Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
^ B 6 MAYS 2002 P/ZAR CUMHURİYET SAYFA
17
lytyt
• Mutsuzlukta
Avrvpa birinclstymişlz...
"Umutsuzlukto İse
dünva samohfonu!"
Domuz yemi
Uluslararası P-ıra
Fonuve Dünyı
Bank3sı'nm dsyatması
sonucu Türkiy»'de
tanmaverilen lestek
gidersk yok edliyor...
Anadolu'nun çftçi ve
köylüsü kaderilebaç
başa Dirakılıyo-...
Tanmdan devlrt
desteğinin çeklmesl
yeni cünya düaeninln
kuralı, buna uynak
zorundayız
dfyorsanız..
Buyurun •eni
dünya dizeninh
efondisi
Amorika'îa...
Amerika Blrleşk
Devletierf, çfftçlere
hem de dünyarın en
zengin çtftçileme
Ameıikan tarlhnln en
büyük desteğiri
verfyor... Tam 130
milyar dolar! B ı para
kasım ayında
yapılacak Konfre ara
seçlmlerinde O' Için
"rüşvet" olarak
dağıtılıyor... Bajış
olarak... KarşıİKSız...
"Devlet kesesirden
dolar yağmuru' ve
"zenginlere dajıtılan
en kıyak sübvaisiyon'
olarak nlteleneı 180
milyar dolarlık
tarımsal deste^e
"domuzyemi" l e
deniyor!
rof. Dr. Bahar Gökler, "Çocukluk dönemi,
insan yaşamının temel taşlannın atıldığı dö-
nemdir. Kimlik, çocukluk döneminde yaşan-
mış olan anılar, deneyimler, özlemler, tutku-
lar, beklentiler ve özdeşimlerin üzerine kurulur" diyor,
Işık Kansu'nun öyküsel röportajlardan oluşan ve Bil-
gi Yayınevi'nden çıkan "Çocukluğa Yolculuk" kitabı-
nın önsözünde...
Işık'ın titizkaleminden çıkılan yolculukta kimleryok
ki... Gogol'ün Paltosunu Oynamak: Kerim Avşar.
Yozgatlı Küçük Kızın Türküsü: Gülten Akın. Acıya
Yüklenen Anlam: Tallp Apaydın. Yitirilmemiş Cen-
net: Erendlz Atasü. Latıfe Latiften Gelir: Lütffye Ay-
dın. Gökyüzüne Mektup: Vüs'at O. Bener. Bilincim
NarÇıçeğı: HalttÇelenk. llhanların Ardı Hüzün: Mu-
zafferllhan Erdost. Yaşamın Tılsımına Dogru: Ce-
mil Eren. Yalnızlığın Issızlığında: Burhan Günel. Im-
bikten Süzülen Gülüş: Muzaffer Izgü. Akdenizli Me-
nengiç: özcan Karabulut. Büyülü Bahçenin Kovbo-
Yolculuk
yu: Cemll Kavukçu. Yurtseverlik öğretmeni: Ahmet
Taner Kışlalı. Bunları Bir Gün Yazacağım: Ayla Kut-
lu. Boz Köyün Çoban Armağanı: Mahmut Makal.
Neşe ve Keder Sarkacında: Aydın Menderes. Cum-
huriyet Aydınlığı: Turgut özakman. Bulutun Izinde:
Sevgl özel. Devrimci Cumhuriyetin Gemici Feneri:
MümtazSoysal. InsancıUyanışönlüğüıServerTa-
nllll. Kaptan Köşküne Çıkan Yol: Necatl Tosuner.
Ekmek uzleminden Ekmek Savaşımına: Halll TUnç.
Bombadakı Larnba; Tolga'nın öyküsü: Tolga Suyol-
cuoglu.
Mahmut Makal'ı anlatıyor Işık:
"Karşı derlerdi Demirciköy'ün az ötesine. Karşıda,
birtarlada doğurdu annesi Mahmut'u.
Etiler'den kalma sonbahar geleneği papates sökü-
münde. 1930'un Eylülü olması gerekir...
Çobanlık; dede, baba mesleği sayılır. Üstünde bir
astarsız içlik, bir de paçalı don, gece gündüz dağlar-
da, tarialarda...
8-9 yaşındaydı, ilçe pazanna gönderdiler, üç kile
buğday satmaya.
Aksaray, yürüyerek beş saat çekiyor. Çobanlık yü-
zünden okuldan da kalırdı...
Köy Okulları Teşkilat Yasası'na göre çocuğunu il-
kokula göndermeyene hapis cezası var bir yandan
da... Sınav kâğıdına, 'Ben Köy Enstitüsüne gidip oku-
yarak öğretmen olmak, köyüme yararlı işler yapmak
istiyorum' diye yazmıştı.
Mart ayında sonuçlar geldi.
Kazanmıştı.
Her ne kadar babası ilkin 'Bu köyün toprağı, senin
gibi daha çok iti doyurur' diyorsa da, bir tabancası
vardı, 13 liraya sattı onu, harçlık yaptı, Mahmut oku-
sun diye."
SESStZSEDASIZ(l)
Yüksek Yerillm Hatt
erd incırtku ı yahoo.com
Günlük hayatımız çok yoğun...
YAŞAMAYA zaman kalmıyor!
Kredi kartı lle peşin fiyatına taksit
Citibank, gazetelere ilan vermiş,
"Sony ürünleri Citibank kredi kartı ile
peşin fiyatına 6 ay taksitle" diyor...
llanın devamı konuyu biraz daha
açıklıyor:
"4 Mayıs 2002 tarihine kadar
anlaşmalı Sony bayilerinden
birine gidin. Dilediğiniz Sony
ürününü seçip, Citibank kredi
kartınızla peşin fiyatından yüz-
de 20 indirimli ödeyin. Sonra 444 0
500'ü arayarak 100 milyon lira üzerin-
deki harcamalannızı taksitlendirin."
Kocaeli'nden Sezai Ceylan, ilanda-
ki listede adı geçen Sony bayilerinden
birine gidip 120 milyon liraya bir "walk-
man" satın aldıktan sonra ilanda deni-
lenleri yapıyor:
"Kampanyada belirtilen telefonu
arayarak ödemeyi taksitlendirmek is-
tediğimi söyledim.
Bana, seçeneklerin üç aydan dokuz
aya kadar olduğu ve aylık faizin yakla-
şık yüzde 9.45 civannda olduğu söy-
lendi.
Oysa, kampanya ilanında peşin fiya-
tına altı ay taksit deniyordu... Sony ba-
yileri zaten peşin fiyatına yüzde 20 in-
dirim yapıyordu... Bayiden vadeli alış-
veriş yaparsanız aylık yüzde 4 ile 6 ara-
sında faiz ödeniyordu...
Kendimi aldatılmış olarak görüyo-
rum.
Görüştüğüm Citibank yetkilileri, ilan-
da okuduğumu yanlış anladığımı söy-
lüyor.
İlan metnine göre neyi yanlış anladı-
ğımı açıklayabilecek bir ilgili anyorum."
ÇED KÖŞESİ
OKTAY EKİNCİ
Anayasa'daki TMMOB...
Türk Mimar ve MüheBdis
Odalan Birliğfnin TMMOB)
Genel Kurulu ve sedmleri haf-
tayayapılıyor...
Odalar, 'Anayası'nın 135.
maddesine göre "krau yaran-
nı gözetmekle" yükımlüler..
Bu madde, yine Aıayasa'nın
"yürütme" bölümüıde yer al-
dığından, ayru zamanda kendi-
lerine düşen "kanu hizmeti-
nin" de sorumlusuhr...
Yine aynı madde, Anaya-
sa'daki "idare" kısnında bu-
lunduğundan ötürü ce kamu ya-
ranna çalışan bu yirütme or-
ganlanmız "kamu (devlet) ida-
resinin" unsurlan kcnumunda-
lar^
Neden 'uzak' duıuyorlar?
Ne var ki TMMCB ve mes-
lek odalannın bu huhıksal nıte-
lıkleri, devleti yöneten "diğer"
kurumlann çoğu tarafindan pek
bilinmez... Bilinse b.le "kendi-
lerinden saymadıklan" bu ele
Bu sorunun da yanıtı hem
Anayasa'da var, hem de "mes-
lek* kuruluşu olma özellikle-
rinde yatıyor...
TMMOB ve odalann tüm
yönetim, denetim ve meslek içi
dısıplın organlan, diğer kamu
kurumlan gibi "siyasi erldn ata-
dığı" kişilerden değil, o meslek
mensuplannın kendi aralann-
dan "seçtikleri" meslektaşlan
tarafindan oluşuyor...
Bu yönetimler yine siyasile-
re değil sadece "meslektaşlan-
na hesap verdikleri'' bir "de-
mokratik" yapı içinde görev ve
yetki üstleniyorlar...
tşte bu "temel" farklılık, yi-
ne mimarlık ve tüm mühendis-
lik dallannın kendi sanatsal, bi-
limsel ve teknik alanlanndaki
toplumsal sorumluluklan gö-
zeten "evrenser ilkeleriyle de
bütünleşınce, TMMOB ve
meslek odalan Anayasa'nın
yürütme ve idare bölümündeki
kamu kurumlan arasında "yüz
KtM KİME DUM DUMA BEHİÇAK behicak@turk.net
ÇtZGÎLİK KÂMtL MASABACI
HARBt SEMİHPOROY semihporoy(3yahoo.com
tCamu kuruluşu biKnciylç. tophım v'aranm savunuyoıiar...
ıvuca sığmaz kuruluşlardan akunız" olma değerlerini koru-
"uzak" durulmaya çalışılır..
Bunun başlıca nedeni ise ay-
ıı kamu kuramlanndaki özel-
ikle "siyasi yönetimlerin'' öte-
len beri TMMOB ve meslek
curuluşlanndan hep "rahatsız"
jlmalarıdır...
Odalann Anayasa'dan aldık-
an "meslek alanında kamu ya-
rarmısağlama" görevleri ile ki-
ni siyasilerin yeğledıkleri "özel
çıkaıian gözeten meslek u>gu-
amalan" sürekli çelıştiğınden,
ııimarlık ve mühendislik ilke-
erine aykın spekülatıfpolitika-
annda "özgür" da\Tanabilme-
eri içiiî, meslek odalanndan
^kurtulmanın" da yollannı
ırarlar...
Zaten, oda seçimlerine "mes-
lekte biriik" listeleri yaparak
yorlar... Ilerici misyonlannı da
aynı nedenle asla yitirmiyor-
lar...
Ulusal gûvencemiz
Yaklaşan genel kurullannda
TMMOB'ye yine başanlardi-
liyorum ve şu küçük anımsat-
mayla da noktalamak istiyo-
rum:
Bu özel Anayasal konumu,
kimi zaman bazı oda yönetici-
leri de unutabiliyor ya da
önemsemiyorlar... Oysa sade-
ce TMMOB'nin değil, daha
önemlisi ulusun ve ülkenin de
bu Anayasal yapı içinde mes-
leklenn "toplumsal sorumlu-
luklaruun" yaşama geçırilme-
sine giderek çok daha önemle
gereksinmesi var..
iüdahale etmeleri de bu yüz- Hele ki şu "sosyal devletin
ien değil midir?.. küçûltüldüğü" küreselleşme
Bu gıbı sıyasetçiler ve onla- cenderesinde, TMMOB'nin
Anayasa'daki bu varlığı bile
yannlar için önemlı bir "gû-
vence" değil midir?
Aynı konumunu daha da et-
kin duruma getirmek ise genel
kuruldan sonraki yeni döne-
min de temel hedeflen arasın-
ın etkiledikleri diğer kimi ka-
TIU kuruluşlan meslek odala-
nndan ne kadar şikâyetçi iseler,
•> kadar çok "kamu yaranna a\-
km" iş ve amaç ıçindeler de-
Tiektir...
Peki, mimar-mühendis oda-
an, "diğer" yürütme ve idare
organlanndan neden böylesme
•
4
farkh''dırlar?..
da yer almalıdır...
oekinci ' cumhuriyet.com.tr
TARİHTE BÜGÜN MÜMTAZARIKAN 26 Mayıs
BelicveltorNot/
1943' SUSÜA/,
ÖLMÛŞTÜ.
çiz£R RO8seT
3 '6LO8E ADU SPC& DeGG/S'ME SOfCOK
AMAClYLA ÇİZHİE<5E BAŞLADIGI D/Z/(jSAĞ&A /cK «£•-
siMLEK/ sâeûiMYo/e) ; GA&P, IKİAMILMASI SÜÇ. spoe.
OCAYLARI VE /CİŞİLEE.İAJI /4/VLA7Tl4At?rXYD/. E>*H4 SO/V-
tSA, P/2./ ÇOK 7Z/njcuıvc4, Sfa/Ga/y/ &/-f//vc>AK/ AJOA/U-
LA/2/ OA tCAP&AMArA BAÇLsADt. D/&A/İU /Ç&S0/Ğ/
6/LS/LEK., OKU/Sa J!IY0fK/LA7-*f/1Yf OeğrL, DAHA Çjc/C £ S - .
t-EMDl'fSMEY/ /ŞAAAÇLJrOG0CJ. 8t/ MEOEMLE, /4Çf/Z <SE&- I (f
ÇE-KCE/eS, İUSİNÇ ÇEYlE/e YEGLENİyoePU. SOL0A SÖieÜ-
LEAJ BÖLÜMDE, BıR. PADIŞAH/M 7Ü£BE£/*JI SS2 y/U>/&
SEKt-EyEAJ 8EKÇJ SÜLy4LES/~MD£M_ St3Z E&İLİYCX.
1389 •£>A ÖCDÜGÜLEA/ JItoufZATOEGİL X. Wi w aımtf
ÇORUM 2. ASLİYE
HUKUK MAHKEMESİ
Sayı: 2001 500
Davacı Hüseyin Yılmaz tarafindan davalı Seyhan Yıl-
maz aleyhine açılan boşanma davasının venlen ara kararı
gereğınce; Amasya ili Hamamözü ilçesı Kızılcaören köv^i
nüfusuna kayıtlı Dursun - Fatma kızı 1980 dogumlu Sey-
han Yılmaz*m tüm aramalara rağmen adresı tepit edileme-
diginden dava dilekçesi ve duruşma günü kendısıne teblig
edilemediğınden ılanen tebligat yapılmasına karar verilmış
olmakla; 7201 sayılı Teb. Kanunu'nun 28-31, mad gere-
ğince adı geçen davalının duruşmanın bırakıldığı
18.7 2002 günü saat 9.00da mahkeme duruşma salonunda
hazır bulunması veya kendısinı bir vekille temsil ettinnesi
aksi halde HUMK'nın 213. 377, 509. ve 510. mad. gere-
ğınce yokluğunda yargılamaya devam edilip karar verile-
ceği, dava dilekçesi ile duruşma gün ve saatının son ilan
tanhinden itibaren 10 gün sonra teblıgınin yapılmış sayıla-
cagi ılanen teblig olunur. 10 5 2002. Basın: 30961
onurakın
TÜMMÜZİK S»S^-££
MARKETLERDEfe!î ^ r .
j^'iSVİÇRfHASTANESJ GerçâSanatmYantn&ı"
Bulunmaz Tiyatro - Jstanbul
Memleketir
İnsan
ManzaraU
Yazan
NAZIMHİ
Yoıwtwi
HÜSEYİN HİLMİj
BULUNMAZ
Bilgi için: 0212 513 47 32
PANO
DEIVİZ KAVUKÇUO5LU
'Rabbena, Hep Bana,
Hep Bana.••••
Birkaç hafta önceki bir yazımda da sözünü et-
tiğim gibi Bulgaristan'daki Jlvkov yönetiminin
Türk asıllı nüfusun adlarını Bulgarlaştırmakama-
cıyla soydaşlarımız üzerinde uyguladığı baskılar
Türkiye'de haklı olarak büyük tepkilere yol aç-
mıştı. Bu baskıları temel insan haklarına karşı
yapılmış bir saldırı olarak değerlendirmiş, bunu
protesto etmek için Türkiye'de ve Türkiye dışın-
da sokaklara dökülmüştük... Çocuklarına diledi-
ği adı koymak dünyanın her yerinde insanlara ta-
nınmış temel haklar arasındaydı. Bu hak yalnız-
ca toplum ahlakına aykırı düşen adlandırmalar-
da sınırlandırılabiliyordu. Anne-babalar çocukla-
rına, örneğin "Kahpe", "Yarma", "Malak" gibi
adlar koyamıyortardı...
Avrupa'da ırkçılığın yükselişe geçtiği 1930'lu
yıllarda başta Almanya olmak üzere kimi ülkeler-
de çocuklara aıt olduğu "üstün ırk"\ yansıttığına
inanılan adlar konmasına özen gösterilmiş, fakat
II. Dünya Savaşı'nda faşist rejimlerin çökmesiy-
le birlikte bu tür uygulamalar tarihe karışmıştı. Ni-
tekim, Türklerin yoğun yaşadığı tüm Avrupa ül-
kelerinde o devletlerin uyruğuna geçmiş olsa bi-
le hiçbir yabancıya doğan çocuğunun adı konu-
sunda herhangi bir baskı ya da yönlendirme ya-
pılmıyordu.
Bulgaristan'daki uygulamalara ise dünyanın
her yanından yükselen tepkiler karşısında son
verilmiş, sosyalizmin ruhuna aykırı düşen bu ge-
nişçaplı ırkçı girişim "Jivkov'un ayıbı" olarak ta-
rihe geçmişti.
• • •
Geçen hafta Izmir'de dokuz yurttaşımızın "ço-
cuklanna Kürtçe ad koyduklan için" Terörie Mü-
cadele Şubesi tarafindan gözaltına alındığını
okuduğumda bunları düşünmüştüm... Gazete-
lerin yazdığına göre anne-babaların çocuklarına
Helin, Şiar, Baran gibi adlar koymalan "PKK'nin
talimatlan doğtvltusunda bir sivil itaatsizlik ey-
lemi" olarak değerlendirılmişti.
Söylendiği gibi PKK, yandaşlarına bu doğrul-
tuda bir talimat vermiş olsa bile, bu, izmir'deki
gözaltı olayını haklı çıkarabilir miydi?
Toplumda hepimizin yakından tanığı, kendile-
rinden saygı ile söz ettigimiz Şiar Yalçın, Ayhan
Baran, llhan Baran gibi birçok insan bu adlan
taşıyordu. Helin Avşar adıyla da sık sık karşıla-
şıyordukgazetelerin magazin sayfalarında. Nite-
kim, Diyarbakır'ın Dicle ilçesinde "bölücü örgüt
militanlannın kod isimlerini taşıdıklan gerekçe-
siyle" 23 çocuğun nüfus kaydının düzeltilmesi
için cumhuriyet savcılığı tarafindan bir süre ön-
ce açılan davayı yargıç Şirvan Erteken reddet-
miş, Berivan, Zilan, Rojda, Zozan gibi adların
düzeltilmesine gerek olmadığına karar vermişti.
• • •
Devlet bir yandan Kürt kimliğini tanıdığını söy-
lüyor, ama öbür yandan da çocuklanna bu kim-
liğin bir ifadesi olan adlan veren yurttaşlannı gö-
zaltılarda, mahkeme kapılannda süründürüyor-
du. Toplumumuzun davranışı da anlaşılır gibi de-
ğildi doğrusu... Bulgaristan'da Türk adlarının
Bulgarlaştırılması karşısında öfkeleri tepelerine
çıkan insanlar, burunlarının dibindeki benzer gi-
rişimleri hiçbir tepki göstermeden izliyorlardı.
Demokrasi, özgürlük, insan haklan gibi bizi uy-
gar kılacak evrensel değerleri, insanda sanki so-
nu getirilmek istenmiyor hissi uyandıran sürekli
bir bölücülüktehdidine endeksleyip yerlileştirin-
ce belki bizi rahatlatan, ama dışarıdan bakıldı-
ğında çok hazin görünen bir tablo çıkıyordu or-
taya...
21. yüzyılda artık "Rabbena, hep bana, hep
bana..." diyerek yürütülemiyordu işler... Kendi-
mizi istediğimiz kadar aldatalım, dünyayı alda-
tamıyorduk bu iletişim çağında... Gün gelip du-
yarsızlıklarımızın faturası önümüze sürüldüğün-
de, elimizdeki nalıncı keseriyle kalıveriyorduk or-
tada... Soyu tükenen kelaynak kuşlan gibi...
Faks:0212-723 84 97
e-posta: dkavukcuoglu© superonline.com
B U L M A C A SEDATYAŞAY^
1 2 3 4 5 6SOLDANSAĞA:
1/ Kokain tü-
revi uyuştu-
rucu bir mad-
de... Briçte
kazanılan her
ele verilen
ad. 2/Düzgün
sanlmışhalat 6
yumağı... Va-
zife. 3/Güney
Anadolu'da
bir dağ... Ya-
9
pısına girdiği sözcü-
ğe "iki, çift" anlarru
katan yabancı önek.
4/ "Adam, herif"
anlamında argo söz-
cük... Osmanlılarda
gümrük vergisi. 5/
Fazla bön, avanak.
6/ Pamuktan dokun-
muş basma... Kâğı-
da sanlarak hazır-
lanmış nesne. 7/ Şarkı, türkü... Gemilerde bulu-
nan sandal. 8/Yerölçümünde kullanılan geomet-
rik biçimli tahta lata... "Heykel, abide" anlamın-
da yerel sözcük. 9/Eski dilde bal... îcar.
YUKARTOAN AŞAĞIYA:
1/ Herhangi bir alanda başkalaruıdan üstün olan
kimse... Halat ucu. 2/ Bir Avrupa ülkesinin baş-
kenti... "Süsen" de denilen, iri ve kokulu çiçek-
ler açan süs bitkisi. 3/ Düşmanlık... Bir nota. 4/
Telli ve mızraph bir çalgı... Gelecekten haber ver-
me amacıyla kimi nesnelere bakıp anlam çıkar-
ma. 5/ Afiıka'da yaşayan, bacaklan beyaz çizgili
bir hayvan. 6/Kil ve kum kanşımı verimli balçık...
Hayvanların su içtikleri taş ya da ağaçtan oyma
kap. II Yanarken güzel koktuğu için tütsü olarak
kullanılan bir ağaç... Öti parçalı kadm mayosu. 8/
Hindulann kutsal kitabı... Borsada kesin vadeli
değerlerin kuru ile primli değerlerin kunı arasın-
daki fark. 9/ Türk müziğinde bir makam... Yıp-
ranmış, külüstür.