25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 12 HAZİRAN 2000 PAZARTESİ HABERLER Tte VVasföngton Postun iddası • WASHINGTON (AA) - Amerikan Merkezi Haberalma Teşkilatı (CIA) ve Federal Soruşturma Bürosu (FBI) yetkililerince, adının Ahmed Behbahani olduğunu söyleyen Türkiye'deki trânlı kaçağın, bir sahtekâr olduğu ve hatta adının Ahmed Behbahani olmadığı sonucuna bile vanldığı ileri sûriildü. Washington Post'a göre, Tûrkiye'de güvenlik birimlerinin yanı sıra CIA yetkililerinin de sorguladığı Iranhnın, adının bile Behbahani olmadığı ortaya çıkarken asıl Ahmed Behbahani'nin nerede bulundu|u bilinmiyor. Gazete, Türkiye'deki Iranlıyı defalarca sorgulayan CIA ve FBI yetkililerinin, 32 yaşında olan kişinin, Lockerbie faciası sırasında 20 yaşında olduğu göz önûnde bulundurularak terörist faaliyetlerin planlayıcısı olamayacağı sonucuna vardıklannı kaydettı. Çafcşmayı sevmtyoriar • ANKARA (ANKA)- Meclis tatile girmeden önce, genel kurulda öncelikli yasalann bir an önce çıkanlması için çalışma saatleri uzatüırken Meclis çoğunlugu ve karar yeter sayısı bulunamadığı için çalışmalar sık sık kesiliyor. TBMM'de genel kurul ve komisyonların devam cetveline göre milletvekilleri, genellikle komisyon çalışmalannı sevmiyor. Komisyon çalışmalanna kaülmayan milletvekillerinin başında ise 13 kez kaölmayan DYP'li Celal Adan ile ANAP'lı Nurettin Dilek geliyor. TMfyeffltt Mşfyianyor • ANKARA (ANKA)- Emniyet Genel Müdürlüğü, Türkiye'ye iade edilmesı amacıyla Uluslararası Kriminal Polis Teşkilatı (INTERPOL) : aracıhğıyla 376'sı Kırmızı Bülten, 127'si EhfözyonvelOO'ü doğrudan talep olmak üzere halen 603 kişiyi anyor. Geçen yıl yapılan genel uygulamalarda haklannda gıyabi tutuklama karan verilmiş 3 bin 445 kişinin yakalandığı bildirildi. Otomasyona dofira • CENEVRE(AA)- ILO'nun 88'inci Çalışma Kongresi nedeniyle Cenevre'de bulunan Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Yaşar Okuyan, sosyal güvenlik kurumlannda haksız ödeme, suiistimal, yolsuzluk ve ilaç israfı gibi çeşitli nedenlerden ötürü, yılda 1 katrilyon lira tutannda fazla hârcama yapıldığıru söyledi. Okuyan, sosyal güvenlik kurumlanndaki suiistimalin, ilaç 1 israfinın ve yolsuzluğun ' önlenebilmesi için bu kurumlarda tam ! otomasyona . geçilmesinin zorunluluk olduğunu beürtti. Karann tfaett1 jyaaa * =- : •ANKARA (ANKA)- - + FP yönetuni, yasaya iaykîn olduğu için iptali î istenen tûzûğünde ıleme vapmak ıcın i=^-{. tfizûk kongresi yapmak 37 r yerine, bugüne kadar -- uygulamada olmayanbir ~^ yola başvuraralc Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Vural Savaş'a, mr • 'Kararuuzı düzeltin' ^ ^ _ î^yazısı göndermeyi kararlaştırdı. Siyasi hayatı boyunca Demirel hakkında 91, Ecevit için de 42 önerge verildi ANKARA (ANKA) - TBMM'de si- yasi hayatı boyunce Yüce Divan'a sevk dilmesi amacıyla en fazla soruşturma önergesi Başbakanlık yaptığı dönem- lerde Süleyman Demirel hakkında veril- di. Bu konuda ikinci sırada ise Başba- kan Bûlent Ecevit bulunuyor. 1960 yıhndanbuyana TBMM'de baş- bakan ve bakanlar hakkında Yüce Di- van'a sevk edilmeleri isteğiyle toplam 763 soruşturma önergesi verildi. Soruş- turma önergesi muhalefet partileri tara- nndan en çok 1977 yılında kullanıldı. Dokuzuncu Cumhurbaşkanı Süley- man Demirel ise 1968 yıhndan 1993 yı- lına kadar Başbakanlık yaptığı dönem- • Meclis'te hakkında en az soruşturma önergesi ise Turgut Özal ile ilgili verildi. Özal hakkında 1, Erdal ınönü hakkında 2, Akbulut hakkında ise 3 soruşturma önergesi verildi. lerde hakkında Yüce Divan'a gönderil- mesi istemiyle en çok soruşturma öner- gesi verilen siyasetci oldu. Demirel hak- kmda toplam 91 soruşturma açılması istemiyle önerge verildi, ancak bunlann hepsi de ya reddedıldi ya da işlemden kaldırüdı. Başbakan Bülent Ecevit hakkında ise 1976-1979 yıllan arasında tam 42 so- ruşturma önergesi verilirken, bunlann hemen hepsi işlemden kaldınldı. ANAP lideri MesutYıtanaz ise Demirel ve Ece- vit'ten sonra 13 önergeyle hakkında en çok soruşturma önergesi verilen lider oldu. Bugüne kadar siyasi parti liderlerin- den hemen hepsi hakkında başbakan ve bakan olduklan dönemlerde Yüce Di- van'a gönderümeleri istemiyle soruş- turma önergeleri verildi. MHP Genel Başkanı AJparslan Türkeş hakkında 1976-77 yıllan arasında 10, DYP Genel Başkanı Tansu Çiller hakkında 1992 ve 1997 yıllan arasında 9, eski RP Genel iorııBaşkanı Necmettin Erbakan hakkında 1975 ve 1996 yıllan arasında 7, eski CHP Genel Başkanı Deniz Baykal hak- kında 1975-1977 yıllan arasında 6 öner- ge verildi. Siyasi hayatında en az soruşturmaya uğrayan Başbakan ise 8'inci Cumhur- başkanı Turgut Ozal oldu. Özal ile ilgi- li 1989 yıhnda bir tek soruşturma öner- gesi verilirken, SHP'nin eski Genel Başkanı Erdal tnönü hakkında 2, FP Genel Başkanı Recai Kutan hakkında 2, ANAP'ın eski Genel Başkanı, eski Baş- bakan ve TBMM Başkanı Yıkhnm Ak- bulut hakkında ise 1992 ve 1993 yılla- nnda 3 soruşturma önergesi verildi. Yasa yeniden duzenlenecek Kara paraya ceza ağırlaştınlıyor ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Maliye Bakanlığı, kara para aklayanlara yönelik cezalan arttmnaya ve daha etkin uygulamaya hazırlanıyor. Mali Suçlan Araştırma Kurulu (MASAK) Başkanı Nejat Coşkun, kara para suçlanna uygulanan cezalann yetersizhğinden yakınırken, 120 milyon lıralık para cezası ile rantı milyar ve trilyonlarla ifade edilen kara para aklama suçunun önüne geçilemeyeceğini anlattı. Coşkun, AA'mn sorulannı yanıtlarken, yasanm yeniden düzenlenmesiyle birlikte cezalann da daha caydıncı ve korkutucu hale getirileceğini vurguladı. Coşkun, değişiklikler sırasında karşı tarafa ispat yükümlülüğü getirilmesi ve daha geniş müsadere olanağı yaratılması ile kara para aklayanlara daha etkin ceza verilmesinin sağlanacağını da bildirdi. Cezalar kâğrt üzerinde Bu arada uzmanlar, kâğıt üzerindeki cezalann da Tûrkiye'de çeşitli aksaklıklar nedeniyle tam olarak uygulanamadığmdan yakınıyor. Uzmanlar, kara para aklama suçuna ilişkin ciddi bir delillendırme problemi yaşandığmı, bu nedenle de kara para akladığından herkesin emin olduğu kişilerin dahi, hak ettiği cezaya çarptınlamadığını belirtiyor. Uzmanlar, "Bu kjşi şunlan yapmış, işte 10 çuval beige detnek yetmiyor. 10 çuvalın içinden kişinin kara para akladığına iMşkin delil bulacaksın. Mücadeleyi yaparken gerekirse dinleme, izleme yapacaksın. Başka kuruluşlarla da yakm işbuüği icinde çakşacaksın. Bizde burada sonın var. Delil yoksa, ceza da yok" değerlendirmesinde bulundular. Uzmanlar, diğer ülkelerde ise mücadeleye ilişkin gerekli altyapının sağlanması ve kanunlarda öngörülen cezalann etkin bir şekilde uygulanması sonucunda, kara para ile çok daha kolay mücadele edüebildiğini vurguluyor. Cumhurbaşkan] Sezer'in gitmediği trantta ECO topbmülanna katılao Bakan Kececfler döodü. (Fotoğraf: AA) Keçeciler: Tahran'dabir sorunla karşılaşmadım 'Sezeranlayışla katşdandı' ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Devlet Bakanı Mehmet Keçeciler, Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Se- zer'in lran'daki Ekonomik Işbirliği Teşkilatı (ECO) toplanülanna katı- lamamasının anlayışla karşılandığını söyledi. Keçeciler, ulaştırma ve ile- tişitn konulanndaki toplann sonuç- larunn memnuniyet verici olduğunu belirterek "Önümüzdeki dönemde, tanm, endüstri ve insan kaynaklan- nm geliştirihnesi gibi alanlarda da ba- kanlartoptaBOİandüzenlenmesmin yarariı olacağı konusunda mutabık kakük" dedı. Tahran'da 8-10 Haziran tarihlerin- de gercekleştırilen ve Cumhurbaşka- nı Sezer'in gitmemesi üzerine Türki- ye'yi Devlet Bakanı Keçeciler'in temsil ettiği ECO toplantılan sona erdi. Keçeciler, toplanü dönüşünde yaptığı açıklamada, Bakanlar Kon- seyi karariannın Tahran Deklarasyo- nu başhğıyla onaylandığını söyledi. Keçeciler, teşkilatın son toplantısı- nın ardından gerçekleştirilen çalış- malann gözden geçirildiğini, ileriye dönük yeni perspektiflerin değerlen- dirildiğini ve gerekli talimatlann ve- rildiğini belirtti. Yılıııaz ıcınANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - ANAP çu hakkında "Körfez geçiş ihalesi karar bugün Genel Başkanı Mesut Yümaz ve DYP lideri TansuÇflkr hakkında kurulan soruşturma ko- misyonlan bugün ve yann kararlannı vere- cek. Hükümet ortaklan MHP ve ANAP ara- sındaki "buzlann erimesi'' ve olası bir DYP- ANAP anlaşması nedeniyle komisyonlarda aklamaya gidilebileceği bildirildi. ANAP Genel Başkanı Mesut Yılmaz'ın SEKA arazisinin tahsisiyle ilgili olarak kuru- lan soruşturma komisyonunda Yüce Divan'a gönderilmesinin kararlaştınlmasıyla hükü- met ortaklan MHP ve ANAP arasında karşı- hkh aüşmalar yaşandı. Aracılann devreye gir- mesi ve tansiyonun düşüriUmesinin ardından eski Bayındıruk ve Iskân Bakanı Yaşar Top- nedeniyle kurulan soruşturma komisyonu Yüce Divan'a sevke gerek olmadığına karar verdi. Ortaklar arasındaki yumuşamanın Yıhnaz hakkında bugün ve yann yapılacak 2 soruşturma ko- misyonuna da yansıması bekleniyor. ANAP lideri Yıhnaz ile dönemin Ulaştır- ma Bakanı NecdetMenrir hakkında Telsim ve Turkcell firmalanyla imzalanan sözleşmeler- le ilgili olarak kurulan soruşturma komisyo- nu bugün saat 17.00'de toplanarak karannı verecek. Yılmaz hakkında tstanbul'da turizm alanlannın tahsisi ve DYP lideri Tansu Çiller hakkında da örtülü ödeneği yasaya aykm ola- rak harcadığı gerekçesiyle kurulan soruştur- ma komisyonlan da yann kararlannı verecek. Eski Içişleri Bakanı, Elazığ bağımsız millet- vekili Mehmet Ağar hakkında çete laırma savlan nedeniyle kurulan komisyon da 14 Ha- ziran günü toplanacak. lyla aklamayla sonuç- lanması bekleniyor. Mustafa Kul hakkında kurulan ve Kul'un Yüce Divan'a sevk edilmesine gerek ohnadığı karannı veren soruşturma komisyonu raporu yann genel kurulda görüşülecek.. DYP Genel Sekreteri AKŞevkiErek, siya- siler hakkındakı Meclis soruşturmalannın yargı yoluyla yapılması görüşünü destekle- diklerini belirterek "DYP bu konuda açık rüzgârlara, şantaja. siyasetin labirentierine, hasete kapah değişikliklere Yüce MecKs'te sonuna kadar arka verecek" dedi. Izmir Türbanlı 3 öğretmen meslekten atıldı NECATtAYGIN İZMİR - Izmir Konak Kız tmam-Hatip Lise- si'nde "yüan'' hikâyesine dönüşen "türban kriri" 2 yıllık bir aradan sonra noktalandı. Türban çıkar- mamakta direnen 3 öğret- men meslekten çıkartıldı. Izmir Milli Eğitim Mü- dürlüğü Teftiş Kurulu Başkanı Osman Lrgani- oğlu, karann önümüzdeki günlerde öğretmenlere tebliğ edileceğini söyledi. ANASOL-D hüküme- onin Milli Eğitim Bakanı Hikmet Uluğbay tarafm- dan 1998 öğretim yıh baş- lannda okullarda öğret- men ve öğrencilerle ilgili "kıhk-kryafet'' genelgesi- ne göre hiç kimse dersle- re başı örtülü giremeye- cek, buna uymayanlar hakİanda soruşturma açı- lacaktı. Milli Eğitim Ba- kanlığı genelgesının ya- yımlanmasının ardından, Izmir Konak Kız tmam- Hatip Lisesi'nde türbanla derslere giren Günseii Can, Belgin Kerim ile Emine Çınar türban çı- karmamakta direnince haklannda soruşturma açıldı. Soruşturmalar sonu- cunda öğretmenlere uya- n, kınama ve maaş kesme cezası verildi. Verilen ce- zalara karşın türban çıkar- mayan, Günseii Can, Bel- gin Kerim ile Emine Çı- nar, açılan idari soruştur- malar sonucunda 5 kez 3 'er ay süre ile açığa alın- dılar. Milli Eğitim Bakan- hğı müfettişlerince "mes- lekten kesin ihraç" iste- miyle hazırlanan soruş- turma dosyalan, Milli Eğitim Bakanhğı Üst Di- siplin Kurulu'na gönde- rildi. Yaklaşık 2 yıl aradan sonra Milli Eğitim Bakan- lığı Üst Disiplin Kurulu, Can, Kerim ve Çınar'la il- gili soruşturma dosyasını geçen ay incelemeye aldı. Yapılan incelemede, öğ- retmenlerin meslekten çı- karnlmasınakarar verildi. SlFIR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR oratcalisiar@yahoo.com Iki gündür, Avrupa Birliği'ne uyum sürecinde Türkiye'nin önündeki sorunları tartışıyo- ruz. Tartışmanın son oturumu "Uyurn Sürecinde Dil ve Etni- site Son/nı/"ydu. Trabzon'un milliyetçi ve muhafazakâr bir yapıya sahip olduğundan da- ha önce de söz etmiştim. "Dil ve etnisite" toplantısına ilgi fazlaydı. Salon doiuydu. Tahii sö7 tarihtan açılriı Trabzon'da AB'ye Uyum Süreci fat Bali'nin "Bir Türkleştirme Serûveni", Rıdvan Akar'ın "Istanbul'un Son Sürgünleri" ve "Variık Vergisi" gibi araştır- malan, gerçek tarihin yazılma- sı için önemli başlangıç nok- talan oldular. ••• Cumhuriyet döneminde dil üzerinden yürüyen "Türkieş- tirme" uygulamalan gündeme geldi. 1920'lerin ortalarından itibaren gayrimüslim azınlıkia- nn "Türkçe konuşmast" için yürütülen çeşitli kampanyalar masaya yatınldı. Aslında biraz biTtnmeyen, tarih k'rtaptannda yazılmayan yaptınmlardan söz edıldı. Son dönemde 1920'lerden i Cumhuriyet tarihi üze- rine yeni yapılan araştırmalar; özellikle azınlıkiarın yakın tari- hi açısından bilmediğimiz, görmezden geldiğimiz ger- çekleri gözter önüne serdi. Rı- Oturumun Dir Konuşmacısı da Ermeni cemaatinin etkili yayın organı Agos'un Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink'ti. Dink'letoplantı başla- madan Trabzon'un tepelerin- den birinde bulunduğunu okuduğu bir manastın arama- ya gitttk. Uzun araştırma ve soruşturmalardan sonra Kay- maklı Mahallesi'nin tepeterirt^ de bu Ermeni manastınnı bul- rin gözleri oyulmuş olsa da, bir kısmı kınlıp dökülse de kur- tanlabilecek durumdaydı. Bi- nalan uzun yıllardır bir aile kul- lanıyordu. Bir bölümü ev, bir bölümü ahır, bir bölümü de samanlık haline getirilmişti. Manastır, Trabzon Turizm ^üdüriüğu'nüri yâyımladığı rehberde yer almıyordu. Dink, gördüğü manzaradan çok duygulandı. Binaların içinde dört döndü, Ermenice yazıla- n okudu. Gözleri doldu. O bi- nalar içinde yaşayan ailelerin çocuklan etrafımıza toplandı- lar. Dink, onlardan binanm ka- deriyte İlgili bllgi almaya çalış- konu özetlenmiş olacaktı. • • • Dink, azınlıklann kısa tarihi üzerine, kendi dünyalannı ak- tardı. Duygulu sözlerie, yitip giden bir kültürden söz etti. Trabzon'da bir Ermeni aydın belki de çok uzun yıllardan bu yana ilk kez konuşuyordu. Çok dramatik bir atmosfer oluştu. Bazı insanlar altüst ol- dular. Alışmadıklan, duyma- dıkları, duymak istemedikleri gerçeklerle yüz yüze geidiler. Bazıları, bulunduğu yerden Dink'e söz atarak "Tarihi tek taraffı okuyorsun, gerçektert anlat" dediter. Ancak bu tep- böylesine kritik bir konu olgun bir atmosfer içinde tartıştlabil- di. İnsanlar, geçmiş önyargıla- nnı aşmaya gayret ediyorlar- dı. "Empati Grubu" bir yıldır düzenlediği toplantılaria, bu önyargıların aşılması açısın- dan önemli bir kapı aralamış- tı. Farklılıkların tarttşıldığı, zrt görüşlerin birlikte konuşuldu- ğu bir atmosfer yaratılnrHştı. • • • Hrant Dink konuşurken izle- yicilerin gözlerine baktım. De- rinlere dalmışlardı. Betki de bir iç hesaplaşma yaşıyorlardı. Yrtip giden bir tarihe üzülüyor- lar mıydı? Bilmedikleri yeni şeylerin şaşkınlığı içinde miy- diter? Muhtemetert hepsini birtik- Bir külliye halinde olan bu manastır, 7-8 binadan oluşu- yordu. Bazı kısımlan yıkılmış olsa da binalar ayaktaydı. Ki- lisenin, içindeki renkli resimle- Zamanımız dardı. Toplantı- =5«ı yetişecektik. tki makara= film çektik. Arkamıza baka ba- ka manastırdan ayrıldık. Katı- lacağımız toplantının adı da "Dil ve EtrKs/te'ydi. Manasur- da gördüklerimizi anlatsak kllersınniı vedlkkatliydi. Betli teyaşryoriardı. Türkiye, farklı ki insanlar duyduklannı haz- =rfw&neyeçatıştyor1ardi. Ttab- zon gibi milliyetçiliğin ve mu- hafazakârlığın güçlü olduğu bir kentte -üstelik toplantıyı iz- leyenlerin yansına yakını da bu çevrelerden oluşuyordu- şeylere hazırlanıyor. Trab- zon'da yüzierce insan, AB ka^ pısındaki Tûrkiye'de yeni ara- yışlan merakla izliyor, salon- lan dolduruyor. Trabzon, AB ile uyum sürecine girmiş gibi. 2000'Lİ YILLARDA ERDAL ATABEK Hayatnnız Smavlar mı?.. Hayatta olan herkes ilk sınavını başarıyla vermiş- tir. İlk sınavımız dünyaya gözümüzü açışımız olan "doğumumufdur. Çok sonralan, çocuk psikoloji- siyle uğraşanlar "doğum için ", yaşadığımız ilk stres diyeceklerdir. Annemizin sıcacık koruyucu karnın- dan başka ellere, başka ortama, dünyanın soğuk havasına girivermek bizi irkiltmiş olmalıdır. Ama bu sınavı verdik ve hayatta kaldık işte. Bebektik ve her küçücük gelişme bizim için bü- yük birsınavdı. Annemizin memesini emmek bile ni- ce beceri isteyen bir işti. Sonra daha büyük sınav- lara sıra geldi, "iki ayak üstüne dikilip yürümek gi- bi". O ne güç bir işti, nasıl da korkuluydu, bizi nasıl kaygılara boğuyordu? Bir yandan bağımlılıktan kur- tulup istediğimiz yere gidivermek yardı, bir yandan da "ya yapamazsam" korkusu. Önce emekledtk, sonra bir yere tutunarak sıralamaya başladık. Çev- remizdekiler hayranlıkla bakıyorlardı, biz de sallana sallana yürümeye çalışıyorduk. Sonra hayatımızın o unutulmaz anını yaşadık, ilk adımımızı attık. Onu başka adımlar izledi, sonra da hayatımızın doğal akı- şı içindeki olağan yerini aldı. Şimdi bunlann hiçbiri- ni anımsamıyoruz bile. Ama ilk aşkımızı unutmuyoruz, daha küçücük- tük. Onu gördüğümüz zaman yepyeni bir duygu ile heyecanlanmıştık. Onu yeniden görmek istiyorduk ama hem utanıyor hem korkuyorduk. Acaba o da bizim gibi duygular duyuyor muydu? Biz hep onu görmek istiyorduk, hep onunla olmak istiyorduk, hep onunla konuşmak istiyorduk, ya o? O da öyle mi istiyor, bu duygulan mı duyuyordu? Ne yazık ki öyle degildi. Bunu görmek çok acıydı ama o bu duygulan başkasına karşı duyuyordu. İlk aşkımızı ve ilk hayal kınklığımızı yaşıyorduk, bunu hiç unutma- yacaktık. Ne denli acı verici bir sınavdı bu. Ne ya- pacağımızı bilemeden günlerce sarsıldığımızı şim- di pek anımsamıyoruz ama öyle oldu. Ama zaman her şeyin ilacıdır derler, doğruymuş, o acı günler de geçti. Kendimizle uğraştığımız günleri anımsıyor musu- nuz? Yüzümüzdeki ilk sivilceyle ne çok uğraşmış- tık. Kendimizi bir türlü beğenemedik. Kaşımızı, gö- zümüzü, yüzümüzü, bacaklarımızı, elimizi, kolumu- zu kabullenmek ne zordu. Şimdi bile kendimizi ka- bul ettiğimize emin olamıyoruz. Bunlar ne zor sınav- lardır. Kimileri verilir, kimileri verilemez, kimileri de hayatımız boyunca sürüp gider. Hem de bu sınav- lardan kimselerin haberi olmaz. Bunlar çoğu kez kendi kendimize vermek zorunda kaldığımız sınav- lardır. Hoşlandığımız ve hoşlanmadığımız şeylerle kar- şılaşmalanmız da hep smavlar değil midir? Hoşlan- dığımız zaman hep orada olmak isteriz, onlaria ol- mak isteriz, onlar tarafından sevilmek, beğenilmek isteriz. Bunlan açıkça söyleyemeyiz de hep anlasın- lar diye bakanz. Ne zor sınavlardır ki ne annemizin haberi olur ne de babamızın. Hoşlanmadığımız şey- lerle de ne çok boğuşmuşuzdur, hayır demek iste- mişizdir, "Ben bunu istemiyonım" demek istemişiz- dir de kimi zaman "Şimdi uygun değil" diye, kimi zaman da "Bir daha yapmam" diye istemediğimiz şeyleri söyleyememişizdir. Bunlar hep yaşadıklan- mız değil mi? Şimdi böyfe bakınca hayatımızin san- ki her anı bir sınavmış gibi geliyor. Ama daha acıla- nnı da yaşadık. Bir yanlış yaptığımızda neler olduğu aklımıza ge- liyor mu? Evet yanlıştı, gerçekten yanlıştı, hem de önemli bir yanlış. Ama yapmıştık işte. Belki düşün- cesizlikti, belki bir merakın ucunda oralara kadar git- miştik. Ya ödediğimiz bedel neydi öyle? Çevremi- zin bütün güveninin uçup gittiğini görmek nasıl bir duyguydu? O yıllarca biriktirdiğimiz, kaybettiğimiz anda anladığımız güveniliriik duygusundan yoksun kalmak nasıl kötü bir şeydi. Yapayalnız kalmıştık ve her şeyin içinden kendi başımıza çıkmak zorunday- dık. Her zaman yanımızda bulduğumuz annemiz babamız öylesine uzaklarda, öylesine öfkeliydiler ki. Işin daha da kötüsü, onlann haklı olduğunu bili- yor, kendimizi aşağılık bir yerde buluyorduk. Bunu kabul etmemek için yeni saçmalıklar yapmaya yel- tendik, bu daha da kötü oldu. Bu sınavı kötü bir bi- Çimde kaybetmiştik ama bir süre sonra çok önem- li şeyler öğrendiğimizi fark etmiştik. Kayıplar da in- sana çok şey öğretiyor. Hayatımız hep sınav mı? Peki bundan kurtuluş yok mu? Insanın bundan sıkılmaya hakkı yok mu? Bu sıkıntılarta geçen zamanlar kayıp değil mi? Belki de haklısınız, hiçbir şey kaybımız olmaya- bilir. Böyte düşününce sadece biz insanlann değil, doğadaki bütün canlılann her günlerinin, her anla- nnın bir sınav olduğu bile düşünülebilir. Bir kuş yav- rusunun uçması, bir kaplumbağanın yumurtlama- sı, bir bitkinin çölün kumları içinde çiçek açması doğanın sınavlan değil mi? Hepimiz doğduk, bugüne kadar nice güçlüğü yenmeyi başardık. Şimdi de üniversite sınavına girin ve gene ayak- ta kalmayı başann. Hayatın her koşulda sürüp gideceğini unutma- dan... E-mail: erdal.atabek@mynetcom.tr - Fax: 0212 513 90 98 CHP'nin tüzük toplantısı Erdem: Hükümet çiftçiyi aldatb ANKARA (Cumhuri- yet Bürosu) - CHP Genel Sekreteri Tarhan Erdem, açıklanan buğday fiyat- lannın çiftçiye vereceği zarardan hükürnetin so- ^umlu olduğunu behde- rek "Hükümetpusukur- muş gibi davramyor. Mahsul ahndıktm sonra, acımasızca zara^na fiyat flan edi\w. Bu knçük çift toplantısı, dün Türk-Iş Konferans Salonu'nda il ve ilçe yöneticileri, PM ve MYK üyeleri ile çok sayıda partilinin katılı- mıyla gerçekleştirildi. Hükümeti ne memekle "neyi, niçjn Er p ç ğ timin önemi ve gereklili- ği vurgusu öne çıkarken üyelerle önseçimin de al- tı çizildi. Erdem, toplantının — açüışuıda yaptığı konuş-^ mada, hükümetin buğ- day fıyatk» konusundar^ beri takındığt-^ "dem, "Yann i^çj neyle tutumucleştircrckçift karşüaşacak. Viemura i tuzaklar kazuiao- dı, sosyal güvenjğe h a n . gi pusu kuruldubilmiyo- ruz. Yönetim, rönettiği insanlara açık davran- mahdır" diye k-muştu. CHP Ankaij tüzük yi aldattığını söyledi. yana=y y girdi fiyatlannın yüzde 60'ın üzerinde artmasma karşın, buğday fıyahnda- ki arhşın yüzde 30'un a l - e tında olduğuna dikkat çekti.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle