Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 26 MAYIS 2002 PAZAR
HABERLER
DÜINYADA BUGUN
ALİSİRMEN
YazKarı
Hani kış yeni geldiğinde ilk kar ırfaktan ufa-
ğa, biraz çekingen, bir iki tanecik atıştırmaya
başlar ve sonra giderek artar ya, işte öyleydi.
Kartaneleri arabanın ön camına çarpıyor, ki-
mileri de tüy gibi, açık olan yan camlardan içe-
ri süzülüyorlardı.
Burnuma tuhaf bir koku, iç bayıltıcı ve kek-
remsi bir koku geliyordu.
Sonra beyaz tanecikler artmaya başladı.
Mayıs ayının başındaydık. Ve ne tuhaf Istan-
bul'un hemen hemen son altmış yılını anımsa-
yan ben, bu garip yaz kanna yine de şaşkın şaş-
kın bakıyordum.
Kavakların tüylCı polenleri kar taneleri gibi
uçuşuyordu havada.
Doğaya yabancı degilim. Çocukluğumun ilk
yıllarını bahçeli bir evde geçirdim. Gençlikten
orta yaşa kadar hiç değilse bahar ve yaz ayla-
rında, yine bahçeli bir evde oturdum.
Ama yine de ne gariptir ki, Istanbul'da degil,
Italya'da, daha doğrusu Italya'da geçen bir
filmde Fellini'nin başyapıtı Amarcord'da tanı-
dım, yaz karını.
Sonra nedenini çok düşündüm. Belki de be-
nim cocukluğumda bugünkünden daha yeşil
ofan Istanbul'da, kavak ağacının fazla olmama-
sından doğmuştu bu durum.
ûyle ya, o canım akasyalar, erguvanlar ve
leylaklann yanında kavak ağacına fazla biryer
ayrılmamıştı.
Zaten bende, kavak hep Orta Anadolu'yu
çağrıştırır.
• • •
Ama son yıllarda bir yandan yozlaşıp bozla-
şan Istanbul'u, bir yandan da bu yozlaşma ve
bozlaşmada birinci derecede sorumluluğu olan
ve birbirini izleyen belediye yönetimleri sokak
ve caddelere ağaç dikerek yeşillendiriyor.
Kavak çabuk ve kolay büyüdüğü için kentin
merkezinde hatırı sayılır bir kavak yoğunluğu
oluşuyor.
Doğrusu bu yeşillendirme yalnızca belediye
veya devletin çabası değil, yer yer halk da ka-
tılıyor buna.
Orneğin kentin merkezinde, bir yanı deniz
görmesine karşın yine de bir beton yığını olan
egri büğrü Başkurt Sokağı da son yıllarda öy-
lesine yeşillendi ki!..
Üstelik de sokak sakinleri kendileri yapıyor-
lar bunu, kimseden himmet beklemeden...
Zaten, hâlâ bakkala seslenilip sipariş verilen,
üst katlardan istenen malı almak için sepet sar-
kıtılan, insanların birbirlerini sıksıkselamladık-
ları, Barış Bakkaliyesi'nin önünde günün olay-
larının tartışıldığı, dedikodularının yapıldığı,
gençlerin kendilerinden daha yaşlılara saygı
gösterdikleri, ortalarda kedilerin dolaştığı ve
beslendiği, zaman tünelinden az değişerek
geçmiş, eski Istanbul sokaklarından biri bizim
sokak.
Yeşili ve kedileri yüzünden her geçen gün bi-
raz daha çok seviyorum sokağımı.
•••
Yaz karı yağdığı gün, Cengiz Yıldınm'ın Bah-
çelievler'deki evinden dönüyordum.
Dostumun tanık olunması bile çok güç, ba-
şına gelmeyenlerin düşlemesine bile olanak
bulunmayan, acısının etkisinden kurtulama-
mıştım.
Sonra farkında olmadan yaz kan beni akjı, baş-
kayerlere götürdü...
Tarlabaşı'ndan Taksim'e doğru sapacakken
çiçekçilerin ardındaki küçücük yeşil parselin
üstünde 14-15 yaşlannda iki çocuk gördüm. Es-
merliklerinden Güneydoğulu olduklannı düşün-
düm, belki de çiçek satıcı kadınların çocukla-
rıydılar.
Boş bir pet su şişesi bulmuşlar, biri kaleci ol-
muş, öbürü şut çekiyordu. En acı anlarda ya-
şam olmadık şekillerde çıkıyordu köşebaşında
karşın ıza.
Bir an dalmışım... Sonra kavak polenleri ba-
na bir kez daha Fellini'yi ve Amarcord'u hatır-
lattı ve onlar ne zaman aklıma gelse, hemen
onunla birlikte usuma düşen, sekiz yıl önce yi-
tirdiğimiz Erim'i, yokluğuna kendisini bir kez da-
hi görmemiş olanların bile güç katlanabileceği
Berçin Yıldırım'ı düşündüm...
Yaz karı yağıyordu ve burnuma yoksulluklar-
dan, yoksunluklardan, yokluklardan oluşan
kekremsi, tuhaf, içimi yakan bir koku geliyor-
du...
Çocuklar futbol oyunlannı sürdürüyorlardı...
MHP'li Bayındırlık Bakanı Akcan:
Derviş, hükümetin
4. ortağıgibi
ANKARA (Cumhu-
riyet Bürosu) - Bayın-
dırlık ve îskân Bakanı
Abdülkadir Akcan, eko-
nomiden sorumlu Dev-
let Bakanı Kemal Der-
viş'in, hükümetin 4. or-
tağı gibi hareket ettiği-
ni belirterek Derviş'in
bir partiye girmesi ge-
rektiğini söyledi.
Akcan, Asfalt Müte-
ahhitleri Derneği'nde
gazetecilerin sorulannı
yanıtladı. Derviş'in, hü-
kümetin 4. ortağı gibi
davrandığını, ahlaken
bir partiye girmesi ge-
rektiğini söyledi. Ak-
can, "En azından onu
bu makama getiren ge-
nel başkanlara karşı so-
rumluhığundan dolayı
bu yönde davranmab''
dedı.
Derviş'in seçim ko-
nusundakı açıklamalan-
nı eleştiren Akcan, "Ha-
manıa giren terler, ama
Sayın Derviş hamama
girmeden terlemek isti-
yor. Hükümet ortaklan
seçimin Nisan 2004'te
yapılacağını söylerken
kendisi seçim tarihinin
açıklanması gerektiğini
belirtiyor. Biz önce Saym
Dervişekonomminzarar
görmeani engelemek is-
tiyor diye düşündük,
ama şimdi anladık ki
Derviş'in seçim çağrria-
nmn arkasmda siyaset
yaoyor" diye konuştu.
1982 Anayasası'nm cumhurbaşkanına tanıdığı geniş yetkilerden Sezer de yakınıyor
Köşk 'herkonuda' yetkiliANKARA (Cumhurtyet Bürosu)
-12 Eylül darbesinin ardından ha-
zırlanan 1982 Anayasası, cumhurbaş-
kanına geniş yetkiler tanıdı. Cumhur-
başkanının 1961 Anayasası'ndaki
"temsflT niteliği, 1982 Anayasası
ile "sonımsuz", ancak "beHrleyici''
bir yapıya büründü. 1982 Anayasa-
sı ile cumhurbaşkanı bir yandan
"başkomutanhk" görevini üstlenir-
ken yüksek yargı organlan ile dev-
letin temel kurumlanna atama yap-
ma görevini de üstlendi.
