17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
15 MAYIS 2000 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER 'Ölmek ve öldürmek' istemedikleri için askere gitmek istemeyen gençler vicdani retçi oldular 'UmutlarniDzı istiyoriar 9 ŞULEKAYA "Bütün hayanm boyunca tûm sonınlanmı tarbşarakve sorunun üzerinde kafamı yorarak. en kötü ihtimaDe soruna sebep olan her ne ise onunlattişkimikeserekçözüme ulaşnrdım. Ama hiçbirzaman son çareolarakbile şkidete başvurma- dun. Benden askere gitmemi iste- mekle. yaşama olan bûtün inancı- mı, özgür bir dünya hayalimi. umutlanmı istiyorsunuz. Ama on- lar bana aft_" Uğur Yorulmaz ve Timuçm Kı- zılay, askere gitmek istemeyişleri- nin gerekçesiru bu cümlelerle açıkJıyorlar. Onlar ilk "itaatsizük- lerini" küçük yaşta aileleri tara- findan venldikleri E>enız Harp Okulu'ndan kendilerini "attira- rak" göstermişler... "EUerine silah almayı" ikinci kez reddeden Yorulmaz ve Kızılay sonılanmızı şöyle yanıtladı: - Vicdani retçi obnaya nasri ka- nrverdiniz? Yorulmaz: Benim içın başka bir seçenek kalmadığında bu karan verdim. Çünkü yaş itibanyla zo- runlu askerlik hızmeti ile yüz yü- ze kalmış durumdayım. Ya askere Yorulmaz ve Kızılay, küçûk yaşta aOeteri tarafindan verik&kkri Deniz Harp Okulu'ndan kendilerini atör- malaruun ardından ikinci kez eJkrine silah almayı reddediyorlar. (Fotograf: ÎPEK YEZDANÎ) gideceğim kı bu asla olasılık ola- rak bile saymadığım bir seçenek, ya yurtdışına kaçacağım, ya çü- rûk raporu gibı kaytarma yöntem- leri bulacağım. ya da kendimi sak- lamayarak 'gitmiyorum' diyece- ğim. En sonuncusunu yapmak da- ha doğrusu 'yapmayacağunı' ge- rekçelennı saklamadan söylemek bana daha doğru geldi. Kmlay: Askere gitmeyi istemi- yonım. Bu durumda önümde ıki seçenek var. Kaçmak veya vicda- ni retçi olmak ve bu dayatmaya di- renmek. - Askere gitmeyi neden fctemi- yorsunuz? Yorulmaz: Devletlerin, ordula- nn, savaşlann, şiddetin, iktidarın, kanunlann, hiyerarşinin oluşma- sında en ufak bir katkım olmadı- ğı gıbı, bütün bunlann olmadığı bir dûnyada yaşamak benim en büyük özlemim. Bu özlemim üto- pik de olsa, şu anda bir gerçekli- ği bulunmasa da ben bunu istiyo- rum. Benden bütün düşünceleri- mi, rahatsızhklanmı bir kenara bı- rakmamı, üstelik düşündükleri- mın tam aksine bır davranış sergi- lememi istiyoriar. Vicdani Retçfler Günü Kmlay: Dünyanın şımdıki du- rumu çok kötü. tnsanlann çoğu dığer ınsanlann araçlan durumu- na düşmüş. Bu tahakküm ve sö- mürünün koruyucusu ve sürdürü- cüsü ise devletler. Ordular da bu devletlerin şiddet ve güç aygıtla- n. Benim askere gitmeyi kabul et- mem demek tahakkümsüz, sömü- rüsüz güzel bir dünya isteğimden vazgeçmem demek, varolan siste- me teslim olmam demek. -Vicdani reddmizineden 15Ma- yısta açıklama karan akbmz? Bu- gûnûn özelliği nedir? Kızılay: 15 Mayıs, Dünya Vic- dani Retçiler günü. Benim itaat- sizlik eylemim bireysel bir yap- mama eylemi ama tabii kı diğer ınsanlann dayanışmasına da ihti- yacım var. Sesimizi en iyi duyu- rabileceğımız tarih olarak da bu- gün daha anlamlı bence. 14 MAYIS ECZACILIK GÜNÜ KUTLANDI 'Reçetepeçete değil 9 tstanbul Haber Servisi - Türk Ecza- cılar Bırlığı Merkez Heyeti Üyesi AB Ayhan. reçetenın artık akademik bir ev- rak olduğunun kabullenilmesi gerektı- ğini belirterek "Devlet kurumlanndan reçetesini «lanlar, daha sonra sivfl ecza- nelerde üacın tarifıni yapünyor. Reçe- te, sunuşu, hazuiamşı ve biçimryle ecza- cının sorumluluğunda ohnalTdedı. ts- tanbul Eczacılar Odası Başkanı Erkan Önsel de ülkenın ıhtıyacına göre ecza- cıhk planlaması yapılması gerektiğini belirterek bakanlığın, bu konuda poli- tika oluştururken işın uzmanı kuruluş- lardan görüş almasını istedi. Avrupa'da eczacı planlamasını yap- mamış ülke kalmadığına dikkat çeken Türk Eczacılar Bırliği Merkez Heyeti Üyesi Ali Ayhan, SSK'de 7-8 bin gün- lük reçete çıktığtnı, bunu yaklaşık 10 eczacının karşılamaya çalıştığını belir- terek dünya ölçeğinde bu sayının 50 olması gerektiğini söyledı. Ayhan, ec- zacısız eczacılık hizmetı yapılmasını eleşrirerek "Reçete, peçete değfl. Reçe- tenin akademikevrakokhığunu kabul- lenmelrvi/" dedı. Ayhan, Türk-Yunan halkının kay- naşması ve karşılıklı bilimsel alışvehş için Yunan Eczacılar Bırlığı ile ortak komisyon çalışmalan yapılacağım ifa- deetti. tstanbul Eczacılar Odası Başkanı Er- kan Önsel ise 14 Mayıs Eczacılık Gü- nü'nü daha anlamlı hale getirebilmek için dün Hilton Oteli'nde Yunan Ecza- cılar Birliği, Türk Eczacılar Birliği, ts- tanbul Eczacılar Odası ile eczacıhkla ilgıli sanayi kurumlannın temsılcılen- ni bir araya getirerek "Eczacıhğın so- runlan ve çözüm önerUeri" konulu bır açık oturum düzenlediklerım söyledı. tnsanlann doktora gitmeden önce ec- zaneye geldiğini anlatan Önsel, ecza- nelerin ilk sağlık hizmetlennin yapıl- dığı yerler olduğunu kaydetti. Retçilerden 'Hayır de' şenligi "15 Mayıs Dünya Vicdani Retçiler Günü", Beşiktaş And Düğün Sarayı'nda dün düzenlenen bir şenükle kutlandı. ŞenÛkte, Uğur Yorulmaz, Timuçin Kızüay ve Hasan Çınar, ^vicdaniretçiolduklannı'' açıkladL ÖDP tstanbulOrgütü Başkanı Vahit Genç, "SUahlann sustuğu, özgürlüğûn ve barîşm egemen olduğu bir dunya iştryoruz" dedi. Şenüğe, ÖDP Genel Başkan Yardımcısı Sanıhan Oluç, ÖDP tstanbul Orgütü Başkanı Vahit Genç, Düşünceye Ozgüriük Girişimi Sözcüsü Şanar Vurdatapan, gazeted-yazar Ahmet tnsel, tstanbul Antimintarist tnisiyatiFten Oğuz Sönmez kaükfa. ŞenKkte Grup Yangm Ue Koma Amed de birer konser verdi (Fotograf: ÎPEK YEZDANt) AYDINLANMA EMRE KONGAR Sadettin Tantan'ın Asıl Onemi Geçenlerde Ankara'ya bir kon- ferans vermeye gıderken, uçakta yanıma Içişlerı Bakanı Sadettin Tantan düştü. Uzun zamandır Tantan hakkın- da bır yazı yazmayı düşünüyor- dum, onun "ömek insanlığı" hak- kında bir yazı. Aslında uçak yolculuğumuz, Türkiye'yi ayağa kaldıran "Uğur Mumcu cinayeti sanıklannın ya- kalandığının açıklanmasından" birkaç gün önceydi ve Tantan bu operasyonun ipuçlannı, yazılma- mak kaydıyla bana da hissettir- mişti. Ama planladığım yazının konusu bu değildi. Benim yazım, Tantan'ın bütün toplum ve özellikle de gençler için "bir model oluşturabilmesi" ana fikrine dayanacaktı. önce Tantan'ın anlattıklannı ak- tarayım: Içişleri Bakanlığı'nda yöneticile- rin terfilen için binnci ölçüt, artık, bulunduklan yerlerdeki tabıat ve kültür varlıklannın korunması ko- nusundaki başarılan olmuştu. Aynca, Içişlen Bakanlığı, ülke ça- pında, tarihsel varlıklanmızın tam bir mülkiyet envanterini hazırlatı- yordu. Tantan konuşurken, sanki Içişle- ri Bakanı'nı değil, bır "kürtür insa- nını" dinljyor gibıydım. Tantan daha pek çok şey anlat- tı. Balat-Fener koruma projesi için Avrupa Birliği'nden 7 milyon Ekü yardım almıştı. Tekfur Sarayı'nın restorasyonu projesi devam ediyordu. Içişlen Bakanlığı olarak, "Inter- net suçlan" konusunda staj gör- melen ıçın yurtdışına personel yol- lanmıştı. Küreselleşen dünyada Türki- ye'nin değişen rolüne de işaret e- den Tantan, ülkemizin bölgede bir "cazibe merkezi" haline geldiği- ni, bu nedenle "sınır ve ittica so- runlan" açısından buyük bır per- sonel grubunun eğitime tabi tutul- duğunu anlattı. Bu konulara yaklaşımı adeta bir "dışişleri uzmanı" gibiydi. Bakanlığının karşılaştığı tüm so- runlar açısından "bilimsel biryak- laşım" uygulayabılmek için, ge- rekJi paralan bulmuş, bilim insan- lan ve araştırmacılardan oluşan bir 'Strateji Merkezi" oluşturmuştu. Aynca Polis Akademisi'ni de tam bir Yüksek Öğrenim Kuru- mu'na dönüştürmek için gerekli önlemleri alıyordu. Şimdi bir an durup düşünelım: Tantan Içişleri Bakanlığı'na nasıl gelmişti? Neyi temsil ediyordu? önce, Soğuk Savaş dönemin- deki bütün kiıii çete ilişkilerine ve pek çok rüşvet dedikodusuna ka- nşmış örneklere karşın, "hem ça- lışkan ve namuslu, hem de ba- şanlı bir polis şefi" olunabılece- ğini kanıtlamıştı. Daha sonra, halk dalkavuğu ^e yağmacı yerel politikacılann ara- sında, hem çalışkan, hem de na- muslu bir belediye başkanının başanlı olabileceğini kanıtlamış- tı. "Polis Şefliği" ve "Belediye Başkanlığı" gibi gerek bireysel, gerek meslekı, gerekse toplumsal ve siyasal niteliklerın taban taba- na zrt olduğu iki karşrt alandaki başansı, onun "olağanüstü" özel- liklerinin bir göstergesiydi. Benim bu yazıda vurgulamak is- tediğim konu, Tantan'ın bu saydı- ğım başanlan değil değerli ökurla- nm. • Ben onun "21. yüzyıl Türkiye- si'nde, toplum ve özellikle de gençler için bir model oluştur- masını" vurgulamak istiyorum. Bütün toplumu, özellikle de bü,- rokrasiyi ve siyaseti pençesine aN mış olan bir "yozlaşma süreci içinde" Tantan, gençlerımız için "hem çalışkan, hem de namus- lu" olarak gerek poliste, gerekse siyaserte "başanya ulaşılabile'^ ceğinin örneğini" oluşturmakta- dır. f Tantan'ın önemi de burada- dır . Hiç kuşkusuz, Uğur Mumcu cf- nayeti başta olmak kaydıyla faU] meçhullerin aydınlatılması, kültüt varlıklannın korunması, polisip çağdaş ve bilimsel yöntemlere g&- re yeniden örgütlenmesi "proje bazında güzel başanlardır", a; ma hıçbiri, onun "topluma vş özellikle de gençlere umut veri- ci bir örnek oluşturması" kadar önemli değildir. Değer yozlaşmasının gençlen pençesine aldığı, çetelenn, şenatçı- lann, bölücülerin, rüşvetın, mafya- nın, çıkarlan ekseninde tekelleşen medyanın ve yozlaşan siyasetin ne^ fes alamaz hale getırdığı toplumu- muzda, Tantan'ın oluşturduğu örr nek, hepimiz için bir umuttur. Demek böyle bir insan da bu toplumda başanlı olabiliyor. <emre.kongar.org>
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle