27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 1 TEMMUZ 2000 CUMARTESİ HABERLER DUNYADA BUGUN ALİ StRMEN Ya28Şubat0bnasaydı? Deniz Kuvvetleri'nin 16. Komutanı, Başba- kanlık Danışmanı, Büyükelçi, Em. Oramiral Gü- ven Erkaya'nın vefatı üzerine, inanç bezirgânı takımının gazetelerinin yaptıklan yayınlar ile Türk Silahlı Kuvvetleri'nin çeşitli yetkili kişileri- nin yanıtları ve kamuoyunun tepkisi, "28 Şubat süreci"ri\ yeniden tartışma gündeminin ön sı- ralanna oturttu. TSK'nin açıklamalan, bu kuruluşumuzun, "28 Şubat süreci"nin devam etmekte olduğu ve la- ik cumhuriyeti tehdit eden tehlikeler sürdükçe de durumun değişmeyeceği konusunda, daha önceki açıklamalarda da beiirtilen istencin gü- cünü koruduğunu göstermektedir. Aynı şekilde, kamuoyunun ve her konuda ol- masa bile, kimi alanlarda onun görüşlerinin yan- aması olan medyanın büyük bölümünün tutu- mu da görüşlerin bu istenç doğrultusunda ol- duğunu ortaya koymaktadır. Bu arada, laikliği korumaya yönelik hareke- tin, o günkü baş hedefi RP'nin devamı FP ile, onun iktidar destekçiliğini yapmışolan DYP'nin son seçimlerde uğradıklan oy kayıplan da ka- muoyunun çoğunluğunun 28 Şubat'ın karşısın- da mı, yoksa yanında mı yer aldığını ortaya ko- yan bir göstergedir. Ancak, aynı şeyi, parlamentoyu oluşturan si- yasi partiler ve aralannda DSP'nin de bulundu- ğu koalisyon ortakları konusunda söylemek mümkün değil. Aynı zamanda Başbakanlık Da- nışmanı olan merhum Erkaya'nın cenaze töre- ninde, hükümetin böylesine mahcup ve cılız temsili, yürütmenin bu konudaki tereddütlerini açık biçimde gösteriyor. Ya ölen, her yanda okullar açmış bir tarikat li- deri olsaydı... • •• Bir noktayı açıklığa kavuşturalım: Kâmil (ol- gun, gelişmiş) demokrasiden yana olan hiç kim- se 28 Şubat ile iftihar etmez. Siz, Cezayir olaylan dolayısıyla, indirme yap- mış ve iktidar değiştirmiş, Oe Gaulle'ün işba- şına gelme sürecinin yolunu açmış, paraşütçü- ler harekâtı ile bu girişimin-sonunda Fransız de- mokrasisinin önünü açmış olmasına karşın ifti- har eden demokrat bir Fransız gördünüz mü hiç? Tabii ki onlar da, kendi demokrasilerinin ken- di tıkanıklıklannı, böyle olağandışı yöntemlere ihtiyaç olmaksızın, kendi kurumlan ile aşmış ol- malannı yeğlerierdi. Ama toplumsal yaşamda, amaç bağcı döv- mek değil, üzüm yemek, yani yurttaşın ve bire- yin özgürlüğü ve refahı olduğuna göre, girişim- ler, sistemi normal rayına soktuktan ve adil ol- mayan sonuçlara yol açmadıktan sonra, °Evet, bugün sistemimiz daha iyi işliyor, ama onun te- melinde şu olağandışı girişim olduğu için ben buna karşıyım ve sonuç ne olursa olsun, sonu- na kadar da karşı olacağım" diyen Fransızlann kamuoyunda destek bulabileceğini düşünebi- liyor, bu yönde bir gelişmeye tanık oluyor mu- sunuz? Aynı şekilde, Portekiz'i 40 yıllık sivil Salazar cuntasının dikta ayıbından demokrasiye, ah- mak bir kolonyalizmden AB üyeliğine götüren yolu açan 1973 Karanfiller Devrimi'ni, kaynağın- da askeri müdahale olduğu için karalamaya ça- lışan bir demokrat gördünüz mü? ••• Bu tür garip "demokratlari", ancak daha de- mokrasinin tanımını bile doğru dürüst yapama- mış, zihnen azgelişmişortamlardafilizlenip, şe- riatçılaria giriştikleri koalisyon sayesinde gürül- tü koparabilirler. Şimdi, Sıvas olaylannın yıldönümüne birgün kala, bir de "28 Şubat süreci yaşanmasaydı ne o/urc/u"sorusunun yanıtını, Sıvas olaylannı, Hiz- bullah olayını, Hizbullah - Iran - Refah bağlan- tısını gün yüzüne seren ve tanklan sokağa dö- ken, Sincan'daki Kudüs Gecesi'ni, Akrt ve ben- zeri varakparelerin kışkırttıklan cinayetleri göz önünde bulundurarak soğukkanlı bir biçimde düşünelim. Ne gibi bir sonuca vannz dersiniz? Suriyeli yetkililerle görüsmus Şam 9 1a Cemil Bctyıkgerginliği ALPERBALU ANKARA-PKK'nin Başkanlık Konseyi üye- lerinden Cemil Bayık'ın yaklaşık 1 ay önce Suri- ye'ye giderek üst düzey güvenlik yetkilileriyle temaslarda bulunması, yumuşama sürecine gi- ren Ankara- Şam ilişki- lerine gölge düşürdü. tstihbarat bınmlen- nin belirlemelerine göre Cemil Bayık, Hafiz E- sad'ın ölümünden kısa süre önce Suriye'ye git- thıS'gun Şam veçcvrc" sinde konaklayan Ba- yık, Suriye'de kaldığı süre içinde Içişleri Ba- kanlığı ve tstihbarat Teşkilatı Muhaberat'ın yetkilileriyle görüştü. Kamışlı ve çevresinde bulunan PKK militanla- nyla bir araya gelerek durum değerlendirmesi yaptı. Bayık'ın Suriyeli yet- kililerle temaslan sıra- sında, Şam yönetimin- dentt PKK'yeyardnnla- nnı arttırmalannı, Şam'ın kuzeyinde bulu- nan ve Adana mutaba- kaünın ardmdan kapa- tılan kampın yeniden açılmasmı, Suriyeli KürtlerinPKK'yekabl- malanna izin verilmesi- ni ve Kürtlerin maddi yardımlanm artünna- huını" istediği öğrenil- di. Türkiye, Adana mu- tabakatı çerçevesinde PKK'li bir terörist olan Bayık'm Suriye'de te- maslarda bulunmasına izin verilmesinin nede- nini Şam yönetimine soracak. 2. Ordu Komu- tanı Orgeneral Aytaç Yalman başkanlığında- ki Türk askeri heyeti temmuz ayı başında Adana mutabakatı çer- çevesinde gerçekleştiri- lecek toplantıda Türki- ye'nin rahatsızlığını Su- riyeli muhataplanna ile- tecek. 10 kişinin öldürülmesi eylemine katılan Tahsin Kara ve 20 sanıklı Hizbullah davasına başlandı 6 MoDa emir verdi, öldürdük'DtYARRAKIR (Cumhuriyet Büro- su)-'Mefle Ahmet' kod adh Hızbullah- çı Tahsin Kara. örgütün 8. adarru ko- numunda bulunan Karacadağ bölgesi sorumlusu 'Molla Ubeyduüah' kod ad- b Abdullah Musilioğullan'nın talıma- n doğrultusunda biıçok öldûrme ve ya- ralama eyleminin gerçekleştirildiğini açıkladı. Hizbullah'ın üst düzey sorumlula- nndan Cemal Tutar ile siyasi soruralu EdipGümüş, itirafçı olmadıklannı öne sürdüler. Diyarbakır'ın Tezgeçer köyünde fahri imam olarak görev yapan ve Hiz- bullah öıgütü adına 10 kişinin öldürül- mesi eylemine katılan Tahsin Kara'nın da aralannda bulunduğu 20 sanıklı Hizbullah davasına başlandı. İtirafçı olup pişmanlık yasasından yararlan- mak isteyen Tahsin Kara, duruşmanm gizli olarak yapılmasını isteyince mah- keme heyeti dinleyici ve sanıklann dı- şan çıkanlmasını istedi. Kara, duruşmada, kendisinin Hiz- bullah örgütü üyesi Mustafa Alaba- hk'ın tavsiyesi ile Tezgeçer köyüne git- tiğini ve burada köy muhtan Arif Ala- bahk'ın Hizbullah örgütü sempatizanı olması nedeniyle köyde kendisine fah- ri imamlık yapması için izin verdiğini amçhm belirtti. Hizbullah terör örgütü adına uzun yıllar faabyet yürüttüğunü, cami imamlanyla bir araya gelerek kendi aralannda toplantılar düzenlediklerini kaydeden Kara, PKK'li ve PKK sempatizanlan ile devlete yakın olan kişileri tespit edip ölüm karan aldıkla- nnı söyledi. Diyarbakır'ın Çınar ilçesinde 1992- GAZtANTEP (Cumhuriyet) - Gaziantep'te, örgütün öldürülen lideri Hüseyin VeBoğJunun makam aracı olarak kullandığı tankerin ardından Hizbullah'ın insan ve silah naklinde kullandığı bir kamyonet ile kurye işinde çalıştınlan bir motosikleti de ele geçirüdi. Yakalanan 6 kişinin ise 22 kişinin öldürülmesi eylemine katıldıklan açıklandı. Gazıantep Emniyet 94 yıllan arasında 10 silahlı eyleme ka- tüdığını itiraf eden Tahsin Kara, bu ey- lemlerde Ali Kaya, Şeylımus Kaya, Ha- bip Dağtekin; Çınar ilçesine bağlı Bel- litaş köyünde çobanlık yapan Mehmet SahAçıİTemurSıacuKazunGükr,Sa- Kh Ozmen ve Mahmut adh bir taksi şo- förü; Çınar'da fahri imamlık yapan Ab- döisebun Kmnaz, Çanklı köyü muhta- Müdüıü Ali Kalkan düzenlediği basın toplantısında, tbrabJm Akyüz, Hayrettin Şahik, Habip Kaya, Muhanuned Varol, thsan Kaya ve Abdurrahman Akyûz'ün yakalanmasıyla ilgıli çok önemli ipuçlanna ulaşıldığını söyledi. Gazıantep'teld örgüt evinde 9 Şubat'ta yakalananlardan tbrahim Akyûz'ün ele geçirilen tankerin sahibı olduğunu belirtti. n Aziz Azizoğlu'nun öldürülmesi, Ca- hide Kaya'nın yaralanması, Mehmet Sait Durmaz'uı kaçuılıp sorgulanması eylemlerine katıldığını itiraf etti. Yargı- lama, sanıklann tutumluluk hallerinin devamına karar verilerek ertelendi. Öte yandan Hizbullah'ın üst düzey yöneticilerinden Cemal Tutar ve Edip Gümüş, Dicle Üniversitesı llahiyat Fa- kültesi'nde okurken Hizbullah adına fa- aüyetlerde bulunduğu gerekçesiyie T- CY'nin 168. maddesi uyannca 15 yıla kadar hapis istemiyle tutuklu bulunan Mehmet Raci Aksoy'un yargılanması nedeniyle 3 No'lu DGM heyeti karşısı- na tanık olarak çıktılar. Raci Aksoy'u tanımadığını belirten Tular, Hizbulkhçılarhakkında çeşitli ör- güt evlerinde ele geçirilen özgeçmiş ra- porlan ile ilgıli açıklamalarda bulundu. Tutar, özgeçmişraporlannındelil olarak kabul edilemeyeceğini öne sürdü Turan Cenc Taraşüt'te tıkanan bir şey yok' ANKARA (Cumhuri- yet Bürosu)-Emniyet Ge- nel Müdürü Turan Geoç, 'Paraşüt' operasyonu ko- nusunda "Yeterli rüzgân butamadık" diyen Savcı Talat Şalk'ın görüşüne katılmadı. Turan Genç, Emniyet Genel Müdürlüğü'nde düzenlenen 'Bomba tm- ha Uzmanuğı Temel Eği- tim Kursu' sertifika töre- ninden sonra gazetecile- rin sorulannı yanıtladı. Bir gazetecinin, Alaattin Çaüoa ile Nuri Emn'in adamlan arasında Istan- bul'da süren olaylann ön- lenmesine yönelik çalış- malan sorması üzerine, Genç, "Bununönlenmesi için her iki tarafin da dı- şanda bulunan adamlan gözaltma aundı. Hakla- nnda soruşturma yapıh- yor. Yargıya tesöm edile- cekler. Tabii onlar da ce- zaevine girecelder. Ceza- evteri bizim kontrolümûz dışmda. Dolayısıyla bizim cezaevinde olup bitenden haberimiz var da müda- hale etme imkânımız yok" diye konuştu. Aynı gazetecinin, "Taömatlar cezaevinden çıkıyorgörü- nüyor" sözlerine Genç, "Cezaevinden herhangi bir şekilde çıkıyor. Tabii onlann ziyaretçilerinden, avukaüanndan, cep tele- fonlanndan çıkıyor. Bir yerfcrden çıkıyor. Kay- nak, yol buluyorlar, çıkı- yorlar. Cezaevleri kontro- lûmüzdışmda, ama biz dV şanyahlkimiz" karşılığı- nı verdi. Emniyet Genel Müdürü, "Pofismönleyici rol oynaması, olaylar çık- madan önce beUrlemesi gerekmiyor mu" sorusu- na da şu karşılığı verdi: "Potis rolünü oynamı- yor mu, dışandakileri ya- kalamıyor mu? Polisi suç- lamanm bir anlanu, gere- ği var mı? Yani poUs, gö- revini yapmadı da mı' ya- pamıyor' denitiyor. Yoksa sadece soru sormak için mi deniKyor, orasım anla- yamadnn." ÎĞNELİ FIRÇA ZAFERTEMOÇtN TBMMKomisyonu 'nun Ulucanlar Cezaevi raporu Otorite 'öldürerek'sağlandıANKARA (Cumhuriyet Büro- su) - TBMM İnsan Haklannı tn- celeme Komisyonu, 26 Eylül 1999 tarihüıde 10 tutuldu ve hü- kümlünün ölümü, 40'ının da ya- ralanması üe sonuçlanan olaylar- la ilgili hazırladığı raporu, "dev- letin cezaevinde otoriteyi, öldûre- rek sağladığuu" ortaya koydu. Raporda, ölümle sonuçlanan olaylann altında, cezaevi yöneti- cilerinin iddia ettiği gibi "yoğun tünel istihbarab, firar hazırhğt- nm" değil, "devletotoritesinmte- sis edilmesi amacınm yatnğı n na işaret edildi. Ölümlerin. "işkence ve öldürme amaçlı fîflkr" sonucu gerçekleştiğinin belirtildiği rapor- da, "sUahh müdahalenin zorunhı obnayabileceğme" işaret edildi. Raporda, operasyon emrini ve- renler ve uygulayanlann, "kasü aşan şekildeçokfazla şiddet uygu- layarak" ölümlere yol açtığı so- nucuna vanldı. Sonımlular için soruşturma açılması istenen ve açılan davada sadece tutuklu ve hükümlülerin "sanık" gösteril- mesinin eleştirildiği raporun bazı bölümleri özetle şöyle: • Koğuş işgali 2 Eylül 1999 günü gerçekleşmiştir. "Müdaha- le için mçin 24 gün beklenmiştir" sorusuna yedcililer, "Bu arada ge- rek tutuklu ve bükümhılerle, ge- rekse aikleriyle temas kurulmuş, kan dökülmeden uzlaşma olsun istenmiş.Ama tutuklu vehüküm- lüler geri aüm atmamışör" ceva- buıı vermektedirler. Daha önce- ki benzer eylemlerde olduğu gi- bi bir uzlaşma arayışı olsaydı, tu- tuklu ve hükümlülerin koğuş ta- lepleri değerlendirilebilirdi. • Cezaevini gözetim ve dene- timyetkisüıesahipsavcının, ger- ginliğin zirvede olduğu bir anda izne aynhnası ilginçtir. • Operasyonu yöneten komu- tanlar içerden yoğun ateş geldi- ğinden karşılık verildiği söyle- mektedirler. 3 tutuklunun av tü- feği kullanılarak arkadaşlannca öldürüldüğu ifade edilmektedir. Olaydan sonra yapılan aramalar- da 1 Kalaşnikof marka otomatik tüfet, 7 tabanca, 1 av tüfeği bu- lunmuştur. Otomatik tüfek ilk aramada bulunamamış, soruştur- ma yapan bakanlık yetkililerine bir PKK'li tutuklunun "flk ateş otomatik tüfekten açddı" ıfade- sinden sonra ortaya çıkanlmıştır. SlFIR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR Adliye önünde protesto ettiler Avukatlardaıı F tipi eylemi ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Çağdaş Hukukçu- lar Derneği Genel Başkanı An" Ersin Gür ile beraberin- deki bir gnıp avukat, adliye önünde F tipi cezaevi pla- nını protesto ettiler. Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk, hemangi bir kaygıya meydan vermeden cezaevlerinin en iyi ve güvenlikli biçimde yönetihnesini sağladıklannı ileri sürdü. Ali Ersin Gür ve beraberindeki avukatlar dün sabah saatlennde Ankara Adliye Sarayı önünde bir araya gel- diler. Adalet, Içişleri ve Sağlık bakanlddan tarafından hazırlanan ve 17 Ocak 2000 tarihüıde yürürlüğe giren "Cezaevi Protokolü" ile yeni yapılmakta olan F tipi ce- zaevlerinin kaldınl- masını isteyen avu- katlar, "Savunma hakkumzengeflene- mez. PoBsdevleti de- ğü, hukuk devleti" ve "Hücreterölüm- dür, izin vermeyiz" sloganlannı atarak Türkiye Barolar Birliği'ne (TBB) kadar yürüdüler. Grup, protokole karşı daha önce alı- nan ve ertelenen ey- Iem kararlanmn ye- niden yaşama geçi- rilmesine yönelik taleplerini içeren bir dilekçeyi Barolar Birliği Müdür Yar- dımcısı Kadir A- cun'a verdi. Gür, çı- kışta gazetecilere yaptığı açıklamada, "Cezaevi Protoko- lü'' ile savunmanın bertaraf edildiğini söyledi. Daha sonra Adalet Bakanı Türk ile görüşmek üzere Adalet Bakanlığı önüne gelen avukat- lar, polis engeli ile karşılaştılar. Polis- ler; avukatlara, ken- dilerini bakanlığa alamayacaklan yö- nünde talımat aldık- Silah bulundu Bayrampaşa Cezaevi'nde yineskandal tstanbui Haber Servisi - Bayrampaşa Cezaevi'nde yapılan aramalarda 1 adetta- banca ile 8 adet telsiz tele- fon, 5 plaka esrar ve 29 adet kesici alet ele geçirildi. Cezaevinin adli bölüm D WokD-l,D-2,D-4,D-10ve K-2 ile K-3 koğuşlannda, önceki akşam Halkalı 1., 2. ve 3. Jandanna Komando bölüklerinin de katıldığı kıs- mi arama gerçekleştırildi. Aramada, 8 adet telsiz tele- fon, 2 adet şarj cihazı, 1 adet 9 milimetre çapında Brow- nıng marka tabanca, 2 adet şarjör, 25 adet mermi, 5 pla- ka esrar, 1 adet cep telefon kartı, 29 adet kesici alet ele geçirildi. Aranan D-2 ve D-10 ka- ğuşlan, bir süre önce ceza- evinde meydana gelen, 2 tu- tuklunun ölümü ile 2 cezaevi görevlisi ve 6 tutuklunun da yaralandığı olaylann çıktığı koğuşlar olarak biliniyor. lannı ve isterlerse 5 kişilik bir grupla müsteşar İnsan Erbaş'ın görüşeceğini söylediler. Bunu kabul etmeyen avukatlar bakanlığa gir- mek isteyince, emniyet güçleri müdahale etti. Polisin mü- dahalesi üzerine Gür'ün başkanlığında 6 kişilik bir grup Erbaş'Ia görüştü ve dernek üyesi avukatlann göriişme bi- tene kadar bakanlık içinde beklemelerine izin verildi. Türk, Gür ile beraberindeki 11 avukatı Erbaş'Ia gö- rüşmelerinin ardından makammda kabul etti. Kabulün ardından gazetecilere açıklama yapan Türk, cezaevi pro- tokolünün, cezaevlerinde ayn ayn görevleri olan Ada- let, Içişleri ve Sağlık bakanlıklannın uyumlu bir çahş- ma yapabılmesi için hazırlandıgını söyledi. oralcalislar@yahoo.com " 'Sana tek bir konu hakkında yet- ki verilecek ve bu konu hakkında bütün güç elinde olacak; Türkiye'de bu yetkiyi ne için kullanırsın' diye sorsalardı, sanınm cezaevlerini se~ çerdim. Af yasasından polis yetki ve davranışianna, mahkûm hakla- nndan işkenceye, cezaevleıi sınıha- n içerisindeki her türtü detayı değiş- tirmek ve insanca bir hale sokabil- mek için kullanırdım hakkımı." Geçen günlerde, elektronik pos- tama, bu sözlerle başlayan bir mek- tupgetdi. Mektubun attmda, ülkemt- zin uluslararası alanda tanınan bir balerinin imzası yer alıyordu. Yaşa- mının önemli bir bölümünü yurtdı- şında geçiren ünlü balerin Zeynep Tanbay, haksızlığa ve tepkisizliğe karşı isyan duygulan içindeydi. Bir- çok gazeteci ve yazardan daha du- yarlı bir dille, hücre tipi cezaevine karşı çıkıyor ve bu konuda üzerine düşeni yapmak istediğini söylüyor- du. Mektubun geri kalanı şöyleydi: "F tipi cezaevleri, başından beri dikkatle izlediğim bir konu. Size, bu F Tipi ve Bir Aydının Çığlığı konuya sık sık değindiğiniz için çok teşekküretmekistiyorum. Ama 'Ce- zaevinden Hasta Manzaralan' ve 'Cezaevlerinden Mektup Var' yazv- lannızı okuduktan sonra kalbimin atışlan, beynimin algılama kapasite- si ve sabnmın sınınnın 'srfır nokta- sı'na ulaştığını hissettim. Sanki bu konuda, hakkında en ufak bir satır dahi okuyamayacakmışım gibi bir duygu kapiadiiçimi. Herşeybirya- na, hastanetere sevk edilen bu mahkûmlara doktohar neden bir şey yapamıyorlar? 'Bu mahkûm çı- kamaz hastaneden, beyin tomogra- fisi çekildi, durum acil* diyen birbaş- hekimin sözü geçehi olamaz mı? Doktohar topluca bir eylem yapıp, hastaneye gelen mahkûm hastala- nn hem bu şekilde hem de asker- lerte aynı odada muayene edilme- sı'ne, en azından etikaçıdan karşı çı- kamazlar mı? Tedavilerin devamı için bir mecburiyet koyamazlar mı ? Bir de sizin, 'Biz ise elimiz kolu- muz bağlı bu dramı seyrediyoruz' cümleniz beni sıfır noktası'nın öte- sine geçirdi. Hakikaten elimiz kolu- muz bağlı mı? Her türiü olayı ve ha- beri evimizin rahat koltuklannda okuyup, izleyip kanıksıyoruz. Sonra hiçbir şey yokmuş gibi yaşamımıza devam ediyoruz. Peki bu konuyu düşünüp de ya- zan tek gazeteci siz, okuyup da ça- resizlikten kahrolan tek insan ben miyim? Hayır. Bu sorunun cevabı- nın hayır olduğunu biliyorum; çün- kü Uğur Mumcu 'nun cenaze töre- ninde kalpleri aynı hızla atan onlar- ca insan vardı; çünkü onlarca insan 'sürekli aydınlık için bir dakika ka- ranlık' eylemini gerçekleştirdi. Aca- ba şimdi bu onlarca insan toplu bir eylem (yürüyüş, toplanış, oturuş kalkışf?) bilemiyorum) yapamaz mı? Acaba Cumhuriyet gazetesi, sivil toplum örgütleri, ÖDP gibi partiler- le böyle bir eylemi organize ede- mez mi? Hele insanlığından, hak ve hukuk anlayışından şüphe etmedi- ğimiz bir cumhurbaşkanı varken? Aynca Seattle'daki toplu eylem ve sonucu hepimize iyi bir örnek değil miydi? Aslında hiçbirimizin eli ko- lu bağlı değil. Şu an eli kolu bağlı insanlann hepsi cezaevlerinde za- ten. Siz bu satırtan okun\en 'Bunlan biz de düşünüyoruz herhalde' diye içinizden geçiriyorsunuz mutlaka. Haklısınız, üsteliksizbukonulanya- zarak bir şekilde görevinizi de yap- mış oluyorsunuz. Pekiya ben? Ben bütün bunlara hiçbir şey yapama- manın çaresizliğini ve umutsuzlu- ğunu yaşıyorum. Ben ne yapabili- rim? Benim gibi bizler ne yapabili- riz? Hakikaten hepimizin eli kolu bu derece bağlı mı? O zaman hepimiz lüks olduğu söylenen Ftipi cezaev- lerine girelim de hiç olmazsa bu ka- dar bile düşünmemize gerek kal- masın! Ben, F tipi cezaevlerine karşı ya- pılacak eyleme katılmak ve gönüllü olarak çalışmak istediğimi belirten bu kutuyu işaretliyorum: X Bana bu konuda yardımcı olabilir misiniz lüt- fen?" Zeynep Tanbay'ın insan duyariılı- ğıyla, aydın olmanın sorumluluğuy- la dolu bu mektubunun çok anlamı var. Onun bu mektubu, bu ülkede d e ^ mokrasiyi, insan haklannı, özgüriük- leri savunmaya karariı, içi banş öz- lemleriyte dolu, yürekli aydınlar ol- duğunu gözler önüne seriyor. Zeynep Tanbay'ı bundan birkaç ay önce muhteşem bir bale göste- risinde izlemiş ve kendisine "Teşek- kürler Zeynep Tanbay" demiştim. Şimdi bir başka alanda aynı duygu- lar içinde bizlere cesaret veren yü- rekli çıglığı için tekrar "Teşekküher Zeynep Tanbay" diyorum. Teşekkürier Zeynep Tanbay... Bin- lerce kez...
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle