27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
27 TEMMUZ 2000 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA 17 GÖZİÜMÜ Mantı Gazeteci yazar dostianmızdan Reşit Aşçıoğlu'nun 20 yıl önce başladığı bir serüvendi Gözlüklü Mart; özveriyle hazırfadığı, dağıtım sorunlannı aşmaya çalıştğı, gerektiğinde kendisinin dağrttığı, boyutu küçük ama içeriği bûyük çevreci bir dergi. Fakat son birkaç yıldır Gözlüklü Martı'yı gören yoktu. Belli ki ekonomik zoriuklar içindeydi... Ve geçenlerde çıkageldi. Gözlüklü Martı, artık sanal ortamda kanat çırpıyor; yeni yuvasını www.aribilgi.com.tr'de kurmuş. Diyor ki: "Çevre kiriiliğinin denizden karaya zorladığı göç, uçuş alanımızı genişlettiğinden, bundan böyle hem kara hem de deniz olmak üzere kara- deniz entergre fıkralar çağını açıyorum." Reşit Aşçıoğlu, Gözlüklü Martı'nın sözünü kesiyor "Fıkralar tamam ama bu bir kuş yuvası değil, bilgi yuvasıdır." Duyurması bizden, tıklaması sizden. Unutmayın; martının gözlüğü vart Tel: 0.212.512 05 05 Faks: 0.212.512 44 97Elektronik posta: som6posta.cumhuriyet.com.tr - Güneydoğu'da saman sıkmtısı çekiliyormuş... "Saklasavdın samanı. iste aeldi zamanı!" zelleştirmeler başlangıçta, KlT'leri hedef almış gibi bir yanılsamaya yol açmıştı. An- cak saldırı, 199O'lı yıllardan itibaren sosyal güvenliğe, sosyal aityapı hizmetlerine de (iç- me suyu, toplu ulaşım) yöneldi. Günümüzde tanm sektörü ve tanm sektörüyle doğrudan ilişkili olan KİT'ler, bir topyekûn özelleştirme saldırısıyla karşı karşıyadır. Yukarıdaki tümceler, Petrol-lş Sendikası'nın kamu gübre fabrikalan TÜGSAŞ ve İGSAŞ'ın özelleştiril- melerine karşı hazırladığı ayrıntılı raporun giriş bö- lümünden alındı. Petrol-lş, gübre sektörünün durumunu ayrıntıla- nyla ortaya koyduktan ve de haklı olarak "özelleş- tirmeye hayır" dedikten sonra çözüm için somut önerilersıralıyor... öneriler arasında milletin parasıyla köylünün güb- resini desteklemek yer almıyor: "Gübre ihtiyacı ekilen arazilere göre, merkezi bi- Gübre çimde bir 'tarımsal üretim planlaması' biçiminde belirlenmeli, üretim ve tüketim arasında denge ku- rulmalıdır." "Gübrelemede tam verim alınabilmesi için üreti- cilerin kamu eliyle bilgilendirme çalışmalan etkinleş- tirilmelidir." "Gübrefabrikalannın birbirleriyle belli bir plan da- hilinde uyumlu faaliyeti için etkin bir koordinasyon kurulmalıdır." "Gübre fabrikalannda özellikle yenileme yatınm- ları geciktirilmeden yapılarak, bakım onarım gider- leri düşürülmeli; teknolojik yatınmlar yapılarak fab- rikaların kapasitesi genişletilmelidir." "Personel atamalarında kurum içinden yetişme, liyakat gibi öğeler öncelik taşımalıdır." "Fabrikalardaki istihdam açığı giderilmeli, taşeron statüsündeki işçiler kadroya alınmalıdır." "Fabrikalarda tanmsal üretici birlik ve kuruluşla- nn içinde olduğu, sendikanın da katıldığı etkin bir kamuya açık denetim kurulmalıdır." "Tanmda çiftçileri gelir kayıplarına karşı koruya- cak, demokratik kooperatifçilik teşvik edilmelidir." "Üretim planlaması yapılmalı ve hangi ürünün ne- rede ve ne kadar ekileceği konusunda çiftçi aydın- latılmalıdır." "Sadece tüketicinin kalite isteklerini değil, aynı za- manda tanmsal üretimin değeriendirilmesi konusun- da çiftçilerin ve kooperatiflerin çıkarını gözeten ve po- tansiyellerini harekete geçirebilen etkili bir 'gıda mad- deleri üretim politikası1 devreye sokulmalıdır." özetle, plan ve ulusal bir politika gerekiyor... Çok mu zor? Türkiye üzerine hazırlanan plan ve dayatılan po- litikalardan daha mı zor! SESSÎZ SEDASIZ (!) NURÎKURTCEBE Yüksek Yerilim Hatt Erdinç UTKU Ankara'dald su sıkıntısma çözüm: Politik sululuktan yararlanılsın! Fırat'ın fahri doktora payeleri Elazığ'daki Fırat Üniversitesi'nde, rektörlük seçiminden bir gün önce senato toplantısı yapılıyor. Senato, Fırat Üniversitesi'ne hiz- meti geçen kişilere "fahri doktora" payesi verilmesini karariaştınyor. Fahri doktora payesi verilecek ki- şilerin isimleri alt alta sıralanıyor ve karar oybirliği ile alınıyor: Rauf Denktaş, Namık Kemal Zey- bek, Sadettin Tantan, Yaşar Okuyan, Kenan Tannkulu, Koray Aydın, Or- han Bilgin, Hacı Ali Akın, B. Srtkı Er- doğan, Fatih Kısaparmak. Bu kişiler kendi alanlannda başarı- lı çalışmalar yapmış olabilir... Fakat... ilgili yasaya göre, herhangi bir kişi- ye fahri doktora payesi verilebilmesi için, o kişinin üniversiteye ve- ya bilime katkısının olması ve fakülte yönetim kurulunun gerekçeli önerisi üzerine üniversite senatosunun ka- rar venmesi gerekiyor... Elazığ'da dağıtılan payelerde, fa- kültelerin yönetim kurulu önerisi ve dolayısıyla herhangi bir gerekçe bu- lunmuyor... Senatonun dağıttığı payelerde ise kimin üniversiteye kimin bilime ne gi- bi katkı yaptiğı bilinmiyor. Bilinen bir şey var, o da "paye da- ğıtımfnın rektörlük seçiminden bir gün önce yapıldığı... *. Koş vatandaş, koş! Batan üniversitelerin payesi bun- lar! Bundan daha güzel paye başka yerde "yök"! Eski Solcu Yeni Sağcı SÖNMEZ TARGAN Türkiye, toplumsal tarih açısın- dan son derece kısa sayılabilecek bir tarih diliminde, Cumhuriyet döneminde üç askersel devirme yaşadı. Bunlardan 27 Mayıs'ı ay- n tutarsak, diğer ikisi 12 Mart ve 12 Eylül toplumsal ilertemeye kar- şı duran, genış emekçi halk ke- simlerinin ekonomik, demokra- tik, politik hak ve özgürlüklerini ttr- panlayan, temel insan haklannı "Tiiğneyen bırtutum izlemekte kal- madı, yeriı ve yabancı büyük ser- maye kesimlerinin ülkede rahat- ça at oynatmasına da büyük ola- naklarsağladı. 27 Mayıs'ı bunlardan neden ayn tuttuğumuza gelince, burada sözu Prof. Dr. Aydın Aybay'a bı- rakalım. 68'liler Bırliğı Vakfı'nın bir yemekli toplantısında konu- şan Sayın Aybay, sözü 27 Ma- yıs'agetirerek "27Mayıs'ı haklı ve '• meşru kılan 61 Anayasası gibi bır J 'beraat'/n/n bulunmasıdır" vurgu- lamasında bulundu. Bu "beraaf" gerçekten çok önemli. Önemi, 1982 Anayasası yürüriüğe girin- ce çok daha net kavrandı. Kav- I ranmakla da kalmadı, 1982 Ana- yasası ile geçirdiğimiz son yirmi yıl bunu bize çok ağır ve acı uy- gulamalarıyla öğretti. Türkiye'de 1876'dan günümü- ze beş anayasayapılmış. Diyebi- liriz ki bunlar içinde toplumsal içe- riği zengin ve yine en gentş bir top- lumsal tabana dayananı 27 Ma- yıs'ın ürünü olan 1961 Anayasa- sı'dır. Bunu biraz açalım. 61 Ana- yasası özellikle geniş emekçi halk kesimlerinin istemlerine çağcıl ve insan haklanna dayalı hukuksal bir yorum getirmiştir. O güne değin - temsili bir biçimde ancak kendi- ni duyurabilen demokratik gele- neği tersine çevirerek, bunun gün- lük yaşamda ete kemiğe bürün- mesine olanak sağlamıştır. Yarat- tığı hukuksal ortamla başta ör- gütlenme özgürlüğü olmak üze- re toplum kesimlerinin her alan- da kendini ifade etmesinin yolla- nnı açmıştır. Ömeğin 1961 'de Tür- kiye Işçi Partisi'nin (TİP), 1967'de Devrimci Işçi Sendikalan Konfe- derasyonu'nun (DİSK) kurularak topluma kök salmasına, üniver- siteler ve eğitim yuvalannın özertc yapılara kavuşarak kurumsallaş- masına, üniversite gençliği baş- ta olmak üzere bir bütün olarak gençliğin yurt ve dünya sorunla- rıyla buluşmasına, kır ve kent emekçilerinin ve toplumun en ge- niş kesimlerinin sol düşünceler- le en yaygın biçimde tanışması- na bu anayasa ebelik etmiştir. Bugün solcu olmanın, solda görünmenin adeta utanılacak bir siyasal kusurmuş gibi sunulmak istendiği, ilginç bir tarihsel süre- ci yaşıyoruz. Bir zamanların en solda geçinenleri bile bugün ken- dilerini tanımlarken ya da toplu- ma sunulurken yeni kimliklerinin bir ucuna "eski solcu" eklemesi yapmaya da, her nedense, özel • bir önem veriyortar. 61 Anayasası'nın toplum kültü- rüne kazandırdığı en önemli de- ğerler de belki bu alanda yaşan- dı. Çünkü 6O'lı yıllarda devrimci olmak, sol düşünceler taşımak onurdu, erdemdi, saygınlıktı. As- lında bu sonuca bir anda ve ko- layca ulaşılmamıştı. 27 Mayıs, ta- rihten süzülerek gelen ve nice toplumsal savaşımlann havuzun- da biriken, ama kabuğunu kırma- dazortanan Anadolu yenilikçi de- vinmesine dışandan vurulmuş çe- kiç dartDesiydi. Böyle olmasaydı • •• 61 Anayasası gibi bir hukuk anı- tının inşa edılip toplum yaşamına kazandınlmasına olanak var mıy- dı?..n Şüphesiz hayırt Verili düzeni ve sürmekte olan üretim ilişkilerini değiştırip bir üst aşamaya taşıyan devrimci bir dö- nüşüm olmasa bile, toplumun yö- nünü ileriye çevıren tarihsel bir atıhmdı 27 Mayıs. Bu devinmenin öncü kadrolannın asker kimliğine takılıp kalmak bu gerçeği değiş- tirmez. Devrimleri sınıfların yap- tığı gerçeğini sıradan bir bilimsel sosyalizm bilgisı olan herkes bi- lir. Ama bunun gerçekleşebilme- si için bile, "ebelik" rolunü üslen- miş olaylann yaşanması gereke- bilir. Bu nedenle 6O'lı yıllann ile- rici, devrimci, sol gelişmelerine 27 Mayıs'ın "ebelik" ettığı sapta- ması, yerinde ve doğru bir belir- lemedir. Ebeliğin tarihteki rolünü kü- çümsemek bilimi yadsımaktır. 27 Mayıs ebesinın dünyaya ge- tirdiği çocukların önemli bir bölü- mü kendisini solda tanımladılar, hiçbir önkoşula ve komplekse ka- pılmadan. Ama çok geçmeden, Osmanlı düzeninde olduğu gibi, yeni düzen de kendi çocuklannı ve ürünlerini yemede gecikmedi. Yerii ve yabancı büyük sennaye güçlerini de arkasına alarak bü- yük bir hışımla üzerine saldırdı. 2n- danlar doldu, darağaçlan kurul- du. Ama asıl olan "ebe"nin ceza- landınlmasıydı. Işte 12 Mart, ebe- nin elinin ayağının kınlarak do- ğum yaptıramaz duruma getiril- mesini amaçlayan bir geriye dö- nüş girişimiydi ki bunu da başar- dı. 12 Eylül yanm kalan işi tamam- ladı. Ebeyle biriikte onun rolünün ürijnleri olan tüm kazanımlan sil- di süpürdü. 1961 Anayasası'nı yürijriükten kaldırarak kendi hu- kuk düzenini kurdu. 1982 Ana- yasası ile artık Türkiye'de yeni bir dönem başlıyordu. Bu anayasay- la bırakın solu, ilerici, demokrat, yurtseverlere bile yaşam hakkı tanmmıyordu. Bir bütün olarak halk potansiyel suçlu kabul edi- liyordu. Özellikle solda büyük bir kıyım yaşandı ve bunlann da et- kisiyle giderek sol büyük ölçüde tarih sahnesinden çekildi. Tarihte hiçbir olgu tek nedene bağlanarak açıklanamaz. 12 Ey- lül'ün yaşandığı ve onu izleyen süreçte, gerek dünyada ve ge- rekse ülkemizde sol içinde bir li- kitasyon da biriikte yaşanmak- taydı. Bu likitasyonun Türk solu- na verdiği zarar, 12 Eylül asker- sel devirmesinin yüklenmesinden çok daha etkili oldu. 12 Eylül'ün insanlara ve topluma verdiği fizik- sel acılar bugün unutulup gitti. Ama likitasyonla gelen bozulma- da etkileri bugün bile süren bü- yük bir deprem yaşandı. Geçmiş- te insanlık adına yaratılmış nice si- yasal, toplumsal, etik, felsefesel ve ekinsel değer ve kazanımlar, özellikle kendine eski solcu di- yen yeni sağcılann elinde un gi- bi öğütüldü. Küreselleşmenın bu eski solcu yeni sağcı değirmencilerinin unun- dan da artık taş çıkmaya başla- dı. Ne dersiniz, yanılıyor muyuz?.. 0 Türkiye'deyenilikçi-ilerici de- vinmeterin kabuğu Tanzimat, Meş- nıtiyet ve Cumhuriyet dönemleri de dahil, hep dışardan, askerier tarafından kınlmıştır. Bu birnaslan- ömıyoksa bize özgü birözellikmi? Bu, başka bir yazımızın konusu olacak. HAYYANLAR İSMAIL GÜLGBÇ igulgean yahoo.com ÇtZGtLİK KAMİL MASARACI iu. HARBİ SEMtH POROY semihporoy@yahoo.com TARlHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 27 Temmuz P0R7EK/Z DlKTATÖRÜ 'TS SU&UU,POBTEICtZ OtKTAT&eÜ AUTOMO t>€ OU- YEtRfl SAlAZAR,81 »>$»VM ÖUXJ. fS2£'DA,Sıg ASKSgftMt BEDEN SONÜfl, GEHEKAL ANTOMO CARMONA TABAFtNbAN A 6 A t 3 ' DEB8&L6A GETİ- RİLM/ŞT7. SU TMİHTEN SOfjBA, KlgK Y1LA VPJCIN BİH SÛKE POKTBÜZ'İ *DEMl£ yUMSuKlA* yÖNBTBNSACA- Ü Ğ, BUNU, BÜYUK TOP/SAKAĞAİARINI, BMJKAClLflHI MEMNÜN £O££EK Ye OHPUYU 6ÛÇLEN- DİHEH0C SAĞLAMrÇTf. SlR K£e£SlAIPS ŞÖ>t£ KCNUŞ- MUŞTV: "potzrenz HALKINA^OOJK e'ıgi PAVBAN MAK 6EÜ&ÛR.FAZLA HAK £J??SE ZATSU, TÛM tAŞAMlM BOYUNCA Jİ MAMÇ +ikanıklılHan kms- J htneye jfohm vefe/ç jefiren Stthtzmr'ın EGE ÜNİVERSİTESt REKTÖRLÜĞÜ'NDEN 2000-2001 eğitim-öğretim yılında konservatuvar bölümlerıne ön kayıt-özel yetenek sınavı ile ahnacak öğrencilerle ilgili ön kayıt, sınav öncesi egitim ve yetenek sınav tanhlen de başvuru ıçın gereklı belgeler aşagıda belırtılmıştir. Devlet Türk Musikisi Konsenatuvarı Öı Kayıt Tırikkri % . Sm» Oncesi Eğrtün Tırihkri Vetesek Sınıvi Bışlını» Tırihi 31 Tonmuz-25 Agustos 2000 14 A|usJos-25 Ağustos 2000 28 Ağustos 2000 BölimAdı Temel Bılımler SesEğmmı Çalp Yapım Türk Halk Ovunlan Başvoru İçin Gerekli Belgeler: a) ÖSS Belgesinin Fotokopisi b) 2 Adet Fotoğraf (Gerekli Bilgi İçin Konservatuvar Oğrenci Işleri 343 27 91) Ön kayıt şahsen başvuru ile yapılacakür. Posta ile başvnru kabul edilme\ecektir. Basın: 42087 Tibaıı Pujn Tflri 2000ÖSSSöz-Saj-EA puanlann herhangi bınoden 105 T.C. ZEYTİNBURNU SULH HUKUK MAHKEMESİ'NDEN EsasNo: 1999/310 Hâkim: Kemal Güzel 20998- Kâtip: Nuran Taşkıran Davacı Demş Doğan vekılı Av Erhan Bakkal tarafından davalı taraf Şevket Hoşgör varisleri Muharrem Hoşgör ve diğerleri aleyhine açdan ızaleı şüyu davasınuı yapılan duruşmalan sırasında venlen ara karan gereğınce tebligat yapılamayan diğer davalılara ılanen tebligat yapılması- na karar verilnıiş olmakla, Dosyanın davahlanndan olan: 1 - Muris Şevket Hoşgör'ün kızı Cemıle Sevim Hoşgörün, 2- Muns Şevket Hoşgör'ün kızı Oya Hoşgör'ün, 3- Muns Şevket Hoşgör'ün kızı Nevın Hoşgör'ün, 4- Muns Şevket Hoşgör'ün oğlu Muharrem Hoşgör'ün, 5- Muris Şev- ket Hoşgör'ün kızı Mualla Hoşgör'ün dunışmanın atılı bulundugu 2.8.2000 tanhınde duruşmada saat 09.30"da bızzat hazır bulunmalan veya kendilerim bir vekil ile temsil ettırmeleri aksi takdırde yokluklannda yargılama yapılarak yokluklannda karar venleceğı hususu davalılar Ce- mile Sevim Hoşgör'e, Oya Hoşgör'e. Nevin Hoşgör'e, Muharrem Hoşgör'e, Mualla Hoşgör'e tebligat yerine kaim olmak üzere ilanen tebliğ olunur. 4 7.2000 ' Basın: 42295 DÜZ ÇİZGİ UMİT ZİLELt Kemalisüepin Farkı Hiç eğmeden, bükmeden, kendine göre yontma- dan soralım: -Lozan Antlaşması nedir?.. Geçen gün 77. yılını kutladığımız, Birinci Dünya Savaşı'ndan sonra ayakta kalan tek antlaşma olan Lozan Banş Antlaşması'mn ne olduğunu madde madde sıralayalım: -Türkiye Cumhuriyeti'nin tam bağımsız ve ege- men bir devlet olduğu kabul edilmiştir. -Ulusal sıntriarımız, yani Misak-ı Milli (Musul dı- şında) hiçbir tartışmaya yer vermeyecek şekilde ta- nınmıştır. -Osmanlı'yı içten içe kemirerek çöküşünü hazır- layan kapitülasyon, yani yabancılara tanınan eko- nomik ayncalıklar tamamıyla kaldınlmıştır. Türkiye Cumhuriyeti, ekonomisini özgürce yönlendirme konusunda da bağımsızlığını kazanmıştır. -Bugünlerde tahkim ve benzeri oyunlaria orta- dan kaldırılmaya çalışılan yargı bağımsızlığı tam anlamıyla sağlanmıştır. -Kısacası Lozan, Türkiye Cumhuriyeti'nin temel taşı, tapusu niteliğini taşımaktadır. Üç çeyrek asır sonra yukanda sıralanan madde- ler bazılanna pek bir şey ifade etmeyebilir!.. Bu du- rumda Lozan'ın ne olduğunu anlayabilmek için zahmet edip Osmanlı'nın 10 Ağustos 1920'de, emperyalistlere karşı kazanılan büyük zaferden yalnızca iki yıl önce "payitahtı" kurtarabilmek için imzaladığı "Sevr" adındaki utanç belgesine göz at- mak yeteriidir!.. Birinde çürümüş, bitmiş bir hanedanın yok olu- şu, diğerinde ise emperyalizmi tarihte ilk kez dize getiren bir halk kurtuluş savaşının çağdaş bir cum- huriyetle taçlanacak zaferi imza altına alınmıştır... Mustafa Kemal, Lozan'ın imzalanmasından yal- nızca 3 ay sonra Cumhuriyeti ilan ederek hangi yö- ne yürüyeceğini dosta düşmana ilan etmiştir -Işte aradaki fark buduıi.. ••• Şimdi ben bunlan belki bininci kez niye yazdım?. -Sevinçten!.. Baksanıza; liberalinden ikinci cumhuriyetçisine, işbiriikçi kaleminden yeni Osmanlıcısına vanncaya dek herkes Lozan üzerinde tartışmaya başladı!.. Diyeceksiniz ki; "Çok safsın, bu takım Lozan'ı anıyorsa altında mutlaka bir başka çapanoğlu yatı- yordur!.." Olsun, bu bile bir gelişmedir!. Zayıf bir olasılık ama bakarsınız, üzerinde tartışırken bazı gerçekleri 77 yıl sonra anlayıverirler!.. Hatta en hızlı olanlan- nın, "sömürge olmanın erdemleri" üzerine yazılar yazanlann, "Ahh, ahh keşke manda altına girsey- dik, hiç olmazsa Ingilizce öğrenir, biraz medenile- şirdık" diyenlerin yüreklerinde yurtsever duygular fılızlenir.. -Çok mu hayal?!.. ••• Şaka bir yana; Avrupa Birliği'ne "ne şart attında olursa olsun" girmenin hesabını yapanlar şimdı de AB'yi, Lozan Antlaşması'nı imzalayan ve hemen ardından Türidye Cumhuriyeti'ni kuranlann son he- defi, "cumhuriyet tarihimizin mücadelesi" olarak selamlıyoriar... -Diğer bir deyişle, sapla samanı bilinçli olarak kanştınyorlar!.. öncelikle şunu belirtelim; Cumhuriyetin kurucu- larının son hedefi hiç kuşkuya yer bırakmayacak biçimde Batı uygarlığıydı.. Bu amaç için, yani çağ- daş uygariığa ulaşmanın bincık yolu olan ulus dev- leti kurabilmek için de önce Batı'ya karşı kurtuluş mücadelesi verdiler. Ama onlar, siyasi ve ekonomik anlamda "tam bağımsıziık" kazanılmadan çağdaş dünyanın üyesi olamayacaklarının da bilincindeydiler... Kema- lizm'in temel felsefesi "sürekli devrimcilik" ve bu yolla çağdaş uygariık içinde "asil üye" olarak yerini almak değil miydi?.. Bu ilke bugün de geçeriidir; Mustafa Kemal dev- rimlerini savunan hiç kimse çağdaş dünyanın dı- şında kalacak bir Türkiye'yi içine sindiremez. Kemalistler açısından sorun; "AB'nin bekleme odasına alınan ama konumu Bulgaristan'dan bile geride bulunan, topluluğa katılacak 12 aday ülke arasında adı dahi geçmeyen Türkiye'nin, bu odada bile ne pahasına kalacağı sorunuduri.." Kemalistlerin giderek büyüyen endişesi, "Ekono- miyi IMF'ye, siyaseti Avrupa komiserlerine ihale eden, Cumhuriyet'in tüm kazanımlannı özelleştirme adı altında peşkeş çeken Türkiye'nin, üye mi yoksa köle mi olacağı endişesidiri.." Kemalistler hiçbir zaman, hiçbir şart altında, "ne pahasına olursa olsun AB'ye girelim" demez, diye- mez. Bunun ülkeye, halka, yurtsever devrimci Ke- malist düşünceye ihanet olacağını bilir... -Kemalistlerin, ikinci cumhuriyetçilerden, işbiriik- çilerden, mandacılardan, karanlığın uşaklarından kesin ve de kalın çizgilerle aynlan farkı işte budur!.. Eposta: uzileli@ixir.com Faks:(0212)287 4241 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1 2 3 4 5 6 7 8 9 I I II Uı ™ I Hn I ı ı ı ı ı1 2 3 4 5 6 7 8 9 B U L M A C A SEDAT YAŞAYAN SOLDANSAĞA: 1/ Özellikle "HüsnüAşk" adlı mesnevi- sıyle tamnmış divan şain. 2/ tkıtarlaarasın- daki sınır... Kaymaktaşı da denılen, yu- muşak ve be- yazbirmermer. 3/ Dört Hah- fe'nin sonun- cusu. 4/ Bir tür pamuklu kumaş... Ev- cil olmayan hayvanla- 1 n vurma ya da yakala- 2 maişı. 5/Herhangı bır 3 toplıiluğuoluşturanbi- . reylerden her bin... Af- rika'da yaşayan, bacak- ^ lan beyaz çizgih bır 6 hayvan. 6/ Temizliğe 7 aşındûşkünolan... Bir g kûmes hayvanı. II Ge- g nışhk... "Doğar — mi- delerden nur topu ıhtilaller" (F.N. Çamlıbel). 8/ Sü- rûlü toprağı ufalamak için kullanılan tanm aracı. 9/ Yalıtım. YUKARTOAN AŞAĞIYA: 1/ Salam, sosıs, sucuk gibi hazır yıyeceklerin satıldı- ğı dükkân. 2/ Hayvanlara vunılan damga... Dinsel tö- ren. 3/ Bir işi gerçekleştırmek ıçın özel olarak yapıl- mış nesne... Bir nota. 4/ Issız, boş, tenha... Şırnak'ın bir ilçesi. 5/ Üzüm şekeri... Nazi partisinin hücum kı- tasını sımgeleyen harfler. 6/ Eski dilde su... Yön gös- termek için belli yerlere konulan işaret.. Dingil. 7/ Parlak kjrmızı renkte bir süs taşı... Edremit Körfezı kıyısında turistik bir yöre. 8/ Köpek... Konya ilnıde birbaraj... Romanya'nınplakaişaretı. 9/Bir çekin üze- rinde yazılı değerin ödenebilmesi için, karşılığınm olup olmadığının ilgili bankaya sorularak kontrol edıl- mesi. p R E F A B R 1 K A U R U M 1U z 0 z •K L 1 M A •O A G A | P O | E R R E N K | R A N D K R | A N | A T 1 u G A N D A IA N L E N AJ | L A R A E R 1 T R O S 1 T
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle