, bir vizyon geliştirememenin ilk
faturaları ödendi. Birçok tekstilci, sanayici
'birtahm 'dersler aldılar. Belli bir altyapı
oluşturuldu. Üstelik artık iyi
değeriendirildiğinde harikalar yamtabilecek
• 3 uzmanın da ortakgörüşü: Türkiye artık markayaratmah. Sanayici
Akkohen, "kaliteli üretim kapasiten varsa ve rakiplerinden rahatsızsan,
o zamanfarklılas. Ancak marka olmanın bedeliyüksektir, yaptığın
harcamanın geri dönüşü hemen olmaz " derken TEKSİF Başkanı Polat,
devletinyatınm teşvikiyerine marka teşviğineyönelmesini öneriyor.
Prof. Tarakçioğlu 'na göre ise Türkiye 'ninyeniliğiyoğun, katma değeri
yüksek özgün ürüne ağırlık vermesi şart.
EndonezyaO 0.24 Tekstil işgücü maliyeti
1998;!
0.62
1.76
Çefcostovakyal l 2.05
Tûricıye^B 2.48
Potonval I 3.15
ABDİ
kaiyal
112.97
Almartyal
115^1
H21.48
~24 06
TEKSİFSENDtKASI
GENEL BAŞKANIPOLAT:
Türk-Iş'e bağlı TEKSÎF Sendikası Genel
Başkanı ZekiPolatise sektöre damgasuıı \TI-
ran kayıt dışı işgücüne dikkatleri çekiyor.
"Çahşma Bakanlığı'nın ocak a>ı verilerine
göre tekstil sektöründeçalışan sa>ısı 300 bia.
Aocak sektörün yüzde 85, hatta yüzde 90*Ia-
ra ulaşao önemü bir bölûmü kssyıt dışında"
diyen Polat, bunun yaratüğı haksız rekabetin
biran önce önlenmesi gerektiğini vurguluyor.
Uzakdoğu'nun ucuz işgücü ve ucuz ham-
maddesini Türktekstil sektörünün önündeki
en büyük dış tehlike olarak görüyor. Zira
Çin'de tekstil sektöründe bugün 8 milyon 800
bin kişi çalışıyor. Çoğu 30 dolann altında
maaş alıyor.
Zeki Polat'a göre sorunlaryalnızca bunun-
la smniı değil. Uzakdoğu'dan gelen kaçak
mallar da önemli. Polat, "5 ton mal geliyor.
Bunun yalnızca 1 tonu faturaü. Kalanı kaçak.
Faturaü mal satan, de\'tete vergisini veren, si-
gorta primini öde>«n zararb çıkryor. Bunla-
n yapmayan, yapandan yüzde 40 fazla kaza-
ruyor. Deiıge bozuluyor, rekabetortadan kat-
kryor" diyor. Polat'a, "Uhıslararasi rekabet
ortamında ayakta kalabiimek için hükümet
ne, tekstil sanayicisi neyapabflir'
1
sorusunu yö-
nelttık. Işte aldığımız yanıtlar
Hükümet, sanayıcininkullandığıenerjinin
fiyatının dünya normlannın üzerinde olmş-
masrna özen göstermeli, kayıt dışını kayıt içi-
ne almah. Uluslararası rekabet ortamında
ayakta kalabiimek zor. Açık, ancak kalite ve
ürerimk kapaülabilir. Türkiye'nm yapması ge-
reken, yenı marka yaratmak.. Hükümetteks-
tile artık yatrnm teşviki vermesüı, marka teş-
vikine versin. Sanayici ise kendi içinde örgüt-
lenmeli. Tekstilin alt sektörleri arasında da-
yanışma gerekiyor.
Hem üniteler arasında hem de ünitelere
bağlı firmalar arasında birlik önemli. Dışa-
ndaki müşteriye ayn fiyat yerine tek fıyat ve-
rilmeli ve fiyat kırmayı ortadan kaldrrmalı.
güçte, Htcuzdeğjl', ancak kaliteli bir işgücüne
de sahip tekstil sektörü. Biz de tüm bunlann
ışığında "LTuslaramsı rekabette Türkiyene
yapacak"sorusununyanıtını aradık Tekstil
sektöründefarklı dallarda uzmanlaşmış 3
kişinin görüşünü aldık Biri, öyıldan beri
Çin'deyatınmyapanbirişadamı, diğerleri
tekstil işçisinin haklannı savunmaya çalışan
bir sendika başkanı ileyıllannı bu sektöre
veren değeHi bir akademisyen. Üçünün ortak
görüşü ise aynı oldu: Türk tekstilcisi artık
kendi markasını yaratmalı.
SANAYİCINEDİMAKKOHEN
'Çinli işçi
getirtebilirim'
Küreselleşmede oyunu kurallanna göre oyna-
yan başarüı bir işadamı Nedim Akkohen. 1983 'te
Ozal döneminde ithalatın serbestleşmesi ile bir-
likte ABD'nin kadın iç gıyimi üzerinde dünya-
ca ünlü Warner finnasından lisans alarak bu se-
rüvene başladı. Firmanın biraz da tesadüf eseri
Türkiye'ye istemeyerek de olsa aktarmak zo-
runda kaldığı know-how'u iyi değerlendirdi. 10
yıl sonra fırma ile anlaşma bitince biraz sende-
ledi. Sonra aklına, kendi kazandığı know-how bil-
gisi ve deneyünini Uzakdoğu'nun ucuz işgücü
ile birleştirerek değerlendırmek geldi. Çin'de iki
Çinli ortak ile kurduğu fabrikada 6 yıldan beri
üretim yapıyor ve bugün ulaştığı noktadan mem-
nun. Çin'in AB ile kota sorunu yüzünden yakın
bir gelecekte Çinli ortaklan ile bırlikte Türkiye'de
de üretim yapmayı ve bu yolla Avrupa pazann-
daki payını arttırmayı düşünüyor. Ancak Türk iş-
gücünün pahalılığı yüzünden 'şimdilik
1
bu arzu-
sunu gerçekleştiremiyor. Amacı ise Çinli işçiyi
Türkiye'de çalıştrrmak, diğer bir deyişle ithal et-
mek. Lojman ve yemek verilirse Çinli ışçinin ken-
di ülkesindekı fiyata Türkiye'de de çalışabilece-
ğini savunuyor. Akkohen ile tekstildeki son ge-
lişmeleri ve planlannı konuştuk.
-Peki neden Çin?
- Kriter, ucuz işgücü. Ucuz hammaddeye olan
yakınlık, işçilerin işlerine olan ciddiyeti ve üre-
timin Türkiye'ye kıyasla yüzde 50 oranda verim-
li olması. Fabrikayı Çin
hükümetinden aldığı-
mız teşvikle kurduk.
Teşvikteki temel şart,
istihdam edüecek işçi
sayısı. Oraya gelen ya-
bancı sermaye ne kadar
çok insanın karnını do-
yurabiliyorsa Çin hü-
kümetinin gözünde o
kadardeğerkazanıyor.
- Çin'in hızla büyü-
mesini Türkiye açısın-
dan nasıldeğeriendiri-
yorsunuz?
-Çin'i büyükbir teh-
like olarak görüyorum.
1.2 milyar nüfiıs, ina-
nılmaz bir çalışma ar-
zusu. Gerçi daha çok
gerideler ama her git-
tiğim 6 ayda gözle gö-
rülür bir büyüme olu-
yor. Ben orada değil de
burada yatmm yapan
biri olsaydım, o zaman
çareyı 'Oniarla nasıl rekabet edebilirim'ın yanı-
tını aramakta bulurdum. Avrupalı işçi sımfını or-
tadan kaldırdı. Buna karşdık el emeğini daha ucu-
za mal etmenın çaresıni yurtdışında yatınm yap-
makla çözdü. Fransa'nın kalesi Tunus, Italya'nın-
ki Fas, ABD'nin kalesi Latin Amerika. Türkiye
de benzerinı yapabüir.
- O zaman Türk tekstil işçisine ne olacak?
- Bu sorunun yanıtıru bence hükümet yetki-
lileri aramalı.
- Türkiye'deki tekstil sektörü nasıl bir geli-
şjm gösterdB?
- tthalatm serbestleşmesi ile rekabet başladı ve
Türk üreticisi sıkışü. Avrupa ürünleri ile yerli ara-
sındaki uçurumlar kalkmca kaliteyi arttırmak
zorunda kaldı. iyi mal üretince de maliyetler
yükseliyor. Değişen bir şey daha var, Türkiye hal-
kı artık malm iyisini, kalitelisini anlıyor.
- Uluslararası rekabette kendine yer edinebil-
mesi için ne yapmah?
- Marka olmalı. Marka olmanın bir bedeli var,
ama çok yüksek bir üretim kapasiten varsa, bu-
nu satmak zorundaysan ve rakiplerinden rahat-
sız oluyorsan, o zaman farklılaş. Yalnız mar-
ka olabilmek cesaret işidir. Büyük yatınm la-
zım. Reklam, PR, aktiviteler. Hiçbir zaman
hemen birebirdönüşünü hissedemezsiniz. Ama
zaman içinde insanlann gözü kulağı sizin mar-
kanızla dolmuş oluyor.
\sin'i
kotasc
'inABile
sorunu
yüzünden
Türkiye de üretim
yapıp Avrupa 'ya
açılabirim. Ancak
ilkasamada
Çin den işçiyi de
buraya getirerek'
Dünyaticaretininkapısındaki tehlike: Çin
5 bin yıllık köklü tarihi boyunca
Asya'nın 'dev'i unvanını korumuş
olan Çin Halk Cumhuriyeti, 1.2 mil-
yar nüfusu ile bugün dünya ekonomik
sistemine entegre olmaİc için büyük
bir çaba sarf ediyor.
Dışa açıhna ve piyasa ekonomisi-
ne geçiş yönünde önemli ve ihtiyat-
h adımlar atan Çin'in 21. yüzyılda dün-
yanın en önemli ekonomik güçlerin-
den biri olacağına kesin gözüyle ba-
kılıyor. Dünya nüfusunun yüzde 22'si-
ne sahip Çin'de başannın altında ya-
• Çin, ucuz işgücü sayesinde yabancı yatınmcıya son
derece cazip gelen bir ülke. Ancak Çin'i 'geleceğin
önemli gücü' olgusuna taşıyan bir diğer, hatta belki de en
önemli unsur, izlediği 'planlı ve tutarlı' politika.
tan nedenlerden biri de, korkunç bo-
yutlara ulaşan nüfustan kaynaklanan
işsizlik.
Çin, ucuz işgücü ile yabancı yatı-
nmcı için son derece cazip gelen bir
ülke. 1990'h yıllann başından beri
gelişmekte olan ülkelere yapılan ya-
tınmlann başında Çin yer alıyor. An-
cak kendine yıllık ortalama yüzde 8-
9 gibi yüksek oranlı bir büyüme hızı
hedefleyen Çin'i 'gelecepı önemli
gücü' olgusuna taşıyan bir diğer, hat-
ta belki de en önemli unsur, izlediği
'planlı ve tutarlı' politika. 'Sosyalist
piyasaekonomismi' benimseyen Çin'de
devlet sektörü ekonominin temel di-
reği olmayı hâlâ sürdürüyor.
1995 yüı sonunda uygulamaya ko-
nulan ve 1996-2000 yıllannı kapsa-
yan 9. Beş Yıllık Plan'da ülkenin hız-
la gelişen güney kesimlerinden içe-
rilere doğru dengeli bir büyüme he-
deflenmiş durumda. Yerli ve yaban-
cı yatınm kaynaklanmn ülkenin iç-
lerine doğru özendirilmesi ise bir di-
ğer hedef Çin para bırimi Renminbi
henüz tam konvertibl değil. Mali sis-
tem ve para politikasındaki reform
çalışmalan ise sürüyor.
Şündilik ucuz üretim yapsa da, bir
yandan da daha üst kota partili mal-
lara hazırlanıyor. Armani firmasının
desinatörünün 2.5 yıldan beri Çin'de
çalışması, örneklerden yalmzcabiri.
PERŞEMBE
ORHAN BURSALI
Toplumsal üzlaşma
Nükleer santral ihalesinin "şimdilik" kaydıyla
bile olsa gündemden çıkartılmasına şaşırdım.
Bunu beklemiyordum doğrusu!
Santral ihalesinin iptal edilmemesi için iki
güçlü neden vardı:
Biriııcisi, nükleer santralcılann bürokrasi için-
deki güçlü ilişkileri... Santral ihalesi her günde-
me geldiğinde elektrik kesintilerinin program-
lanması ve nükleer santral yapılmazsa Türki-
ye'nin elektriksiz kalacağı söylentilerinin ayyuka
çıkması, ihaleci taraflann bu ilişkiter için ne ka-
dar büyük yatınm yaptıklarının da bir göstergesi
sayılabilirdi.(Bazı politikacılar bu masraflann şir-
ketlere geri ödenmesini diliyor!) "Nükleer ku-
fe"in ikinci ayağını da, santraldan atom bomba-
sı eldesi için yararlanabileceğini hesap eden
devlet ve siyaset kesimiydi.
İkinci güçlü neden ise "Devlet aklına koydu-
ğunu yapar" geleneği veya pratiği idi. Işte en
zor olanı, bu yaptırımcı güce ve inanışa karşı
durmaktı! Bunca yıldır ayakta kalmayı başarmış
ve her an hayata geçebilme olasılığını korumuş
böyle bir projenin birden gündemden düşmesi,
devletimiz gücünü mü yitirdi yoksa, sorusunu
aklımıza getiriyor!
Ya hayır!
Sadece bazı özel koşullar etkili oldu!
Veya belki de devlet ilk kez toplumdan etki-
lendi de daha akılcı seçeneği yeğledi.
Inşallah bu ikincisi olmuştur da gelecek için
umutlanırız!
•••
Bu karan etkileyen nedenler arasında a) Ece-
vit etkeni vardı. Geçmişinden tatlı bir meltem,
Başbakanın düşünceleri üzerinde esmiş! b)
Türkiye'nin parasızlığı vardı. c) Almanya'nın
nükleer santrallan sökme ve Avrupalılann yeni-
lenebilır enerji kaynaklanna yönelmeleri vardı.
En önemli etkenlerden biri olarak da, nükleer
santral karşıtı düşüncelerin toplumda geniş öl-
çüde tartışıîmış olmasını saymalıyız. Bu görüşler
gerçekçi bir temele sahipti ve toplumda kabul
gördü.
Nükleer santralın iptalinde rol oynayan gerek-
çeler arasında iki nokta çok önemlidir:
a) Nükleer santral pahalıdır. Yapımı da, sonra
sökümü de. Ürettiği elektrik de neredeyse iki
misline yakın pahalılıktadır.
b) Nükleer santral teknolojisinin yenilenmesi
gündemdedir. 10 yıl içinde hem daha güvenilir
hem daha ucuz ve uranyum dışında başka ya-
kıtlan da kullanabilen santrallar üretilmeye baş-
lanacaktır. Dünya, risklerine rağmen bu teknolo-
jiyi çöpe atmayacaktır, atamaz da!
Türkiye şımdi kendi olanaklarını araştırmak
zorunda kalacaktır.
Doğaigazı ana enerji kaynağı olarak kullan-
mak gibi, uzun ömürlü olmayan kolay ve aynı
zamanda yine de göreceli pahalı ve bağımlı çö-
zümlere takılıp kalmazsak, ülkenin irili ufaklı su
kaynaklarını daha akılcı geliştirmeye ve kullan-
maya yöneleceğiz.
;
Aynca, Güneş ve rüzgârdan enerji ekde etmek
için büyük projeler gündeme gelecektir. Dahası,
belki de bu alanlarda teknolojik yenilikleri izle-
meyi, geliştirmeyi, üreticiyi olmayı öğrenmeyi bi-
le akıl edebiliriz!
Devletin enerji planlayıcıları ve yöneticileri,
Başbakan'ın nükleer santralı "içine sindereme-
miş" olmasını bir musibet olarak görmesinler;
öyle görseler bile, bir "musibeVm ülkemize bin
yeni kapıyı açabileceğini düşünsünler!
Antoninc» 9"urizm
KÜLTÜR GEZtLERİ
TARİH İÇlNDE BOĞ^ZİÇİ, Doç. Dr. M. İhsan Tunav, 6
Ağastos.
TRV\ \ ASSOS BERG\MA, Doç. Dr. M. thsan TBnay, 12-13
Ağustos.
İTAİV A'D4 RÖMESANS. Atilh Tuna 14-21 Ağustos.
VA> ve ÇEVRESİ, Prof. Dr. Oktay Belli. 18-2J Atustos.
KINALI, BIRG4ZADA, Doç. Dr. M. thsan Tnnaj, 19 Ağustos.
RODOS. Doç. Dr. M. İhsan Tuna», 24-31 Ağustos.
Gİ NE^ DOĞL A> \DOLl. 4till'a Tana, 26 Agııstos-2 EyliL
BERGAMA \e ALLİAVOİ. Arkeolog Ahmet Varaj, 2-3 EylSl
Fener BaJat A^ansara,, \tilla Tana, 29 Temmuz CumartesL
Sokak Sokak Be\oğin. Atilla Tuna. 30 Temmuz Pazar.
Rezervasyon
0 212 292 28 74-75
Van ve Çevresi
Prof. Dr. OKTAY BELLt
Van ve çevresuıı, Tarvan'ı, Hoşap Kalesı'ni, Ahlat'ı,
Çavuştepe'yi, Doğubeyazıt'ı, Adilcevaz'ı, Akdamar
Adası'nı gezmek ve Van bölgesınde yapılan arkeolojik
kazılan görmeyi ıstersenız tura katılımuuzı bekliyoruz.
"Van ve Çevresı" turu Van Kazısı Müdürü ve ulus-
lararası üne sahip Urartu Sanatı uzmanı Prof. Dr. Oktay
Bellı rehberlı|ınde yapılıyor
Tanh: 18-23 Ağustos
Son katdım tarüu 10 Ağustos Perşembe
Antonina {furizm
Rezervasyon: (0 212) 292 28 74 - 75
İLAN
TC
BAKIRKÖY 8. ASLİYE HUKUK
HAKİMLİĞİ'NDEN
1999/872
Davacı Neriman Ergöz vekili Av. Alev Özte-
kin tarafindan davalı Mustafa Ergöz aleyhine
açılan boşanma davasının yapılan yargılaması
srrasında:
Mektep Arkası Sok. Altınay Apt. No: 37 D:
5 Bakırköy-tstanbul adresindeki davalı Musta-
fa Ersöz'ün bu adresine tebligat yapılamadı-
ğından ve yaptmlan tahkikata rağmen tebliga-
ta yarar adresi belirlenemediğinden ilanen teb-
ligat yaptınlmasına karar verildiğinden adı ge-
çen davalının dunışma günü olan 29.9.2000
günü saat 11 I5'te mahkememizde hazır bu-
lunması veya lcendısini bir vekille temsil ettir-
mesi, aksı takdirde yokluğunda yargılama ya-
pılarak karar lerileceği dava dilekçesi ve du-
ruşma günü tebliği yerine kaim olmak üzere
ilanen tebliğ olunur.
Basm: 40196