20 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 27 TEMMUZ 2000 PERŞEMBE HABERLER DUNYADA BUGÜN AIİSİRMEN IUHssion ImpossiMe' Şu anda, Paris ve Istanbul'un sinemalannda oynayan birfilm 'Mission Impossible'. Tom Cruise'un başrolü oynadığı film, eski bir konunun yeni versiyonu. Filmin adı aslında olanaksız görev anlamını taşıyorsa da, kahra- manlar, hep sonunda başanya erişiyorlar ve böylelikle sinema dünyasında "o/mazo/maz"ın egemenliğini kanıtlıyorlar. Ama bundan 22 yıl önce, olanaksız olanın gerçekleştiği ve Mısır ile Israil arasında banşın sağlandığı Camp David'de, Clinton'un aracılı- ğıyla Ehud Barak ile Yaser Arafat'ın görüşme- lerinde imkânsız gerçekleşmedi ve 15 günlük maratonun sonunda, taraflar anlaşmaya vara- madan aynldılar. Israil ile Filistin liderieri arasında yapılan gö- rüşmelerde, Filistin topraklarının sınırian, Filis- tinli göçmenlerin sorunlan, Israilli yerleşmeciler gibi önemli konular vardı. Ama bunlar aşılması güç, fakat imkânsız olmayan sorunlar gibi gö- rünmekteydiler. *•• Ne var ki kutsal kent Kudüs konusunda bir anlaşmaya varmak çok başka bir sorundu. Her iki taraf da Kudüs'ü kendi başkentleri olarak görüyorlar ve doğrusu ya bu konuda nasıl bir uzlaşma bulabileceklerini tam olarak kestire- miyor ve her iki lider de, varılabilecek bir anlaş- mayı dönüp kendi kamuoylanna açıklamalan- nın, güç olmanın ötesinde imkânsızlık sınınna dayandığını biliyorlardı. Kutsal şehir, Haçlı Seferjeri'nin başlamasın- dan bu yana geçen 900 yılı aşkın sürede de, din- ler, inançlar arasında uzlaşma sağlanabilen bir yer haline gelememişti. Nitekim, Camp David'de anlaşmaya vanla- madığının açıklanmasından sonra, dünya tele- vizyonlanna yansıyan görüntüler de liderlerin içinde bulunduklan güçlüğü açıkça gözler önü- ne seriyordu. israil'de hiç de azımsanmayacak bir kesim, herhangi bir anlaşmaya varılmamış olmasını büyük birsevinçle karşılamıştı ve "Kudüs'ün tü- müyle Israil'e ait olduğunun tartışılmasma bile tahammül edemeyeceklerini" söyleyenlerin ra- hat nefes aldıklan, ekranda bile görülüyordu. öte yandan Hamas, Hizbullah ve islami Ci- had örgütleri, Kudüs'te bir taviz vermesi halin- de, Arafat'ı öldüreceklerini açıklamışlardı. Arap başkentleri ise FKÖ liderini, her zaman olduğu gibi, tam destekliyor görünmelerine ve kameralar önünde sırtını sıvazlamalanna karşın, en ufak bir tökezlemede sırtından hançerleme- ye hazırdılar. ••• Tabii hemen akla gelen klasik soru, "Şimdi ne olacak?"tır. Daha önceki açıklamalara bakılırsa, Arafat 13 Eylül'de, tek taraflı olarak Filistin Devleti'nin ba- ğımsızlığını ilan edecek. Ama Camp David'de yapılan görüşmelerde bile israil'in kendisine vermeye hazır olduğu or- taya çıkan topraklardan çok daha azı üzerinde iki ayn parçadan oluşan, üstelik ABD'nin altya- pısı için yapacağı yatırımlardan da yoksun ka- lacak olan bir bağımsız Filistin ne anlam taşı- yacak, Arafat'a ne kazandınp politik durumunu ne kadar güçlendirebilecek ki? öte yandan, zaten koalisyonu yıkılmış olan Barak, Kudüs yüzünden tıkanan görüşmelerde hiç taviz vermemiş görünse bile, İsrail'in gü- venliğinin sağlandığına kamuoyunu nasıl inan- dıracak? Işte ilk bakışta görünen manzara bu. Ama Camp David görüşmelerinin sonunda yapılan açıklamalarda da dile getirildiği gibi, her şey bitmiş değil, barış sürecinin sürmesi olasılığı büyük. Peki ya Kudüs? O konuda da 1993 Oslo görüşmelerinden be- ri bu kent üzerinde tabunun yıkıldığı söylenebi- lir. Camp David'de de Kudüs'ün statüsü konu- sunda hem israil'e, hem Filistin'e haklartanıyan formüllergörüşüldü. Kısacası Kudüs tabusu yı- kıldı. Aslında dünya kamuoyu da kutsal kentin hiç- bir tektannlı dinin tekelinde olamayacağı görüşünü benimsemiş olmakla, tabunun yıkıl- masına katkıda bulunuyor. Firar eden hükümlü yok Bergama Cezaevi'nde 105 metrelik tünel İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) -98'i terör suçundan hûkümlü ve tutuklu olmak üzere toplam 274 kişinin kal- dığı Bergama Ceza- evi'nde 105 metre uzunluğunda tünel ka- zıldığı belirlendi. Ceza- evi yetkilileri, 3.5 met- re derinliğindeki tüne- lin cezaevinin dış çitle- rine yakın bir mesafe kala fark edildiğini bil- dirirken yapılan sayım- larda, firar eden tutuklu ve hükümlü olmadığı kaydedildi. AA'nın haberine gö- re, Izmir Vali Vekilı Ra- mazan Urgancıoğlu, ce- zaevinde bulunanlann başka cezaevlerine gön- derilmelerinin henüz söz konusu olmadığını, Adalet Bakanlığı'nca açılan soruşturma so- nunda böyle bir şeye ge- rek olup olmayacağına karar verileceğini kay- detti. Bergama Kaymaka- mı Ali Şanher de ceza- evine gelerek yetkililer- den bilgi aldı. Bergama Cumhuriyet Başsavcısı Ahmet Ber- ke, hiçbır gelişme olma- dığını belirterek "Bek- lemeye devam edijo- ruz" dedi. Bu arada, Insan Hak- lan Derneği Genel Mer- kez Yönetim Kurulu üyesi ve Çağdaş Hu- kukçular Derneği Izmir Şubesi üyesi avukatlan- nm arabuluculuk istemi cezaevi yönetimince reddedildi. Bergama Cezaevi 'nin dışında çok sayıda jan- darma, polis, itfaiye ve ambulans bekletilerken ve cezaevine çıkan yol üzerinde kontrol nokta- sı oluşturuldu. Cezaevi çevresinde biriken tutuklu yakınla- n, güvenlik güçlerinin operasyon başlattığmı savlayarak kendilerine de baskı yapıldığını sa- vundular. UMUT dosyası, kapatılan RP ve şeriatçı örgütlerin çıkar çatışmasını gözler önüne serdi TevhicPde Bosna parası kavgası• Murat Filiz'in ifadesinden: "Tevhid, Bosna için îstanbul, Ankara ve Kayseri'de toplanan paralardan bir bölümünü yerine ulaştırmadı. Hiçbir hesap vermeye yanaşmadılar. Orgütte kirli bir çete vardı ve îran'ı kandınyorlardı." . ANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) - UMUT operasyonu dosyasında yer alan bilgi ve ifadeler, Bosna'ya yardım pa- ralannın kapatılan RP'nin ya- nı sıra şeriatçı terör örgütlerin- de de çıkar çatışmasına neden olduğunu ortaya koydu. Sanıklardan Muzaffer Dağ- deviren ve Yusuf Karakuş'un anlatımlan, Tevhid örgütünün önde gelen ismi Hasan Kıbç ile Mehmet Şahin'in Bosna için toplanan paralan kendi çıkar- lan için kullandıklannı ortaya koydu.UMUT dosyasında bu- lunan ve Hizbullah'ın Hüseyin Vetioğhı hderliğindeki tlim ka- nadına aktanlan bilgileri içe- ren disketlerin çözümü, Tev- hid örgütü içinde 1990'lı yılla- nn ortalannda çıkarçatışmala- n yaşandığını ortaya koydu. Yusuf Karakuş ve Hizbul- lah'ın Menzil kanadı lideri Fi- dan Gûngör'ün kaçınlması olayının faili olduğu gerekçe- siyle cezaevinde bulunan Mu- rat Filiz, Tevhid örgütünden aynlmalanna gerekçe olarak şunlan gösterdiler: "Tevhid, Bosna için toplanan paralar- dan İstanbul'dan 140 mUyoo, Ankara ve Kayseri'den de 100'er mihon lirayı yerine u- laşürmadı. Mehmet Şahin, va- kıf nıalı olan ve yaklaşık 700 milyon liraya döşenen birbina- yı spor saJonu olarak faaliyete geçirdi Hiçbir hesap vermeye yanaşmadı. Hasan Kıhç üm- mete getir sağlamak amacıyia alınan Eh'psan Plastik'e kendi kansuu, Mehmet Şahin ve o- nun kansını da ortak vapü. Kirli bir çete vardı ve îran'ı kandırryortanü." UMUT sanıklanndan Mu- zaffer Dağdevıren de 1992 yı- lı sonbahar aylannda Tevhid grubu içerisinde birtakım an- laşmazlıklann çıkmaya başla- dığuıı belirterek şunlan söyle- di: "Iranh Abbas Gulamza- de'nin kaçınlmasınuı ardın- dan anlaşmazlıklar ivice artti. Mehmet Şahin ve Hasan Kı- hç'ın cemaatin parasuu kendi hesaplarma kuDanmalan, der- ginin ve özelükk Nureddin Şi- rin 'in İran yanhsı yazılan grup içinde rahatsızhk nedeniydi. Ben Hasan Kıbç'a gkJerek gö- rüşmek istediğimi söyledim. Benim de aralarmda bulundu- ğum 10 kişinin kaükmıyla gö- rûşme yapddı. Görüşmeye ka- ülan Nureddin Şirin, Tevhid grubunun kurallanmn yazüı olduğu bir kâğKh okudu ve is- teyen kabul eder kahr, isteme- yen gider, dedi Sonra biz kop- tuk." MuzafFer Dağdevıren'in anlatımlannın diğer bölümleri Nureddin Şirin'in Tevhid ör- gütü içerisindeki rolünü gözler önüne serdi. 1988 Aydın Ceza- evi'nde adi bir suç nedeniyle yatarken Hûseyin Kurumah- mutoğlu, Mehmet SümbüJ (Nesim Malki cinayetinin 61- düğü sanılan faillerinden), Burhan Kavuncu, Recep Genç, tbrahun Baysan, Hüseyin Öz- men ve Enrer Kaçv'ın katıl- dığı bir grup oluşturulduğunu anlatan Dağdeviren, zaman içerisinde bu gruba yakınlaştı- ğını söyledi. Mamak Cezaevi'nde yattığı dönemde de şeriatçı terörgrup- lannın militanlanndan Musta- fa Kıvılcun, Recep Genç ve Yusuf Karakuş'la birlikte ol- maya başladıgını kaydeden Dağdeviren, "Bu arkadaşlaria İslami khaplan okuyup sohbet edhorduk. Bu dönemde ceza- evine ziyaretçilerin getirdiği Tevhid dergilerini okuma>a başladım. Bu dergileri genekle Nurettin Şirin getimordu. Ba- zen de posta yoluyla getirüivor- du. Aynca cezaevmeçeşjtti İsla- mi gruplardan gelerek bizim kendi grupian içinde yer alnıa- mız için sohbetier yapıyorlar- dı" diye konuştu. Dağdeviren, tahliye olduktan sonra Tevhid dergisıne gıdıp gehneye başla- dığmı ve derginin sorumlusu Nureddin Şirin 'le temas kurdu- ğunu belirterek bu sırada Meb- met Ali Tekin. Hasan Kıhç, Mehmet Şahin, Abdulhamit ÇeUk, Fatih Aydın, Ömer Göl- ge, tsa Polat ve Lütfü Ayde- mir'le tanışüğuu söyledi. AdURaporFornuı için sembolikyairlun tnsan Haklan Derneği üyeîerfodenek yokhığu nedeniyle bastmlamayan 'Adli Rapor Formu'nun haznianması için Sağfak Bakanhğı'na Galatasaray PostanesTnden 1 'er mihon lirahk posta çeki gönderdL Burada üyeler adına konuşan tHD Îstanbul Şubesi Başkanı avukat Eren Kesldn, gönderdikleri sembolik para yardunmm 'uyarıcı' ohnasnu düediklerini vurgulayarak Adli Tıp Uzmanlan Derneği tarafindan hazuianan 'Adli Tıp Formu'nun, işkencenin belgelenmesmde önemli bir veri olacağun sövîedL Kesldn, sağhk işkolunda yaşanan sürgünlerde kuDamlan ödeneğin, raporun hazuianması için kullanılabileceğini savundu. (Fotoğraf: ECEVÎT KILIC) Avukat Şenal Sanhan: Ortaçağa gömülmüş sistemin yeni versiyonu olacak 'F tipi cezaevi altm kafes9 ANKARA/ADANA (Cumhuriyet) - Avukat Şe- nal Sanhan, "altin kafes" olarak nitelendirdiği F tipi cezaevlerinin ortaçağa gö- mühııüş sistemin yeni versi- yonu olduğuna dikkat çek- ti. Cezaevi mimarisinin önemli olmadığını kayde- den Sanhan, çözüm olarak önerilen tek oda sisteminin sorunu çözmek yerine kilit- lediğini söyledi. Avukat Sanhan, Sin- can'daki F tipi cezaevine zi- yaretinin ardmdan gözlem- lerini anlattı. Cezaevi soru- nunu çözmek için tarafsız olunması gerektiğüıi vur- gulayan Sanhan, "Cezaevi bir körülüktûr. Ancak, sı- nırian çizümis bir kötülük- tür. Suç işled^i iddia oiu- nan ya da suç işlediği mah- keme karanyla kesinieşen biri için deviet, ceza^inde tutarak özgürlüğünü sınır- lamak dışında tüm insani koşuUan >aratmak zorun- dadn*" diye konuştu. San- han, oda sisteminin sorunu çözmeyeceğinın gerekçesi- ni şöyle açıkladı: "Cezaevi sonmlannın sa- yısız nedeni v^rdır. Bunlar- dan biri de koğuş sistemidir. Ancak, tek ve temel neden değfldir. Ceza infaz hukuku, tutuklu, hûkümlüleri, ceza- evi yönetici ve çahşanlarmm hak ve yükümlülüklerinin belirlendiği çağdaş bir büun dalıdır. Cezaevinin içindeya- şamaktaolanlann (bunaida- re edenler de dahil) istemle- rini ve haklannı bir disiplin- le ifade edemediğiniz, yasal temeflerini koyamadığnuzya da var olan yasal haklan uy- gulayamadığınjz sürececeza- evi mimarisinin en kûçükbir önemi yoktur. Bu nedenJe de çözüm olarak önerilen tek o- da, sorunu çözmekyerine Id- Bttemektedir." F tipi cezaev- lennın "soyudannnş-yalıtıl- mış", bıreylerin birbirinden güç almayacağı bir sistem olarak venldiğine işaret e- den Sanhan, "Bu sistem, fle- ri bir önerme içermemekte- dir. Terkedilmiş bir infaz sis- temi yeniden diriMlmek is- tenmektedir. F tipi cezaevle- ri sonuç olarak bugün orta- çağa gömüimüş bir sistemin yeni versiyonu olarak karşı- mızdadır' 1 dedi. 'MJmari önemli değû" F tipi inşaatına cezaevi olarak bakıldığında binanın Hücre tipiııe protesto: 50 gözalb Haber Merkezi - F tipi cezaevi uy- gulamasını protesto etmek isteyen tu- tuklu ve hükümlü ailelerinden yakla- şık 50 Idşi gözaltina alındı. Mecidi- yeköy'deki Kanal D nbinasının önü- ne gelen, çoğunu kadınlann oluştur- duğu grup, bildiri dağıtmak ve açık- îama yapmak isteyince polis gösteri- cileri gözaltina aldı. Sivil toplum ör- gûtleri de Bergama Cezaevi'ndeki pob's ve askerin tutuklulara yönelik saldınlanm kuıadı. Tutuklu ve Hükümlü Aileleri Yar- dnnlaşma Derneği (Özgür TAYAD), F tipi cezaevi uygulamasının durdu- rulması için pazar günü Ankara'ya kitlesel yürüyüşe başlayacağını be- lirtti. F tipi cezaevine karşı topladık- lan imzalan TBMM'ye vermek ama- cıyia düzenlenenyürüyüşün, 1 Ağus- tos Salı günü Meclis'in önünde son bulacağı ifade edildi. Özgür TAYAD'lı aileler, 3 gün sü- recek Ankara yürüyüşünü hücre tipi cezaevi yapımının durdurulması, Te- rörle Mücadele Yasası'nın kaldml- ması, tutuklulann can güvenliğinin sağlanması için düzenlediklerini be- lirttiler. Sadece İstanbul'dan değil, tüm Anadolu şehirlerinden yürüyûş- lerine katiüm beklediklerini ifade e- den aileler, sendikalar. meslek odala- n, sanatçılar. yazarlar ve sivil toplum örgütlerinden destek istediklerini söylediler. Ozgür TAYAD'lı aileler, hücre tipi cezaevine karşı kamuoyunda olum- suzbir hava oluştuğunu vurgulayarak "Devlet, F tipi cezaevini mayıs ayında uygulamaya koymak isn'yordu. An- cak, gösterdiğimiz tepküer, onlan en- geDedtt" diye konuştular. Hücre tipi cezaevlerinden vazgeçi- lene kadar çahşmalanna devam ede- ce%lerini belirten aileler, yürüyüşle- rinin sonunda cumhurbaşkanı, baş- bakan ve bakanlarla görüşerek "Hüc- re tipine hayır" diyeceklerini söyle- diler. F tipi cezaevi uygulamasını protesto etmek amacıyia Anavatan Partisi Beyoğlu llçe Teşkilatı'na gi- den tutuklu ve hükümlü yakınlan ll- çe Başkanı Ali Cakıroğlu ile görüş- tükten sonra aynldılar. Ali Cakıroğ- lu, 11 tutuklu yakııunın saat 15.00 sı- ralannda binaya geldiğini belirterek "Amaçlan, seslermi kamuoyuna du- yurmakü'' Insan Haklan Derneği üyesi bir grup dün Ankara Insan Haklan Anı- tı önünde toplanarak Adalet Bakan- hğı'nm F tipi cezaevi planını protes- to etti. Grup, tHD tarafindan yapılan açıklamanın ardından sloganlar ata- rak Güven Park'a giderek yanm sa- at süreyle oturma eylemi yapü. iyi yapılmış görüldüğünü, ancak mimarinin önemli ol- madığına işaret eden San- han, şunlan söyledi: "Kara srvah soğuk görûn- tü,sıcakrenklerleısıalmıştır. Binayı gezen bazı hukukçu arkadaşlanmızm espriEsöy- lemleri ik hafta sonu dinlen- cefcri için iyi bir mekân ola- bilir. Ancak bu hafta sonu dinlencesisırasında,tekveüç kişüik odalann kapdanm Id- Btter, tek kişilik odalardan çok ayn mekânlarda kurul- muş olan kütüphane, çok amaçh sakm,açık havada in- şa edflmiş raibol sahasına u- laşmamnyoflarmı keserseniz hafta sonu tanimiz, yoğun bir pakoiojik yıpranmaya neden olabiiir. O zaman, dört du- vardan ohışmuşdar havalan- dmnaya bakan pencerenize iyi secilmiş duvar boyamzın hiçbir yanuı ohnayacakbr. Unutmayahm ki tutukhı bir hafta sonu için de cezaevine aonnuşdeğOİdir.'' Avukat Şe- nal Sanhan, idarenin, mal- zemesi altuı bir kafes yarat- tığını vurgulayarak "Ama kafes kafestir ve çift kOhİi- dü-" dedi. Sanhan, "Dûşûn- celeriniaçıkladjğı için Terör- le Mficadele Yasası kapsa- muıda yargüanmış ve yanp- landtğı yasaya göre de tek Id- şiük odada mahkûmiyetini çekmekzorunda kalacakbir yurttaş, hangi ölçülerde teb- likeli suçlu ve terör eylemd- sidir? Somut durumlan bir- biriyle kanşönnadan. sağ- duyu ve büimle sorunu çöz- mekbirzorunluhıktur'' diye konuştu. Pentagon açıkladı Türkîye Hawkfiizesi satuı alıyor WASHINGTON (AA) - ABD Sa- vunma Bakanlığı (Pentagon), Türki- ye'ye 7 adet Hawk orta menzillı ha- va savunma füzesi ve ilgili askeri teç- bizatın satılması için Kongre'ye res- men bildirimde bulundu. Pentagon'dan yapılan açıklamada, Hawk fûzelerinin Türkiye'nin hava savunma imkân ve kabiliyetlenne bü- yük katkıda buluııacağı bıldirıldi. Açıklamada, Türkiye'ye satılması için Kongre'den izin istenenteçhızat, 7 Hawk füzesi, 8 AN/MPQ Sentinel radan, destek cihazlan, yedek parça- lar, ilgili yayınlar olarak sayıhrken sistemleri kullanacak Türk persone- line eğitim de sağlanacağı belirtildi. Pentagon'un açıldamasında, satıştn bedelinin yaklaşık 250 milyon dolar olacağı kaydedildi. Pentagon'un bil- dirimde bulunduğu satış, bir ay için-^ de Kongre içinden itiraz çıkmamaSP halinde otomatık olarak gerçekleşe- cek. Uzmanlar, satışa bir itırazın bek- lenmedığıni belirttiler. Türkiye - ABD Nükleer enerji işbirliğî anlaşması ANKARA (CumhuriyetBürosu) - Türkiye ile ABD arasında "Banşçıl Nükleer Enerji İşbuüği Anlaşmaa" dün Ankara'da ımzalandı. Türkiye Atom Enerji Kurumu'nda (TAEK) düzenlenen törende anlaşmaya Tür- kiye adına TAEK Genel Müdürü Prof. Dr. Cengiz Yalçm, ABD adına Büyükelçi Mark Parris imza koydu. ABD ile imzalanan nükleer ener- ji işbirliği anlaşması, sivil alanla sı- mrlı kalmak üzere nükleerde bilim- sel işbiriiği, ortakaraştırma projele- rinin geliştirilmesi. teknoloji ve madde transferi için yasal çerçeve oluşturuyor. ABD'nin 1954 sayılı Atom Ener- ji Kanunu, ABD'den yurtdışma ya- ptlacak nükleer transferler için bu ülke ile banşçıl nükleer işbirliği an- laşmasının bulunması koşuiunu ge- tiriyor. Mimarlardan tepki 'Radar kuleleri SIT alanlaruıa zarar verecek9 Istanbul Haber Servisi - Mimariar Odası, Îstanbul ve Çanakkale boğaz- lanndakı SfT alanlaruıa radar kulele- ri kurulmasını ve ihalesinin yapıhna- sını protesto etti. MimariarOdası Genel Merkezi 'nce yapılan açıklamada, Denizcilik Müs- teşarhğı'nın radarkulelerinin ihalesi- ni, 70'li yıllarda neden olduğu rüşvet skandalıyla gündeme gelen ünlü "Lo- ockheed* fırmasına verdiği belirtildi. Bakanlar Kurulu'nca çıkartılan ye- ni bir kanun hükmünde kararnamey- le Denizcilik Müsteşarlığı'nın "hu- kak dtşı hrtumuyla" yasal yetkilerle donatıldığı vurgulandı. Kararnamey- le Boğaziçi, Çanakkale Boğazı ve Ge- libolu Tarihi Milli Parkı'mn zarar gö- receği savunulan açıklamada, hukuk dışı tutomun güvenceye alınmak is- tendiği ve bunun hukukdevleti kavra- mına gölge duşürdüğü ifade edildi
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle