Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 12 HAZİRAN 2000 PAZARTESİ
HABERLER
Tte VVasföngton
Postun iddası
• WASHINGTON
(AA) - Amerikan
Merkezi Haberalma
Teşkilatı (CIA) ve
Federal Soruşturma
Bürosu (FBI)
yetkililerince, adının
Ahmed Behbahani
olduğunu söyleyen
Türkiye'deki trânlı
kaçağın, bir sahtekâr
olduğu ve hatta adının
Ahmed Behbahani
olmadığı sonucuna bile
vanldığı ileri sûriildü.
Washington Post'a göre,
Tûrkiye'de güvenlik
birimlerinin yanı sıra
CIA yetkililerinin de
sorguladığı Iranhnın,
adının bile Behbahani
olmadığı ortaya
çıkarken asıl Ahmed
Behbahani'nin nerede
bulundu|u bilinmiyor.
Gazete, Türkiye'deki
Iranlıyı defalarca
sorgulayan CIA ve FBI
yetkililerinin, 32 yaşında
olan kişinin, Lockerbie
faciası sırasında 20
yaşında olduğu göz
önûnde bulundurularak
terörist faaliyetlerin
planlayıcısı olamayacağı
sonucuna vardıklannı
kaydettı.
Çafcşmayı
sevmtyoriar
• ANKARA (ANKA)-
Meclis tatile girmeden
önce, genel kurulda
öncelikli yasalann bir an
önce çıkanlması için
çalışma saatleri
uzatüırken Meclis
çoğunlugu ve karar yeter
sayısı bulunamadığı için
çalışmalar sık sık
kesiliyor. TBMM'de
genel kurul ve
komisyonların devam
cetveline göre
milletvekilleri,
genellikle komisyon
çalışmalannı sevmiyor.
Komisyon çalışmalanna
kaülmayan
milletvekillerinin
başında ise 13 kez
kaölmayan DYP'li Celal
Adan ile ANAP'lı
Nurettin Dilek geliyor.
TMfyeffltt
Mşfyianyor
• ANKARA (ANKA)-
Emniyet Genel
Müdürlüğü, Türkiye'ye
iade edilmesı amacıyla
Uluslararası Kriminal
Polis Teşkilatı
(INTERPOL) :
aracıhğıyla 376'sı
Kırmızı Bülten, 127'si
EhfözyonvelOO'ü
doğrudan talep olmak
üzere halen 603 kişiyi
anyor. Geçen yıl yapılan
genel uygulamalarda
haklannda gıyabi
tutuklama karan
verilmiş 3 bin 445
kişinin yakalandığı
bildirildi.
Otomasyona
dofira
• CENEVRE(AA)-
ILO'nun 88'inci
Çalışma Kongresi
nedeniyle Cenevre'de
bulunan Çalışma ve
Sosyal Güvenlik Bakanı
Yaşar Okuyan, sosyal
güvenlik kurumlannda
haksız ödeme,
suiistimal, yolsuzluk ve
ilaç israfı gibi çeşitli
nedenlerden ötürü, yılda
1 katrilyon lira tutannda
fazla hârcama
yapıldığıru söyledi.
Okuyan, sosyal
güvenlik kurumlanndaki
suiistimalin, ilaç
1
israfinın ve yolsuzluğun
' önlenebilmesi için bu
kurumlarda tam
! otomasyona
. geçilmesinin zorunluluk
olduğunu beürtti.
Karann tfaett1
jyaaa *
=- : •ANKARA (ANKA)-
- +
FP yönetuni, yasaya
iaykîn olduğu için iptali
î istenen tûzûğünde
ıleme vapmak ıcın
i=^-{. tfizûk kongresi yapmak
37 r yerine, bugüne kadar
-- uygulamada olmayanbir
~^ yola başvuraralc Yargıtay
Cumhuriyet Başsavcısı
Vural Savaş'a,
mr • 'Kararuuzı düzeltin' ^ ^
_ î^yazısı göndermeyi
kararlaştırdı.
Siyasi hayatı boyunca Demirel hakkında 91, Ecevit için de 42 önerge verildi
ANKARA (ANKA) - TBMM'de si-
yasi hayatı boyunce Yüce Divan'a sevk
dilmesi amacıyla en fazla soruşturma
önergesi Başbakanlık yaptığı dönem-
lerde Süleyman Demirel hakkında veril-
di. Bu konuda ikinci sırada ise Başba-
kan Bûlent Ecevit bulunuyor.
1960 yıhndanbuyana TBMM'de baş-
bakan ve bakanlar hakkında Yüce Di-
van'a sevk edilmeleri isteğiyle toplam
763 soruşturma önergesi verildi. Soruş-
turma önergesi muhalefet partileri tara-
nndan en çok 1977 yılında kullanıldı.
Dokuzuncu Cumhurbaşkanı Süley-
man Demirel ise 1968 yıhndan 1993 yı-
lına kadar Başbakanlık yaptığı dönem-
• Meclis'te hakkında en az soruşturma önergesi ise Turgut
Özal ile ilgili verildi. Özal hakkında 1, Erdal ınönü hakkında
2, Akbulut hakkında ise 3 soruşturma önergesi verildi.
lerde hakkında Yüce Divan'a gönderil-
mesi istemiyle en çok soruşturma öner-
gesi verilen siyasetci oldu. Demirel hak-
kmda toplam 91 soruşturma açılması
istemiyle önerge verildi, ancak bunlann
hepsi de ya reddedıldi ya da işlemden
kaldırüdı.
Başbakan Bülent Ecevit hakkında ise
1976-1979 yıllan arasında tam 42 so-
ruşturma önergesi verilirken, bunlann
hemen hepsi işlemden kaldınldı. ANAP
lideri MesutYıtanaz ise Demirel ve Ece-
vit'ten sonra 13 önergeyle hakkında en
çok soruşturma önergesi verilen lider
oldu.
Bugüne kadar siyasi parti liderlerin-
den hemen hepsi hakkında başbakan ve
bakan olduklan dönemlerde Yüce Di-
van'a gönderümeleri istemiyle soruş-
turma önergeleri verildi. MHP Genel
Başkanı AJparslan Türkeş hakkında
1976-77 yıllan arasında 10, DYP Genel
Başkanı Tansu Çiller hakkında 1992 ve
1997 yıllan arasında 9, eski RP Genel
iorııBaşkanı Necmettin Erbakan hakkında
1975 ve 1996 yıllan arasında 7, eski
CHP Genel Başkanı Deniz Baykal hak-
kında 1975-1977 yıllan arasında 6 öner-
ge verildi.
Siyasi hayatında en az soruşturmaya
uğrayan Başbakan ise 8'inci Cumhur-
başkanı Turgut Ozal oldu. Özal ile ilgi-
li 1989 yıhnda bir tek soruşturma öner-
gesi verilirken, SHP'nin eski Genel
Başkanı Erdal tnönü hakkında 2, FP
Genel Başkanı Recai Kutan hakkında 2,
ANAP'ın eski Genel Başkanı, eski Baş-
bakan ve TBMM Başkanı Yıkhnm Ak-
bulut hakkında ise 1992 ve 1993 yılla-
nnda 3 soruşturma önergesi verildi.
Yasa yeniden duzenlenecek
Kara paraya ceza
ağırlaştınlıyor
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Maliye
Bakanlığı, kara para aklayanlara yönelik
cezalan arttmnaya ve daha etkin
uygulamaya hazırlanıyor. Mali Suçlan
Araştırma Kurulu (MASAK) Başkanı Nejat
Coşkun, kara para suçlanna uygulanan
cezalann yetersizhğinden yakınırken, 120
milyon lıralık para cezası ile rantı milyar ve
trilyonlarla ifade edilen kara para aklama
suçunun önüne geçilemeyeceğini anlattı.
