Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
15 MAYIS 2000 PA2AFTESİ CUMHURİYET SAYFA
l i J v O I N O J j l l / ekonomi@cumhuıiyetcom.t 13
Dünya Çtttçler
Gunu
• ESKİŞEHİR(AA)-
E skişehir Ziraat Odası
Başkanı İsmaıl
Büyüksan, taran
polıtıkalanıun
biiımadamlan ve ilgili
meslek kuruluşlan
tarafından saptanması
gerektiğini söyledi.
Dünya Çiftçiler Günü
dolayısıyla, Tanm,
Hayvancıkk ve Gıda
Platformu adına açıklama
yapan Büyüksan, ülkede
yaşanan ekonomik
sorunlar, IMF ve AB
dayatmalan nedeniyle
gelecekte bekleyen
tehlikelerin varlığının bu
günü kutlama günü
olmaktan çıkardığını
söyledi. Tanmın tüm
dünyada desteklenen bir
sektör olduğunu anlatan
Büyüksan, Türkiye'de bu
alanda serbest piyasa
kurallannın uygulamaya
konulmasını anlamanın
mümkün olmadığını
bildırdi.
Demirel'den
tanmda reform
uyartsı
• ANKARA(ANKA)-
Görevini löMayıs'ta
Ahmet Necdet Sezer'e
devredecek olan 9'uncu
Cumhurbaşkanı
Süleyman Demirel, tanm
sektöründe köklü
refonnlann daha fazla
geciktirilmeden
yapılması uyansında
bulundu. Cumhurbaşkanı
Demirel, Dünya Çiftçiler
Günü dolayısıyla
yayımladığı mesajda,
Türkiye gıbi nüfusun
yanya yakınının tanm
sektöründe yaşadığı bir
ülkede gelir dağılımı
bozukluğunun
kaçınılmaz olduğunu
vurguladı.
borçlanacak
• ANKARA(ANKA)-
Önümüzdeki hafta iki iç
borçlanma ihalesi " _
H
gerçekleştirecek olan
Hazine, yine yapacağı
geri ödeme tutannın çok
altında borçlanacak.
Hazine'nin, vadesi gelen
eski borçlanmalan
dolayısıyla 17 Mayıs
Çarşamba günü 3
katnlyon 98.8 trilyon
liralık geri ödeme
yapması gerekiyor.
Hazine, bu itfa öncesinde
bugün ve yann
gerçekleştireceği iki iç
borçlanma ihalesinde 1
katrilyon 938 trilyon lira
ile 2 katrilyon 138 trilyon
lira arasında borçlanma
öngörüyor. Buna göre iki
ihalede, 17 Mayıs'ta
yapılacak geri ödemenin
yüzde 62.5'i ile yüzde
69'u arasında bir
borçlanmaya gidilecek.
Lahana
üreticisinden
tazminat davası
• ANKARA(AA)-lki
bin lahana üreticisi,
Samsun'dakı tesislerinin
lahana üretimine zarar
verdiğini ilen sürerek,
Karadeniz Bakır
Işletmeleri (KBt)
aleyhine 1 trilyon liranın
üzerinde tazminat davası
açtı. Tazminat davasının
kurum aleyhine
sonuçlanması halinde
Samsun tesisleri
kapanma tehlıkesi ile
karşı karşıya kalabilecek.
Depremhı
ekonomik kayta
• tZMÎT (AA) - Deprem
bölgesindeki 5 ilde,
deprem sonrası olusan
ekonomik kayıplann
boyutunun, yaklaşık 4
milyar dolar olduğu
tahinin ediliyor.
Bölgedeki tüccar, esnaf
ve sanayicilerin üye
olduğu meslek odalannın
verilerinden derlenen
; bilgilere göre,
Sakarya'da, deprem 350
sanayi tesısinden
133'ünde, 8 bin 853
Bütün dünyada gençlere yönelik kampanyalar artarkenrisklergöz ardı ediliyor
4
Cep'te çocıık sömürüsüMUTLUDEMİRKAN
Çocuk ve genç kullanıcılar dün-
yanın her yerinde giderek artan bir
biçimde GSM operatörlerinin hede-
fi haline geliyor. Cep telefonu kul-
lanımı ile alınan radyasyonun za-
rarh etkileri nedeniyle gençlerin kar-
şı karşıya bulunduğu risk anne-ba-
balar tarafından bile göz ardı edilır-
ken bu kesime yönelik özel hizmet-
ler çoğaltılarak, cep telefonu 'vazge-
çilmez' hale getirilmeye çalışıhyor.
Türkiye'de 3. GSM ihalesinin ya-
pılması ile hareketlenen telekomü-
nikasyon piyasası da son zamanlar-
daki reklam kampanyalan ve hiz-
met yelpazelerinde çocuklan ve genç
kullanıcılan hedef almaya başladı.
Genç cep telefonu kullanıcılan-
nın en fazla olduğu Asya ülkesı olan
Hong Kong'da, gençlere, telefonlar
aracılığıyla Internet'ten kasetçalar-
lanna pop müzik yükleyebılmeleri-
ne olanak tanıyan özel hızmetler su-
nuluyor. Bu ülkede yasaklara karşın
ögrencilerin, okullarda dersler sıra-
sında cep telefonu ile konuşmasına
engel olunamıyor. Hatta sınavlar sı-
• 5 yaşında cep telefonu
kullanıcılannın olduğu
ABD'de ise Metrocall adlı
bir firma, bu yılın
başından beri, yaptığı
araştırmalar doğrultusunda
cep telefonu kuîlanımının
gelişmekte olan bedenlere
olası zararlı etkilerine karşı
uyanlar yayımlıyor.
rasında telefon görüşmesi yaparken
yakalanan çok sayıda öğrenci de bu-
lunuyor.
Japonya'da hükümete bağlı bir ko-
misyonun araşurması, çocuklann ve
gençlerin büyük bir çoğunluğunun
artan cep telefonu faturalannı öde-
mek için beslenme gibi dığer harca-
malarından kısmayı tercih ettikleri-
ni ortaya koyuyor.
Cep telefonu cenneti durumunda-
ki Iskandinav ülkelerinden Finlan-
diya'da, Helsinki Havaalanı'nda,
kodlanan özel numara ile içecek üc-
retini cep telefonu faturasına ekle-
yen özel bir Pepsi makinesi bile var.
16 YAŞEV ALTINDAKİLER İÇİN CEP TELEFONU KULLANDHNIN RİSKİ GÜNDEMDE
Genç beyinler tehdit altında
Bütün dünyada olduğu gibi Türkiye'de
de GSM operatörlerinin iştah kabartan' he-
defı haline gelen çocuk ve genç kullanıcı-
ların, cep telefonlanndan yayılan radyas-
yondan dolayı ciddi bir nsk altında oldu-
ğu belirtildi.
Ingiltere'de geçen hafta yayımlanan ve
hükümetın ısteğı üzerine kurulan bir komis-
yonun araştırma sonuçlannı içeren rapor,
16 yaşın altındaki kullanıcılar açısından
cep telefonu kullanımının riskini tekrar
gündeme getirdi. Rapor, bedenleri ve be-
yinleri büyümeye devam ettiği için genç-
lerin ve çocuklann, cep telefonlannın, baz
istasyonlannuı ve yansıtıcı direklerinin
yaydığı radyasyondan daha fazla etkilen-
diğini ortaya koydu. Stewart Raporu ola-
rak adlandınlan araştırma sonucu hükü-
bağb komisyon, 16 yaş altındaldte-
rin cep telefonu kullanımına ve baz istas-
yonlara, iletim antenleri gibi yerlere ulaşı-
• Ingiltere'de hûkûmetin isteği
ûzerine kurulan bir komisyonun
araştırma sonuçlannı içeren rapor,
çocuklann bedenleri ve beyinleri
büyümeye devam ettiği için cep
telefonu kullanımından daha çok
etkilendiğıni belirledi.
mına suurlama getirilmesini istedi.
Yine Ingıltere'de Krahyet Hastanesi'nde
36 gönüllü üzennde yapılan bir deney, cep
telefonu kullanımı ile alınan radyasyonun
çocuklar üzerinde zararlı etkisini belirgin
bir biçimde ortaya koymuştu. Deney çocuk-
lann beyinleriyle kafataslan arasındakı
boşluğun daha az olmasından ötürü radyas-
yondan fazla etkılenerek daha büyükbir risk
altında bulunduklannı göstermışti. Rad-
yasyonun beyindeki etkileri ise kısa ve
uzun vadeli olarak ıkiye aynlryor. Uzun
vadeli etkiler ise kansere kadar varan has-
tahklara yol açryor. Sadece telefon kulla-
nan ve doğrudan etkiye maruz kalanlann
değil, evlerinin, okullannın ya da işyerle-
rinin yanında baz istasyonu bulunanlann
da risk altında olduğuna işaret ediliyor.
Araştirmalara ket vuruluyor
Bu arada GSM operatörleri ve cep tele-
fonu endüstnsinin baskısıyla bu tür araş-
ürmalann yapılamadığı ya da sonuçlannın
yayımlanamadığı gibi ıddıalar da Batı ka-
muoyunda yaygın durumda. lngiltere'de
tletişim Hizmetleri Federasyonu, cep tele-
fonlannı sağhğı bozucu etkilerini ısraria red-
dediyor. The Times gazetesinde yer alan bir
haber de ABD'de cep telefonunun sağlığa
etkileri ile ilgili bir raporun halka açıklan-
masının üçüncü nesil cep telefonlannın pi-
yasaya sürülmesi sonrasına ertelenmesi sa-
yesinde Hazine'nin 22.5 mih/ar dolarlık
bir kazanç sağladığı belirtiliyor.
Nüfusun üçte ikisinin mobil telefon
kullandığı bu ülkede 14-18 yaş ara-
sı gençlerin yüzde 85'inin kendile-
rine ait cep telefonu olduğu bilini-
yor.
Fransa'daki 15 milyon cep telefo-
nu kullanıcısının yüzde 15'inin 8 -
12 yaş arası çocuklar olduğu hesap-
lanıyor. Çocuk ve gençler operatör-
lerin gözdesi haline gelirken Fran-
sız doktorlar, cep telefonlannın sağ-
lık riskini saptayabilmek için bu yı-
lın sonunda 6 bin kişiyi kapsayacak
ve 2004 yılında bitirilmesi planlanan
dünyanın en kapsamlı deneyine ha-
zırlanıyor. 5 yaşmda cep telefonu
kullanıcılannın olduğu ABD'de
ise Metrocall adlı bir firma, bu
yıhn başından beri, yaptığı araş-
tırmalar doğrultusunda cep te-
lefonu kullanımının gelişmek-
te olan bedenlere olası zarariı et-
kilerine karşı uyanlar yayımlı-
yor
Türkiye'de de hedef
gençler
Türkiye'de de Iş Bankasf nın
ortağı Telecom Italıa'nın yöne-
tıcilennden Marco De Benedet-
ti, ihale sonrası yaptıklan basın
toplanüsında, genç kullanıcüa-
ra tnternet desteğiyle verilen
hizmetler sayesinde büyük bir
pazar kapmayı hedeflediklen-
ni söylemişti. tş Bankası-Tele-
kom Italia ile yapılan sözleşme
taslağında da, 2 yıl içinde nü-
fusun en az yüzde 50'sini ve 5
yıl içinde de en az yüzde 90'ını
kapsama alanı içine abnası ge-
rektıği belirtiliyor. Bu da Tür-
kiye'de de çocuk ve genç kul-
lanıcılann.,sax»sının birkaç yıl
içinde htzla artacağmı ortaya
koyuyor. t .
DÜNYA EKONOMİSİNE BAKIŞ / ERGtN YILDIZOĞLU LONDRA ergin@ergin
Oİrv-n-ii ı ılı ır>lnrnrnr>ı rv\csj-l\ f-ı ^ B ^V _ ' H _ H ^ k ' _ K V H H K ^^ B İO t"\S\ls^Ar4A ^
.demon.co.uk
^esnaf ve tüccara ait
işyerinden 4 bin
459'unda hasar
, oluşturunca, ortaya 378
milyon 835 bin dolarlık
zarar çıktı.
Şimdi uluslararası medya-
nın dikkatleri Sierra Leone
üzerinde yoğunlaşmış durum-
da. Daha önce, Zimbabve'de-
ki çiflik işgalleri, Kongo'daki çok
taraflı savaş, Nijerya'da şeri-
at uygulaması, Sudan'da iç
savaş, Eritre- Etiyopya sava-
şı gündemdeydi... Belki yann
Sierra Leone de gündemden
düşebilir. Ancak bu kez durum
biraz farklı gibi görünüyor.
"Uluslararası topluluk"un
(Blair'in Kosova savaşı sıra-
sında uydurduğu fantezi) Afri-
ka'da daha doğrudan bir mü-
dahaleye hazıriandığını düşün-
düren gelişmeler var.
Güncel durum...
Hemen tüm analistlerin itira-
zına rağmen, Sierra Leone'de,
Clinton'ın ısran ile gerçekleş-
tirilen sakat banş çöktü. Banş
yapmasına ve silah bırakma-
sına karşılık, son anda idam-
dan kurtanlan, hükümete alı-
nan, elmas madenlerinin kont-
rolü kendisine verilen isyancı-
lann lideri, anlaşmadan çekil-
di. 500 Banş Gücü askerinin is-
yancılar tarafından tutsak alın-
masından, ülkenin yeni birkri-
zin içine yuvarlanmasından
sonra, salt kendi vatandaşla-
nnı tahliye etmek için Sierra
Leone'ye geldiğini açıklayan
Ingiltere, tahliye işlemleri bi-
tince tutum değıştirerek, BM
güçlerine destek olmak üzere
birkaç hafta daha kalacağını
açıkladı. Bu sırada Kofi An-
nan, Banş Gücü'ne uluslara-
rası destek çağnsının tonunu
yükseltti. Saygın yorumcular,
BM'nin güçlerinin bir liderlik
sorunu olduğunu, Ingiltere'nin
fülerıbunu üstlenmeye başla-
dığını ileri sürdüler(BBC). Ha-
len bölgede yedi savaş gemi-
si ve bir uçak gemisi olan In-
giltere'nin, geçen haziranda
BM'yle imzaladığı bir memo-
randum gereğince Sierra Le-
one'ye zaten 8000 asker da-
ha getirmek üzere olduğun-
dan söz editiyor (The tnde-
pendent). ABD dış potitlka
çevreleri daha sert bir askerr
tepkiden yanalar. ABD'nin böl-
geye, daha doğrusu Nijerya'ya
askeri ve mali yardım yaparak,
savaşı ona havale etmesinin
doğru olacağı söyleniyor (The
New Republic). "Uluslarara-
sı topluluğun" ne istediğini iyi
bilen The Economist gibi ya-
Afrika Bir Yol Kavşağında
yınlan ise, aslındatüm sorunun
Afrika'nın yoz liderlerinden,
kendine özgü kültüründen kay-
naklandığını, eski sömürgeci-
lerin sorumluluklanndan vaz
geçemeyeceğinden söz aç-
maya başladılar. Ingiltere'de-
ki sosyal demokrat basın, or-
dunun Sierra Leone'de kahp üs-
tüne düşeni yapmast gerekti-
ğini söylüyor (The Indepen-
dent, The Guardian). Koso-
va örneginden sıkça bahse-
dilmeye başlandı (New York
Times 11/05).
Bundan sonra neler olabi-
lir? Yann ne olacağını tam ola-
kiyor. Şu anekdotyardımcı ola-
bilir: Yıl 1999, aylardan Mayıs,
Roma'da, BM'nin Dünya Be-
sin Programı çerçevesinde,
Angola'da bir milyon insanı et-
kileyen açlığa karşı yardm kam-
panyası başlattığı günlerde
Londra'da Angola hükümeti,
ülkenin, ham petrol ihracatını
ipotek ederek Union Bank of
Swftzeriand'dan 575 milyon
dolar kredi alıyor (African Bu-
siness 9/1999). Aynı yıl Ango-
la, kıta sahanlığındaki petrolü
çıkarma hakkına karşılık Batı-
lı petrol şirketlerinden 900 mil-
yon dolaralıyor. Bu paralarada-
bölgede silah ticaretini finan-
se ediyor. Ama, raporun tes-
pit ettiği gibi silah ticaretini fi-
nanse etmenin başka kaynak-
lan da var: Angola gibi, ülke-
nin zenginlikterini çokuluslu şir-
ketlere ipotek etmek. Örneğin
Ruanda, Burundi ve Sudan
silah almak için ülketerinin, su-
sam, pamuk, kahve ve çay
ürünlerinin gelecekteki hasa-
dını ipotek etmışler (age). Kon-
go'da yaşanan gelişmeieri tar-
tışırken aktarmıştım.. Kabila
güçleri, Mobutu'ya karşı bir
taraftan ilerierken diğer taraf-
tan, bakır madenlerinin imti-
Dikkatier Sierra Leone üzerinde yoğunlaşmış durumda.
rak kestirmek mümkün değil.
Ancak, "uluslararası toplulu-
ğun" Afrika'nın "sorumlulu-
ğunu üstlenmeye" hazırlan-
dığı anlaşılıyor. Kanımca,
1990'lardan bu yana bölgede
sürmekte olan dolayiı talan ve
sömürgelciliğin sınırlanna ula-
şıldı. Bundan sonra artık böl-
genin zenginlikleri kullanılma-
ya devam edilecekse, doğru-
dan müdahale ederek, yaban-
cı şirketlerin imtiyazlannın, si-
yasi istikrann garanti atanaahn-
ması gerekiyor.
Dolaylı
sömûrgeleştirme
Afrika'daki gelişmeieri kav-
ramak için düşünmeye, pet-
rol, elmas, kıymetli mineraller
ve silah ticaretinden, banka
kredilerinden başlamak gere-
yanarak 500 milyon dolarlık si-
lah satın alan Angola böylece
UNrTAgüçterini geriletiyor. UNI-
TAgerileyince, elmas maden-
lervuzerirKıekt donotımı zaytf-
lamaya başlıyor.
Bu, dünya ham elmas sto-
kunun yüzde 75'ini denetle-
yen ve fıyatlan saptayan De-
Beers şirketi için iyi haber.
Çünkü dünya elmas stoklan-
nın yüzde 15'e yakını karabor-
sa olarak ptyasaya, Angola,
Kongo, Sierra Leone gibi sa-
vaş bölgerindeki ısyancılartrv
elinden geçerek geiiyor.. DeBe-
ers'in denetiminı zayıflatıyor.
Temmuz 1999'da ABD Sta-
te Department tarafından ya-
yımlanan "Arms and Conf-
lict in Afrika" (Afrika'da silah
ve çelişki) başlıklı bir rapora
göre bu denetimsiz elmaslar
yazlannı American Mineral
FıekJs şirketine devrediyordu.
İç savaşlarda yardıma çağnlan
Executve Outcomes, Sand-
tfnes gibi şirketlerin de özel
ordulannın hizmetine karşılık
çeşitli maden imtiyazlan elde
ettiklerini de hatırlamaktafay-
da var. Bunlara, IMF ve Dün-
ya Bankası'nın, serbestleşme
ve özelleştirme karşılığında Af-
rikalı diktatörtere verdiği kredi-
leri de eklemek gerekir (Afri-
can Business 12/99).
silahJan kirrrsatiyor?
ABD, Afrika silah piyasasının
yüzde 48.6'sını denettiyor.. Jo-
ined/Combined Exchange
programlanyla ABD, yalnızca
1995-97 döneminde 53 Afrika
ülkesinden 34'ünün ordulannı
eğitmiş (age). Belçika, Le So-
ir gazetesine göre ABD bu yol-
la bölgede büyük bir askeri
bağlantılar ağı kurmuş. Silah pi-
yasasındakı diğer büyüklerin
paylan da şöyle: Fransa yüz-
de (17.6), Ingiltere (yüzde 16),
Rusya (yüzde 5.1) (age). VVas-
hington'daki National Secu-
rity News Services'in aktar-
dığına göre askeri imalat, tek-
nik yardım ve nakliyat alanla-
nnda yukandaki ülkelerin yanı
sıra Çek Cumhuriyeti, Kuzey
Kore, Brezilya, Israil, Porte-
kiz, Güney Afrika gibi ülkele-
rin de adı geçiyor. ABD'nin böl-
gedeki en yakın bağlaşığı,
Uganda'nın daha geçenlerde
Ukrayna'dan 90 tank aldığı
bildiriliyor.
Bu savaşlar harika
Soğuk savaş bittikten son-
ra, Afrika'da bir seri sıcak sa-
vaş patlak verdi. Angola zaten
bir iç savaş yaşıyordu. önce,
Ruanda katliamı ve Sudan iç
savaşı başladı. Sonra, Kon-
go'da altı Afrika ülkesi birbir-
leriyle savaşa gıriştiler. Zim-
bafave, Angola, Narrabya doğ-
rudan; LJbya, Kongo Cum-
huriyeti, Çad, Sudan, Merke-
zi Afrika dolaylı olarak Kabi-
la*yı destekliyoriar. Karşı taraf-
ta, Uganda, Unita, Ruanda
güçleri var. Kaprivi yakasın-
daki aynlıkçılar ise, Botsvana
veZambia'dan destek alıyor-
lar. Sierra Leone malum. Ge-
çen hafta Eritre ve Etiyopya
yeniden savaşmaya başladılar.
Uganda ve Ruanda'nın da sa-
vaşmaya hazıriandığı bildirili-
yor (NYT11 /05). Bunlann hep-
si, yukandaki askeri mali iliş-
kiler ağı altında sürekli silah
satın alıyor, karşılığında imtiyaz
dağıtıyoriar, bu süreç içinde
de çokuluslu şirketler bölgenin
zenginliklerini ellerine geçiri-
yorlardı. Bugün gelinen nokta-
da, bir süredir savaşlardan bes-
lenen şirketler, artık bu imti-
yazlannı kutlanabilmek için böl-
gede askeri ve siyasi istikrann
kurulmasını istiyorlar (Start-
for). Ben şimdi, bölgeye doğ-
rudan askeri ve siyasi müda-
halelerin artacağmı, Kosova
modelinin daha çok gündeme
geteceğinidüşünüyorum. Bu-
nun adı da insani yardım, "ulus-
lararası topluluğun" sorum-
luluğuna sahip çıkması ola-
cak. Sierra Leone, doğrudan
müdahale aşamasının başla-
dığı yer olabilir.
ANKARAPAZARI
YAKUP KEPENEK
BahapmYeşertdği Umutlap
Bahartar güzeldir. Doğanın devingenliğini sim-
geten duyumsarsanız hele, ilkbahara doyum olmaz.
Sonbahar hüzün çağnştınr. llkbahar sevince da-
ha açıktır. llkbaharda tomurcuklar çiçeğe, yapra-
ğa durur; yeniler eskilerin yerini alır, bu, gizikjü-
cün canlanma olarak dışavurumudur.
Doğa, baharla dönüşüyor. Ya toplum?
Toplumsal değişim kuramcılannın bir bölümü, do-
ğanın dönüşümü ile toplumun dönüşümü arasın-
da bir koşutluk buluyor. Bu yaklaşımın kökenin-
de, doğada olduğu gibi toplumsal gelişmede de
en uygun olan yaşar görüşü yatar. Doğada can-
lanmanın ve variığını sürdürmenin iç ve dış etmen-
leri vardır. Variığını sürdürme çabası, yalnız doğa-
da değil toplumsal ve ekonomik süreçlerde de ge-
çeriidir.
Ekonomide, örneğin işletme ya da ortaklıklann
doğuşu, gelişimi ve sona ermelerinin nedenleri bu
çerçevede irdelenebilir. Uzun dönemde, ulusal dil-
lerin, kültürierin, devletlerin oluşumu, gelişmeieri
ve gerilemelerinin nedenleri araştınlırken doğanın
dönüşümünden dersler çıkanlması da sakıncalı
sayılmaz.
Doğanın dönüşümü ile toplumun dönüşümü
arasındaki benzeriik çok sınıriı bir noktaya kadar
götürülebilir; daha fazlasına değil. Çünkü doğanın
dönüşümünde ilgili süjelerin bilinci diye bir durum
yoktur. Doğa, doğal nedenlerte dönüşür. Oysa top-
lumsal dönüşümde, insan aklı; bireysel ve kurum-
sal bihkimi; ortak bilinç ve bunun gelişme düzeyi
temel belirieyicılerdir. Böyle olduğu içindir ki do-
ğal dönüşümün kendi kendini her yıl yineleyen
özelliği, toplumsal dönüşümler için geçerii değil-
dir.
• • •
Türkiye uzun yıllardır, umudu kalmamış bir top-
lumsal yapıya sahip ülke özelliği taşımaktadır. Bu
ilkbaharda umutlan yeşerten kimi gelişmeler ya-
şanıyor.
önce devletin tepesinde yann gerçekleşecek
olan nöbet değişikliğinin çok olumlu ve önemli ol-
duğu açıktır. Cumhurbaşkanı Sezer'in dürûst ve
demokrat, hukukun üstünlüğüne ve laik cumhu-
riyete bağlı kişiliğiyle Çankaya'da özlenen yeni bir
sayfanın açılmasını sağlayacağı umudu ve beklen-
tisi vurgulanmalıdır. Yeni cumhurbaşkanının baş-
ta anayasa olmak üzere demokratıkleşme yönün-
de köklü yasal değişiklikler istediği bilinmektedir.
Demokratikleşmeyle bırlikte, yeni dönemde, kamu
yönetiminin rüşvet ve yolsuzluklardan annması
yönünde adımlaratılacağı umudu da, bahann geç
gelen ama daha dayanıklı olan filizlerini andınyor.
öbür umut noktalanna geçmeden burada birçe-
lişkiye dikkat çekilmelidir. Büyük Mıllet Meclisi ve
hükümet demokratikleşme yönünde adım atma-
ya; başta anayasa olmak üzere, yasalann temel hak
ve özgüriüklerie bağdaşmayan hükümlerini de-
ğiştirmeye; daha demokratik bir yasal düzen oluş-
turmaya ve toplumun hak ve özgürtüklerin geniş-
letilmesı yönündeki özlemlerine yanıt vermeye is-
teklı görünmüyor. Oysa demokratikleşmeye yöne-
lik düzenlemeleri yapması gereken asıl görevliler
Meclis ve hükümettir.
Aslında bu çelişki geçen hafta Danıştay Başka-
nı'nın yaptığı konuşmada bir kez daha sergilendi.
Başkan Çırakman, laiklıği koruyan yasalann hü-
kümet tarafından pazarlık konusu yapılmasını ola-
bildiğince sert sözcüklerie eleştirdi. Danıştay, ka-
mu yönetiminin yasalara uygun davranmasını sağ-
layan güvence noktasıdır. Tahkim yasası başta ol-
mak üzere son yıllarda yapılan yasal değişiklikler,
Danıştay'ı işlevsız kılmayı amaçlıyor. Bu ortamda
Başkan'ın hukukun üstünlüğünü esas alan konuş-
ması olumlu bir açılım sayılmalıdır.
Yıllar sonra da olsa Uğur Mumcu'yu ökjüren-
lerin yakalanma olasılığı da yeni umudun başlan-
gıcı olabilir. Bu umudun gerçeğe dönüşmesine
toplumun büyük gereksinimi var. Bu nedenle araş-
tırma ve soruşturmalann, tüm iç ve dış örgütsel ve
parasal bağlarıyla açıklığa kavuşturulması gerekir.
Umutlan yeşertecek bir başka gelişme, tüm siya-
sal amaçlı insan öldürmelerin açıklığa kavuşturul-
ması olacaktır. Toplumsal acılan bir ölçüde de ol-
sa hafifletecek olan budur.
Sonuç olarak toplum, bu bahan; enflasyon, yok-
sulluk, işsizlik gibi ekonomik sıkıntılannı unuttura-
cak kimi gelişmelerle geçiriyor. Toplumun sağlığı-
na yeniden kavuşması için bu sevinçlerin çoğal-
ması, çoğaltlması gerekiyor.
Bazen umudu isteyebilmek de güzel oluyor.
yakup@meru.edu.tr
YÎD proje stoku
28 milyar dolara çıktı
ANKARA(ANKA)-
Türkiye gündemine
1984 yılından bu yana
giren yap-işlet-devret
(YİD) modeline göre
oluşturulan projelere
ilişkin yatınm stoku 28
milyar dolara ulaştı.
Ancak bu stokun çok
az bir bölümünün
henüz inşa aşamasında
olduğu, büyük
bölümünün ise uzun
bir süredir sözleşme
aşamasında beklediğı
belirlendi.
Devlet Planlama
Teşkilaü'nın (DPT)
verilerine göre,
devletin yannm
portfüyünde toplam
maUyeti 28 milyar 27
milyon dolan bulan
toplam 322 YÎD
modeli proje
bulunuyor. Stoktaki
projelerin sadece
dokuzu halen inşa
aşamasında
sürdürülüyor. inşa
aşamasuıdaki projeler,
maliyet açısından
stokun sadece yüzde
7'sini oluşturuyor.
Stokta yer alan
projelerin 88'inin
sözleşme görüşmeleri
sürdürülüyor.
EnerjiYİD'E
emanet
Türkiye'nin yap-
işlet-devret modelini
en fazla enerjr
sektörü için tercih
ettiği görülüyor.
İnşa, sözleşme ve
ihale aşamasuıdaki
115projenin75'i
enerji sektörüne
yönelik bulunuyor.
BosektördekiYrB—
projelerin loplam
Tnahyeti 15 mıiyar z
955.4 milyon dolan
buluyor. Düşûnce^—
ve ön değerlendirme
aşamasmdaki 193
projeyle birlikte bu
rakam 20 mih/ar
955.6 milyon dolara
ulaşıyor.