Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 15 TEMMUZ 2000 CUMARTESİ
4 HABERLER
DÜN1ADA BUGUN
ALlSİRMEN
GüçBarış
Siyasette, antre (sahneye giriş) kadar, sorti
(çıkış) de önemli. Özellikle iki dönemden fazla
seçilmeyen ABD başkanlan bu kuralı iyi bilir ve
titizlikle oynarlar.
Bill Clinton d a şimdi bunun peşinde. O bıra-
fcacağı son izlenimin, örneğin Demirel'inkine
benzemesini hiç istemiyor ve giderayak dünya-
nın dört bir yanında, anlaşmazlıklan çözmek
için harıl harıl çalışıyor.
Tabii bu çabada, hâlâ siyaset sahnesinde olan
veya Hillary gihi yeni girmeye hazırlanan des-
teklediği isimlerin şansını arttırma niyeti ve ar-
•tık dünyanın tek jandarması olan ABD'nin Baş-
kanı'nın son nefesine kadar görevi olan Pax
America'nın gerçekleşmesi işlevini, en iyi şekil-
öe yerine getirme isteği var.
Camp David'deki Clinton - Barak - Arafat üç-
fü buluşmasının VVashington açısından anlamı
bu.
Unutmayalım ki bundan 22 yıl önce, aynı yer-
deArap - Israil çekişmesinden banşagiden yo-
îun önü açılmıştı.
Yaser Arafat, Filistin denince akla gelen ilk
isim ve artık hem yaşlı hem hasta. Ondan son-
ra da, yerine kim gelirse gelsin, bir barış anlaş-
ması imzalama konusunda onun kadar hareket
serbestisine sahip olamaz.
Ömrünü Filistin davasına adamış olan Arafat
hem bu banşı sağlamayı, hem de bağımsız Fi-
listin devletinin ilk başkanı olmayı hak etmiştir
ve bunu tabii ki istemektedir.
Ehud Barak, bunca yıl sürmüş olan ve ara-
sına kaç savaş sıkışmış bulunan Israil - Arap çe-
kişmesine son verip, vaat edilmiş topraklara
kalıcı banşı getirmek istemez mi? Böyle birdav-
ranış, onu israil ve dünya tarihine sonuna dek
altın harflerle geçirecektir.
• • *
Camp David'deki buluşma sahrtesinin üç ay-
n açıdaki kameradan çekiminde ortaya çıkan
görüntü işte bu.
Orada bir araya gelenlerin üçü de banşı isti-
yorlar, içtenlikle.
Ama arzulanan banşın gerçekleşmesi güç,
hem de çok güç.
önce Filistin topraklannın durumu var. Ara-
fat'ın istediği ile Israil'in kabul etmeye hazır ol-
duğu sınırlar, birbirleriyle çakışmıyor.. çelişiyor.
Yine de aradaki farkın küçük olduğu göz
önünde bulundurulursa, aşılması en güç enge-
lin bu olmadığı kolaylıkla anlaşılabilir.
Peki ya yurtlanndan olup geri dönmek iste-
yen Filistinliler sorunu ne olacak? Israil, son sa-
vaşın ertesinde gidenlerden dönmek isteyen-
leri geri almayı kabul ediyor, ama 1948'de ay-
nlanlann geri dönmesine, sembolik bir rakam
dışında, razı değil...
Olayın bir de öbür yönü, yani Israilli yerteşme-
cilertarafı var. Onlar, ki içlerinden bir bölümü fa-
natik dincidir, yerieştikleri topraklan terk etme-
ye hiç niyetli değiller.
Israil, Filistin istemlerini kabul edip, bu top-
rakları temizlenmiş bırakmaya kalksa kendi
yurttaşlarıyla silahlı çatışmaya girmesi olasılığı
kesine yakın.
Yahudi devleti, çatışma olmasın diye, insan-
lannı geride Filistin devletinin takdirine bıraka-
bilir mi?
Ama en aşılması güç sorun Kudüs. Dini tut-
kuların da rol oynadığı Kudüs'ün paylaşımı şu
anda olanaksız, ondan ne Barak vazgeçebilir,
ne de Arafat. ,
Kutsal kentin sembolik bir bölümünü bıraksa
Israil Filistin'e, ne Arafat Filistinlilerin istediğini
almış lider sayılabilir ve ne de Barak kendini
kurtarabilir.
•••
ABD'nin vanlacak bir barış için milyariarca
dolan, (Filistin'in isteği 50 milyardolayında)güç-
lü Yahudi desteğinin de etkisiyle vermeye ha-
zır olması, Arafat'ı paranın sıcak yüzüne daya-
namayıp anlaşmayı kabule itebilir mi?
Arafat'ın, banş olmaz ise eylülde tek taraflı ba-
ğımsızlığını ilan etmetehdidi, Barak'ı korkutup,
he olursa olsun anlaşmaya zorlayabilir mi ve Fi-
listinliler için talep ettikleri topraklann yalnızca
yansı üzerindeki egemenlik zafer sayılabilir mi?
Öyle bir statü kalıcı barışı getirebilir mi?
Bu sorulara şimdiden yanıt verecek yorum-
cu bulmak güç.. hatta Hollyvvood'un en usta se-
naristlerinin bile, gerçekten de her üç tarafın da
istediği banşa, bu son fırsatı değeriendirerek
varmalannı sağlayacak inandıncı bir son yaz-
ma yetenekleri olacağından söz etmek bile güç.
Af ve Cezaevleri' paneli
Pişkinsüt: Cezaevlerinin
savunulacakyanıyok
ANKARA (Cumhuri-
yetBürosu)-DSP Aydın
Milletvekili ve TBMM
Insan Haklan Inceleme
Komisyonu Başkanı Se-
ma Pişkiıısüt, Türki-
ye'deki cezaevlerinin sa-
vunulacak hiçbir yanı
olmadığını belirtti.
Ankara Barosu'nun
77. kuruluş yıldönümü
nedeniyledün"AfveCe-
zaevleri" konulu panel
TBMM In-
san Haklan tnceleme
Komisyonu Başkanı
Pişkinsüt, cezaevlerinde
yaptıklan incelemelerde
8 bin 500 tutuklu ve hü-
kümlü ile birebir görüş-
tüklerini ve sorunlannı
dinlediklerini anlattı.
Cezaevlerinin fiziki
şartlannın değiştirilme-
siyle sonuç alınamaya-
cağını.köklüdeğişiklik-
leryapılmasıgerektiğini
belirten Pişkinsüt, yap-
tıklan görüşmelerde hü-
kümlü ve tutuklulann,
sadece cezaevlerinde
değil. soruşturma ve ko-
vuşturma aşamasında da
işkence ve kötü muame-
leye uğradıklannı anlat-
tıİdannı söyledi.
Uyuşturucu mafyası,
çete elebaşılan ve mad-
di durumlan iyi olanla-
nn cezaevlerinde çok iyi
şartlarda banndıklannı
vurgulayan Pişkinsüt,
"Ayncahkhkoğuşlarhe-
men heraen her ceza-
evinde var" dedi.
Sema Pişkinsüt, ceza-
evi doktorlannın tutuklu
ve hükümlülerle ilgilen-
mediği, sağlık taraması
yapılmadığı, tutuklu ve
hükümlülerin küçücük
bir odada intihar ettikle-
ri, "birleğensudaboğu-
larak öldükleri"ne iliş-
kin raporlar olduğunu
kaydetti.
Türkiye-Avrupa Birliği ilişkilerinin yeni dönemi hareketli geçecek
AB gündemi çok yoğıınSERKANDEMtKTAŞ
ANKARA - Türkiye'nin Av-
rupa Birliği (AB) mevzuatına
uyum sürecinde iç koordinas-
yondan sorumlu olan Başbakan
Yardımcısı Mesut Yılmaz'ı yo-
ğun mesai bekliyor. Tam üyelik
gnriişmelerinin haslarılması
için siyasi, ekonomik ve teknik
ölçütlerin karşılanması çabala-
rını sürdürecek olan Yılmaz,
devlet kurumlaruun eşgüdumlü
çalışmasını saglamak zorunda.
Türkiye'nin AB ile ilişkilerinin
geleceğini belirleyecek katıhm
ortaklığı belgesının hazırlana-
cağı eylül ve ekim aylannın ol-
dukça zorlu geçeceği kaydedi-
liyor. Hükümetten Kopenhag
kriterlerinin karşılanmasında
destek isteyen Yılmaz, "öifim
• Dış ilişkileri İsmail Cem'in, iç koordinasyonu Mesut Yılmaz'ın üstleneceği
dönemde Türkiye, aralannda Kopenhag ölçütlerinin de bulunduğu siyasi,
ekonomik ve teknik reformlan hangi takvimle gerçekleştireceğini
belirten ulusal programını hazırlayacak.
cezasının kaldınlması, insan Ankara temaslannın ardından sı.
haklan ihlalleriııin gjderilmesi, Türkiye için "üerleme raporu- • Türkiye'nin aday ülkelere
demokratikleşroeninsağlanma- nu" Âvnıpa Komisyonu'na su- yönefiktümtoplulukprogramla-
sı veGüneydogu sorunnnunçe nacak. Bu sûrcçtc AB, Tûrki ırve kunılttşfamna kanhım.
zülmesT gibi konu başlıklany-
la uğraşacak.
Helsinki Zirvesi'nde adaylık
statüsünün alınmasının ardm-
dan Başbakan Büknt Ecevit'in
öngördüğü yapı doğrultusunda
oluşturulan AB Koordinasyon
Kurulu'na giren ve AB Genel
Sekreterliği'nden sorumlu olan
Mesut Yılmaz, ilk temasını ön-
ceki gün AB Komiseri Gûnther
Verheugen ile gerçekleştirerek
mesaisine başladı. Verheugen,
ye'ye yönelik olarak katılım or-
taklığı belgesini hazırlayacak.
Eylül ayı sonunda taslak olarak,
8 Kasım'da kesin olarak açıkla-
nacakbelgedeşuunsurlann y-
er alması bekleniypr:
• Türldye'nin Kopenhag kri-
terierine uyum için yapması ge-
rekenler.
• AB mevzuatına uyum yü-
kümlülükleri.
• Uyum önceKkleıt
• Uyum izleme mekanizma-
Türkiye'nin katılım süre-
cinde diğer aday ülkelerle yapı-
lan tüm toplantılara katılımı.
• Kaübm öncesi stratejisinin
finansmanı için topluluğun kaO-
hmla ilgili kaynaklannı tek bir
çerçevede toplsyacak mali yar-
dım.
Devlet Planlama Teşkilatı'nca
aralık ayı sonuna kadarhazırlan-
ması beklenen ve her yıl güncel-
leştirilecek ulusal programda şu
unsurlann yer alması bekleni-
yor:
• AB müktesebanna uyum
sağlanması için mevzuatta baş-
hklar rtibanyla yapüacak deği-
şjklikler ve yenilikler.
• Uyum için gerekli insani ve
mali kaynaklar.
• Kaûhm ortakhğmdabeürti-
ien öııceuklerin yanı sıra TOrid-
ye'nin uyum için gerekli gördü-
p kendi öncetiklerL
• AB müktcsebatının yerine
getinlmesi için gerekli olan ida-
ri yapının geliştirilmesi.
• Öncenkler takvimi.
AB Komisyonu, katılım or-
taklığı belgesi ve ulusal progra-
muı uygulanabilmesi için gerek-
li izleme mekanızmalannı oluş-
turacak ve müktesebatın analitik
değerlendirilmesi sürecini de
başlatacak.
Durmus
Hııkuku
taıınııayaıı
bakaıı
ANKARA (Cumhuri-
yetBürosu)-MHP'li Sağ-
lık Bakanı Osman Dur-
mnş'un, Trabzon Numu-
ne Hastanesi Başhekimi
Mefamet Usta'ya yönelik
davranışı, göreve geldi-
ğinden bu yana sergiledi-
ği "hukuk tanımayan"
davramşlarla dolu sicili-
ne eklenen son halka ol-
du.
Bakan Durmuş'un gö-
reve geldikten sonra ilk
işi kadrolaşmaya gitmek
oldu. Bu konuda yasal
mevzuatı zorlayan ve yar-
gı kararlannı uygulama-
yan Osman Durmuş, za-
man zaman da işine ge-
len yönetmelikler yayım-
layarak yaptığı içraatı kı-
lıfina uydurmaya çalıştı.
Sağhk Bakanı Dur-
muş'un göreve geldikten
sonra gerek bakanlığın
bürokratik işlerinde, ge-
rekse insan ilişkilerinde
sergilediği bazı davranış-
lar şöyle:
Kadrolaşma: 57. hükü-
metin en çok kadrolaşma
yapan bakam oldu. Önce,
bakanlığın bürokrat kad-
rosunu baştan aşağıya de-
ğiştirdi. Kadrolaşma ama-
cıyla çıkardığı şef ve şef
yardımcılıklannın atama-
lannı düzenleyen yönet-
melikle, yandaşı olan ve
daha önce ÖSYM'nin sı-
navında başansız olmuş
71 kişiyi çeşitli hastane-
lere yerleştirdi. Yüksek
thtisas Hastanesi'nin Baş-
hekimliği'ne, halen
u
gâ-
revini kötüye kuOanmak"
suçundan yargılanan ve
Türk Tabipleri Birliği
Merkez Konseyi'nce 1 ay
süreyle meslekten men
edilen Oğuz Taşdemir'i
atadı. Bu olay eleştirilin-
ce de Taşdemir'e sahip
çıktı.
Yargıkararian: Kadro-
laşmasına engel olan dü-
zenlemeleri kaldırmak
amacıyla şef ve şef yar-
dımcılannın atamalarma
ilişkin yönetmeliği çıkar-
dı.
Sağlık Bakanı'nın sözlü saldınsına uğrayan Usta: Beni kovmaya hakkı yok
Başheldm yargıya gîdiyor
AHMETŞEFtK
TRABZON - Sağlık
Bakanı Osman Dur-
muş'un Trabzon Numu-
ne Hastanesi'ni ziyare-
tınden çok kısa bir süre
önce sürgün bildirimini
alan ve dışanda bakanı
karşüamadığı için maka-
nundan kovulan başhe-
kim Mehmet Usta yargı-
ya gidiyor. Durmuş ise
yaşanan tartışma ile ilgi-
li olarak, "Olav, başansız
siyasetçinin, siyasette
meştaurolma ga>Tetidir"
yorumunu yaptı.
MHP çevrelerinin bas-
kısıyla 6 ay önce görev-
den alınan, ancak bir ay
önce idare mahkemesi
tarafından görevine ia-
de ed*lcq TrazonNumu--
ne Hastanesi Başhekimi
Mehmet Usta, önceki
gün Sağlık Bakam Os-
man Durmuş'un hasta-
ne ziyaretinden birkaç
dakika önce Kocaeli
Devlet Hastanesi 'ne ge-
çici görevle gönderildi-
ğine ilişkin bildirimi al-
mış, hemen arkasından
odasına giren bakan tara-
fından hakarete uğraya-
rak makarrundan
tĞNELt FIRÇA ZAFER TEMOÇÎN
leryağdırmaya, beni ma-
kamımHan kovnun'a
muştu.
Cumhuriyet'in sorula-
nnı yamtlayan başheldm
Usta, programda olma-
dığı halde bakanı hasta-
neye kendisinin çağırdı-
ğını, ancak ziyaretin he-
men öncesinde kendisi-
ne sürgün bildiriminin
yapıldığını belirtti. Ola-
yın bir komplo olduğu-
nu yineleyen Usta şunla-
n söyledi:
"Orası bizinı makamı-
nuz. Ama saldırgan bir
üslupla, tahriklerle geldi
Sajın Bakan. Beş dakika
önce görevden ahp ben-
den bir şeyler bekliyor.
Elbeöe bfaam devletanla-
yışımız, saygnnız var. A-
ma hiç kimsenino kadar
inmnm huzurunda böy-
le davranmaya, hakaret-
Usta, Kocaeli'ye gön-
derilmesini yadırgama-
dığını, ülkenin her ya-
nında hizmet etmeye ha-
zır olduğunu, ancak has-
tanelerinde dört tane
doktordururken yaşanan
olaylar dikkate alındı-
ğında kendisine yapıla-
nın amaçlı olduğunu
söyledi. Geçici görev ko-
nusunda idari yargıya
başvuracağını belirten
Mehmet Usta, uğradığı
hakaretler ve kovuhna
oiayıyla ilgıli olarak da
Bakan Durmuş hakkm-
da tazminat davası aça-
cağını söyledi.
Trabzon'nun Çaykara
ilçesinin Uzungöl belde-
sinde basın mensuplan-
nın sorulannı yamtlayan
Osman Durmuş, basın
mensuplannın, Mehmet
Usta'mn başhekimliği
döneminde başanlı işler
yaptıgını ifade etmeleri
üzerine şu yanıtı verdi:
"Benim hastaneden
beklentim, 7 trilyon Hra-
hk döner sermaye genri-
dir. Söz konusu kişinin
çahşüğı dönemde 2 trü-
yon liralık döner serma-
ye geüri oluştu. Yerine ge-
len arkadaşunızınçahşu-
ğı 6 ayhk dönemde ise 2
trilyon Kralık döner ser-
mayegelirioldu.''
Osman EHırmuş'a tüm siyasi partilerden ve ilgili meslek odalanndan tepki yağdı
CHP: MHP gerçek yüzünü gösteriyor
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Sağlık
Bakanı Osman Durmuş'un meslek örgütle-
ri ile sağlık çalışanlanna dönük baskısına
tepki yağdı. DSP, CHP ve FP yöneticileri,
koalisyon ortağı MHP'nin gerçek yüzünü
sergilediğini, Osman Durmuş'un partinin
geleneksel anlayışmı gösterdiğini savundu.
Türk Tabipleri Birliği'nden (TTB) dün
yapılan yazıh açıklamada. Sağhk Bakanlı-
ğı'nda son bir yıldır giderek artan biçûnde
yaşanan keyfı yönetim tarzınm kaygı yarat-
rtğı vurgulanarak, "Bu keyfi yönetim tarzn
nın sonlanması için hekünlerin hep birtikte
ve ilketi tutum abnalannm değerine bir kez
dahaişaretederiz" denildi. Açıklamada, ge-
rekçesi ne olursa olsun Durmuş'un nezaket
sımrlan dışında tutum izlemesinin kabul
edilemez olduğu kaydedildi.
DSP Izmir Milletvekiii Suat Çagİayan,
Trabzon'da partizan uygulamalardan biri-
nin yaşandığım beürterek, bu uygulamala-
ra karşı birilerinin tepki göstermesi gerek-
tiğini kaydetti.
FP Genel Başkan Yardımcısı MehmetBe-
karoğlu, bakanın davranışım yadırgamadt-
ğım, bunun MHP'nin geleneksel anlayışı
olduğunu söyledi.
CHP Genel Başkan Yardımcısı tnal Ba-
tu da Durmuş'un göreve geldikten bu yana
sergilediği "yakışıksız" davramşlanna bir
yenisini eklediğini belirterek, "CHP olarak
Bakan'ın bu davranışım kmryoruz" dedi.
CHP Genel Sekreter Yardımcısı Beldr
Yurdagül de MHP nin gerçek yüzünün bu
olaylarda ortaya çıktığına işaret ederek,
"Başbakan'ı göreve davet edryoruz" dedi.
Türk Eczacılan Birliği Genel Sekreteri
(TEB) Betül BOgetekin de tüm hastanelerde
ve bakanlıkta hekim kıyımını sürdüren Dur-
muş'un, Refik Saydam Hıfzıssıhha Merke-
zi ve Üaç-Eczacılık Genel MüdürKikleri'nde
de eczacı kıyımı yaptığma işaret etti.
SlFIR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR
Yılmaz
'Cem'k
sorun *
çıkmaz'
ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - Devlet Bakam
ve Başbakan Yardımcısı
Mesut Yıhnaz. AB ile
ilişkilerde iç
koordinasyonun
Dışişleri Bakanlığı ile
hiçbir sorunun
yaşanmayacağını, ancak
bu konuda gerekli dış
temaslannın süreceğini
söyledi. Yıhnaz,
"Bütün dış temaslar,
Dışişleri Bakanlığı çatıa
altuıda yürütülecek"
dedi.
Tartışınalar anlarnsız
Yıhnaz, dün Türk-Iş
Genel Başkanı Bayram
-Meral ve beraberindeki
heyetle görüştü.
Yılmaz, AB ile
ilişkilerin iki elden
yürütülmesinin bir
koordinasyon sorunu
yaratıp
yaratmayacağının
soruhnası üzerine, AB
üyeliğinin Türkiye'nin
en önemli projesi
olduğunu, tartışmalan
anlamlı görmediğini
söyledi.
inceleme
2lngiliz
parlamenter
Hasankeyf'te
DİYARBAKJR
(Cumhuriyet Bürosu) -
Ingılız hükümetınce
görevlendirilen iki
parlamenter,
Hasankeyf'i su altuıda
bırakacak olan Ilısu
Barajı için verilecek
kredi konusunda • • ->
bölgede incefeme ''"'-'
başlattı-.
Kredi için
karar verecekier
Ingiltere Parlamentosu
Insan Haklan
Komisyonu Başkanı ve
Işçi Partisi Milletvekili
Ann Chvyd ile
Muhafazakâr kanattan
Peter LJoyd, hükümete
Ilısu Barajı'na
verilecek kredi
konusunda yol
göstermek üzere
hazırlayacaklan rapor
için bölgede bir dizi
ternaslarda bulunuyor.
Dün beraberinde CHP
Genel Sekreter
Yardımcısı Şule Bucak
ile birlikte Diyarbabr'a
gelen Ann Chvyd ve
Peter Lloyd,
IHD Genel Başkan
Yardımcısı Avukat
Osman Baydemir,
Mimarlar Odası
Diyarbakır Şubesi
yöneticileri,
Olağanüstü Hal Bölge
Valısı Gökhan
Aydıner, Hasankeyf
Kurtarma Platformu
temsilcileri ve
Diyarbakır Barosu
Yönetim Kurulu
üyeleri ile birer
göriişme yaptılar.
oralcalislar@yahoo.com
Körfez depremi sırassnda yardıma
gelenlere "Yabancılan istemiyonız,
biz her şeyi yapanz" diyen milliyetçi
Sağlık Bakanı Osman Durmuş'u
eleştirmiştim. O da benim hakkımda
şikâyette bulunmuştu. Istanbul Sav-
cılığı, bu şikâyeti dava açmak için ye-
terli görmedi ve takipsizlik karan ver-
di. Durmuş'un karariı bir bakan oldu-
ğunu işte tam o sırada öğrendim. Ta-
kipsizlik karanndan hoşlanmadı ve
kendi seçim böigesi olan Kınkkale'de
savcılığa başvurdu. Kınkkale Savcı-
lığı da hemşerileri olan bakanın bu_
fatebini reddetmedi, takipsizlik kara-
n verilen dosyayı yeniden açtı. Şim-
di Ankara mahkemelerinde Dur-
muş'a hesap veriyoruz.
Trabzon'da yaptıklarını gördükten
sonra, Sağlık Bakanı Sayın Osman
Durmuş'tan özürdiliyorum. Onun ce-
lallenmiş halini görünce korkuya ka-
pıldım. Hiç olmazsa biz gazeteciler
hakkında yalnızca dava açıyor. Ya,
Trabzon Numune Hastanesi Başhe-
kimi Mehmet Usta'ya yaptıklarını
bizlere de yapsaydı? Allah ondan ra-
zı olsun! Elleri, dilleri dert görmesin.
Durmuş'ta Geleceğimizi Görüyorum
Durmuş ülkücü gelenekten geliyor.
Ülkücüler, 12 Eytül askeri darbesin-
den sonra 5000'den fazla cinayetten
yargılandılar. 'Sonunda çoğunluğu
beraat etti, haklannı yemeyelim. Ib-
rahim Çiftçi, Ooğan Öz cinayetin-
den; Oral Çelik, Abdi Ipekçi cinaye-
tinden aklandı. Osman Durmuş'un
da adı çeşitli olaylara karışmıştı. Çok
eminim ki o da aklanmıştır.
_ Onlar her seferinde ak-pak oiduJar.
Biz solcular ise, bir yazı, bir konuş-
ma yüzünden adaletten yakamızı bir
türiü kurtaramadık. MHP milletvekil-
leri içinde, geçmişte çeşitli cinayet
olaylanndan arananlann da zamana-
şımı sayesinde kurtulduğu herkesin
malumu. Neyse geçmişe takılıp kal-
mayalım, önemli olan ülkemizin ge-
leceği. Ben Sağlık Bakanı Osman
Durmuş'ta ülkemizin geleceğini gö-
rüyorum.
Bu haşmetiyle bizi Avrupa Birliği'ne
soksa soksa o sokar. Kendisinde bir
belagat var ki şaşırdım kaldım. "Ter-
biyesiz herif" derken atalanmızı ha-
tırlamamak ne mümkün. O, bu yüce
davranışıyla bakanlığın saygınlığını
da korumuş oldu. Özbeöz Türk olan
Hun Imparatoru Atilla nasıl Avrupa'yı
titrettiyse Durmuş da, Hıristiyan ku-
lübü Avrupa Birliği'ni titretebilir. Avru-
pa Birliği delegasyonu hazır buraday-
ken Durmuş'un Trabzon kasetlerini
çoğaltıp onlara da izlettirmekte yarar
var. GörsünJer TürkJer neymiş dâ,
kendilerine gelsinler. Bu sayede iti-
razlanndan da vazgeçebiliıier.
Yok efendim, Türkiye'de işkence
varmış, yargısız infazlarsürüyormuş,
faili meçhuller hâlâ devam ediyor-
muş, cezaevlerinde insanlara kötü
muamele ediliyoımuş. Azınlık hakla-
n genişletilmeliymiş. Kürtçe, TV ve
radyolarda konuşulmalıymış. Insan-
lar düşünceleri nedeniyle tutuklan-
mamalıymış.. mış da mışşş...
Son Türk devletinin sağlığından '
sorumlu bakanımız onlara hadlerini
bildirir, tıpkı Gölcük depreminde ol-
duğu gibi. Bir kere bizim Avrupa'ya
glrmek gibi bir derdimiz olmadığı da
onlara bir türlü anlatılamıyor. "Bir
Türkdünyaya bedel", Avrupalılar ön-
ce bunu kavramalı. Ikincisi, Türkiye
kendine özgü bir ülke, demokrasi bu
ülke için çok da gerekli değil. Ya de-
mokrasi yüzünden ülkemiz parçaia-
nırsa? Işin bu yanı üzerinde hiç dü-
şünülmüyor. 1961 yılında bir anaya-
sa yapıidj, bu Jüksanayasa yüzünden
memteketin başına gelmedik kalma-
dı. Türkiye Işçi Partisi gibi sosyalist
bir parti bile Türkiye Büyük Millet
Meclisi'nin kutsal çatısı altına girdi.
1982 Anayasası öyle mi? Bakın
sosyalistler giremediği gibi, sosyal
demokratlann da önü kesildi. Mecli-
simiz, milliyetçi ve mukaddesatçı bir
Meclis olarak dünya âleme örnek
oluyor. Eminim Sağlık Bakanımızın,
Avrupa Birliği konusunda derin çö-
zümlemeleri vardır. Ben Trabzon'da-
ki derin konuşmasını TV'lerden tek-
rar tekrar izledikçe aşka geliyorum,
heyecanlanıyorum. MHP'nin değişti-
ğini söyleyenlere de kızıyorum. De-
ğişmediler, onlar şanlı geçmişleriyte
bir 9 ışjk gibi parlıyorlar.
Ben diyorum ki, Osman Durmuş,
Ecevit'in yerine başbakan olsun. Bir-
çok sorunumuz radikal şekilde çö-
züme ulaşır. Zaten, şimdi olmazsa
gelecekte mutlaka olacak. Türkiye,
insan hakları konusundaki tavnyla,
Kıbns'ta casus gazetecileri hapisle-
re tıkarak, cezaevlerinde buldozer-
lerle kol kopararak adım adım ilerti-
yor. Bu işin sonu aydjnliJc
"Yeşirm MİT tarafından afınan ifa-
desinde kahramanlık dolu öyküsünü
dinledikçe, bu ülkenin başına artık
Osman Durmuş'un geçmesi gerek
diye düşünüyorum. Trabzon'da dev-
let adına yaptığı gösteri, hafızaları-
mızdan yıllarcasilinmeyecek. Onu bir
gün devletimizin başında gördüğü-
müzde hep Trabzon'u hatırlayacağız.
Onu unutanlara Gölcük depreminde-
ki çıkışlannı anımsatacağız.
MHP'de ve Osman Durmuş'ta ülke-
mizin geleceğini görüyorum. Umutla
bekliyorum.