18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
1 Z HAZİRAN 2000 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER Başbakan Bülent Ecevit, affm anlaşmazlık sonucu geciktiğini söyledi 6 0Kim cezası kalkacak'DtYARBAKIR (Cumhuriyet Bürosu) - Başbakan BûJent Ecevit, dün geldiğı Di- yarbakır'da yaptığı konuşmasında, bölge- de banş ortamının başlamasına karşuı Ku- zey Irak ve lran"da silahlı güçlerin pusuda bekJediğini. bu nedenle köye dönüş proje- sınde çok dikkatlı olacaklannı söyledi. Ecevit, bölgedekı organıze sanayı bölge- leri üe enerjı dağıtım şebekelerindeki so- runlann giderileceğini ve tepkilere neden olan Habur sınır kapısındaki düzenleme- nin yeniden ele alınacağını açıkladı. Ece- vit, uçakta gazetecılenn sorulannı yanıt- ladı. Affın anlaşmazzlıklar nedenıyle geciktiğini söyleyen Ecevit, kısa bır süre sonra ölüm cezasının kaldınlacığını i- nandığını kaydetti. PKK'nın sıyasallaşma- HADEP Başbakan'dan demokrasi istediler DİYARBAKIR (Cumhuriyet Bürosu) - Dıyarbakır'a gelen Başbakan Bülent Ecevit'e birçok sivil toplum kuruluşu so- runlannı içeren raporlar sundu. Bölge- deki ekonomi çevreleri, yatınmın daha cazip hale gelmesi için yeni düzenleme isterken HADEP ise daha fazla demok- rasi ve insan hakJan ile ölüm cezasının kaldınlmasını talep etti. HADEP'li Bü- yükşehir Belediye Başkanı Feridım Çe- Hk de Başbakan'a 7 maddelık bır rapor verdi. HADEP'li Diyarbakır Büyükşehir Be- lediye Başkanı Feridun Çelık, Başbakan Bülent Ecevit'e verdiği 7 maddelik ra- porda, Diyarbakır'da göçten kaynakh so- runlar yaşandığını, bunun da çarpık kent- leşmeye yol actığını behrttı. Çelik, rapo- runda çarpık kentleşme nedenıyle temel alt yapı hızmetleri karşısında belediye- nin yetersiz kaldığına dikkat çekerek "Di- yarbakır'ın afet böigesi ilan edilmesiyle sorunlarm büyük ötçüde azalacağına ina- nıyonız" dedi. Çelık'ın raporundakı dı- ğer istemleri ise şöyle: • Evrensel standartlara uygun demok- rasi Türkiye'nin her tarafinaaynı şekilde uygulanmalı. Bölge halkı sorunlannın O- HAL ile çözülemeyeceği anlayışıyla, ola- ğandışı rejimlerden vazgeçilerek OHAL kaldınlmalı. • Kürt sorununun demokratik, banşçıl ve siyasal çözümü sağlanmalı. • Herkesm ana dilinı özgürce kullan- ması geliştirilmeli ve kendi kültürünü ya- şatması önündekı engellcr kaldınlarak anayasal güvenceye bağlanmalı. • Köyünden zorla göç ettirilen milyon- larca uısanm köylerine geri dönebilme- leri için ciddi ve kahcı çalışmalar başla- tilmah, mağdurlann zararlan giderilerek bir an önce köylerine geri dönmeleri sağ- lanmalı. • Köy konıculuğu sistemi lağvedibne- li, bu insanlan topluma kazandıracak ye- ni üretime dayalı projeler bir an önce ya- şama geçirilmeli. • Son zamanlarda başta partimızin üyelerine olmak üzeTe, sivil toplum örgü- tü ve üyelerine karşı uygulanan keyfi ve baskıcı uygulamalara son verilmeli, ka- pah tutulan kurumlann faaliyetleri önün- deki engeller kaldınlmalı. • Yeni yayın hayatına başlayan ve hak- kında hiçbir soruşturma, toplatma karan bulunmayan 2000'de Yeni Gündem gaze- tesinm OHAL bölgesine girişinin yasak- lanması anlayışından vazgeçilmelı. • F tipi cezaevi uygulamasından vaz- geçilerek aynmsız ve koşulsuz bir genel af ilan edümeli. ya çalıştığına dikkat çeken Ecevit, "Bu ça- baiandeğişikdesteklerle devam edrvor. Bu- na karşı bizde önlemkrimizi ahyoruz." de- di. Geçen günlerde "Yıhn ikinci yansında mesaimin büyük bölümünü bölgeye ayıra- cağun. bölge>i çok ihmal ettim" şeklınde açıklamalar yapan Başbakan Bülent Ece- vit, dün geldiği Diyarbakır'da kısa dönem içinde bölgede gerçekleştırmeyı planladı- ğı projelen anlattı. DSP Dıyarbakır 2. Ola- ğan Kongresı'nde konuşan Ecevit, bölge- de güvenliğın sağlanması üzerine köyle- nnden aynlmak zorunda kalan yurttaşla- nn gen dönmek ıstedığıni ıfade ederek şunlan söyledi• "GüvenHkle birtikte köye geri dönüş de gündeme gelmiş durumdadır. Bunun en sağhklı biçimde nasıl gercekkşebileceğini hem sizkrie hem de bölge valilerryle görü- şeceğim. Türkiye'de son 1 yılda güvenlik büyük ölçüde sagjandı. Ama sağlandı diye gevşememeü'yiz. Dikkatierimizi dağıtma- mahyız. Çünkü sınır ötesinde Kuzey I- rak'ta ve tran'da silahlı teröristler hâlâ pu- suda bekliyorlar. Onun için ihtiyanekkn bı- rakmamamız, köyedönüşüçokgüvenli ko- şullar amnda sağlamamız gerekrvor. Bu- nun için bir yandan mcrkez köyleri, yani dağlık köyleri toplulaştırma. bir yandan da köy-kent projesi modeli ile köylere veri- len hizmetleri birteştirmek gerekryor." Ecevit, koruculuk sistemınin doğrulu- ğunun tartışılabileceğini, ancak güvenlik güçlerine yarduncı olan koruculann banş ortamıyla birlikte açıkta bırakılamayaca- ğıru söyledi. Köy koruculan sorununa ke- sin çözüm getırmeye kararh oiduklannı anlatan Ecevit. "Korucular canlarmı teh- Hkeye atarak, şehider vererek ülkenin bir- liği için silahh kuvvetkrimizle, jandarma- mızla biriikte mücadele ettiler, görev yap- tüar. Şimdi terörbitti diye onlan aç ve açık- ta bırakamayız. Mutiaka köy koruculan- nın geleceğini güvence arana ahcu ağa bas- kısından kurtaracak bir düzeni en kısa za- manda gerçekleştireceğiz'' dıye konuştu. Bölgede bölücü ve dincı terörün çözül- mesiyle birlikte Doğu ve Güneydoğu Ana- dolu Bölgesi'nde bir kalkınma seferberli- ği başlatacaklannı anlatan Ecevit, halen yürürlükte olan geri kal- mış bölgelerdeki sanayı yatınmlanna uygulanan teşvik modelinin gereksı- nimi karşılamadığını belir- terek "1998 yüında o ra- manld koaüsyon hüküme- tinde sanayi yaonmlanm teşvik etmek için bir yasa çıkardık. Buna göre boige- de yatınm yapacak olanla- ra geniş vergi, sigorta bağı- şıkhği, bedava arsa gibi her türlü olanak sagladık. A- ma maalesef Mecüste bu yasanın kapsamıdeğişti. 26 İH kapsar hale gddi. O yüz- den de beklediğimiz sonuç alınamadı.'' dıye konuştu. Ecevit, öğleden sonra bölgedeki sanayi, ticaret ve tanm odalan temsilci- leri ile Diyarbakır Ticaret Merkezi'nde bir toplantı yapn. Ecevit, af konusun- da koalisyon ortaklan ara- sında anlaşmazlık olduğu- nu belirterek "Af anlaş- mazhk nedeniylegecikti, a- ma aşmaya çahşacağız. Türkiye'de herkes AB'ye giretun dediğine göre ben de ölüm cezasının çok ya- kındegil ama kısa bir süre sonra kaldınlacağuıa ina- nıyorum'" dedı. Ecevit aynca, Güneydo- ğu'da kurakhktan zarar gören çiftçılerin kredi borçlannın ertelenmesi için gereken önlemleri alacaklannı bildirdi.Başbakan Ecevit ve eşi Rahşaıı Lctvit'e gezisi sırasında yerel giysiler giydirildi. (AA) Kongrede 6 Biji Apo' sloganı MAHMUTORAL DtYARBAKIR-Demokratik Sol Partı Genel Başkanı ve Başbakan Bülent Ecevit partısinin ıl kongresine katılmak ve incelemelerde bulunmak üzere geldiği Diyarbakır'da bir gencin sloganlı protestosuyla karşılaştı. Kendıni konuşma platformunun önüne atan Faysal Çelikelek adındakı genç, "Biji Apo (Yaşasın Apo), Biji Serok Apo (Yaşasın Başkan Apo), Artık Yeter, Başkana Özgürlük" sloganlan attı. Ecevit, genci "özürlü" olarak nitelendirdi. Diyarbakır Ziya Gökalp Kapalı Spor Salonu'ndaki DSP 11 Kongresi'ne katılan Başbakan Bülent Ecevit, konuşmasında özellikle bölücü \e dınci terör üzerinde durdu. Ecevit, yalmzca Türk kökenli değıl. Kürt kökenli yurttaşlann da canma kıyıldığını belirterek şöyle konuştu: " Yalnızca askerter. jandarmalar, polisler. koruculan öğrefmenler değil. kadınlar ve çocuklar da zalimce öldürüldü. Bölücüler Türkiye'yi ve ulusumuzu silahh e\ lemlerie bölemeyecekkrini arük anlarlılar- Şhndi siyasal e\ lemlerie özellikle de yabancüardan destek alarak böhneye uğraşıvoriar. Fakat bölücünün silahhsı kadar si\asah da tehükelidir. Onun için bununla da dev let olarak a> nı kararnhkla mücadelemizi sürdüreceğiz. Silahh bölücülükten umut kesenler, siyasal bölücülüğü de bu vüzden başaramayacaklardır. Çünkü dışanda sivasal bölücülüğü desteklevenler başka ülkelerdedir. Fakat o ülkelerin halkı ve hükümetleri ve politikacüan artık PKK'nin içvüzünü, zalim bir terör örgütü olduğu gerçeğini anlamaktadırlar." Son zamanlarda bazı yalanlarla zihinlerin bulandınlmak istendiğini vurgulayan Ecevit. "tmrah'da Öcalan'a sağlanan sağhk olanaklannın çok yetersiz olduğu, kendisinin bu v üzden çok ağır hasta olduğu ileri sürülüyor. Bunlann gerçekle ilgisi yoktur. tmrah'da Öcalan'a sağlanan sağhk olanaklan, Türkive'de hiç kimseve sağlanmış değildir. Bunu üıkâr etmek nanköıiük ohır" diye konuştu. Ecevit, Türkiye'de "Türk" adının bir ırkın adı olmadığını belirterek "Değişik ırklardaru ülkelerden geiip bu topraklarda yüzyıllardır kavnaşmış olan insanlann ortak adıdır Türk milleti adı. Doğu'da da Baü'da da ne Türk Kürt'e, ne de Kürt Tûrk'e ten bakar. Yıllardan beri bölücü terörie bizün vatandaşlanmız kendi araJannda bölünmeve adeta zorlandıklan halde bu oyuna gehnemişlerdi" dedı. Ecevit'e protesto Bu arada kalabalık bir partilı gruba karşı konuşan Ecevit'm sözleri bir ara kendmi konuşma platformunun önüne atan Faysal Çelikelek adındaki bir gencin "Biji Apo (Yaşasuı ApoX Biji Serok Apo (Yaşasuı Başkan Apo), Arnk Yeter, Başkana Ö2gürlük" sloganlanyla kesildi. Salonda bulunan polisler ve korumalar tarafından hemen etkisiz hale getirilen genç gözalnna alındı. Bülent Ecevit, protestocu genci ilk başta sorununu anlatmak isteyen bir yurttaş sanarak polislere "Aman arkadaşlar, incitmeyin. Üzühneve gerek yok. Özürlü bir arkadaşunızmış. Onun da herkes gibi bir derdi var herhalde" diye seslendı. IRMIKIAYDIN ENGİN [email protected]. Gencecik bir delikanlıydı. Adı Alpay Tezcan'dı. Iki yıl ön- ce internet'ten tanıştığı bir ar- kadaş grubu ile Ankara'da bir lokantada yemek yerken çev- reyi rahatsız eden yan masa- dakileri uyardılar. Tartışma kavgaya dönüştü ve yan ma- sadaki gruptan, eski devlet bakanlanndan Mehmet Ka- rahan'ın oğlu Mustafa Kara- han, daha önce hıç tanımadı- ğı Alpay Tezcan'ın kafasına şi- şeyle vurdu ve öldürdü. Katil yıtrtdışına kaçtı. Don- Bir 'Güç Var! dü. Yakalandı. Yargılandı. 24 yıla mahkûm edildi. Hüküm giydiği gün "Iki yıl yatar çıka- nm" dedi. 2 yıl bile yatmadı. Şimdi tutuksuz yargılanıyor. Ölen delikanlının ablası, hu- kukun delik deşik edildiği da- va sürecini anlatırken çok il- yiııı kullandı. Yargıtay karannı ele alan mah- keme, yeniden başlayacak duruşmalar boyunca Mustafa Karahan'ın tutukluluk halinin devamına karar verdi. Sonra geçen günlerde mahkeme ye- niden toplandı ve bu kez sanı- ğın tutuksuz yargılanmasına karar verdi. Abla Aygen Tezcan da o ür- kütücü deyimi kullandı: __- Dava sürecınde bir güçte karşı karşıya olduğumuzu fark ettik... Bir güç? Nasıl bir güç bu acaba? Hayır, adalet aydınlığındaki çürümüşlüğün, kirlenmenin, yeni bir ömegiyle karşı karşı- ya olup olmadığımızı tartışa- - Dava sûrectnde bir gOçte~ 'karşı karşıya olduğumuzu fark ettik... — OençJtadmraklrydt.Gdfgü tanıklarının açık seçik ifadele- rine dayanan mahkeme, kati- le 24 yıl hapis cezası vermişti. "Karar Yargrtay'da bozuldu. f Özetteyerek anlartığımız da- ~ vayla ilgili aynntılı bilgimiz yok. Kaldı ki "yenibırörnek" bu ko- nudakt yargımtzt ne pekişttrir, ne değiştirir. Adalet, ama adalet aygıtına musallat olan "güçler" üstün- de durmaya deger. Genç kadmın, kardeşinin öl- dürüldüğü dava sırasında kar- şılaştığı "birgüç", yurttaş ola- rak hemen her gün karşılaştı- ğımız, varlığını derinden deri- ne sezdiğimiz, ürktüğümüz "bir güç"\erden biri. Sadece biri ve besbelli ki en güçlüsü değil. • • • Uğur Mumcu cinayetinde, Ahmet Taner Kışlalı cinaye- tinde, Muammer Aksoy'da, Bahriye Üçok'ta, son günler- de bunlara yoğunlaştığımız için adeta unuttuğumuz, hem de Hendek-Düzce-Adapazarı üçgenince art arda işlenen ci- nayetlerde, Musa Anter'de, daha gerılere gidelım, Cavit Orhan TütengH'de. Doğan- Öz'de, Abdi Ipekçt'de... Hep- "Uğur Mumcu c/nayef;"nde ya da çok yeğlenen terimle "UMUT Operasyonu "nda ka- lalım. Ne oluyor sizce? Ekranlara çıkıp "Ben öldür- düm, bombayı ben koydum" diyen katiller. llk akla gelen: Ikisinden bin yalan söyiüyor. O kadar mı? Ya ikisi birden yatan söylü- yorsa? Çözülür gibi olan bir cinaye- ti, yeniden çözülmez kılmak için "bır güç"ün devrede ol- duğunu söylesek itiraf eder misiniz? Gazete sayfalannı, televiz- yonekranlannı kaplayan, gün- lerce ülkeyi sarsan "HizbulJah tanrttıklannı anımsayın: N'oldu bunlar? Batman'daki kayıp silahlar nerede? Niye derin ve kirli bir sessiz- lik ağının altında unutulmaya terk edildi Batman silahlan? Belleğinizden taşmacasına birikmiş onlarca, yüzlerce ha- beri anımsayın. Hepsi yavaş yavaş unutulmaya başlandı. Susurluk nasıl sündü ve söndü anımsasanıza!.. Besbelli ki "birgüç" var. Çok kirli bir dönemin cinayetleri ^eşildikçe Ister isfemer gün ışığına çıkacaklan koruyup kollamak için ağıriığını koyan; kanrttan kanıta sıçranarak yü- ründükçe "tetikçileri" aşan noktalara ulaşılmasını önle- meye kararlı "birgüç" var. _ Bu güçle hesaplaşılmadan, sorgulanmadon, bu güç yok edtlmeden tek tek cH sini saymaya kalksak bu köşe- npemsyonu nu anımsayın;—^ayetlerin örtüsünü kaldırma ye değil, sayfaya da değil, bu gazeteye bile sığdıramayaca- ğımız bu korkunç ölümler lis- tesinin hemen her adımında "bir güç"ün varlığını, etkisini, ağıriığını sezmeyen var mı? Batman'daki kayıp silahları anımsayın;^PKK'yj Batman yöresinde yok etmek için si- lahlandırılan ve JtTEM kışlala- rında eğitilen Hizbullah mili- tanlarının üstürtegazetecilenn ya çabalamak, sıtmayla sava- şırkensivrisinekleritektekya- kalayıp öldürmekten farksız. Bir güç var. Ülkeyi sürekli içine çeken bir bataklık var. MHP'li İzgi, deprem tetikleyicisi Çankın Çerkeş'te yaşanan deprem Ankara'yı da salladı. Milletvekilleri, Meclis kulislerinde deprem anında yaşadıklannı anlatırken, birbirlerine de takıldılar. Milletvekili lojmanlannda en çabuk kimlerin kendini dışan attığı konusunda karşılıklı atışmalar yaşandı. DSP milletvekilleri, Bartın Milletvekili Cafer Tufan Yazıcıoğlu'nu "ailesiyle biriikte en çabuk evıni terk eden milletvekili" ilan ettiler. Depremde TBMM'deki odası çatlayan MHP Grup Başkanvekili Ömer Izgi'nin hikâyesi ise daha renkliydi: Sabah saatlerinde uyanan izgi tekrar yatmaya hazırianıyor. Tam kendini yatağa atmışken, birden yatak sallanmaya başlıyor. Kendi kendine "Ne atladım ama.. ortalığı salladım" diye düşünürken, kızı büyük bir telaşla sesleniyor "Baba, deprem oluyor." Kendi haline gülen İzgi, kızını sakinleştiımeye çalışıyor "Korkma kızım, deprem falan yok. Ben yatağa biraz hızlı atladım galiba ondan her taraf sallandı." Cep telefonuyla af isteği ANAP Grup Başkanvekili Beyhan Aslan'ın başı "af isteyen" mahkûmlarla dertte. Çünkü, nerede ve hangi ortamda olursa olsun, mahkûmlar kendisine ulaşıp af istemlerini iletebiliyorlar. Aslan'ı rahatsız eden, af isteğinden çok, mahkûmlann kendisine ulaşabilme biçimi. Silahlann bile çok rahat cezaevlerine sokulabiidiği günlerde yaşryor olsak da, mahkûmlann kendtsini cep telefonuyla arayabilmesint yadırgıyor. Geçen günlerde Meclis Genel Kurulu'nda bulunduğu sırada Aslan'ın cep telefonu yine çaldı, ekranında bir cep telefonu numarası vardı. Arayan bir mahkûmdu ve ısrarta "affın ne zaman çıkacağını" soruyordu. Aslan, cezaevlerinde mahkûmlann "rahat iletişim" olanaklannı, arkadaşlanna, "Bakın mahkûmlar çağ atlamış, cep telefonuyla arayıp benden af istiyortar" diye anlattı... 'Mehabet', nasıt 'muhabbet' oldu DSP'Iİ TBMM Başkanvekili Ali llıksoy başkanlık ettiği birleşimlerde her konuşmacının ardından yaptığı yorumlan ve "zoriama" esprileriyle bilinir. llıksoy, geçen hafta kürsüdeki ANAP Grup Başkanvekili Murat Başesgioğlu'nun sözünü keserek genel kurula seslendı: - Değerli milletvekilleri.. bugüne kadar Meclis'in muhabbetine gölge düşürüyor diye cep telefonlannın özellikle kapatılmasını istiyordum. Ama göruyorum ki arkadaşlanmızın bu muhabbetın bozulması yönündeki çabalan devam ediyor. Ben diyorum ki bütün milletvekili arkadaşlanmız cep telefonlannı açsınlar. Meclis TV'den özellikle nca ediyorum, telefonlan çalan ve genel kurulda konuşan arkadaşlanmızı zomlasınlar. Millet, vekillenni görsün diyorum. Tabii llıksoy, aslında Meclis'ın "büyüklüğünden, ciddiyetınden" söz etmek istiyordu. Ancak, bunu anlatan "mehabet" sözcüğü yerine ısrarla "muhabbet" diyordu. Dilimize "zumlamak" olarak yerieşmiş olan Ingilizce "zoom" sözcüğünü de "zomlamak" diye telaffuz ediyordu. Çevre Bakanı'ndan 'başarısızlık' itirafı... Çevre Komisyonu Başkanı Ecfiz Hun'un Dünya Çevre Günü nedeniyle yaptığı gündem dışı konuşmayı yanıttamak için kürsüye çıkan Çevre Bakanı Feyzi Aytekin bazı itiraflarda bulundu. Aytekin'in ilk itirafı, "başansızlıkla ilgiliydi: 'Bakanlık olarak şunun karannı verdim: Yani, 1.5 yıldan beri bir şeyler söylüyoruz, anlatmaya çalışıyoruz, ama çok fazla başanlı olduğumuzu da söyleyemeyiz. Yerel yönetimlerima, belediyelerimiz bir şeyler yapıyoriar, ama onlar da yeterii yapamıyoriar, biz de çok fazla yardımcı olamıyoruz." Aytekin'in ikinci itirafı da çevre bilincine sahip olmasıyta ilgiliydi: "Ben belki 40 yaşında çevrenin bilincine vardım, belki de 30 yaşında, ama küçük yaştaki insanlar çevre bilincine vanrsa, Türkiye'de çevreci bir nesil yetişirse, onlar enen'ilerini artık bizim gibi çevre için harcamayacaklar, ülkemizin başka kalkınma stratejilerine yönlendirecekler. Onun için eğitime biraz daha fazla önem ve ağıriık verdik." Genç, 5 TIR istiyor DYP Tunceli Milletvekili Kamer Genç, son dönemde Meclis'te ne görüşülürse görüşülsün, kürsüye çıktığtnda sözü mutiaka ANAP lideri Mesut Yılmaz hakkındaki soruşturma dosyalanna getiriyor. Genel kurulda Sağlık Bakanlığı'na yeni kadro tahsisine ilişkin tasarının görüşmeleri sırasında "yürüriük" maddesi üzerinde söz alan Genç, ANAP ve MHP'yi "karşılıklı binbirierini aklamakla" suçlayıp, Mavi Akım projesi ihalesinin nasıl ANAP yandaşlanna peşkeş çekildiğini anlattı. Bu duruma sinirienen ANAP Grup Başkanvekili Zeki Çakan, Genç'e çıkıştı: - Bakın, cumhuriyet savcılığı orada, Meclis soruşturma komisyonlan burada, elinizde Yılmaz hakkında ne belge varsa, buyrun götürün. Çakan'ı daha önceki bir toplantıda "Benimle laf yanştırmaya kalkarsanız pişman olursunuz" diye uyaran Genç, altta kalmadı: - Mesut Yılmaz hakkındaki yolsuzluk, usulsüzlük belgeleri TIR'lar dolusu. Benim bu belgeleri taşımam için 5 TIR vermeniz lazım. Bulun 5 TIR'ı, ben bu belgeleri ilgili yeriere göndereceğim... 'Seyrek saçlının' derdi ANAP Genel Başkan Yardımcısı Bülent Akarcalı, Meclis'te bir basın toplantısı düzenleyerek, MHP itepartisiarasmda yaşanan "Yuce Divan gerginliği" konusundaki görüşlerini anlattı. Gazeteciterin merakı MHP'nin "strttnt döndüğü" ANAP'ın, DYP ile bir Yüce Divan pazarlığına girip girmeyeceğiydi. Birgazetect, ANAP'lı üyeteıin, DYPttderi izleyeceğini sordu. Akarcalı gazetecilere önce, Inanın komisyonda hangi arkad&şımtı var onu bıte bilmiyonjm" yanrtını verdi. Gazeteciler biraz "inanmaz" gözterte bakınca, "seyrek saçlı" miltetvekillerinden olan Akarcalı, son çareye başvurdu: "Bakın, şu kafanda gürsaçlann çıkacak deseler, yine de bilmiyorum, yine de TonouÇiHer hakktndaki bilmiyorum." Tabii bu söz üzertne"sörüfecajr komisyonda nasıl bir tavtr soru kalmaöTı... Türey Köse,Ayşe Sayın, Sebahat Karakoyun, Emine [email protected]
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle