27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 9 MAYIS 2000 SALI 14 l L J 1 \ kultur@cumhuriyet.com.tr SAHNEDEN AYŞE GÜL YÜKSEL 'Seher VaktT Devlet Tîyatroları'ndaRefik Erduran'ın yazdığı ve Ankara Devlet Tiyatrosu'nun sahnelediği *Se- her Vakti", içinde bulundugumuz tiyat- ro döneminde görüntülü ve yazıüM med- ya"da promosyonu en iyi yapılan oyun. Bunun bır dolu nedenı olmalı. Ilki, oyununu SusurlukOlayı"nı anımsatan birolay ve ılişkiler yumağı üstüne ku- rulmuş olması. Ikincisi daha önce îs- tanbul'da bir özel topluluk tarafmdan sahnelenen oyunun, medya devreye gir- mediği ya da yapım başanlı sayılma- dıgj için ilgi çekmemesı. Üçüncüsü de uzun yıllar Tiyatro ve TV Yazarlan Derneği ile Milletlerarası Tiyatro Ens- titüsü (ITI) Türkiye Milli Merkezi yö- neticiliği yapmış/yapmakta olan, yılla- nn oyun yazan ve gazetecisi Erdu- ran'ın, sahnelenen Türk oyunlannın gözden kaçmasını engellemek için ken- di oyunu özelinde yaptığı bır atılım. Dördüncüsü oyunun başrolünü -top- lum ıçindekı adıyla- "SusurlukKomis- yonu" Başkanı FTkri Sağların eşi Se- rap Sağlar'ın oynuyor olması. Refık Erduran'ın Devlet Tiyatrolan Edebı Kurul başkanı olması, dolayı- sıyla bu kurumda sahnelenmesi için kendı oyununu seçmiş olmasına iliş- kin tartışmalara gelince.. "Seçflmeye aday" olanla "seçicr olanm aynı kişi olmasmda önemli bir sakınca görül- medığı başka kurullann da (söz gelimi, özel tiyatrolann yapım projelerine pa- rasal destek sağlayan kurul) oluşmasıy- la, yıllardır süregelen bir "etik" skan- dal > aşanıyor tiyatro dünyamızda. Devlet Tiyatrolarf nın başını ağntan ve ivedılikle çözülmesı gereken onlar- ca sorunundan biri olan "oyun yazar- İan-Edebi Kurul üyeliğT ilışkisinın yoğun ve doğru bir arşiv çahşmasıyla ortaya çıkanlması gerekli. Bugüne dek Edebı Kurul'da kimler yer almış? Her bir Edebi Kurul döneminde hangi oyun- lar kurumun oyun dağanna alınmış? Refik Erduran, Edebi Kurul başkanlı- ğı/üyeliği sırasında kurumda oyunu sahnelenmiş tek yazar mıdır? Öğrenir- sek sevininz, ona göre konuşuruz. Bütün bunlan tiyatro eleştirmenliği- nin ikı cephesini birbirinden ayırmak için yazdım. tlki tiyatro dünyasında olup biteni -yeterince önemliyse- somut D. verilere (dedikodulara değil de basm- da somut olarak yer alan haberlere ya da belgelere) dayanarak gündeme ge- tirmek, tartışmak, yorumlamak. (Dola- yısıyla "Seher VaktTnin medyada -ti- yatro olaylanna pek "bahşedilmeyen" biçimde- yer almasını görmezden gel- mek söz konusu olamaz.) îkincisi ise güncel bir tiyatro olayı- nın değerlendirmesini yapmak. "Seher Vakti" yeni bir oyun olmasırun yanın- da, güncelliğini İcoruyan bir konu üs- tüne kunüduğu için gözardı edilemez. Baştan sona ayru uzamda (ofıs-ev) ge- çen, konuşmaya dayah biroyun. Konuş- ma örgüsü çoğunlukla, yaylım ateşine tutularak öldürülmüş bir doktor millet- vekilinin Almanya'da yaşamakta olan kültürlü -küçük burjuva- doktor kan- sıyla (Seher- Serap Sağlar), onu silah zonıyla da olsa denetim altında tutacak olan, maçoluktan çokça nasip almış, kaba saba, gözûnü budaktan sakınmaz görevli (Bayır- Kemal Başar) üstüne kurulmuş. Epey süredir ayn yaşadığı ko- casının cenazesine katılmak için Al- manya'dan gelen kadının davranışlan- run kabaca engellenip tutsak durumu- na düşürülmesiyle başlayan çatışma oyun sonunda gönül/kafa arkadaşhğı- na dönüşecek. Bir de sahneye iki kez giren üst gö- revli var (Atabey- Tuncer Necmioğiu). Suikasta kurban gitmiş kocanın, millet- vekilliğini paravana olarak kullanıp döndürdügü dolaplan "vatan millet" adına onaylayan, kazançtan pay aldığı- nı da inkâr edemeyen bir ülkücü eski- si. Sonunda o da şaşıracak. En şaşkınlan ise yıllarca doktor-mil- letvekilinin "herşeyi" olduğunu düşü- nen, ölümünden sonra da mirastan ken- disine söz verilmiş payı alacağını sanan sekreter Taç (Alev Buharah). Oyun bo- yunca aynı uzamda hem ayak işlerini görüyor, hem de kendini "mal" olarak görme alışkanlığından olsa gerek her fırsatta Bayır'la yatağa gıriyor. Oysa Bayır'ın gözü güzel doktor hanımda. Müthiş bir "maço söylemi" egemen oyuna. Resmi yetkilerini de kullanarak sözde vatan millet adına çeteler oluş- turup aslında vatana ıhanet eden, say- gmlık maskesi takmış kişilerin (Se- her'in "Susurlukça" bir olayın kahra- manı kocasının) "kan, kız" merakı, oyunu çerçeveleyen ve gelişim boyun- ca yer yer ortaya çıkan ipuçlanyla bir- birine bağlanan "çete eylemi" bağla- mında dalbudak salarken, sahnede iz- lediğimiz bölümlerde de -konuyla ilgi- li olmamasına karşın- Seher-Bayır, Ba- r evlet Tiyatrolan'nın başını ağntan ve ivedilikle çözülmesi gereken onlarca sorunundan biri olan "oyun yazarlan- Edebi Kurul üyeliği" ilişkisinin yoğun ve doğru bir arşiv çahşmasıyla ortaya çıkanlması gerekli. Bugüne dek Edebi Kurul'da kimler yer almış? Her bir Edebi Kurul döneminde hangi oyunlar kurumun oyun dağanna alınmış? > ır- Taç ilişkilerinde ve Seher'le Bayır arasındaki diyaloglarda ağırlık kaza- nan "cinsel söylem" seyircinin başlıca ilgi odagı oluyor. AnJaşılan, hangi dü- zeyde olursa olsun, tüm kelleyi koltu- ğa alrruşlarda görülen "adrenalin faz- lalığTnın etkisi bu... Olabilir de biz Susurluk gibi olayla- nn yinelenmemesi için topluma sesle- nen bır tiyatro olayıyla karşı karşıya ol- ma durumundayız. Bu nedenJe Bayır'ın "maço"luğunun oyunun temel ilgi nok- tası olması algılama eksenimizi kaydı- nyor. Hele Seher'in uzun süredirayn ya- şadığı kocasına "hiçihanetetmediğrru oyunda iki kez belırtmesıyle, kadının be- lirli bir cinsel açlık içinde olabileceği- nin imlenmesi işi daha da kızıştınyor. Kısacası, Seher'le Bayırarasında düşün- sel düzeyde "çaöşma"yla başlayıp dü- şünsel düzeyde "yazgı birügi' < ne dönü- şen ilişkide cinsel elektriklenmenin pa- yı büyük. Erduran'ın, politik söylemi- ni dile getirmede neden seyirciye poli- tıkadan daha çekici gelen böyle bır araç seçtiğini sormak gerekli. Dahası, Erduran iki oyunu iç içe ya- zıyor. Politik oyunun merkezine başka bir dolu oyunun da (özellikle de "Tamir- d"de) işlediği dürüst ve güçlü halk in- sanını (Bayır'ı) yerleştirmiş. Erduran, bu ülkeye gerçekten yararh olabilecek, inanılması ve güvenilmesi gerekli kişi- lerin, Batı özentısı bir yaşambiçimini seçmiş, kültürlü geçinen ve topluma egemen olan, okumuş küçük burjuvala- nn sahtekârlığından pay almaraış; bel- ki kasabada, belki iyi eğitilmemiş, ço- ğunlukla da kandınlarak sömürülmüş, ama mert ve dürüst olan, gerçekleri öğ- rendiğinde de yozluklann üstüne korku- suzca gidebilen temiz Anadolu insanla- n olduğunu düşünüyor. Seher de Ba- yır'daki bu cevheri görünce yağlı elle- riyle orayı burayı kirletmesine bile al- dırmıyor. Dahası, artık sevımli bulduğu maçonun yanağına oyunun başından be- ri beklenen öpücüğü konduruveriyor. Uzun sözün kısası, sahnede yoğunluk- la izlediğimiz, Seher'in üst düzey "ha- nımefendiliği''nden, Bayır'ın da "loro- hığu"ndan soyunması. Bu süreç, çerçe- veyı oluşturan politik olayla bağlanmış olsa da oyunu algılarken yaşadığımız bölünmüşlüğün üstesinden gelemiyor. Bırkaç düşünce iç içe geçirilince, benzetmeci (dramatik) bir anlatımla yazılmış bir oyunda karakterlerin iç tu- tarlılığı yerine, söylenmek istenenle- rin merne yerleştirilmesine ve olayın gelişrnesine öncelik verildiğini görüyo- ruz. Özellikle Seher'in dönüşümleri birdenbire oluyor. Söz gelimi, kasaba- da adamlann onu tutsak etmesine öf- kelenen küçük burjuva hanımefendisi meslek kadınının, Bayır'ı kandırmak için çocuksu bir tavra bürünmesi ya da ko- casına ilişkin gerçekleri öğrenme aşa- malannda yaşadığı şok, yeterince işlen- mediği için inandıncı olmuyor. Bu da oyuna büyük emek harcamış olan Se- rap Sağlar'ın yorumunu yer yer zor- laştınyor. Seher'in dönüşümlerinde pü- rüzsüz geçişler yaşanamıyor. Bayır'ı canlandıran Kemal Başar ise "maço" tavnn getirdıği rahatlık içinde oyunu keyifle götürüyor. Alev Buha- rah da Taç'ı güldürü çizgisinde sürük- lüyor. Sahnede daha az süre geçiren Tuncer Necmioğlu'nun Atabey'e ısın- ması kolay değil. Derli toplu bir çalış- maya imza atan yönetmen Murat Atak belki daha teatral bir yorum düşünme- liydi Atabey'e. "SeherVakti" sayageldiğimiz bir do- lu nedenle ilgiyle izleniyor. Mddonna ve RupertEverett, Tath Sürpriz'fîJminde başmllerde 2000lerin örnek aüesi Yönetmen, fümde izle>ici>i farkh bir afle tablosuvia başbaşa bırakryor. Kûltûr Servisi - 'Gecevansı Kovboyu', 'Kanh Pazar' gibi ses getiren fılmleriyle tanıdığımız Oscar ödüllü John Schlesin- ger'in yönettiği 'Tath Sûrpriz'(The Next Best Thing) fılmi cuma günü Türkiye si- nemalannda göstenme giriyor. Madonna, Rupert Everett Malcobn Srumph ve Ben- jamin Bratt'ın başrollerini paylaştığı fıhn- de, birbirini çok eskiden tanıyan iki arka- daşın, Abbie (Madonna) ve Robert'ın (Ru- pert Everett) öyküsü anlatılıyor. Genç sev- gilisi (Benjamin Bratt) tarafından 'kendisi- ne yeteri kadar ügi göstermediği' gerekçe- siyle bırakılan Abbie'nin yardımına 'yakın arkadaşı' Robert yetişir. Birlikte Abbie'nin eski nişanhsmdan ka- lan evi onanr ve oraya yerleşirler. Arala- nndaki duygusal ilişki Robert'in eşcinsel ol- ması nedeniyle hiçbir zaman bir yakınlığa dönüşmez. faa ki küçük bir erkek çocuğun onlann yaşamına girmesine kadar... Bekle- nebileceğin aksine, Yönetmen Schlesinger, biri eşcinselliğinı özgürce yaşayan, diğeri ise her türlü çılgınlığı ile tanınan Madonna ile Rupert Everett ikilisinin üzerine kurma- mış bu fılmi. Schlesinger'in fılmi, neşeli ve duygusal bir konu çevresinde, FVed Asta- ire ve Ginger Rogers müzakallerinden dra- matik bir boşanmanın öyküsünü anlatan beş Oscar ödüllü 'Kramer Kramer' e Kar- şı'benzeri geniş biralanda seyrediyor. Schle- singer, "Ashnda günümüzde birçok aüede yaşanan sorunlan fılmde \ ansıttım. Benim fOrnimdeki tek fark baba eşcinsel anne ise çügın bir yoga öğretmeni" diyor. Shlesinger, komedi öğelerinin ağırlıkta ol- masına karşın TaÜıSürpriz'de müzik ve dan- sın önemli bir yer tutmasından dolayı mü- zikal öğelertaşıdığını ve Abbie- Robert iki- lisinin Fred-Ginger'a benzetilebileceğini vurguluyor. Eleştirmenler, sinema kariye- rinde ilk defa tamamen doğal, makyajsız ve sade bir rol üstlenen Madonna'nın oyuncu- lukperformansından çok memnun. flk baş- ta yüzme öğretmenini oynaması gereken Madonna'nın isteği üzerıne, senarist oyun- cunun canlandıracağı karakteri yoga öğret- menıne çevirmiş: " Bütün gün klor dolu bir havuzda vüzen bir kadınıcanlandumak bana hiç de çekici gelmedi" diyen Madon- na fılm setinde, önceden beri üzerinde ça- lıştığı yogada bütün becerilerini göstermiş. DfckTracey'de şanşın cazibeli kadmı can- landıran, 'Madonna ile Yatakta' adlı fılm- de skandallar yaratan. 'Evita'da bütün oyun- culuk hünerini sergileyen ve üç yıl önce dünyaya getirdıği kızı LourdesMaria ile 'an- ne'ük rolünü üstlenen Madonna, 'Tath Sürp- riz' ile yeniden 'faniler' arasına dönüyor. Kı- zının doğumundan sonra terbiyeli ve seve- cen bir anne portresi çizen Madonna 'Tat- h Sürpriz'de de kötü bakışh, agresif. çügın ve fettan kadın imajı ile değil, 4O'lı yaşla- nna gelmış sevecen ve anlayışh biraruıe ola- rak karşımıza çıkıyor. Filmin müzık albümü ise bir süredir Tür- kiye pazannda satışta. Madonna, Manu Chao,Metisse,Christina Aguflera, Manda- lay, GrooveArmada, Mob> r , OH\e, Beth Or- ton, Solar ve Gabriel Yared'in yorumladı- ğı parçalardan oluşan albüm Balet Plak etiketi taşıyor. Farklı türlerde yayımlar Özlü ve Edgü'nün yapıtlan P Kitaplığı'nda KÜLTUR • SANAT (0212) 293 89 78 (3 HAT) Kühür Servisi - P Kitap- lığı, farklı türlerde yayım- lan okurun beğenisine su- nuyor. S. N. Behrman'ın 'Antikacılann Piri Duveen". Ferit Edgü nün "Dağ Şiir- leri", Demir Özlü nün 'Pa- risGüncesi" adlı yapıtlan bu yelpazede yer alan kitap- lardan. Cnlü Broadway ya- zarlarından S. N. Behrman tarafından kaleme alınan Joseph Duveen"in yaşamöy- -kûsu, 4tefldi-alanında b zeri olmayan bir antikacı- nın yaşamının yanı sıra bir dönemin sanat piyasasuı- da yaşanan akıl almaz se- rüvenleri, zengin koleksi- yonculann sarsıcı tutkula- nnı da gözler önüne seriyor. l geçmi^ en büyük antıkacı olarak 4Htelcnen Duveen, meslek yaşamtmn sırnm çok genç yaşlarda Jceşfetti: Avrupa'njuajana- tı, Amerika'nın parası var- dı. ABD'nin Morgan, Alt- man. Frick, RockefeBer, Wl- dener, Kress gibi zenginle- nnın sanat koleksiyoncu- luğu ateşini düşüren Duve- en, bilgisi, birikimi ve kıv- rak zekasıyla Amerikan sa- nat beğenisini değiştirdi. Ferit Edgü'nün 'Dağ Şi- irleri'; 'Muş' ve 'Dağlar' adlı iki bölümden oluşu- yor. Yapıt, Edgü'nün 1980- 1990 yıllan arasında yazdı- ğı şürleri ve metin-dışı yap- tığı resimleri içeriyor. 'Paris Güncesi', Demir Özlü'nün 1961-1962 yılla- nnda Paris'teyken zaman zaman tuttugu günlük not- lanndan oluşuyor. Özlü'nün notlan, bir kuşağın ente- lektüel ilişkilerini, ruhsal konumunu gösteriyor. O yıllarda pek çok Türk res- samın yamnda Paris'te bu- lunan Güner Sümer, Ferit Edgü, OnatKutlargibi ya- - zarlarla ılgıü olarak Özlü, Jtitabın^unu l»ölümünde şunlan yazmış: "Dosthıkb- n hiç unutulma>acak olan bu varaücı insanlann ikisi bugün dünyamızda değü- ler. Güner'İe Onat'ın bit- meyecekışıklan, arada bir, bu satirlara yansmuşsa ne mutiu bana." CABARET CINE Etnin îgüs Perjembe 22.30 Dans Gecesi HerSâh. PARK RESIDENCE CORNERSTONE jazz geceleri baslıyor... ONDER Hammond Trio 10 Mayıs Çarşamba 22.00-24.00 Âj'ran Sck. fio' Fe r e r D3"ce Rez:0.216 330 5128-345 7101 KARŞU TEKSTİL GALERİSİ GULOENKUT Resım Sergisı / 3-26 Mayıs 2000 80300 Ese(*pe(ISTANBUL Tet(21Z|2B833B9ı Falc:fO212)2672444 İlanlarınız için: 0212.293 89 78 TANGULAKAKINCIResim Sergisi 2 - 24 Mayıs 2000 Galenmiz Pazar hanç hergun 11 00-19 00 arası açıknr. İŞ BANKASI PARMAKKAPI SANAT GALERİSİ Meşelik Sok. No.2 K.2 Beyoğlu Tel: 244 20 21 tSTİKUU. CAD. N0r)4« T£L: (0 212) 251 18 65-66 F/Ut (t 212) 244 43 27 www.ortaoyunculor cocn I İSTAMUlftÛYÛKŞEHİRIHBIİYESİ, , SEYİRCİLEfiİHİZDEN GELEN YOĞUN İSTEK ÜZERİNE "TIYATRO ŞARKILARI" 2 G O S T E R ! ICIN KADIKÖY HALDUN TANER SAHNESİ'NDE (0.216- 349 04 63) TARİH :12-13 MAYIS 2000 SAAT : 20.30 BİLET SATIŞLARI BAŞLAMIŞTIB. S-1885 ORTAOYUNCULAR Anton Çehov - Ferhan Şensoy FİŞNE PAHÇESU CÜLDÜRÜ - Çehof lazdur laz kalacaktur - Perşembe 20.00 / Cuma 20.00 C.tesi 15.00 ve 20.00 / Pazar 15.00 ve 18.00 KCUIfir Bcfcanftğı'mn kalkMnyla Ferhan Şensoy'un ÇOK TUHAF SORUŞTURMA^ Çarşamba 20.00 FerKan Şensoy FERHANGİ ŞEYLER, 9 Mayıs Salı 20.00 Bılet Satıs Yerleri: Ortaoyuncular Gışesı: 251 18 65 VAKKORAMALAR-Taksim. Suadiye. Akmerkez YAZIOPASI SELİM Unııtaınacltğım Gilda Meöerse benden üç yaş büyükmüş, 1946'lt. Bu- gün yann elli Deşine varacak. Ama öyle mi. Benim için hiç öyle olabilir mi? Onu önce renkli bir afiş olarak gördum. Sonra- dan mı renklendirilmişti, bilemem. Beyoğlu'nun arka sokaklannda bir iş hanı, büyük demir kapısı yan anlık bırakılmış: Duvarda Gilda'nın afişi. Ateş kırmızısı tuvaletli Rtta Hayvvorth, kumrala çalan kızıl saçlar daiga dalga omuzları dövüyor, incecik bel, sonra birden göze çarpan, gülümseyişli du- daklar. Bakakalmıştım. O telaştan takım elbiseli Glenn Foıd'u ayırt edememişim... Artık her gün iş hanının önünden geçiyorum. Neyse, kapı da her zaman aralık. Gilda'yla bakışı- yoruz. Gilda'yla rnt Rrta'yla mı, bugün bile yanıt- layamam. Belki Rita'yla- Çünkü çok sevdiğim bir romancı olan Manuel Puing bir eserine onun adını vermiş: Rita Hayworth'un Ihaneti. Kırklı yıllann dünyasın- da, Hollyvvood sinemasına kapılıp gitmiş Arjantin'i, Arjantin'in mutsuz insanlarını anlatıyor. Roman- daki kişilerin tek avuntusu Rita Hayvvorth. Büyü- leyici güzelliği, danslan, giysileri, elbette gözleri ve dudaklan, ince bel, sırt, göğüs, kalça. O, Rita Hay- vvorth... Evet ama, onu Rita Hayvvorth yapan biraz da Gil- da fılmi değil midir? Bunu sonra keşfedecektim. TRTnin tek kanal olduğu dönemde, bir akşam, siyah-beyaz GikJa'yı seyrediyorum. Gilda renkli film mi? Renkli de olsa ne çıkar?! TRT'de o günler her şey siyah-beyaz. Böylesi belki de daha güzel. önce filme hayran kalıyorum. Işin tuhafı, fılm Ar- jantin'in başkentinde, Buenos Aires'te geçiyor. Bir kumarhane, Rita/Gilda kumarhanenin sahibiyle evli, ama Glenn Ford'la geçmiş yıllarda yanm ka- lıp sönmüş gitmiş aşkı söz konusu. Hep öyle ol- maz mı: Rita'yla Glenn yine bir araya geliyortar. O eski aşk alevlenecek diye bekliyorsunuz. Buraya kadan koyu melodram. Bundan sonra- sı biraz şaşırtıcı: Glenn, şu-bu derken, Rita'yla ev- leniyor. Fakat o eski aşk yerini erkeğin öç duygu- suna bırakmıştır. Gilda'nın dansları, şarkılan bu andan sonra baslıyor ve karşılıklı, ölürnüne bir tut- ku olup çıkıyor ilişki. Aşkla nefret hem romanın, hem tiyatronun, ama en çok sinemanın birincil duygu kaynaklan arasın- dadır. Bununla birlikte çok çabuk yıpranmaya açık- tır ikisi de. Bir Emily Bronte'nin Rüzgârtı Bayır'ı, bir de Charies Vidor'un Gilda'sı bu karşıt duygu- lan, aşkın ve nefretin çok ötesinde, karanlık, yü- rek yakıcı tutkuya dönüştürür. Film bitmisti. O zamanlarTeşvikiye'de, biraraso- kakta oturuyordum. Televizyonu kapattım. Pence- reyi açar açmaz sonbahar yağmuru. Sonbahar yağmuruna, ıssız sokağa, sokağın yapraklan dö- külmeye koyulmuş tek ağacına dalıp gitmek isti- yorum. Aklımda hep Gilda! Gündelik, küçük aşk- lann dünyasında yaşamak bana anlamsız geliyor. llle öylesi karanlık, ölümcül bir tutku... --- - O gü« btıgöfvGtMa-'ya +«yfant«ğtfTr geçmedt; Sonra kımbilir kaç kez seyrettim. Dahası, koyu bir Rita Hayvvort hayranı kesildim. Rita Hayvvorth'u hangifilmdeyakalarsam yakalayayım, saat kaç olur- sa olsun, ekran başından kalkamam. Günümüzün sineması ne Rita'yı, ne Glenn'i, ne Gilda'yı, Gilda gibi filmleri gereksiniyor. Her döne- min, her çağın farklı sanat anlayışı söz konusu. Şim- di kimse bir aşk için 1940'lann Buenos Aires ku- marhanelerinde bunca vakit harcamıyor. Aşk, tut- ku, şipşak bir fotograf gibi. Az önce vardı, az son- ra bitti... Ama tuhaf şey, Gilda filmine benzeyen hikâye- ler, sevgiler, gönlümüzün bir yerinde variığını ko- ruyor. Korumasa, elli beşlik bir film için, üstelik bunca yıl sonra yazı yazmak ihtiyaa duyulabilir mi?.. Takvimde lz Bırakan: "Üzerinde uzun, derin yırtmaçlı, omuzlan çıp- lak, modacı Jean Louis kreasyonu birsiyah saten elbise, uzun siyah eldivenleri, bileğinden bağlı ayakkabılan, boynunda birdizıpırlanta kolye, yer- lerde sürûklediği beyaz ermin kürkü ile Rita Hay- vvorth, Gilda'da tüm dünyayı baştan çıkartır ve starkaynayan 1940'lann Hollyvvoodu'nda birden 'aşk tannçasf unvanını sırtlanır." Atilla Dorsay, 100 Yılın 100 Filmi, Remzi Kitabevi, 1996. Çlğdem Onat 'Dramatists Desk Avvand'a aday • Kültür Servisi - New York Tiyatro Eleştirmenleri tarafından her yıl en başanlı oyuncuya verilen 'Dramatists Desk Avvard' ödülüne aday gösterilen dört oyuncudan biri, Çiğdem (Selışık) Onat. Oyuncu, Şubat 2000'de Lincoln Center'da Mitzi E. Newhouse Tiyatrosu'nda gösterime giren Arthur Laurents'in 'Time of the Cuckoo' adlı yapıtında Signora Fioria rolüyle adından sıkça söz etttirdi ve New Yorklu eleştirmenlerin dikkatmi çekti.Italya'ya yaz tatilini geçirmeye giden ve orta yaş sınınna yaklaşmış bir kadınla Italyan ve evli bir erkeğin aşklannı anlatan romantik oyun ilk kez 1952'de sahnelenmiş. Yapıt aynca 1955'te 'Venedik Tatili' adı altında Hollywood'da fıhne çekilmiş. Altın Koza etkirtikleri • ADANA (AA) - Adana 12. Altın Koza Kültür ve Sanat Festivali etkinlikleri kapsamında, 'Mardin 2000 Yılında Dünya Mirası' adlı fotograf sergisi ile 'Adana'nın Kültürel Dokusu' adlı resim sergisi dün açıldı. Mungan Kültür Sanat Vakfı ve Altın Koza'run ortak etkinlıği olan 'Mardin 2000 Yılında Dünya Mirası' adlı fotograf sergisi de 40 fotoğraf - bulunuyor. Adana'dan sonra Mersin ve Antalya ile diğer illerde teicrarlanacağı bildirilen etkinlik Büyükşehir Belediyesi Tiyatro Fuayesi'nde yer alıyor. hternetten oy kunammı yambyor • Kültür Servisi - Denizbank Vestelnet'm içerik^ _ortağı olan Tiyatronline'a 'Tiyatronline Seykci Odûüeri 2000' ıÇin destek veriyor. 22 Mayıs'ta saat 20.00'de Ortaköy Kültür Merkezi Afıfe Jale Sahnesi'nde gerçekleşecek olan ödül töreninde en iyi prodüksîyon, yönetmen, erkek sanatçı, kadın sanatçı, sahne tasanmı, kostüm tasanmı, ışık tasanmı olmak üzere toplam 7 dalda heykeltraş Tunç Ergüden m hazırladığı heykeller ödül olarak verilecek. Tiyza-online'da oy kullanmak isteyenler www.tiyatronbe.com adresine başvurabilecek.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle