Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
1 5 MAYIS 2000 PAZARTESİ CUMHURtYET SAYFA
17
İş kazası öyküsii
Işçi Sağlığı ve İş Güvenliği Haf-
tası nedeniyle Meslek Hastalıkla-
n ve İş Kazaları Araştırma ve ön-
leme Vakfı (MESKA) Iktisadi Işlet-
me Genel Müdürü Dr. Sabiha Çay-
cı'nın gönderdiği bir iş kazası öy-
küsünü yorumsuz aktarıyoruz:
'Benbirduvarustasıyım. Siklon-
lann 6. katındaki işimi bitirdiğim-
debiraztuğlaartmıştı. Yaklaşık25
kilo olduğunu tahmin ettiğim tuğ-
lalan aşağı indirmem gerekiyordu.
Aşağı indim. Varilbuldum vesağ-
lam bir ipi varile bağladım. 6. ka-
ta çıktım. İpi bir çıknktan geçirip
ucunu aşağı saldım. Tekrar aşağı
indim ve ipi çekerek varili 6. kata
çıkardım. Ipin ucunu sağlam bir
yere bağlayıp yeniden yukan çık-
tım. Bötün tuğlalan varile doldu-
rup aşağı indim. Bağladığım ipi
çözmemle birlikte, kendimi hava-
da buldum.
Nasıl bulmayayım? Ben 70kilo-
yum. 250 kiloluk varil aşağı düşer-
ken beniyukarı çekti. Heyecan ve
şaşkınlıkla ipi ilk anda bırakmayı
akıl edemedim. Yolun yarısında
dolu varille çarpıştık. Sağ ikı kabur-
gamın bu sırada kmldığını sanıyo-
rum. Tam yukan çıkmca, ikiparma-
ğım iple beraberçıknğa sıkıştı. Par-
maklarım kırıldı. Bu sırada yere
çarpan varilin dibi çıktı ve tuğlalar
etrafa saçıldı. Varilhafifteyince, bu
sefer ben aşağı inerken varil ise
yukan çıkmaya başladı. Yolun ya-
nsında yine varille çarpıştık. Sol
bacağımın kavalkemiği bu anda kı-
nldı. Can havliile ipi bırakmayı akıl
ettim. Başımı yukan kaldırdığımda
boş varilin sûratle üzerime geldi-
ğinigördüm. Kafatastmın da böy-
le çatladığını sanıyorum. Bayılmı-
şım, gözümü hastanede açtım."
Bir anımsatma: SSK verilerine
göre Türkiye'de iş kazalan sonu-
cunda her gün 11 işçi sakat kalı-
yor.
# •
ISIK KANSU
iyetcom.tr.
Cumhuriyet tohumunu iireten TIGEMTürkiye Tanmcılar Vakfı, Tanm Işlet-
meleri Genel Müdüriüğü (TİGEM) üze-
rinde geniş çaplı bir araştırma yaptı.
Rapora göre, TlGEM'in kökeni Ata-
türk'ün halka bağışladığı Gazi, Silifke
Tekir, Yalova Baltan, Tarsus Piroglu ve
Dörtyol Karabasmak çiftliklerine daya-
nıyor. 1950'de çtftlikler zırai kombına-
lar ile birleştıriliyor ve Devlet Üretme
Çiftliklen (DÜÇ) adını alıyor. 1960'tan
başlayarak 1970'li yıllann ilk yansına
değın geçen dönemde DÜÇ'ler, bakın
neler yapmış: "Ekipman ve arazi ısla-
hında yoğunlaşmışlar. Araştırma, ge-
liştirme hizmetlerine önem vermişler.
Çeşit Deneme Servisi'nde 'Berkman,
Kıraç, Kunduru' ve 'Cumhuriyet' gibi
buğday çeşitleriüretmişler. Bezostia gi-
biyabancı çeşit uyum denemeleriyap-
mışlar. Koyunculuk alanında da yerii
materyal kullanarak 'Matya, Acıpayam,
Sönmez' koyunlan, ıslah çalışmaian ile
elde etmişler."
Sonra? Sonrası biliniyor. 12 Eylül
sonrası DÜÇ'ler TİGEM adını almış ve
Turgut Özal dönemi ile birlikte tanm-
daki bu öncü kuruluş isteyerek ve bi-
le bile zayıflatılmış, araştırma-geliştir-
me işlevinden uzaklaştınlmış.
386 bin hektartık geniş topraklan ile
elektrik, su gibi tüm altyapı hizmetle-
rine kavuşturulmuş TİGEM arazıleri,
şimdi özel şirketlere devredilmeye ça-
lışılıyor.
Türkiye Tanmcılar Vakfı Başkanı Ab-
dullah Aysu, son yıllarda teknoloji ve
endüstrinin yönünü, bıyoteknolojiye,
genetik mühendisliğine döndürdüğü-
nü belirtip TlGEM'in tam bu süreçte
özelleştjrilmesine dikkat çekiyor:
"Türkiye'de tohum üretebilecek te-
miz topraklar sadece TtGEM'lerdedir.
Bu anlamda ülkemizde yapılacak bilim-
sel çalışmalar için TlGEM'ler kullanıl-
malıdır.
TİGEM arazileri isteryerii, isterse ya-
bancı şirketlere devredilsin ya da kira-
ya verilsin, artık kâr amacı güdülece-
ğinden, TİGEM çiftlikleribu amacayö-
nelikyapılanacaklardır. TlGEM'in amaç-
lan olarak sıralanan; bitkisel ve hay-
vansal üretimi arttırma, ûrûn çeşitliliği
ve kalitesini sağlama, yetiştirilen to-
hum, fide, fldan, damızlık hayvan ve
benzerleriniyetiştiricilere aktarma, araş-
tırma ve geliştirme yapma, çevre çift-
ç/tere tanmsal teknoloji ve girdi kulla-
nımında öncülük, öğreticilikyapma iş-
levlerinden uzaklaşılacaktır. Şirketleş-
me sonucu sadece kâr amacı güdüle-
rek üretim yerine ithalata yönelinece-
ğinden, tohumculuktavediğeralanlar-
da Türkiye dışa bağımlı hale getecek-
tir."
Geçmişte "Cumhuriyet" adını verdi-
gi tohumluğu geliştirme yeteneğine
sahip TlGEM'in arazilerinde, çokulus-
lu tanm şirketlerinin "intihar eden to-
humlan"n\n yetiştırildiğı bir sürece dog-
ru dolu dizgin koşuyoruz.
Ülkeyi yönetenler, gemleri ellerin-
den kaçırmışlar bir kere...
Diş hekimi Yalçtn Ergir
ile, aklı "mahallesindeki
oyunlarda ve arkadaşlık-
larda" kalmış olan büyük-
ler için Ahlatlıbel'de bir
"mahalle" oluşturması öne-
risini Çankaya Belediye-
si'ne götürdügünde tanış-
mıştık.
O mahalle ki, üçgen çi-
zilip misket, ortaya kuka
koyup kukalı saklambaç
oynanabitecek, ahlat ağaç-
'Diiş Hekimi'
lanna tırmanılabilecek, toz-
lu arsalarda "üç kornerbir
penaJtı"\\ maçlaryapılabi-
lecekti.
Çankaya Belediyesi, ne
yazık ki bu öneriyi yaşama
geçirmedi, geçiremedi.
Ama Yalçın Ergir, düşleri-
ni ve yaşadıklarını "Düş
Hekimi' adlı bir kitapta top-
ladı. Ergir'e göre, yaşam iki
kısımdan oluşuyor: Brüt
yaşam-net yaşam. Brüt
yaşam, insanın dogumdan
Ölüme kadar geçirdiği sü-
re. Net yaşamı da şöyle
tanımlıyor Ergir:
"Net yaşam ise kendi-
mizle ve sevdikJerimizleya-
şayabildiğimız, başkasının
normallerine uymadığımrz,
içimizdeki sesi dinlediği-
miz ve kendi kanatlanmız-
la yükselip çok uzaklara
uçabildiğimizsüredir. Lüt-
fen yaşam vergilerini kaçı-
rıp net yaşamınızda brüt
rakamınızı yakalayın.
Net yaşamınızı, banka-
larda, buzdolaplarında,
sandıklarda saklamayın.
Devretmeyin, ödünç ver-
meyin, ertelemeyin."
ÇALIŞANLARIN
SORULARI/SORUNLARI
YILMAZ ŞtPAL
Bilim Adamımn Gelecek Güvencesi (1)
Bılim yuvalan olması gereken yükseköğretim kurumları
anayasanın 130. maddesinde yer alır.
"Çağdaş eğitim-öğretim esaslanna dayanan bir düzen içinde
ve ülkenin ihtiyaçlarına uygun insan gücü yetiştirmek amacı
ile; ortaöğretime dayalı çeşitli düzeylerde eğitim-öğretim,
bilimsel araştırma, yayın ve danışmanlık yapmak, ülkeye ve
insanlığa hizmet etmek üzere çeşitli birimlerden oiuşan kamu
tûzelkişiliğine ve bilimsel özerkliğe sahip üniversiteler devlet
tarafından kanunla kurulur.
Kanunda gösterilen usul ve esaslara göre kazanç amacına
yöoelik olmamak şartı ile vakıflar tarafindan, devletin gözetjm
ve denetimine tabi yükseköğretim kurumları kurulabilir. (...)"
Anayasanın 130. maddesı uyannca,"Yükseköğretimle ilgili amaç
ve ilkeleri belirlemek ve bütün yükseköğretim kurumlannın
ve üst kuruluşlannın teşkilatlanma, işleyiş, görev ve yetki
sorumluları ile eğitim-öğretim, araştırma yayım, öğretim
elemanları, öğrenciler ve diğer personel ile ilgili esasları bir
bütünlük içinde" düzenlemek amacı ile 2547 sayılı Yüksek
Öğretim Yasası yürürlüğe sokulmuştur.
Aynca, 2547 sayılı Yüksek Öğretim Yasası'nda yer alan "Öğretim
elemanlan tanımına giren personeli sımflandırma, aylıklarmı
ve ek göstergelerini düzenlemek, derece yükseltilmesi ve kademe
ilerlemesinin şekil ve şartları ile, sosyal baklardan yararlanma,
ek ders ücreti, üniversite, idari görev ve geliştirme ödeneklerinin
miktanru tespit etmek, emekli ve yabancı öğretim elemanlannın
sözleşmeli olarak çalıştmlma usul ve esaslannı" belirlemek
amacıyla, 2914 sayılı Yüksek Öğretim Personel Yasası yürürlüğe
girmiştir. 2547 sayılı Yüksek Öğretim Yasasf nın "Tanımlar"
başlıklı_3. maddesi ile ögretim elemanlan sınıflandınlmıştır.
"1) Öğretim elemanlan: Yükseköğretim kurumlarında
görevli öğretim üyeleri, öğretim görevlileri, okutmanlar ve
öğretim yardımcüandır.
m) Öğretim üyeleri: Yükseköğretim kurumlarında görevli
profesör. doçent ve yardımcı doçentlerdir.
(1) Profesör: En yüksek düzeydeki akademik unvana sahip
kişidir.
(2) Doçent: Doçentlik sınavını başarmış akademik unvana
sahip kişidir.
(3) Yardımcı Doçent: Doktora çalışmalarını başarı ile
tamamiamış, tıpta uzmanlık veya belli sanat dallannda yeterlik
belge ve yetkisini kazanmış ilk kadamedeki akademik unvana
sahip kişidir.
n) Öğretim Görevlisi: Ders vermek ve uygulama yaptırmakla
yfikümlü bir öğretim elemamdır.
o) Okutman: Eğitim-öğretim sürecinde çeşitli öğretim
programlarında ortak zorunlu ders olarak belirlenen dersleri
okutan veya uygulayan öğretim elemamdır.
Öğretim Yardımcüan: Yükseköğretim kurumlarında, belirli
süreler için görevlendirilen, araştırma görevlileri, uzmanlar,
çeviriciler ve eğitim-öğretim planlamacılandır."
Bilim adamlanmızın gelecek güvencesi olan emekli aylıklan,
bilime ve bilim adamına verilen değerin toplumsal bir göstergesidir.
Kıdem tazminatı
bahane
Türk-lş, "/şg/üvences/"ninya-
salaşması için kampanya baş-
lattı. Bir de yasa önerisi hazır-
ladı ve gerekçelendirdi:
"Işsizlik Sigortası Yasası'nın
kendisinden beklenenyaransağ-
laması, bir anlamda iş güven-
cesikanunununyürürlüğe girme-
si ile mümkün olabilecektir. Ak-
si durumda istihdam dengesl
daha da bozulacak, haksız fesih
olaylan çoğalacak ve Işsizlik Si-
gortası Kanunu işlemez hale dü-
şecektir.
Işverenlere mutiak fesih hak-
kının ön planda tutulup işçinin
haksız feshe karşı gerektiği bi-
çimde korunmadığı bir hukuk
düzeninde sendika özgüriüğü,
toplu pazariık özerkliği ve hatta
grev hakkı yetersiz kalacaktır.
Çünkü, bu haklann kullanılması
öncelikle istihdam garantisinin
sağlanmış olmasına bağlıdır."
Işveren kuruluşları, Türk-lş'in
bu atağına hemen yanıt verdi-
ler:
"Kıdem tazminatını kaldıra-
lım."
Kaldınlmak istenen kıdem taz-
minatı üzerinde araştırma ya-
pılmış. 1989'da kıdem tazmina-
tı 100 birim kabul edıldiğinde, bu
rakam 2000 başında 68.6'ya ini-
vermiş. Anlayacağınız, kıdem
tazminatı için yapılan ödeme
son 12 yılda gıderek erimiş.
Sendikaların savı şu:
"Kıdem tazminatı, birzaman-
lar25 yıl kesintisiz çalışan bir iş-
çinin başını sokacağı bir eve sa-
hip olmasını sağlıyordu. Bugün
indiği düzey ile değil bir ev, bir
oda bile aldırmaz."
Eritilmiş kıdem tazminatının
kaldırılması önerisi tümüyle "iş
güvencesi"n\ önlemek için bu-
lunmuş bir bahane olmalı...
HAYVANLAR ISMAIL GÜLGEÇ
KİM KİME DUM DUMA BEHİÇAK behicakCd turk.net
HARBt SEMİH POROY semihporoy@yahoo.com
BULUT BEBEK NVRAYÇİFTÇI
Yınc—
hava yine
bulutlu L
ANKARA İCRA MÜDÜRLÜĞÜ'NDEN
İLANEN TEBLİGAT
DosyaNo: 1999/1434
Alacaklı: T Vakıflar Bankası T.A.O. Vekilı: Av. Neslıhan Duran, An-
kara. Borçlu- 1- Zeynel Kayalı, CES Mah. Metal Ltd. Şkt 58. Sr. no. 131
Ostun - Ankara 2- Selahattın Özçelık, 58. Sr No 131 Ostim - Ankara.
Borç miktan 1.882.652.153.- TL. (Yûzde 210 faiz, yüzde 5 BSMV, vek.
ücreti, masraf, harç hesaba dahil değildır. Aynca BK.'nun 84. maddesi-
ne göre ödemelenn yapılması) Müstenıdı 17 04.1998 tanhlı kredı söz-
leşmesı. Ödeme emn borçlu adına teblığe göndenlnuş, bıla tebhğ dön-
mesi ûzerine borçlunun emniyet kanalı ile adresinin tahkık edilmesi iste^
nılmış borçlu adresı emniyet müdürlüğünce de bulunamaması üzenne
ödeme emnnın ılanen teblığıne karar venlmıştır. Işbu ödeme emnnın ilan
tarihınden ıtıbaren borcu ve takıp masraflannı kanunı süre olan yedı gü-
ne onbeş gün ılave ederek 22 gün ıçınde ödemenız (temınatı vermeniz),
boıcun tamamına veya bir kısmına veya alacaklının takibat icrası hakkı-
na dair bir itirazınız varsa senet altındaki ımza size ait değılse yine bu 22
gün içinde aynca ve açıkça bildirmeniz, aksi halde icra takibinde bu se-
nedm sizden sadır olmuş sayılacağı, im2ayı reddettiğiniz takdirde mercii
önûnde yapılacak duruşmada hazır bulunmanız, buna uymazsamz vaki
ıttrâzmızın muvakkaten kaldmlacağı senet veya borca fttrazmızı yazıh
"veya sözlü olarak icra dairesinde 22 gün içinde bOdirmediğiniz takdirde
^lynt müddet içinde 74-madde gereğince mal beyanmda buhmmanız, ak^
sı halde hapısle tazyık olunacağınız, hıç mal beyanmda bulunmaz veya
hakıkate aykın beyanda bulunursanız hapısle cezalandınlacağmız borç
ödenmez veya itiraz edilmezse cebri icraya devam edileceği, takibe itîraz^
ettığınız takdirde, itırazla birlikte tebliğ gıderlennı ödemenız aksi halde
itıraz etmemış sayılacağınız ıhtar olunur. Basın: 25928
MIRMIRLAR VĞVR DURAK
TARlHTE BUGÜN MVMTAZARIKAN 15 Mayıs
Kayseriden almış olduğum nüfiıs cüzdanımı 1994 yılında kaybettim
hükümsüzdür. KENAN DlLLİBURUNA
+fÇAN DOKTORf.
19ZS 'DE BUSÜM ILK "UÇAN DOKTOie. " S
l/İSf, VOHfJ
FW/>4A/ 1S
RE SONRA
p. BU
, B/'/S. Su-
PAfZA &4G/^LAI2.(MrAJ
OOKTZX.
SAH/P OLDUKTAfiJ Ş_, Çf
YAfS£}/M iSTEYBfiJ
GÖRÜŞ
Prof. Dr. TURKKAYA ATAÖV
Parti Disiplini
MHP'li Devlet Bakanı Sadi Somuncuoğlu'nun
parti önderierinin karanna uymayarak cumhurbaş-
kanlığına kendi gırişimiyle adaylığını koyması, yö-
netimdeki görevinden "azli" sonucunu getirdi.
Bu vesileyle ve aynca bu sonuçta payı olan Mec-
lis bahçesi olaylan nedeniyle, parti disiplini kav-
ramına karşılaştırmalı bir biçimde bakmakta ya-
rar olabilir. Geçmişte ve bugün tek partili rejim-
lerdeki disiplin konusunu şimdilik biryana koya-
rak, demokratik sayılan bazı çağdaş toplumlar-
daki uygulamaları kısaca sıralayalım.
Britanya, "en eski demokrasi" diye de arulır.
Oradaki partiler Amerika'dakilere oranla çok da-
ha disiplınlidır. Ülkenin genışliği ve çeşitliliğiyle et-
kilenen Amerikan görüşüne göre, siyaset birbi-
riyle uyuşmayanları bir araya getirir. Bu nedenle,
tutucu güneylilerle kentli radikaller kendilerini De-
mokrat Parti çerçevesinde ittifak içinde bulabi-
lir; Amerika'nın "orta-batısındaki" çiftçi gruplan
da en doğudaki endüstri patronlanyla Cumhuri-
yetçi Parti kanatları altında bir araya gelebilirler.
Amerikan siyasetinde her ıki partinin tutucularıy-
la her ikisinin liberalleri sık sık birlikte hareket
ederler. Böyle bir yelpazede parti disiplini söz
konusu değildir.
Ingiliz siyasi partilerı de bir zamanlar böyleydi.
özel girişimcilik, emperyalizm ya da halka yara-
yacak yeni ilerici yasalar konulannda partiler kar-
makarışık oy verirlerdi. Ama o dönemler seçmen
sayısının çok sınırlı olduğu, varlıklı sınıftan gelert
seçilenlerin, oy verenlerin önemli bölümünü kişi-
sel olarak bile tanıdıklan yılları kapsıyordu. Ge-
niş parti örgütlenmesine gerek de yoktu. Ancak,
halk yığınlarının seçmenlere katılmaları yeni par-r
ti anlayışını, örgütlenmeyi ve disiplini getirdi. Aday
da parti desteği olmadan seçilemez duruma gel-
di. özellikle geniş tabanlı Ingiliz Işçi Partisi için
bu daha doğruydu. Bugün, bizim için de öyledir,
Parti ileri gelenlerinin desteğinden yoksun olan-
lann siyasette kalma olanakları yok gibidır. 1950
seçimlerinde bunun önemli istisnası, herTürk'ün
tanıdığı, sevdiği ve saygı duyduğu büyük Mare-
şal Fevzi Çakmak'ın bağımsız olarak Istanbul mil-
letvekili seçilmesiydi.
Partilerin örgütlenme gereği ve bunun için de
kaçınılmaz olan merkezileşme, adayın kendi ki-
şisel çabasının öneminı azaltırken bağımsızlığırn
da büyük ölçüde kıstı. Bu durumda, "en eskı de-
mokrasi" olan Britanya'da milletvekili genelde
parti yönetiminin tercihleri dışına çıkamaz. Nadi-
ren çıkabilmesi için kişinin olağanüstü çekiciliği
ve parasal gücü olması ya da genel ülke ve dün-
ya koşullannın buna izin vermesi gerektir. örne-
ğin, Churchill ve Eden, Başbakan Chamberia-
in'e bir çeşit bayrak açtıklarında, Avrupa bir Ikın-
ci Dünya Savaşı'na doğru yol almaktaydı. Olay-
lar Churchill'in grubunu haklı çıkardı. Ufukta So-
muncuoğlu'nu haklı çıkaracak bir ortam gözük-
müyor.
Ne var ki, bu türlü bir disiplin Amerika için söz-
konusu değil. Britanya'nın görece kücük ve uyum-
lu bir toplum oluşuna karşın büyük, çeşitli ve çı-
karlan çatışan gruplan bir araya getiren Ameri-
ka'da merkezci partiler oluşturmak daha zor.
Amerikan partilerinde böyle bir birliktelik yoksa,
asıl nedeni, toplumun kendinde de olmayışıdır. Bri-
tanya'da seçmen partinin programına bakar, o
programın iktıdara gelebilmesi için, yerel adayı hiç
beğenmese de, ona oy verır, kendi oyu progra-
mından ötürü tuttuğu parti başkanını başbakan-
lığa getirecektir.
Britanya'da "kamçı" (whip) anlamına gelen yer-
leşmiş bir kurum da var. Çoğunluk partisinin "kam-
çılan"n\n maaşlarını devlet öder. Bu kişilerin, biz-
de TBMM bahçesinde yaşanmış olan şiddet ola-
yından çok farklı biçimde, nazik, ikna edici ve
sempatik olmaları beklenir. Ama başlanna buy-
ruk gittiklerinde ne olacağını, kibar da olsa açık
biçimde söylemek de onların görevidir.
Bir önemli nokta da, Britanya partilerinin karar
alınmadan önce konuyu kendi içlerinde geniş bir
özgürlük içinde tartışmalarıdır. Sonradan uyul-
ması istenen, işte, vanlan bu genel sonuçtur. Kuş-
kusuz fazla disiplin demokrasi için yaralayıcı ola-
bilir, ama açmaz ve karmaşa da aynı ölçüde za-
rariıdır.
BULMACA SEDAT YAŞAYAN
SOLDANSAĞA: 1 2 3 4' 5 6 7 8 9
1/ Yunus balı-
ğınıniribirtü-
rü. 2/ Bir et-
kinliğin geçi-
ci olarak dur-
durulduğu sü-
re...Tarlayısü-
rerek dinlen-
meyebırakma.
3/ Gemide ta-
şınan yük için
ödenenücret...
Birrenk.4/ln-
giltere'nin plaka işa-
reti... Eski dilde su...
Anadolu'da kurulmuş 2
eski uygarlık. 5/ 3
"Akarsu krosu" da de-
nilen spor dalı. 6/ Es- 5
ki dilde akşam ve yat- 6
sı namazına verilen
ad... Kuvvetlı ve so-
ğuk esen yel. II Ka-
rakter... Demıryolu.
8/ Ulaştırmak, nakletmek. 9/ Deneme niteliğinde
olan... " — çıkınca ortaya mazi silinmeli" (Tevfik
Fikret). - • - -j
YUKARIDAN AŞAĞIYA:
1/ Mercan türünden bir balık... Kalın bükülmüş si-
cim. 2/ Pışmiş hamurla yenen ve tavuğun göğüs etiy^_
_k hazırlanan bir tür çorba. 3/ Püskürtü... Balık i
lannın alt ve ûst yanlarına geçirilen keçi kılmd
yapılmış ip. 4/ Islamlıktan önce Kâbe'de duran üç
jmttan^birL-.^Ielefon sözü. 5/ Eski Mısır'da ölüle
tannsı... Bir gıda maddesi. 6/ Eski dilde ekmek^T
Çerkezlerin ulusal destanı. II " — yanar kazan bi-
lir / Yol halım ozan bilir" (Mani)... Kızartı, kaşın-
ma ve sulanma ile belirgin bir deri hastalığı. 8/ "Hıç
şaşmayan — gibi işler durur kader" (Yahya Kemal)...
Kuran'uı her tümcesı. 9/ Çöl bölgelennde yaşayan
bir sürüngen türü... tlgi eki.