Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
18 HAZİRAN 2000 PAZAR CUMHURİYET SAYFA
HABERLER
Tantan: Toprağa
saygıy ofatiun
• ANKARA
(Cumhuriyet Bürosu) -
Türkıye ErozyonJa
Mücadele Ağaçlandınna
ve Doğal Varlıklan
Koruma Vakfi'nın
(TEMA) "Dünya
Çölleşmeyle Mücadele
Günü" nedeniyle dün
düzenledığı toplantıda
konuşan Içişleri Bakanı
Sadettin Tantan,
topraklann hızla
çölleşmemesi için
toplumun her kesimini
göreve çağırarak
"Topraktan geldik,
toprağa geri
döneceğımize göre
toprağa saygılı
olmahyız" dedi.
Akbulut: Oytama
gereksiz
• ANKARA
(Cumburiyet Bürosu) -
TBMM Başkanı Yıldınm
Akbulut, FP'li Merve
Sefa Kavakçı ile ilgıli
hukuki sürecin Danıştay
Idari Dava Daireleri
Genel Kurulu'nun aldığı
kararla tamamlanmak
ûzere olduğunu, yargı
karannı TBMM Genel
Kurulu'nda oylamaya
gerek olmadığını söyledi.
Türkkonut'un genel
kurulunda gazetecilerin
sorulannı yanıtlayan
Akbulut, yapılması
gerekenin danışma
kurulunu toplayıp nasıl
bir yol izleneceğinin
belirlenmesi olduğunu
belirtti ve esası
değiştirecek herhangi bir
şey olmayacağını
söyledi.
Urgan toprağa
verüyor
• İstanbul Haber Servisi
- tngiliz Edebiyatı
Profesörû, yazar,
çevinnen Prof. Dr. Mîna
Urgan, bugün Teşvikiye
Camii'nde kılınacak öğle
namazının ardından
Aşiyan Mezarlığı'nda
toprağa verilecek. Urgan
için bugün
Beyoğlu'ndaki ÖDP
İstanbul tl Binası önünde
desaat 10.00'datören
düzenlenecek. 20
Haziran Salı günü de
İstanbul Üniversitesi
Edebiyat Fakültesi'nde
anma toplantısı
yapılacak.
Vek kantml
Sezer dönemi'
• İZMİR(AA)-
Egekent Konut Üretim
Yapı Kooperatifleri
Birliği (Ege-Koop)
tarafından düzenlenen
"Yeni Cumhurbaşkanı,
Yeni Dönem" konulu
panel dün Efes Oteli'nde
yapüdı. Panelde konuşan
eski Dışişleri Bakanı,
gazeteci-yazar Prof. Dr.
Mümtaz Soysal,
Türkiye'de
cumhurbaşkanı seçiminin
yapıldığı dönemi
değerlendirirken
"Kanuni olmayan
Demirel döneminden,
pek kanuni Sezer
dönemine geçtiğimiz
görülüyor" dedi.
YûceDivan
I tstanbul Haber Servisi
- DYP Genel Başkan
Yardımcısı Hayri
Kozakçıoğlu, partisinin
îstanbul il merkezinde
düzenlediği basuL
toplantısında Yûce Divan
tartışmalanna ilişkin
olarak "Bağımsız
yargının verdiği
kesinleşmiş bir hüküm
varsa, TBMM ve
soruşturma komisyonları
bu karara uymalıdır"
dedi.
Cumhurbaşkanı Sezer'in 'kaldırm' demesi de MHP'nin görüşünü değiştirmedi
Idam tarbşması çıkmazdaANKARA (Cumhuriyet Bü-
rosu) - Cumhurbaşkanı Ahmet
Necdet Sezer'in, Avrupa Insan
Haklan Mahkemesi'nin
(AİHM) Abdullah Öcalan'a
ilişkin karanndan önce ölüm ce-
zasının kaldınlmasını önerme-
si MHP kanadını rahatsız etti.
Devlet Bakanı Şuayip Üşenmez,
devlet adamlannın milletin du-
yarhhklannı göz ardı etmesi du-
rumunda insanını inciteceğini
belirterek "ldam cezasının laü-
dınlmasuu o kadar çok istiyor-
larsa buyrun halka soralım" de-
di. Oşenmez, hükümette kahna
uğruna millete verdikleri sözle-
ri feda edemeyeceklerinı belir-
terek, yasadışı terör örgütü lide-
ri Abdullah Öcalan'ın affedil-
mesının "namertiik'' olacağını
söyledi.
Türk Ceza Yasası'nın vatana
• Curnhurbaşkanı'nın, Avrupa tnsan Haklan Mahkemesi'nin Öcalan'a ilişkin
karanndan önce ölüm cezasının kaldınlmasını önermesi MHP kanadını rahatsi2
etti. Devlet Bakanı Şuayip Üşenmez, yasadışı terör örgütü lideri Abdullah
Öcalan'ın affedilmesinin "namertiik" olacağını söyledi.
ihanet suçunu düzenleyen 125.
maddesı dışında ölüm cezasının
kaldınlmasına razı olan MHP,
bu konuda geri adım atmıyor.
Devlet Bakanı Şuayip Üşen-
mez, halkı hiçe sayarak bazı dü-
zenlemeler yapılamayacağını
belirterek, vatan hainlerinin,
milleti ve milletin geleceğini
tehdit edenlerin cezasız kalama-
yacağını söyledi. Üşenmez, 30
bin insanın karili Abdullah Öca-
lan'ın, ölüm cezası tartışmalan-
nm dışında tutulması gerektiği-
ni kaydetti. Üşenmez şöyle de-
vametti: "Bu kadar öünüş insa-
nın vebaB var. Cezasının veril-
mesi gerekiyor. Eğer idam ceza-
sı kaldınlırsa, 'Nasıl olsa idam
kalktf denerek devlete karşı iş-
lenen suçlar artabilir. Bu da son
derece sakıncalı olur. Bürün
bunlar bertaraf edilerek İmra-
lı'dakiÖcalan için böyle bir ope-
rasyon olarak idam cezası kaldı-
nhrsa halkm vkdanının rahat
edeceğini kim garanti edebilir?
Ocalan konusu haDolsun, ondan
sonra idam cezasının kaldırü-
ması gündeme gelsin. Bu konu-
da acele etmeyetim. Eğer böyle
bir hakverilirse bunun sonu gei-
mez."
Türkiye'nin 1974 yılından
beri terörle savaş halinde oldu-
ğunu kaydeden Üşenmez, Türk
halkının duyarlılıklannın göz
ardı edilmesinin Türk insanını
inciteceğini söyledi.
Üşenmez, "Eğer devlet
adamlan bunu göz ardı edrvor-
sa, onlar insanımızı incitir. Bu
konuda eğer çokısrar ediliyorsa
ve idam cezasının kaldınlması
çok istenrvorsa buyrun milletin
hakemliğine başvurahm. De-
mokratik ilkeleri benimsemek
lafla olmaz. O zaman bizi bura-
ya gönderen vatandaşa gitmeli,
kamuoyunun onayuu ahnak, re-
feranduma gitmenviz. Eğer halk
idam cezası kalksın derse bizim
de bunun karşısında boynumuz
kıldan ince olur" dedi.
MHP'nin ilkeli birparti oldu-
ğunu ve Meclis'e halka sözler
vererek geldiğini kaydeden
Üşenmez, partisinin hükümette
kahna ugruna bunlan feda ede-
meyeceğini söyledi.
Başbakan Büknt Ecevit'in
hükümet ortaklanyla görüşme-
den ölüm cezasıyla ılgili açıkla-
ma yapmasını da eleştiren
Üşenmez, "Benim dediğün de-
dik, üflediğim düdük demekle
ohnuyor" dedi.
MHP Genel Başkan Yardım-
cısı Şevket Büknt Yahnici, ölüm
cezasının kaldınlmasıyla ilgıli
resmi bır hükümet çalışmasınm
bulunmadığını belirterek toplu-
mun duyarlılıklanmn göz ardı
edilmemesı gerektiğini söyledi.
KETEV'in düzenlediği panelde emek hareketinin geçmişi masaya yatınldı
'Sendikal örgütliilük yaşaımyor'
İstanbul Haber Servisi-Günümüzde 12
Eylül öncesinin çok gerisinde bir sendikal
örgütlülük yaşandığı belirtilerek sendikal
mücadelenın, siyasal mücadeleyle birlik-
te yürütühnesi gerektiği vurgulandı.
Kemal Türkler Eğitim ve Kültür Vakfi
(KETEV) "Otuzuncu Yıhnda 15-16 Ha-
zirajı Direnisi" konulu bir panel düzenle-
di. Panelin konuşmacılan gazetemiz ya-
zan Şfikran Soner, gazeteci-yazar AnHa
özsever ve avukat Rasim Öz, 15-16 Ha-
ziran'ın odağında, Türkiye'de emek hare-
ketinin ve sendikal haklann tarihini ma-
saya yatırdılar. Gazetemiz yazan Soner,
sendikal örgütlenmedeki asıl gerilemenin,
12 Eylül darbesi ve küresel saldınlarla
başladığına dikkat çekerek "Günümüzde
12 Eylül öncesinin çokgerisinde bir sendi-
kal örgütlülük yaşanryor. Arük işçi hare-
ketinin gündeminde, gerek ücreder gerek
çahşma koşuDanndaeski kazanımlaruı ge-
ri ahnması var" dedi. Rasim Özde 16Ha-
ziran'ın, Türkiye emek tarihinde en büyük
başkaldın olduğunu ve DlSK'i kapatmak
isteyen yasanın çıkanhnasmı engelledi-
ğini vurguladı.
CHP Eyüp îlçe Örgütü de 15-16 Hazi-
ran işçi direnışinin yıldönümü nedeniyle
dün Alibeyköy Bulut Düğün Salonu'nda
panel düzenledi. Panelin konuşmacılan
arasında bulunan eski DİSK genel baş-
kanlanndan Kemal Nebioğhı, sendıkalan
taratından düzenlenen direniş eyleminin,
"bir ucu insanca yaşamaya dayanan" ve
siyası etkinliğe sahıp ilk direniş niteliği ta-
şıdığını söyledi. CHP PM üyesi ve DİSK
Tekstil-îş Genel Başkanı Süleynıan Çele-
bi ise günümüzde eski DlSK'in arandığı-
nı ve CHP'ye ihtiyacın bulunduğunun al-
tım çizerek "Tek başına sendikal ya da si-
yasal mücadeleyle çözüm ahnmıyor.
DtSK'in CHP'ye,"CHP'ninDİSK'evekit-
le örgütkrine, emekçi-ilerici sosyalist ay-
dmlara ve devrimcilere ihtiyacı var" dıye
konuştu.
15-16 HAZtRAN OLAYLARININ 30. YILDÖNÜMÜMtTtNGLE ANILDI
'Tatihingeleceğiişçisınıfindan yana'
İstanbul Haber Servj»:.
Tarihteki en büyük işçi &-
renişi olan 15-16 Haziran
olaylannın 30. yılı, İstan-
bul'da gerçekleştirilen
"Ekonomik, Sosyal ve De-
mokratik Haklanmız İçin
Gücümüz Biriiğhnizdir"
mitingiyle anıldı. DİSK,
Türk-lş ve KESK'e bağlı
bazı sendikalann oluştur-
duğu İstanbul Emek Plat-
formu'nca düzenlenen mi-
tingde, emekçiler haklannı
sonuna kadar savunacakla-
nnı haykırdılar.
İstanbul Emek Platformu
tarafından Çağlayan Mey-
dam'nda gerçekleştirilen
mitinge yaklaşık bin kişi
katıldı. Tuzla Tersanele-
ri'nde 75 gündür direnişte
olan ışçilerden Hasan Coş-
kun, yıllardır kölece çalış-
tınldıklannı belirterek
"Sözdeyasalann olduğu bir
ülkede ana>asal haklarum-
n kuOanarak bu gidişe bir
dur demek gerekir*' dedi.
Tüm işçilerin mücadeleyi
birükte yürütmeleri gerek-
tiğini belirten Coşkun,
"Sennayedarlar bizleri sö-
mürmek için nasıl birleşi-
_ yorsa biz de büie$erek mü-
cadele etmetiorundt^yız"
diye konuştu. Nakliyat-lş
Genel Başkanı AüRızaKü-
çükosmanoğlu, 30 yıl önce
işçi sınıfını san sendikacılı-
ğa mahkûm etmek ısteyen-
lere en büyük cevabın veril-
diğini anımsattı. Küçükos-
manoğlu şöyle devam etti:
"Bugün de kazanılmış
olan haklanmızı eUmizden
ahnaya kalkıyorlar. Onlar
15-16 Haziran'dan korku-
yorlar. Bu nedenle bu mi-
tingi engellemek için her
türlü çabayı gösterdiler.
Türkiye'de bütçe IMFtara-
findan hazuianıyor, köylü-
nün, çiftçinin ne kadar üc-
ret alacağuu EMF beBrKyor.
Uluslararası tahkim daya-
üldL Vatam satmak istiyor-
lar. Ama tarihin geleceği iş-
çi onıfindan yanaıftr."
Basın-lş Genel Sekreteri
Kamil Kartal ise yeni 15-
16 Haziran'lar yaratmak
için toplandıklannı söyle-
di . "Şimdi eDerimizi serma-
yeye karsı birieştirme vak-
ti" diyen Kartal, mücade-
lelerinı kazanacaklannı
vurguladı. istanbuTda düzenlenen mitinge yaklaşık bin kişi katıldı.
1IRMIK
Turan Cenç
'Ağca'nın
bilgileri
başka
kaynaklarda'
DtV ARBAKIR (Cumhuriyet
Bürosu)- Emniyet Genel Müdü-
rü Turan Genç, Mehmet Ali Ağ-
ca'nın, "Abdı tpekçi cinayeti De
ilgiH bilgflerin Bekir Çelenk'le
birükte toprağa gömüldüğü" yo-
lundakı açıklamalannı değerlen-
dirirken "Ağca bu bügiler bende
yok drvor ama bu biigfler başka
kaynak ve kisüerde de bulunabi-
Br" dedi.
Genç, Hizbullah'ın lider kad-
rosunun önemli bölümünün, te-
tikçiler ve işbirlikçilerinin ele
geçirildiğini söyledi.
Genç, başta Hizbullah ohnak
üzere PKK ve diğer terör örgüt-
lerinin son durumu, Güneydo-
ğu'daki terör olaylannda gelinen
aşamalar ve genel emniyet olay-
lanyla ılgili olarak Diyarbakır,
Batman, Şunlıurfa, Mardin, Ela-
zığ, Bingöl, Siirt, Şırnak, Tunce-
li emniyet müdürleri ile bir de-
ğerlendirme toplantısı yaptı.
Genç, Diyarbakır Valilıği'nde
düzenlediği basın toplantısuıda,
Mehmet Ali Ağca'nın, Abdi
tpekçi cinayeti ile bir ilgisinin
bulunmadığı ve bu konudaki bil-
gilerin Bekir Çelenk ile birükte
gömüldüğü şeklindeki açıkla-
masını değerlendirdi. Genç şöy-
le konuştu:
"Ağca, Ipekçi cinayeti ayduıla-
tdamaz gibi beyanlarda buhınu-
yor. Ama o bügiler başka kişuer
vekaynaklarda da buhıııabûir. Bu
cinayetin deönemh' ölçüde aydın-
latılabüeceğmi ümh edîyonız, .\ğ-
ca,Adalet Bakanhğmuzın ttalyan
Adalet Bakanhğı nezdinde yap-
mtş olduğu suçhüar, mahkûinla-
nn iadesi talebine istinaden, Ge-
nel Müdûrtüğümüzün İnterpol
DaireBaşkanhğı tarafindan Tür-
krve'ye getirüdi ve y^argıya testim
edfldL Bundansonraflgüisavahk
bu soruşturmaya devam ediyor.
Bizden vardun isteniürse mevcut
bilgilerimizJeyargıva\esoru$tur-
mayı yürüten sav cı\ a gerekli bil-
gileri ve desteği v erryoruz."
IAYDIN ENGÎN aengin(« doruk.net.tr
Belim ağnyor. Omurgam su
koyveriyor anlaşılan. Doktor
"Sırtüstü yatıp istirahat ede-
ceksiniz" dedi. Beni de bir gül-
me aldı. Ben zaten belim ağ-
nmadığı zamanlar da sırtüstü
yatıp "istirahat etmeye" bayı-
lırım. Sürekli düş kurarım:
Acaba sırtüstü yattığım yer-
den çalışabileceğim bir bilgi-
sayar ne zaman icat edilecek?
Sırtüstü yatıp pipo içerken
küller üstüme dökülüyor. Sır-
tüstü yatanlar için kül dökme-
yen pipo ne zaman icat edile-
cek? Yattığım yerden kitap ga-
zete okurken kollanm yorulu-
Top Yap - Ayağa Oyna
Acaba gazeteyi, kitabı sır-
tüstü yatanın okuma uzaklı-
ğında tutacak bir düzenek ne
zaman üretilecek? Cumhuri-
yef'in zalim yönetimi, bazı ga-
zetecilerin "sırtüstüyatma öz-
gürlüğü"nü ne zaman tanıya-
cak?.. Ama bu kez durum iyi.
Afhk doktof raporlu "autüatû
Uzandığım divanın kol me-
safesine günlük gazeteleri sı-
ralayıp hepsini tek tek okuma-
ya başladım:
Avrupa Futbol Şampiyona-
sı var ya, maç haberleri birin-
ci sayfalara taştı. Spor sayfa-
lannın da sayısı arttı. Madem
iş yok, güç yok, sırtüstü yatı-
yorum, bari televizyonda izle-
diğim maçlan birdegazeteler-
de okuyayım.
Bir saptama: Spor sayfala-
nnda ne kadar çok "köşe ya-
zan" var.
yatma zorunlusu "yumr
^rapttğımın "siftinmek", go
netik özelliğimin "tembellik"
olduğunu ha bire başıma ka-
kıp "sırtüstüyatışlanmın"\a.6\-
nı kaçırma görevlisi kanmın ve
yakın çevremin söyleyebile-
cekleri tek söz yok.
Yaşasın tıp!
Sabırla, keyifle, konunun
sportif yanını bir yana bırakıp
Türkçenin kullanımı, dil lezzet-
leri açısından da sporun köşe
yazarlannı elden geçiriyorum.
Aman Allahım! Ben görme-
yeli, en azından dikkat etme-
yeli, Türkçede inanılmaz anla-
tımtekntkten geliştiritnniş. —
~rBuyrun bır ıkı ömek:
Top yapan adamlar!
Lafı evirdim çevirdim, ı-ıh,
futbol sahasının bir köşesine
çökmüş, meşin parçalannı bir-
birine dikip "top imal eden"
adamlardan başka bir anlam
çıkaramıyorum. Üstelik yap-
tıklan toplar da "manyak gü-
zel" oluyor(muş).
Hekim kararıyla sırtüstü ya-
tıp hakem kararları üstüne ya-
zılanlan da okuyorum:
"Düdüğünü böyle kullanan
adamı değil hakem, salhane-
_ye^müdürbile yapmazlar..."
Hoppalaaaa! "Salhane"y\
çıkaramadım. Türkçe Söz-
lük'e baktım. Karşısına "Ka-
nara" yazmışlar. Çaresiz "ka-
nara"yı aradım. Yok. "Sözlüğe
değil, belleğine güven" deyip
zorladım. Salhane -galiba-
büyük mezbaha, hayvan ke-
sım yeri dem©k.
ryt de yukanda alırıtıtadığım
Mustafa Denizli, ikinci—spor köşe yazarının cümlesi mu, yoksa7
ne olacak şimdi?
Yani, ancak iyi düdük çalan-
lan mı mezhaba müdürü yapı-
yorlar?
Içinden çıkamadım. Başka
bir köşe yazarına atladım.
"...Rakibini bir bacakarası
ile geçti" cümleciğine çok ta-
kılmadım. Zor bela da olsa bir
anlam çıkıyor Topu karşısın-
daki oyuncunun bacaklannın
arasından geçirerek onu saf
dışı bıraktı, demek istemiş an-
laşılan.
Ama ondan sonra gelen
cümleden anlam çıkarmak
benim için olanaksız:
"Yıllann top ustası Maldini,
sürekli ayağa oynayarak takı-
mının hücumda çoğalmasını
sağladı..."
"Hücumda çoğalmak" di-
yelim ki bir takımın çok oyun-
cu ile hücuma kalkıp karşı ta-
kımı zora sokması anlamına
geliyor. Peki, Maldini'nin "sü-
rekli ayağa oynaması"n\ nasıl
açıklayacağız?
Futbolda ayağa oynamanın
yanı sıra kafaya, kola, kıça,
kafçaya fHan da oynantyor da-
Matdıni bunlardan kaçınıyor
devrede Tugay, Sergen gibi
top yapan adamlan sahaya
sürünce oyunun rengı değiş-
ti. Zaman zaman manyak gü-
zel hareketlere tanık olmaya
başladık..."
Nasıl?
Yoksası yok.
Belimin ağrısı geçince, gi-
dip bizim spor servisinin ko-
puk takımına danışacağım.
Belki onlar açıklayabilir...
• • •
Görüyorsunuz, sırtüstü ya-
tarak 7/rm/Mayınca, ne keyifli
yazılar çıkıyor ortaya. Düşün-
senize, gazeteye gelip, Haber
Merkezi'ne çöküp ne olup bit-
tiğine baktıktan sonra yazıya
otursaydım, Ağca'nın iade
edilmesinin olası sonuçlannı,
Yüce Divan yolunda el ele tu-
tuşan Çiller-Yılmaz ikilisini,
Ecevit'in "Ya bu hükümet, or-
taklanm itişip kakışırken bo-
zuluverirse" korkulannı, o kor-
kuyla borsanın inişe geçme-
sini, buğday üreticisine öde-
necek 500 milyon dolar için
dış borç arayışına geçen hü-
kümetin içine girdiği "üretime
akmayan dış borç" sarmalının
^RonomTTJstuhdekr ölumcüT
sonuçlannı filan yazmaya kal-
kışsaydım. Siz de şu pazar gü-
nü öyle yazılar okusaydınız.
Siz de yatın kalkın, beni sır-
tüstü yatıran "tıp b///m/°ne
dua edin.
• • •
—Not: Siz bu satırian okı
ben Moskova'ya gtden
uçakta olacağım. Sakın "
ni belin ağnyordu"filan deme-
yin. Ben hem "ağnnm, hem
giderim". Gezmek söz konu-
su ise tembelliğimden eser
kalmaz.
Ama aramızda kalsın, dok-
tora söylemeyin e mi?
POLflİKA GU1NLUGU
HİKMET ÇETÎNKAYA
Babalar ve Çocuklar...'
O yıllar çok küçüktün çocuğum!..
YıkJızlann ve düşünceye dalmış gecenin saatlerin-
de Leopold Sedar Senghor'un ahenkli sessizliğini
yaşardın...
Düşlennde ne gelınlık vardı ne de yıtip gitmış kent-
lerin sisi!..
Çocuğum, bugün ben sana eski günlerden, ken-
dimden söz edeceğim!..
Yıllar önce bir gece babamla oturup dertleşmiştjk
uzun uzun...
Rakı kadehini tokuşturmuş, gelecek üzerine ko-
nuşmuştuk...
Ben babamı hep genç bir insan olarak gördüm...
Onun ışıldayan gözlennde ögle güneşinın ve tut-
kunun yarattığı koyu nemli bir gölgelik belirir, san-
ki çiçekler açardı...
Genç yaşına karşın zaman zaman yorgun olduğu-
nu söylerdi...
Vapursaatlerinde Alsancak iskelesinde Karşıya-
ka vapurunu beklerken yaşamın kendı olan rengiy-
le kucaklaşırdı...
Sen ve ablan henüz çok küçüktünüz!.. ?
Ben sizlere bakarak kendi çocukluğumu düşünür,
bir babanın hüzün ve acı yüklü yıllannı, Anaddu
kasabasında ilk geçirdiği yürek sızısını anımsardım...
Kar yağmıştı.
Şehrin ışıklan yanmıyordu...
Yer yatağında yatan babam sanki soluk almıyor-
du...
Annem başucunda oturuyordu...
Saatlerce doktoru beklemiştik. Sonunda gelmiş-
ti. Elinde siyah deri çantası vardı. Babamın nabzı-
nı tuttu, göğsünü dinledi...
Hiç unutmadım, şöyle demiştı:
"Yaşıyor!"
On iki yaşındaydım...
Sobanın yanından kalktım ve anneme şöyle ses-
lendım:
"Babama ne oldu anne?"
Annem ağlıyordu... Yanına oturdum, ben de ağla-
maya başladım...
Saat kaçtı bilmiyorum...
Küçük odadan salona çıktım. Perdeyi çektim.
Cam buğulanmıştı. Dışanya baktım. Lapa lapa kar
yağıyordu...
Yıllar sonra, o geceyi babama sorduğumda gü-
lümsemiştı bana... Siyah in gözlerini kısıp, etini ba-
şıma koyup şunlan söylemişti:
"Ben bile unuttum o geceyi!"
Sen yavrum, telli duvaklı gelinliğini giydiğin gecö,
ışıldayan gözlerine baktığımda, babamı anımsadım.
Sen, "baba" diye boynuma sanlırken ben yıllar ön-
ce, o karlı gecede ölümle yüz yüze gelen babamı dü-
şünüyordum...
• • •
Ay ışığı pencereye vurduğunda hep babamın
gölgesinin düştüğünü sanınm odamın içine!..
Ben bunu hiç kimseye söylemem!..
Kimi zaman dalanm, uzak kentlere gidip gelinm tek
başıma!..
Karanlıklann sevinçle kapladığı ince bir güzellık,
yaban güvercinlerinin türküsüdür o saatlerde...
Yağmurla, açan güneşle toza bulanırken hava.'öa-
balar ve çocuklar' çürümüş yapraklann devirigen
tortusu içine gömülürler...
Ben babamla konuşmaya başlanm oracıkta...
Gözlerı hep üzenmdedır...
O bana sorar:
"Neden kestirmedin saçlannı?" . 3
Kulağımdan tutar berbere götürür...
Saçımı üç numaraya vurdurur!..
Ağlanm!..
Küçük bir şehrin tren saatterinde, kimseye ha-
ber vermeden istasyona iner, orada babama yaka-
lanınm!..
Bak yavrum sen ve ablan çok küçüktünüz o yıl-
lar!..
Ben delışmenliğin doruk noktasındaydım!..
O gece gelinliğin içinde ışıldayan gözlerin gök tu-
tuşlu bir ceylanın gece göğünde bır yıldızın pırıltısı-
nıyansıtıyordu...
Babam öleli neredeyse otuz yıl oluyordu...
Ben seni izlerken, babamı düşünüyordum...
Babamın bende bırakbğı izleri zaman tünelinde
yaşıyor gibiydim!..
Damardan boşalan kan gibi ılık ve uğultulu son im-
bat esmeye başîamıştı...
Çocukluğumun geçtiği Anadolu kasabalan umut-
suzluğun o dayanılmaz yalnızlığı ıçindeydi...
• • *
Yaşamımızı delip geçen o dipsiz avuntulaıia oya-
lanırken kendi çocukluğumuzu bile unutup gittik:..
Babalar ve çocuklar!..
Ikiydiniz, üç oldunuz. Hiç fark etmedim büyüdü-
nüz...
Düşlenmizde çizdiğimiz o resimleri yeniden bulup
çıkarmalıyız bir yerlerden!..
O resımlere bakmalıyız uzun uzun!..
Çok eski bir hava var 0 resimlerde çocuğumL
Babamın fırtınalı havası...
Babalar fırtınalı havayı sever bilir misiniz?
Onlar zamanın içinden fışkıran bir çağlayan; on-
lar evrenin izdüşümü; onlar karanlıktan aydınlığa
uzanan sevgi ormanı...
Ama hiç belli etmezler!..
inanın bana.. onlar çok fazla konuşmazlar!..
hikmet.cetinkayato cumhuriyetcom.tr
Faks numaramız: 0212/ 513 90 98
CumhuriYe*
*^ kitap kulübü
ÇAĞININ TANIĞI ÜÇ TAZAR
2 BASI
KUBİLAY OLAYI VE TARİKAT
KAMPLARI
4 BASI
SANCIU YILLAR KUŞATİLJUL
SOKAKLAR
4 BASI
POSTUNDA KURT
ZAM8AK SANA »A BULAJTI KAN
2 BASI
DİN BARONUNUN KAZLARI
2 BASI
KADINLAR SOKAĞt —
ŞERIAT PAZARI
JEVDANIH ADRESİ BELLİ DEĞİL
TİKİTE'NİN JEYTAN ÜÇGEHİ
ZLERİN POYRAZ
Cumhuriyet Kitap Kulubu Çağ Pazarlama A Ş Turkocağı Cad
No 39/41 (34334)Ca9alogiu-lstanbul Tet 514 01 96