23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
6 MAYIS 2000 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA EKONOMI / ekonomi@cumhuriyetcom.tr 13 Dünya Bankası kredisi • ANKARA(AA)- Dünya Bankası'nın Türkiye'ye vermeyi planladığı Ekonornik Reform Kredisi, Dünya Bankası Başkanı James Wolfensohn'un, 25 Mayıs'ta Türkiye'ye yapacağı ziyarete yetiştirilmeye çalışıhyor. Tanm Satış Kooperatifve Birlikleri'nin yeniden yapüandınlmasını öngören yasa tasansının yasalaşması durumunda ERL, 25 Mayıs'tan önce Dûnya Bankası Yönetim Kurulu'nda görüşülerek 750 milyon dolarlık kredi Tûrkiye'nin kullanımına sunulacak. ÜzeUeştimneler surüyor • ANKARA(AA)- Özelleştirme kapsamında bulunan Seka Bolu Işletmesi için en yüksek teklifi, 4.9 milyon dolar ile Gentaş A.Ş ve Yaşar Çelik Ortak Girişim Gnıbu verdi. Bu arada Sümer Holding A.Ş'nin özelleştirme Idaresı Başkanlığı'naait 15 iştirak hissesinin blok satış yöntemiyle özelleştirilmesine ilişkın ilan yayımlandı. Avrasya petrol konferansı • Ekonomi Servisi - Dış Ekonomik îlişkiler Kurulu (DEtK) Karadeniz Ekonomik Işbirliği tş Konseyi (KEIK) ve ABD'li Enerji Araştırma ve Danışmanlık Kuruluşu (CERA) tarafindan düzenlenen "Üç Denizin Hikâyesi: Kıtalann Kesişme Noktasında Avrasya Enerjisi" Konferansı 9-11 Mayıs tarihleri arasında Istanbul'da yapüacak. KEÎK Yönetim Kurulu Üyesi ve Tekfen Holding Yönetim Kurulu Başkanı Nihat Gökyiğit, Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel himayesinde düzenlenecek konferansın tstanbul'da yapılmasının Tûrkiye'nin dûnya petrol dağıtım merkezi olacağı görüşûnü pekiştirdiğini söyledi. Euro'nun duramıı emfşelemfriyor • Ekonomi Servisi - Belçika Ulusal Merkez Bankası (BNB) Başkanı Guy Quaden, ortak para birimi Euro'nun değer kaybıyla ilgili gelişmeleri "hayal kuıcı" olarak nitelendirdi ve olayın inanılmaz boyutlara doğru gittiğini söyledi. Quaden, "Piyasalar ne AB ekonomisinin kaydettiği ilerleme ve gelişmeleri ne de parlak ABD ekonomisinin bazı küçük zayıflıklannı görmek istiyorlar. Piyasalarda abartı hâkim, bu durum fazla devam edemez" şeklinde konuştu. SSK prim • Ekonomi Servisi - tstanbul Serbest Muhasebeci ve Mali Müşavirler Odası J_ (ISMMMO) Başkanf Yahya Ankan, enflasyon hedefı ve son yılın SSK prim artışlan gözönûne alındığında 1 Nisan'dan geçerli olacak SSK tavan ve taban prim artış oranlannın yüzde 10'u geçmemesi gerektiğini bildirdi. Hastalıklı buğdayın yurda sokulmasından ceza alan genel müdür hâlâ bakanlıkta Suça Wiisteşarld^ ödülü FATMAKOŞAR Tonlarca hastalıklı buğdayın yurda sokulmasıyla ilgili dava sonuçlanırken dönemin Tanm Bakanbğı KoruinaKont- rol Genel Müdürü Mehmet Alkan suç- lu bulunduğu halde bakanlıkta müste- şar yardımcılığı görev ını sürdürüyor. Kamuoyunda "hastahkh buğdavlann it- hai edUmesine" ilişkın dava sonucun- da, "görevi ihmal eöne suçundan" 2 yıl ağır hapis cezasına çarptınlan Alkan, görevini sürdürmesiyle ilgili soruya, "Ben buğday nedir bilmem, görsem ta- nunam. Olayla alakam yok" diye yanıt verdi. Tanm Bakanlığı bürokratlan ile yet- kili yerel binmlerin yöneticileri, 1997 yılında tahlıl sonuçlannı beklemeden Mersin Limanı'ndan 14 bin 700 ton "sünne hastauğT taşıyan buğdayı yur- da sokmuşlardı. Ithalatçı şirket, UNO fir- masının yöneticilerinin de yargılandığı olayda, Mersın Karantina'nın buğday- la ilgili raporu ürünün depolara yerleş- tirilmesınden haftalar sonra alınmıştı. 1997 yılında gerçekleşen olayın ardın- dan çok sayıda Tanm Bakanlığı yetki- lisi suçlu bulunurken dönemin Tanm Bakanlığı Koruma Kontrol Genel Mü- dürü Mehmet Aikan'ın ödüilendirile- rek müsteşar yardımcılığı görevine ge- tirilmesi dıkkat çekiyor. Kınkkale As- liye Ceza Mahkemesi'nin karannı Yar- gıtay'a götüreceğinı belirten Alkan, ce- zasını tecil ettirdiğıni söyledi. Aikan'ın, daha üst düzey bir göreve getirilmesiy- le ilgili eleştirilere verdiği yanıtlar ise Türkiye'de bürokratların uzman olma- dıklan alanlarda çalışmalanna dönük endişeleri haklı çıkanyor. 1997 yılmda Tanm Bakanlığı'nda Koruma Kontrol TA aı Genel Müdürü olan ve şu anda bakan- lıkta müsteşar yardımcılığı görevini sür- düren Alkan şunlan söyledi: "BenimolaytaalakamvokÖvtene buğ- day bitirim ne bir şey bilirim, görsem ta- mmam. Ama istryorsamz istifa edeyim yanL 14bin 700ton buğdav söz konusuy- du. Ben aynkiıktan sonra depolarboşal- tolmış. Bir kısmı da ihraç edilmiş. Benim olayla gerçekten uzaktan yakûıdan U- gim yok. Buğday yenilebilirdi Ama ola- yın vahameti buğdayın tohumluk ola- rak kuilanılma olasıhğmdan kaynaklan- ch." Buğdaylarda mantan bir hastalık ola- rak nitelenen ve zararlı olduğu bilinen sürme hastalığının tespit edildiği karan- tina raporunun beklenmemesinin ise yanlış olduğunu belirten Alkan, "Sûr- meti buğdaylar venilebilir. TSE 'nin ona- yından birincL ikinci, üçüncü sıruf diye geçiyor" dedı Alkan, "Lrünler taah- hûtnameyieindirilmiş.Koruma Kontrol genelmüdürüydürn,ama benimyefld ato- arım Bakanlığı bürokratlan ile yetkili yerel birimlerin yöneticileri, 1997 yılında tahlil sonuçlannı beklemeden Mersin Limanı'ndan 14 bin 700 ton "sürme hastahğı" taşıyan buğdayı yurda sokmuşlardı. nnnda değıL Mahalli yetidhTerin efinde. Müdahale edemiyoruz, sonradan vakıf olduk meseleye'* diye konuştu. Karantına müdürlükleri ve kontrol la- boratuvar müdürlüklerinin Tanm Ba- kanlığı Koruma Kontrol Genel Müdür- lüğü'ne bağlı olduğunu anımsatan Tür- kiye Ziraatçiler Derneği Başkanı îbra- him Yetkin ise, buğday ithalatında ya- şanan bu tür olaylann, tüm kurallann çiğ- nendığı piyasa ekonomisinin bir sonu- cu olduğunu ifade etti. ALK BANKASI KOBÎ'lere kredi desteğiEkonomi Ser>isi-Halk Bankası, ih- racatçı küçük ve orta ölçekli işletme- lere yönelik 8 kredi desteği progra- mı uygulayacak. Halk Bankası Ge- nel Müdürü Yenal Ansen, KOBl'le- rin ekonominin bütün yükünü üstlen- diğinı belirterelc, özellikle ıhracat ya- pan işletmelerin negatif fınansman nedeniyle üretimi düşürmek ve ihra- cat yapılan pazarlarda küçülmek zo- runda kaldığına dikkat çekti. Halk Bankası Genel Müdürü An- sen, "fhracatçı KOBİ Günleri 2000" kapsamında yaptığı değerlendirme- de, makro politikalarda öngöriilen hedeflere ulaşmanın, mali sektör ve reel sektörün birlikte uyumlu çahş- ması ve de üretime, yatınma ve ih- racata verilecek gerçek destekler ile mümkün olduğunu vurguladı. thracatçı işletmeler Halk Bankası'nı özellikle ihracat- çı KOBl'lere kullandırabildığini söy- ledi. Bankamn ihracata dönük kredi programlan şöyle: - Orta Vadeü Döviz Yaönm Kre- disi: KOBtierin yannmlannı reaB- ze ederek kapasrteterini artürmala- n, üretim teknolojUerini yükseitefek maliyeüerini azaltma ve daha kalite- H ürünJer üreterek özeUikle yurtdışı pazariarda rekabet güçJerini arttır- malan amacıyla açüıyor. En az 100 bin DM limitle açılan kredinin üst b- miti, işletmelerin mali durumu ve projesi dikkate abnarak tespit edfli- yor. Vade 2 yda kadar uzuyor. Tesis ve iştetme kredisme, DM cinsmden, 1 Mayıs 2000'den itibaren yüzde 11 faiz uygulanıyor. -Orta Vadeli Döviz Kredisi: En çok2.5 milyon Euro limitle açılan kre- dinin vadesi, yatınm kredilerinde 1 yılı ödemesiz 5 yıl ve işletme kredi- sinde 1 yıl ödemesiz 3 yıl. Euro cin- sinden yüzde 11 faiz uygulamyor. Almanya 'da 1500 'eyakın Türk bilgisayar uzmanı çalışıyor Büişimde Türkhâ/dmiyeti OSMANÇUTSAY FRANKFUKT - Federal Almanya 'nın bilişim sektöründeki nitelikli - işgücü âçığıru-kapatmal:* *** amacıyla, Hindistan başta olmak üzere, AB dışı ülkelerden uzman getirtme çabalan ve 'green card' tartışmalan sürerken bu sektörde görev yapan yabancı uzmanlar arasında ilk sırayı Türklerin aldığı ortaya çıktı. Bilişim sektöründe uluslararası rekabet baskısına direnebilmek için yabancı uzmanlara vize kolaylıklan sağlama konusunda ekonominin önde gelen yönetici ve kurumlanyla göriiş birliği sağlamaya çalışan hükümetin, özellikle çalışma dairelerindeki uygulamalarla, Türkler başta olmak üzere bu üUcede yetişmiş yabancı uzmanlan "kendi memkketlerine" gen gönderme çabası gösterdiği de ileri sürüldü. Bir süre önce yapılan son CeBIT 2000 Fuan sırasında Başbakan Gerfaard Schröder'in ilk kez kamuoyuna açık bir çağn şeklinde ^ formüle ettiği, • Almanya'nm dışandan en kısa sürede bilgisayar ve iletişim uzmanlan getirtmek zorunda olduğu yolundaki talep, Federal Çalışma Bakanlığı • Bilişim sektöründe acil uzman ihtiyacı içinde kıvranan Almanya, gözünü dışandaki nitelikli işgücüne dikerken özellikle bilgisayar alanında bağımlı çalışan yabancılar arasında Tûrkler . raikijîsiz bir konümdabulunuybr. -""! rakamm bir yıllık bir zaman zarfmda 363 bin 500'e sıçradığını ortaya çıkardı. IAB raporuna göre 1999 yıh itibanyla Federal Almanya'da 1469 Türk pasaportlu bilgisayar uzmanı çalışıyor ve TC vatandaşı bu uzmanlan, ikinci sırada Avusturyalılar bünyesindeki 'tşgücü Pfyasası ve Meslek Araşbrmalan Enstitüsü' (IAB) tarafindan bir rapor halinde işlendi. Enstitünün araştırması, Alman bilişim sektöründe 1998 yılı ortası ıtibanyla 'bağunh çalışan' toplam uzman sayısının 24 bin olduğunu, ancak bu izliyor. Bir diğer kategori olan 'Avrupa Birliği dışı ülkeler' arasında ise ABD'nin, 843 uzmanıyla Türkiye kökenli 'uzmanlarfhrıernotı ' - **" ardından gelen ikinci büyük gnıbu oluşturduğu saptandı. Türk uzman sayısrnın Amerikah uzmanlann iki katına yakın bir rakama ulaşması da raporun dikkat çeken sonuçlan arasında yer aldı. Araşnrma, tek tek ülkeler bazında Tûrkiye'nin 1469 uzmanla ön srrayı işgal ettiğini, AB üyesi olmayan ülkeler sıralamasında ise rakıpsız olduğunu ortaya çıkardı. Türİciye'yi, ABD'den sonra Rusya, 719 uzmanla izliyor. Üzerinde çok konuşulan Hindistan'ın ise Alman bilgisayar sektörüne 1999 yılında sadece 145 uzman vermiş olması dikkat çekti. Sektörde, Doğu Avrupa üJkeleri 1037, Balkan ülkeleri 887, Yakındoğu ülkeleri 872 ve Güney ve Güneydoğu Asya ülkeleri de 792 bilgisayar uzmanıyla temsil edildiler. AB ülkelennden gelen yabancı uzmanlar arasında Avusturya, 1395 bılgisayarcısıyla ilk sırada yer alırken onu 1192 uzmanla tngütere izledi. Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da yarım kalan tesislere aktanlacak trilyonlar sözde kaldı Hükümet verdiği sözleri tuttnadı HAZALATEŞÇAKIR Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da yanm kalan tesislerin tamamlanarak ekonominin canlandmlacağı ^yonuüdeki vaaöer sözlerde kaldı. Acfl T)estek Prograrrii çerçevesinde 703 şirket 181.1 trilyon lira tutannda kredi talebinde bulunurken bugüne kadar sadece 23.8 trilyon lira kullandınldığı bildirildi. Bu kredilerin büyük bir bölümünü 1999 yılında kalkınmada öncelikli iller kapsamına alınan Hatay, Ordu ve Yozgat aldı. Bu illerin, bugüne kadar yapılan ödemelerin yüzde 35'ini aldığı kaydedildi. tssızlığın sokaklanna yansıdığı Diyarbakrr, Mardin, Batman gibi birçok ilde yanm kalmış tesisler devletten teşvik bekliyor. Acil Destek 2 Programı _J Çerçevesinde 384'ü anonim, ~~ TI9^u limftet ve dTğer statüdeki şirket olmak üzere 703 başvuru yapıldı. Başvuran şirketler 181.1 trilyon tutannda kredi talebinde bulundu. Buna karşılık Kalkınma Bankası ve Vakıflar Bankası tarafindan toplam 245 şirkete 40.4 trilyon tahsiste bulunuldu. İki banka tarafindan yapılan toplam ödeme 23.8 trilyon lira oldu. Resmi Gazete'nin 5 Mart 1999 tarihli sayısında Acil Destek 2 Programı kapsamındaki 21 ile Bayburt, Gümüşhane, Hatayj Ofaü ve Yözğat daeklendl. Ancak verilen Tcredîlerin buyük bölümü Hatay, Ordu ve Yozgat'a gitti. Bu üç ile bugüne kadar 8.5 trilyon lira ödeme yapılırken sadece Hatay'a 3.8 trilyon lira verildi. Buna karşın Batman, Diyarbakır, Bingöl, Hakkâri, Mardin, Siirt, Şırnak, Tunceli'den oluşan illere ancak 3.8 trilyon tahsis edüdi. Güneydoğu Sanayici ve Işadamlan Derneği (GÜNSİAD) Başkanı Bedrettin Karaboğa, yanm kalan tesisler için öngöriilen paralann bölgeye aktanlmadığuu beDrterek "Bakanbr KunıhıSiu%Şınıak,Di)*rbalar\faı toplanarak bölgeye destek otana sözfi verdiler. Yanm kalan tesislerin tamamlanmaa için trflyonlar aktaracağız, dendi Ancak bugüne kadar bir gelişme dbn&âı7 ' diye konuştu. Karaboğa, bölgenm kalkınmasına yönelik yasalaruı süreklilik taşıması gerektigini anlatarak yeterli oranda kaynak aynlması gerektigini anlattı. ŞÜKRAN SONER Bip Koyup.. önceki gün Sıvas Cumhuriyet Üniversitesi tktisa- di ve Idari Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Mustafa Arbrrtaş'ın organize ettiği bir konferans için Sıvas'tay- dım. Uzun süreçte kentin kimliğini değiştirebilecek, insanlann yakılması ayıbını unutturmaya çalışacak bir değişimin kokusunu aldım. Gelişmeye açık çağ- daş bir üniversite kampusu, içi kimlikii, özverili öğ- retim üyeleri ile doldurulabildiği ölçüde, aydınlanma- yı önce öğrencilerine sonra da bir kentin insanlan- nayansıtacak. Önce Cumhuriyet Üniversitesi'nden, sonra gece Ankara'ya trenle dönerken karşılaştığım Diyarbakır Dicle Ünıversıtesi'nden öğretim üyeleri ile uzun bir zamandır kopuk olduğum üniversiteler sorununu tartıştık. Anadolu üniversiteleri konusunda bir kez da- ha ikircıklı kaldık. Sıyasetçinın altyapısı olmadan, sadece oy hesabı ile üniversite açtımnasının getirdi- ği sorunlann eksileri ile, bir kente üniversitenin gel- mesinin artılannı gözden geçirdik. Ne yazık ki artılann bir kez daha söz konusu üni- versitenin kadrolaşmasının içeriğine bağlı olduğunu gördük. Eskişehir Anadolu Üniversitesi sayısız artı- laria büyümüştü, Sıvas Cumhuriyet eksilerte başla- mış, artılaria gelişme yoluna girmişti. Diyarbakır Dic- le çok önemH potansiyeline, yöre ölçeğındekı ışle- vine, önemli yatınmlara karşın, çıkarodaklan ile bağ- lantılı zikzaklar çiziyordu. Pek çok Anadolu üniver- sitesi ise kentine aydınlanmayı taşımak yenne, ge- riciliğin kadrolaşmasının odagı olarak büyüyordu. Siyasetçinın elini çekmemesı, 12 Eylül ve YÖK'ün olumsuz etkıleri önemli bir tehdit olarak duruyorlar. Hatta yerel ölçekteki validen başlayan yönetim kad- rolan, Anadolu üniversitelerinin bulunduklan yörele- re yapabilecekleri katkılara, aydınlanmaya, kimileri destek kimileri de köstek oluşturuyorlar. Yine de nereden bakarsanız bakın, Anadolu'ya üniversitelerin girmesi, aydınlanma, eksiği gediği ile kamu eliyle oluyor. Özel sektörden Bolu'da kendisi aydınlanmacı güzel insan Izzet Baysal'ın katktsını saymazsak katkı yok. özel üniversiteler, kamu üni- versitelerinin yetiştırdiğı öğretim üyelerini yüksek ücretlerie çalmakla yetinıyor. Üniversiteler için en pahalı yatınm olan nitelikli öğretim üyesi yetiştinme- ye para harcamıyorfar. Elbette yoksul öğrencileri yetiştirmek gibi bir kay- gıdan çok uzak, yüksek ücretlerie öğrenci bulacak- lan büyük kentlerde odaklanıyoriar. Toplumun, hele de Anadolu'nun aydınlanmasına katkıda bulunmak gibi bir kaygılannın olması tabii ki beklenemez. Ya- tınm maliyeti yüksek teknik alanlara hiç bulaşmıyor- lar. Üniversite kampusu yaratma maliyetine bile kat- lanmayı göze almadıklanndan dar alanlara, kamu- dan kapabildikleri yerlere sıkışıyorlar. Yetmiyor, si- yasetçi üzerindeki ağırlıklan ile bütçeden de önem- li paylar kapıyorlar. Sözün özü.. yeni dünya sömürü düzeninin, küre- sel rüzgârlann estirdiğı özelleşme eğitimde, hele de üniverset düzeydekı eğitimde, aksıne bütün propa- gandalara, beyın yıkamaya karşın gelişemıyor. Birve- rip üç-beş-on kazanma külturünü edınmış özel sek- tör, kâria bağdaşamayacak eğitım kurumlannda çok şova oynama örnekleri dışında çoktan havlu atmış bulunuyor. Daha düşük puanlarla, zengin aile çocuk- lannı çok büyük paralarla okutmak, iş dünyası için popüler diplomalar sağlamak yolunu seçmek dışın- da bir alanda varlık olunamıyor. Elbette kamunun yetıştirdiği değerii öğretim üye- lerinin transferleri, az sayıda öğrenciye sağlanan ki- mi özel olanaklarla, kimi özel üniversiteler popüler olarak kalacaklar. Ama bilimsel ölçekte kurumlaşmış, her alanda fakültelen olan ünıversıtelere hıç ama hıç dönüşemeyecekler. Maliyet açısından çok daha elverişli ortaöğretim, ilköğretim alanlannda bile nitelikli eğitımın maliyet- leri ile, bire üç-beş-on kazanma kültürü arasındaki çelişkı, paralı okullann, kolejlenn giderek bir darbo- ğaza sıkışmasına neden oluyor. Birkaç yıl öncesine kadar girebilmek için çocuklanmızın yanştınldığı ko- lejler, gerek yükselen astronomik ücretleri ile gerek- se üniversiteye girişteki başansızlıklan ile çekim mer- kezi olmaktan çıktılar. Şimdi pek çoğunluğu konten- janlannı doldurmakta güçlük çekiyor. Kimileri kapa- nıyor. Küreselleşmenin felsefesi eğitim gibi insana yatn nmın söz konusu olduğu bir alanda iflas etmiş bu- lunuyor. Eğitim ne yazık ki, bu ideolojinin baskısı al- tında Cumhuriyetin ilk onlu yıllanndaki gibi kamu ta- rafindan da ciddiye alınmıyor. Ülkenin geleceğinin en önemli, en anlamlı, gençlere, insana yatınmı olan eğitim, her geçen gün kan kaybediyor. Türkiye eği- time aynlan düşük payı ile dünyanın en ayıplı ülke- lerinden biri konumunda kalıyor. Genç nüfusu çok fazla ülkemizde gençler giderek daha olumsuz ko- şullarda eğitilmenın, eğitimin içeriğinden çok şeyi yi- tirmesinin ağır bedellennı ödüyor. Para değil ama toplumun gelişmesinde, çağdaş- laşrna, ekonomik sıçrama.. her şeyde gerçekten bi- re üç-beş-on verecek olan tek yatınm alanı; eğitime, genç insana yatınm özel sektöre para getirmediği, kamu yükselen değerlere teslim olup görevini yap- rnaktan giderek uzaklaştığı için güdük kalıyor. Tür- kiye gelişmedeki en büyük çıkmazını eğitime yatı- nm yetersizlığınde yaşıyor. sukransoner@yarioo.com Tanm satış kooperatifleri 'Karar yetkisi bizde kalsın'tZMİR(AA)-Tanm saöş kooperatifleri birliklerinin özerkleştirilmesine üişkin yasa tasansında, birliklerin karar mekanizmalannı koruyucu yönde düzenlemeler yapılması istendi. Tariş Zeytin ve Zeytinyağı Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Cahit Çetin, TRMM komisyonlannda görüşülen yasa tasansı konusunda çekinceleri olduğunu bildirdi. Tanm satış kooperatiflen birlüderini tedırgın eden konulann, özerkleşme sürecinde kurulacak "yeniden yapdanma kuruhTnun yetkılen ve taslak ana sözleşmenin hazırlanması olduğunu anlatan Çetin şu bilgıyi - verdi:"Yeniden yapılanma kurulunıuı amir hüküm verme yetkisi olmamah. Bu kurulun yetkilerinin çok fazla olduğu konusunda, Sanavi ve TİCaret Rakanhğı fle ı_ -görüşbirliğimiz var. 1- Ancak bunun vasa •- metnine yansunası lazun." Cahit Çetin, ana. sözleşme hazırlanması konusunda, tasanda "Taslak ana sözleşme hazırlanması bakanbk tarafindan yapıhr" ıfadesinin yer aldığını söyledi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle