Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
27 TEMMUZ 2000 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA
17
GÖZİÜMÜ
Mantı
Gazeteci yazar
dostianmızdan Reşit
Aşçıoğlu'nun 20 yıl
önce başladığı bir
serüvendi Gözlüklü
Mart; özveriyle
hazırfadığı, dağıtım
sorunlannı
aşmaya
çalıştğı,
gerektiğinde
kendisinin
dağrttığı, boyutu
küçük ama içeriği
bûyük çevreci bir
dergi. Fakat son
birkaç yıldır Gözlüklü
Martı'yı gören yoktu.
Belli ki ekonomik
zoriuklar içindeydi...
Ve geçenlerde
çıkageldi. Gözlüklü
Martı, artık sanal
ortamda kanat
çırpıyor; yeni yuvasını
www.aribilgi.com.tr'de
kurmuş. Diyor ki:
"Çevre kiriiliğinin
denizden karaya
zorladığı göç, uçuş
alanımızı
genişlettiğinden,
bundan böyle hem
kara hem de deniz
olmak üzere kara-
deniz entergre fıkralar
çağını açıyorum."
Reşit Aşçıoğlu,
Gözlüklü Martı'nın
sözünü kesiyor
"Fıkralar tamam ama
bu bir kuş yuvası
değil, bilgi yuvasıdır."
Duyurması bizden,
tıklaması sizden.
Unutmayın; martının
gözlüğü vart
Tel: 0.212.512 05 05 Faks: 0.212.512 44 97Elektronik posta: som6posta.cumhuriyet.com.tr
- Güneydoğu'da saman
sıkmtısı çekiliyormuş...
"Saklasavdın samanı.
iste aeldi zamanı!"
zelleştirmeler başlangıçta, KlT'leri hedef
almış gibi bir yanılsamaya yol açmıştı. An-
cak saldırı, 199O'lı yıllardan itibaren sosyal
güvenliğe, sosyal aityapı hizmetlerine de (iç-
me suyu, toplu ulaşım) yöneldi. Günümüzde tanm
sektörü ve tanm sektörüyle doğrudan ilişkili olan
KİT'ler, bir topyekûn özelleştirme saldırısıyla karşı
karşıyadır.
Yukarıdaki tümceler, Petrol-lş Sendikası'nın kamu
gübre fabrikalan TÜGSAŞ ve İGSAŞ'ın özelleştiril-
melerine karşı hazırladığı ayrıntılı raporun giriş bö-
lümünden alındı.
Petrol-lş, gübre sektörünün durumunu ayrıntıla-
nyla ortaya koyduktan ve de haklı olarak "özelleş-
tirmeye hayır" dedikten sonra çözüm için somut
önerilersıralıyor...
öneriler arasında milletin parasıyla köylünün güb-
resini desteklemek yer almıyor:
"Gübre ihtiyacı ekilen arazilere göre, merkezi bi-
Gübre
çimde bir 'tarımsal üretim planlaması' biçiminde
belirlenmeli, üretim ve tüketim arasında denge ku-
rulmalıdır."
"Gübrelemede tam verim alınabilmesi için üreti-
cilerin kamu eliyle bilgilendirme çalışmalan etkinleş-
tirilmelidir."
"Gübrefabrikalannın birbirleriyle belli bir plan da-
hilinde uyumlu faaliyeti için etkin bir koordinasyon
kurulmalıdır."
"Gübre fabrikalannda özellikle yenileme yatınm-
ları geciktirilmeden yapılarak, bakım onarım gider-
leri düşürülmeli; teknolojik yatınmlar yapılarak fab-
rikaların kapasitesi genişletilmelidir."
"Personel atamalarında kurum içinden yetişme,
liyakat gibi öğeler öncelik taşımalıdır."
"Fabrikalardaki istihdam açığı giderilmeli, taşeron
statüsündeki işçiler kadroya alınmalıdır."
"Fabrikalarda tanmsal üretici birlik ve kuruluşla-
nn içinde olduğu, sendikanın da katıldığı etkin bir
kamuya açık denetim kurulmalıdır."
"Tanmda çiftçileri gelir kayıplarına karşı koruya-
cak, demokratik kooperatifçilik teşvik edilmelidir."
"Üretim planlaması yapılmalı ve hangi ürünün ne-
rede ve ne kadar ekileceği konusunda çiftçi aydın-
latılmalıdır."
"Sadece tüketicinin kalite isteklerini değil, aynı za-
manda tanmsal üretimin değeriendirilmesi konusun-
da çiftçilerin ve kooperatiflerin çıkarını gözeten ve po-
tansiyellerini harekete geçirebilen etkili bir 'gıda mad-
deleri üretim politikası1
devreye sokulmalıdır."
özetle, plan ve ulusal bir politika gerekiyor...
Çok mu zor?
Türkiye üzerine hazırlanan plan ve dayatılan po-
litikalardan daha mı zor!
SESSÎZ SEDASIZ (!) NURÎKURTCEBE
Yüksek Yerilim Hatt
Erdinç UTKU
Ankara'dald su sıkıntısma çözüm:
Politik sululuktan yararlanılsın!
Fırat'ın fahri doktora payeleri
Elazığ'daki Fırat Üniversitesi'nde,
rektörlük seçiminden bir gün önce
senato toplantısı yapılıyor.
Senato, Fırat Üniversitesi'ne hiz-
meti geçen kişilere "fahri doktora"
payesi verilmesini karariaştınyor.
Fahri doktora payesi verilecek ki-
şilerin isimleri alt alta sıralanıyor ve
karar oybirliği ile alınıyor:
Rauf Denktaş, Namık Kemal Zey-
bek, Sadettin Tantan, Yaşar Okuyan,
Kenan Tannkulu, Koray Aydın, Or-
han Bilgin, Hacı Ali Akın, B. Srtkı Er-
doğan, Fatih Kısaparmak.
Bu kişiler kendi alanlannda başarı-
lı çalışmalar yapmış olabilir...
Fakat...
ilgili yasaya göre, herhangi bir kişi-
ye fahri doktora payesi verilebilmesi
için, o kişinin üniversiteye ve-
ya bilime katkısının olması ve fakülte
yönetim kurulunun gerekçeli önerisi
üzerine üniversite senatosunun ka-
rar venmesi gerekiyor...
Elazığ'da dağıtılan payelerde, fa-
kültelerin yönetim kurulu önerisi ve
dolayısıyla herhangi bir gerekçe bu-
lunmuyor...
Senatonun dağıttığı payelerde ise
kimin üniversiteye kimin bilime ne gi-
bi katkı yaptiğı bilinmiyor.
Bilinen bir şey var, o da "paye da-
ğıtımfnın rektörlük seçiminden bir
gün önce yapıldığı... *.
Koş vatandaş, koş!
Batan üniversitelerin payesi bun-
lar! Bundan daha güzel paye başka
yerde "yök"!
Eski Solcu Yeni Sağcı
SÖNMEZ TARGAN
Türkiye, toplumsal tarih açısın-
dan son derece kısa sayılabilecek
bir tarih diliminde, Cumhuriyet
döneminde üç askersel devirme
yaşadı. Bunlardan 27 Mayıs'ı ay-
n tutarsak, diğer ikisi 12 Mart ve
12 Eylül toplumsal ilertemeye kar-
şı duran, genış emekçi halk ke-
simlerinin ekonomik, demokra-
tik, politik hak ve özgürlüklerini ttr-
panlayan, temel insan haklannı
"Tiiğneyen bırtutum izlemekte kal-
madı, yeriı ve yabancı büyük ser-
maye kesimlerinin ülkede rahat-
ça at oynatmasına da büyük ola-
naklarsağladı.
27 Mayıs'ı bunlardan neden
ayn tuttuğumuza gelince, burada
sözu Prof. Dr. Aydın Aybay'a bı-
rakalım. 68'liler Bırliğı Vakfı'nın
bir yemekli toplantısında konu-
şan Sayın Aybay, sözü 27 Ma-
yıs'agetirerek "27Mayıs'ı haklı ve
'• meşru kılan 61 Anayasası gibi bır
J 'beraat'/n/n bulunmasıdır" vurgu-
lamasında bulundu. Bu "beraaf"
gerçekten çok önemli. Önemi,
1982 Anayasası yürüriüğe girin-
ce çok daha net kavrandı. Kav-
I ranmakla da kalmadı, 1982 Ana-
yasası ile geçirdiğimiz son yirmi
yıl bunu bize çok ağır ve acı uy-
gulamalarıyla öğretti.
Türkiye'de 1876'dan günümü-
ze beş anayasayapılmış. Diyebi-
liriz ki bunlar içinde toplumsal içe-
riği zengin ve yine en gentş bir top-
lumsal tabana dayananı 27 Ma-
yıs'ın ürünü olan 1961 Anayasa-
sı'dır. Bunu biraz açalım. 61 Ana-
yasası özellikle geniş emekçi halk
kesimlerinin istemlerine çağcıl ve
insan haklanna dayalı hukuksal bir
yorum getirmiştir. O güne değin
- temsili bir biçimde ancak kendi-
ni duyurabilen demokratik gele-
neği tersine çevirerek, bunun gün-
lük yaşamda ete kemiğe bürün-
mesine olanak sağlamıştır. Yarat-
tığı hukuksal ortamla başta ör-
gütlenme özgürlüğü olmak üze-
re toplum kesimlerinin her alan-
da kendini ifade etmesinin yolla-
nnı açmıştır. Ömeğin 1961 'de Tür-
kiye Işçi Partisi'nin (TİP), 1967'de
Devrimci Işçi Sendikalan Konfe-
derasyonu'nun (DİSK) kurularak
topluma kök salmasına, üniver-
siteler ve eğitim yuvalannın özertc
yapılara kavuşarak kurumsallaş-
masına, üniversite gençliği baş-
ta olmak üzere bir bütün olarak
gençliğin yurt ve dünya sorunla-
rıyla buluşmasına, kır ve kent
emekçilerinin ve toplumun en ge-
niş kesimlerinin sol düşünceler-
le en yaygın biçimde tanışması-
na bu anayasa ebelik etmiştir.
Bugün solcu olmanın, solda
görünmenin adeta utanılacak bir
siyasal kusurmuş gibi sunulmak
istendiği, ilginç bir tarihsel süre-
ci yaşıyoruz. Bir zamanların en
solda geçinenleri bile bugün ken-
dilerini tanımlarken ya da toplu-
ma sunulurken yeni kimliklerinin
bir ucuna "eski solcu" eklemesi
yapmaya da, her nedense, özel
• bir önem veriyortar.
61 Anayasası'nın toplum kültü-
rüne kazandırdığı en önemli de-
ğerler de belki bu alanda yaşan-
dı. Çünkü 6O'lı yıllarda devrimci
olmak, sol düşünceler taşımak
onurdu, erdemdi, saygınlıktı. As-
lında bu sonuca bir anda ve ko-
layca ulaşılmamıştı. 27 Mayıs, ta-
rihten süzülerek gelen ve nice
toplumsal savaşımlann havuzun-
da biriken, ama kabuğunu kırma-
dazortanan Anadolu yenilikçi de-
vinmesine dışandan vurulmuş çe-
kiç dartDesiydi. Böyle olmasaydı
• ••
61 Anayasası gibi bir hukuk anı-
tının inşa edılip toplum yaşamına
kazandınlmasına olanak var mıy-
dı?..n
Şüphesiz hayırt
Verili düzeni ve sürmekte olan
üretim ilişkilerini değiştırip bir üst
aşamaya taşıyan devrimci bir dö-
nüşüm olmasa bile, toplumun yö-
nünü ileriye çevıren tarihsel bir
atıhmdı 27 Mayıs. Bu devinmenin
öncü kadrolannın asker kimliğine
takılıp kalmak bu gerçeği değiş-
tirmez. Devrimleri sınıfların yap-
tığı gerçeğini sıradan bir bilimsel
sosyalizm bilgisı olan herkes bi-
lir. Ama bunun gerçekleşebilme-
si için bile, "ebelik" rolunü üslen-
miş olaylann yaşanması gereke-
bilir. Bu nedenle 6O'lı yıllann ile-
rici, devrimci, sol gelişmelerine
27 Mayıs'ın "ebelik" ettığı sapta-
ması, yerinde ve doğru bir belir-
lemedir.
Ebeliğin tarihteki rolünü kü-
çümsemek bilimi yadsımaktır.
27 Mayıs ebesinın dünyaya ge-
tirdiği çocukların önemli bir bölü-
mü kendisini solda tanımladılar,
hiçbir önkoşula ve komplekse ka-
pılmadan. Ama çok geçmeden,
Osmanlı düzeninde olduğu gibi,
yeni düzen de kendi çocuklannı
ve ürünlerini yemede gecikmedi.
Yerii ve yabancı büyük sennaye
güçlerini de arkasına alarak bü-
yük bir hışımla üzerine saldırdı. 2n-
danlar doldu, darağaçlan kurul-
du. Ama asıl olan "ebe"nin ceza-
landınlmasıydı. Işte 12 Mart, ebe-
nin elinin ayağının kınlarak do-
ğum yaptıramaz duruma getiril-
mesini amaçlayan bir geriye dö-
nüş girişimiydi ki bunu da başar-
dı.
12 Eylül yanm kalan işi tamam-
ladı. Ebeyle biriikte onun rolünün
ürijnleri olan tüm kazanımlan sil-
di süpürdü. 1961 Anayasası'nı
yürijriükten kaldırarak kendi hu-
kuk düzenini kurdu. 1982 Ana-
yasası ile artık Türkiye'de yeni bir
dönem başlıyordu. Bu anayasay-
la bırakın solu, ilerici, demokrat,
yurtseverlere bile yaşam hakkı
tanmmıyordu. Bir bütün olarak
halk potansiyel suçlu kabul edi-
liyordu. Özellikle solda büyük bir
kıyım yaşandı ve bunlann da et-
kisiyle giderek sol büyük ölçüde
tarih sahnesinden çekildi.
Tarihte hiçbir olgu tek nedene
bağlanarak açıklanamaz. 12 Ey-
lül'ün yaşandığı ve onu izleyen
süreçte, gerek dünyada ve ge-
rekse ülkemizde sol içinde bir li-
kitasyon da biriikte yaşanmak-
taydı. Bu likitasyonun Türk solu-
na verdiği zarar, 12 Eylül asker-
sel devirmesinin yüklenmesinden
çok daha etkili oldu. 12 Eylül'ün
insanlara ve topluma verdiği fizik-
sel acılar bugün unutulup gitti.
Ama likitasyonla gelen bozulma-
da etkileri bugün bile süren bü-
yük bir deprem yaşandı. Geçmiş-
te insanlık adına yaratılmış nice si-
yasal, toplumsal, etik, felsefesel
ve ekinsel değer ve kazanımlar,
özellikle kendine eski solcu di-
yen yeni sağcılann elinde un gi-
bi öğütüldü.
Küreselleşmenın bu eski solcu
yeni sağcı değirmencilerinin unun-
dan da artık taş çıkmaya başla-
dı. Ne dersiniz, yanılıyor muyuz?..
0 Türkiye'deyenilikçi-ilerici de-
vinmeterin kabuğu Tanzimat, Meş-
nıtiyet ve Cumhuriyet dönemleri
de dahil, hep dışardan, askerier
tarafından kınlmıştır. Bu birnaslan-
ömıyoksa bize özgü birözellikmi?
Bu, başka bir yazımızın konusu
olacak.
HAYYANLAR İSMAIL GÜLGBÇ igulgean yahoo.com
ÇtZGtLİK KAMİL MASARACI
iu.
HARBİ SEMtH POROY semihporoy@yahoo.com
TARlHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 27 Temmuz
P0R7EK/Z DlKTATÖRÜ
'TS SU&UU,POBTEICtZ OtKTAT&eÜ AUTOMO t>€ OU-
YEtRfl SAlAZAR,81 »>$»VM ÖUXJ. fS2£'DA,Sıg ASKSgftMt
BEDEN SONÜfl, GEHEKAL ANTOMO CARMONA TABAFtNbAN
A 6 A t 3 ' DEB8&L6A GETİ-
RİLM/ŞT7. SU TMİHTEN SOfjBA, KlgK Y1LA VPJCIN BİH
SÛKE POKTBÜZ'İ *DEMl£ yUMSuKlA* yÖNBTBNSACA-
Ü Ğ, BUNU, BÜYUK TOP/SAKAĞAİARINI,
BMJKAClLflHI MEMNÜN £O££EK Ye OHPUYU 6ÛÇLEN-
DİHEH0C SAĞLAMrÇTf. SlR K£e£SlAIPS ŞÖ>t£ KCNUŞ-
MUŞTV: "potzrenz HALKINA^OOJK e'ıgi PAVBAN
MAK 6EÜ&ÛR.FAZLA HAK £J??SE
ZATSU, TÛM tAŞAMlM BOYUNCA
Jİ MAMÇ
+ikanıklılHan kms-
J htneye jfohm vefe/ç jefiren Stthtzmr'ın
EGE ÜNİVERSİTESt REKTÖRLÜĞÜ'NDEN
2000-2001 eğitim-öğretim yılında konservatuvar bölümlerıne ön kayıt-özel yetenek sınavı ile ahnacak öğrencilerle ilgili ön kayıt, sınav öncesi egitim
ve yetenek sınav tanhlen de başvuru ıçın gereklı belgeler aşagıda belırtılmıştir.
Devlet Türk Musikisi Konsenatuvarı
Öı Kayıt Tırikkri
%
. Sm» Oncesi Eğrtün Tırihkri Vetesek Sınıvi Bışlını» Tırihi
31 Tonmuz-25 Agustos 2000 14 A|usJos-25 Ağustos 2000 28 Ağustos 2000
BölimAdı
Temel Bılımler
SesEğmmı
Çalp Yapım
Türk Halk Ovunlan
Başvoru İçin Gerekli Belgeler: a) ÖSS Belgesinin Fotokopisi b) 2 Adet Fotoğraf (Gerekli Bilgi İçin Konservatuvar Oğrenci Işleri 343 27 91)
Ön kayıt şahsen başvuru ile yapılacakür. Posta ile başvnru kabul edilme\ecektir. Basın: 42087
Tibaıı Pujn Tflri
2000ÖSSSöz-Saj-EA
puanlann herhangi bınoden
105
T.C.
ZEYTİNBURNU SULH HUKUK MAHKEMESİ'NDEN
EsasNo: 1999/310
Hâkim: Kemal Güzel 20998- Kâtip: Nuran Taşkıran
Davacı Demş Doğan vekılı Av Erhan Bakkal tarafından davalı taraf Şevket Hoşgör varisleri Muharrem Hoşgör ve diğerleri aleyhine açdan
ızaleı şüyu davasınuı yapılan duruşmalan sırasında venlen ara karan gereğınce tebligat yapılamayan diğer davalılara ılanen tebligat yapılması-
na karar verilnıiş olmakla, Dosyanın davahlanndan olan: 1 - Muris Şevket Hoşgör'ün kızı Cemıle Sevim Hoşgörün, 2- Muns Şevket Hoşgör'ün
kızı Oya Hoşgör'ün, 3- Muns Şevket Hoşgör'ün kızı Nevın Hoşgör'ün, 4- Muns Şevket Hoşgör'ün oğlu Muharrem Hoşgör'ün, 5- Muris Şev-
ket Hoşgör'ün kızı Mualla Hoşgör'ün dunışmanın atılı bulundugu 2.8.2000 tanhınde duruşmada saat 09.30"da bızzat hazır bulunmalan veya
kendilerim bir vekil ile temsil ettırmeleri aksi takdırde yokluklannda yargılama yapılarak yokluklannda karar venleceğı hususu davalılar Ce-
mile Sevim Hoşgör'e, Oya Hoşgör'e. Nevin Hoşgör'e, Muharrem Hoşgör'e, Mualla Hoşgör'e tebligat yerine kaim olmak üzere ilanen tebliğ
olunur. 4 7.2000 ' Basın: 42295
DÜZ ÇİZGİ
UMİT ZİLELt
Kemalisüepin Farkı
Hiç eğmeden, bükmeden, kendine göre yontma-
dan soralım:
-Lozan Antlaşması nedir?..
Geçen gün 77. yılını kutladığımız, Birinci Dünya
Savaşı'ndan sonra ayakta kalan tek antlaşma olan
Lozan Banş Antlaşması'mn ne olduğunu madde
madde sıralayalım:
-Türkiye Cumhuriyeti'nin tam bağımsız ve ege-
men bir devlet olduğu kabul edilmiştir.
-Ulusal sıntriarımız, yani Misak-ı Milli (Musul dı-
şında) hiçbir tartışmaya yer vermeyecek şekilde ta-
nınmıştır.
-Osmanlı'yı içten içe kemirerek çöküşünü hazır-
layan kapitülasyon, yani yabancılara tanınan eko-
nomik ayncalıklar tamamıyla kaldınlmıştır. Türkiye
Cumhuriyeti, ekonomisini özgürce yönlendirme
konusunda da bağımsızlığını kazanmıştır.
-Bugünlerde tahkim ve benzeri oyunlaria orta-
dan kaldırılmaya çalışılan yargı bağımsızlığı tam
anlamıyla sağlanmıştır.
-Kısacası Lozan, Türkiye Cumhuriyeti'nin temel
taşı, tapusu niteliğini taşımaktadır.
Üç çeyrek asır sonra yukanda sıralanan madde-
ler bazılanna pek bir şey ifade etmeyebilir!.. Bu du-
rumda Lozan'ın ne olduğunu anlayabilmek için
zahmet edip Osmanlı'nın 10 Ağustos 1920'de,
emperyalistlere karşı kazanılan büyük zaferden
yalnızca iki yıl önce "payitahtı" kurtarabilmek için
imzaladığı "Sevr" adındaki utanç belgesine göz at-
mak yeteriidir!..
Birinde çürümüş, bitmiş bir hanedanın yok olu-
şu, diğerinde ise emperyalizmi tarihte ilk kez dize
getiren bir halk kurtuluş savaşının çağdaş bir cum-
huriyetle taçlanacak zaferi imza altına alınmıştır...
Mustafa Kemal, Lozan'ın imzalanmasından yal-
nızca 3 ay sonra Cumhuriyeti ilan ederek hangi yö-
ne yürüyeceğini dosta düşmana ilan etmiştir
-Işte aradaki fark buduıi..
•••
Şimdi ben bunlan belki bininci kez niye yazdım?.
-Sevinçten!..
Baksanıza; liberalinden ikinci cumhuriyetçisine,
işbiriikçi kaleminden yeni Osmanlıcısına vanncaya
dek herkes Lozan üzerinde tartışmaya başladı!..
Diyeceksiniz ki; "Çok safsın, bu takım Lozan'ı
anıyorsa altında mutlaka bir başka çapanoğlu yatı-
yordur!.."
Olsun, bu bile bir gelişmedir!. Zayıf bir olasılık
ama bakarsınız, üzerinde tartışırken bazı gerçekleri
77 yıl sonra anlayıverirler!.. Hatta en hızlı olanlan-
nın, "sömürge olmanın erdemleri" üzerine yazılar
yazanlann, "Ahh, ahh keşke manda altına girsey-
dik, hiç olmazsa Ingilizce öğrenir, biraz medenile-
şirdık" diyenlerin yüreklerinde yurtsever duygular
fılızlenir..
-Çok mu hayal?!..
•••
Şaka bir yana; Avrupa Birliği'ne "ne şart attında
olursa olsun" girmenin hesabını yapanlar şimdı de
AB'yi, Lozan Antlaşması'nı imzalayan ve hemen
ardından Türidye Cumhuriyeti'ni kuranlann son he-
defi, "cumhuriyet tarihimizin mücadelesi" olarak
selamlıyoriar...
-Diğer bir deyişle, sapla samanı bilinçli olarak
kanştınyorlar!..
öncelikle şunu belirtelim; Cumhuriyetin kurucu-
larının son hedefi hiç kuşkuya yer bırakmayacak
biçimde Batı uygarlığıydı.. Bu amaç için, yani çağ-
daş uygariığa ulaşmanın bincık yolu olan ulus dev-
leti kurabilmek için de önce Batı'ya karşı kurtuluş
mücadelesi verdiler.
Ama onlar, siyasi ve ekonomik anlamda "tam
bağımsıziık" kazanılmadan çağdaş dünyanın üyesi
olamayacaklarının da bilincindeydiler... Kema-
lizm'in temel felsefesi "sürekli devrimcilik" ve bu
yolla çağdaş uygariık içinde "asil üye" olarak yerini
almak değil miydi?..
Bu ilke bugün de geçeriidir; Mustafa Kemal dev-
rimlerini savunan hiç kimse çağdaş dünyanın dı-
şında kalacak bir Türkiye'yi içine sindiremez.
Kemalistler açısından sorun; "AB'nin bekleme
odasına alınan ama konumu Bulgaristan'dan bile
geride bulunan, topluluğa katılacak 12 aday ülke
arasında adı dahi geçmeyen Türkiye'nin, bu odada
bile ne pahasına kalacağı sorunuduri.."
Kemalistlerin giderek büyüyen endişesi, "Ekono-
miyi IMF'ye, siyaseti Avrupa komiserlerine ihale
eden, Cumhuriyet'in tüm kazanımlannı özelleştirme
adı altında peşkeş çeken Türkiye'nin, üye mi yoksa
köle mi olacağı endişesidiri.."
Kemalistler hiçbir zaman, hiçbir şart altında, "ne
pahasına olursa olsun AB'ye girelim" demez, diye-
mez. Bunun ülkeye, halka, yurtsever devrimci Ke-
malist düşünceye ihanet olacağını bilir...
-Kemalistlerin, ikinci cumhuriyetçilerden, işbiriik-
çilerden, mandacılardan, karanlığın uşaklarından
kesin ve de kalın çizgilerle aynlan farkı işte budur!..
Eposta: uzileli@ixir.com
Faks:(0212)287 4241
1
2
3
4
5
6
7
8
9
1 2 3 4 5 6 7 8 9
I I II
Uı
™ I Hn I ı ı ı ı ı1 2 3 4 5 6 7 8 9
B U L M A C A SEDAT YAŞAYAN
SOLDANSAĞA:
1/ Özellikle
"HüsnüAşk"
adlı mesnevi-
sıyle tamnmış
divan şain. 2/
tkıtarlaarasın-
daki sınır...
Kaymaktaşı
da denılen, yu-
muşak ve be-
yazbirmermer.
3/ Dört Hah-
fe'nin sonun-
cusu. 4/ Bir tür
pamuklu kumaş... Ev-
cil olmayan hayvanla- 1
n vurma ya da yakala- 2
maişı. 5/Herhangı bır 3
toplıiluğuoluşturanbi- .
reylerden her bin... Af-
rika'da yaşayan, bacak- ^
lan beyaz çizgih bır 6
hayvan. 6/ Temizliğe 7
aşındûşkünolan... Bir g
kûmes hayvanı. II Ge- g
nışhk... "Doğar — mi-
delerden nur topu ıhtilaller" (F.N. Çamlıbel). 8/ Sü-
rûlü toprağı ufalamak için kullanılan tanm aracı. 9/
Yalıtım.
YUKARTOAN AŞAĞIYA:
1/ Salam, sosıs, sucuk gibi hazır yıyeceklerin satıldı-
ğı dükkân. 2/ Hayvanlara vunılan damga... Dinsel tö-
ren. 3/ Bir işi gerçekleştırmek ıçın özel olarak yapıl-
mış nesne... Bir nota. 4/ Issız, boş, tenha... Şırnak'ın
bir ilçesi. 5/ Üzüm şekeri... Nazi partisinin hücum kı-
tasını sımgeleyen harfler. 6/ Eski dilde su... Yön gös-
termek için belli yerlere konulan işaret.. Dingil. 7/
Parlak kjrmızı renkte bir süs taşı... Edremit Körfezı
kıyısında turistik bir yöre. 8/ Köpek... Konya ilnıde
birbaraj... Romanya'nınplakaişaretı. 9/Bir çekin üze-
rinde yazılı değerin ödenebilmesi için, karşılığınm
olup olmadığının ilgili bankaya sorularak kontrol edıl-
mesi.
p
R
E
F
A
B
R
1
K
A
U
R
U
M
1U
z
0
z
•K
L
1
M
A
•O
A
G
A
|
P
O
|
E
R
R
E
N
K
|
R
A
N
D
K
R
|
A
N
|
A
T
1
u
G
A
N
D
A
IA
N
L
E
N
AJ
|
L
A
R
A
E
R
1
T
R
O
S
1
T