20 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA t LWI CUMHURİYET 1 TEMMUZ 2000 CUMARTESİ »• ••OLAYLAR VE GORÜŞLER [email protected] Yürüme, Acılı Baba, Otur da Düşün! ÇeBkGULERSOY B asında kısa bir süre Önce -hcm de epeyce- yer tu- tan haberlerdenbiri, Bağ- dad Caddesi'nde yanş eden şımank zengin ço- cuklannın cantnı aldık- lan genç kızın babasının başladığı "An- karayürüyüşü". Gelinlikkızını yitirenbir ana-babayüregınin (özellikle ananın) acı- suu kımseler duyamaz. Üstelik okumuş bir kışı olan adam, ne yapsa, ne söylese haklı. Ama acababuyaşında guişuğİzor- lu iş, sırası ile gklen kuuıa, kalan aileye, devlete ve seyirci topluma ne yanır sağ- lar? Uyan yürüyüşünün amacının "kaba suçlan kar$ daha etktti bir trafik yasa- a" çıkanlması olduğu söyleniyor. O za- mansoruyubırazdahageıüşleterekveaça- rak soralım: Trafikte u ana dert", yasanm yetersiz- fiğj mî? Öncetikhukuk önkmkrûıe veri- fcrek toplumsal sorunlara çözüm getiri- fcbffir mi? Motorlu taşrt trafiğini de biz- den çokönce başlatmış olangetişmişeko- Domiler, bu konuyu nasü düzenlemişler- dir? .\ğırüğı 1)Toplumsal refaha,2)Dev- letpersonefinin yetiştirümesine ve eğrami- ne, 3)Topluma sonunhüukbilinci yerleş- tjrpfihir riir/pnin tnırnlmasma mı vprmiş- ler,yoksaber koaudabir yasayapıp umut- laruu ona mı bağlamışlar? Bu sonılann büeşiminden ve dizilişin- den, karşüıklannın neler olduğu da an- laşüıyorama,benbukonudaki "sağbkre- çetemi" yazmadan önce, kendi başım- dan geçen bir olayı anlatayım, daha iyi. 1992yazmda,bircumartesıakşanu, De- mirciköyü'ndeki evime dönüyordum. Arabamız, dayünıkb bir Peugeot. Bahçe- köy'ün tarihsel su kemerlerine yaklaşı- yoruz. Karşıdan geliş trafıği çok yoğun. Bizim şerit ise boş. Bugün ve bu saatte, plajlardan dönenlerilemeyhanelerde ka- fayı bulmuş olanlar, trafığe bu büeşimi verirler. Biz de önûmüzaçık olduğu için, yeter hızla gidiyoruz. Birden karşıdan kumızı bir oto, koptu, yani solladı, aşın hızla geliyor. Yapacak hiçbir şeyimiz yok. Sola alamayız, kesintisiz dolu. Sağa ka- çamayız, çûnkü hendek. Çare yok, şofö- rüm sağa kırdı, hendeğe gırdik. Araba- rnızı harap ederek bir yerde durduk. lçin- den sağ çıknk. (O günden sonrabaşlay an boyunkireçlenmemi saymazsakV Alümız- da ucuz bir araba olsaydı sağdaki yama- ca çıkmış olacaktı. Telsizimiz çabşıyor- du. Çekici. arabamızı çağırdık. O Mas- lak'ta, yani yakında olduklan için yetiş- ti. Bu arada, hayrettir, bir polis otosu da geldi. Bizden, suçlunun plakasını sordu- lar! Biz ancak kırmızı rengi ayırt ettigi- mizi söyleyince çekici arabamızın şofö- rû, yolda park etmiş bir kınruzı araba gördüğünü, sürücüsünûn direksiyon üs- tüne kapanmış uyuduğunu söyledi. Bel- li ki bu bir uyku değil, bir "azma" idi. Trafık otosu bu haberleri alınca, ok gibi, aldı başını gitti. Ben eve geldim. Yetki- lileri teleibnla arayarak ne işlem yapüdı- ğını öğrenmeye çahştım: Sızmış sürücü serbest bırakılmış. Ne tutanak, ne ceza! Gerekçe, "obydaölüyadayarahohn*- y9!.TrafîkYasâa'om''içkivasağı'', tt tdı- tikeü sevk", "maddi-manevi zarar" jjibi maddelerirıin hiçbiri işlememişti. Ustû aranan sarhoş, 'İyibir adam" izlenimi de verdiği için bırakılmıştı. Ülkeninköklü ve tarihsel otomobilku- rumununyöneticisinın yaşadığıbu dene- yinün dahabeterlerinin, "sadevatandaş- lar" için her gün daha neİCTe mal oldu- ğunu da hesaba katarak, şöyle bir "sos- yalveekonomikanalizini'' yapalım Ya- sailebirişuniz yok. Çünkü anlatnğım ofay- da,hukukbirkezbfledevTeyegBTnedL Ona karşıhk, tam toplumsalveyan ekonomik kökenti hastahklar karşunızda smttılar: • Hiçbir uygar ülkede, bir bar gÖTev- lisi, o miktarda içki servisi yapmaz. • Hiçbır sürücü de intihara karar ver- memiş ise o denlı içmez. • Hiçbiruygarülkede, bir cumartesi gü- nü, trafık örgütü, en yoğun birbölgeyi ve yol boyunu, öylesine başı boş ve dene- timsiz bırakmaz. Yeterli personel ve ta- şıt sayısı gibi yüzeyselmazereüer de gün- deme gehnez. Çûnkü halkuı can güven- liği her şeyin ustündedir. Onun için per- sonel ve araç bulunur. Aynca devlet bü- yüklerinin korteji içinbolca sağlanan ta- şıt ve personelin daha azı, bir hafta sonu "içkihattına''da ayrılır. • Hiçbir uygar ülkede trafık polisi, o olaydakı tavn almaz, alamaz. • Kazaya tam tanık olduklan halde, Ugisizce geçip giden taşıt sahiplerirun davranışına gelince. bu ^nemelanmahk'' tûm toplumsal hastauklannkökenive te- mdidir.Öbür bütün aksaklıklar, halkın bu geleneksel zihin yapısuıdan beslenir. Hukuk,sadecebir üstyapı kurumudur. Bir minarenin, tepesindeki külah ya da alem gibi bir şey. Hukuk da doğaldır ki, çok önemli. Onsuz bir toplum düşünüle- mez. Külahı olmayan bir minare, bitme- miş demektir.Jakat hukuk her derde tek çaredeğildir. Oyteoka>dı, ceza yasamız- daki idamlara karşılık, onca evin bahçe- sinden cesetler fişkırmazdı. Minare öraeğini esas alırsak, o taş sü- tuna, her şeyden önce, sağjam bir temel vekuntbirgövdegerekmezmi? Sonrada yeter sayıda şerefeler? Trafık gibi taşıtlann ve insanlann gi- diş gelişleri olayında datemel,toplumun zihinvaptsıdır.abşkanhkiardır \«balaş açı- sıdır. O açryı sadece iki şey beUriiyor: Ge- lenekkr ve onlan da terbiye edecek olan eğjtim. Bu temeünüstünde yükselen gövdeise ekonomik yaşamdır: 1) Bir ülkede tüm kazançlar, hem hak- lı, bem dengeti ohnah, 2) Katmaıüar ara- sında uçurum bulunmamah. 3) Devlet, personebne yeterti bir ayhğı ödejebüme- tt, onlan para sahiplerine muhtaç bırak- mamah. Bu örgü taşlanndan bir tanesi- ni bile çekeneniz, gövde önce sakaüanır, sonra j'an yatar, en sonra da çoker. Eko- nominin taş sütununu sağlam tuttuktan sonra, en tepeye, iyi düşünülmüş ve ek- siksiz gediksiz yazılmış bir yasayı otur- tabilirsiniz. Umudunu, minarenin ucundaki küla- habağlamış olan, okumuş veacıh baba! Gürültülü auto-bahn'lara düşüp boşuna yorulma! Bağdad Caddesi'nin şık vitrinleri ara- sında egzoz dumanlan içinde, firsat bu- lamazsın. Madem ki yollara vurdun bir kez, bari bir yaran olsun, boş bir yan yo- la sap, tehnabir kırhkta bir taşa otur. De- rin derin düşün: Cinayet türü kazanm geçtığı BağdadCaddesi'nibiryanabırak, ondan ötelere uzan, yani işleri en basın- dantut: 1) Az gelişmiş, ülkelerin yapısal hiçbir derdine el atmadan, sadece kendi yaşam modellerinin konfor resmini -her aracı knOanarak- moda eden ve kendileri için kurduklan akıkı ve tutaıiı iç düzenleri- ni, yoksul ülkelere öğretmeden. öğütle- meden, sadece kazançlaruu amaçlayan zen^n ülkelerin kör çıkarcüığından ve dünyadrammdakipayındanbaşla.2) On- lardanher türlü mah ithal eden. ama o mal- lann kullanım kurallannı ithal etmeyen yoksul ülkelerin, zavalldığına bak. 3) Halka halka, önce insanhk, sonra vatan, sonra komşuhık ka% ramlanmn hepsini unutan, sadeceparaya tapmaya baş^yan yoksul diyarlann önterinde açılan uçu- runüangör.4) Buülkelerde vergisi ya hıç ödenmeyenya da uzmanlara ayarlatarak ödenen kazançtannhaksızhğuu biL O za- üm ırmağı başı boş bırakbkça, kisisel ve bire\sel boğuhnalara çare ohnayacağuu anla. 5) Hesapsız parakazananlann, sev- gili -ya da sevgisiz- çocuklannın altla- nna en lüks araçlan çekeTek ve geceleri sabahlara kadar ne halt ettiklerini bile sormayarak, kurduklan "'aile düzenini" hesaba kat 6) Motor gürültülerıne ve ölümyanşlanna karşı, kenetienmekve top- luca karşı koymak varken sadece perde- lerini kapatan ya da yorganlannı başla- nna çeken, kendi rahatlanna düşkün ve suskun kalabahklan unutma. 7) Oturdu- ğu gecekondusuna günlük nzkını götü- rebilme derdrndekimemurla, onunüstün- de, rastlantı ya da torpıl üe ele geçırdiği koltuğunu değerlendirme peşindeki kuni yetkilileri de bu listeye koy. Benim yerim yetmiyor. Senbu cetveli daha da uzat. En sonuna, bir çizgi çek, topla. Ey okumuş kışı. bacaklamu bırak, kafanıyor. Adnan Adrvar'ın yanm yüzyıl önceki kitabrna koyduğu ad gibv. Dur ve Düşün! Dûşünmek, yürûmekten yeğdir. "Bu tesis devletin gurvnj, onunı ve halkı- mızjn uygarlık seviyesinin işaretidir." Süleyman Demirel bu sözü Ayazağa or- manı içinde yapılan Istanbul Kültür ve Kong- re Merkezi'nin temel atma töreninde söyle- mişti... Hesaptara göre bu önemli tesis 2000 yıltnda açılacaktı. Ama olmadı, bu gidişle de olacağı yok! Nedeni yeterli paranın olmayişı! Bir sanat adamı, şair Başbakan Ecevit'in bu olaya gereken ilgiyi göstermeyişi, hatta Vakrf Başkanı Şakir Eczacıbaşı'ya bir buluşma sö- zü bile vermeyişiL On beş milyonlukdev Istanbul'dadoğru dü- rüst bir kongre salonu yok! Doğru dürüst bir konser salonuyok! Uluslararasıtoplantılann ya- pılabileceği bir tesis yok!.. Oysa Ayazağa'da yapımı başlatılan bu tesiste bakın nelerolacak: 2500 kişilik konser ve kongre salonu, 950 ki- şilik çok maksatlı salon, 450 kişilik oda müzi- gi salonu,450 kişilikaçıkhavatryatrosu, on ta- EVET/HAYIR OKTAY AKBAL Ecevit Gerçekten Değîşmîş! netoptantısalonu, bin kişilik kokteyl, üçyüz kişilik bkan- ta, sergi salonlan, dinlenme, prova odalan, basın ya- yın localan, sekiz dikje çeviri olana- ğı... Bu tesis80 mityon dolaramal olacak. Şu ana kadartoplam28 milyondolarödenmiş... Yage- ri kalan? Temmuz sonuna kadar 3 milyon do- lar, aralıksonuna kadar7 milyon dolarödenek sağlanamadığıtakdirdeşantiyeçalcşmalan du- racak, dolayısıylayapım maliyeti yüzde 20 ar- tacak... Istanbul Kültür ve SanatVakfı Başka- nı Şakir Eczacıbaşı, eski dostu, kotej arkada- şı Bülent Ecevit'le bu konuyu görüşmek isti- yor, ama nedense BülentBey'den hemangi bir çagrı gelmiyor! - - »»*««'*-'*-»v.t-»l~>->- -- ^ Telefonla bu ko- nudaki yakınmala- nnıdinledikten son- ra Şakir'eyirmi beş yıl önceki bir konuş- mamızı anımsat- tım... O günlerde Ecevit CHP Genel Sekreteri miydL ya da görevinden bir süreliğine aynlmış mıydı, unutmuşum. Şakir Eczacıbaşı'nın Gümüşsu- yu'ndaki dairesinde konuşurken Inönü'den sonra CHP'de başa kimin geçeceğinı tartışı- yorduk. O günlerde Gülek, Erim, Feyzioğlu bu göreve en yakın kişiler olarak biliniyoıiardi. Şakir,"Bülent'i niye saymıyorsun? Bence en iyi CHP lideri odur, o olmalıdır" demişti. Nitekim dediği de çıktı, Ecevit genel sekre- terlikten genel başkanlığa geldi. Hepimizin desteğtyte seçimterde üstünlük kazandı. Bir şair, bir gazeteci, Tagor'dan Eliot'a kadar ni- ce çevirileri başarıyla gerçekleştirmiş bir aydı- nın büyük bir partinin lideri, derken Başbakan olmasıhepimizisevindirmişti.Şimdiikiyıldıryi- ne Başbakan... Ama nedense sanata, kültüre iVgisiz mi, kayrtsız mı, yoksa ortaklanndan mı çekiniyor, bilemem, ama Istanbul'da gerekli bir kültürve sanat merkezinin kurulmasına ne- den böylesine uzak, anlamak zor? Şakir Eczacıbaşı diyor ki: "Türkiye Başbakanı'nın, üstelik ozanlığı ile de tanınan bir Başbakan'ın, her yıl 2500 do- layında sanatçının katıldığt, 45-50 ülkeden sa- nat ürünlerinin sunulduğu beş u/us/ararası festivaligerçeMeştiren birvakıfyönetimine, on- ca ay geçtikten sonra bile sorunlan görüş- mek üzere çağrıda bulunmaması..." Üzücü ac\ bir gerçek! 'Ben değiştim' diyen Ecevit'in gerçekten de değiştiğini kanıtlayan 4 bir olayD • « ç- ^ \'.f Ti '-,' \\'" * T " •' 's ''"' PENCERE Yarın1 Temmuz Zaman gerçekle düşü harmanlar, anılan pus- landınr, belleği küflendirir, eski uzamlardayaşa- nanlan sislendirir. Bin yıl önce Halep kentindeSeyyitNesimi'nin derisi diri diri yüzüldü mü?.. Dört yüzyıl önce Giordano Brurto Roma'da diri diri yakıldı mı?.. Yedi yıl önce Sıvas'ın Madımak Oteli'nde 37 aydın belki diri diri yakılmadı. Yann 2 Temmuz!.. "Madımak faciası"nınyedinciyıldönümü; ama, olayı belki yasamadık. Yaşasaydtk, 28 Şubat'ı tartışır mıydık?.. Bu ülkede 37 aydının diri diri yakıldığını yoksa birileri mi uydurdu?.. Bereket ortada mahkeme karan var. Suçlular ağır cezalara çarptınldılar. Ancak irticanın bundan yedi yıl önce nice de- ğerli şairi, sanatçıyı, yazan, çizeri diri diri yak- ması bile gözlerimizi açamadı; 28 Şubat'a kar- şı çıkmayı demokrasi sananlar aramızda eksik değil... • 2000 yılının özelliği var. Madımak Oteli'nde 37 aydını diri diri yakan- lar yıllardan beri yargılanıyoriardı. Suçlan saptandı. 33 idam cezası verildi. Ölüm cezasına karşı olanlar, elbette 33 insa- nı sıra sırakurulan darağaçlanndasallanıriarken görmek istemezler; ancak karar bir gerçeğin al- tını çiziyor; insanlan diri diri yakan kara yobaz- lığın cezasız kalmadığını kanıtlıyor. Geriye ne kalıyor?.. Acılı yürekte biraz kül.. Biraz duman.. • Masamın üstünde bir dergi var. Adı: "Karikatür". Karikatürist Metin Peker'in inatçı özverisiy- le sekiz yıldan beri düzenle yayımlanan aylık mizah dergisi "Karikatür" temmuz sayısını "Sı- vas Yangım"na ayırdı. Çağımızın insanındaze- kâ şimşeği, en yoğun dramda bile, acılı güldü- rünün çizgileriyle 'kara mizah'\ yakalayabiliyor. Uygariığın "Aydmlanma Çağı "ndan bunca yüzyıl sonra, karamürteci, Türkiye'nin göbeğin- deki bir kentte 37 aydınımızı yakabilecek gücü kendisinde görüyorsa, ağlanacak halimize gül- mekten kendimizi alabilir miyiz?.. 21'inci Yüzyıl'a Ortaçağ'dan tam anlamında annarakgirernedik, mürtecinin gen şifresini çö- zemedik. Çözseydik Nesimi ile Bruno'nun ad- lan, bu yazıda, Sıvas Yangını'yta birtikte anıla- bilir miydi?.. -.vV Şimdi O'na sahip olmak çok daha kolay. Yapı Kredi Taksitcard'ınız varsa. K.V.K. bayilerine gelin. Ericsson T28s'in zirvedeki teknolojisine. estetiğine hemen sahip olun. Henüz Yapı Kredi Taksitcard'ınız yoksa. yine K. V.K. bayilerine aşağıdaki belgelerle* başvurun, yeni kartmızm ve telefonunuzun prestijini bir an önce yaşayın. Unutmaym, bu olanak yalnızca K.V.K. bayilehnde. Son başvuru tarihi: 15 Temmuz 2000. 0GREN1N 102161445 7045 TURKCELL ERİCSSON ' Yapı Kredi'den kredi kartı olanlar. nüfus cüzaanlanyla.. Herhangı bir bankadan kredi kartı olanlar, nüius cüzdanı ve son aya aıt kredi kartı ekstres<yle KV.K. bayilerine başvurduklannda. hemen Taksıtcard avantajıyla yenı telefonlannı alacaktar Hiç kredi kartı olmayanlar ise. nutus cüzdanı. gelir belgesi. ad ve adrese kayıtlı son aya aıt ödenmış elektrık veya su faturasıyla K.V.K. bayılenne getdıklennde. 1 gün sonra Taksıtcard avantajiy'a Encssonlanna kavuşacak>ar. K.V.K. Cep tetefonu baska nereden aiınabıUr k: Yapı Kredi Taksıtcard başvıırusu Banka taratından onaylanmayan müşterHer bu takstt olanağından yararlanamazıar
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle