Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 9 MAYIS 2000 SALI
14 l L J 1 \ kultur@cumhuriyet.com.tr
SAHNEDEN AYŞE GÜL YÜKSEL
'Seher VaktT Devlet Tîyatroları'ndaRefik Erduran'ın yazdığı ve Ankara
Devlet Tiyatrosu'nun sahnelediği *Se-
her Vakti", içinde bulundugumuz tiyat-
ro döneminde görüntülü ve yazıüM
med-
ya"da promosyonu en iyi yapılan oyun.
Bunun bır dolu nedenı olmalı. Ilki,
oyununu
SusurlukOlayı"nı anımsatan
birolay ve ılişkiler yumağı üstüne ku-
rulmuş olması. Ikincisi daha önce îs-
tanbul'da bir özel topluluk tarafmdan
sahnelenen oyunun, medya devreye gir-
mediği ya da yapım başanlı sayılma-
dıgj için ilgi çekmemesı. Üçüncüsü de
uzun yıllar Tiyatro ve TV Yazarlan
Derneği ile Milletlerarası Tiyatro Ens-
titüsü (ITI) Türkiye Milli Merkezi yö-
neticiliği yapmış/yapmakta olan, yılla-
nn oyun yazan ve gazetecisi Erdu-
ran'ın, sahnelenen Türk oyunlannın
gözden kaçmasını engellemek için ken-
di oyunu özelinde yaptığı bır atılım.
Dördüncüsü oyunun başrolünü -top-
lum ıçindekı adıyla- "SusurlukKomis-
yonu" Başkanı FTkri Sağların eşi Se-
rap Sağlar'ın oynuyor olması.
Refık Erduran'ın Devlet Tiyatrolan
Edebı Kurul başkanı olması, dolayı-
sıyla bu kurumda sahnelenmesi için
kendı oyununu seçmiş olmasına iliş-
kin tartışmalara gelince.. "Seçflmeye
aday" olanla "seçicr olanm aynı kişi
olmasmda önemli bir sakınca görül-
medığı başka kurullann da (söz gelimi,
özel tiyatrolann yapım projelerine pa-
rasal destek sağlayan kurul) oluşmasıy-
la, yıllardır süregelen bir "etik" skan-
dal > aşanıyor tiyatro dünyamızda.
Devlet Tiyatrolarf nın başını ağntan
ve ivedılikle çözülmesı gereken onlar-
ca sorunundan biri olan "oyun yazar-
İan-Edebi Kurul üyeliğT ilışkisinın
yoğun ve doğru bir arşiv çahşmasıyla
ortaya çıkanlması gerekli. Bugüne dek
Edebı Kurul'da kimler yer almış? Her
bir Edebi Kurul döneminde hangi oyun-
lar kurumun oyun dağanna alınmış?
Refik Erduran, Edebi Kurul başkanlı-
ğı/üyeliği sırasında kurumda oyunu
sahnelenmiş tek yazar mıdır? Öğrenir-
sek sevininz, ona göre konuşuruz.
Bütün bunlan tiyatro eleştirmenliği-
nin ikı cephesini birbirinden ayırmak
için yazdım. tlki tiyatro dünyasında
olup biteni -yeterince önemliyse- somut
D.
verilere (dedikodulara değil de basm-
da somut olarak yer alan haberlere ya
da belgelere) dayanarak gündeme ge-
tirmek, tartışmak, yorumlamak. (Dola-
yısıyla "Seher VaktTnin medyada -ti-
yatro olaylanna pek "bahşedilmeyen"
biçimde- yer almasını görmezden gel-
mek söz konusu olamaz.)
îkincisi ise güncel bir tiyatro olayı-
nın değerlendirmesini yapmak. "Seher
Vakti" yeni bir oyun olmasırun yanın-
da, güncelliğini İcoruyan bir konu üs-
tüne kunüduğu için gözardı edilemez.
Baştan sona ayru uzamda (ofıs-ev) ge-
çen, konuşmaya dayah biroyun. Konuş-
ma örgüsü çoğunlukla, yaylım ateşine
tutularak öldürülmüş bir doktor millet-
vekilinin Almanya'da yaşamakta olan
kültürlü -küçük burjuva- doktor kan-
sıyla (Seher- Serap Sağlar), onu silah
zonıyla da olsa denetim altında tutacak
olan, maçoluktan çokça nasip almış,
kaba saba, gözûnü budaktan sakınmaz
görevli (Bayır- Kemal Başar) üstüne
kurulmuş. Epey süredir ayn yaşadığı ko-
casının cenazesine katılmak için Al-
manya'dan gelen kadının davranışlan-
run kabaca engellenip tutsak durumu-
na düşürülmesiyle başlayan çatışma
oyun sonunda gönül/kafa arkadaşhğı-
na dönüşecek.
Bir de sahneye iki kez giren üst gö-
revli var (Atabey- Tuncer Necmioğiu).
Suikasta kurban gitmiş kocanın, millet-
vekilliğini paravana olarak kullanıp
döndürdügü dolaplan "vatan millet"
adına onaylayan, kazançtan pay aldığı-
nı da inkâr edemeyen bir ülkücü eski-
si. Sonunda o da şaşıracak.
En şaşkınlan ise yıllarca doktor-mil-
letvekilinin "herşeyi" olduğunu düşü-
nen, ölümünden sonra da mirastan ken-
disine söz verilmiş payı alacağını sanan
sekreter Taç (Alev Buharah). Oyun bo-
yunca aynı uzamda hem ayak işlerini
görüyor, hem de kendini "mal" olarak
görme alışkanlığından olsa gerek her
fırsatta Bayır'la yatağa gıriyor. Oysa
Bayır'ın gözü güzel doktor hanımda.
Müthiş bir "maço söylemi" egemen
oyuna. Resmi yetkilerini de kullanarak
sözde vatan millet adına çeteler oluş-
turup aslında vatana ıhanet eden, say-
gmlık maskesi takmış kişilerin (Se-
her'in "Susurlukça" bir olayın kahra-
manı kocasının) "kan, kız" merakı,
oyunu çerçeveleyen ve gelişim boyun-
ca yer yer ortaya çıkan ipuçlanyla bir-
birine bağlanan "çete eylemi" bağla-
mında dalbudak salarken, sahnede iz-
lediğimiz bölümlerde de -konuyla ilgi-
li olmamasına karşın- Seher-Bayır, Ba-
r
evlet
Tiyatrolan'nın başını
ağntan ve ivedilikle
çözülmesi gereken
onlarca sorunundan biri
olan "oyun yazarlan-
Edebi Kurul üyeliği"
ilişkisinin yoğun ve
doğru bir arşiv
çahşmasıyla ortaya
çıkanlması gerekli.
Bugüne dek Edebi
Kurul'da kimler yer
almış? Her bir Edebi
Kurul döneminde hangi
oyunlar kurumun oyun
dağanna alınmış?
> ır- Taç ilişkilerinde ve Seher'le Bayır
arasındaki diyaloglarda ağırlık kaza-
nan "cinsel söylem" seyircinin başlıca
ilgi odagı oluyor. AnJaşılan, hangi dü-
zeyde olursa olsun, tüm kelleyi koltu-
ğa alrruşlarda görülen "adrenalin faz-
lalığTnın etkisi bu...
Olabilir de biz Susurluk gibi olayla-
nn yinelenmemesi için topluma sesle-
nen bır tiyatro olayıyla karşı karşıya ol-
ma durumundayız. Bu nedenJe Bayır'ın
"maço"luğunun oyunun temel ilgi nok-
tası olması algılama eksenimizi kaydı-
nyor. Hele Seher'in uzun süredirayn ya-
şadığı kocasına "hiçihanetetmediğrru
oyunda iki kez belırtmesıyle, kadının be-
lirli bir cinsel açlık içinde olabileceği-
nin imlenmesi işi daha da kızıştınyor.
Kısacası, Seher'le Bayırarasında düşün-
sel düzeyde "çaöşma"yla başlayıp dü-
şünsel düzeyde "yazgı birügi'
<
ne dönü-
şen ilişkide cinsel elektriklenmenin pa-
yı büyük. Erduran'ın, politik söylemi-
ni dile getirmede neden seyirciye poli-
tıkadan daha çekici gelen böyle bır araç
seçtiğini sormak gerekli.
Dahası, Erduran iki oyunu iç içe ya-
zıyor. Politik oyunun merkezine başka
bir dolu oyunun da (özellikle de "Tamir-
d"de) işlediği dürüst ve güçlü halk in-
sanını (Bayır'ı) yerleştirmiş. Erduran,
bu ülkeye gerçekten yararh olabilecek,
inanılması ve güvenilmesi gerekli kişi-
lerin, Batı özentısı bir yaşambiçimini
seçmiş, kültürlü geçinen ve topluma
egemen olan, okumuş küçük burjuvala-
nn sahtekârlığından pay almaraış; bel-
ki kasabada, belki iyi eğitilmemiş, ço-
ğunlukla da kandınlarak sömürülmüş,
ama mert ve dürüst olan, gerçekleri öğ-
rendiğinde de yozluklann üstüne korku-
suzca gidebilen temiz Anadolu insanla-
n olduğunu düşünüyor. Seher de Ba-
yır'daki bu cevheri görünce yağlı elle-
riyle orayı burayı kirletmesine bile al-
dırmıyor. Dahası, artık sevımli bulduğu
maçonun yanağına oyunun başından be-
ri beklenen öpücüğü konduruveriyor.
Uzun sözün kısası, sahnede yoğunluk-
la izlediğimiz, Seher'in üst düzey "ha-
nımefendiliği''nden, Bayır'ın da "loro-
hığu"ndan soyunması. Bu süreç, çerçe-
veyı oluşturan politik olayla bağlanmış
olsa da oyunu algılarken yaşadığımız
bölünmüşlüğün üstesinden gelemiyor.
Bırkaç düşünce iç içe geçirilince,
benzetmeci (dramatik) bir anlatımla
yazılmış bir oyunda karakterlerin iç tu-
tarlılığı yerine, söylenmek istenenle-
rin merne yerleştirilmesine ve olayın
gelişrnesine öncelik verildiğini görüyo-
ruz. Özellikle Seher'in dönüşümleri
birdenbire oluyor. Söz gelimi, kasaba-
da adamlann onu tutsak etmesine öf-
kelenen küçük burjuva hanımefendisi
meslek kadınının, Bayır'ı kandırmak için
çocuksu bir tavra bürünmesi ya da ko-
casına ilişkin gerçekleri öğrenme aşa-
malannda yaşadığı şok, yeterince işlen-
mediği için inandıncı olmuyor. Bu da
oyuna büyük emek harcamış olan Se-
rap Sağlar'ın yorumunu yer yer zor-
laştınyor. Seher'in dönüşümlerinde pü-
rüzsüz geçişler yaşanamıyor.
Bayır'ı canlandıran Kemal Başar ise
"maço" tavnn getirdıği rahatlık içinde
oyunu keyifle götürüyor. Alev Buha-
rah da Taç'ı güldürü çizgisinde sürük-
lüyor. Sahnede daha az süre geçiren
Tuncer Necmioğlu'nun Atabey'e ısın-
ması kolay değil. Derli toplu bir çalış-
maya imza atan yönetmen Murat Atak
belki daha teatral bir yorum düşünme-
liydi Atabey'e.
"SeherVakti" sayageldiğimiz bir do-
lu nedenle ilgiyle izleniyor.
Mddonna ve RupertEverett, Tath Sürpriz'fîJminde başmllerde
2000lerin örnek aüesi
Yönetmen, fümde izle>ici>i farkh bir afle tablosuvia başbaşa bırakryor.
Kûltûr Servisi - 'Gecevansı Kovboyu',
'Kanh Pazar' gibi ses getiren fılmleriyle
tanıdığımız Oscar ödüllü John Schlesin-
ger'in yönettiği 'Tath Sûrpriz'(The Next
Best Thing) fılmi cuma günü Türkiye si-
nemalannda göstenme giriyor. Madonna,
Rupert Everett Malcobn Srumph ve Ben-
jamin Bratt'ın başrollerini paylaştığı fıhn-
de, birbirini çok eskiden tanıyan iki arka-
daşın, Abbie (Madonna) ve Robert'ın (Ru-
pert Everett) öyküsü anlatılıyor. Genç sev-
gilisi (Benjamin Bratt) tarafından 'kendisi-
ne yeteri kadar ügi göstermediği' gerekçe-
siyle bırakılan Abbie'nin yardımına 'yakın
arkadaşı' Robert yetişir.
Birlikte Abbie'nin eski nişanhsmdan ka-
lan evi onanr ve oraya yerleşirler. Arala-
nndaki duygusal ilişki Robert'in eşcinsel ol-
ması nedeniyle hiçbir zaman bir yakınlığa
dönüşmez. faa ki küçük bir erkek çocuğun
onlann yaşamına girmesine kadar... Bekle-
nebileceğin aksine, Yönetmen Schlesinger,
biri eşcinselliğinı özgürce yaşayan, diğeri
ise her türlü çılgınlığı ile tanınan Madonna
ile Rupert Everett ikilisinin üzerine kurma-
mış bu fılmi. Schlesinger'in fılmi, neşeli ve
duygusal bir konu çevresinde, FVed Asta-
ire ve Ginger Rogers müzakallerinden dra-
matik bir boşanmanın öyküsünü anlatan
beş Oscar ödüllü 'Kramer Kramer' e Kar-
şı'benzeri geniş biralanda seyrediyor. Schle-
singer, "Ashnda günümüzde birçok aüede
yaşanan sorunlan fılmde \ ansıttım. Benim
fOrnimdeki tek fark baba eşcinsel anne ise
çügın bir yoga öğretmeni" diyor.
Shlesinger, komedi öğelerinin ağırlıkta ol-
masına karşın TaÜıSürpriz'de müzik ve dan-
sın önemli bir yer tutmasından dolayı mü-
zikal öğelertaşıdığını ve Abbie- Robert iki-
lisinin Fred-Ginger'a benzetilebileceğini
vurguluyor. Eleştirmenler, sinema kariye-
rinde ilk defa tamamen doğal, makyajsız ve
sade bir rol üstlenen Madonna'nın oyuncu-
lukperformansından çok memnun. flk baş-
ta yüzme öğretmenini oynaması gereken
Madonna'nın isteği üzerıne, senarist oyun-
cunun canlandıracağı karakteri yoga öğret-
menıne çevirmiş: " Bütün gün klor dolu
bir havuzda vüzen bir kadınıcanlandumak
bana hiç de çekici gelmedi" diyen Madon-
na fılm setinde, önceden beri üzerinde ça-
lıştığı yogada bütün becerilerini göstermiş.
DfckTracey'de şanşın cazibeli kadmı can-
landıran, 'Madonna ile Yatakta' adlı fılm-
de skandallar yaratan. 'Evita'da bütün oyun-
culuk hünerini sergileyen ve üç yıl önce
dünyaya getirdıği kızı LourdesMaria ile 'an-
ne'ük rolünü üstlenen Madonna, 'Tath Sürp-
riz' ile yeniden 'faniler' arasına dönüyor. Kı-
zının doğumundan sonra terbiyeli ve seve-
cen bir anne portresi çizen Madonna 'Tat-
h Sürpriz'de de kötü bakışh, agresif. çügın
ve fettan kadın imajı ile değil, 4O'lı yaşla-
nna gelmış sevecen ve anlayışh biraruıe ola-
rak karşımıza çıkıyor.
Filmin müzık albümü ise bir süredir Tür-
kiye pazannda satışta. Madonna, Manu
Chao,Metisse,Christina Aguflera, Manda-
lay, GrooveArmada, Mob>
r
, OH\e, Beth Or-
ton, Solar ve Gabriel Yared'in yorumladı-
ğı parçalardan oluşan albüm Balet Plak
etiketi taşıyor.
Farklı türlerde yayımlar
Özlü ve Edgü'nün
yapıtlan P Kitaplığı'nda
KÜLTUR • SANAT (0212) 293 89 78 (3 HAT)
Kühür Servisi - P Kitap-
lığı, farklı türlerde yayım-
lan okurun beğenisine su-
nuyor. S. N. Behrman'ın
'Antikacılann Piri Duveen".
Ferit Edgü nün "Dağ Şiir-
leri", Demir Özlü nün 'Pa-
risGüncesi" adlı yapıtlan bu
yelpazede yer alan kitap-
lardan. Cnlü Broadway ya-
zarlarından S. N. Behrman
tarafından kaleme alınan
Joseph Duveen"in yaşamöy-
-kûsu, 4tefldi-alanında b
zeri olmayan bir antikacı-
nın yaşamının yanı sıra bir
dönemin sanat piyasasuı-
da yaşanan akıl almaz se-
rüvenleri, zengin koleksi-
yonculann sarsıcı tutkula-
nnı da gözler önüne seriyor.
l geçmi^ en büyük
antıkacı olarak 4Htelcnen
Duveen, meslek yaşamtmn
sırnm çok genç yaşlarda
Jceşfetti: Avrupa'njuajana-
tı, Amerika'nın parası var-
dı. ABD'nin Morgan, Alt-
man. Frick, RockefeBer, Wl-
dener, Kress gibi zenginle-
nnın sanat koleksiyoncu-
luğu ateşini düşüren Duve-
en, bilgisi, birikimi ve kıv-
rak zekasıyla Amerikan sa-
nat beğenisini değiştirdi.
Ferit Edgü'nün 'Dağ Şi-
irleri'; 'Muş' ve 'Dağlar'
adlı iki bölümden oluşu-
yor. Yapıt, Edgü'nün 1980-
1990 yıllan arasında yazdı-
ğı şürleri ve metin-dışı yap-
tığı resimleri içeriyor.
'Paris Güncesi', Demir
Özlü'nün 1961-1962 yılla-
nnda Paris'teyken zaman
zaman tuttugu günlük not-
lanndan oluşuyor. Özlü'nün
notlan, bir kuşağın ente-
lektüel ilişkilerini, ruhsal
konumunu gösteriyor. O
yıllarda pek çok Türk res-
samın yamnda Paris'te bu-
lunan Güner Sümer, Ferit
Edgü, OnatKutlargibi ya-
- zarlarla ılgıü olarak Özlü,
Jtitabın^unu l»ölümünde
şunlan yazmış: "Dosthıkb-
n hiç unutulma>acak olan
bu varaücı insanlann ikisi
bugün dünyamızda değü-
ler. Güner'İe Onat'ın bit-
meyecekışıklan, arada bir,
bu satirlara yansmuşsa ne
mutiu bana."
CABARET
CINE
Etnin îgüs
Perjembe 22.30
Dans Gecesi
HerSâh.
PARK RESIDENCE
CORNERSTONE
jazz geceleri
baslıyor...
ONDER
Hammond Trio
10 Mayıs Çarşamba
22.00-24.00
Âj'ran Sck. fio' Fe
r
e
r
D3"ce
Rez:0.216 330 5128-345 7101
KARŞU TEKSTİL
GALERİSİ
GULOENKUT
Resım Sergisı / 3-26 Mayıs 2000
80300 Ese(*pe(ISTANBUL
Tet(21Z|2B833B9ı Falc:fO212)2672444
İlanlarınız için:
0212.293 89 78
TANGULAKAKINCIResim Sergisi
2 - 24 Mayıs 2000
Galenmiz Pazar hanç hergun 11 00-19 00 arası açıknr.
İŞ BANKASI PARMAKKAPI SANAT GALERİSİ
Meşelik Sok. No.2 K.2 Beyoğlu Tel: 244 20 21
tSTİKUU. CAD. N0r)4« T£L: (0 212) 251 18 65-66 F/Ut (t 212) 244 43 27
www.ortaoyunculor cocn
I İSTAMUlftÛYÛKŞEHİRIHBIİYESİ,
, SEYİRCİLEfiİHİZDEN GELEN YOĞUN İSTEK ÜZERİNE
"TIYATRO ŞARKILARI"
2 G O S T E R ! ICIN
KADIKÖY HALDUN TANER SAHNESİ'NDE (0.216- 349 04 63)
TARİH :12-13 MAYIS 2000
SAAT : 20.30
BİLET SATIŞLARI BAŞLAMIŞTIB.
S-1885 ORTAOYUNCULAR
Anton Çehov - Ferhan Şensoy
FİŞNE PAHÇESU
CÜLDÜRÜ
- Çehof lazdur laz kalacaktur -
Perşembe 20.00 / Cuma 20.00
C.tesi 15.00 ve 20.00 / Pazar 15.00 ve 18.00
KCUIfir Bcfcanftğı'mn kalkMnyla
Ferhan Şensoy'un
ÇOK TUHAF SORUŞTURMA^
Çarşamba 20.00
FerKan Şensoy
FERHANGİ ŞEYLER,
9 Mayıs Salı 20.00
Bılet Satıs Yerleri: Ortaoyuncular Gışesı: 251 18 65
VAKKORAMALAR-Taksim. Suadiye. Akmerkez
YAZIOPASI
SELİM
Unııtaınacltğım Gilda
Meöerse benden üç yaş büyükmüş, 1946'lt. Bu-
gün yann elli Deşine varacak. Ama öyle mi. Benim
için hiç öyle olabilir mi?
Onu önce renkli bir afiş olarak gördum. Sonra-
dan mı renklendirilmişti, bilemem. Beyoğlu'nun
arka sokaklannda bir iş hanı, büyük demir kapısı
yan anlık bırakılmış: Duvarda Gilda'nın afişi. Ateş
kırmızısı tuvaletli Rtta Hayvvorth, kumrala çalan
kızıl saçlar daiga dalga omuzları dövüyor, incecik
bel, sonra birden göze çarpan, gülümseyişli du-
daklar. Bakakalmıştım. O telaştan takım elbiseli
Glenn Foıd'u ayırt edememişim...
Artık her gün iş hanının önünden geçiyorum.
Neyse, kapı da her zaman aralık. Gilda'yla bakışı-
yoruz. Gilda'yla rnt Rrta'yla mı, bugün bile yanıt-
layamam.
Belki Rita'yla- Çünkü çok sevdiğim bir romancı
olan Manuel Puing bir eserine onun adını vermiş:
Rita Hayworth'un Ihaneti. Kırklı yıllann dünyasın-
da, Hollyvvood sinemasına kapılıp gitmiş Arjantin'i,
Arjantin'in mutsuz insanlarını anlatıyor. Roman-
daki kişilerin tek avuntusu Rita Hayvvorth. Büyü-
leyici güzelliği, danslan, giysileri, elbette gözleri ve
dudaklan, ince bel, sırt, göğüs, kalça. O, Rita Hay-
vvorth...
Evet ama, onu Rita Hayvvorth yapan biraz da Gil-
da fılmi değil midir?
Bunu sonra keşfedecektim. TRTnin tek kanal
olduğu dönemde, bir akşam, siyah-beyaz GikJa'yı
seyrediyorum. Gilda renkli film mi? Renkli de olsa
ne çıkar?! TRT'de o günler her şey siyah-beyaz.
Böylesi belki de daha güzel.
önce filme hayran kalıyorum. Işin tuhafı, fılm Ar-
jantin'in başkentinde, Buenos Aires'te geçiyor. Bir
kumarhane, Rita/Gilda kumarhanenin sahibiyle
evli, ama Glenn Ford'la geçmiş yıllarda yanm ka-
lıp sönmüş gitmiş aşkı söz konusu. Hep öyle ol-
maz mı: Rita'yla Glenn yine bir araya geliyortar. O
eski aşk alevlenecek diye bekliyorsunuz.
Buraya kadan koyu melodram. Bundan sonra-
sı biraz şaşırtıcı: Glenn, şu-bu derken, Rita'yla ev-
leniyor. Fakat o eski aşk yerini erkeğin öç duygu-
suna bırakmıştır. Gilda'nın dansları, şarkılan bu
andan sonra baslıyor ve karşılıklı, ölürnüne bir tut-
ku olup çıkıyor ilişki.
Aşkla nefret hem romanın, hem tiyatronun, ama
en çok sinemanın birincil duygu kaynaklan arasın-
dadır. Bununla birlikte çok çabuk yıpranmaya açık-
tır ikisi de. Bir Emily Bronte'nin Rüzgârtı Bayır'ı,
bir de Charies Vidor'un Gilda'sı bu karşıt duygu-
lan, aşkın ve nefretin çok ötesinde, karanlık, yü-
rek yakıcı tutkuya dönüştürür.
Film bitmisti. O zamanlarTeşvikiye'de, biraraso-
kakta oturuyordum. Televizyonu kapattım. Pence-
reyi açar açmaz sonbahar yağmuru. Sonbahar
yağmuruna, ıssız sokağa, sokağın yapraklan dö-
külmeye koyulmuş tek ağacına dalıp gitmek isti-
yorum. Aklımda hep Gilda! Gündelik, küçük aşk-
lann dünyasında yaşamak bana anlamsız geliyor.
llle öylesi karanlık, ölümcül bir tutku...
--- - O gü« btıgöfvGtMa-'ya +«yfant«ğtfTr geçmedt;
Sonra kımbilir kaç kez seyrettim. Dahası, koyu bir
Rita Hayvvort hayranı kesildim. Rita Hayvvorth'u
hangifilmdeyakalarsam yakalayayım, saat kaç olur-
sa olsun, ekran başından kalkamam.
Günümüzün sineması ne Rita'yı, ne Glenn'i, ne
Gilda'yı, Gilda gibi filmleri gereksiniyor. Her döne-
min, her çağın farklı sanat anlayışı söz konusu. Şim-
di kimse bir aşk için 1940'lann Buenos Aires ku-
marhanelerinde bunca vakit harcamıyor. Aşk, tut-
ku, şipşak bir fotograf gibi. Az önce vardı, az son-
ra bitti...
Ama tuhaf şey, Gilda filmine benzeyen hikâye-
ler, sevgiler, gönlümüzün bir yerinde variığını ko-
ruyor. Korumasa, elli beşlik bir film için, üstelik
bunca yıl sonra yazı yazmak ihtiyaa duyulabilir mi?..
Takvimde lz Bırakan:
"Üzerinde uzun, derin yırtmaçlı, omuzlan çıp-
lak, modacı Jean Louis kreasyonu birsiyah saten
elbise, uzun siyah eldivenleri, bileğinden bağlı
ayakkabılan, boynunda birdizıpırlanta kolye, yer-
lerde sürûklediği beyaz ermin kürkü ile Rita Hay-
vvorth, Gilda'da tüm dünyayı baştan çıkartır ve
starkaynayan 1940'lann Hollyvvoodu'nda birden
'aşk tannçasf unvanını sırtlanır." Atilla Dorsay, 100
Yılın 100 Filmi, Remzi Kitabevi, 1996.
Çlğdem Onat 'Dramatists
Desk Avvand'a aday
• Kültür Servisi - New York Tiyatro Eleştirmenleri
tarafından her yıl en başanlı oyuncuya verilen
'Dramatists Desk Avvard' ödülüne aday gösterilen
dört oyuncudan biri, Çiğdem (Selışık) Onat.
Oyuncu, Şubat 2000'de Lincoln Center'da Mitzi E.
Newhouse Tiyatrosu'nda gösterime giren Arthur
Laurents'in 'Time of the Cuckoo' adlı yapıtında
Signora Fioria rolüyle adından sıkça söz etttirdi ve
New Yorklu eleştirmenlerin dikkatmi çekti.Italya'ya
yaz tatilini geçirmeye giden ve orta yaş sınınna
yaklaşmış bir kadınla Italyan ve evli bir erkeğin
aşklannı anlatan romantik oyun ilk kez 1952'de
sahnelenmiş. Yapıt aynca 1955'te 'Venedik Tatili'
adı altında Hollywood'da fıhne çekilmiş.
Altın Koza etkirtikleri
• ADANA (AA) - Adana 12. Altın Koza Kültür ve
Sanat Festivali etkinlikleri kapsamında, 'Mardin
2000 Yılında Dünya Mirası' adlı fotograf sergisi ile
'Adana'nın Kültürel Dokusu' adlı resim sergisi dün
açıldı. Mungan Kültür Sanat Vakfı ve Altın
Koza'run ortak etkinlıği olan 'Mardin 2000 Yılında
Dünya Mirası' adlı fotograf sergisi de 40 fotoğraf -
bulunuyor. Adana'dan sonra Mersin ve Antalya ile
diğer illerde teicrarlanacağı bildirilen etkinlik
Büyükşehir Belediyesi Tiyatro Fuayesi'nde yer
alıyor.
hternetten oy kunammı yambyor
• Kültür Servisi - Denizbank Vestelnet'm içerik^
_ortağı olan Tiyatronline'a 'Tiyatronline Seykci
Odûüeri 2000' ıÇin destek veriyor. 22 Mayıs'ta saat
20.00'de Ortaköy Kültür Merkezi Afıfe Jale
Sahnesi'nde gerçekleşecek olan ödül töreninde en
iyi prodüksîyon, yönetmen, erkek sanatçı, kadın
sanatçı, sahne tasanmı, kostüm tasanmı, ışık
tasanmı olmak üzere toplam 7 dalda heykeltraş
Tunç Ergüden m hazırladığı heykeller ödül olarak
verilecek. Tiyza-online'da oy kullanmak isteyenler
www.tiyatronbe.com adresine başvurabilecek.