Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
15 MAYIS 2000 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA
HABERLER
FAZİLET PARTİSİ
KONGRESİNDEN
İZLENİMLER Erbakan'ın Fazilet'iHİKMETÇETtNKAÎrA
ANKARA - Puslu bir Anka-
rasabahı...
Başkent hareketli günler
yaşıyor. Yarın Cumhurbaş-
kanlığı devir-teslim törenleri
yapılacak. Ahmet Necdet
Sezer Çankaya'ya, Süley-
man Demirel Güniz Sokağa
taşınacak...
Siyaset, gözle görülür bir
hareketlilik içinde...
Malum, Fazilet Partisi Bü-
yük Kongresi'ni yapıyor...
Bu ilk büyük kongre...
Günlerdir süren gelenekçi
kanatla yenilikçi kanat arasın-
daki "sözsavaşı"nasıl birso-
nuç verecek?
Bir tarafta Recai Kutan, di-
ğer tarafta Abdullah Gül...
Kim kazanacak?
Üç gün önce söylemiştim:
Elbette Recai Kutan...
Dün kongredeki hava ise..
Gül'ün destekçilerinin sayısı-
nın hayli fazla oluşu yönün-
deydi...
Aslında bu bir "ideolojik
mücadele" değil, gençlerin
yaşlılara kafa tutması. Genç-
lerin yanında 60 yaşına mer-
diven dayamış Fazilet Partili-
lerolsa bile, görüntü öyle. As-
lında, Necmettin Erbakan'la
Recep Tayyip Erdoğan he-
saplaşması da diyebiliriz...
Ellerinden gelse, koşullar
istedikleri gibi olsa, Fazilet
Partisi'nin Büyük Kongresi,
bazı islam ülkelerinde oldu-
ğu gibi "Kuran okunarak"
başlayabilirdi. Şevki Yılmaz
gibiler yurtdışına kaçmasay-
dı, televizyon ekranlanna çı-
kıp şöyle haykırabilirdi:
"Ben de Hizbullah'ım!"
Kim ne derse desin, 28 Şu-
bat süreci sürüyor...
Eh, bu süreç sürerken Yoz-
gat Yimpaş da Türkiye Birin-
ci Futbol Ligi'ne çıkıyon Siirt
Jet-Pa ikincilik için mücade-
le ediyor...
Nereden nereye geldik!..
Sabah Ankara'da şöyle bir
dolaştık...
Her yerde Recai Kutan
posterleri...
Belli ki büyük paraiar har-
canıyor...
Birkaç gündür dinci gaze-
telerde de Abdullah Gül'ün
ilanlan...
Gül ve arkadaşlan ne yapa-
caklar
"Yasaklara son vermek için
hukukun ve siyasetin tüm im-
kânlannı kullanacağız."
Recai Kutan'ın söylemleri
deGül'ünkigibi!...
Oysa Türkiye 2000 yılının
içinde...
Demokrasiyi yaşam biçimi
olarak görmek isteyen toplu-
ma Fazilet ne verebilir?..
Biraz da kongre salonun-
dan söz edelim...
_ CHP Genel Başkanı Altan
Öymen'in kongreye çiçek
gönderdiği anons edildiğinde
"yuh" sesleri duyuldu...
Bu, Türkiye'de kafalann hâ-
lâ değişmediğini gösteriyor-
du...
ömeğin, CHP'nin kongre-
sine FP ya da MHP çiçeği
gönderilse sanınm aynı tepki
gösterilirdi...
Kongrede eleştiri yapılma-
dımı?
Bunu Melih Gökçek yap-
tı!..
Kendi kendime dedim ki:
"Son günlerde medyamı-
zın numaralı cumhuhyetçile-
rince en hızlı demokrat olarak
görülen Abdullah Gül ve ar-
kadaşlan, DEP milletvekilleri
tekme tokat Meclis'ten atılır-
ken neredeydiler?"
Salondan çıkıp Ankara TÜ-
YAP Kitap Fuan'na gittim...
Orada, Türkiye'nin bir baş-
ka yüzü vardı...
Mutlu oldum!..
Akşam saatlerinde Cum-
huriyet Bürosu'na geldim.
Sonuçlar açıklanmıştı. Recai
Kutan 633 oyla genel başkan
seçilmişti. Abdullah Gül ise
521 oy almıştı...
Artık Fazilet Partisi'nde ye-
ni bir süreç başlıyordu...
Bu süreç nasıl sonuçlana-
caktı, hep birlikte görecek-
tik...
Çünkü Fazilet Erbakan'ın-
dı...
ISfOTLAR / ÜMİT ZİLELf
Küçük olacak,
O'nun olacak!,ANKARA - Kentin girişinde
koca bir pankart:
- Türkiye'nin Faziletli bir de-
mokrasiye ihtiyacı var...
Ankara'nın dört bir tarafinı
kocaman AbduDah Gûl ve Re-
cai Kutan'ın dev posterleri süs-
lüyor. Görebildiğirnızkadanyla,
yenı moda adıyla "bJHboard" di-
ye bilinen poster savaşında
"Gökçek faktörü" nedenıyle ol-
sa gerek Gül, Kutan'a fark aü-
yor!..
Posterinde, gazete ilanında,
televizyon programında ortak te-
ma "demokrasi". Daha birkaç
yıl öncesıne dek demokrasiyi
"tramvay" olarak gören zevat
için başdöndürücü bir gelişme!..
Cansiperane sannılan "de-
mokrasi'' kavramının ardına şu
kelimeler tespih taneleri gibi di-
ziliyor:
- Hak, hukuk, insan haklan,
hukukdevleti vb..
Güzel, gözyaşartıcı kavram-
Iaf Hele çıktığı ağızlar düşünü-
lürse... Ama Fazilet'in ilk kong-
resinin yapıldığı ASKİ Spor Sa-
lonu'na gınnce düşünceleriniz
pek de o yönde gelişmiyor!.. Bu
salonda;
- Demokrasırün düpedüz bo-
ğulduğunu görüyorsunnz!.. Ar-
ük; sıcaktanmı, tribünlen doldu-
ran "demokrasi âşıklannın" ha-
rem-selamlık şeklınde aynşma-
sından mı, salondaki dev Kutan
posterine karşılık bir köşeye lüt-
fen asılan küçük Gül resminden
mı. yoksa şu "müthiş''slogan ne-
deniyle mi böyle düşündüm bil-
miyorum:
- O ne derse oü!
O'nun kim olduğunu söyle-
meye herhalde gerek yok. O'nun
gönderdiği koca çelenk, kongre
salonunun en mutena yerinde
gelenın geçenın adeta gözüne
sokuluyor. Salonun "asl hâld-
mi" kundir, biç şüpheye mahal
bırakmadan aççık ve seççik bi-
çımdeanlatıyor!..
Bu arada; "pek demokrat!"
Fazilet taraftarinın basına karşı
nasıl tavır takındığınada değine-
lim. Asluıda medya salonun dı-
şında, içinde ya da etrafinda kar-
şılaştığı hakaretlere, düşmanca
tavırlara çok uzun yülardır alı-
şık!. Siz bakmayın Fazilet'in ilk
kongresi masalına. Basın on yü-
lardır yüzlerce kez izledığı par-
tiyi hıç tanımaz mı!.. Ama söy-
lemeden geçemeyeceğim; sakal-
h, takkeli, türbanh Fazilet bende-
lerini bıraksanız medya mensup-
larmı hangı "hale" sokacaklan-
nı gözlenndekı engın sevgı ifa-
delerinden kolaylıkla anlayabi-
lirdiniz!..
Ankara Beledıye Başkanı Me-
lih Gökçek, her zaman olduğu
gibi kongrenin "ateşlenmesi"
görevini başanyla yenne getirdı.
Fazilet yönetımıru becenksizlik-
le suçlayan, tabanın sesıne ku-
lak verilrnedığıni söyleyen Gök-
çek'in şu cümlesı ortalığı geri-
verdi:
- Küçük olsun benim olsun
değil, büyük olsun, hepimizin
olsun.. Sonra.. Sonrası biraz ka-
nşık. Biz bu yazıyı yazarken yuh
sesleriyle, protesto gösterileriy-
le alkışlar ve destek sloganlan
birbirine kanşıyor. Görünen o ki;
tansiyonun artması, gergınlıkler,
karşılıklı suçlamalaryalnızcabu
kongrenin "nrçadarbeteri'' ola-
rak kalacak. Bu kongre de tari-
he "sonucun önceden beffi oUu-
ğn renkn bir şov" olarak geçe-
cek.
Geçen hafta 104.8 Radyo
Kent'te "SesK Gazete" progra-
mma katılan FP Istanbul Millet-
vekılı Mukadder Başeğmez, ay-
nen şunlan söylemiştı:
- Gelenekçi, yenilikçi.. Birbır-
lerinden hiç farklan yok. Kay-
beden tasfıye edilir. Bu da Tay-
yıp Bey tarafi olur!..
Kongre salonunda Mukadder
Bey'in söylediklerinin ne denli
doğru olduğunu bir kez daha
gördük. Tavamyla tabanıyla, ba-
sınıyla herkes "kongreden sonra
nasıl bir aynşma yaşanacak'' bu-
nun hesaplannı yapıyor. Yani
kongre, başlamadan bitmiş!..
Kendı tahmınımle biüreyım:
- Bu parti küçük olacak,
O'nun olacak!..
- Tayyip Bey ve şürekâsı da
başka sulara yelken açacak!..
Ve son dakika
Tahminlerin aksine Abdullah
Gül, yani Tayyip Erdoğan yenil-
dı ama ezilmedi. Sonuçlar birbi-
nne o denli yakın ki önümüzde-
ki kısa dönemde (tabii Fazilet
Partisi kapatılmazsa) parti için-
de Genel Başkan Kutan'ın yani
sıra bir de gölge genel başkan
görmeye alışmalıyız. Peki ne
olur? Ankara'da ağır basan gö-
rüş; "Bu partiyi Anayasa Mah-
kemesi kâpatmazsa Necmettin
Erbakan kapanr!"
- Bekleyeceğiz, göreceğiz.
'70YAŞINnA
MIADAY
OLSAVDIM?'
Divan
Başkanı Yasin
Hatipoğtu,
yenilikçikrin
tt
GûI'el5
dakika süre
verilecek"
suçlamalannı
kürsüden
yanıtlayarak
AbdoDah
Gûl'esöz
verirken
"lstediğiniz
kadar
konuşun"
dedLGöl,
adayhğmı
erkenbuian
Erbakan'a
tepkisini, "70
yaşına
gekükten,
heyecanımız
pörsûdûkten
sonra mıaday
okaydmı''
sözkriyle
ortayakoydu.
Genel Başkan adayı Gül, Erbakan'la köprüleri attı
6
Taban FP'ye oy vermedfANKARA (Cumhuriyet Bü-
rosu) - FP Kayseri Milletveküi
Abdullah Gül, genel başkanlık
için aday olduğu FP 1. Büyük
Kongresi'nde Necmettin Erba-
kan'm partideki egemenliğini
isim vermeden eleştirdi. Gül,
adaylığını erken bulan Erba-
kan'a tepkisini, "70 yaşma gei-
dikten, heyecannmz pörsüdük-
ten sonra mı aday oisaydun" söz-
leriyle ortaya koydu. FP'nin yö-
netım tarzuu, olaylar karşısında-
ki duruşunu değiştirmesi gerek-
tiğini savunan Gül, "Biz maale-
sef (faşnnıza karşı tavizkâr ve çe-
kmgen, kendiiçimizde ise acnna-
sa omyoruz" dedi.
Divan Başkanı Yasin Hatipoğ-
İB, yenilikçilenn "Gül'e 15daki-
ka süre verilecek'' suçlamalannı
kürsüden yamtlayarak Abdullah
Gül'e söz verirken "Istediğiniz
kadar konuşun" dedi. "Başba-
kan Abdnlİah" sloganlanyla
Gül'e destek verenlere, "Erba-
kan nerede, biz oradayE" diye
yarut veren ve zaman zaman ıs-
lık çalanlara Divan Başkanı Ha-
tipoğlu sık sık müdahale etmek
zonında kaldı. Ülke sorunlanna
dikkat çektikten sonra parti için-
deki sonınlara değinen Gül şun-
lan söyledi:
"Bu başanstz iktidar hakkın-
dasöyknecekçokşeyvardır.An-
cak çuvakhzı iktidara baonrken
kendimize de şöyle bir göz atma
durumundayız. Biz acaba muha-
lefet görevimizi tam yapabinyor
muyuz, üimizde, üçemizde, kö-
yümüzde vatandaş bizim muha-
kfetimizden gerçekten memnun
mu, veyahut çevremizde 'Elım
kınlsaydı da bunlara oy verme-
seydim' diyen insanlar akm akm
arkamızda birikrvorlar mı? Bir
sıkmtı içerisindeviz. Kol kınlır
yen içinde kahr zihniyeti içinde
bunlan muhafaza ettik,muhafa-
za etmeye de devam edeceğiz. A-
ma kendi muhasebemizi ve öze-
leştirimiziyapmazsak işlerin dü-
zekceğinimi zannedr/orsunuz?"
Türkiye'de daha fazla demok-
rasi isterken parti içi demokrasi-
ye karşı çıkılamayacağını vurgu-
layan Abdullah Gül, "Parti ola-
rak Türkiye'yi tenkit ederken
hep merkeziyetçilikten şikâyet
ederiz. ama Allah için bir de ken-
dimize bakaam. Biz de aşm de-
recede merkezryetçi değil miyiz?
Karaıiarunızda
dikkateabyormuyuz? Biz de her
şeyi merkezden yönetmiyor mu-
yuz?'' diye konuştu.
Konuşmasına ıshklar ve *O ne
diyorsa o" sloganlan nedeniyle
kısa bir süre ara vermek zonın-
da kalan Gül, genel seçimlerde
tabanın "28 Şubat uzanülanyla
birlikte hareket ederek küskûn-
ler hareketine destekverdiği'' ge-
rekçesiyle FP'ye oy vermediği-
ni savundu. Gül, "FP'ninböhuı-
me, parçalanma sorunu bulun-
madığmı'' belirterek kongreden
sonra hep birlikte iktidar için
koşturacaklannı söyledi. Gûl, si-
yasi yasaklan kaldırmak için
güçlü olmak gerektiğine dikkat
çekerek "Hepimizin ödenecek
vefaborçlanmEvar" dedi. Ken-
disinin "kartel medyası tarafin-
dan desteklendiği" gerekçesiy-
le suçlandığını belirten Abdullah
Gül, Islamcı basmdan ve yazar-
lardan örnekler vererek "Bun-
larda mı kartekî'' diye konuştu.
IRMIKIAYDIN ENGtN aengin@doruk.nettr.
Kimse kalkıp "Bu memlekete
demokrasi momakrasi lazım de-
ğil" demiyor. Çok bağnaz kimi
köktendinci terör grubu elebaşı-
lan dışında böyle sözler eden
duydunuz, gördünüz mü?
Ömeğin bu satırlar yazılırken
Fazilet Partili mollalar Ankara'da
kozlannı paylaşıyoriar. Biryandan
başlanna kimi "imam" seçecek-
lerinin kavgasını yaparken, bir
-yandan da rmkfDfondan gürnbür
gümbür demokrasi nutuklan atı-
yoriar.
Oysa, MNP ile başlayıp bugün
FP durağında dikilerı bu siyasal
çizginin bütün tarihi boyuncager-
çekten demokrasi istediklerinin
ya da "gerçek demokrasi" iste-
diklerinin en küçük bir kanıtı yok.
312. maddenin kalkmasından
başlayıp başörtusü, boyun atkı-
sı, tesettür mantosu tartışmalan-
na kadar her alanda en hızlı, en
keskin demokratfıkta yanşa ifle
de katılıyorlar. Ama bu demokra-
si talebi, önlerine koyduklan he-
defe giden yoldaki engelleri kal-
dırmaktan ibaret. Aynı molla takı-
mına işçilerin örgütlenmesinin
Bana Ver - Ona Verme
önündeki engelleri, solun aynı sı-
nırsız demokrasiden yararlanma
hakkını getirdiğinızde su koyveri-
yorlar. 1974 atfında kendilerine
yarayan maddeleri kabul edip sı-
ra solculann affına geldiğinde ca-
yanlar, su koyverenter de onlardı;
"Sürekli Aydınlık İçin Bir Dakika
Karanftk" eylemlerinintarttşilmaz
demokratik ıçeriğini "glu glu dan-
sı" diye utanmazca karalayanlar
da onlar.
Hele iş, parti içi demokrasiye
geldiğinde molla takımınm gözü
dönüyor. Balgat kökenli bir fet-
valar zinciri, parti içi demokrasi-
nin ırzına geçiyor. Demokraside
ısrar eden acemi moUalar, dinden
çıkmış, imama uymamış kâfirler
olarak damgalanıp lanetleniyor.
Mollalar demokrasiye benzer
bir şey istiyorlar. Gerçek bir de-
mokrasiden ise günışığı görmüş
yarasa ömeği fellik fellik kaçıyor-
lar.
Tamam, takryye dümenini huy
bellemiş, ilke edinmiş molla takı-
mtnın bu ikiyüzlülüğüne alıştık ve
şaşmıyoruz.
Peki, demokrasiye benzer bir
şey isteyip gerçek demokrasiyi
asla istemeyenler salt mollalar mı?
Alalım PKK'yi. İmralı Tezleri"
henüz nazil olmadan da, olduktan
sonra da PKK metinleiinde de-
mokrast vurgusu stk sık yer ah-
yordu ve alıyor. Ancak örgütün iç
işleyişi söz konusu olduğunda,
"demokratik merkeziyetçilik" de-
nen ve demokratikliği lafa indirge-
yip merkeziyetçirıği göklere çıka-
ran "partinin çelik disiplini" ede-
biyatı öne çıkıyor. Parti içi eleştiri-
ye kalkışmanın, şeflerin buyrukJa-
nna mutlak itaatte duraksayanla-
rn tepesine demir bir yumruk dıt
raksamaksızın indiriliyor.
Duyup gözleyebildiğimize gö-
rebuhâlâ böyle.
Alın DSP'yi- Cumhurbaşkanlı-
ğı seçhnini az hasarla başardı di-
ye demokrasiye hizmeti öve öve
bitirilemeyen Ecevit'(ler)in parti-
sinin demokrasiye bağlılığını cid-
diye almak mümkün mü?
Hangi DSP milletveküi kanko-
ca Ecevitler'in iradesi dışında D-
SP listelerinde yer aldı ve hangi
DSP milletveküi bir iki gösterme-
lik çıkış dışında, Demokratik Sol
Parti'nin çelik disiplinine aykın
davranabilir? Bırakın mületvekil-
terini, parti örgütünün herhangt
bir kademesinde, parti içi de-
mokrasi ilkelerini savunmaya kal-
kanlann başına DSP'de Rahsan
Ecevtt kadar kocaman taşlar
yağmadı mı, yağmıyor mu, yağ-
mazmı?
Çarşıda cüppesi, sakalıyla do-
._Jîanıp beş vakit cami halısı aşm-
. dıran, ama eve gelince rakı sof-
rası kurup işret eden kişinin iki
yüzlülüğü ile bu siyasal kuruluş-
lann demokratlığı arasında çok
rriubûyûk fark var?
=
^
•••
Bu yazı, iki gün önce Berlin'de,
yrvışık bir sıntmayla yanıma yak-
laşıp, HADEP için "Onu boş ver.
O önemsiz. Mızrağın ucu o" de-
dikten sonra PKK'nin yeni çizgi-
sini bana anlatmaya başlayan ve
"Süreci doğnı değerlendirmek
lazım" diye başlayan o bildik ve
kof cümleteri art arda sıralayan,
siyasal göçmenliğin çürümesin-
den nasibini bol bol almış, o eski
Kürt "yol arkadaşı"na duyulan öf-
keden yazıldı.
Bu yazı, Istanbul'a dönünce
masamda bulduğum, Fazilet
Partisi Büyük Kongresj davetiye-
sinin ardına el yazısı ile eklenmiş
"Sizin gibi demokrasiye gönül
vermiş bir medya mensubunun
Ankara'da Fazilet Partimizin
kongresinde, fazilet ve demok-
rasi mücadelesine omuz verme-
si rica ve temennisiyle.." diye
başlayan berbat Türkçeli, düşük
cümlelînotunu okuduktansonra-
Jd öfkeyle yazıklt. ^
Bu yazı, Ecevît'i milliyetçi bir
çizgi izlemekle eleştirdiğim için
bana "okkalı" btretektronik mek-
tup atıp beni aptes tazelemeye
çağıran şimdi DSP'li, eski CHP'li
bir eski tanıdığın yazdıklannı
okuduktan sonra duyulan öfkey-
le yazıldı...
'Münferit!' işkence
TBMM tutanaklarında
llgililer, yetkililer
"işkence yok"
demeye yüzleri
tutmadığından,
"İşkence vardır, ama
münferittir" diyor.
Istanbul Valisi Erol
Çakır'a göre ise
"polise, işkence yap,
deseniz bile
yapmazmış". Oysa,
TBMM İnsan Haklan
Komisyonu'nun
Istanbul'da 5 karakol
ile Bakırköy Kadın ve
Çocukevi'nde yaptığı incelemeler,
"kötû muamele ve işkencenin
yaygın biruygulama olduğunu" bir
kez daha ortaya koydu. Komisyon
raporu tutanaklanndan bazı
işkence öykülenni, başta Çakır
olmak üzere, ilgilılerin bilgisine
sunuyoruz:
(Bir tutuklu: Kapıdan içeri
girmeden gözlerimi bağlıyorlar,
sonra sandalyeye oturup
ayaklanma vuruyorlar "haydar"\a,
ayaklanmı çıkanyortar, dizlerime
vuruyorlar. Ondan sonra dört beş
kişi ortasına alıyorlar, yere yatınp
tekmelerie vuruyorlar, bu suçlan
üzerine alacaksın, diyoriar.)
(Bir tutuklu: Başmemur Zeki,
Ordulu. Bir tane daha Zeki var.
Arkadaşımın ayağının altından
soktu, bir de küfürlü konuştu
arkadaşıma hep. Sopayla
ayaklannın attına... Bana, 'bakma
lan' diye küfürlü konuştu. Efendim,
ben buraya zaten kelimeden
getmişim. Arkadaşım bana laf etti
diye adam vurmuşum, kendimi zor
tstanbul Valisi Erol Çakır
tutuyorum.
Arkadaşımın
saçlarını yoldular,
kafasına tekme falan
vurdular. Bu
anlattığım olay olalı
3-4 gün oldu. Sizin
geleceğinizi
biliyorlardı, tecritleri
hep dağıttılar.)
(Birtutuklu:Ben16
yaşındayım.
Yapmadığım bir
suçtan dolayı 5-6
gün işkence altında
kaldım. Benden otoyla kapkaç
istiyorlardı. Ben de yapmadığım
için işkence gördüm. Yapmadım,
dedikçe su falakası, falaka, cereyan
verdüer.)
(Sema Pişkinsüt: Daha önce
buraya gelmiş mıydıniz?
Bir tutuklu: Ben daha önce üç dört
defa geldim, böyle şey görmedim.
Kötü muamele hiç yok, bir kere
dayak hiç yok önemli olan. (...)
Daha önce askıya astılar.
Bir tutuklu: Bir sefer elektrik verdüer.
Emre Kocaoğlu: Buraya gelirken
korktunuz mu bu sefer?
Bir tutuklu: Çok korktuk, ama
korktuğumuz gibi çıkmadı. Daha
önce ciğerierimden darbe aldığım
için anlatamam derdimi, adamlar
beni ezerter. İki ay önce
bıçaklanmıştım. Askrya falan
alırlarsa iç kanama falan yapar,
ellennde kalınm, dedim. Ama bu
sefer şaşırdım, çok iyi davrandılar.
Kendı kendime herhalde Avrupa
Birliği'ne giriyoruz da ondan iyi
davranıyorlar, diye düşündüm.)
Kurt bağlama büyüsü
MHP, hükümete girdikten
sonra -parti içi infazlan
saymazsak- "uyumlu ortak"
gorüntüsü çtzmeye özen
gösteriyor. Kulislerde MHP'nin
bu "uyumlu " tavn fıkralara da
konu oldu. Fıkra şöyle:
Anadolu'da bir köyde,
hayvanlara kurt dadanmış.
Köylü, illallah demiş. Köylüler
çareyi, "hacılarda hocaiarda"
ararolmuş. "Kurt bağlama"
büyüsü yapan bir hoca köyde
üntenmiş. Köylüler hocaya
gitmiş, "Hoca, ne yap et, bir
kurt bağlama büyüsü yap"
demişler. Hoca, "kurt
bağlama" büyüsünü yapmış.
Birkaç gün köye kurt
ugramamış. Ama birkaç gün
sonra yeniden hayvanlar
kurtlar tarafından telef edilmtş.
Köylüler hocaya çıkmış,
"Hocam yok mu daha iyi bir
büyü? Yok mu buna çare"
demişler. Hoca biraz
düşünmüş, "Var, çok iyi bir
hoca bilirim, ama bilmem
gidebilir misiniz?" demiş.
Köylüler heyecanla atılmış,
"Gideriz gideriz, söyle nerde
bu hoca? Nedir mahareti?"
diye sormuşlar. Hoca adresi
vermiş:
"Ankara 'da bir meşhur hoca
var. öyle bir bağlama büyüsü
yaptıki, 127 kurt, 1 yıldır
ağzını açamryor."
Erbakan
'selam'la yetinmedi
FP kongresi öncesinde
hareketli günler
yaşandı. Kongre
sürecinde kendilerini
"yenilikçi" olarak
adlandıran muhalifler
ile Erbakan yanlısı
gelenekçiler sık sık
atıştılar. "Manevi lider"
Erbakan 'ın
parti üzerindeki
ağıriığıyla
ikjili bir tarttşma sırasında
gelenekçiler, "Enbakan'ın bir
selamı yeter" deyince,
muhaliflerden Mustafa Baş taşı
gediğine koydu:
Necmettin
- Bir selam da
seçmene
gönderse de parti bu
durumdan kurtulsa,
oylan artsa...
Baş'ın dediği gibi,
Erbakan "selam "ının
yetmeyeceğini
anlamış olmalı ki,
kongre öncesinde
Erbakan gerek Balgat'taki
evinde, gerekse
Oran'da milletvekilleri
lojmanlannda Mardin Milletveküi
Fehim Adak'ın evinde
delegelerle tek tek görüşerek
Kutan için destek istedi.
Sağlam'ın burslu
öğrencileri
TBMM MilH Eğitim ve Küttür
Komisyonu'nda, öğrenci affı
yasa önerisi görüşülürken,
DYP'li Mehmet Sağlam,
Yüksekööretim Kurulu'nun
(YOK) öğretim üyesi
yetiştiriimesi amacıyia
yurtdışına gönderilen burslu
öğrencilerie ilgili olarak
getirdiği yeni düzenlemeleri
eleştirdi:
"Eskiden 3 bin 600
üniversiteye öğrenci
gönderitiyordu. Şimdi
uygulama 76 üniversiteyle
sınırfandınldı. öğrencilere
Batı'daki üniversitelerden
yainızca yüzde 2'sine
gitmesine olanak tanıruyor.
Buntar da Harvard ya da
Oxford, sanki deha
/". ÇocuklarsL
yeterli süre tanınmıyor...'
Sağtam, eski YÖK
başkanlanndan. Sayiştay
raporunda, Sağlam'ın YÖK
başkanlığı döneminde
yurtdışına gönderilen
öğrencilerie ilgili verilen
bilgileri yorumsuz
aktanyoruz:
-1987-1994 yıllan arasında
yurtdışına gönderilen 2 bin
686 öğrenciden 458'inin
eğitim gördükleri
fakütteler, 256'sının hangi
fakülte adına gönderildiği
belirtenemedi.
- 22 öğrencinin hangi ülkeye
gitttği biünmiyor. 70
öğrencinin diploma denkliği
tanınmayan, 11 'inin de
lisansüstü programı olmayan
üniversitelere gönderildiği
saptandı. Öğrencilerin yüzde
10.5'i geri dönmüyor.
- Doktora tezleri dini ağırhklı.
JfezJet "JslaıiLhuMukıj, 7a
felsefesi, İslam dini ve_
esaslan, Amp diliYe
belagatı" üzerine
odakianıyor.
Tûrej Köse, Ayşe Saym, Sebahat Karakoyun, Emine Kaplan
tbmm@cumhnriyetcom.tr