Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 1 TEMMUZ 2000 CUMARTESİ
HABERLER
DUNYADA BUGUN
ALİ StRMEN
Ya28Şubat0bnasaydı?
Deniz Kuvvetleri'nin 16. Komutanı, Başba-
kanlık Danışmanı, Büyükelçi, Em. Oramiral Gü-
ven Erkaya'nın vefatı üzerine, inanç bezirgânı
takımının gazetelerinin yaptıklan yayınlar ile
Türk Silahlı Kuvvetleri'nin çeşitli yetkili kişileri-
nin yanıtları ve kamuoyunun tepkisi, "28 Şubat
süreci"ri\ yeniden tartışma gündeminin ön sı-
ralanna oturttu.
TSK'nin açıklamalan, bu kuruluşumuzun, "28
Şubat süreci"nin devam etmekte olduğu ve la-
ik cumhuriyeti tehdit eden tehlikeler sürdükçe
de durumun değişmeyeceği konusunda, daha
önceki açıklamalarda da beiirtilen istencin gü-
cünü koruduğunu göstermektedir.
Aynı şekilde, kamuoyunun ve her konuda ol-
masa bile, kimi alanlarda onun görüşlerinin yan-
aması olan medyanın büyük bölümünün tutu-
mu da görüşlerin bu istenç doğrultusunda ol-
duğunu ortaya koymaktadır.
Bu arada, laikliği korumaya yönelik hareke-
tin, o günkü baş hedefi RP'nin devamı FP ile,
onun iktidar destekçiliğini yapmışolan DYP'nin
son seçimlerde uğradıklan oy kayıplan da ka-
muoyunun çoğunluğunun 28 Şubat'ın karşısın-
da mı, yoksa yanında mı yer aldığını ortaya ko-
yan bir göstergedir.
Ancak, aynı şeyi, parlamentoyu oluşturan si-
yasi partiler ve aralannda DSP'nin de bulundu-
ğu koalisyon ortakları konusunda söylemek
mümkün değil. Aynı zamanda Başbakanlık Da-
nışmanı olan merhum Erkaya'nın cenaze töre-
ninde, hükümetin böylesine mahcup ve cılız
temsili, yürütmenin bu konudaki tereddütlerini
açık biçimde gösteriyor.
Ya ölen, her yanda okullar açmış bir tarikat li-
deri olsaydı...
• ••
Bir noktayı açıklığa kavuşturalım: Kâmil (ol-
gun, gelişmiş) demokrasiden yana olan hiç kim-
se 28 Şubat ile iftihar etmez.
Siz, Cezayir olaylan dolayısıyla, indirme yap-
mış ve iktidar değiştirmiş, Oe Gaulle'ün işba-
şına gelme sürecinin yolunu açmış, paraşütçü-
ler harekâtı ile bu girişimin-sonunda Fransız de-
mokrasisinin önünü açmış olmasına karşın ifti-
har eden demokrat bir Fransız gördünüz mü
hiç?
Tabii ki onlar da, kendi demokrasilerinin ken-
di tıkanıklıklannı, böyle olağandışı yöntemlere
ihtiyaç olmaksızın, kendi kurumlan ile aşmış ol-
malannı yeğlerierdi.
Ama toplumsal yaşamda, amaç bağcı döv-
mek değil, üzüm yemek, yani yurttaşın ve bire-
yin özgürlüğü ve refahı olduğuna göre, girişim-
ler, sistemi normal rayına soktuktan ve adil ol-
mayan sonuçlara yol açmadıktan sonra, °Evet,
bugün sistemimiz daha iyi işliyor, ama onun te-
melinde şu olağandışı girişim olduğu için ben
buna karşıyım ve sonuç ne olursa olsun, sonu-
na kadar da karşı olacağım" diyen Fransızlann
kamuoyunda destek bulabileceğini düşünebi-
liyor, bu yönde bir gelişmeye tanık oluyor mu-
sunuz?
Aynı şekilde, Portekiz'i 40 yıllık sivil Salazar
cuntasının dikta ayıbından demokrasiye, ah-
mak bir kolonyalizmden AB üyeliğine götüren
yolu açan 1973 Karanfiller Devrimi'ni, kaynağın-
da askeri müdahale olduğu için karalamaya ça-
lışan bir demokrat gördünüz mü?
•••
Bu tür garip "demokratlari", ancak daha de-
mokrasinin tanımını bile doğru dürüst yapama-
mış, zihnen azgelişmişortamlardafilizlenip, şe-
riatçılaria giriştikleri koalisyon sayesinde gürül-
tü koparabilirler.
Şimdi, Sıvas olaylannın yıldönümüne birgün
kala, bir de "28 Şubat süreci yaşanmasaydı ne
o/urc/u"sorusunun yanıtını, Sıvas olaylannı, Hiz-
bullah olayını, Hizbullah - Iran - Refah bağlan-
tısını gün yüzüne seren ve tanklan sokağa dö-
ken, Sincan'daki Kudüs Gecesi'ni, Akrt ve ben-
zeri varakparelerin kışkırttıklan cinayetleri göz
önünde bulundurarak soğukkanlı bir biçimde
düşünelim.
Ne gibi bir sonuca vannz dersiniz?
Suriyeli yetkililerle görüsmus
Şam 9
1a Cemil
Bctyıkgerginliği
ALPERBALU
ANKARA-PKK'nin
Başkanlık Konseyi üye-
lerinden Cemil Bayık'ın
yaklaşık 1 ay önce Suri-
ye'ye giderek üst düzey
güvenlik yetkilileriyle
temaslarda bulunması,
yumuşama sürecine gi-
ren Ankara- Şam ilişki-
lerine gölge düşürdü.
tstihbarat bınmlen-
nin belirlemelerine göre
Cemil Bayık, Hafiz E-
sad'ın ölümünden kısa
süre önce Suriye'ye git-
thıS'gun Şam veçcvrc"
sinde konaklayan Ba-
yık, Suriye'de kaldığı
süre içinde Içişleri Ba-
kanlığı ve tstihbarat
Teşkilatı Muhaberat'ın
yetkilileriyle görüştü.
Kamışlı ve çevresinde
bulunan PKK militanla-
nyla bir araya gelerek
durum değerlendirmesi
yaptı.
Bayık'ın Suriyeli yet-
kililerle temaslan sıra-
sında, Şam yönetimin-
dentt
PKK'yeyardnnla-
nnı arttırmalannı,
Şam'ın kuzeyinde bulu-
nan ve Adana mutaba-
kaünın ardmdan kapa-
tılan kampın yeniden
açılmasmı, Suriyeli
KürtlerinPKK'yekabl-
malanna izin verilmesi-
ni ve Kürtlerin maddi
yardımlanm artünna-
huını" istediği öğrenil-
di. Türkiye, Adana mu-
tabakatı çerçevesinde
PKK'li bir terörist olan
Bayık'm Suriye'de te-
maslarda bulunmasına
izin verilmesinin nede-
nini Şam yönetimine
soracak. 2. Ordu Komu-
tanı Orgeneral Aytaç
Yalman başkanlığında-
ki Türk askeri heyeti
temmuz ayı başında
Adana mutabakatı çer-
çevesinde gerçekleştiri-
lecek toplantıda Türki-
ye'nin rahatsızlığını Su-
riyeli muhataplanna ile-
tecek.
10 kişinin öldürülmesi eylemine katılan Tahsin Kara ve 20 sanıklı Hizbullah davasına başlandı
6
MoDa emir verdi, öldürdük'DtYARRAKIR (Cumhuriyet Büro-
su)-'Mefle Ahmet' kod adh Hızbullah-
çı Tahsin Kara. örgütün 8. adarru ko-
numunda bulunan Karacadağ bölgesi
sorumlusu 'Molla Ubeyduüah' kod ad-
b Abdullah Musilioğullan'nın talıma-
n doğrultusunda biıçok öldûrme ve ya-
ralama eyleminin gerçekleştirildiğini
açıkladı.
Hizbullah'ın üst düzey sorumlula-
nndan Cemal Tutar ile siyasi soruralu
EdipGümüş, itirafçı olmadıklannı öne
sürdüler.
Diyarbakır'ın Tezgeçer köyünde
fahri imam olarak görev yapan ve Hiz-
bullah öıgütü adına 10 kişinin öldürül-
mesi eylemine katılan Tahsin Kara'nın
da aralannda bulunduğu 20 sanıklı
Hizbullah davasına başlandı. İtirafçı
olup pişmanlık yasasından yararlan-
mak isteyen Tahsin Kara, duruşmanm
gizli olarak yapılmasını isteyince mah-
keme heyeti dinleyici ve sanıklann dı-
şan çıkanlmasını istedi.
Kara, duruşmada, kendisinin Hiz-
bullah örgütü üyesi Mustafa Alaba-
hk'ın tavsiyesi ile Tezgeçer köyüne git-
tiğini ve burada köy muhtan Arif Ala-
bahk'ın Hizbullah örgütü sempatizanı
olması nedeniyle köyde kendisine fah-
ri imamlık yapması için izin verdiğini
amçhm
belirtti. Hizbullah terör örgütü adına
uzun yıllar faabyet yürüttüğunü, cami
imamlanyla bir araya gelerek kendi
aralannda toplantılar düzenlediklerini
kaydeden Kara, PKK'li ve PKK
sempatizanlan ile devlete yakın olan
kişileri tespit edip ölüm karan aldıkla-
nnı söyledi.
Diyarbakır'ın Çınar ilçesinde 1992-
GAZtANTEP (Cumhuriyet) -
Gaziantep'te, örgütün öldürülen
lideri Hüseyin VeBoğJunun makam
aracı olarak kullandığı tankerin
ardından Hizbullah'ın insan ve silah
naklinde kullandığı bir kamyonet ile
kurye işinde çalıştınlan bir
motosikleti de ele geçirüdi.
Yakalanan 6 kişinin ise 22 kişinin
öldürülmesi eylemine katıldıklan
açıklandı. Gazıantep Emniyet
94 yıllan arasında 10 silahlı eyleme ka-
tüdığını itiraf eden Tahsin Kara, bu ey-
lemlerde Ali Kaya, Şeylımus Kaya, Ha-
bip Dağtekin; Çınar ilçesine bağlı Bel-
litaş köyünde çobanlık yapan Mehmet
SahAçıİTemurSıacuKazunGükr,Sa-
Kh Ozmen ve Mahmut adh bir taksi şo-
förü; Çınar'da fahri imamlık yapan Ab-
döisebun Kmnaz, Çanklı köyü muhta-
Müdüıü Ali Kalkan düzenlediği
basın toplantısında, tbrabJm
Akyüz, Hayrettin Şahik, Habip Kaya,
Muhanuned Varol, thsan Kaya ve
Abdurrahman Akyûz'ün
yakalanmasıyla ilgıli çok önemli
ipuçlanna ulaşıldığını söyledi.
Gazıantep'teld örgüt evinde 9
Şubat'ta yakalananlardan tbrahim
Akyûz'ün ele geçirilen tankerin
sahibı olduğunu belirtti.
n Aziz Azizoğlu'nun öldürülmesi, Ca-
hide Kaya'nın yaralanması, Mehmet
Sait Durmaz'uı kaçuılıp sorgulanması
eylemlerine katıldığını itiraf etti. Yargı-
lama, sanıklann tutumluluk hallerinin
devamına karar verilerek ertelendi.
Öte yandan Hizbullah'ın üst düzey
yöneticilerinden Cemal Tutar ve Edip
Gümüş, Dicle Üniversitesı llahiyat Fa-
kültesi'nde okurken Hizbullah adına fa-
aüyetlerde bulunduğu gerekçesiyie T-
CY'nin 168. maddesi uyannca 15 yıla
kadar hapis istemiyle tutuklu bulunan
Mehmet Raci Aksoy'un yargılanması
nedeniyle 3 No'lu DGM heyeti karşısı-
na tanık olarak çıktılar.
Raci Aksoy'u tanımadığını belirten
Tular, Hizbulkhçılarhakkında çeşitli ör-
güt evlerinde ele geçirilen özgeçmiş ra-
porlan ile ilgıli açıklamalarda bulundu.
Tutar, özgeçmişraporlannındelil olarak
kabul edilemeyeceğini öne sürdü
Turan Cenc
Taraşüt'te
tıkanan
bir şey yok'
ANKARA (Cumhuri-
yet Bürosu)-Emniyet Ge-
nel Müdürü Turan Geoç,
'Paraşüt' operasyonu ko-
nusunda "Yeterli rüzgân
butamadık" diyen Savcı
Talat Şalk'ın görüşüne
katılmadı.
Turan Genç, Emniyet
Genel Müdürlüğü'nde
düzenlenen 'Bomba tm-
ha Uzmanuğı Temel Eği-
tim Kursu' sertifika töre-
ninden sonra gazetecile-
rin sorulannı yanıtladı.
Bir gazetecinin, Alaattin
Çaüoa ile Nuri Emn'in
adamlan arasında Istan-
bul'da süren olaylann ön-
lenmesine yönelik çalış-
malan sorması üzerine,
Genç, "Bununönlenmesi
için her iki tarafin da dı-
şanda bulunan adamlan
gözaltma aundı. Hakla-
nnda soruşturma yapıh-
yor. Yargıya tesöm edile-
cekler. Tabii onlar da ce-
zaevine girecelder. Ceza-
evteri bizim kontrolümûz
dışmda. Dolayısıyla bizim
cezaevinde olup bitenden
haberimiz var da müda-
hale etme imkânımız
yok" diye konuştu. Aynı
gazetecinin, "Taömatlar
cezaevinden çıkıyorgörü-
nüyor" sözlerine Genç,
"Cezaevinden herhangi
bir şekilde çıkıyor. Tabii
onlann ziyaretçilerinden,
avukaüanndan, cep tele-
fonlanndan çıkıyor. Bir
yerfcrden çıkıyor. Kay-
nak, yol buluyorlar, çıkı-
yorlar. Cezaevleri kontro-
lûmüzdışmda, ama biz dV
şanyahlkimiz" karşılığı-
nı verdi. Emniyet Genel
Müdürü, "Pofismönleyici
rol oynaması, olaylar çık-
madan önce beUrlemesi
gerekmiyor mu" sorusu-
na da şu karşılığı verdi:
"Potis rolünü oynamı-
yor mu, dışandakileri ya-
kalamıyor mu? Polisi suç-
lamanm bir anlanu, gere-
ği var mı? Yani poUs, gö-
revini yapmadı da mı' ya-
pamıyor' denitiyor. Yoksa
sadece soru sormak için
mi deniKyor, orasım anla-
yamadnn."
ÎĞNELİ FIRÇA ZAFERTEMOÇtN
TBMMKomisyonu 'nun Ulucanlar Cezaevi raporu
Otorite 'öldürerek'sağlandıANKARA (Cumhuriyet Büro-
su) - TBMM İnsan Haklannı tn-
celeme Komisyonu, 26 Eylül
1999 tarihüıde 10 tutuldu ve hü-
kümlünün ölümü, 40'ının da ya-
ralanması üe sonuçlanan olaylar-
la ilgili hazırladığı raporu, "dev-
letin cezaevinde otoriteyi, öldûre-
rek sağladığuu" ortaya koydu.
Raporda, ölümle sonuçlanan
olaylann altında, cezaevi yöneti-
cilerinin iddia ettiği gibi "yoğun
tünel istihbarab, firar hazırhğt-
nm" değil, "devletotoritesinmte-
sis edilmesi amacınm yatnğı
n
na
işaret edildi. Ölümlerin. "işkence
ve öldürme amaçlı fîflkr" sonucu
gerçekleştiğinin belirtildiği rapor-
da, "sUahh müdahalenin zorunhı
obnayabileceğme" işaret edildi.
Raporda, operasyon emrini ve-
renler ve uygulayanlann, "kasü
aşan şekildeçokfazla şiddet uygu-
layarak" ölümlere yol açtığı so-
nucuna vanldı. Sonımlular için
soruşturma açılması istenen ve
açılan davada sadece tutuklu ve
hükümlülerin "sanık" gösteril-
mesinin eleştirildiği raporun bazı
bölümleri özetle şöyle:
• Koğuş işgali 2 Eylül 1999
günü gerçekleşmiştir. "Müdaha-
le için mçin 24 gün beklenmiştir"
sorusuna yedcililer, "Bu arada ge-
rek tutuklu ve bükümhılerle, ge-
rekse aikleriyle temas kurulmuş,
kan dökülmeden uzlaşma olsun
istenmiş.Ama tutuklu vehüküm-
lüler geri aüm atmamışör" ceva-
buıı vermektedirler. Daha önce-
ki benzer eylemlerde olduğu gi-
bi bir uzlaşma arayışı olsaydı, tu-
tuklu ve hükümlülerin koğuş ta-
lepleri değerlendirilebilirdi.
• Cezaevini gözetim ve dene-
timyetkisüıesahipsavcının, ger-
ginliğin zirvede olduğu bir anda
izne aynhnası ilginçtir.
• Operasyonu yöneten komu-
tanlar içerden yoğun ateş geldi-
ğinden karşılık verildiği söyle-
mektedirler. 3 tutuklunun av tü-
feği kullanılarak arkadaşlannca
öldürüldüğu ifade edilmektedir.
Olaydan sonra yapılan aramalar-
da 1 Kalaşnikof marka otomatik
tüfet, 7 tabanca, 1 av tüfeği bu-
lunmuştur. Otomatik tüfek ilk
aramada bulunamamış, soruştur-
ma yapan bakanlık yetkililerine
bir PKK'li tutuklunun "flk ateş
otomatik tüfekten açddı" ıfade-
sinden sonra ortaya çıkanlmıştır.
SlFIR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR
Adliye önünde protesto ettiler
Avukatlardaıı
F tipi eylemi
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Çağdaş Hukukçu-
lar Derneği Genel Başkanı An" Ersin Gür ile beraberin-
deki bir gnıp avukat, adliye önünde F tipi cezaevi pla-
nını protesto ettiler. Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk,
hemangi bir kaygıya meydan vermeden cezaevlerinin en
iyi ve güvenlikli biçimde yönetihnesini sağladıklannı
ileri sürdü.
Ali Ersin Gür ve beraberindeki avukatlar dün sabah
saatlennde Ankara Adliye Sarayı önünde bir araya gel-
diler. Adalet, Içişleri ve Sağlık bakanlddan tarafından
hazırlanan ve 17 Ocak 2000 tarihüıde yürürlüğe giren
"Cezaevi Protokolü" ile yeni yapılmakta olan F tipi ce-
zaevlerinin kaldınl-
masını isteyen avu-
katlar, "Savunma
hakkumzengeflene-
mez. PoBsdevleti de-
ğü, hukuk devleti"
ve "Hücreterölüm-
dür, izin vermeyiz"
sloganlannı atarak
Türkiye Barolar
Birliği'ne (TBB)
kadar yürüdüler.
Grup, protokole
karşı daha önce alı-
nan ve ertelenen ey-
Iem kararlanmn ye-
niden yaşama geçi-
rilmesine yönelik
taleplerini içeren bir
dilekçeyi Barolar
Birliği Müdür Yar-
dımcısı Kadir A-
cun'a verdi. Gür, çı-
kışta gazetecilere
yaptığı açıklamada,
"Cezaevi Protoko-
lü'' ile savunmanın
bertaraf edildiğini
söyledi. Daha sonra
Adalet Bakanı Türk
ile görüşmek üzere
Adalet Bakanlığı
önüne gelen avukat-
lar, polis engeli ile
karşılaştılar. Polis-
ler; avukatlara, ken-
dilerini bakanlığa
alamayacaklan yö-
nünde talımat aldık-
Silah bulundu
Bayrampaşa
Cezaevi'nde
yineskandal
tstanbui Haber Servisi -
Bayrampaşa Cezaevi'nde
yapılan aramalarda 1 adetta-
banca ile 8 adet telsiz tele-
fon, 5 plaka esrar ve 29 adet
kesici alet ele geçirildi.
Cezaevinin adli bölüm D
WokD-l,D-2,D-4,D-10ve
K-2 ile K-3 koğuşlannda,
önceki akşam Halkalı 1., 2.
ve 3. Jandanna Komando
bölüklerinin de katıldığı kıs-
mi arama gerçekleştırildi.
Aramada, 8 adet telsiz tele-
fon, 2 adet şarj cihazı, 1 adet
9 milimetre çapında Brow-
nıng marka tabanca, 2 adet
şarjör, 25 adet mermi, 5 pla-
ka esrar, 1 adet cep telefon
kartı, 29 adet kesici alet ele
geçirildi.
Aranan D-2 ve D-10 ka-
ğuşlan, bir süre önce ceza-
evinde meydana gelen, 2 tu-
tuklunun ölümü ile 2 cezaevi
görevlisi ve 6 tutuklunun da
yaralandığı olaylann çıktığı
koğuşlar olarak biliniyor.
lannı ve isterlerse 5
kişilik bir grupla müsteşar İnsan Erbaş'ın görüşeceğini
söylediler. Bunu kabul etmeyen avukatlar bakanlığa gir-
mek isteyince, emniyet güçleri müdahale etti. Polisin mü-
dahalesi üzerine Gür'ün başkanlığında 6 kişilik bir grup
Erbaş'Ia görüştü ve dernek üyesi avukatlann göriişme bi-
tene kadar bakanlık içinde beklemelerine izin verildi.
Türk, Gür ile beraberindeki 11 avukatı Erbaş'Ia gö-
rüşmelerinin ardından makammda kabul etti. Kabulün
ardından gazetecilere açıklama yapan Türk, cezaevi pro-
tokolünün, cezaevlerinde ayn ayn görevleri olan Ada-
let, Içişleri ve Sağlık bakanlıklannın uyumlu bir çahş-
ma yapabılmesi için hazırlandıgını söyledi.
oralcalislar@yahoo.com
" 'Sana tek bir konu hakkında yet-
ki verilecek ve bu konu hakkında
bütün güç elinde olacak; Türkiye'de
bu yetkiyi ne için kullanırsın' diye
sorsalardı, sanınm cezaevlerini se~
çerdim. Af yasasından polis yetki
ve davranışianna, mahkûm hakla-
nndan işkenceye, cezaevleıi sınıha-
n içerisindeki her türtü detayı değiş-
tirmek ve insanca bir hale sokabil-
mek için kullanırdım hakkımı."
Geçen günlerde, elektronik pos-
tama, bu sözlerle başlayan bir mek-
tupgetdi. Mektubun attmda, ülkemt-
zin uluslararası alanda tanınan bir
balerinin imzası yer alıyordu. Yaşa-
mının önemli bir bölümünü yurtdı-
şında geçiren ünlü balerin Zeynep
Tanbay, haksızlığa ve tepkisizliğe
karşı isyan duygulan içindeydi. Bir-
çok gazeteci ve yazardan daha du-
yarlı bir dille, hücre tipi cezaevine
karşı çıkıyor ve bu konuda üzerine
düşeni yapmak istediğini söylüyor-
du. Mektubun geri kalanı şöyleydi:
"F tipi cezaevleri, başından beri
dikkatle izlediğim bir konu. Size, bu
F Tipi ve Bir Aydının Çığlığı
konuya sık sık değindiğiniz için çok
teşekküretmekistiyorum. Ama 'Ce-
zaevinden Hasta Manzaralan' ve
'Cezaevlerinden Mektup Var' yazv-
lannızı okuduktan sonra kalbimin
atışlan, beynimin algılama kapasite-
si ve sabnmın sınınnın 'srfır nokta-
sı'na ulaştığını hissettim. Sanki bu
konuda, hakkında en ufak bir satır
dahi okuyamayacakmışım gibi bir
duygu kapiadiiçimi. Herşeybirya-
na, hastanetere sevk edilen bu
mahkûmlara doktohar neden bir
şey yapamıyorlar? 'Bu mahkûm çı-
kamaz hastaneden, beyin tomogra-
fisi çekildi, durum acil* diyen birbaş-
hekimin sözü geçehi olamaz mı?
Doktohar topluca bir eylem yapıp,
hastaneye gelen mahkûm hastala-
nn hem bu şekilde hem de asker-
lerte aynı odada muayene edilme-
sı'ne, en azından etikaçıdan karşı çı-
kamazlar mı? Tedavilerin devamı
için bir mecburiyet koyamazlar mı ?
Bir de sizin, 'Biz ise elimiz kolu-
muz bağlı bu dramı seyrediyoruz'
cümleniz beni sıfır noktası'nın öte-
sine geçirdi. Hakikaten elimiz kolu-
muz bağlı mı? Her türiü olayı ve ha-
beri evimizin rahat koltuklannda
okuyup, izleyip kanıksıyoruz. Sonra
hiçbir şey yokmuş gibi yaşamımıza
devam ediyoruz.
Peki bu konuyu düşünüp de ya-
zan tek gazeteci siz, okuyup da ça-
resizlikten kahrolan tek insan ben
miyim? Hayır. Bu sorunun cevabı-
nın hayır olduğunu biliyorum; çün-
kü Uğur Mumcu 'nun cenaze töre-
ninde kalpleri aynı hızla atan onlar-
ca insan vardı; çünkü onlarca insan
'sürekli aydınlık için bir dakika ka-
ranlık' eylemini gerçekleştirdi. Aca-
ba şimdi bu onlarca insan toplu bir
eylem (yürüyüş, toplanış, oturuş
kalkışf?) bilemiyorum) yapamaz mı?
Acaba Cumhuriyet gazetesi, sivil
toplum örgütleri, ÖDP gibi partiler-
le böyle bir eylemi organize ede-
mez mi? Hele insanlığından, hak ve
hukuk anlayışından şüphe etmedi-
ğimiz bir cumhurbaşkanı varken?
Aynca Seattle'daki toplu eylem ve
sonucu hepimize iyi bir örnek değil
miydi? Aslında hiçbirimizin eli ko-
lu bağlı değil. Şu an eli kolu bağlı
insanlann hepsi cezaevlerinde za-
ten.
Siz bu satırtan okun\en 'Bunlan
biz de düşünüyoruz herhalde' diye
içinizden geçiriyorsunuz mutlaka.
Haklısınız, üsteliksizbukonulanya-
zarak bir şekilde görevinizi de yap-
mış oluyorsunuz. Pekiya ben? Ben
bütün bunlara hiçbir şey yapama-
manın çaresizliğini ve umutsuzlu-
ğunu yaşıyorum. Ben ne yapabili-
rim? Benim gibi bizler ne yapabili-
riz? Hakikaten hepimizin eli kolu bu
derece bağlı mı? O zaman hepimiz
lüks olduğu söylenen Ftipi cezaev-
lerine girelim de hiç olmazsa bu ka-
dar bile düşünmemize gerek kal-
masın!
Ben, F tipi cezaevlerine karşı ya-
pılacak eyleme katılmak ve gönüllü
olarak çalışmak istediğimi belirten
bu kutuyu işaretliyorum: X Bana bu
konuda yardımcı olabilir misiniz lüt-
fen?"
Zeynep Tanbay'ın insan duyariılı-
ğıyla, aydın olmanın sorumluluğuy-
la dolu bu mektubunun çok anlamı
var.
Onun bu mektubu, bu ülkede d e ^
mokrasiyi, insan haklannı, özgüriük-
leri savunmaya karariı, içi banş öz-
lemleriyte dolu, yürekli aydınlar ol-
duğunu gözler önüne seriyor.
Zeynep Tanbay'ı bundan birkaç
ay önce muhteşem bir bale göste-
risinde izlemiş ve kendisine "Teşek-
kürler Zeynep Tanbay" demiştim.
Şimdi bir başka alanda aynı duygu-
lar içinde bizlere cesaret veren yü-
rekli çıglığı için tekrar "Teşekküher
Zeynep Tanbay" diyorum.
Teşekkürier Zeynep Tanbay... Bin-
lerce kez...