Coşkun, AA'mn sorulannı yanıtlarken,
yasanm yeniden düzenlenmesiyle birlikte
cezalann da daha caydıncı ve korkutucu
hale getirileceğini vurguladı. Coşkun,
değişiklikler sırasında karşı tarafa ispat
yükümlülüğü getirilmesi ve daha geniş
müsadere olanağı yaratılması ile kara para
aklayanlara daha etkin ceza verilmesinin
sağlanacağını da bildirdi.
Cezalar kâğrt üzerinde
Bu arada uzmanlar, kâğıt üzerindeki
cezalann da Tûrkiye'de çeşitli aksaklıklar
nedeniyle tam olarak uygulanamadığmdan
yakınıyor. Uzmanlar, kara para aklama
suçuna ilişkin ciddi bir delillendırme
problemi yaşandığmı, bu nedenle de kara
para akladığından herkesin emin olduğu
kişilerin dahi, hak ettiği cezaya
çarptınlamadığını belirtiyor. Uzmanlar, "Bu
kjşi şunlan yapmış, işte 10 çuval beige detnek
yetmiyor. 10 çuvalın içinden kişinin kara para
akladığına iMşkin delil bulacaksın.
Mücadeleyi yaparken gerekirse dinleme,
izleme yapacaksın. Başka kuruluşlarla da
yakm işbuüği icinde çakşacaksın. Bizde
burada sonın var. Delil yoksa, ceza da yok"
değerlendirmesinde bulundular. Uzmanlar,
diğer ülkelerde ise mücadeleye ilişkin gerekli
altyapının sağlanması ve kanunlarda
öngörülen cezalann etkin bir şekilde
uygulanması sonucunda, kara para ile çok
daha kolay mücadele edüebildiğini
vurguluyor.
Cumhurbaşkan] Sezer'in gitmediği trantta ECO topbmülanna katılao Bakan
Kececfler döodü. (Fotoğraf: AA)
Keçeciler: Tahran'dabir sorunla karşılaşmadım
'Sezeranlayışla katşdandı'
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) -
Devlet Bakanı Mehmet Keçeciler,
Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Se-
zer'in lran'daki Ekonomik Işbirliği
Teşkilatı (ECO) toplanülanna katı-
lamamasının anlayışla karşılandığını
söyledi. Keçeciler, ulaştırma ve ile-
tişitn konulanndaki toplann sonuç-
larunn memnuniyet verici olduğunu
belirterek "Önümüzdeki dönemde,
tanm, endüstri ve insan kaynaklan-
nm geliştirihnesi gibi alanlarda da ba-
kanlartoptaBOİandüzenlenmesmin
yarariı olacağı konusunda mutabık
kakük" dedı.
Tahran'da 8-10 Haziran tarihlerin-
de gercekleştırilen ve Cumhurbaşka-
nı Sezer'in gitmemesi üzerine Türki-
ye'yi Devlet Bakanı Keçeciler'in
temsil ettiği ECO toplantılan sona
erdi. Keçeciler, toplanü dönüşünde
yaptığı açıklamada, Bakanlar Kon-
seyi karariannın Tahran Deklarasyo-
nu başhğıyla onaylandığını söyledi.
Keçeciler, teşkilatın son toplantısı-
nın ardından gerçekleştirilen çalış-
malann gözden geçirildiğini, ileriye
dönük yeni perspektiflerin değerlen-
dirildiğini ve gerekli talimatlann ve-
rildiğini belirtti.
Yılıııaz ıcınANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - ANAP çu hakkında "Körfez geçiş ihalesi
karar bugün
Genel Başkanı Mesut Yümaz ve DYP lideri
TansuÇflkr hakkında kurulan soruşturma ko-
misyonlan bugün ve yann kararlannı vere-
cek. Hükümet ortaklan MHP ve ANAP ara-
sındaki "buzlann erimesi'' ve olası bir DYP-
ANAP anlaşması nedeniyle komisyonlarda
aklamaya gidilebileceği bildirildi.
ANAP Genel Başkanı Mesut Yılmaz'ın
SEKA arazisinin tahsisiyle ilgili olarak kuru-
lan soruşturma komisyonunda Yüce Divan'a
gönderilmesinin kararlaştınlmasıyla hükü-
met ortaklan MHP ve ANAP arasında karşı-
hkh aüşmalar yaşandı. Aracılann devreye gir-
mesi ve tansiyonun düşüriUmesinin ardından
eski Bayındıruk ve Iskân Bakanı Yaşar Top-
nedeniyle
kurulan soruşturma komisyonu Yüce Divan'a
sevke gerek olmadığına karar verdi. Ortaklar
arasındaki yumuşamanın Yıhnaz hakkında
bugün ve yann yapılacak 2 soruşturma ko-
misyonuna da yansıması bekleniyor.
ANAP lideri Yıhnaz ile dönemin Ulaştır-
ma Bakanı NecdetMenrir hakkında Telsim ve
Turkcell firmalanyla imzalanan sözleşmeler-
le ilgili olarak kurulan soruşturma komisyo-
nu bugün saat 17.00'de toplanarak karannı
verecek. Yılmaz hakkında tstanbul'da turizm
alanlannın tahsisi ve DYP lideri Tansu Çiller
hakkında da örtülü ödeneği yasaya aykm ola-
rak harcadığı gerekçesiyle kurulan soruştur-
ma komisyonlan da yann kararlannı verecek.
Eski Içişleri Bakanı, Elazığ bağımsız millet-
vekili Mehmet Ağar hakkında çete laırma
savlan nedeniyle kurulan komisyon da 14 Ha-
ziran günü toplanacak. lyla aklamayla sonuç-
lanması bekleniyor.
Mustafa Kul hakkında kurulan ve Kul'un
Yüce Divan'a sevk edilmesine gerek ohnadığı
karannı veren soruşturma komisyonu raporu
yann genel kurulda görüşülecek..
DYP Genel Sekreteri AKŞevkiErek, siya-
siler hakkındakı Meclis soruşturmalannın
yargı yoluyla yapılması görüşünü destekle-
diklerini belirterek "DYP bu konuda açık
rüzgârlara, şantaja. siyasetin labirentierine,
hasete kapah değişikliklere Yüce MecKs'te
sonuna kadar arka verecek" dedi.
Izmir
Türbanlı 3
öğretmen
meslekten
atıldı
NECATtAYGIN
İZMİR - Izmir Konak
Kız tmam-Hatip Lise-
si'nde "yüan'' hikâyesine
dönüşen "türban kriri" 2
yıllık bir aradan sonra
noktalandı. Türban çıkar-
mamakta direnen 3 öğret-
men meslekten çıkartıldı.
Izmir Milli Eğitim Mü-
dürlüğü Teftiş Kurulu
Başkanı Osman Lrgani-
oğlu, karann önümüzdeki
günlerde öğretmenlere
tebliğ edileceğini söyledi.
ANASOL-D hüküme-
onin Milli Eğitim Bakanı
Hikmet Uluğbay tarafm-
dan 1998 öğretim yıh baş-
lannda okullarda öğret-
men ve öğrencilerle ilgili
"kıhk-kryafet'' genelgesi-
ne göre hiç kimse dersle-
re başı örtülü giremeye-
cek, buna uymayanlar
hakİanda soruşturma açı-
lacaktı. Milli Eğitim Ba-
kanlığı genelgesının ya-
yımlanmasının ardından,
Izmir Konak Kız tmam-
Hatip Lisesi'nde türbanla
derslere giren Günseii
Can, Belgin Kerim ile
Emine Çınar türban çı-
karmamakta direnince
haklannda soruşturma
açıldı.
Soruşturmalar sonu-
cunda öğretmenlere uya-
n, kınama ve maaş kesme
cezası verildi. Verilen ce-
zalara karşın türban çıkar-
mayan, Günseii Can, Bel-
gin Kerim ile Emine Çı-
nar, açılan idari soruştur-
malar sonucunda 5 kez
3 'er ay süre ile açığa alın-
dılar. Milli Eğitim Bakan-
hğı müfettişlerince "mes-
lekten kesin ihraç" iste-
miyle hazırlanan soruş-
turma dosyalan, Milli
Eğitim Bakanhğı Üst Di-
siplin Kurulu'na gönde-
rildi.
Yaklaşık 2 yıl aradan
sonra Milli Eğitim Bakan-
lığı Üst Disiplin Kurulu,
Can, Kerim ve Çınar'la il-
gili soruşturma dosyasını
geçen ay incelemeye aldı.
Yapılan incelemede, öğ-
retmenlerin meslekten çı-
karnlmasınakarar verildi.
SlFIR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR oratcalisiar@yahoo.com
Iki gündür, Avrupa Birliği'ne
uyum sürecinde Türkiye'nin
önündeki sorunları tartışıyo-
ruz. Tartışmanın son oturumu
"Uyurn Sürecinde Dil ve Etni-
site Son/nı/"ydu. Trabzon'un
milliyetçi ve muhafazakâr bir
yapıya sahip olduğundan da-
ha önce de söz etmiştim. "Dil
ve etnisite" toplantısına ilgi
fazlaydı. Salon doiuydu.
Tahii sö7 tarihtan açılriı
Trabzon'da AB'ye Uyum Süreci
fat Bali'nin "Bir Türkleştirme
Serûveni", Rıdvan Akar'ın
"Istanbul'un Son Sürgünleri"
ve "Variık Vergisi" gibi araştır-
malan, gerçek tarihin yazılma-
sı için önemli başlangıç nok-
talan oldular.
•••
Cumhuriyet döneminde dil
üzerinden yürüyen "Türkieş-
tirme" uygulamalan gündeme
geldi. 1920'lerin ortalarından
itibaren gayrimüslim azınlıkia-
nn "Türkçe konuşmast" için
yürütülen çeşitli kampanyalar
masaya yatınldı. Aslında biraz
biTtnmeyen, tarih k'rtaptannda
yazılmayan yaptınmlardan
söz edıldı.
Son dönemde 1920'lerden
i Cumhuriyet tarihi üze-
rine yeni yapılan araştırmalar;
özellikle azınlıkiarın yakın tari-
hi açısından bilmediğimiz,
görmezden geldiğimiz ger-
çekleri gözter önüne serdi. Rı-
Oturumun Dir Konuşmacısı
da Ermeni cemaatinin etkili
yayın organı Agos'un Genel
Yayın Yönetmeni Hrant
Dink'ti. Dink'letoplantı başla-
madan Trabzon'un tepelerin-
den birinde bulunduğunu
okuduğu bir manastın arama-
ya gitttk. Uzun araştırma ve
soruşturmalardan sonra Kay-
maklı Mahallesi'nin tepeterirt^
de bu Ermeni manastınnı bul-
rin gözleri oyulmuş olsa da,
bir kısmı kınlıp dökülse de kur-
tanlabilecek durumdaydı. Bi-
nalan uzun yıllardır bir aile kul-
lanıyordu. Bir bölümü ev, bir
bölümü ahır, bir bölümü de
samanlık haline getirilmişti.
Manastır, Trabzon Turizm
^üdüriüğu'nüri yâyımladığı
rehberde yer almıyordu. Dink,
gördüğü manzaradan çok
duygulandı. Binaların içinde
dört döndü, Ermenice yazıla-
n okudu. Gözleri doldu. O bi-
nalar içinde yaşayan ailelerin
çocuklan etrafımıza toplandı-
lar. Dink, onlardan binanm ka-
deriyte İlgili bllgi almaya çalış-
konu özetlenmiş olacaktı.
• • •
Dink, azınlıklann kısa tarihi
üzerine, kendi dünyalannı ak-
tardı. Duygulu sözlerie, yitip
giden bir kültürden söz etti.
Trabzon'da bir Ermeni aydın
belki de çok uzun yıllardan bu
yana ilk kez konuşuyordu.
Çok dramatik bir atmosfer
oluştu. Bazı insanlar altüst ol-
dular. Alışmadıklan, duyma-
dıkları, duymak istemedikleri
gerçeklerle yüz yüze geidiler.
Bazıları, bulunduğu yerden
Dink'e söz atarak "Tarihi tek
taraffı okuyorsun, gerçektert
anlat" dediter. Ancak bu tep-
böylesine kritik bir konu olgun
bir atmosfer içinde tartıştlabil-
di.
İnsanlar, geçmiş önyargıla-
nnı aşmaya gayret ediyorlar-
dı. "Empati Grubu" bir yıldır
düzenlediği toplantılaria, bu
önyargıların aşılması açısın-
dan önemli bir kapı aralamış-
tı. Farklılıkların tarttşıldığı, zrt
görüşlerin birlikte konuşuldu-
ğu bir atmosfer yaratılnrHştı.
• • •
Hrant Dink konuşurken izle-
yicilerin gözlerine baktım. De-
rinlere dalmışlardı. Betki de bir
iç hesaplaşma yaşıyorlardı.
Yrtip giden bir tarihe üzülüyor-
lar mıydı? Bilmedikleri yeni
şeylerin şaşkınlığı içinde miy-
diter?
Muhtemetert hepsini birtik-
Bir külliye halinde olan bu
manastır, 7-8 binadan oluşu-
yordu. Bazı kısımlan yıkılmış
olsa da binalar ayaktaydı. Ki-
lisenin, içindeki renkli resimle-
Zamanımız dardı. Toplantı-
=5«ı yetişecektik. tki makara=
film çektik. Arkamıza baka ba-
ka manastırdan ayrıldık. Katı-
lacağımız toplantının adı da
"Dil ve EtrKs/te'ydi. Manasur-
da gördüklerimizi anlatsak
kllersınniı vedlkkatliydi. Betli teyaşryoriardı. Türkiye, farklı
ki insanlar duyduklannı haz-
=rfw&neyeçatıştyor1ardi. Ttab-
zon gibi milliyetçiliğin ve mu-
hafazakârlığın güçlü olduğu
bir kentte -üstelik toplantıyı iz-
leyenlerin yansına yakını da
bu çevrelerden oluşuyordu-
şeylere hazırlanıyor. Trab-
zon'da yüzierce insan, AB ka^
pısındaki Tûrkiye'de yeni ara-
yışlan merakla izliyor, salon-
lan dolduruyor.
Trabzon, AB ile uyum
sürecine girmiş gibi.
2000'Lİ YILLARDA
ERDAL ATABEK
Hayatnnız Smavlar mı?..
Hayatta olan herkes ilk sınavını başarıyla vermiş-
tir. İlk sınavımız dünyaya gözümüzü açışımız olan
"doğumumufdur. Çok sonralan, çocuk psikoloji-
siyle uğraşanlar "doğum için ", yaşadığımız ilk stres
diyeceklerdir. Annemizin sıcacık koruyucu karnın-
dan başka ellere, başka ortama, dünyanın soğuk
havasına girivermek bizi irkiltmiş olmalıdır. Ama bu
sınavı verdik ve hayatta kaldık işte.
Bebektik ve her küçücük gelişme bizim için bü-
yük birsınavdı. Annemizin memesini emmek bile ni-
ce beceri isteyen bir işti. Sonra daha büyük sınav-
lara sıra geldi, "iki ayak üstüne dikilip yürümek gi-
bi". O ne güç bir işti, nasıl da korkuluydu, bizi nasıl
kaygılara boğuyordu? Bir yandan bağımlılıktan kur-
tulup istediğimiz yere gidivermek yardı, bir yandan
da "ya yapamazsam" korkusu. Önce emekledtk,
sonra bir yere tutunarak sıralamaya başladık. Çev-
remizdekiler hayranlıkla bakıyorlardı, biz de sallana
sallana yürümeye çalışıyorduk. Sonra hayatımızın
o unutulmaz anını yaşadık, ilk adımımızı attık. Onu
başka adımlar izledi, sonra da hayatımızın doğal akı-
şı içindeki olağan yerini aldı. Şimdi bunlann hiçbiri-
ni anımsamıyoruz bile.
Ama ilk aşkımızı unutmuyoruz, daha küçücük-
tük. Onu gördüğümüz zaman yepyeni bir duygu ile
heyecanlanmıştık. Onu yeniden görmek istiyorduk
ama hem utanıyor hem korkuyorduk. Acaba o da
bizim gibi duygular duyuyor muydu? Biz hep onu
görmek istiyorduk, hep onunla olmak istiyorduk,
hep onunla konuşmak istiyorduk, ya o? O da öyle
mi istiyor, bu duygulan mı duyuyordu? Ne yazık ki
öyle degildi. Bunu görmek çok acıydı ama o bu
duygulan başkasına karşı duyuyordu. İlk aşkımızı ve
ilk hayal kınklığımızı yaşıyorduk, bunu hiç unutma-
yacaktık. Ne denli acı verici bir sınavdı bu. Ne ya-
pacağımızı bilemeden günlerce sarsıldığımızı şim-
di pek anımsamıyoruz ama öyle oldu. Ama zaman
her şeyin ilacıdır derler, doğruymuş, o acı günler de
geçti.
Kendimizle uğraştığımız günleri anımsıyor musu-
nuz? Yüzümüzdeki ilk sivilceyle ne çok uğraşmış-
tık. Kendimizi bir türlü beğenemedik. Kaşımızı, gö-
zümüzü, yüzümüzü, bacaklarımızı, elimizi, kolumu-
zu kabullenmek ne zordu. Şimdi bile kendimizi ka-
bul ettiğimize emin olamıyoruz. Bunlar ne zor sınav-
lardır. Kimileri verilir, kimileri verilemez, kimileri de
hayatımız boyunca sürüp gider. Hem de bu sınav-
lardan kimselerin haberi olmaz. Bunlar çoğu kez
kendi kendimize vermek zorunda kaldığımız sınav-
lardır.
Hoşlandığımız ve hoşlanmadığımız şeylerle kar-
şılaşmalanmız da hep smavlar değil midir? Hoşlan-
dığımız zaman hep orada olmak isteriz, onlaria ol-
mak isteriz, onlar tarafından sevilmek, beğenilmek
isteriz. Bunlan açıkça söyleyemeyiz de hep anlasın-
lar diye bakanz. Ne zor sınavlardır ki ne annemizin
haberi olur ne de babamızın. Hoşlanmadığımız şey-
lerle de ne çok boğuşmuşuzdur, hayır demek iste-
mişizdir, "Ben bunu istemiyonım" demek istemişiz-
dir de kimi zaman "Şimdi uygun değil" diye, kimi
zaman da "Bir daha yapmam" diye istemediğimiz
şeyleri söyleyememişizdir. Bunlar hep yaşadıklan-
mız değil mi? Şimdi böyfe bakınca hayatımızin san-
ki her anı bir sınavmış gibi geliyor. Ama daha acıla-
nnı da yaşadık.
Bir yanlış yaptığımızda neler olduğu aklımıza ge-
liyor mu? Evet yanlıştı, gerçekten yanlıştı, hem de
önemli bir yanlış. Ama yapmıştık işte. Belki düşün-
cesizlikti, belki bir merakın ucunda oralara kadar git-
miştik. Ya ödediğimiz bedel neydi öyle? Çevremi-
zin bütün güveninin uçup gittiğini görmek nasıl bir
duyguydu? O yıllarca biriktirdiğimiz, kaybettiğimiz
anda anladığımız güveniliriik duygusundan yoksun
kalmak nasıl kötü bir şeydi. Yapayalnız kalmıştık ve
her şeyin içinden kendi başımıza çıkmak zorunday-
dık. Her zaman yanımızda bulduğumuz annemiz
babamız öylesine uzaklarda, öylesine öfkeliydiler
ki. Işin daha da kötüsü, onlann haklı olduğunu bili-
yor, kendimizi aşağılık bir yerde buluyorduk. Bunu
kabul etmemek için yeni saçmalıklar yapmaya yel-
tendik, bu daha da kötü oldu. Bu sınavı kötü bir bi-
Çimde kaybetmiştik ama bir süre sonra çok önem-
li şeyler öğrendiğimizi fark etmiştik. Kayıplar da in-
sana çok şey öğretiyor.
Hayatımız hep sınav mı? Peki bundan kurtuluş
yok mu? Insanın bundan sıkılmaya hakkı yok mu?
Bu sıkıntılarta geçen zamanlar kayıp değil mi?
Belki de haklısınız, hiçbir şey kaybımız olmaya-
bilir. Böyte düşününce sadece biz insanlann değil,
doğadaki bütün canlılann her günlerinin, her anla-
nnın bir sınav olduğu bile düşünülebilir. Bir kuş yav-
rusunun uçması, bir kaplumbağanın yumurtlama-
sı, bir bitkinin çölün kumları içinde çiçek açması
doğanın sınavlan değil mi?
Hepimiz doğduk, bugüne kadar nice güçlüğü
yenmeyi başardık.
Şimdi de üniversite sınavına girin ve gene ayak-
ta kalmayı başann.
Hayatın her koşulda sürüp gideceğini unutma-
dan...
E-mail: erdal.atabek@mynetcom.tr -
Fax: 0212 513 90 98
CHP'nin tüzük toplantısı
Erdem: Hükümet
çiftçiyi aldatb
ANKARA (Cumhuri-
yet Bürosu) - CHP Genel
Sekreteri Tarhan Erdem,
açıklanan buğday fiyat-
lannın çiftçiye vereceği
zarardan hükürnetin so-
^umlu olduğunu behde-
rek "Hükümetpusukur-
muş gibi davramyor.
Mahsul ahndıktm sonra,
acımasızca zara^na fiyat
flan edi\w. Bu knçük çift
toplantısı, dün Türk-Iş
Konferans Salonu'nda il
ve ilçe yöneticileri, PM
ve MYK üyeleri ile çok
sayıda partilinin katılı-
mıyla gerçekleştirildi.
Hükümeti
ne
memekle
"neyi, niçjn
Er
p ç ğ
timin önemi ve gereklili-
ği vurgusu öne çıkarken
üyelerle önseçimin de al-
tı çizildi.
Erdem, toplantının —
açüışuıda yaptığı konuş-^
mada, hükümetin buğ-
day fıyatk» konusundar^
beri takındığt-^
"dem, "Yann i^çj neyle tutumucleştircrckçift
karşüaşacak. Viemura
i tuzaklar kazuiao-
dı, sosyal güvenjğe h a n .
gi pusu kuruldubilmiyo-
ruz. Yönetim, rönettiği
insanlara açık davran-
mahdır" diye k-muştu.
CHP Ankaij tüzük
yi aldattığını söyledi.
yana=y y
girdi fiyatlannın yüzde
60'ın üzerinde artmasma
karşın, buğday fıyahnda-
ki arhşın yüzde 30'un a l - e
tında olduğuna dikkat
çekti.