27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
15 MAYIS 2000 PA2AFTESİ CUMHURİYET SAYFA l i J v O I N O J j l l / ekonomi@cumhuıiyetcom.t 13 Dünya Çtttçler Gunu • ESKİŞEHİR(AA)- E skişehir Ziraat Odası Başkanı İsmaıl Büyüksan, taran polıtıkalanıun biiımadamlan ve ilgili meslek kuruluşlan tarafından saptanması gerektiğini söyledi. Dünya Çiftçiler Günü dolayısıyla, Tanm, Hayvancıkk ve Gıda Platformu adına açıklama yapan Büyüksan, ülkede yaşanan ekonomik sorunlar, IMF ve AB dayatmalan nedeniyle gelecekte bekleyen tehlikelerin varlığının bu günü kutlama günü olmaktan çıkardığını söyledi. Tanmın tüm dünyada desteklenen bir sektör olduğunu anlatan Büyüksan, Türkiye'de bu alanda serbest piyasa kurallannın uygulamaya konulmasını anlamanın mümkün olmadığını bildırdi. Demirel'den tanmda reform uyartsı • ANKARA(ANKA)- Görevini löMayıs'ta Ahmet Necdet Sezer'e devredecek olan 9'uncu Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, tanm sektöründe köklü refonnlann daha fazla geciktirilmeden yapılması uyansında bulundu. Cumhurbaşkanı Demirel, Dünya Çiftçiler Günü dolayısıyla yayımladığı mesajda, Türkiye gıbi nüfusun yanya yakınının tanm sektöründe yaşadığı bir ülkede gelir dağılımı bozukluğunun kaçınılmaz olduğunu vurguladı. borçlanacak • ANKARA(ANKA)- Önümüzdeki hafta iki iç borçlanma ihalesi " _ H gerçekleştirecek olan Hazine, yine yapacağı geri ödeme tutannın çok altında borçlanacak. Hazine'nin, vadesi gelen eski borçlanmalan dolayısıyla 17 Mayıs Çarşamba günü 3 katnlyon 98.8 trilyon liralık geri ödeme yapması gerekiyor. Hazine, bu itfa öncesinde bugün ve yann gerçekleştireceği iki iç borçlanma ihalesinde 1 katrilyon 938 trilyon lira ile 2 katrilyon 138 trilyon lira arasında borçlanma öngörüyor. Buna göre iki ihalede, 17 Mayıs'ta yapılacak geri ödemenin yüzde 62.5'i ile yüzde 69'u arasında bir borçlanmaya gidilecek. Lahana üreticisinden tazminat davası • ANKARA(AA)-lki bin lahana üreticisi, Samsun'dakı tesislerinin lahana üretimine zarar verdiğini ilen sürerek, Karadeniz Bakır Işletmeleri (KBt) aleyhine 1 trilyon liranın üzerinde tazminat davası açtı. Tazminat davasının kurum aleyhine sonuçlanması halinde Samsun tesisleri kapanma tehlıkesi ile karşı karşıya kalabilecek. Depremhı ekonomik kayta • tZMÎT (AA) - Deprem bölgesindeki 5 ilde, deprem sonrası olusan ekonomik kayıplann boyutunun, yaklaşık 4 milyar dolar olduğu tahinin ediliyor. Bölgedeki tüccar, esnaf ve sanayicilerin üye olduğu meslek odalannın verilerinden derlenen ; bilgilere göre, Sakarya'da, deprem 350 sanayi tesısinden 133'ünde, 8 bin 853 Bütün dünyada gençlere yönelik kampanyalar artarkenrisklergöz ardı ediliyor 4 Cep'te çocıık sömürüsüMUTLUDEMİRKAN Çocuk ve genç kullanıcılar dün- yanın her yerinde giderek artan bir biçimde GSM operatörlerinin hede- fi haline geliyor. Cep telefonu kul- lanımı ile alınan radyasyonun za- rarh etkileri nedeniyle gençlerin kar- şı karşıya bulunduğu risk anne-ba- balar tarafından bile göz ardı edilır- ken bu kesime yönelik özel hizmet- ler çoğaltılarak, cep telefonu 'vazge- çilmez' hale getirilmeye çalışıhyor. Türkiye'de 3. GSM ihalesinin ya- pılması ile hareketlenen telekomü- nikasyon piyasası da son zamanlar- daki reklam kampanyalan ve hiz- met yelpazelerinde çocuklan ve genç kullanıcılan hedef almaya başladı. Genç cep telefonu kullanıcılan- nın en fazla olduğu Asya ülkesı olan Hong Kong'da, gençlere, telefonlar aracılığıyla Internet'ten kasetçalar- lanna pop müzik yükleyebılmeleri- ne olanak tanıyan özel hızmetler su- nuluyor. Bu ülkede yasaklara karşın ögrencilerin, okullarda dersler sıra- sında cep telefonu ile konuşmasına engel olunamıyor. Hatta sınavlar sı- • 5 yaşında cep telefonu kullanıcılannın olduğu ABD'de ise Metrocall adlı bir firma, bu yılın başından beri, yaptığı araştırmalar doğrultusunda cep telefonu kuîlanımının gelişmekte olan bedenlere olası zararlı etkilerine karşı uyanlar yayımlıyor. rasında telefon görüşmesi yaparken yakalanan çok sayıda öğrenci de bu- lunuyor. Japonya'da hükümete bağlı bir ko- misyonun araşurması, çocuklann ve gençlerin büyük bir çoğunluğunun artan cep telefonu faturalannı öde- mek için beslenme gibi dığer harca- malarından kısmayı tercih ettikleri- ni ortaya koyuyor. Cep telefonu cenneti durumunda- ki Iskandinav ülkelerinden Finlan- diya'da, Helsinki Havaalanı'nda, kodlanan özel numara ile içecek üc- retini cep telefonu faturasına ekle- yen özel bir Pepsi makinesi bile var. 16 YAŞEV ALTINDAKİLER İÇİN CEP TELEFONU KULLANDHNIN RİSKİ GÜNDEMDE Genç beyinler tehdit altında Bütün dünyada olduğu gibi Türkiye'de de GSM operatörlerinin iştah kabartan' he- defı haline gelen çocuk ve genç kullanıcı- ların, cep telefonlanndan yayılan radyas- yondan dolayı ciddi bir nsk altında oldu- ğu belirtildi. Ingiltere'de geçen hafta yayımlanan ve hükümetın ısteğı üzerine kurulan bir komis- yonun araştırma sonuçlannı içeren rapor, 16 yaşın altındaki kullanıcılar açısından cep telefonu kullanımının riskini tekrar gündeme getirdi. Rapor, bedenleri ve be- yinleri büyümeye devam ettiği için genç- lerin ve çocuklann, cep telefonlannın, baz istasyonlannuı ve yansıtıcı direklerinin yaydığı radyasyondan daha fazla etkilen- diğini ortaya koydu. Stewart Raporu ola- rak adlandınlan araştırma sonucu hükü- bağb komisyon, 16 yaş altındaldte- rin cep telefonu kullanımına ve baz istas- yonlara, iletim antenleri gibi yerlere ulaşı- • Ingiltere'de hûkûmetin isteği ûzerine kurulan bir komisyonun araştırma sonuçlannı içeren rapor, çocuklann bedenleri ve beyinleri büyümeye devam ettiği için cep telefonu kullanımından daha çok etkilendiğıni belirledi. mına suurlama getirilmesini istedi. Yine Ingıltere'de Krahyet Hastanesi'nde 36 gönüllü üzennde yapılan bir deney, cep telefonu kullanımı ile alınan radyasyonun çocuklar üzerinde zararlı etkisini belirgin bir biçimde ortaya koymuştu. Deney çocuk- lann beyinleriyle kafataslan arasındakı boşluğun daha az olmasından ötürü radyas- yondan fazla etkılenerek daha büyükbir risk altında bulunduklannı göstermışti. Rad- yasyonun beyindeki etkileri ise kısa ve uzun vadeli olarak ıkiye aynlryor. Uzun vadeli etkiler ise kansere kadar varan has- tahklara yol açryor. Sadece telefon kulla- nan ve doğrudan etkiye maruz kalanlann değil, evlerinin, okullannın ya da işyerle- rinin yanında baz istasyonu bulunanlann da risk altında olduğuna işaret ediliyor. Araştirmalara ket vuruluyor Bu arada GSM operatörleri ve cep tele- fonu endüstnsinin baskısıyla bu tür araş- ürmalann yapılamadığı ya da sonuçlannın yayımlanamadığı gibi ıddıalar da Batı ka- muoyunda yaygın durumda. lngiltere'de tletişim Hizmetleri Federasyonu, cep tele- fonlannı sağhğı bozucu etkilerini ısraria red- dediyor. The Times gazetesinde yer alan bir haber de ABD'de cep telefonunun sağlığa etkileri ile ilgili bir raporun halka açıklan- masının üçüncü nesil cep telefonlannın pi- yasaya sürülmesi sonrasına ertelenmesi sa- yesinde Hazine'nin 22.5 mih/ar dolarlık bir kazanç sağladığı belirtiliyor. Nüfusun üçte ikisinin mobil telefon kullandığı bu ülkede 14-18 yaş ara- sı gençlerin yüzde 85'inin kendile- rine ait cep telefonu olduğu bilini- yor. Fransa'daki 15 milyon cep telefo- nu kullanıcısının yüzde 15'inin 8 - 12 yaş arası çocuklar olduğu hesap- lanıyor. Çocuk ve gençler operatör- lerin gözdesi haline gelirken Fran- sız doktorlar, cep telefonlannın sağ- lık riskini saptayabilmek için bu yı- lın sonunda 6 bin kişiyi kapsayacak ve 2004 yılında bitirilmesi planlanan dünyanın en kapsamlı deneyine ha- zırlanıyor. 5 yaşmda cep telefonu kullanıcılannın olduğu ABD'de ise Metrocall adlı bir firma, bu yıhn başından beri, yaptığı araş- tırmalar doğrultusunda cep te- lefonu kullanımının gelişmek- te olan bedenlere olası zarariı et- kilerine karşı uyanlar yayımlı- yor Türkiye'de de hedef gençler Türkiye'de de Iş Bankasf nın ortağı Telecom Italıa'nın yöne- tıcilennden Marco De Benedet- ti, ihale sonrası yaptıklan basın toplanüsında, genç kullanıcüa- ra tnternet desteğiyle verilen hizmetler sayesinde büyük bir pazar kapmayı hedeflediklen- ni söylemişti. tş Bankası-Tele- kom Italia ile yapılan sözleşme taslağında da, 2 yıl içinde nü- fusun en az yüzde 50'sini ve 5 yıl içinde de en az yüzde 90'ını kapsama alanı içine abnası ge- rektıği belirtiliyor. Bu da Tür- kiye'de de çocuk ve genç kul- lanıcılann.,sax»sının birkaç yıl içinde htzla artacağmı ortaya koyuyor. t . DÜNYA EKONOMİSİNE BAKIŞ / ERGtN YILDIZOĞLU LONDRA ergin@ergin Oİrv-n-ii ı ılı ır>lnrnrnr>ı rv\csj-l\ f-ı ^ B ^V _ ' H _ H ^ k ' _ K V H H K ^^ B İO t"\S\ls^Ar4A ^ .demon.co.uk ^esnaf ve tüccara ait işyerinden 4 bin 459'unda hasar , oluşturunca, ortaya 378 milyon 835 bin dolarlık zarar çıktı. Şimdi uluslararası medya- nın dikkatleri Sierra Leone üzerinde yoğunlaşmış durum- da. Daha önce, Zimbabve'de- ki çiflik işgalleri, Kongo'daki çok taraflı savaş, Nijerya'da şeri- at uygulaması, Sudan'da iç savaş, Eritre- Etiyopya sava- şı gündemdeydi... Belki yann Sierra Leone de gündemden düşebilir. Ancak bu kez durum biraz farklı gibi görünüyor. "Uluslararası topluluk"un (Blair'in Kosova savaşı sıra- sında uydurduğu fantezi) Afri- ka'da daha doğrudan bir mü- dahaleye hazıriandığını düşün- düren gelişmeler var. Güncel durum... Hemen tüm analistlerin itira- zına rağmen, Sierra Leone'de, Clinton'ın ısran ile gerçekleş- tirilen sakat banş çöktü. Banş yapmasına ve silah bırakma- sına karşılık, son anda idam- dan kurtanlan, hükümete alı- nan, elmas madenlerinin kont- rolü kendisine verilen isyancı- lann lideri, anlaşmadan çekil- di. 500 Banş Gücü askerinin is- yancılar tarafından tutsak alın- masından, ülkenin yeni birkri- zin içine yuvarlanmasından sonra, salt kendi vatandaşla- nnı tahliye etmek için Sierra Leone'ye geldiğini açıklayan Ingiltere, tahliye işlemleri bi- tince tutum değıştirerek, BM güçlerine destek olmak üzere birkaç hafta daha kalacağını açıkladı. Bu sırada Kofi An- nan, Banş Gücü'ne uluslara- rası destek çağnsının tonunu yükseltti. Saygın yorumcular, BM'nin güçlerinin bir liderlik sorunu olduğunu, Ingiltere'nin fülerıbunu üstlenmeye başla- dığını ileri sürdüler(BBC). Ha- len bölgede yedi savaş gemi- si ve bir uçak gemisi olan In- giltere'nin, geçen haziranda BM'yle imzaladığı bir memo- randum gereğince Sierra Le- one'ye zaten 8000 asker da- ha getirmek üzere olduğun- dan söz editiyor (The tnde- pendent). ABD dış potitlka çevreleri daha sert bir askerr tepkiden yanalar. ABD'nin böl- geye, daha doğrusu Nijerya'ya askeri ve mali yardım yaparak, savaşı ona havale etmesinin doğru olacağı söyleniyor (The New Republic). "Uluslarara- sı topluluğun" ne istediğini iyi bilen The Economist gibi ya- Afrika Bir Yol Kavşağında yınlan ise, aslındatüm sorunun Afrika'nın yoz liderlerinden, kendine özgü kültüründen kay- naklandığını, eski sömürgeci- lerin sorumluluklanndan vaz geçemeyeceğinden söz aç- maya başladılar. Ingiltere'de- ki sosyal demokrat basın, or- dunun Sierra Leone'de kahp üs- tüne düşeni yapmast gerekti- ğini söylüyor (The Indepen- dent, The Guardian). Koso- va örneginden sıkça bahse- dilmeye başlandı (New York Times 11/05). Bundan sonra neler olabi- lir? Yann ne olacağını tam ola- kiyor. Şu anekdotyardımcı ola- bilir: Yıl 1999, aylardan Mayıs, Roma'da, BM'nin Dünya Be- sin Programı çerçevesinde, Angola'da bir milyon insanı et- kileyen açlığa karşı yardm kam- panyası başlattığı günlerde Londra'da Angola hükümeti, ülkenin, ham petrol ihracatını ipotek ederek Union Bank of Swftzeriand'dan 575 milyon dolar kredi alıyor (African Bu- siness 9/1999). Aynı yıl Ango- la, kıta sahanlığındaki petrolü çıkarma hakkına karşılık Batı- lı petrol şirketlerinden 900 mil- yon dolaralıyor. Bu paralarada- bölgede silah ticaretini finan- se ediyor. Ama, raporun tes- pit ettiği gibi silah ticaretini fi- nanse etmenin başka kaynak- lan da var: Angola gibi, ülke- nin zenginlikterini çokuluslu şir- ketlere ipotek etmek. Örneğin Ruanda, Burundi ve Sudan silah almak için ülketerinin, su- sam, pamuk, kahve ve çay ürünlerinin gelecekteki hasa- dını ipotek etmışler (age). Kon- go'da yaşanan gelişmeieri tar- tışırken aktarmıştım.. Kabila güçleri, Mobutu'ya karşı bir taraftan ilerierken diğer taraf- tan, bakır madenlerinin imti- Dikkatier Sierra Leone üzerinde yoğunlaşmış durumda. rak kestirmek mümkün değil. Ancak, "uluslararası toplulu- ğun" Afrika'nın "sorumlulu- ğunu üstlenmeye" hazırlan- dığı anlaşılıyor. Kanımca, 1990'lardan bu yana bölgede sürmekte olan dolayiı talan ve sömürgelciliğin sınırlanna ula- şıldı. Bundan sonra artık böl- genin zenginlikleri kullanılma- ya devam edilecekse, doğru- dan müdahale ederek, yaban- cı şirketlerin imtiyazlannın, si- yasi istikrann garanti atanaahn- ması gerekiyor. Dolaylı sömûrgeleştirme Afrika'daki gelişmeieri kav- ramak için düşünmeye, pet- rol, elmas, kıymetli mineraller ve silah ticaretinden, banka kredilerinden başlamak gere- yanarak 500 milyon dolarlık si- lah satın alan Angola böylece UNrTAgüçterini geriletiyor. UNI- TAgerileyince, elmas maden- lervuzerirKıekt donotımı zaytf- lamaya başlıyor. Bu, dünya ham elmas sto- kunun yüzde 75'ini denetle- yen ve fıyatlan saptayan De- Beers şirketi için iyi haber. Çünkü dünya elmas stoklan- nın yüzde 15'e yakını karabor- sa olarak ptyasaya, Angola, Kongo, Sierra Leone gibi sa- vaş bölgerindeki ısyancılartrv elinden geçerek geiiyor.. DeBe- ers'in denetiminı zayıflatıyor. Temmuz 1999'da ABD Sta- te Department tarafından ya- yımlanan "Arms and Conf- lict in Afrika" (Afrika'da silah ve çelişki) başlıklı bir rapora göre bu denetimsiz elmaslar yazlannı American Mineral FıekJs şirketine devrediyordu. İç savaşlarda yardıma çağnlan Executve Outcomes, Sand- tfnes gibi şirketlerin de özel ordulannın hizmetine karşılık çeşitli maden imtiyazlan elde ettiklerini de hatırlamaktafay- da var. Bunlara, IMF ve Dün- ya Bankası'nın, serbestleşme ve özelleştirme karşılığında Af- rikalı diktatörtere verdiği kredi- leri de eklemek gerekir (Afri- can Business 12/99). silahJan kirrrsatiyor? ABD, Afrika silah piyasasının yüzde 48.6'sını denettiyor.. Jo- ined/Combined Exchange programlanyla ABD, yalnızca 1995-97 döneminde 53 Afrika ülkesinden 34'ünün ordulannı eğitmiş (age). Belçika, Le So- ir gazetesine göre ABD bu yol- la bölgede büyük bir askeri bağlantılar ağı kurmuş. Silah pi- yasasındakı diğer büyüklerin paylan da şöyle: Fransa yüz- de (17.6), Ingiltere (yüzde 16), Rusya (yüzde 5.1) (age). VVas- hington'daki National Secu- rity News Services'in aktar- dığına göre askeri imalat, tek- nik yardım ve nakliyat alanla- nnda yukandaki ülkelerin yanı sıra Çek Cumhuriyeti, Kuzey Kore, Brezilya, Israil, Porte- kiz, Güney Afrika gibi ülkele- rin de adı geçiyor. ABD'nin böl- gedeki en yakın bağlaşığı, Uganda'nın daha geçenlerde Ukrayna'dan 90 tank aldığı bildiriliyor. Bu savaşlar harika Soğuk savaş bittikten son- ra, Afrika'da bir seri sıcak sa- vaş patlak verdi. Angola zaten bir iç savaş yaşıyordu. önce, Ruanda katliamı ve Sudan iç savaşı başladı. Sonra, Kon- go'da altı Afrika ülkesi birbir- leriyle savaşa gıriştiler. Zim- bafave, Angola, Narrabya doğ- rudan; LJbya, Kongo Cum- huriyeti, Çad, Sudan, Merke- zi Afrika dolaylı olarak Kabi- la*yı destekliyoriar. Karşı taraf- ta, Uganda, Unita, Ruanda güçleri var. Kaprivi yakasın- daki aynlıkçılar ise, Botsvana veZambia'dan destek alıyor- lar. Sierra Leone malum. Ge- çen hafta Eritre ve Etiyopya yeniden savaşmaya başladılar. Uganda ve Ruanda'nın da sa- vaşmaya hazıriandığı bildirili- yor (NYT11 /05). Bunlann hep- si, yukandaki askeri mali iliş- kiler ağı altında sürekli silah satın alıyor, karşılığında imtiyaz dağıtıyoriar, bu süreç içinde de çokuluslu şirketler bölgenin zenginliklerini ellerine geçiri- yorlardı. Bugün gelinen nokta- da, bir süredir savaşlardan bes- lenen şirketler, artık bu imti- yazlannı kutlanabilmek için böl- gede askeri ve siyasi istikrann kurulmasını istiyorlar (Start- for). Ben şimdi, bölgeye doğ- rudan askeri ve siyasi müda- halelerin artacağmı, Kosova modelinin daha çok gündeme geteceğinidüşünüyorum. Bu- nun adı da insani yardım, "ulus- lararası topluluğun" sorum- luluğuna sahip çıkması ola- cak. Sierra Leone, doğrudan müdahale aşamasının başla- dığı yer olabilir. ANKARAPAZARI YAKUP KEPENEK BahapmYeşertdği Umutlap Bahartar güzeldir. Doğanın devingenliğini sim- geten duyumsarsanız hele, ilkbahara doyum olmaz. Sonbahar hüzün çağnştınr. llkbahar sevince da- ha açıktır. llkbaharda tomurcuklar çiçeğe, yapra- ğa durur; yeniler eskilerin yerini alır, bu, gizikjü- cün canlanma olarak dışavurumudur. Doğa, baharla dönüşüyor. Ya toplum? Toplumsal değişim kuramcılannın bir bölümü, do- ğanın dönüşümü ile toplumun dönüşümü arasın- da bir koşutluk buluyor. Bu yaklaşımın kökenin- de, doğada olduğu gibi toplumsal gelişmede de en uygun olan yaşar görüşü yatar. Doğada can- lanmanın ve variığını sürdürmenin iç ve dış etmen- leri vardır. Variığını sürdürme çabası, yalnız doğa- da değil toplumsal ve ekonomik süreçlerde de ge- çeriidir. Ekonomide, örneğin işletme ya da ortaklıklann doğuşu, gelişimi ve sona ermelerinin nedenleri bu çerçevede irdelenebilir. Uzun dönemde, ulusal dil- lerin, kültürierin, devletlerin oluşumu, gelişmeieri ve gerilemelerinin nedenleri araştınlırken doğanın dönüşümünden dersler çıkanlması da sakıncalı sayılmaz. Doğanın dönüşümü ile toplumun dönüşümü arasındaki benzeriik çok sınıriı bir noktaya kadar götürülebilir; daha fazlasına değil. Çünkü doğanın dönüşümünde ilgili süjelerin bilinci diye bir durum yoktur. Doğa, doğal nedenlerte dönüşür. Oysa top- lumsal dönüşümde, insan aklı; bireysel ve kurum- sal bihkimi; ortak bilinç ve bunun gelişme düzeyi temel belirieyicılerdir. Böyle olduğu içindir ki do- ğal dönüşümün kendi kendini her yıl yineleyen özelliği, toplumsal dönüşümler için geçerii değil- dir. • • • Türkiye uzun yıllardır, umudu kalmamış bir top- lumsal yapıya sahip ülke özelliği taşımaktadır. Bu ilkbaharda umutlan yeşerten kimi gelişmeler ya- şanıyor. önce devletin tepesinde yann gerçekleşecek olan nöbet değişikliğinin çok olumlu ve önemli ol- duğu açıktır. Cumhurbaşkanı Sezer'in dürûst ve demokrat, hukukun üstünlüğüne ve laik cumhu- riyete bağlı kişiliğiyle Çankaya'da özlenen yeni bir sayfanın açılmasını sağlayacağı umudu ve beklen- tisi vurgulanmalıdır. Yeni cumhurbaşkanının baş- ta anayasa olmak üzere demokratıkleşme yönün- de köklü yasal değişiklikler istediği bilinmektedir. Demokratikleşmeyle bırlikte, yeni dönemde, kamu yönetiminin rüşvet ve yolsuzluklardan annması yönünde adımlaratılacağı umudu da, bahann geç gelen ama daha dayanıklı olan filizlerini andınyor. öbür umut noktalanna geçmeden burada birçe- lişkiye dikkat çekilmelidir. Büyük Mıllet Meclisi ve hükümet demokratikleşme yönünde adım atma- ya; başta anayasa olmak üzere, yasalann temel hak ve özgüriüklerie bağdaşmayan hükümlerini de- ğiştirmeye; daha demokratik bir yasal düzen oluş- turmaya ve toplumun hak ve özgürtüklerin geniş- letilmesı yönündeki özlemlerine yanıt vermeye is- teklı görünmüyor. Oysa demokratikleşmeye yöne- lik düzenlemeleri yapması gereken asıl görevliler Meclis ve hükümettir. Aslında bu çelişki geçen hafta Danıştay Başka- nı'nın yaptığı konuşmada bir kez daha sergilendi. Başkan Çırakman, laiklıği koruyan yasalann hü- kümet tarafından pazarlık konusu yapılmasını ola- bildiğince sert sözcüklerie eleştirdi. Danıştay, ka- mu yönetiminin yasalara uygun davranmasını sağ- layan güvence noktasıdır. Tahkim yasası başta ol- mak üzere son yıllarda yapılan yasal değişiklikler, Danıştay'ı işlevsız kılmayı amaçlıyor. Bu ortamda Başkan'ın hukukun üstünlüğünü esas alan konuş- ması olumlu bir açılım sayılmalıdır. Yıllar sonra da olsa Uğur Mumcu'yu ökjüren- lerin yakalanma olasılığı da yeni umudun başlan- gıcı olabilir. Bu umudun gerçeğe dönüşmesine toplumun büyük gereksinimi var. Bu nedenle araş- tırma ve soruşturmalann, tüm iç ve dış örgütsel ve parasal bağlarıyla açıklığa kavuşturulması gerekir. Umutlan yeşertecek bir başka gelişme, tüm siya- sal amaçlı insan öldürmelerin açıklığa kavuşturul- ması olacaktır. Toplumsal acılan bir ölçüde de ol- sa hafifletecek olan budur. Sonuç olarak toplum, bu bahan; enflasyon, yok- sulluk, işsizlik gibi ekonomik sıkıntılannı unuttura- cak kimi gelişmelerle geçiriyor. Toplumun sağlığı- na yeniden kavuşması için bu sevinçlerin çoğal- ması, çoğaltlması gerekiyor. Bazen umudu isteyebilmek de güzel oluyor. yakup@meru.edu.tr YÎD proje stoku 28 milyar dolara çıktı ANKARA(ANKA)- Türkiye gündemine 1984 yılından bu yana giren yap-işlet-devret (YİD) modeline göre oluşturulan projelere ilişkin yatınm stoku 28 milyar dolara ulaştı. Ancak bu stokun çok az bir bölümünün henüz inşa aşamasında olduğu, büyük bölümünün ise uzun bir süredir sözleşme aşamasında beklediğı belirlendi. Devlet Planlama Teşkilaü'nın (DPT) verilerine göre, devletin yannm portfüyünde toplam maUyeti 28 milyar 27 milyon dolan bulan toplam 322 YÎD modeli proje bulunuyor. Stoktaki projelerin sadece dokuzu halen inşa aşamasında sürdürülüyor. inşa aşamasuıdaki projeler, maliyet açısından stokun sadece yüzde 7'sini oluşturuyor. Stokta yer alan projelerin 88'inin sözleşme görüşmeleri sürdürülüyor. EnerjiYİD'E emanet Türkiye'nin yap- işlet-devret modelini en fazla enerjr sektörü için tercih ettiği görülüyor. İnşa, sözleşme ve ihale aşamasuıdaki 115projenin75'i enerji sektörüne yönelik bulunuyor. BosektördekiYrB— projelerin loplam Tnahyeti 15 mıiyar z 955.4 milyon dolan buluyor. Düşûnce^— ve ön değerlendirme aşamasmdaki 193 projeyle birlikte bu rakam 20 mih/ar 955.6 milyon dolara ulaşıyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle