Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
-17 TEMMUZ 2000 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA
HABERLER
Kadın kuruluşlan, Medeni Yasa'da yapılacak değişikliğe karşı çıkan milletvekillerine tepkili
4
MHP kadın gerçeğiııi bflmiyor'
ASUMAN ABAaOĞLU
İZMİR - Kadın kuruluşlan, Mede-
tıi Yasa tasansının "erkegin aik reis-
Hgi"ni kaldırmasına karşı çıkan
MHP'ye tepki gösterdi. Tasannın ya-
salaşması konusunda kararlı oldukla-
rını bildiren kadın kuruluşlan temsil-
cileri, "Millervekillerinin ne kadar
çağdaş olduğunu göreceğjz" dedıler.
• 'Ailenin reisi erkektir" demenin çağdaş bir söylem olmadığını belirten kadın
kuruluşlan, tasanya karşı çıkan MHP'lileri "Tasanyı incelemiyorlar, okumuyorlar.
Türkiye'de kadın gerçeğini bilmeyenler ancak bu tasanya karşı gelebilir" diye eleştirdi.
masının yalnızca kocanuı görevi ol-
masını kaldınyor. Tasan aynı zaman-
da evlilik yaşını, kadın erkek aynmı
gözetmeksizin 17 yaşın bitiriltnesi
olarak kabul ediyor. MHP'li millet-
Medeni Yasa'da değişikTik yapan
tasan, evlilikte edinilmiş mallann eşit
paylaşımını, evlilik birliğinin ortak
temsilini, yerleşim yerinin ortak belir-
lenmesini getirirken, kadının çalışma-
sı için kocasmdan izin alma zorunlu-
lugunu, erkegin ailenin reisi olması-
nı ve ailenin ihtiyaçlannın karşılan-
vekilleri, özellikle aile reisliği kavra-
mını ortadan kaldıran ve edinilmiş
mallann ortakpaylaşımını getiren hü-
kümleri nedeniyle "ailebütünlüğünü
bozacağı ve para evöiklerine yoJ aça-
cağı gerekçesiyle'' tasanya karşı çıkı-
yor. Kadın kuruluşlan, daha önce de
Medeni Yasa'da değişiklikyapan dört
tasannın yasalaşmaması ve "kadük"
kalması nedeniyle uzun sûredir ortak-
laşa düzenledikleri toplantılar ve im-
za kampanyalanyla baskı grubu oluş-
turmaya ve Meclıs'e seslerini duyur-
maya çalışıyorlar.
Kadın Haklannı Koruma Derneği
îzmir Şubesi Başkanı ve Türkiye Ka-
dın Demekleri Federasyonu Ege Böl-
ge Temsilcisi Engin Demir, tasannın
yasalaşması amacıyla kadın dernekle-
ri ve gönüllü kuruluşlann ortak düzen-
ledikleri imza kampanyası çerçevesın-
de sadece Izmir'den 10 bin imza top-
landığını ve toplanan imzalann 8 Ha-
ziran tarihinde Meclıs Başkanı'na tes-
lnn edildiğini söyledi. Demir, tasan-
_njn_MHP!nin engeljyle karşılaşmasiTi-
dan üzüntü duyduklannı belirrti. Geli-
şen toplumda eşitlik kavramı ûzerine
kunılu biraile sistemi olduguna dıkkat
çeken Demir, "Reis erkektir" demenin
çağdaş bir söylem olmadığını ve bir
anlam ifade etmediğini savundu. De-
mir, "Her aikde yazıh oba da oimasa
da eşkrin karşılıkh birbirinesaygısı bu-
hınmahdır" diyerek sözlerini şöyle
sûrdürdü: «Erkek miUerveküleri endi-
şe etmesinJer, değişen bir şey olmays-
caknr,ama yasada budeğçfldiğm deya-
pılması gerekir."
Türk Kadınlar Birliği Îzmir Şubesi
Başkanı Şermin Akman, tasanya yö-
nelik MHP'lilerin eleştirilerini şöyle
yanıtladı: "Tasanyı incelemiyorİar,
okamnyorfar. Türkiye'de kadm ger-
çeğmi bflmeyenler ancak bu tasanya
karşı gelebilir. Aile reisliği de aynı şe-
kilde; arnk Osmanh döneminde deği-
Kz. Kadınlar çahşıyortar ve birçok ai-
lede evin geçünini sağlayan kadınlar.
Niçin aile reisliği erkeğin olsun, evin
içinde retsBkdiyebir şey olamazzaten,
her şey müşterek."
GÜNDE 100 ÇOCUK HASTANEYE KALDIRILIYOR
G.Doğu'da bebek
ölümleri arttıDİYARRAKIR (Cumhuriyet Böroso)
-özellikle Doğu ve Güneydoğu Anado-
lu bölgelerinde yeni doğan bebeklerin
kundaklanmasırun, sıcak havalarda be-
bek ölümlerinde artışa neden olduğu bil-
dirildı. Günde ortalama 100 bebeğin,
kundaklama nedeniyle meydana gelen
sıvı kaybmdan dolayı
hastaneye kaldınldığı
öğremldi.
Güneydoğu ve Doğu
Anadolu bölgelerinde
yüzyıllardan bu yana
yeni doğan bebelderi
kundaklama geleneği-
nin, aşın sıcaklann ya-
şandığı bugünlerde be-
bek ölümlerinin artmasına yol açtığı bil-
dirildi. Güneydoğu Sağlık Tesisleri Ttp
Merkezi Başhekimi Ruh ve Sinir Hasta-
hklan Uzmam Psikiyatrist Ayhan Gu-
ler, hava sıcakhğının mevsim normalle-
ri üzerinde seyretmesi nedeniyle yaşlıla-
nn ve çocuklann bedensel ve ruhsal yön-
den etkilendiklerini söyledi. özellikle
• Yenidoğan
bebekleri kundaklama
geleneğinin, aşın
sıcaklann yaşandığı
bugünlerde bebek
ölümlerinin artmasına
yol açtığı büdirildi.
yaşlılarda, nefes darlığı, tansiyon yüksel-
mesi gibi vakalann sıklıkla görüldüğü-
nü ifade eden Güler, şöyle konuştu:
"Srvı kaybı nedeniyle ani ölümlermey-
dana geüyor. Yöremizde yaygm olan be-
bek kundaklanması nedeniyle özellikle
sıfir yaş grubu çocuklarda aşın sıvı kay-
bı oluyor. Kundak nede-
niyle meydana gelen sıvı
kaybı çoğu kez bebeklerin
öhlmûne yol açıyor. Gûn-
de ortalama 100 çocuk
kundak nedeniyle oraşan
sıvı kaybmdan dolayı has-
tanelere yaûnhyor."
Aşın sıcaklann insan-
lann ruh dünyasını tahrip
ettiğini belirten Güler, yaz aylannda ci-
nayet ve kavga gibi durumlann sıkça ya-
şandığına dikkat çekti. Bu dunımun aşı-
n sıcaklardan kaynaklandığım ifade e-
den Güler, "Aşın scak insanlarda çabuk
sinirlenme, sıkuıü, karamsarnk, hayann
anlamsız olduğunu düşünme ve zaman
zaman intihara bfle varabilryor" dedi.
YAKILAN LOKANTA ÎÇİN KEŞÎF BtLE YAPILMADI
Köye geri dönüş için
güvenlik sağlanamadı
DİYARBAKIR (Cumhuriyet Bûrosu)
- Diyarbakır'ın Lice ılçesı yolu üzenn-
deki lokantasımn 1994 yılmda PKK'li-
ler tarafindan yakıldığım belirten Abmet
Gûl'ün, lokantasmm onanmı ve köye ge-
ri dönmek için maddi yardım isteği, Li-
ce Kaymakamlığı 'nca "güvenük ve mad-
di imkânlann losıtlı olmas" nedeniyle
gen çevnldı. Lokantadaki zarann tespi-
ti için mahkemeye gerekli keşif bedeli-
nin gönderildiği halde, mahkemenin gü-
venlik gerekçesiyle bu tespiti yapmadı-
ğını öne süren Gül, tHD'ye başvurdu ve
konuyu Avrupa tnsan Haklan Mahke-
mesi'ne de götüreceğini bildirdi.
PKK'nin kuruluş kongresini yaptığı
Fis Ovası'nda bulunan lokantasmı işlet-
Sağlık skandalı
Boş oksijen tiipüyle
sevky ölümeyol açtı
ELAZIĞ (Cumhuriyet) -Tunceli'dc 15 gûn ön-
ce şofben gazından zehirlenen ve yetersiz oksijen
tüpü eşliğinde bir hizmetlinin kullandığı ambu-
lansla Elazığ'a sevk edilen 19 yaşuıdaki üniversi-
te öğrencisi Yüksd Kayan, yaşammı yirirdi. Olay-
da ihmali olduğu gerekçesiyie Tunceli SSK Baş-
hekimi Sadık Cesur görevden alındı.
2 Temmuz günü sofbenden zehirlenerek Tunce-
li SSK Hastanesi'ne kaldınlan, buradan Elazağ"a
sevk edilen Yüksel Kayan'ı, Tunceli SSK Hasta-
nesi Başhekimi Sadık Cesur'untüm uyanlara kar-
şın yan dolu oksijen tüpüyle yola çıkardığı iddia
edildi. Ambulansın, şofor olmadığı için bir hiz-
metli tarafindan kullanılmasmın ise yolun çok
uzun sürmesine neden olduğu ileri sürüldü. Ela-
zığ Devlet Hastanesi doktorlan, Kayan'ın, Ela-
zığ'a gelirken Kovancdaryakınlannda oksijen tû-
punün bitmesi ile geri kalan 70 kilometrelik yolu
oksijensiz geçirmesi nedeniylebitkiseî hayata gir-
diğini ifade ettiler. Doktorlar, eğer oksijensiz kal-
masaydı Yüksel Kayan'ın yaşamsal fonksiyonla-
nnm normale dönebileceğıni savundular. 19 ya-
ştndaki üniversite öğrencisi Yüksel Kayan dün ya-
şammı yitirdi.
Olayın ardından Tunceli Valisi MehmetAHTfir-
ker, sorumlular hakkında soruşturma başlatırken
Tunceli SSK Hastanesi Başhekimi Sadık Cesur'u
da olayda ihmali olduğu gerekçesiyle görevden al-
dı. Tunceli SSK Hastanesi çahşanlan, eski Başhe-
kim Sadık Cesur'u birçok doktor, hemşire ve hiz-
metliyi Elazığ SSK Hastanesi'ne geçici görevle
göndererek Tunceli'ye doktor, hemşire ve hizmet-
li sıkınüsı yaşatmakla suçladılar.
mek ve köyüne geri dönmek için Lice
Kaymakamlığı'na başvuran Ahmet Gül,
dilekçesinde olayı şöyle anlattı:
"Diyarbakır ih' Lice karayohı üzerinde
FlsOvasımevldindebulunan kıraatfaane
ve lokantam 13 Ocak 1994 günü gece sa-
at 23.00 aralannda uzun menziDi süah-
larla taranarak, aynca içerisine de ben-
zin dökülerek yalalmışnr. Bina icerisin-
de bulunan büyük yemek dolabı, 2 adet
Duzdabı, 1 adet televizyon, 1 adet radyo,
1 adet teyp, 24 adet yemek masası, 118
adet sandahe, 1 adet semaver, 1 adet fr-
nn ocağı ve sayısını tespit edemedigimiz
diğer malzemeler ve aynca yol cepbesine
bakan alüzninyum camekân gibi mafee-
melerimizin tamamı yanarak kûl haline
gehniştir"
Zarann tespiti için Lice
Sulh Hukuk Mahkeme-
si'ne başvurduğunu bildi-
ren Gül, ancak "güvenlik
sagianamadığT gerekçe-
siyle keşfın yapılamadığı-
nı anlattı. Olaym ardından
Fis Ovası'ndan Diyarba-
kır'a göçettiklerini beürten
Gül, dilekçesinde şu ifade-
lere yer verdi: "Mağduri-
yetimizin göz önünde tutu-
larak 65 kişilik aile efradı-
mın açhk vesefîDikten kur-
tulmamız için takdir edfle-
cek yardmun tarafima ya-
pılmasmı ve eski ikametgâ-
hımıza geri dönmemize izin
ve müsaade edilmesini say-
gılanmızlaarzvetalepede-
rim."
Gül ailesinin köye geri
dönüş ve lokantasındaki
zarann karşılanması iste-
mine karşüık Lice Kayma-
kamlığı, "Güvenlik nede-
niyle köye dönüşünüz bu-
gün için uygun değildir. 7Â-
yaret köyü Fis Ovası'nda
bulunan lokantamzve içm-
deki eşyalann 1994te yan-
dığı kkUası ile yardım tale-
biniz konusunda Kayma-
kamhğımızimkânlankısrt-
h okJuğundan yapılacak
herhangi bir işlem yoktur"
yamtım verdi. Köye geri
dönüş istemi reddedilen
Gül ailesi, konuyu Avrupa
Insan Haklan Mahkeme-
si'ne götürerek Türkiye
aleyhine dava açacak.
Van'a
turistakutı
Doğu ve Gûne>doğn Anadolu
bölgelerinde güvenlik sorunu
nedeniyle yıllardır
gefişemeyen turizm sektörü,
böigede banşuı sağbuunasıyla
Mriikte canlanmaya başbuta.
Doğal gûzeUiklerinin yanı nra
tarihi yapılanyla da dikkat
çeken Van'da bu yıhn ük 6
aymda turist sayısuun yüzde
50 oramnda armğı büdirildL
Turizm tl Müdûrû özer
Aslan, 1990 yıkna kadar ber
yd 150 bin turistm kente
geldiğini, ancak bölgedeki
olumsuz şartlar nedeniyle son
10 yılda bu rakanun 8 binlere
kadar düştüğûnü behrterek,
"Böigede olumsuzluklann
braneayle turist sayısuıda
önceld yıllara oranla yüzde 50
onuunda arüş oMu. Böigede
oJumlu ha\anın esmesiyle ve
yabancı diplomatlann bölgeye
ziyaretkriyle birnkte uzun
zamandu" gefaneyen Avrupah
turist bölgeye yeniden gehneye
başladı" diye konuştu.
Turistik hah ve kffim saoalan
da turizmdeki yeni
canlanmanını kendilerini . .
umudandınüğuu ifadt ettiler.
KAMUOYUNA DUYURU
Aşağıda imzası olan kuruluşlar olarak, ciddi bir gelecek sorunu yaşamaya başlayan
kentimizin ûniversitesi ile ilgili bazı gerçekleri kamuoyuna açıklamayı sorumluluğu-
muzun gereği sayıyoruz.
Yaklaşık yirmi yıldrr uygulanan YÖK politikalan, özellikle Anadolu üniversitelerini
ağır bir bunaluna sürûklemiştir. Bunalımın en temel belirleyicisi, siyasal tercihlerin
akademik kriterlerin önüne geçüilmesidir. YÖK yasasının tanıdığı sınırsız yetkilerin
kullanılmasıyla belirli bir siyasal eğilimi temsil eden öğretim üyelerinin sayısuıuı art-
tınlması hem üniversiteyi üniversite yapan akademik değerlerin tûkenmesine yol aç-
makta hem de bir sonraki seçimde o siyasal eğilime sahip çıkan adayuı oy çoğunluğu-
nu elde etmesinin güvencesini oluşturmaktadu
1
. Bu noktadan bakılrnca, ûniversiteleri-
mizin yaşadığı krizin, formel bir yaklaşrmla ve tek bir ilkenin öne çıkanlmasıyla çö-
zümlenemeyecek kadar karmaşık olduğu görülmektedir. Erzurum Atatürk Ûniversite-
si ve Malatya Inönü Ûniversitesi öğretim üyelerinin liste başı yaptığı adaylan
'gericilik söylentileri', îzmir Dokuz Eylül Ûniversitesi öğretim üyelerinin liste başı
yaptığı adaylan ise 'huzursuzluk yarattıkları' gerekçesiyle liste dışı bırakan YÖK,
kentimiz üniversitesindeki seçimde en yüksek oyu alan Prof. Dr. Osman Çakır'ın lis-
tedeki yerini koruyarak Ondokuz Mayıs Üniversitesi'nde yakrndan tanık olduğumuz
siyasal kadrolaşmayı ve huzursuzluğu, kişisel ve belki de politik kaygılarla gizlemeye
çalışmaktadu-. Ondokuz Mayıs Üniversitesi'nde Atatürkçü ve laik Cumhuriyet'ten ya-
na kadrolann yönetimde olduğu yanılsaması, sadece türbanlı öğrencilerin derslere
alınmaması uygulamasına dayanmaktadu-. Bir üniversiteyi ele alırken, YÖK'ün açık-
ça duyarlı olduğu bilinen bir konuda atılmış tek bir adunı değerlendirmek, ancak yü-
zeysel bir yaklaşımın sonucu olabilir ve bizi yanılgıya sürükleyebilir.
Oysa gerçek, Ondokuz Mayıs Ûniversitesi'nin, kurulmuş olduğu kentin ulaştığı top-
lumsal düzeyin çok gerisine düşmüş olmasıdn-. Samsun kenti, ders saatlerinin namaz
vakitlerine göre düzenlendiği, öğrenci yurtlannda belli bir siyasal görüşün açık tem-
silcilerinin kontrolünün sürdüğü, yauuzca siyasal referanslarla öğretim üyesi alan, ev-
rensel üniversite ölçütlerinin dışma düşmüş, çağdışı bir üniversiteye layık değildir. Sa-
yın Cumhurbaşkanı'nm vereceği kritik karann kentimizin üniversitesinin geleceğini
olumlu yönde etkilemesini diler, kamuoyuna saygıyla duyururuz.
ATATÜRKÇÜ DÜŞÜNCE DERNEĞt SAMSUN ŞUBESİ, BÎRLEŞtK
TAŞIMACILIK SENDİKASI SAMSUN ŞUBESÎ, BtYOLOGLAR DERNEĞİ
SAMSUN ŞUBESİ, BÜRO EMEKÇİLERİ SENDİKASI SAMSUN ŞUBESİ,
ÇAĞDAŞ YAŞAMI DESTEKLEME DERNEĞİ SAMSUN ŞUBESİ,
EĞİTİM-SEN SAMSUN ŞUBESİ, ELEKTRİK MÜHENDİSLERİODASI
SAMSUN ŞUBESİ, ELEKTRİK MÜHENDİSLERİ ODASI MERKEZ ONUR
KURULU, ENERJİYAPI-YOL SEN SAMSUN ŞUBESİ, JEOLOJİ
MÜHENDİSLERİ ODASI SAMSUN İL TEMSİLCİLİĞ1, MADEN
MÜHENDİSLERİ ODASI SAMSUN İL TEMSİLCİLİĞ1, PİR SULTAN
ABDAL KÜLTÜR DERNEĞİ SAMSUN ŞUBESİ, SAĞLIK EMEKÇİLERİ
SENDİKASI SAMSUN ŞUBESİ, SAMSUN 6. BÖLGE ECZACI ODASI,
SAMSUN-SİNOP TABİP ODASI, TARIM GIDA SEN SAMSUN ŞUBESİ,
TÜKETİCİYİ KORUMA DERNEĞİ SAMSUN ŞUBESİ,TÜM BEL-SEN
SAMSUN ŞUBESİ, TÜM ÖĞRETİM ÜYELERİ DERNEĞt (TÜMÖD),
TÜM SOSYAL SEN SAMSUN ŞUBESİ,
TÜRK KADBVLARI BİRLİĞİ SAMSUN ŞUBESİ, ZİRAAT
MÜHENDİSLERİ ODASI SAMSUN ŞUBESİ
AYDINLANMA
EMRE KOISGAR
Türkiye ve Avrupa
Birliği İlişkileri - 3
Kemalizm, Atatürkçülük ve Türkiye ile Avrupa
Birliği ilişkileri üzerine yazdığım iki yazı tahminimin
üzerinde yankı uyandırdı.
Bu nedenle bugün burada konuya devam etme
karan aldım.
Zaten Ankara'nın başanlı eski belediye başka-
nı ve AB ile Gümrük Birliği anlaşmasını ımzalayan
dönemin Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Baka-
nı Murat Karayalçm da arayarakçöktJrtemitaçık-
lamalar yaptı.
önce kendi yazdığım "Ara Ok bugün de bize
ışık tutacak" cümlesini biraz açıklayayım.
Geçen haftaki yazımda Altı Ok'un "kısa yoldan
bir çağdaşlaşma reçetesi olduğunu" zaten be-
lirtmiştim.
Alü Ok'un bugün de bize ışık tutacağını söyler-
ken bu nrteliğini, yani kısa yoldan çağdaşlaş-
ma reçetesi olmasını işaret edtyorum, yoksa
butün "ok"lann tek tek 1930'lu yıllann anlayi-
şıyla uygulanmasını değil.
Şimdi gelelim Karayalçın'ın açıklamalanna.
Dış politikayı büyük bir titizlikle izlemeyi sürdü-
ren Karayalçm, Kemalizm, Atatürkçülük ve Avru-
pa Birtiği üzerine yazdığım ikinci yazıdan sonra
aradı ve beş önemli açıklama yaptı:
1) Türkiye, Gümrük Biriiği'nin karar organı olan
Avrupa Biriiği'nin siyasal kurumlannda temsil edil-#
miyor ama, herhangi bir anlaşmazlık halinde 1963;
Ankara "Ortaklık Anlaşması'na göre" hakeme git-;
me hakkı var. :
Hakem ise klasik yöntemle belirteniyor: Bir bi-|
zim temsilcimiz, bir AB'nin temsilcisi, bir de bu i-j
ki hakemin belirieyeceği üçüncü bir kişi. |
2) Aynca Türkiye, kendi pazarındaki bir sektöre]
ya da bir ürüne doğrudan zarar verebilecek uygu-
1
lamalan tek taraflı durdurma hakkına sahip. ;
3) Ama ne yaz/k kı bu ıkı hak da şimdiye kadar;
hiç kullanılmamış. Karayalçm, burada "benim bü-
tün uyanlanma ve ısrarlanma rağmen" diye de.
ektedi.
4) Karayalçm, bugünlerdeki lüks otomobil itha-
latının, Türkiye'dekı otomotiv endüstrisine doğru-
dan zarar verdiği, bu nedenle de durdurulması ge-
rektiği kanısında.
5) AB de veto hakkının, Yunanistan'ın Türkiye'ye
karşı tutumunda olduğu gibi Birliğin çalışmalannı
çıkmaza soktuğu anlayışı içinde, gelecekte, siya-
sal organlardaki karar alma mekanizmasını veto
yetkisinin dışına çıkarıp "çoğunlukla karar al-
ma
1
' ilkesini uygulamaya sokmak istemekte. (Ta-
bii o zaman birliğin bütünlüğü ne olur, o ayn bir ko-
nu.)
Karayalçın'ın açıklamalanndan da anlaşılacağı
üzere, hükümetler, AB ile olan ilişkilerimizde yete-
rince "enerjik" davranmıyoriar. Böylece "dışa ba-
ğımir hale gelmemiz, aynen "Soğuk Savaş" dö-
neminde olduğu gibi bugün de "bizim kendi ka-
rarianmızla" oluşuyor.
Tabii ne 2000'li yıllann dünyası eski dünya ne de
Yirmibirinci Yüzyıl'ın Türkiyesi 1930'lu ya da
194O'lı yıllann ülkesi.
AB ile olan ilişkilerimizde üç kritik sorunu çöz-
memiz gerek:
1) Türkiye laik ve demokratik bir sosyal hu-
kuk devleti yapısına kavuşturulmalıdır. Bu, sade-
ce AB için bir hedef değıl, Atatürk'ün de işaret et-
tiği "çağdaş uygarlık düzeyine" erişmek ve asıl
kendi halkımızın refahı ve mutluluğu için gerekli bir
amaçtır.
2) Türkiye AB'ye uye olacaksa, bu, öteki üyeler
gibi tam ve eşit bir statü çerçevesinde gerçek-
leştirilmelidir.
3) AB, Türkiye'ye karşı önyargılı davranmasının
önemli nedenlerinden biri olan Yunanistan öğesi-
ni dengeleyecek önlemler almalı ve aynca her tür-
lü önyargısından kurtulmalıdır.
Sonuç olarak ben, AB ile bütünleşmenin, Ke-
malizmle (ya da Atatürkçülükle) çelişen bir ta-
rafı olmadığını ama bu bütünleşmenin, "tam ve
eşit uyelik" koşullan çerçevesinde gerçekleşme-
si gerektiğini düşünüyorum.
Aynca, hemen eklemeliyim: Ulus-devfet kavra-
mı da, ne AB içinde son bulmuştur, ne de yakın
getecekte Türkiye'de son bulacaktır. Bu açıdan
da AB ile Türkiye arasında bir çelişki görmüyo-
rum.
Çelişki, kendi ulus-devlet yapılannı kıskanç-
lıkla koruyanlann, etnık aynmcılık ve şenatçılık
konulannda çifte standart kullanarak Türkiye'ye
hakemlik taslamalanndadır.
tnternet sitesi: wwTv.kongar.org; adres: emre@
Cumhuriyet
k i t a p 1 a r ı
ErdoğanAydın
FATİHVEFETİH
Mitler ve Gerçekler
Bir bölümü dızı olarak yayımlandığmda olay olan,
Istanbul'un fethı fetih mıdır, ışgal mıdır tartışmasını tünî basın
kuruluşlannda başlatan iatap. Asırlar bo>u kurgulanan
söylencenin yıfalışı Resmı taniçıliğe tutulan bir ışıldak.
p Oımhuriyet Ç ^ Pazariama A.Ş. Türkocağı Cad. No:39/41
^ kitap kulübü (34334Cağaloğlu-lstanbul Tel (212)514 01 96