27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 15 MAYIS 2000 PAZARTESİ 8 HABERLERİN DEVAMI CüMHURtYET'TEN OKURLARA ORHAN ERİNÇ • Baştarafi 2. Sayfada '' Yolsuzluk konusunda Türkiye'nin dışandan görü- nümü de iç açıcı değil. Etik Uygulamatar Merkezi'nin (ERC) yaptığı araştırmanın ortaya koyduğu sonuç- lardan bir bölümünde yer alan yargılar düşündürü- cü boyutta. • Devlet, kamu görevlilerine geçinebilecekteri ka- dar maaş vermediği için rüşvet olağan karşılanıyor. • Kamu görevlileri, hediye teklif edilinceye kadar trtiz davranıyor. • Emekli olan devlet memurian, daha önce iş yap- tıklan şirketlerde görev alıyor ya da hisse ediniyor- lar. Bu yargılann tüm kamu görevlileri için geçerii ol- duğunu varsaymak ne kadar haksız olursa, yok say- mak da o kadar olanaksızdır. Denecek odur ki, yol- suzlukla savaşımda önemli bir adım atılmıştır. Ancak Cumhuriyet okurlan, üma Bildirgesi'nin, yolsuztuk- la savaşımın başan koşullarını belirleyen şu cümle- sini anımsayacaklardır (13 Ekim 1997). "Yolsuzluktan sabıkalı kişilerin politik makamlara ve kamu güvenliğı ile ilgilı yeriere atanmasının ön- lenmesi." Bunu beceremezsek Tantan'ın iyi niyetli girişimi yalnızca "girişim" düzeyinde kalabilir. • ûnümüzdeki pazartesiye kadar gönlünüzce bir hafta geçirmeniz dileği ve saygılanmızla. Cumhurbaşkoru Rau: Göç ALİYILDIRIM BERLİN - Alman toplumu içinde bir ya- bancı düşmanlığı oldu- ğu ve hatta yer yer ya- bancılardan nefret eden çevrelerin de bulundu- ğu belirtilerek, her ko- nuda her kesime görev düştüğü, bu kez ülkenin en üst düzey temsilcisi tarafından hatırlatıldı. Federal Almanya Cum- hurbaşkanı Johannes Rau, geleneksel nitelik- teki ve Almanya'da ya- şayanlara yönelik bu yılki başkent konuşma- sını yabancılar sorunu- na ayırdı. Geniş ılgi gören ve te- levizyonlardan da naklen yayımlanan konuşma- sında, "Göç hem bir yûk hem de bir zengmkşme- dir" diyen Rau, görece karamsar bir tablo çizdi. Yabancılara karşı saldır- gan bir hoşgörüsüzlük, yabancı düşmanlığı ve hatta 'yabancılardaıı nef- ret duyan' çevreler bu- lunduğunu söyleyen, bunlann görmezlikten gelinemeyeceğini hatır- latan Rau, buna karşılık bir de yanlış anlaşılmış bir yabancılar dostluğu- nun var olduğunu belirt- ti. Alman Cumhurbaşka- nı,"Yanlış anlaşıbmş ya- bancüar dostluğu, biriik- teyaşamanın getirdiği so- runlan dikkate alnuyor. Davranış biçimlerimizi birbirine bağlayan, açık temel değertere ihtiyaa- mızvar" şekJınde konuş- tu. 50 dakika süren, 'Korkmadan ve Düşe Kapdmadan: BirMkteAl- manya'daYaşamak' baş- lıklı konuşmasında, Al- manlann da, yabancıla- nn da bu sorunlar karşı- sında yeterince mücade- leci olmadığı görüşünü dile getiren Rau, yaban- cılann da uyum için pek atak olmadığından ya- kındı. Cumhurbaşkanı, "Biz buradakDer ile şu- radaküer arasmdaki çe- lişkryi demokratik bir toplum uzun süre taşrya- maz" dedi. Rau, aşın sağcılann şu sıralarda ulusal olarak kurtanlmış bölgelerden söz etmele- rinin, hukuk devletı için de, demokrasi için de bir alarm işareti, aynca tûm gerçek yurtseverler için de birutanç nedeni oldu- ğunu kaydederken "Kim saklırgan hoşgörüsüzlük karştsında susarsa, suça ortak olmuş olur" dedi. Rau, göç ile sığınma- cılar sorununun birbiri- ne bağlanamayacağını savunurken "Göçdüzen- lemesi özçıkara dayanır, sığınma hakkının ise öz- çıkarla bir ilgisi yoktur. Almam a. ölüm korkusu altında yaşayan insanlar için bir güvenlikli adres olmalı ve öyle de kat- mandır" dedi. Bokankktm okıılhıra uycın ANKARA (Cumhu- riyet Bürosu) - Millı Eğitim Bakanhğı. 18 Haziran 2000'de yapıla- cak ÖSS öncesinde ge- reklı hazırlıklann yapıl- ması için okullara 7 uyanda bulundu. Meslek seçeneklerinin artması ile gerçekçi se- çim yapmanın da zorlaş- nğına işaret edilen genel- gede, şu uyanlarda bulu- nuldu: - Okul yöneticileri, rehberlik servisleri, reh- ber öğretmenler ve sıruf öğretmenleri; öğrencile- - rin OSS'ye^ıaznianma- lannda azami gayreti göstereceklerdir. • ÖSYM tarafından _ yayunlanan "Üniversite- — lerYûkseköğretinıProg- ramlan ve Meslekler Rehberi't nden öğrencile- ^ ^ rm ve vehlerrn yaıaılaıı- ilan sağlanacakOf. •Oküllâf, rehberlik ve araştırma merkezleriyle ± eöcin bir işbirliğinde bu- lunacaklardır. • Mesleklerin tanıtıl- ması konusunda, gerek- tiğinde İş ve Işçi Bulma Kurumu Meslek Damş- •'Jm bürolanyla ilişki ku- rulacaktır. •Öğrenciler, yükse- köğretime yerieşmede avantajlı olacaklan prog- ramlara yönlendirilecek, yönelecekleri alanlan se- çerken; duygusalhktan uzak, ilgi, istek ve yete- nekleri doğrultusunda ÖSS sonuçlanndaki pu- an türlerine göre, başan yüzdesi ile tercih edece- ği yükseköğretim prog- rammın öğrenci yerleş- tirmedeki yüzdeliği dik- kate alınarak uygun programlan seçmeleri sağlanacaktır. ~ •Smavtara hazırianma teknikleri, öğrencilerin mezun olduklan alan- bölümün ağırlıklı orta- öğretim puanına etkisi, özel yetenek smavı ile öğrencı alan, ek puandan yararlanılan programlar, burs ofemağı, ÖSYM ile yazışmalar gibıkonuîar- ^Jâ öğrencrve veliler ay- dınlatılacaktır. ^Ders kesiıııııfö Kauar ortaöğretim kurumlan müdürlüklerince özel bir çaüşma plan ve programı yapılarak, rehberlik et- kinliklerinin gerçekleş- tirihnesi sağlanacaktır. FP'de mücadele sürecekSEBAHATKARAKOYUN ANKARA-"MffliGörBş'> çizgi- sinin 30 yıllık geçmışınde rastlan- mayan liderlik yanşma sahne olan FP'nin 1. Büyük Kongresi'nde Ge- nel Başkan Recai Kutan seçımı zorlanarak kazandı. Kutan, 633 oy- la yeniden seçilirken yenilikçilerin adayı Kayseri Mılletvekili Abdul- lah Gül, kongreden beklenenin üs- tünde bir başanyla çıkarak 1154 geçerli oyun 521 oy aldı. Siyasi ya- saklı Necmettin Erbakan'ın başın- dan beri ortaya koyduğu kesin tav- ra karşm yenilikçilerin yapnğj çı- kış, FP'de yeni bir dönemin başlan- gıcı oldu. Aldıklan oya karşın blok liste uygulaması nedeniyle parti yönetiıninden tümüyle tasfıye edi- len Gül ve ekibinin, parti içi iktidar mücadelesine hız vermesi bekleni- yor. ASKİ Spor Tesisleri'nde topla- nan kongrede sık sık "Mücahit Er- bakan", "Erbakannerede,bizon- davtz" sloganlan atıldı, konuşma- lar sırasında tansiyon yûkseldi. Er- bakan'ın mesajı okunurken kürsü- nün arkasındaki dev ekrandan "MöcahitErİMÜuuı9 yazısınınge- çirilmesi, yenilikçilerin "Bn bizi kapatnu davasuıda sıkmüya so- kar" tepkilerine neden oldu. Gele- nekçiler de Gül ve ekibini *S«fi«si2- Uda ve kartd medyas taranndan yönlendinlınekk'' suçladılar. Kongre salonuna ilk gelen Gül oldu. Beraberinde kendisine des- tek veren milletvekilleriyle salona girişinde, "Başbakan Abdullah" sloganlanyla karşılanan GüTün tu- ru sırasında Kutan yanlılan "Er- b a k u nerede, biz ontdıyız'' slo- ganlan ve ıslıklarla tepki gösterdi. FP lideri Kutan da baa parti yö- neticileriyle birlikte yoğun alkışla salona gırdı ve tnbündekı partilıle- ri selamladıktan sonra protokol sı- ralannda kendisine aynlan yerde Abdullah Gül'le yan yana oturdu. Kutan'ın salona girişi sırasında de- legelerin bir bölümünün alkışlarla destek verdiği gözlenirken tepki vermeyenlerin sayısının fazlalığı da dikkat çekti. Kongre, FP Genel Başkan Yar- dımcısı \^ysel Caodan'ın konuş- masıyla açıldı. Daha sonra gele- nekçilerin önergesiyle Erbakan'ın isteği doğrultusunda Çorum Mil- letvekili Yasin Hatipoğlu Divan Başkanı, eski milletvekillerinden Hayrettin Dilekcan ve Konya ll Başkanı Tahir Akyürek de başkan yardımcılıklanna seçildi. Kongre öncesinde uzlaşma arayışlan so- nuçsuzkahnca, Hatipoğlu'nun kar- şısına Bûknt Annç'ı aday göster- meyi planlayan yenilikçiler, kong- re başlar başlamaz yaşanacak yan- şın dengeleri olumsuz etkileyeceği kaygısıyla bundan vazgeçtıler. Ye- nilikçiler listelerin delinmesini ön- lemek için 5 Mayıs'ta yapılan tü- zük değişikliğinin gözden geçiril- mesi amacıyla önerge verdiler. An- cak önerge kabul edihnedi. Ankara Büyükşehir Belediye Başkadı Metih Gökçek'in parti yö- netımını hedef alan açıklamalan, kongredekı gerilimi ateşleyerek tansiyonu bir anda yükseltti. Parti- nin anamuhalefet görevini yapa- madığını, iktidan yerden yere vu- ramadığmı kaydeden Gökçek, "DeJegeııin ona göre dûşûnmesi la- zmı. Birlik ve beraberük içinde bu seçimden çıkmanuz lazım" dedi. Gökçek, günlerdir kongrede tek liste çıkanlması için çaba gösterdi- ğıni, ancak bunda başanlı olamadı- ğmı söyledi. Başkanlık divanının oluşturuhnası yöntemine de tepki gösteren Gökçek, "Sayın Gûl, 10 tane tsim vereyim, bunlardan biri- si seçflstn razıyım, dedL Buna rağ- roen raa otunmadı" dedi. Bu ara- da salondan "yuh" sesleri yüksel- di. Gökçek, "küçük okun, benim oisun" düşüncesinin yanlış oldu- ğunu belirterek "Büyük obun, he- pimizin dsun" diyekonuştu. Hatipoğlu, Gökçek'in açıklama- lanna sert tepki gösterdi. Hatipoğ- lu, delegelere dönerek "Busizinoy- lanmza saygBLzhk değil mi" diye seslendi. Hatipoğlu da Gökçek'e "Zaüâliniz, belediye mecnsi üyete- rini nasd beüriediniz" diye sordu. Hatipoğlu, Gökçek'e tepki göstere- rek bir süre divandan aynldı. Vey- sel Candan da, Gökçek'in eleştiri- lerine yanıt verirken "Sayın Gök- çek, önceki gfin beni aradL 'Benim isteklerim kabul edilmezse, çıkar aleyhinizde konuşma yapanm' de- di" diye konuştu. Gül'ün, adayh- ğını erken bulanlara "Neremizgenç arnk? 70 yaşuıa geMikten, heyeca- nnnız pörsüdükten sonra mı aday oiahm" diye yanıt vermesi, Erba- kan yanlılannın tepkilerine neden oldu. Şanlıurfa Belediye Başkanı Ahmet Bahçrvan, genç diye parti- lerinin başına getinlen Tansu ÇD- ler ve Deniz Baykal'ın aldıklan oy- lann ortada olduğunu belirterek "Bizdeki hadise genç hadtsesi değil, partiyi bötane hadisesidir. FP itaat- kârdır, bölünmez" dedi. Yenilikçilerin önde gelen isimle- rinden Bûlent Armç da konuşma- sıyla şimşekleri üzerine çekti. Annç, kendüerine tepki gösteren gençlere 'Sizöncekendinizebakm. Biz mifli gençükyetiştirmekiçin yo- laçıknuşük,tamtama gençlik değfl. GurüMnüzlebastmnay^çaltşsanız da ben Galile gibi konuşmaya de- vam edeceğbn. Dûnya dönüyor, ha- beriniz wk SJZUI" diye çıkıştı. "Erbakan polis gücüyle OdaJar Birtiği'nden atüdığında kaptsının önünde nöbettutan 10gençten biri- yim* diyen Annç, "Bağhhkgöster- diğiııiz m«nııı kaptsmda 30 yıldan ntdabağhlıkgösternüs birinsanola- rak söyhlvorum ki, ben onu sizden daha fazia seviyorum" dedi. Gül'ün san, Kutan'm yeşil renk- li listelerinin dıvana sunulmasın- dan sonra oylamaya geçildi. Istan- bul Mılletvekili NevzatYalçıntaş'ın her iki listede de yer alan tek isim olduğu dikkat çekti. Kutan'ın GÎK listesinde, Erbakan'ın ağır topla- nndan yalnız AKOğuzve Rıza Uht- cak'ın yer almadığı, diğer isimle- rin yerlerini koruduklan görüldü. 1236 delegeden 1195'i 20 sandık- ta oy kullandı. Kutan, sonuçlan değerlendirir- ken "Seçim sonuçlannı en iyi şekil- deokumakzorundayız. En iyi şekil- de okunacak ve değeriendirilecek- tir. FP'yi tek başına iktklara getir- mek için her tûriü önlem ahnacak- t r " diye konuştu. Partilılerin "Ab- duDab-Recai omuzomuza" slogan- lan üzerine Gül kürsüye geldi. Gül de, "Biz partimizin emrindeyiz, bi- ze verilecek görevleri yapmaya ha- zmz" dedi. Konuşmalann ardından Kutan ve Gül, partilileri birlikte se- lamladı. Kışlah cınayeti çözülüyor • Baştarafi 1. Sayfada ma ve emniyet bırimleri Yüksel'i gözaltına aldı. Yüksel, ilk ifade- sinde Kışlah suikastındaki so- rumluluğunu itiraf ederken Mumcu operasyonunun ardından panığe kapılarak örgütün silah- lannı Sincan'da Yenipeçenek Kö- yü Santarla bölgesinde bir tarla- ya bıraktıklanm söyledi. Yüksel, Kışlah suikastını ör- gütün üst düzey yöneticilerinden Ferhan Özmen'le birlikte planla- dıklanm bildirdi. Bunun üzerine tstanbul-Fatih'te bir takip sonucu gözaltına alınan Özmen, Istanbul tstihbarat Şubesi'nde sorgulan- dıktan sonra dün aksam saatle- rinde Ankara'ya getirildi. Emniyet yetkilileri, suikast emrini verdiİderi belirtilen tran- lılarla bağlantıyı kurduğu samlan adı açıklanmayan bir kişüıin de gözaltmda bulunduğunu bildir- Mumcü cinayetinin zanlılan cezaevinde M Baştarafi 1. Sayfada Mumcu suikasü faille- ri YusufKaraku^Ab- dûlhamit Çeiik, Meb- aMtAMTeÛa,Metamet Şabiıı, Taüp ÖzçeBk, ArifTan,H«sanKibç, Fatft Aydm ve MaaS- ferDağdevirenDGM- ye getırildiler. Sanıklar tutuklama istemiyle Ankara DOM Yedek Hâkimliği'ne sevk edıldıier. Karakuş ve Çelik, "L'ğur Mumcu dnaye- Üoe kanşöklan"; Tan ise "Uğur MıuncB d- navetine vanbm ve y»- takhk yapüğı'' gerek- çesiyle tutuklandı. Dağdeviren, Aydın, Şahin, Tekin ve Ozçe- likde tt YasadtpTevbid örgütüüyesioldııldan n gerekçesiyle tutuklan- dılar. Hasan Kılıç'a ise Kışlalı suikasü ile ilgı- li ifadeleri nedeniyle ek gözaltı süresi veril- di. Tutuklanan zanlüar Ankara Merkez Kapa- h Ceza ve Tutukevi'ne götürüldüler. 'Mollalara yaptınm uygulanmalı' • Baştarafi 1. Sayfada ran'a yaptınm uygula- ması gerektiğini vurgu- ladı. Kışlalı'run eşi Nilü- fer Kışlah, son geliş- menin Türkiye açısın- dan önemli bir adım ol- duğunu vurgulamakla yetindi. Nilüfer Kışlah, hiçbir şeyin Ahmet Ta- ner Kışlah'yı geri ge- tirmeyeceğini söyledi. Prof. Dr. Kışlalı'run kızı Dolunay Uluç da sessiz kalarak emniyet güçlerinin işini kolay- laştırdıklannı belirtti. Uluç şunlan söyledi: "Onayetierin ardm- da Tahran var. MoUa- lardan emir akuklannı zanlüar itiraf edryortar. Devlet adamlannın moUalaradaharazlata- viz vermemea gerekir. Dtşişleri'nin tran"a no- ta verilmesi yeterti de- ğıldir. Tahran'a daha ciddibiryapünmbek- «yoruz.Knklalan değfl, ipleri eDerinde buluo- duraniar cezalaodınl- mabdır." diler. Içişleri Bakanı Sadettin Tan- tan, dün gece saat 22.00 sıralann- da Ankara Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şubesi'ni zi- yaret ederek yakalanan zanlılar hakkmda bilgi aldı. Tantan'a operasyonu yürüten emniyet yet- kilileri tarafından brifing verildi. Ankara Emniyet Müdürü Kemal İskender, Emniyet Müdür Yardım- cısı Yaşar Afcbaş, Terörle Mücadele Şube Müdürü Cavit Çevflc ile Istihbarat Şube Müdürü Ömer Yü- maz'ın da hazır bulundu- ğu brifmgde operasyonun geldiği aşama anlatıldı. Cinayeti aydınlatan polis- leri kutlayan Tantan, saat 23.00 sıralannda Ankara Emniyet Müdürlü- ğü'nden aynldı. Necdet Yüksel dün ge- ce saat 23.45'te Keçi- ören'de bulunan Adli Tıp Kurumu'na götürülerek sağhk kontrolünden geçi- rildi. Yüksel daha sonra, sorgulanmak üzere yeni- den Ankara Emniyet Mü- dürlüğü'ne getirildi. ]ran 9 m suç dosyası kabank• Baştarafi 1. Sayfada lanan rapora göre, 1981 yılından bu yana ger- çekleştirilen birçok uluslararası terörist ey- lem, lran Devrim Muhafizlan'nm merkezi tran'da bulunan ya da lran tarafından destek- lenen terör örgütleri ile bağlantılı olduğunu kanıtladı. lran, Türkiye'de yaptığı gibi, bazı eylenüerinde de ülkede mevcut örgütlerini ta- şeron olarak kullandı. Iran, politik hedefleri doğrultusunda IRA, ETA ve PKK gibi terörist örgütlerle de işbir- liğini sürdürüyor. Banlı istihbarat binmlerinin raporlanna göre, Roma ve Vatikan'daki lran büyükelçilikleri Avrupa'daki terör eylemleri- nin merkezi durumunda bulunuyor. lran bağ- lantısının ortaya konulduğu terörist eylemlerden başhca- lanşunlar: Itâiya: Italya Başbakanı Bettino Crari'nin başlattığı soruşturma sonunda, İran'ın Roma ve Vatikan büyükelçi- lıkJennde calışan birçok dıp- lomatın terörist eylemlerle ilişkilen saptandı ve bunlar sınırdışı edildi. Fransa: 1982 ve 1986yılla- n arasında Fransa, 70 Iranlı diplomat ve öğrenciyi terörist eylemlere destek verdikleri için gımrHi'ji ettL 1983 yıhn- da Fraasız polisi, tranlı mili- tanlann hücre evlerine yaptı- ğı baskında silah ve propagan- da malzemesı ele geçırdi. Ahnanya: Almarrya'da 1992 yüında Kürt muhaliflerin öldü- rühnesi olaynun arkasından lran çıkü. Sonışturmayı yürü- ten savcı, cinayetin arkasında olan lran Ulusal İstihbarat Ba- kanı AK FaDahivan için tutuklama karan çıkardı. Ispanya: 1994 yılında Madrid'den havala- nan Suudi Arabistan Havayollan'na ait uçağa gerçekleştirilen bombalı saldınnın arkasında tran'ın olduğu saptandı. Palrîstan: Iran'm, büyükelçiliği aracıhğıy- la komşusu Pakistan'daki Şii gruplan örgüt- lediği ve silahlandırdığı ortaya çıktı. 1983 ile 1986 yıllannda 90 Iranlı diplomat suıır dışı edildi. Mmr: Eski Devlet Başkanı Enver Sedat'ın öldÜTÜlmesi ve Devlet Başkanı Hüsnü Müba- rek'e yönelik başansız suikast olaylannı üs- tlenen Islamcı terörist örgütlerin tran'la iliş- kileri ortaya konuldu. lran destekli Islam Top- lran basını soruşturmayı çarpıtıyor 'Türkiye kimükbunalımında' ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)- îran basını, Uğar Mmncu soruşTur- masmda lran bağlantılannın ortaya çıkmasının ardmdan gerçekleri çar- pıtarak süreci reformculara karşı kul- lanmaya çahşıyor. tngilizce yayımlanan lran Daily gazetesinde "Miütarizm ve Gerçek- ler" başhklı başyaada, "Turkiye'de fcHtttTOİ Ve ğu iddia edildi. ifanDafly'rıin yorumunda, Türki- ye'nin, Tahran'ın sürekli olarak içiş- lerine müdahale ettiği şeklindeki ifa- delerinin gerçeği yansıtmadığı savu- nularak "Islam devrimmin ardmdan birçok kereler Tûrk devlet adamlan- nın k çebşkBeri Be ügüî olarak bunla- nn lran bağlanbh oktoğu şekBnde sistem nedeniyle iürio- ye'nin mevcut gerçekleri ile yûzleşe- medgp öne sürüldü. Yorumda, de- mokratik eksıklık nedeniyle ülkenin bir kimlik bunalımına girdiği, kritik bir durumda bulunduğu savunularak "şöphdlsııikastiu-ıır gerisınde Tah- ran'ın değil "âyooist rejimin" oldu- EUBU iddia ede&kr, asbnda kamu- oyundan gerçeği gizfcyerekiç cefişki- kri derinlesürTnektedirier" denildi. iki ülke arasında iyi komşuluk iliş- kilerinin geliştirilmesinin gereklili- ğinin vurgulandığı yorumda, Türki- ye-lran ilişkilerinin bozuhnasmın yalnızca siyonist rejime yarar sağ- layacağı görüşü kaydedildı. lumu Örgütü, 1996 Nisanı'nda Kahire'de bir turist otobüsünü bombalayarak 18 Yunan yurttaşını öldürdü. Suudi Arabistan: lran, üçüncü dünya ülke- lerindeki terörist örgütleri kullanarak ABD hedeflerine saldınlar düzenlemeyi tercih edi- yor. Haziran 1996'da Dahran'daki ABD üssü- ne gerçekleştirilen bombalı saldında 23 ABD askeri öldü, 400'ü yaralandı. Lübnan: Beyrut'taki ABD üssüne Islami Cihad örgütünce gerçekleştirilen saldında 241 ABD askeri öldürüldü. Irak: Kerkük-lskenderun boru hattma sabo- taj, bir dizi suikast ve bombalama olayınm, lran destekh Hizb-ül Dawa örgütünce gerçek- leştirildiği belırlendi. Bahreyn: tran, Bah- reyn'de 1981 ve 1996 yılla- n arasındaki başansız dar- be girişimlerinin ve Ku- veyt'teki bombalama olay- lannın arkasında yer aldı. Senegal: Hükümet, 1984 yılmda lran Büyükelçili- ği'ni, devrim ihraç etme ça- balan nedeniyle kapatma karan aldı. Hong Kong: Hong Kong güvenlik güçleri, Ocak 1984'te, ülkeye bir dizi sa- ıılıınmak gönderilen 14 l d amacıyla Iranlı teröristi yakaladı. Güney Amerika: 1983 yılında Venezuela'yı ziya- ret eden lran heyetinin ra- dikal tslamcı gruplarla te- masa geçtiği, Trinidad ve Tobago Adalan'nda eylem planlannı yaptıklan ortaya çıkü. • • ^^^ G U N D E M MtSTAFA BALBAY • Baştarafi 1. Sayfada nuçtu. Necmettin Erbakan destekli Recai Kutan yan- lılan açık-kapalı sohbetlerde yeri gelse de gelme- se de şunu söylüyoriar: "Biz geçen seçimde aslında çok başanlıydık. Herkes 1995 seçimlerinde alınan sonuçlara bah- yor. Oysa hareketin genel çizgisine baktığımızda yözde 15iyidir..." Recep Tayyip Erdoğan destekli Abdullah Gül de dünkü konuşmasında sık sık bu konuya degin- di; "Tabana danışılsaydı daha farklı birsonuç olur- du" dedi... Genel başkan adaylannın ve taraftartannın ko- nuşmalannda "neyaparsak, nasıl hareket edersek tek başımıza iktidara yürûrüz" sorusuna yanrt ara- nıyordu. Kongreye geliş sürecinde olduğu gibi, sa- londaki konuşmalarda da iki aday arasında ideolo- jik bir fark olmadığı ortaya çıkıyordu. FP çizgisinin büyük kongrelerinde hep oklar dı- şa dönük olur; batıl zihnıyetten girilir, düzenin par- tilerinden çıkılırdı... Dün ise oklar daha çok içe dö- nüktü. Siyasette geçerli yaklaşımlardan biri şudun İktidara yürüyen partilerin iç sorunlan öne çık- maz! Dün iktidara yürüyen bir partinin kongresi yok- tu. Daha çok birbirinin üzerine yürümeye hazıria- nan bir hava vardı. Tribünler biraz "taşıma", biraz "kaşıma" koku- yordu. Taraflar arasında olağanüstü bir gerginlik dikkati çekmiyordu, ama "Erbakan nerede bizora- dayız" sloganını atanlann öfkesi, eskisi gibi "dü- zen partilerine" değil, "iç düzeni bozanlara" idi! 'Erbakan devrimi' Erbakan'ın gölgesi hemen her köşede hissedi- liyordu.Tribünde, "One diyorsa, o'sloganı... Kür- sünün en başında, "Prof. Dr. Necmettin Erbakan" yazılı kocaman bir çelenk... Dışanda Erbakan'ın kitaplan. Bunlardan birini satın aldım. Adı şu: "Erbakan Devrimi..." Içindeki konu başlıklanndan bazılan şöyte: Bir kahramanın öyküsü, şanlı bir mücadelenin ta- rihçesi, Erbakan ve Kıbns zaferi, Erbakan gerçeği, Erbakan'dan altın kurallar, Erbakan geliyor... Kitabın arka kapağına ise Erbakan'ın şu tanıdık sözleri yazılmış: "Türkiye'nin şu anda bir şeye karar vermesi la- zım; Adil Düzen'e geçilecek, bu kesin şart! Bu ge- çiş dönemi yumuşak mı olacak, sert mi olacak? Tatlı mı olacak, kanlı mı olacak? Altmış milyon bu- na karar vereceğiz!" Başında FP bantlı genç, kitaplan yan yana dizmiş, tanesi bir milyona satıyordu... Hemen ötedeki seyyar kasetçide satılanlar da kongrenin havasına uygundu: Dayan Mücahit, Zikirli Kaside... Kongre salonu çevresi satıcılan uyanıktır. Nerede ne satacaklannı bilirler. Karşıyaka mezarlığının he- men karşısındaki ASKİ tesislerinin önünde "şifalı bitki" satıcılan da tezgâhını kurmuştu. Otlar yan ya- na dizilmiş, üzerlerine adı ve neye iyi geldiği yazıl- mış: Karabaş otu (damar sertliğine), oğul otu (tansiyo- na), yaban dağ kekiği (şekere), sinameki (kabızlığa)... Ağır kokulan yan yana dizen bir başka satıcı da bunun hemen yanına lespihleri ve misvaklan diz- miş... Yeniden salona dönelim... Kongre haremlik-selamlık biçiminde düzenlen- mişti. Kadınlara, salonun kürsüye göre sol ilerisin- de yer aynlmıştı. Hemen tümü kapalı kadınlar ken- dilerine aynlan bölümün dışına çıkmamaya özen gösteriyoflardı... Salonun yaş ortalaması orta yaşın üzerindeydi. Salonun görevlileri ise lise-üniversite düzeyi genç- lerden oluşuyordu. Zaten partiler gençlere genel olarak, pankart asma ve koruma yapma görevini uy- gun görüyorlar! Tribünlerde ağırlığı ise daha çok 1995'te RP'yi Türkrye'nin birinci partisi yapmış kesim oluşturuyor- du. Onlar da usul usul orta yaşa doğru yürüyorlardı... Çizgi yaşlanryor... 7. ayda doğan yeniumut I Baştarafi 1. Sayfada bilinin kapısun açarken sol eliyle paketi aldığı sırada patlama gerçek- leşti. Benzer faili meç- hul cinayetleri kamu- oyunun belleğinde fihn şeridi gibi yineleyen ha- in saldın, bir aydmlan- ma savaşçısını daha aramızdan aldı. Jandarma Kriminolo- ji Laboratuvan'nda ya- pılan incelemelere göre suikast, bira kutusunun altı delinerek içine "CompositB'' denilen, hem C-4'ün hammad- desi olan "RDX" hem de "TNT" kanşımı bombayla gerçekleşti- rildi. Benzer düzenek, 18 Ekim 1999'da Istan- bul'da Diyanet Işleri Vakfı Kitabevi'nin ka- pısının önüne bırakılan bombayla mekanik dü- zenek açısından hemen hemen aym özellikleri gösteriyordu. Kitabevi- ne bırakılan patlayıcuıın da saat ateşlemeli, elekt- rikli fünyeli, parça etki- li, el yapunı, saatli boru bomba olduğu belırlen- mişti. - Kışhrfr suikastında kullanılan bombayla aynı düzeneği taşıyor- îu, ancak farklı miktar- larda patlayıcı malzeme içeriyordu. Composit B, RDX ile TNT'nin aynı kap içinde bir ara- ya getirilmesinden olu- şuyor. Özellikle Al- manya ve Ingiltere'de üretimi yapılan bomba, NATO standardma sa- hip. Patlayıcı, Ortado- ğu ülkelerinde terör ör- gütleri tarafindan kulla- nıhyor. Suikastın ardm- dan Türkiye'den çıkış yapmak isterken kuşku üzerine 3 tranlı gözaltı- na alındı, 12 saat sorgu- landıktan sonra serbest bırakıldı. tranlılann gözaltına ahnmalan, Ankara ile Tahran arasında yoğun diplomatik girişimlere neden oldu. tranlı yetki- liler, "Gerekaz yere gö- zaltına akiınız" derken Türkiye, "Bu ldşflerden resmi pasaport çıkmadL Pofis görevini yerine ge- tirdi" yanıtını verdi. Soruşturmayı yürü- ten güvenlik birimleri, çalışmalan sonunda çizdîkleri 1 *i bayan 3 robot resmi basma da- ğıtmışlardı. Hizbullah'a yönelik operasyonlann Ankara ayağında Etimesgut'ta hücre evinde yapılan aramada Kışlalı suikas- tında kullanılan düze- neğin ayrusı ele geçiril- di. Ancak sonuç alına-~ madı. Jandarma Alay Komutanlığı'nın so- rumluluk alanındaki Kışlalı suikastında, Uğur Mumcu cinaye- tinde yaşananlann ter- sine delıller tıtızlıkle toplandı ve incelendi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle