21 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 26 MAYIS 2002 PAZAR 14 KULTUR [email protected] 55. festivalde büyük ödüle en yakın adaylar Kaurismaki, Suleiman ve Cronenberg annes'dapalmiye akşamı "TCDİSAYAR CANNES - 5 5. Cannes Film Fes- tvali, on ilri gürüük bir maratonun ar- ondan bu gece sona eriyor. Yanşma dşı gösterilen b i r Wood> Aflen fılmı ife açılan festival, gene yanşma dışı smulacak Claude Lelouch'un 'Ve ŞmdL Bayanlan, Baylar' adlı filmi ile kıpanacak. Bu yıl 22 fılmin yer aldığı yanş- ma bolümiinde gösterilen fılmlerin ya- nJan fazlası, çeşitli dallardaki odül- lere aday olabüecek duzeyde ürün- lerdi. Yanşma fîLmlerinin bir bölümü- niı, ûnlü yönetmenlenn yenilik ve coşku içermeyen vasat fılmleri, bir bö- lümünü ise rahatlıkla 'kötû' diyebi- leceğimiz fılmler oluşturuyordu. Elbette, her zaman olduğu gibi bu yıl da yanşmalı bolüm ıçin yapılan seçimin kriterleri çokça tartışıldı; 'Belli Bir Balaş1 bölümündeki film- lerinbirkısmının yanşmaya rahatlık- la seçilebilecek düzeyde ürünler ol- duğu çokçayazıhpçizıldi. Kendipa- yıma Zeki Demirkubuz'un 'Itirâf' ve 'Yazgı'sı rahatlıkla yanşmada yer U yıl izlediğimiz filmler içinde başyapıt olarak nitelendirilebilecek tek bir ürün bileyoktu. Ancak bu tanıma en yakın duran Aki Kaurismaki 'nin 'Geçmişi Olmayan 4dam' adlı filmi Avrupalı yönetmenlerin ağırltkia olduğu jüriden bir ödül alabilir. Bu ödül, Altın Palmiye de olabilir, En lyi Yönetmen Ödiilii de. alabilirdı diyorum (özellikle Çirt fil- mi 'Bflüımeyen ZevkJer'i izledikten sonra). Yanşmadaki 22 filmden ikisini iz- leyemedim (festivalin son günii, tüm yanşma filmleri tekrar gösterildiğin- de yakalamaya çalışacağım), ama ne AmosGitai'nin 'Kedma'sı, ne de Ro- bertGuediguian'ın 'Marie-Jo' ve 'tki Sevgili'sının fazla bir ödül şansı ol- madığı anlaşıhyor. 'Punch-Drunk- Love' adlı Amerikan filminin yönet- meni PauJ Thomas Anderson a yö- netmen daknda şans tanıyanlar var. IS'ieoleGarcia'nın 'L'Adversaire'ini de son gece izleyeceğimiz için tah- min listemize alamıyorum. Esasbbirjüri Kendi paytma,jüride olsam oyumu Aki Kaurismaki için kullamrdım. Ama. Da\id Lynch ve öteki jüri üye- leri ne düşünürler bilemem. Hemen belirtmeliyim, bu yılki Cannes jüri- si Bflle August, Claude Milkr, Wal- ter Salles, Regis VVargnier, Raoul Ru- iz gibi önemli yönetmenleri ve üç ka- dın oyuncuyu (Sharon Stone'un ya- nı sıra, bir Endonezyalı ve bir Hong- Konglu / Çinli) banndıran yapısıyla, tutarh bir değerlendirme yapabik- cekağırhğasahip. Altın Palmiye"nin sahibi belirlenirken hiç kuşkusuz us- ta yönetmenlerin görüşleri öne çıka- cak. Lynch, August, Miller, Salles, VVargnier ve Ruiz gibi birbirinden çok farklı altı yaratıcının tek bir isim üzerinde anlaşmalan kolay olmaya- cak elbette. Özellikle beş-altı filrnin diğerlerinin önüne geçtiğini ama bu filmler arasında büyük fark olmadı- ğını (tür ve biçem farkhlıklan dışın- da) söyleyebilirim. Bu yüzden ödül- lerde paylaştırmalar olursa şaşırma- yacağım. izlediğimiz filmler içinde bir bas- yapıt olarak nitelendirilebilecek tek bir ürün bile yoktu bu yıl. Az önce belirttiğim gibi, bana göre bu tanıma en yakın duran film Aki Kaurisma- ki'nin 'Geçmişi Olmayan Adam'ı idi. Lynch' in zevkıne ne kadar hitap eder bilemiyorum, ama Avrupah yönet- menlerin ağırhkta olduğu bujüriden bir ödül alabileceğine -ve alması ge- rektiğine- inanıyorum. Bu ödül, Al- tın Palmiye de olabilir, En lyi Yönet- men Ödülü de. Filistin den Kanada 'ya En İyi Erkek Oyuncu Ödülü'nün güçlü adaylanndan Ralph Fiennes 'Spider' rolünde kariyerinin en güzel kompozisyonlanndan birini çiziyor. Elia Suleiman ın'îlahi Müdaha- le' adlı filminin Ruiz, MiDer, Salles gibi ustalan tatmin edeceğini düşü- nüyonım. Ama Lynch'in bakışı ne olur. fılmdeki mizah öğesi onu cez- beder mi bilinmez. Filistin filminin fesrivalden, en azından bir 'Jüri Ödû- hV ya da bir 'Senaryo Ödülü' ile dö- neceği kehanetinde bulunabilirim. Jüri, biçem açısından daha tutarh, klasik bir sinema dili içeren yapıtla- ra yönelirse, David Cronenberg'in 'Spider'ının (Örümcek) büyük ödül- lerden birini alması sürpriz olmaz. Ti- yanist' filminde ele aldığı konuya yaklaşımı ve usta işi yönetimi ile Po- lanski de ödül tablosunda yerini ala- bilir. ("Jüri Büyük Ödülü' neden olmasın?) En lyi Yönetmen kategorisınde ise benim oyum Cronenberg'e. Budalda, ödül kuşu Suleiman'ın, Dar- Eüa Suleiman'ın yönettiği 'bahi Müdahale' festivalden, en nnnd^n bir 'Jüri Ödülü' ya da bir 'Senaryo Ödülü' ile dönebilir. denne kardeşlerin ya da filmlerinin plastık mükem- melliği ile tanıdığırnız Koreli usta Im Kwon -Taek'in başına da konabilir. Bu yılki yanşmanın en belirgin yaklaşımı ise belgesel anlatıma veri- len önenı. Yanşmada- ki tek belgesel 'Bow- ling for Columbine'i jürinin görmezden geleceğini sanmıyorum. Ama hangi ödül olur, bilinmez. Jüri Özel Ödülü ya da En lyi Yö- netmen Ödülü için Mkhad Moore iyi bir seçim neden ohnasın? Belgesel türünde olmamalanna karşın, pek çok fihnin belgesel yak- laşıma sahip olduğundan söz etmiş- tik, önceki yazılanmızdan birinde. Mike Leigh, VVTnterbottom, Gitai, Suleiman, Kiarostanıi, Dardenne kardeşlerin yanına Alexandre So- kurov'u (Hermitage Müzesi üstüne biryan belgesel "Rusâan Ark"... îf- lah ohnaz Sokurov hayranlan için) ve Polanski'yi de yerleştirebiliriz. îkinci Dünya Savaşı'nm ilk gün- lerinde Naziler tarafindan işgal edi- len Varşova'da yaşayan bir Yahudi müzisyenin öyküsünü anlatıyor Ro- man Polanski 'Ptyanist' adlı son filminde. Savaşın ve Nazilerin vahşetini yansıtmayı amaçlayan yönetmen, senaryoyu ünlü piyanist Wladys- law Szpüman'ın anılanndan yola çıkarak, Ingiliz senarist Ronald Har- vvood ile birlikte yazmış. Melod- ramın ve şematizmin tuzaklanna düşmeyen filmde 'iyi'Yahudilerde var; 'kötfi' Yahudiler de. Polonyalılar arasında da öyle, Naziler arasında da... Yalın bir biçem ve sağlam bir dra- matik yapıya sahip olan 'Piyanist', yönetmenin Krakow'da geçirdiği çocukluk yıüannın izlerini taşıyor. OKUMALAMBASI E1NİS BATUR Yolculuk, Şüphe, Sıla Hasreti Marcello Mastroianni, ölümünden bir iki yıl oncegerçekleştirilmiş soluklu bir belgesel filmde, Amerikalılann etiketlendirme tutkusu nedeniyle üzerine yapıştınlan "Laîin Âşık" imgesinden yakı- nıyordu. "Dolce V?fa"dacanlandırmış olduğu ka- rakteryol açmış buna: "Sonrasında hımbıl bir ada- mı, bir iktidarsızı, bireşcinseli de oynadım ama" dıyordu: "Bu üst-rolden asla kurtulamadım." Marcello, bir ara, ırkçı davranışlara kızdığı için, Roma'daki evine kapıcı olarak bir Habeş çifti al- mış. Zaman geçmiş. önce dört kişi, ardından da altı kişı oluvermışler. Çekımlerden dönmüş birse- ferinde. bakmış ki Habeş nüfusu gıtgide artıyor, ken- dı kendisine "Sonunda bana oturacak yer bırak- mayacak bunlar" diye düşünmüş: "Böyle gider- se, bahçedeki ağacın tepesinde yaşamak zorun- da kalacağım." Bu durum onu Tarzan imgesıne yak- laştırmış, heryapımcıya konuyu açarolmuş, yeni bir Tarzan versiyonu için hiçbır yönetmeni ikna edememişler, tasan kursağında kalmış. Fellini'nin nefis "Bir Yönetmenin Bloknotu"nda da görünüyordu Marcello, onu yeni bir Mandrake filmi çekmek için kandırmaya çalışıyordu. Ne ya- zıktır: Bu tasan da sonuçlanamamıştır. Oyunculann böyle düşlen oluyor da, yönetmen- lerin olmuyormu? Damian Pattigrew'un "Fede- rico Fellini" belgeselınden öğrenmiştim: Yönetme- nin ilk film çalışması meğer "Mastoma Yolculu- ğu"ymuş - senaryoyu tamamlamış, yapımcıyla anlaşmış, oyunculârla görüşülmüş, çekimlerin baş- layacağı sırada rahatsızlanmış Fellini. Hekımler duraksamaksızın tanılannı getirmışler. Kanser. Te- davi ilerledikçe kötüleşmiş. Neden sonra, aldığı ilaç- ların sağlığını iyice bozduğu, dahası kanser olma- dığı anlaşılmış! Sonuçta, "Mastoma Yolculuğu"nun çekimleri- ni ertelemiş Fellini, başka bir film üzerinde çalış- maya koyulmuş. Gelgelelim, ilk projeyi duymayan kalmamış, yılların içinde ona hep sorulmuş o fil- me ne zaman başlayacağı. Ertelemeyi sürdürmüş yönetmen, o tasarısını gerçekleştirememış. Pattigrew'un belgeselinde, Fellini'nin pek çok ça- lışma arkadaşının tanıklıklarına başvurulmuştu: Senarist, oyuncu, besteci, yapımcı. "Mastoma Yolculuğu" konusu ikıde bir öne çıkıyordu konuş- malarda. Bana en mantıklı görünen yaklaşım, Te- rence Stamp'tan geldi: "Fedenco, kanımca, o filmi çekerse öleceğinden korkuyordu." Öte yan- dan, her yapıtına bu ilk tasarıdan bir şeyler katıl- dığı ortadaydı; belki de Fellini'nin bütünfilmogra- fisi düşünüldüğünde, söz konusu filmi parçalaya- rak zaten çekmiş olduğu söylenebilirdi. Bu durum, bana Angeloupoulos'un bir düşün- cesini anımsattı: "Tann'nın yarattığı ilk şeyyolcu- luktur. Bunu şüphe ızler. Sıra, sonra, sıla hasreti- ne gelir." Aslına bakılacak olursa, her yapıt, bu iki kutup arasına gerilır bıraz da: Yaratıcı kişi uzaklaş- mak ister bulunduğu noktadan, gıttiği yerde o nok- tayı izler: Serüveni, durmadan sürüp giden birgel- git hareketıne bağlanır. O hareketi en iyi temşil edecek bir de gizli tasa- * n doğar, büyür içinde: Ülküsel bir yapıttır bu, ama bir bıçimde bekletilmeyi ister: Henüz onu gerçek- leştirmeyehazırdeğildir yaratıcı kişi, pişmeye, da- ha da pişmeye bırakır içinde. Bir yapıtın gerçekleşmesı, öte yandan, onun il- le de brtmes/' anlamına gelir mı. Pek çok sinema- sever gibi benim de görmeye, izlemeye doyama- dığım filmi Fellini'nin, "Sekiz Buçuk" olmuştu. Ya- pılamayan bir filmin filmi. "Masforna Vo/cu/u- ğu"nun bir versiyonu değil miydi o? Yaşım ilerlerken, peş peşe kitaplanmı yayımlar- ken, bir noktada şunu kavradım: Bir yazann, sine- macının, yontucunun, bir düşünürün, bilim adamı- nın gerçekleştirdiği işlerle sınırlı olarak değerlen- dirilmesı, bana kalırsa, cıddi biryanlış: Bir o kadar da yapamadıklarına. düşünü kurup gerçekleştıre- medıklerıne, tasalarına ve tasarılanna bakılmalı, diye düşünüyorum bugün. Marcello Mastroianni'yı Tarzan'ı oynarken gözü- mün önüne getiremıyorsam; sorun biraz da benim sorunum sayılmaz mı? Şiddet ve hoşgörüŞiddet ve hoşgörü, bu yılki festivalin gözde temalan arasındaydı. lletişim- sizlik ve yalnızhk ana temasmı işleyen Kaurismaki ve Cronenberg, kahraman- lannın içinde devindiği şiddet ortamı- nı büyük bir gerçekçilikle yansıtmışlar- dı. Polanski ve Suleiman ise savaşın vahşetini ve hoşgörü eksüdiğini ele alı- yorlardı fılmlerinde. iki yönetmen de umut mesajlan ile sonlandınyorlardı filmlerini "Gerçekleryeterince karan- bk; ben bugerçeklere bakarken bir umu- Noe'nin şiddeti ve cinselliği en uç noktada kuDandığı fümi'GeriDönüşüYok', Cannes'm bu vüki 'skandal filmi' obnajı başardı. dunvarhğmıgöstermekistedim*' diyor- du Polanski basın toplantısında. Bir tecavüzün öyküsünü anlatan Gas- par Noe ise gerçekleri en çıplak haliy- le göstermekle yetiniyordu. Gaspar Noe'nin, eleştirmenler ve tüm izleyici- leri iki karşıt kampa bölen 'Irreversib- le'uım (Geri Dönüşü Yok), jüri içinde de şiddetli sa\ r unuculan çıkabilir. ama oyçoklugu elde etmesi güç görünüyor. Noe, şiddeti ve cinselliği en uç nok- tada kullandığı filmi ile Cannes'm bu yılki 'skandal filmi' olmayı ba- şardı. Tecavüze uğrayan kız arka- daşının (Monica BeDucci) inrika- mını almak için bir 'gay klüp'te yakaladığı adamın kafasını parça- layan bir gencin öyküsünü anla- tan Noe, seyircisüıi tecavüz ve öldürme olaylannın dehşetine or- tak ediyor. Kimi ülke lerde san- sürle başı derde gireceğe benze- yen filmde, şiddetin bir sömürü öğesi olarak kullanılıp kullanılma- dığı konusundaki tartışmalar ise daha uzun süre devam edeceğe benzer. Kesin olan bir şey varsa, Gaspar Noe yaratıcı bir yönet- men ve anlatmak istediği öykü- nün ihtiyaç duyduğu özgün biçe- mi ustalıkla kuruyor. Yanşmanın bize göre en zayıf fılmlerinden biri olan Fransız genç kuşağının parlak yönetmenlerin- den OHvierAssayas'in Amerikan sinemasına özenen. gösterişli ama içi boş filmi 'Demonlover' da in- ternet ortamındaki şiddet sitele- rini ve vahşet sahneleri içeren oyunlan eleştıriyor ama, bize gö- re şiddetle beslenen gençleri özen- dirmekten öte bir işlev taşunıyor. öflllLEB\m\ 19-30 JackNkhoison 'Schmidt Hakkmda' adh filmde iki saat boyunca oyunculuk dersi veriyor, hüznü ve mizahı olağanüstü bir performansta birleştiriyor. Nicholson mı, Fiennes mi? 55. festival oyunculuk açısından çok sayıda parlak performans bıraktı geriye. Kadın Oyuncu Ödülü için benim adaylanm, 'Örümcek'teki başanlı yorumuyla Miranda Richardson ve 'Schmidt Hakkında'dakı kompozisyonu ile Kathy Bates. 'Punch-Drunk Love'ı görmediğim ıçın Emily Watson'ın performansı için bir şey söyleyemeyeceğim. Erkek oyuncu dalında, çok sayıda aday var. Başanlı yorumlanyla 'Ya Hep Ya Hiç'in oyuncusu Timothv Spall, 'Din Dersi'nın oyuncusu Sergio Casteffitto, 'Tath Onalö'nın genç yeteneği Martin Compston. 'Oğııl'u baştan sona tek başına götüren OBvier Gourmet, 'Piyanist'in başrolüne incelikli bir yorum getiren Adrien Brody (Tabii, henüz izlemediğimiz Nicole Garcia filminin oyuncusu Daniel Auteuilü de hesaba katmakgerek)... Bütün bu isimleri sıraladıktan sonra, en önemli iki adayla bitırelim. 'Schmidt Hakîanda' fihninde iki saat boyunca oyunculuk dersi veren, hüznü ve mizahı olağanüstü bir performansta birleştiren Jack Nicholson ve 'Spider' rolünde kariyerinin en güzel kompozisyonlanndan birini çizen Ralph Fiennes. Bakalım, jürinin tercihlen ne yönde olacak? 19 Mayıs Pazar, 20:00 j CAPPELLAISTROPOLITANA Solıstler: Mane-Chnstıne Holler (keman! Natascha Veljkovic [piyanol 20 Mayıs Pazartesi, 20:00 CAPPELLAISTROPOUTANA Solıstler. Mane-Cbristine Holler Ikeman) Olga Bolgarı isoprano) 22 Mayıs Carşamba, 20:00 * IGALA) CAPPELUISTROPOLITANA Solıst. Olga Bolgan [sopranoj 25 Mayıs Cumartesi, 26 Mayıs Pazar 14:30 THE YEHUDI MENUHIN SCHOOL VE ROMANYA RADYO ODA ORKESTRASI Sef. Malcolm Sınger SolıstlerVeronıka Shoot Ipıyano, 13 yasında) Eunsley Park Ikeman, 11 yaşındal Jayne Chnstopher (keman, 13yaşında) Ben Baker (keman, 12 yaşındal Mısako Osada (pıyano, 12 yaşında) *s * * 'THE YEHUDI MENUHIN SCHOOL' konserlennde ebpreyn esliğinoegken bircocuktan ucret afaımayacaktır. Konuşmacı ar Doğan H.zian - Adnan Çoker - Prof Kemal tnart - Mete Sakpınaf - Murat Belge | - Eun HvasGjlu • Malcolm Şınger- *>d)n Buke - Sıgısvvald kuıjken - Luc Devos T. C. lîjltür Bakanlığı işbirliğivle 25 Mayıs Cumartesi, 20:00 ROMANYA RADYO ODA ORKESTRASI Sef- . lyıescu-Galatı Solıst: Andrei Licaret ipiyano) 26 Mayts Pazar, 20:00 ROMANYA RADYO ODA ORKESTRASI Şef: t. lonescu-Galatı Solıst- loarta Margant (soprano] 27 Mayıs Pazartesi, 20:00 Sıgıswali Kuijken (keman] Luc Devosffortepıyano) 4 28 Mayıs Salı, 20:00 Marie Kuıjken îsoprano) Jan Van DerCrabben (bariton) Luc Devos [foftepiyanoî 30 Mayıs Perşembe, 20:00 Alexeı Lubım(wlfortepiyano) mCogn MtHten: (2161 4 M 15 55 www-k.lrtu.cotn CumhuriyB»
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle