Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
17 TEMMUZ 2000 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA
JvLJ-Lil \ J M \ kultur@cumhuriyet.com.tr 15
CompaySegundo İstanbul CazFestivali'nisonlandıran en muhteşem konseri verdi
'Hayatinçiçeği birkezsurMiır'• Bestecinin Almanya'da
gerçekleştirdiği son
çalışmasının adı 'Les Flores
Della Vida' (Hayatin
Çiçekleri). Sanatçı, hayatin
çiçeklerinin herkese bir kere
sunulduğunu, ancak çok az
insanın bunu fark
edebildiğini, kendisine ise
93 yaşında dünya çapında
bir ünle geldiğini belirtti.
Kültür Servisi - 7. Uluslararası is-
tanbul Caz Festivali kapsamında Tür-
kiye'ye gelen Küba müziğinin 93 ya-
şındaİci efsane ismi Compay Segundo,
Cemil Topuzlu Açıkhava Tıyatro-
su'nda, festrvalin kapanış gecesinde
muhteşem bir konser verdi. Kübalı se-
vimli ve muzır ihtiyar, mûziğiyle, eğ-
lenceli ekibiyle ve kendi dilinde seyir-
ciyle kurduğu iletişimlegönülleri fet-
hetti. Sekiz kişilik grubuyla sahne alan
Segundo, bir parçada, konser boyun-
ca elinden bırakmadığı küçûk gitan-
na aşkını gösterdı; kjvnmlannda eli-
nıokşarcasuıa gezindirirken onu öper
gibi çıkardığı seslerle hayran bıraktı.
llerlenıiş yaşına rağmen bir delikanlı
gibi enerjikti. Gitannı çalarken elle-
rini, seyircıyle iletişim kurarken çene-
sini, dansederken de bedenini özel-
likle ayaklannı ustalıkla kullandı. özel-
likle sahneye sonradan giriş yapan
müthiş ikili, Rosendo Nardo Gallar-
do ve Rafael Lazaro Rodrigez, klar-
netlerinden çıkan büyülü melodiler ve
yaptıklan ritmik hareketlerle seyirci-
yi coşturdu. Alkış ve dansla Küba so-
kaklanndan kopup Açıkhava'da süzü-
len eşsiz müziğe insannı kendini bı-
rakmaması ve Segundo bir ustaya iç-
ten saygı duymaması olanaksızdı.
Buena VTsta Social Club'ın kurucu-
lanndan Segundo, konser günü yap-
tığı basın toplantısı boyunca, beş ya-
şında anneannesınınkileri içmeye baş-
ladığı, Monte Christo marka purosu-
nu elinden düşûrmedi. Üstelik toplan-
tı sonunda basın mensuplanna da bi-
rer tane hediye etti.
u
IWflaöncehakkmdaçokfazlaşey
oknduğum bu büyük şehre merhaba"
diyerek sözlerine başlayan Segundo,
93 yaşmdaki Segundo, enerjisini ber gûn yediği kuzu etine ve purova borçlu olduğunu belirtti. (Fotograf: SENEM ÖZTÜRK)
konserde 1800'lerin geleneksel Küba
ezgilerini çalacağını ve bunun özellik-
le gençler için hoş bir deneyim olaca-
ğını vurguladı.
Müziğin iyi anlaşılmasını istediği
ıçin hafıf ve yumuşak ezgıleri tercih
ettiğini söylerek Aralannda oğlu Sal-
vador Repflado'nun da yer aldığı, üç
si bemol klarnetçi, bir gitarist tfe vo-
kallerden oluşan grubunu da bu ama-
ca hizmet edecek şekilde seçtiğini be-
lirtti. Aldığı klasik müzik eğitimin-
den sonra, uzun yıllar 'Santiago De Cu-
ba Belediye Orkestrası'nda klamet ça-
lan Segundo, konsere, daha önce çal-
dığı gitar ve tres'in kanşımı olan ken-
di icat ettiği enstrümanı 'trttina'yla
çıkacağını önceden haber verdi ve mü-
ziğin insanlan deli etmek için değil,
sadece dinleyip hoşça vakit geçirmek
için kullanılması gereken bir araç ol-
duğunu söyledi.
Hayahnın bahannı yaşadığmı söy-
leyen sanatçı, Istanbul'a gelmeden ön-
ce 'Küba Şarkı Söylüyor ve Dans Edi-
yor' filminde rol almış. Bu yaşta bu
enerjiye neye borçlu olduğu sorusuna,
"Her gûn özeilikle kuzunun gücûnû al-
dığı boyunkısnunıyemekvepuro
T
'ya-
nıtını verdi. 1934'te Santiago De Cu-
ba'dan aynlarak gittiği Meksika'da\
'Güzel Meksika' ve 'Tierra Brava' ad-
lı ıla fîlmde rol alan Segundo bu dö-
nemlerde müzikal çalışmalannı 'Mac-
hini Dörflüsü'yle sürdürdü.
Bestecinin Almanya'da gerçekleştir-
diği son çalışmasının adı 'Les Flores
Della Vıda' (Hayatm Çiçekleri). Bu
yeni albüm ıçm Ispanya Malaga'da 22
günlük bir çalışma yaptığını belirten
Segundo, 'Hayaün Çiçelderi'nin al-
bümün ismi olabileceğini söylerken sa-
londaki genç basın mensuplanna al-
çakgönüllü bir öğüt verdi. Sanatçı, ha-
yatin çiçeklerinin herkese bir kere su-
nulduğunu, ancak çok az insanın bu-
nu fark edebildiğini, kendisine ise 93
yaşında dünya çapında bir ünle geldi-
ğini belırtti. Kendı çiçeklerini sunmak
için Arjantin, Avrupa, Ispanya ve Ka-
rayipler'de konserler veren sanatçı,
önümüzdeki günlerde ise Japonya tur-
nesine çıkacağını belirtti.
Sanatçı, son günlerde oldukça ünlü
olan 'Chan Chan' adh şarkısı ıçin "\fe-
tikan'da Papa'ya bfle Chan Chan çal-
dun, oda beni sdamlayarak Vatikan'da
bir Kfibahyı ağuiamaktan muduluk
duyduğunu söykdi. Bu şarkıda baslar-
daki sol, la, si notalan çok basit ancak
dokunaklı o yüzden de insanlann kal-
bine hitap ediyor" diye konuştu.
Konserinde dünya müziğinden ör-
neklere de yer veren sanatçı, puronun,
zararı hakkında "Asıl zarariı olan pu-
ro değil, toplar ve tüfeklerdir" biçi-
minde yanıt verdi.
Devrimden sonra Küba'ya turistle-
rin gelmesıyle birlıkte, ilgi görmeyen
müziklerinin dinlenmeye başladığını
söyleyen Segundo, Kübalı müzisyen-
lerin dünya çapında tanındığını ve es-
kisine göre çok daha iyi yaşadıklan-
nı belirtti. Aynca, Castro'nun rejimi
için, "Doktorlara para ödememek kö-
tü bir şey değü ki, doktorlar insanlan
iyi eder, toptardan ve tüfeklerden da-
ha ryidir. Bu rejim bize bunu sağhyor"
diye konuştu.
'Cariyenin TeslimV beğeniKültür Servisi - Yıkhz tbrahimova, Okay Temiz, İvo
Papasov ve AhmetÖzden Açıkhava'da verdikleri konserde
Türk müziği ezgilenni cazla harmanladı.
• Özeilikle tbrahimova'nın, Papasov'un klarneti ıle
çıkardığı seslere karşılık vererek gerçekleştirdiği düet
alkış topladı. Okay Temiz, vurmalı çalgılar ve 'yay'
biçimindeki enstrümanıyla çıkardığı melodılerle
hayranlannı yine memnun etti.
• Burhan Öçal, 'Meditroni' projesinın galasını
gerçekleştirdiği konserinde, yenilik yaparak DJ'lerle
birlikte sahne aldı. "Günün modasına ayak uydurduk"
diyen öçal, "Tekno, hip-hop, sample'lar kullanmak
moda okiu. Ben de deneyeyim dedim. Ama bu, hep bu
şekilde devam edeceğim demek değil" dedı.
• Sahneye karanlıkta madencı şapkası ve bembeyaz
kıyafetlen ile çıkan Öçal, "Beni utandırduuz" diyerek
güneş gözlüğü taktı. Darbuka, elektronik saz, davul solo
yapan Öçal'a, Ahmet Elbasan zurnasıyla, Alaattin
Coşkuner ise kanunuyla eşlik etti.
• Sahnenin solundabiri Türk diğeri Marsiryalı iki DJ
vardı. Öçal'ın müziğine sample ve techno ritimleri
ekleyen DPlere, Marsilya-Sicilya kökenli DJJai Italyanca
şarkısıyla eşlik etti. Izmirli Habîb'in klasik alaturka
usulü gazel okuması çok alkış topladı.
• Bu gruba 'Kurtuluş 3 Quartet' adlı altılı keman
kaüldı. Öçal'ın 'Cariye'ninTeslimi'nı seslendiren ekibin
çaldığı enstrümantal parça izleyicinın beğenisinı kazandı.
Öçal, "Bu, şarkmın ilk bölümü. Bundan sonraki
konserlerde diğer bölümünü çalacağun" dedi.
• DJ"lenn elektronik aletlennın sesınin diğer enstrü-
manlan bastırması izleyicileri rahatsız etti. Konseri
izlemekte ısrar edenler kadar terk edenler de oldu.
• Festivalin değişmez konusu cep telefonu konusunda
öçal espriler yaptı: "Benim cep telefonum da yanımda
duruyor. tsterseniz açık bırakın. Ama sizi temin ederim
burada o kadar büyük gürûltû kopacak ki değil
karşınızdakinin sesini, telefonun çaldığuu bile
duyamayacaksınız.7
'
• Konser DJ Jali'nin söylediği parça ile son bulurken
izleyiciden, tekrar sahneye çıkmalan için pek istek olmadı. BurhanÖçal 'Medhroni'projesinin galasmıgerçeklestirdL (Fotograf: KADER TUGLA)
BUAŞAMADA
ŞUKRAN KURDAKUL
İzmip Kent Kültürü
Dergisi
Anatole France "Tavuk olmadığım içinyumurt-
layamam ama çürükyumurtadan anlanm" demiş-
ti.
Bizlerin de, özeilikle 1950'den sonra, beğenileri-
mizin içine eden çarpık kentleşmenin ayırdına var-
mamız için urbanist olmamız gerekmiyor.
Yalnız beğenilerimizin mi?
Musluğumuzdan akan sudan sokaklanmıza, açık
alanlanmıza kadar uzanan insana aykınlıktan nasi-
bini aldı çoğunluğumuz. Duruma iç göçün yarattı-
ğı çaresizlik bahane.
Olumsuzluklann temelinde spekülasyonlann sağ-
ladığı haksız kazançiara, yasalann yeşil ışık yakma-
sı.
Bu gerçeğin sorumluluğu, özeilikle, büyük kent-
lerimizde popülist cambazlıklaria ara tabakanın bir
kesimine hoş görünen belediye başkanlannın gü-
nah hanesindedir.
Izmir'in Asfatt Osman'ı gibi...
Sen, kentin yaşam daman imbatın önünü kese-
ceğini bile bile en olmayacak semtlerde "bitişlk ni-
zam" izni ver.
Sen, ağaç kes; binlerce yılın kirletemediği körfe-
zinin yirmi yıl içinde lağım gölüne çevrilmesine se-
yirci kal.
Elindeki gerekçe nüfus patlaması.
Izmır Belediyesi'nin yayınlamaya başladığı "Kent
Kültürü" dergisinde karşılaştığımız kimi yazılar, son
elli yılın, arkadan bıçaklanma olaylannı anımsattı ba-
na.
Bakın Şadan Gökovalı ne diyor:
"Dolu dolu 40 yıldıryaşadığım Izmir'de iki şeyin
azlığı, yıldan yıla azaldığı dikkatimi çekerhep. Sun-
lardan biri ağaç, öteki anıt.
Ağacı alalım: KüttürPark'ı saymazsak, Izmir'in ak-
ciğeri yok sayılabilir. İlk anımsadığım, Fevzipaşa
Bulvan'ndakiçınarağaçlannın, FarukTunca'n/n be-
lediye başkanlığı sırasında kesilmesiydi. Yeni ga-
zeteciyim. Tunca, çınar ağaçlannın şehre bir kasa-
ba görüntüsü verdiğini söylemişti de şaşınp kalmış-,
tık."
İftah olmaz" Izmir sevgisinin çoğalttığı iyimser-
likten mi geliyor bilmem ama, okuduğum yazılara
bakarak bu derginin, ne yazmalı sorusuna da ara-
nacak yanıtlara açık olduğunu düşünüyorum.
Belediye Başkanı Ahmet Piriştina, sunuş yazı-
sında toplumsal siyasal nedenlere ters düşmeye-
rek gelinen noktaya dikkatimizi çekmiş:
"Artık yeni bir yazı ile karşı karşıyayız. Anadolu
tahhinde ilk kez kentli nüfusu köylü nüfusunu geç-
mektedir./. Kentleşme kavramı kendisiyle birlikte ta-
nmsal üretimden sanayi üretimine geçen bir top-
hjmun ve insanın, doğadan ve topraktan kopup, kent
dediğimiz beton yığını içinde kaybolduğu bir yeni
yeheşme düzeninin sonınlannı içenvektedir."
Gelinen noktanın başat özelliğini bizden önceki-
ler "çarpık kentleşme" otarak nitelemişlerdi. Bu
sosyo-ekonomikyıkımın ananedenini, göriinürgö-
rûnmez birsınıfsal savaştma bağlamak yanlış olmaz.
örneğin 25 yıl önce Izmir'in Bayraklı tepelerine
yerleşen göçmen, kendisinden sonra gelenlerin ya-
rattığı piyasa koşulu ile, toprak rantından yararla-
narak bugünün yeni sınıfını oluşturmuş durumda
Yeri, pek çok siyasal gelişmenin ön safında. Bunun
adı, "müdahale" edemedığimız bir sonuçla" karşı
karşıya bulunmaktır.
Ahmet Piriştina, sözünü ettiğim sunuş yazısında
bu gerçeği şu satırlarla anımsatmış: "Yöneticilerin
de, aydınlann da hazırtığı yoktu. Buna olanaklan kı-
sıtlı, günlük yaşamın baskısı altında ezilen bir yan
kentli- yan köylü toptumun, demokrasiyi sadece sa-
yısal bir olguya indirgemesi gerçeği de eklenirse
kenti, demokrasiyi ve düzendeki değişmeleri anla-
yacak bir söylemin yokluğunda, davranışlann sa-
dece kentlilik değil, uygartık bağlamında da nite-
liksel boşluklan olacağı bellidir."
"Çağdaş bir kent kültürünün yerieşmesi ama-
cıylayayımlandığı"' belirtilen Izmir Kent Kültürü der-
gisinin ilk sayısında: Doğan Kuban, Attilâ llhan,
Yaşar Aksoy, Şadan Gökovalı, Sima Akyol, Vey-
seJ Çolak, B. Serazer Pekerman, Bilge Umar,
Güngör Kaftancı, Nuran Erol, Funda Barbaros,
Sedef Akgüngör, Şebnem Gökçen, Ebru Yıl-
maz, Sezai Göksu, Funda Altnçekiç, Emel Gök-
su, Emel Kayın, Dinçer Sezgin, Muhteşem Kay-
nak, Nedim Atilla, llhan Pınar, Erkan Serçe, Ne-
şe Yurdkoru Özgünel, Haluk Işık, I. Mert Başat,
Gûrhan Tümer'in yazılan yeralıyor. Kitapçılannda
bulamayan istekliler Izmir Büyükşehir Belediyesi
Kültür Merkezi'ne başvurabilirter.
Elektronik tarzda müzik yapan Radio Days, multi-medya formunda albüm çıkaracak
6
Farldı soundumuzla uluslararası bir grubuz
9
BANUTÜNÇAĞ
7. Uluslararası tstanbul Caz Festivali bu yıl Tan
Tünçağ'ın kurduğu Tomoko Murooko(klavye),
MatthiasJakisic (keman), Ubş Özbiçer' den (da-
vul) oluşan Radio Days'i konuk etti. Roxy'de
sahne alan grup, farklı ülkelerden bir araya ge-
len müzisyenlerden oluşuyor. Türkiye'de ve In-
giltere'de kulüplerde çalan grup elemanlanyla
Radio Days hakkında konuştuk.
- Radio Days nasıl kuruldu?
TAN TUNÇAĞ - Daha önce ben Deniz Knt-
hıkan'la birlikte tzmir'de müzik yapıyordum.
îstanbul'a yerleşince 1993 yılında Radio Days' i
kurduk. Grup ben, Deniz ve Ulaş Özbiçer'den
oluşuyordu. ilk önce Hayal Kahvesi'nde çalma-
ya başladık, sonra Flat Line, Captain Cook ve
Roxy'de sahne aldık. Dört sene sonra ben Lond-
ra'ya gidince birbirimizden koptuk. Orada git-
tiğım bir Ingilizce kursunda Tomoko Murooka
iletanıştım, on senedirpiyano çaldığını öğrenin-
ce, klavye çahnasını önerdim ve gruba girdi.
Deniz'in de Londra'ya gehnesiyle tekrar çahş-
malara başladık. Davulcu boşluğumuzu ise Re-
uben Anderson'la doldurduk. Radio Days'ın
tekrar yeni isimlerle bir araya gehnesiyle Lond-
ra'daki çeşitli kulüplerde çalmaya başladık. Ya-
vaş yavaş sadece kendi parçalanmızı dinleyen
bir kıtle oluştu.
- Müziğinizde herhangi bir tarz değişikliği ot-
dumu?
TAN TUNÇAĞ - Başlarda punk müzik yapı-
yorduk. Sonra tarzımız indie ve brit- pop'a dön-
dü. Böylece soundumuz oturmayabaşladı. Lond-
ra'ya gitmemle daha çok elektronik müziğe kay-
dık diyebilirim. Deniz'in bürokratik nedenlerle
Türkiye'ye dönmek zorunda kalmasıyla parça-
lanmızda artık gitar kullanmamaya başladık.
Klavye, bilgisayar ve davul ağırlıkkazandı. Bil-
gisayan sahneye taşımaktan hiç çekinmedik.
Şimdi daha çok elektronik bir tarzımız var.
- Müziğınizi nasıl adlandırabilirsiniz?
TAN TUNÇAĞ - Müzığımizde vokal de var.
Biz özeilikle bu drum'n base akımına fazla yak-
laşnıak ıstemıyoruz. Artık herparçanın bir drum'n
"Farkhbir
soundumuzun
olmasuun sebebi
bence
uluslararası bir
grup
ohnamızdan
ka>naklannor.
AJTU tarz müzikte
bnieşmemize
rağmen farkü
ülkelerden ve
alr>apüardan
geunemizin
yapüğınuz
parçalann
özgünlüğüne
katkısı bûyük."
base versiyonu yapıhnaya başlandı. Bu da bize
biraz itici geliyor. Dans müziği de yapmıyoruz.
Farklı bir soundumuzun ohnasuıın sebebi ben-
ce uluslararası bir grup olmamızdan kaynakla-
nıyor. Aynı tarz müzikte birleşmemıze rağmen
farkh ülkelerden ve altyapılardan gelmemizin yap-
tığımız parçalann özgünlüğüne katkısı büyük.
- Tekrar gruba dönmenizin nedeni nedir?
ULAŞ ÖZBİÇER- Tan'ın Ingiltere'ye gitme-
siyle grup dağıldı. Ben de Can Kozlu'dan ders
aldım, daha sonra Los Angeles Müzik Akade-
misi'ne girdim. Halen bu okulda okuyorum. Re-
uben'in festival için Türkiye'ye gelememesin-
den dolayı Tan beni konserden üç ay önce ara-
dı. Tekrar Radio Days'de çalmaya başladım.
- Radio Days'den önceki çahşmalannız neydi
ve gnıba nasıl kaüldınız?
MATTHİAS JAKISIC - Bir ara Nigel Ken-
nedy ile bir konserde birlikte çaldım. Şu an iki
senedir üzerinde çalıştığım 'Jig' albümüyle il-
gileniyorum. Bu albümde bana Depeche Mo-
de'dan Christian Aigner, Alphaville'den Alex
Slavik. Tunuslu müzisyen Dbafer Yousef gibi
isimler eşlik ediyor. O dönemde de Tan bir ke-
mancı anyormuş gruba ve dergilere ilan ver-
miş. Ben de ilana cevap verdim, parçalarını din-
ledim ve gruba katıldün.
- Müzik çahşmalarmızın dışmda ilgi gören bir
tnternet sajlanız var. Bu savfanın içeriği nedir?
TAN TUNÇAĞ - Bu sa>fada parçalanmızın
haricinde, grup fotoğraflan, kliplerimiz ve çek-
tiğim kısa metrajlı fıhnleri görmek mümkün.
Ingiltere'de wwwjadiodays.caukepey ilgi gör-
dü. Biz de insanlan e-mail yoluyla yaptığımız
yeni çalışmalar haklonda bilgilendiriyoruz. Si-
tede yer alan klıbimız zıyaretçilerin oyuyla Bri-
tısh Telecom tarafından binnct seçildı.
- Konserlerin yanı sıra herhangi bir albüm ça-
lışmanız var mı?
TAN TUNÇAĞ - Matthias'ın albümünde ça-
hşan Dieter Iibuda bize prodüktörlük yapacak
ve albüm multi- medya formatıyla ileriki bir ta-
rihte piyasaya çıkacak. Dinleyiciler hem parça-
lanmızı dinleme olanağı bulacak hem de klibi-
mizi ve çektiğimiz fihnleri izleyebilecekler.
In My Lîfe enı lyl beste1
seçildi
• Kültür Servisi - Ünlü müzik dergisi
Mojo'nun düzenlediği 'farklı' bir ankete göre
John Lennon'ın 'In My Life' şarkısı bugüne
kadar yazıhmş en iyi beste olarak seçildi.
Paul McCartney, Beastie Boys grubundan
Brian Wilson, Jerry Leiber ve Hal
David'den oluşan özel bir jüriye yöneltilen
'müziğin gelmiş geçmiş en iyileri hangisi'
sonısu sonucunda en iyi 10 şarkı seçildi.
Beatles'ın 1965'te çıkardığı'Rubber SouP
tüm zamanlann en iyi albümü seçilirken
Rolling Stones'un 'Satisfaction' ve Judy
Garland'ın 'Over the Rainbow' onu takip etti.
Aynca Johnny Holıday onuruna albümü
'The Impression'a da özel bir onur ödülü
verildi.
Russell Crovve'un ilk
yönetmenHk denemesi
• LOS ANGELES (AFP) - Köstebek' ve
'Gladyatör' filmlerinden tanıdığımız
Avusturalyalı aktör Russell Crowe,
'A Course In Miracles' filmiyle ilk yönetmenlik
deneyimini gerçekleştirmeye hazırlanıyor.
Meg Ryan ile başrolünü paylaştığı 'Proof of
Life' fihnini tamamlayan Crovve, yöneteceği
fdmde başrolü de oynayacak. Bir bölgede
meydana gelen mucizeleri araştırması için
Vatikan tarafından görevlendirilen genç bir
papazm içine düştüğü inanç
sorgulamasmı anlatan fihnde, Crovve'un, şu
anda romantik bir ilişki yaşadığı iddia edilen
Meg Ryan'a da rol vereceği söyleniyor.
'Köstebek' ve ardından 'Gladyatör' fılmi ile bir
anda büyük üne kavuşan Crowe, herhangi bir
fihnde oynamak için en az 15 milyon
dolar istiyor.