Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 18 HAZİRAN 2000 PAZAR
HABERLERİN DEVAMI
TURKIYE
Istanbul
Edime
Kocaeli
Çanakkale
Izmir
Manisa
Aydın
Denizli
Y
PB
Y
PB
A
A
A
A
20
24
18
23
25
26
27
26
Sinop
Zonguldak Y 16
Marmara'rnn doğusu,
Karadeniz, Iç Anado-
lu, Doğu Akdenız ıte
Doğu Anadoiu'nun
kuzey ve batısı gök
gürûltûtü sağanak ya-
ğışlı, ötekı yerter az
bulutiu geçecek. Ya-
ğışlar Karadenız ile
yurdun iç kesimlenrv
de yer yec etktlı o)a-
cak. Hava stcaklığı
tüm yurtta azalacak.
DIS MERKEZLE
Osk>
Helsinki
StockhoJm
Londra
Amsterdam
Brüksei
Paris
Bonn
Y
Y
Y
A
A
A
A
A
20
18
18
26
25
25
28
27
Münih A 25 Zürih
Beriin
Budapeşte
Madrid
Vjyana
Belgrad
Sofya
Roma
Atina
A
A
A
A
A
A
A
PB
26
23
30
24
25
20
26
29
A 24 Şam
Moskova
Aşkabat
Astana
Taşkent
Bakû
Bişkek
Tiflis
Kahire
Y
A
A
PB
PB
Y
PB
A
19
36
27
34
27
32
27
35
A 36
tÇokbuMtu \tA**J
Kart b Sulu kar > Gök gürültüü
G Ü N C E L C C K E Y T ARCAYÜREK
• Baştarafi 1. Sayfada
lan başanya ulaşır ve hükümet çökerse?..
Bu olası sonucu nasıl karşılarsınız?
örneğin, uluslararası arenada "dünyanın en ça-
lışkan peuiamentosu" damgasını yiyen TBMM'nin
bağnndan çıkan bu hükümeti düşürecek girişimi,
globalleşen dünya düzenine uygun bir davranış
diye niteleyebilir misiniz?
Bakmayın istikrar ve uyumun gerçek anlamda
var olmadığını kanıtlamaya çalışanlara. Eski de-
yimle onlar "birer münafık". Türkçesi, arabozan
onlari
Uyum mu?.. Âlâsı var hükümetimizde. Buyuru-
nuz örneğe: MHP, terör bitmeden (aslında Öcalan
idam edilmeden demek istiyoriar ya) idam ceza-
lannın kalkmasına karşı.
Başbakan ise "idam cezalannın kısa sürede kal-
dınlacağını" ilan ediyor.
Evet ama, koalisyonun bel kemiğini oluşturan i-
ki parti; biri sağa öteki sola doğru zrt istikamette,
tam bir uyum içinde yürüyorlar.
Yüce Divan tartışmalannda da MHP ile DSP, bir-
birinin tam tersi bir anlayış içinde.
Ecevit'e göre, Yılmaz'la ilgili Yüce Divan dos-
yalannın "içi kof". Doğru dürüst sağlam kanıtlara
dayanmıyor.
Bahçeli ise dosya içeriğindeki doyurucu bulgu-
lara dayanarak komisyonlarda MHP'lilerin Yılmaz
aleyhinde "vicdanlannı dinleyerek oy kullandıkla-
nn/" söylüyor.
Bu aynmlı görüşlere karşın, hükümet tam anla-
mıyla uyum içinde! Ülkede -Demirel'in cumhur-
başkanlığı sürmezse yok olup gideceği söylenen-
istikrar yerli yerinde!
Taze ömek ise; Ecevit'in yolsuzluk savlannı yar-
gıya havale etmeyi öneren anayasa değişikliğinde
de dosta düşmana layık uyum sergileniyor.
llkeye evet, diyor MHP. Ne çare, Ecevit'in 83. ve
100. maddelerde değişiklik getiren yasa metnin-
de iki parti arasında "anlaşma sağlanamadığı" ga-
zete sütunlarında.
1990'larda fiili politikadayken Demirel'in geliştir-
diği bir formül vardı. Iktidar olarak istediği nokta-
ya varamadığı zamanlar hükümetçiliğin de demok-
rasinin de "demokratik sabır" istediğini söyter, çev-
reyi rahatlatırdı.
Ecevit'te "demokratik sabnn" maşallahı var.
Gerici tayfasına da gün doğdu, ama Allah'tan
Başbakanımızda demokratik sabır tamam!
O çevreler son gelişmeleri "imha plant" diye ta-
nımlıyorlar.
Neymiş imha planı? Yılmaz'la Çiller'i MHP Yü-
ce Divan'a gönderecek ve FP kapatılacak.
Eeee, sonra? MHP orta sağın üzerine oturacak!
Daha ne istersiniz?
Aklınla bin yaşa Yeni Şafak! Peki ama, gazete-
de planı kimin yaptığı yazılmıyor.
Sakın sıkıştırmayın; plan "derin devlet'm malı
derse aksini nasıl ispatlayacağız?
Türkiye gibi ülkelerde kıymet-i harbiyesi her za-
man yüksek olan uluslararası kuruluşlann övgüle-
ri yetmezmiş gibi; Ecevit hükümeti "istikrar" adı-
na büyük patronlardan Rahmi Koç'un da deste-
ğini aldı.
"MHP'den kaynaklanan son tutumun koalisyo-
nun geleceğini nasıl etkileyeceğini" Koç, durak-
samaya meydan vermeyecek açıklıkta yanıtlıyor:
"Bizim bütün arzumuz" diyor, "hükümetin bo-
zulmaması. Aldıklan bütün karariaryürüyor. Dış ff-
nans dünyası da bundan çok memnun. Koalisyo-
nun bozulması uzun vadeli zarariara yol açar. Te-
lafısi mümkün olmayan zarariara uğranz. Bundan
da çok üzülürüm."
Yok, yok! Rahmi Koç'u üzmemeliyiz. Üzme Ece-
vit, üzme Bahçeli!
Ecevit'le aynı gerekçeleri söyleyen büyük bir işa-
damının görüşlerini kulak ardı etmek de doğru de-
ğ i |.
Görüyorsunuz işte:
Içimiz dışımızla, dışımız içimizle kaynaşmış bir
ülkeyiz.
Daha ne istersiniz?
Oi'dıı gibi öı*güt• Baştarafi 1. Sayfada
meyni'nin doğrudan emri üzeri-
ne kuruldu. Birlik önce
DMO'nun istihbarat ünitesi ola-
rak ortaya çıktı, daha sonra
tran'ın desteklediği bütûn yurtdı-
şı operasyonlann gerçekleştiril-
mesinde görevlendirildi.
• Kudüs Kuvvetleri, yurtdış.ın-
da "SAVAMA" istihbarat örgütü-
nü bünyesinde bulunduran a
ls-
tihbarat ve Emniyet Bakanb-
ğı"yla güç yanşı içinde. Kudüs
Kuvvetleri kendi ülkesinde ikti-
dara gelebilecek unsurlan ajite
ederek kazanmayı hedeflemekte-
dir. Öncelikle, Iran'ın silahlı mü-
cadelesine destek vermekte veya
ülkesinde silahlı muhalefet hare-
keti başlatabilecek gruplar üze-
rinde çahşmalannı yoğunlaştır-
maktadır. En geniş uygulamayı
Lübnan ve Afganistan'da yap-
maktadır. Körfez ülkeleri ve Av-
rupa'da da aktiftır.
• Kudüs Kuvvetleri, geniş ma-
li kaynaklara sahiptir. Mali kay-
naklar, Iran hükümetinin kontro-
lü dışında dini lider ve yönettiği
güçlü vakıflardan kaydınlmakta-
dır. Lübnan Hizbullahı'na yılda
100 tnilyon dolar, diğer örgütle-
re 2-3 milyon dolar yardım yap-
maktadır.
• Kudüs Kuvvetleri 'nin yurtdı-
şı operasyon görevleri; özel kuv-
vetlerin genel görevleri ile su-
ikast görevlerinin bir kanşımıdır.
Bunlar, "yan askeri eğitim ver-
me, tslami gruplara ve hükümet-
kre yardım, propaganda faaliyet-
leri,istihbarat toplama, ajanlann
elde edilmesi, adam öMürme"
operasyonlandır.
• Kudüs Kuvvetleri, dini lider
Ali Hamaney'in dogrudan kont-
rolü altındadır. Dini lider, bu
kontrolü, teşkilatın komutanı
üzerinden sağlamaktadır.
• Kudüs Kuvvetleri, her türlü
operasyonu Cumhurbaşkanı Mu-
hammed Hatemi'nin bilgisi dı-
şında icra etmektedir.
• Dini lider Hamaney, Şubat
1998'de Tuğgeneral Kasım Sü-
leymani'yi, DMO'nun yüksek
rütbeli subaylan arasından seçe-
rek Kudüs Kuvvetleri Komutan-
lığı görevine getirmiştir. Süley-
mani, politik olarak etkili bir ki-
şiliktir. Öğrenci olaylannda yö-
netimin gevşek davrandığı, etki-
li olamadığı konusunda bir mek-
tubu Hatemi'ye göndermiştir.
• Tuğgeneral Süleymani'nin
kişisel özellikleri: Saldırgan, acı-
masız ve sert, askeri istihbarat
konulannda oldukça bilgili bir
kişi.
• Kudüs Kuvvetleri, Iran için
çok önemli olan coğrafı bölgele-
ri kapsayacak tarzda bölgesel ola-
rak teşkılatlanmışur. Kudüs Kuv-
vetleri, 8 bölgesel komutanlık
şeklinde yapılanmıştır. Bölgesel
komutanlıklar; Irak, Afganistan,
Lübnan, Körfez ve Arap ülkele-
ri, Afrika, Bosna-Balkanlar, As-
ya, Kafkaslar-Türkiye'dir.
• Kudüs Kuvvetleri'nin yurtdı-
şında özel ve adam öldürme ope-
rasyonlan için ayrı bir bölümü
bulunuyor. Her sorumluluk böl-
gesınde 3 özel tim çeşidi oluştu-
rulmuştur.
- Erkek suikast timleri; her bi-
ril8kişilik20tim.
- Kadın suikast timleri; her bi-
ri 10-15 kişilik 35 tim.
• özel operasyon timleri; 1 tim
olup uçak kaçırma, rehin alrna ve
diğer terörist faaliyetleri gerçek-
leştirmektedir.
• Kudüs Kuvvetleri'nin adam
öldürme ve terörist operasyonla-
nnı bizzat kendilennın yapma-
dıklan, planlanan operasyonlar
için daha önce belirlenmiş, elde
edilmiş ve eğitimleri yapılmış ye-
rel ajanlan kullandıklan saptan-
PASDARAN'ın dış çalışmalan
ANKARA (Comhuriyet Bö-
raa) - Çok ayaklı tran istihba-
rat örgütlenmesinde PASDA-
RAN'a bağh olan Kudüs Kuv-
vetleri ülke dışındakı operas-
yonlardan sorumlu bulunuyor.
PASDARAN'ın personeli; tica-
ri fmnalarm işçi ve temsilcileri,
bankalar ve kültür merkezleri
içetisinde veya "Baskı GSra»-
fervcMahnımEdfimiskr\%k-
fi" ve »ŞelAler Vakfi" temsilci-
leri olarak eylem ve çalısmala-
ra katılıyorlar.
Iran'ın yanı sıra Afganistan,
Bosna, Irak ve Sudan'da da eği-
tim çalışmalannı sürdüren Ku-
düs Kuvvetleri aynı zamanda
hedef seçme ve saldın planlan-
nın gerektirdiği bilgileri topla-
maktan sorumlu bulunuyor. Bu
çalışmalann Kuveyt, Bahreyn
ve Birleşik Arap Emirlikle-
ri'ndeki etkisi belirgin şekilde
önemli oldu.
PASDARAN'ın Türkiye ve
Mısır gibi ülkeler dışındakı di-
ğer çalışma alanlan ise Lübnan,
Kuzey Irak, Ürdün ve Filis-
tin'dekı Hizbullah kollannın
desteklenmesi. Bu daire PAS-
DARAN'm Körfez Bölümü ta-
rafından Kudüs Kuvvetleri'nin
bir parçası şeklinde Körfez Ta-
buru olarak kuruldu. Nisan
1995'te Japon Kızıl Ordusu,
ASALA, PKK, Irak Dava Parti-
si ve Bahreyn'in Kurtuluşu İçin
Islami Cephe, Hizbullah gibi
uluslararası terör örgütleri ile bir
toplantı düzenleyen Kurtuluş
Hareketleri Dairesi, bu örgütle-
re askeri, mali ve lojıstık destek
güvencesi verdi. „t . .,
mıştır. Yerel ajanlar, hedef ülke-
den ya da geçici görevle hedef ül-
kede görevlendirilen Iran uyruk-
lu kişiler olabihnektedir.
• Tahran, Kazvin ve Kum kent-
lerinde olmak üzere üç ayn yer-
de ana eğitim merkezi bulunmak-
tadır. Özel kuvvet unsurlan, hem
îran içerisinde hem de yurtdışm-
da görev yapabilecek şekilde eği-
tiliyor. Ideolojik eğitimin süresi 5
ay.
• Tahran'da bulunan kampın
aynı zamanda özel operasyon ka-
rargâhı konumunda olduğu, terö-
rist faaliyetlerin buradan yönetil-
diği ve istihbarat teşkilatlanyla
koordineli olarak çalıştığı bilin-
mektedir. Aynca 8 bölgesel ko-
mutanhğın her birinin eğitim
kamplan bulunmaktadır. Kamp-
lar, ortalama 500-600 kişi kapa-
sitelidir. Türkiye'ye yönelik fa-
aliyet gösteren "Hamza" grubu-
nun kamp merkezlerinin Urumi-
ye ve Khoy olduğu belirlenmiş-
tir.
• Kudüs Kuvvetleri, eleman-
lannı belirlerken şu ölçütleri göz
önünde bulunduruyor:
"Tüm adaylar Müshiman oJ-
mah, tslam devrimi ideolojisi ve
potitikalanna inanmah, hem et-
nik olarak hem de ahlak açısm-
dan da uygun otanah. Adaylar ge-
neffîkle maddi açıdan zorluk çe-
kenkr arasından beürlenryor."
• Sayılan ölçütler göz önünde
bulundurularak elemanlar ya da
gruplar belirlendikten sonra, eği-
tilmeleri için genellikle Iran'a
gönderiliyorlar. Elemanlara ge-
nel olarak; istihbarat, personel ve
bilgi güvenliği, Islam devrimini
ve Iran'm politikalannı tam ola-
rak benimsetecek dini ve ideolo-
jik eğitim, hafif silah eğitimi, pat-
layıcılar ve tahrip metotlan, te-
rörist eğitimi gibi askeri ve yan
askeri eğitim verilmektedir.
Karanhk. iüşkiler aydnılatılaıııatlı
• Baştarafi 1. Sayfada
lahlann onda dokuzu
NATO ülketerinde üreti-
len silahlardır. Yalntzca
bu olgu bile terörtrafiğin-
deki ilginç göstergeler-
den biridir.
İşte bu eski CIA görev-
lisi Frank Terpil, Ameri-
ka'da yaptığı bir televiz-
yon konuşmasında Tür-
kiye'de silah sattığı bir
Türkün adını açıklamıştı:
Murat Bayrak.
Işadamı ve eski millet-
vekili Murat Bayrak,
MHP'nin son genel idare
kurulu üyelerinden biriy-
di. 12 Eylül 1980 saba-
hında başlayan "Bayrak
harekâtı" sonunda
MHP'nin bütün genel
idare kurulu üyeleri teker
teker evlerinden alınıp
Ankara Merkez Komu-
tanlığı'na götürülürken
Murat Bayrak, bu ope-
rasyonlann dışında tutul-
muştu. Bayrak, daha
sonra bilinmeyen elterin
yardımı ile yurtdışına
kaçtı, bir süre Ameri-
ka'da yaşayan Murat
Bayrak, daha sonra Fe-
deral Almanya'ya yerieş-
ti.
"Bayrak harekâtı"nda-
ki bu akıl almaz "Bayrak
sırn" bugüne kadar açık-
lanmadı.
Ağca, Kartal Maltepe
Askeri Tutukevi'nden na-
sıl kaçınlmıstı? Hiç kuşku
yok, cezaevi görevlileri-
nin yardımı ile... Bu go-
revlilerden yalnızca bir er
mahkûm oldu.
Ya ötekiler?
Ağca, Italya'da Türk
savcılanna yaptığı açık-
lamada kendilerine yar-
dımcı olan bir MİT görev-
lisinin adını vermişti:
Şahin Tolunoğlu.
Korku ve yılgınlık bir-
çok kişiyi teslim almıstı.
Bu karanhk ilişkileri ay-
dınlatmaya çalısanlar da
en aşağılık, ilkel ve kaba
suçlamalarla karaianmak
istenditer.
Agca'yı Kartal Maltepe
Askeri Tutukevi'nden ka-
çtran Oral Çelik'in istih-
barat örgütleri ile bir iliş-
kisi var mıydı? Kimdi bu
OralÇelik?YediTtPüye-
si genci öldüren Abdul-
lah Çatlı, nasıl olmuştu
dayurtdışına kaçabilmiş-
ti? Çatlı, 22 Şubat 1982
günü Zürih'te yakalan-
dıktan sonra neden he-
men serbest bırakılmış-
tı?
Bu kuşkular, Roma'da-
ki Ağca davasında daha
daartmıştı.
Agca'yı, ikinci davanın
açılmasına yol açan ifa-
deyi vermesi için zorla-
yan ttalyan gizli istihba-
rat örgütü SISMI'nın Baş-
kan Yardımcısı General
Mussumici ve arkadaş-
ları 1980 yılı Ağustos
ayında seksen kişinin
ölümü ile sonuçlanan
Bologna Tren Istasyo-
nu'nun bombatenması
olayı ile ilgili bir suç nede-
niyte yargılanıyorlardı.
Bologna Gan, faşist ör-
gütter tarafından bömba-
lanmıstı. General Mussu-
mici ve üst düzey SISMI
yetkilileri, suç kanıtlannı
değiştirerek suçu sol ör-
gütter üzerine yıkmışlar-
dı.
General Mussumici ve
arkadaşlan bu suçlan ne-
deniyte çeşitli hapis ce-
zalanna çarptınldılar.
Roma'daki Ağca dava-
sı ile Trieste'deki General
Mussumici ve arkadaşla-
n aynı günlerde yargılan-
dılar.
Bir avukat, bu iki dava
arasında mekik dokudu.
Bu ttalyan avukatının adı
D'fvidio'ydu.
D'lvidio, hem eski SIS-
MI sorumlulannın avuka-
tıydı hem de Ağca'nın!
Bu bir rastlantı mıydı?
Yoksa, D'lvidio, bir örgüt
avukatı mıydı? örgüt
avukatıydı da bu yüzden
mi Ağca'nın avukatlığını
üstlenmişti?
Bugün bütün bu konu-
lar, Fransa'da başka bir
adlayaşadığı ileri sürülen
Oral Çelik'in tutuklu bu-
lunduğu cezaevinde ko-
nuşmasıyla çözülebilir.
Itatyan savcı Mariniy,
tutuklu bulunan kişinin
Oral Çelik olduğuna ina-
nıyor.
Bu gibi konulan, olay-
lar yaşanırken o günlerde
incelemek gerekirdi. Ba-
zılanmız bu görevi yaptı,
bazjlanmız da bu yayınla-
n gözlerinin ucuyla izle^
diler.. Bir kısmı da çeşitli
neden ve komplekslerle,
bu karanhk ilişkilerin ve
örgütlerin üzerine giden
gazetecileri sırtlarından
hançerlemeye çalıştı.
Gladyo.. Kontrgerilla..
Şu, bu... Daha önce ne-
relerdeydiniz beyler; be-
yoğlu beyler? Nereler-
deydin'ız?
G U N D E M MLSTAFA BALBAY
• Baştarafi 1. Sayfada
miş:
- Iniş aşağı giderken frenim patladı. Yolun sağın-
da pazar yeri vardı, kalabalıktı. Solunda ise az ile-
ride bir kişi yürüyordu. Direksiyonu sol tarafa kıra-
yım dedim, kırdım da..
Yargıç dayanamamış, araya girmiş:
- Ama sen, sadece bir değil, pazarda 20 kişiyi
öldürdün...
Şoför devam etmiş:
- Tam sola kırmıştım ki adam pazar yerine kaçtı!
Bu fıkra, ne yazık ki önceki gün Ankara'da ger-
çek oldu. Karşıdan karşıya geçmeye çalışan bir ka-
dına çarpmamak için direksiyonu kıran kişi, karşı
yönden gelen araçla çarpıştı, iki aileden beş kişi
öldü...
Trafik kazalannda, yeryüzünde sürmekte olan
40'a yakın iç savaşın çoğundan daha fazla kayıp
veriyoruz.
Kazalann büyük çoğunluğunda birinci suçlu in-
san unsuru.
Ölümlerin yüzde 50'si ilk bir saatten sonra olu-
yor. Erken ve sağlıklı müdahale gerçekleşebilse
çoğunun yaşamı devam edecek.
22 yaşındaki kızı Selin'i trafik kazasında kaybe-
den Boray Uras, çareyi, eline bastonu alıp Anka-
ra'ya yürümekte buldu. Ince bedeni çelikleşmiş
olmalı ki, eğilip bükülmeden elindeki bastona taş
çıkartacak duruşuyla uzun yollara meydan okuyor.
Yol boyu, trafik polislerinden turistlere, yerel halk-
tan gazetecilere her kesimden yurttaş onu selam-
lıyor, "Yürü, arkandayız" diyor.
Ama Boray Uras yalnız!
10 gün önce başlayan yolculuğunun ilk günün-
de kendi kendime şöyle demiştim:
"Belki yolda Boray Uras'a katılanlar olur. Belki
yavrusunu, eşinikaybetmişacılıyüreklerçıkar, 'Biz
de seninleyiz. Haydi Ankara'ya birlikte yürüyelim'
der..."
Herkes Boray Uras'ın arkasında, ama Boray
Uras yalnız!
Baston hepimize
Yol boyu anılarını anlatıyor Boray Uras... Küçük
bir kız çocuğu "Amca" demiş, "şu yolda karşıdan
karşıya geçerken bir arkadaşım öldü. Buraya bir
köprü yaptınr mısın? Devlet yapmadı, belki sen
yaptınrsın!"
Uras'ın bu anısını dinlerken kentleri inşa ediş bi-
çimimizdeki çarpıklıklar geçti gözümün önünden.
Kent bir yöne doğru gelişiyor... Hemen fırsatçı-
lar harekete geçiyor. Orada birden binalar yükse-
liyor... 10 kata, 15 kata bana mısın demiyorlar... Da-
ha inşa aşamasında pazarlama başlıyor. Bu siteyi
gören öteki fırsatçılar hemen etrafını yeni gökde-
len temelleriyle örüyorlar... Yerleşim başlıyor... A, o
da ne? Sitenin yolu yok... Dar, çarpık yollann bir-
den artan yoğunluğu kaldırması olanaksız. Trafik
kazalannda birden fazla kişi ölmeye başlayınca,
yöre sakinleri devletin kapısını çalıyon
"Heeey devlet baba, uyuyor musun? Burada
yılda 10-15 kişi ölüyor!"
Elbette planlama olarak devlet kurumlannın da
suçu var. Ancak, buraya yerleşenlerin daha başta
sorumlulara baskı yapması gerekmez mi?
Ya kent içindeki yaya kazalarına ne demeli? Kı-
zılay'a çıkan yollarda karşıdan karşıya geçen in-
sanlara bakıyorum. Insan, tarlada daha dikkatli yü-
rür. Acaba, yerde ayağıma takılacak taş-tümsek
var mı diye bakar. Ama Kızılay'da kendisine çar-
pabilecek araçlara dikkat etmez, durmayan şofö-
re de çıkışır!
Şoförlükte ise "usta" olmaya bakıyoruz. Istan-
bul-Ankara arasını en kısa sürede alan, en usta şo-
för!
Usta şoför değil, kurallara uyan şoför olarak ye-
tışmemiz gerekmez mi?
Konu trafik olunca kentlerden yollara, insan eği-
timinden araç kalitesine pek çok unsur var... Ama
asıl olan insan!
Boray Uras sanlmış kızı Selin'e...
Isyan ediyor trafikteki kan seline...
Boray Uras'ın elindeki, toprağa, taşa, asfalta
vurduğu baston sadece devlete değil, hepimize!
Milyonlarca kişi Boray Uras'a hak veriyor, ama
Boray Uras yalnız!
Boray Uras Ankara'ya da yalnız mı girecek?
balbay@cumhuriyet.com.tr
Mikroplar dünyayı tehdit edîyor
EMİNE KARAKtTAPOĞLU
CENEVRE - Mikroplann gün geç-
tikçe ilaçlara daha dirençli hale gekne-
si, tıpta elde edilen gelişmelerin, en-
feksiyon hastalıklan karşısında etkisiz
kahnası tehlikesini ortaya çıkardı. Ilaç-
lann plansız ve rasgele kullanılmasıy-
la ortaya çıkan dirençli bakteriler, bilün
adamlannın geliştirdikleri antibiyotik-
lerin aynı hızda etkisiz hale gelmesine
yol açıyor. Geliştırilmesi 20 yıl alan pe-
nisilin, birçok Güney Asya ülkesinde
genital hastalıklann tedavisinde yüzde
Q* Aranmda y?""
1
sagl'""q^k'
>
nj Tay-
land'da sıtma tedavisinde kullanılan 3 i-
laç tamamıyla etkisiz hale geldi. Dünya
Sağlık Orgütü WHO. yapılan son araş-
tırma sonuçlarının dünyanın alarm du-
Irumuna geçmesini gerektirecek veriler
içerdiğinı açıkladı ve herkesi antibiyo-
tikleri "akılh"' kullanmaya çağırdı.
ilarm vpriimpgi ile her vakada
tıfeksiyona yol açan mikrobun öldü-
~gunden emin oiunması ise, direncin
hale gehneye başladığını ortaya koyu-
yor. Örgüt, dünyanın karşı karşıya oldu-
ğu tehlikenin büyüklüğünün ilk kez bu
raporda net bir şekilde ortaya çıktığını
vurgularken, doğru teşhis-doğru ilaç-
uygun doz-gerekü tedavi süresi'nin sağ-
lanması ve gelişmekte olan ülkelerdeki
ilaç sıkıntısının giderilmesi için ilgili
herkesi "ckhJi" şekilde mücadele etme-
ye çağırdı. WH0 Başkanı Dr. Gro
Brundthland,rapora ılışkin olarak yap-
tığı açıklamada, mikroplann direnç ka-
zanmasının önüne geçilmezse, yakuı bir
gelecekte felaketlerin yaşamlmasının
4eaçfflrimaz olacağını betirteret*E|er
dünya enfeksiyon hastahklannın teda-
visiİçin ckldi çâba sarfetmezse, mikrop-
lann ilaçlara direnç kazanmasryla, anti-
hjynrigm kpşfpıtihnpdigi yamanlam ı)nn-
me tehükesryie karşı karşıyaya" uyan-
sında bulundu ve ilaçlann "daha etkfli
ve daha yaygm" kullanımının benim-
senmesini istedi.
önüne geçilmesi için en önemli müca-
dele stratejisı olarak gösteriliyor. Mer-
kezi Cenevre'de bulunan WHO'nun ön-
ceki gün açıkladığı Enfeksiyon Hasta-
lıklan Raporu "Overconnng Antinıic-
robial Resisteııce"', ilaç direncınin gün
geçtikçe artmasıyla, enfeksiyon ve sal-
gın hastalıklann tedavisinin olanaksız
-Şu anda, yapıfam aıaşfaı mahum«>-
nucuBdageliştirflmişne yeni bir aynede
feksiyon Hastalıklan Raporu'na göre en
önemli enfeksiyon hastahklan, yavaş an-
cak kesin bir şekilde ilaca dayaruklı ha-
le geliyor. Estonya, Litvanya ve Rus-
ya'nın bazı bölgelerinde tüberküloz va-
kalannın yüzde 10'u en güçlü iki ilaca
hiçbir şekilde yanıt vermezken, Tay-
land'da sıtmayı tedavi eden en yaygın 3
ilaç tamamıyla edcisiz hale gelmiş du-
rumda. Yeni geliştirilen ve Hepatit B te-
davisinde kullanılan "lamuvidine" ilacı-
nın ise hastalann yüzde 30'unda, teda-
vinin birinci yıhndan sonra tedavi edici
özelliğini kaybettiği belirlenmiş. Hin-
distan'da ise tropikal enftkstyon hasta-
lıklannın yüzde 60'ının ilk grup ilaçla-
ra dirençli olduğu ortaya çıkmış. WHO,
dünyanın enfeksiyonlan yok etmek için
zamanla yanşüğını, en fazla 10 ya da 20
yıl içerisinde enfeksiyon hastalıklanmn
yok edihnesi gerektiğini vurgulayarak
aksi halde hastalıklann ilaçlan yok ede-
-cefine dikkat çekiyet
Mıkroplann dırençh hale genneien,
yeni bir ilaç var" diyen WHO Bulaşıcı
Hastalıklar Programı Başkanı Dr. David
Heymann da "Eğer, yeni çıkacak Baçla-
raveaşılarabeibağla>'arakelimizdekiet-
kiHilaçlanakıllıveyaygra birşekfldekul-
lanmayı ihmal edryoirsak, kamu sağhğı
ile riski çok yüksek bir knmar oynuyo-
ruz" dedi. VVHO'nun yayunladığı En-
ilaçlai'uı plansız ve lasgele kullaıulına-
sından kaynaklanıyor. uaçlara direncin
giderekyaygınlaşması ise K
paradoksaln
bir durumu yansıtıyor. Gelişmemiş fa-
kir ülkelerde, bilinçsizlik, maddi sebep-
ler veya kıtlık yüzünden ilaçlann gere-
ken dozun altında ahnması dirence yol
açarken, gelişmiş ülkelerde fazla kulla-
nım, ilaca direnci körüklüyor.
RaifErtem
yann toprağa
veriliyor
tstanbuiHaberServ'i-
â-Gazetemiz yazan, şa-
ir, av ve doğa yazan, si-
yasetçi, hukukçu Raif
Ertem yann (Pazartesi)
toprağaverilecek. Ertem
için yann ilk tören saat
11,00'de gazetemızın
bahçesinde yapılacak.
Ertem, törenin ardından
Ataköy 5. Kısun Ca-
mii'nde kıhnacak öğle
namazından sonra Ça^
talca'daki aile mezarij-
ğuıda toprağa verüeceL
Adalet Bakanı Prof.
Dr.HikroetSamiTürk,
yaptığı yazıh açıkla-
mayla Raif Ertem'in
ölümünden duyduğu
-izüat&yü ifade eder«k
yakınlanna başsağnğt
Ekonomiye futbol dopîngî
dilcdi.
• Baştarafi 1. Sayfada
nin üzerinde bir genişleme gös-
tereceği tahmin ediliyor. Otel,
restoran, her çeşit eğlence yerle-
rini de içeren bu sektörde, 1996
yıhnda Ingütere'de, maçlann ya-
pıldığı ikinci 3 aylık dönemde
yüzde 3'ün üzerinde bir ciro ar-
tışı sağlandıgı, bu gelişmenin bu
yıl Hollanda ve Belçika'da tek-
rarlanabileceği belirtiliyor.
Avrupa şampiyonasuun sade-
ce Hollanda ekonomisine 200
ile 600 milyon florinlik bir ek
gelir sağraması bekleniyor.
Rotterdam'daki Hollanda
Ekonomi Enstitüsü'nden yapı-
lan açıklamalarda, bu tür bir
şampiyonanın, ülkenin dünya
pazarlannda tamtımı açısuıdan
büyük olanaklar anlamma gel-
diği vurgulandı ve böyle bir rek-
lamın başka türlü sağlanması-
run çok güç olduğuna dikkat çe-
nin, Hollanda ekonomisine ilk
elde sağlanacak 200 milyon flo-
rinin üzerindeki bir ek gelirden
çok daha önemli olduğu da sa-
vunuldu.
Şampiyonadan UEFA'nın en
kârlı kurum olarak çıkacağma
kesin gözüyle bakıhyor. Maç bi-
letleri, sponsor ve televizyon
haklanndan elde edilecek gelir-
lerin önce UEFA'nm kasasuıı
dolduracağı belirtildi.
UEFA, gelir kalemleri konu-
sunda resmi bir açıklama yap-
maktankaçınirken7yapıîan tah-
minlerde, 150 milyon florinin
biletlerden, ilk elde sağlanacak
200 milyon florinin Avrupa
Radyo ve Televizyon Birliği 'nin
(EBU) yayın haklan için öde-
melerinden, 280 milyon flori-
nin de Isviçreli bir spor malze-
TnarTnTnasT OIHII
TürkGençliğineHiz-
met Vakfı adına bir
açtklama yapanDr. Hfr-
sametün Canöztârk de
Ertem'i yitirmenin acı-
sı içinde olduklannı
belirtti.
Idldî:
Turnuvanm normal koşullar-
da yürümemesı durumunda ise
bir 'bumerangetkisi'yle karşıla-
şılabileceğinden, olaylar çıkrna-
sı halinde, beklenenin tersine,
olumsuz bir ımajla damgalaml-
maktan korkuluyor. Enstitünün
açıklamasmda, reklam efektı-
ISL'den sağlanacağına dikkat
çekildi:
Sadece bu kalemlerin 630
milyon florini bulduğu, bu ne-
denle de UEFA'nın bu şölenden
en kârlı çıkacak kurum olduğu
ileri sürülürken, yapılan harca-
malann önemli gider kalemleri
içerdiğinin göz ardı edilmeme-
si gerektiği hatırlatıldı.
Düzenlemeyle ilgili harcama-
lann yanı sıra katılımcı ülkele-
re 164 milyon Hollanda Florini
ödeme yapılacak.
1996 yılında Ingiltere'de ya-
pılan rurnuvayı 56 milyon mark
kârla kapatan UEFA'nın, bu
şampiyonada daha yüksek bir
rakama ulaşacağına kesin gö-
züyle bakıhyor.
Tumuva Direktörü Alain Co-
urtais basına yaptığı açıklama-
larda, maliyetlerin Hollanda ve
Belçika'nın üzerine yüklendiği
yöTundaki yorumlan reddede^
rek UEFA'nın düzenli giderleri
bulunduğunu, bu turnuvamn da
ek bir maliyet kalemi olduğu-
nun unutulmaması gerektiğini
söyledi.
Courtais'e göre hakemlerin
eğitimi gibi etkinlikler sadece
tîEFA btrtçesinden karşıtanD=-
ken, sağlanacak bir fazlanın7~
mali gucu duşuk Azerbaycan ve
Moldova gibi UEFA üyelerine
gitmesi de normal.
Stadyumlarda, broşürlerde,
basın merkezlerinde katılımcı
üUcelerin bayraklannın değil,
firma flamalannm dalgalanma-
sının normal karşılanması ge-
rektiği belirtildi.