TBMM, Cumhurbaşkanı Ahmet
Necdet Sezer'in de yakındığı yetki-
leri "daraltmak" amacıyla anayasa
degişikliği için çalışma başlatn. Uzun
• Uzun süredir TBMM Uzlaşma Komisyonu'nda bekleyen ve siyasi partilerin
üzerinde henüz "uzlaşamadığı" değişiklikle, geniş yetkileri olan cumhurbaşkanının
"sorumsuzluk" niteliğinin sınırlanması öngörülüyor.
süredir TBMM Uzlaşma Komisyo-
nu'nda bekleyen ve siyasi partilerin
üzerinde henüz "uzlaşamadığı'' de-
ğişiklikle, geniş yetkileri olan cum-
hurbaşkanının "sorumsuzJuk" nite-
liğinin sınırlanması öngörülüyor.
Buna göre cumhurbaşkanının resen
imzaladığı emirler ile tek başına yap-
üğı işlemlere yargı yolu açıhyor. Ay-
nca cumhurbaşkanının yasalan hal-
koyuna sunma, Meclis içtüzüğünün
ve seçimlerin yenilenmesine karar
verme, YÖK üyelerini ve rektörle-
ri atama yetkilerinin elinden alın-
ması öngörülüyor.
1982 Anayasasf nda cumhurbaş-
kanının görev ve yetkileri 3 ana bent
altında çok sayıda fıkra ile düzenle-
ndi. Anayasanın 104. maddesi ile
cumhurbaşkanının yetki ve görevle-
rinden bazılan şöyle:
Yasama ile ilgili olanlar: Gerekli
gördügü takdirde, yasama yılının ilk
günü TBMM'nin açılış konuşması-
nı yapmak, TBMM'yi gerektiğinde
toplantıya çağırmak, yasalan yayım-
lamak, yasalan tekrar görüşülmek
üzere TBMM'ye geri göndermek.
Anayasa değişikliklerine ilişkin ya-
salan gerekli gördügü takdirde hal-
koyuna sunmak.
Yürütme alanına ilişkin olanlar:
Başbakanı atamak ve istifasını ka-
bul etmek, başbakanın teklifi üzeri-
ne bakanlan atamak ve görevlerine
son vermek, gerekli gördügü haller-
de Bakanlar Kurulu'na başkanlık et-
mek veya bakanlar kurulunu baş-
kanlığı altında toplantıya çağırmak,
yabancı devletlere Türk devletinin
temsilcilerini göndermek, Türkiye
Cumhuriyeti'ne gönderilecek ya-
bancı devlet temsilcilerini kabul et-
mek.
Yargı ile ilgili olanlar: Anayasa
Mahkemesi üyelerini, Danıştay üye-
lerinin dörtte birini, Yargıtay Cum-
huriyet Başsavcısı ve Yargıtay Cum-
huriyet Başsavcıvekili'ni, Askeri
Yargıtay üyelerini, Askeri Yüksek
Idare Mahkemesi üyelerini, Hâkim-
ler ve Savcılar Yüksek Kurulu üye-
lerini seçmek.
ÇGD'den
gazetemize
2ödül
Çağdaş Gazeteciler
Derneği'nin(ÇGD)
Yılın Gazetecileri
ödülleri'ni kazanan
gazeteciler önceki gün
Sheraton Oteli'nde
düzenlenen törenle
ödüllerini aldı.
Bu seneki Mustafa
Ekmekçi ödülü'ne
değer görülen
gazetemiz yazan Aydın
Engin ve Gazetecilik
Başan ödülü kazanan
gazetimiz yargı
muhabiri İDıan Taşa'ya
da ödülleri verildi.
(Fotograf: KEREM
GEZER)
Doktorlar, Ecevit'i, hafta sonunu da hastanede geçirmesi için ikna etti
Sağlık durumu tam açıklanmıyorANKARA (Cumhurtyet Bü-
rosu) -Başbakan BülentEcevit' in
hastaneye yatınldığı 17 Mayıs
2002 tarihinden sonra sağlık du-
rumuna ilişkin belirsizlik sürü-
yor. Ecevit'in hafta başında tabur-
cu olabileceği belirtilirken dok-
torlannın nekahet dönemini Baş-
bakanlık Konutu'nda geçirmesi
için yoğun telkinde bulunduğu
kaydediliyor. Hastaneden Baş-
bakan'ın sağlığına ilişkin doyu-
rucu açıklamalar yerine Başba-
kanlık Basın Müşaviri'nin "lyi-
leşiyor, yürüme egzersizi yapı-
yor" bilgilerini vermesinin ter-
cih edilmesi eleştiriliyor.
Geçen yıl aralık ayında nöro-
lojik bir rahatsızlık olan "miyas-
teni" (sinir uçlanyla kaslann bir-
leştiği nokta arasındaki iletişim
zayıflığı) teşhisi konulan ve kor-
tizon tedavisi gören Başbakan
Ecevit'in sağlık durumu her ge-
çen gün yeni sorunlarla ağırlaşı-
yor.
İlk teşhis 4 Mayıs'ta
4 Mayıs 2002 'de de sindirim ve
bel ağnsı şikâyetleriyle Başkent
Üniversitesi Hastanesi'ne kaldı-
nlan Başbakan Ecevit'e bağır-
sak gazı ve iltihabı teşhisi kon-
du. Hastanede 1 gün kalan Ece-
vit daha sonra Oran Sitesi'nde-
ki evine geçerek 12 gün dinlen-
di. Evinde dinlendiği sürece dok-
tor kontrolünden geçmeyen ve
kendisiyle röportaja gelen gaze-
tecilere "duvaraşiddetHçarpma
sonucu sıründa oluşan adale ağ-
nsından" bahseden Ecevit, 17
Mayıs'ta evine gelen Başkent
Üniversitesi Rektörü Prof. Dr.
Mehmet Haberal ve doktoru Prof.
Dr Turgut ZileH'nin, "hastane-
ye gitmemesi halinde açıklama
yapacaklan" yönündeld uyan-
İan sonrasında kontrolden geç-
meye ikna oldu.
gibi çelişkili açıklamalar da tıb-
bi çevrelerde tartışma konusu ol-
du.
Başbakan Ecevit'in sağlık so-
runlan ve uygulanan tedavi so-
nucu ortaya çıkan gelişmeler has-
tane ve Başbakanlık Basın Mü-
şaviri tarafindan şöyle açıklandı:
17 Majıs: Sol dokuzuncu ka-
burgada travmatik kınk ve yumu-
şak doku zedelenmesi, rahatsız-
lık da (miyasteni) kontrol altın-
• 4 Mayıs'ta bağırsak iltihabı teşhisi
konulduktan ve 1 gün hastanede
yattıktan sonra 17 Mayıs'ta "kaburga
kınğı, yumuşak doku zedelenmesi,
nörolojik rahatsızlık ve sol bacaktaki
tromboflebit" teşhisiyle yeniden
hastaneye yatınlan Başbakan Ecevit'in
sağlık durumuyla ilgili tatmin edici
açıklama yapıhnaması eleştiriliyor.
Daha önce bağırsak iltihabı
teşhisi ile gittiği hastaneye bir
dizi sağlık sorunu ile yeniden
dönen Ecevit'in haziran ayına
kadarki yurtiçi ve yurtdışı tüm
programlan iptal edildi.
Hastahğm seyri
Hastaneye kaldınldığı 17 Ma-
yıs tarihinden sonra Başbakan
Ecevit'in sağlık durumuna iliş-
kin "yan mobflize, tam mobflize''
da. En az 1 hafta süre ile hasta-
nede kalması gerekiyor.
18 Mayıs: Tedaviye olumlu
yanıt ahnıyor. lyileşme süreci
başladı.
19 Mayıs: Durumu iyi.
20 Mayıs: Mevcut trombofle-
bit iyileşme sürecinde, bu yön-
deki şikâyetler minimal düzey-
de, kaburga kınğına ilişkin şikâ-
yetler çok azaldı. Başbakan ya-
n mobilize edilmiştir ve koltuğa
oturarak günlük çalışmalannı ya-
pabilmektedir.
21 Mayıs: (liderler zirvesi)
Tam mobilize edilmiştir.
22 Mayıs: Durumu gayet iyi,
çalışmalannı sürdürüyor.
23 Mayıs: Sağlık durumu iyi-
ye gidiyor. Göz muayenesinden
geçirildi. (Alınan bilgiye göre
Ecevit'e yapılan muayene sonu-
cunda, kullandığı ilaçlann yan
etkisi sonucu çift görme teşhisi
konuldu.)
24 Majıs: Tedavi gördügü oda-
nın bulunduğu 7. kattaki kori-
dorda 10 dakika yürüyüş egzer-
sizi yaptı.
25 Mayıs: Sabah ve öğle sa-
atlerinde 10'ar dakika iki kere
yürüyüş yaptı. Hafta başı olabi-
lir
Böbrek hastası kızla sohbet
Aynı hastanede böbrek nakli
ameliyatı olan Esra Ergün, dün
Ecevit'in yanına giderek 10 da-
kika sohbet etti. Babası Etlik
semtinde dekorasyon işi ile uğ-
raşan Ergün'ün önceki gün ame-
liyat olduğu, Rektör Prof. Dr.
Haberal'ın Başbakan Ecevit'e
bu konuda bilgi verdiği öğrenil-
di. Bu sohbet sonrasında Ergün'ü
merak ettiğini söyleyen Ecevit,
"Esra'jı görmek istediğmi" ak-
tardı. Ancak Ecevit, ameliyat ol-
duğu için küçük Esra'yı odası-
nın kapısında görmekle yetindi.
IMF dayatmalarına protesto
Emekçiler
meydanları
doldurdu
Haber Merkezi- Ka-
mu Emekçileri Sendi-
kalan Konfederasyonu
(KESK)üyeleri dün Is-
tanbul, Izmir, Samsun
ve Mersin'de meydan-
lardaydı. Diyarbakır, Ur-
fa ve Adıyaman'da dü-
zenlenmek istenen mi-
ting ise OHAL Valili-
ği'nceyasaklandı.
Istanbul Çaglayan
Meydanı'nda toplanan
bini aşkın KESK üye-
si, 57. hükümeti pro-
testo ederek "tş güven-
Ugi bir an önce sağlan-
mabdır. 2 mflyon kamu
emekçisinin toplu gö-
rüşmeyitop-
hısözleşmevc
çevirme sü-
reci başla-
nMşür" dedi.
Mitingde
konuşan
KESK Ka-
dın Sekrete-
riSevgiGöy-
çe, "GrevU
toplusözleş-
meli yasa
için,tophıgö-
rüşmeyitop-
lusözleşnıeye
dönüştür-
mek için öz-
gür-demokratik Türki-
ye için KESK'te gerek-
li kararbbk, mücadele
azmi \e inisi>'atif var-
dır" dedi.
KESK tarafindan
Mersin Cumhuriyet
Alanı'nda düzenlenen
bölge mitingine yakla-
şık 4 bin kişi katıldı.
Aralannda KESK Genel
Başkanı SamiEvren'in
de bulunduğu emekçi-
ler saat 11.30'danitiba-
ren "Genel grev, genel
dimıiş-'.-Zaferdirenen
emekçinin olacak",
"Emekçiler değil, çete-
ciler yargılansın", - Ya-
şasm iş, ekmek, özgür-
• KESK
Genel Başkanı
Sami Evren,
Türkiye'de
demokratik
hükümetlerin
oluşabilmesi
için önce
Siyasi Partiler
Yasası'nın
değişmesi
gerektiğini
söyledi.
lükmücadelemiz" slo-
ganlanyla Istasyon Ala-
nı'ndan yürüyüşe geç-
tiler.
Cumhuriyet Ala-
nı' nda emekçilere hitap
eden Sami Evren," Tür-
Idye'de demokratik hü-
kümetkrin oluşabDme-
si için önce siyasi parti-
ler yasasuun değişmesi
gerekir" dedi.
îzmir'de de Bornova
Stadyumu önünde top-
lanan emekçiler slogan-
larla Cumhuriyet Mey-
danı'na yürüdü. KESK
Dönem Sözcüsü Musa
Sever, özelleştirme ve
bölge mü-
dürlüklennın
kapatılması-
na karşı çık-
manın tüm
emekçilerin
ödevi oldu-
ğunu belirti.
Samsun
Cumhuriyet
Meyda-
nı'nda ise
yaklaşık 5
bin kişi bir
araya geldi.
KESKMYK
üyesi thsan
Avcı 350 bin
personel açığı bulunma-
sına karşın fazla kadro-
lardan söz edildiğine,
30 bin memurun zorla
emekli edilmek istendi-
ğine dikkat çekti
Diyarbakır'da da dü-
zenlenmek istenen mi-
tinge OHAL Valiliği
izin vermedi.
KESK Genel Sekre-
teri Mustafa Ava yaptı-
ğı açıklamada, Diyar-
bakır'a izin verilmeme-
si üzerine mitingi Urfa
veya Adıyaman'da dü-
zenlemek istediklerini,
ancak yine yasak kara-
nyla karşılaşnklannı be-
lirtti.
IR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@yahoo.com
"Bardaktan boşanırcasına yağmur
yağıyor... Hafif bir kınklık hissettiğim
için, kendi kendime bir günlük din-
lenme ve düzelme izni verip evimden
çıkmayacağım... Yazılarımı gönde-
rebildiğim için pek de huzursuz de-
ğilim.
Tam öğleye doğruydu... Eşim ka-
pıdan başını uzatarak: 'Kalkman ge-
rekiyor... Gözleri cam gibi parlayan,
belki de sahiden cam olan çizmeli
bir adam geldi, ille de seni görmesi
gerekiyormuş...Darılma ama üzerin-
den şarıl şarıl sular akarken burala-
ra getiremem. Salonda oturuyor, se-
nin oraya gitmenden başka yol yok!"
Bedii Faik, ülkemizin yaşayan en
önemli gazetecilerinden. Gazeteci-
lik anılannı yazdığı, "Matbuat Basın
Derkeen... Medya" başlıklı kitabının
üçüncü cildi Doğan Kitapçılık'tan ya-
yımlandı. Günümüzün koşullarından
oldukça farklı bir gazetecilik anlayı-
şının egemen olduğu bir dönemi an-
latıyor usta Bedii Faik.
Bedii Faik'in eşinin sözünü ettiği
Sait Faik'in Pasaportu
evlerine gelen sulara batmış adam
edebiyat dünyasının bilinen ismi Sa-
it Faik'ti. Sait Faik, Fransa'yagitmek
amactyla pasaport başvurusunda bu-
lunmuş ve onu reddetmişlerdi. Ada
vapurundan arkadaşı olan gazeteci
Bedii Faik'ten yardım istemeye gel-
mişti. Gerisini Bedii Faik anılarında
şöyle anlatıyor: "Karşımdaki Sait Fa-
ik'ten başkası değildi. Lastik çizme-
lehnden süzülen sular, yan halıya ya-
n döşemeye yayılarak küçücük bir bi-
rikim yapmış adetal. Üzerimdeki ya-
tak kıyafetinigörünce, mahcup ve çe-
kingen hali büsbütün artıyor."
• • •
Bedii Faik, Sait Faik'in pasaportu-
nu alabilmek için uğraşıyor. Sonun-
da ona pasaport vermeyi kabul edi-
yorlar, tek şartları Bedii Faik'in kefil
olması. Üstelik soyadı benzerliği ne-
deniyle Bedii Faik'in, kefaleti Sait Fa-
ik'in babası yerine imzalaması gere-
kiyor. Bedii Faik, kefil olmayı kabul et-
mesini şöyle anlabr "Belkigerekli, bel-
ki de idareten uydurulmuş bir forma-
lite gereği kefil olmuştum ama, aklı-
ma bir an dahi 'Ya dönmezse' diye
bir küçük çengel takılmamıştır! Sa-
it'in Istanbul'dan Burgaz'daki balık-
çı dostlanndan, Beyoğlu meyhane-
lehnin dumanlı, ekşi kokulu havasın-
dan vazgeçeceğine akıl yatırmak için
onu hiç tanımamak, tek hikâyesini
dahi okumamış olmak belkiyeterii ola-
bilir. Ama meyhanedeki şarap fıçısı-
na dikilmiş gözleriyle akan şarabı
'mor' gördügünü ve böyle yazmak-
la kalmayıp, bunu tuhaf bulanlara
karşı, 'Sen şarabı mor görmeye ka-
dar varamazsın ki, onu anlayabile-
sin' diye bağınşına rastlamışsanız,
Burgaz iskelesinde iki balıkçıyı görür
görmez, nasıl bambaşka bir görü-
nüşe bürünüp rüyaya dalar gibi on-
lann dostluklanna atladığını görmüş-
seniz, hele hele Türkçe küfrü, Türk-
çe soluk koyverişi ve Türkçe patla-
yışı ondan silip yerlerine Fransızca ke-
kelemeyi, Fransızca nefeslenmeyi ve
Fransızca infiali koymanın imkânsız-
lığını biliyorsanız, Sait'in dönmeme-
si ihtimaline değil, daha çok ve ça-
buk, gidişinin suya düşme olasılığı-
na rahatça yapışabilirsiniz!"
Bedii Faik'in beklediği gibi olur, Sa-
it Faik zorla aldığı pasaportla gittiği
Paris'te on gün kalır ve döner. Bedii
Faik'e şunları söyler:"...Istanbul'u
sokaklan, meyhaneleri, vapuru, Ada'yı
hep gözlerimin önünde bularak, Pa-
ris kahvesinde oturmak gibi boktan
bir duruma ancak bu kadar dayana-
bildim."
• • •
Bedii Faik'in anılan, gazetecilikte her
şeyin zaman içinde ne kadar değiş-
tiğini ortaya koyuyor. örneğin Dün-
ya gazetesinin patronu Falih Rıfkı
Atay, eşinin bir haber nedeniyle Be-
dii Faik'e tepki göstermesi üzerine
eşinin hissesini Bedii Faik'e devret-
meye karar veriyor. Gerekçesi de çok
önemli: Yarın ben ölürsem, bunlar
gazete üzerindeki hisselerine
dayanarak, senden gazeteciliğe ay-
kın şeyler isteyebilirier. Bu nedenle sen
de gazetenin yan hissesine sahip ol
ki, sesleri çıkmasın. Şimdi ise bırakın
patronun isteklerini, iş takibi, yönetici
çıkarlan bile gazetecilikte bir marifet
sayılmaya başlandı.
Aradan 60 yıla yakın bir zaman
geçti. Türkiye hâlâ, düşünce özgür-
lüğünü, örgütlenme özgürlüğünü
çözemedi. Basın ise geçmişe göre,
gerçeklerden daha fazla koptu. Sait
Faik'in pasaportu zorlukla aldığı bir
ülkeden, bugün nereleregelebildik?
Idam cezası, Kürtçe eğitim hâlâ
"vatanseverlik" kapsamında kabul
ediliyor.
Bedii Faik'in anılan, önemli dersler-
le ve hoş örneklerle bir solukta
okunuveriyor.